31 Ağustos 2014 Pazar

SA864/SD170: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 32 (01-05 Ocak 2012)

“Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”
  (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz)

01-05 Ocak 2012 (549  Tweet)

Meryem Gayberi @meryemgayberi
5 Ocak 2012
12053. "Utanıyorum bu karardan" diyenler utanmanın ne olduğunu nerden bilebilirler ki? Vakti zamanında hiçbirşeyden utanmadılar çünkü

kalemşah @kalemsah
5 Ocak 2012
12052. Seçkin Deniz'den.. "Aydın Bunalımı;Kast Göçerliği ya da Yapısal Bozukluk" fb.me/1CVhuc41X

erolgoka @erolgoka
5 Ocak 2012
12051. Başbuğ tutuklanırsa ve onu her gördükleri yerde alkışlayanlardan ses seda çıkmazsa, eski vesayet sisteminin kesinlikle çöktüğüne hükmedilir!

SA863/SD169: "özel bir iz bırakmak" /09.09.2006/ 546. patika

...bir şey istediğiniz gibi olmazsa, hayat silsileniz çizdiğiniz patikadan gitmezse, ne yaparsınız?...
...siz, hiç düşünmediğiniz ve henüz keşfedilmemiş olan yollarda ilerlemeye mahkûmsanız, nasıl tepki verirsiniz?...
...yetişkinlikten önce, seçimlerinizi öğrenmek isteyenler olmaz pek...
...size saydırılan gerekliliklere uyarak yaşamaktan, fazla şikayetçi de olmazsınız...
...zira; sizden daha iyi bilenlerin yürüttüğü bir aracın yaptığı kazalar, çarpacağı bariyerler, sizden önce, sizden sorumlu olanlardan sorulacaktır...
...sizden daha iyi bilirler onlar; siz onlardan daha iyi biliyor olsanız bile...
...zira siz, henüz hâmsınız...
...ne kadar kaliteli olsa da düşünceleriniz, ne kadar da çok bilseniz, geleceğinizi tayin etmekte alacağınız kararların, sizden sorumlu olanlar için fazlaca ehemmiyeti yoktur...

30 Ağustos 2014 Cumartesi

SA862/AS61: Kurtlar Vadisi Günü ve Saati/ Kurtlar Vadisi Toplumu

"İvedik toplumunu analiz eden populistler, neden Kurtlar Vadisi toplumunu merak edip sosyopsikolojik araştırmalara konu etmiyorlardı?"


Turizm mücevherâtçısında çalışan kırklı yaşların grileştirdiği saçlarıyla ‘olgun bir adam’, Perşembe akşamı, Show TV ekranında ‘Kurtlar Vadisi’ dizisinin yeni bölümünden önce yayınlanan bir önceki bölümün özetini göz ucuyla izlerken, Lise 1‘deki oğlunun ‘sınıfta kalma’ ihtimâline dair olabilecekleri tartışıyordu.

***

O gün, 11 Haziran 2009 perşembe akşamı idi ve daha önceki tüm perşembe akşamlarında yaşandığı gibi bakkal, lokantacı, pazarcı, kasap, inşaat işçisi, çiftçi, öğretmen, avukat, pilot, polis, asker, gazeteci, yazar, siyasetçi, vali, profesör, hatta doktor ve eşlerinden, kardeşlerinden, çocuklarından, anne-babalarından müteşekkil milyonlarca izleyici günlerdir bekledikleri yeni bölümü izlemek üzere tüm planlarını yapmışlar, acil işlerin çıkmaması için dua ederek ve uzun süren reklamlara kızarak, küfrederek oturup bekledikleri diziyi izlemekteydiler. Akşam namazını reklam arasına denk getirip kılanlar da, içkilerini ellerine alıp koltuklarına kurulanlar da aynı ekrana bakıp aynı şeyleri izlemek ve aynı şeyleri düşünmekte ‘birlikte’ idiler.

SA861/ÇY5-DÇ4: Havva mı, Lucy mi?

“Filmlerle beynimize çakılan algıların ne kadarını kontrol edebiliyoruz?”


Bugün zaman ayırıp da gidemediğim bir filme gittim. “Lucy’nin Beyni ”ne.

Sanatı her yönüyle takip edip algılamayı, analiz etmeyi hep sevdim. Hollywood filmlerinin bizleri sardığı ilk yıllarda gerek TV’lerde gerek sinemalarda koştura koştura izlediğimiz macera ve bilim kurgu filmleri gelir aklıma, her perdeye ilk bakışımda.

Onlardan nasıl etkilendiğimiz, neleri kafamıza yerleştirdiğimiz, neleri örnek aldığımız.

Arnold ya da Sylvester filminden çıkan ergen çocuklar, liseli delikanlılar gelir gözümün önüne, komik görünürlerdi. Sanki bütün filmde kendileri oynamışlar. Kendileri kötü adamları silahlarıyla taramışlar, taklalar atmışlar, çatılardan uçmuşlar gibi çıkarlardı sinemadan.

29 Ağustos 2014 Cuma

SA860/TG48: Breaking the Silence - Sessizliği Kırmak: İsrailli Askerlerin İtirafları/ El-Halil 2001-2004/ 1. Bölüm

“Bizimle gönül birliği bulunan, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te Eylül 2000 tarihinden itibaren görev yapmış askerlerin itiraflarını topluyor ve yayınlıyoruz.” 
Taciz, Yağma, Aşağılama, Dayak, İşkence, Öldürme, Yaralama, Sûikastler, Özel Mülklere Verilen Zararlar…

“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”

 Askerler görev başında başlarından geçenleri anlatıyor:

Askerden yakın zamanda terhis olduk. Hizmet ettiğimiz bölgeler içinde en zorlu ve en karışık şartlara sahip yer El-Halil’di. Hepimiz orada gördüğümüz şok edici olaylarla şu ana kadar baş etmeye çalıştık.

El-Halil’deki görev günlerimizden bir hatıra olan fotoğraf albümü bir rafta kapalı olarak duruyor. Fakat terhisimizden sonra zaman geçtikçe şunu fark ettik ki; bu hatıralar orada görev yapan bizler için ortak bir paydaya sahipti.

SA859/AŞ50: Erdoğan Artık Cumhurbaşkanı; Küresel Ayrışma Sürüyor

“Buna Hilafet ya da Padişahlık etiketli kara büyü seansları yapanların aklı ermiyor olsa da, Türkiye, Yeni Türkiye olmaya devam ediyor.”


Erdoğan’ı bugün suhûletle Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuş görünce bir devrin kapandığını, yepyeni bir devrin başladığını da görmüş olduk. Dönemin sonradan seks kasetiyle görevinden istifa etmek zorunda kalacak olan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın 2007’de neredeyse çatlarcasına bağırarak, “Sakın ha Cumhurbaşkanı adayı olma, sakın ha Cumhurbaşkanı olma!” dediği günden bugüne Erdoğan’ı yok etmek için çok çabaladılar. Erdoğan o gün Cumhurbaşkanı adayı olmadı. Korktu mu? Hayır; Türkiye’nin kurum ve kuruluşları ile, siyasetçileri ile henüz olgunlaşmadığını düşündü. Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı olarak köşke taşıdı.

28 Ağustos 2014 günü yemin töreninden, Erdoğan salona girmeden az önce Meclis’te, CHP'li Engin Altay kasıtlı bir tüzük tartışması başlattı ve anayasa kitapçığını Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e fırlattı. Bu çaresizliklerinin dışavurumuydu. Ardından CHP’li milletvekilleri yüzlerce yerli yabancı devlet adamı ve konuğun gözleri önünde meclisi terk ettiler. Cumhuriyet’in 91 yıllık trajedisi olan CHP hazin bir gösteriyle tarihe kişiliğini onaylattı.

28 Ağustos 2014 Perşembe

SA858/ÇY6-BA1: Neocon BBC’nin Antalya Kadınlar Plajı’na İlgisi

Antalya Kadınlar Plajı/ Sarısu
 Sonsuz Ark’ın Giriş Notu:

Yerli-yabancı neoconların Türkiye’ye herhangi bir bakışla bakmadığını, Kolonyalist tahakkümün aşağılayıcı, güdüleyici, tanımlayıcı, müdahale edici, ‘dinsiz’ ve ‘ahlaksız’ bir perspektifle baktığını net bir şekilde gözlemliyor ve anlıyoruz. BBC’nin bu bakışını Gezi Terörü’nde, Kürt Sorununda, Suriye-Türkiye ilişkilerinde Türkiye’yi terörist gruplarla ilişkili gösterme çabalarında ve daha birçok Türkiye karşıtı konuda yaptığı Türkçe ve İngilizce haberlerde, programlarda izledik. 

Aşağıdaki haber-analiz, ideolojik olarak hükümet karşıtı yazı ve görüşleriyle tanınan, gezi teröründe Twitter’da, “Duran adam değil, durduran adam olalım.. Ekonomiyi durduralım” kampanyaları başlatan Selin Girit’in kendilerine özel plaj haklarını savunan, demokratik bir ülkenin kendilerinden esirgenen nimetlerini talep eden Müslüman kadınlara, onlara bu demokratik haklarını kullanma fırsatı sunan yerel ve merkezi yöneticilere nasıl baktığını ve nasıl baktırmak istediğini tescil etmektedir… 

27 Ağustos 2014 Çarşamba

SA857/TG47: James Foley’in İntikamını Almak


Sonsuz Ark’ın Giriş Notu:

Graham E. Fuller'e ait olan bu analizi Sonsuz Ark’ın yayınladığı, Scott Creighton’un “James Foley Yaşıyor mu?” başlıklı 21.08.2014 tarihli analizi ile birlikte okumanızı öneririz. Şaşırtıcı bir şekilde her iki analiz ABD'nın IŞİD'e müdahalesini istemeyen bir temelde konumlanmıştır. Scott Creighton şöyle demişti: “IŞİD’in Foley videosu bir pazarlama ürünüdür. Sahne çalışmaları gerçekleştiren teknisyenler, prodüktörler ve metin yazarları tarafından icra edilmiştir. Bu, Irak’a yönelik yeniden gerçekleştirilecek operasyonlar için Amerikan halkının desteğini sağlamak amacıyla gerçekleştirilmiş özel bir “destek” operasyonudur. Video, Özel Operasyonlar kapsamında bu operasyonların bir parçası olarak oluşturulmuştur. Bu video ile istenilen onay üretilmektedir.”

Graham Fuller’in ,“James Foley tek kelimeyle bölgede yaşanmış sayısız kişisel trajedinin son üzücü kurbanıdır. Fakat o, bu ızdırapların sürmesine neden olacak “sadece bir saldırı daha” olgusuna bir mazeret olarak kullanılamaz.” ana fikri ile yaptığı bu analiz kendi içinde çelişkiler barındırmaktadır. Fuller, Orta doğudaki vahşi kaosun asıl sorumlusu olan ABD’yi aklamakla birlikte ABD’nin Foley’i gerekçe göstererek IŞİD’e saldırmasını engellemeye çalışmakta ve böylelikle bir Pentagon ve ortakları yapımı olan IŞİD için gerekli olan psikolojik zemini hazırlamaktadır. Orta doğudaki kaosun sürmesi İsrail ve diğer ABD işbirlikçisi ülkelerin güven içinde çıkarlarını korumasını sağlayacaktır. Devrim ve giyotin ilişkisini hatırlatan Fuller'e göre, kafa kesen - kafa kesilmesi gibi sorunlar işin doğasında vardır- IŞİD rahat bırakılmalı ve CIA ortadoğudaki haritaları IŞİD ile çizmeye devam etmelidir.  Seçkin Deniz, Sonsuz Ark, 27.08.2014

SA856/FT26: Psikoanalitik Mantığın Kırılganlıklarında Çırpınan Kriminal Dehâ; Sherlock Holmes

“Hiçbir şey bariz bir gerçekten daha anlaşılmaz değildir.” 
Sherlock Holmes


Sinema’nın kategorik olarak estetik hâz duygusuna hizmet etmesi bir yana, senaryonun, kurgunun ve yönetmenin, uygun elemanlarla bir bütün hâlinde seyircide yaşattığı ritim duygusu çok önemli. Sinema ne hızlı ne de yavaş akışlar için iyi bir taşıyıcıdır; denge ister, seyirciye keyif aldıran bir denge…

Herhangi bir film, yönetmeninden, yerinde ve zamanında seyredenini koltuğundan kaldırıp filmin içinde yaşayan bir parçaya dönüştürmesi için gerekli ve yeterli olan akış hızını sağlamasını ister. İzlerken sıkıldığınız, bir an önce geçmesini istediğiniz sahneler -sizdeki keyfin boyutlarını/kalitesini dikkate almadığımızda - yönetmenin başarısızlığının en büyük kanıtlarıdır.

SA855/KY9-NK26: Wit Filmi ve Emma Thompson- Five Filmi de Beni Etkiliyor

“Üzüldüğüm için ağlıyorum. Ben öleceğim için herkese o kadar kötü davrandım ki..."


Wit Filmi ve Emma Thompson (1)

Kanser olduktan sonra, ilk dikkatimi çeken film Emma Thompson'un müthiş oyunculuğu ile dördüncü aşama yumurtalık kanseri olan bir edebiyat profesörünü canlandırdığı film olmuştu. Emma Thompson filmin senaryosunu da yazmıştı. Nefessiz kalıp uyuyamadığım gecelerin birinde rastladım bu filme. Benim rastladığım sahnede Emma Thompson vicdan muhasebesi yapıyordu.

Filmin CNBC'de gösterilme tarihi 17 Kasım 2011'di. Hemen Atila'ya bu filmi seyretmek istediğimi söyledim. Mükemmel yol arkadaşım filmi ve alt yazısını ayrı sitelerden bularak sabaha benim için hazırlamıştı. "Seninle birlikte seyretmek istiyorum, istersen akşamı bekle" diyerek işe gitti sonra.

26 Ağustos 2014 Salı

SA854/TG46: İsrail Gazetecileri Öldürüyor

“Haydut devletlerin işleyiş tarzı böyledir. Yapılan haberleri kontrolleri altında tutarak sadece kendi mesajlarının yayılmasını isterler.”

 İsrail saldırılarında şehit olan Filistinli gazeteci Rami Rayyan’ın başlığı

İsrail, basın özgürlüğünü tehdit ediyor. Baskıcı Knesset kanunları konuşma, toplanma ve muhalefet etme hakkını hedef alıyor. Kafkaesk bir adalet sistemi uygulanıyor.

Askeri sansür, (İsrail tarafından) gerçekleştirilen savaş ve insanlık suçları ile alakalı bilgileri yasaklama, gizleme veya ortadan kaldırma yoluyla insanlar üzerinde baskı oluşturuyor.  

Herkesin bilme ihtiyacını duyduğu şeyler kasıtlı olarak örtbas ediliyor. Ve bu yapılırken suni ulusal güvenlik bahanesi kullanılıyor.

25 Ağustos 2014 Pazartesi

SA853/SD168: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 31 (21-31 Aralık 2011)

“Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”

  (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz)

(21-31 Aralık  2011) (571 Tweet)

31 Aralık 2011
11504. @ayselizard maalesef...ve de kendilerini iyi hissediyorlar... asıl tuhaf olan bu...

31 Aralık 2011
11503. o kadar güçlü görünen o zavallı insancıkları gördün mü?...

31 Aralık 2011
11502. ...hoşgörü doldurulmuş laf ebelikleri, bilimsel yaftalar yapıştırılmış jakobenlik ve haklılaştırılmış düşmanlık içinde o kadar doygun ve

SA852/TG45: James Foley Yaşıyor mu?

"James Foley Videosu Sahte"


James Foley'in öldürülmesini gösteren, nerede olduğu belirsiz bir çölde-Irak'ın hükümet kontrolündeki bir bölgesi, Ürdün veya Vegas dışında bir yer olabilir bilmiyorum- çekilen video açık bir şekilde sahtedir. 
Scott Creighton

Bildiğim şey bu videonun bir sahtekârlık ürünü olduğudur. Video, kanlı kafa kesme görüntüsü için gerçekleştirilebilecek özel efektlerin olmaması haricinde başarılı. Bilgisayarla üretilecek bu görüntü, hem sahtekârlığın daha çabuk kendini ele vermesini sağlayacak hem de çok fazla vakit alacaktı.

İşin gerçeği, “korkunç IŞİD” tarafından prodüksiyonun bu özel kısmının videodan hariç tutulması, sahtekârlığın saklanmasını sağladığı gibi ana akım medyasının bunu kendi seyircilerine Obama'nın Irak'ı yeniden işgalini meşrulaştırmak için sunması sırasında bu nahoş görüntüden dolayı oluşabilecek direnci de ortadan kaldırıyor.

24 Ağustos 2014 Pazar

SA851/SD167: "ulu çınar" /11.09.2006/ 547. patika

...ulu çınarın gövdesi...
...içi boş, dışı kalın...
...yıllar yemiş bitirmiştir içini...
...börtü-böcek, kanatlılar ve kemiriciler...
...beslenmişlerdir içinden...
...ulu çınar...
...yükselirken göğe doğru, boş içini mesken yapar kıştan-yazdan kaçan hayvanâta...
...geniş, yere eğik yapraklarına sinen serinlik, gölgesinde dinlenen yolculara, yaşlılara ve gövdesinde oynayan çocuklara sürekli gülümser...
...ulu çınarın hüznü, içi görüldüğü için fark edilmez...
...dertleri âyân beyân hâllolur, acılardan hissizliğe giden bu diri meyyitin...

23 Ağustos 2014 Cumartesi

SA850/ÇY5-DÇ3: Kümbetin Suçu Ne?

“Hikâyelerimiz diyorum gene içimden. Bölünmüş, kesintiye uğratılmış, yarım bırakılmış, öksüz, yetim, evlatlık acı yaralarımız, toplum hikâyelerimiz. Oluşturamadığımız her şeyimiz.”


Bir haftadır bir adet kümbet ve arkasına yapılmış bir devlet binasının resmi dolaşıyor sosyal medyada…

Tarafgirlerin yorumlanmış pozlarıyla hangi açıdan çekildiği belli olmayan resmin, aniden nasıl bir kümbet sevdası oluşturduğunu anlamaya çalışıyorum. Kümbeti umursamadan "Görsellikten sadece biz anlarız" diyenlerin, TOKİ binalarından ev isteyip kendine çıkmadığı için kurumdan hoşlanmayanların, öğrenci yurduna gıcık kapanların tek hücreli eleştirilerini okuyorum. Aniden oluşan sancı beynime saplanıyor, nedir bu?

Toplumumuzun senelerdir ürettiği önünden geçilmeyen estetik şehirleri nedeniyle oluşan ve göze batan bir durum mudur diye düşünüyorum? Gülümsüyorum.

SA849/ÇY4-DB11: Breaking the Silence - Sessizliği Kırmak: İsrailli Kadın Askerlerin İtirafları - İtiraf 5-8

“Bizimle gönül birliği bulunan, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te Eylül 2000 tarihinden itibaren görev yapmış askerlerin itiraflarını topluyor ve yayınlıyoruz.” 
Taciz, Yağma, Aşağılama, Dayak, İşkence, Özel Mülklere Verilen Zararlar…

“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”

Kadın Askerlerin İtirafları- Women Soldiers’ Testimonies

İtiraf 5

İsim: *** | Rütbe: Çavuş | Birim: Nahal | Bölge: Genel

Tam olarak kendi düşüncelerimi hatırlayamıyorum, kendi tepkilerimle başa çıkma çabalarımı hatırlıyorum. Gerçek olmadığımı, burada yanlış olan bir şeylerin olduğunu biliyordum. Oturan birinin yanından geçerken ona tükürüyor ve sadece ben terörist olduğunu düşündüğüm için ona terörist diyorsam, burada yanlış bir şeyler var demektir. Ve herkese söylemek istediğim şey şu: Gelin ve ölmüş birinin kanına bir bakın, bu doğru değil. Bu duyguyu hissettiğimi hatırlıyorum, yine de devam ediyorsunuz, insanlar sizi teşvik ediyor. Ve şu kesin ki bir olay henüz “eylem” olmamış, hadi harekete geçelim, bunun hakkında gülüşelim ve tutuklularla resim çektirelim çünkü iki adamla, askerlerimizle, gülümseyerek çekilen bir resmi  almanın benim için sakıncası yoktu.

22 Ağustos 2014 Cuma

SA848/TG44: Breaking the Silence-Sessizliği Kırmak: İsrailli Askerlerin İtirafları/ Bölgelerin İşgali-3

“Bizimle gönül birliği bulunan, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te Eylül 2000 tarihinden itibaren görev yapmış askerlerin itiraflarını topluyor ve yayınlıyoruz.” 
Taciz, Yağma, Aşağılama, Dayak, İşkence, Öldürme, Yaralama, Sûikastler, Özel Mülklere Verilen Zararlar…

“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”

Askerlerin İtirafları

İtiraf 7

Tabur Komutanı Tarafından Darp Edilen Tutuklu

Birim: Zırhlı Birlikler
Görev Yeri: Genel
Yıl: 2000

Elleri bağlı olduğu takdirde bir Filistinliye vurmanın yasak olduğuna dair bir kural vardır. Bir Genel Güvenlik Servis Ajanı gecenin yarısında insanları evlerinden çıkardığı zaman gözlerini bağlar ve karınlarına tekme atar. Sabahın üçünde kapıyı açar evin içine dalarlar. Evin annesi, tüm aile histeri halindedir… Oraya birisini kontrole gelinmiştir, bu her zaman bir terörist olmayabilir. Aranan kişiler yakalanıp yere yatırılır ve bunu yapan askerlerin aklından ne geçtiğini tahmin edemezsiniz. Bir asker zanlıların gözlerini bağlarken iki asker de onun ve civardaki askerlerin güvenliğini sağlamak için arkasında bekler. Birini yere yatırıp gözlerini bağladıktan sonra kafasını ve karnını tekmelerler ve bundan da gerçekten hoşlanırlar.

SA847/ Sonsuz Ark-YD7: İnsanın Serüveni: Popped


                                                            Bir Bianca Beneduci Filmi





Vancouver Film Okulu Klasik Animasyon Programı sırasında yapılan  öğrenci klasik animasyon filmi. Küçük bir çocuk, balonlarını patlatarak onu kendilerine benzetmeye çalışan  ürkütücü insanlardan balonlarını kurtarmak için çalışıyor.

21 Ağustos 2014 Perşembe

SA846/KY1-CÇ71: dinle -ya da kulağını ver bana-

bir satırcık olsun yaz
mini minnacık bir satır
seni bilen rüzgârlar ısıtmış olsun yüreğini


sana bir sır söyleyeceğim sevgili
şair kurması değil ayrılık
değil mi ki gözlerinin değdiği yerde ben yokum
rüzgârlar da o rüzgâr değil
söylene söylene buruşmuş bir cümle var dilimde
bir satırcık olsun yaz
mini minnacık bir satır
seni bilen rüzgârlar ısıtmış olsun yüreğini

20 Ağustos 2014 Çarşamba

SA845/KY9-NK25: Elyapımı Aynısafa Merhemi ve Radyoterapi Notlarım

“İçimden bütün radyoterapi odalarının duvar ve tavanlarını vintage desenlerle süslemek geliyor. Romantik birkaç desen, biraz insan ruhunu okşayan resimler…”


Radyoterapi ile ilgili yaşadıklarımı daha önce anlattım, ama şimdi hatırladığım başka şeyler de var, onları da yazmasam olmaz.

Radyoterapi için uzandığım masaya benden önce bir yığın kanser hastası uzanıyordu. Onların kötü enerjisinin bana geçmesini istemiyordum. Bu durumdan çok rahatsızdım, ama yapacak bir şey de yoktu. Her seferinde yeni gelen hasta için otomatik hareketlerle yeni kâğıt havlular seriliyordu. Ben de bununla idare ediyordum.

Radyoterapinin ortalarına doğru kâğıt havluların bittiği söylendi, artık o masaya herhangi bir şey seremeyecektik. Tamam, hoş kokulu, canlı renkli saten bir örtü beklemiyordum, ama bir kağıt havlunun olmaması ne demek yahu… O gün çantamdan çıkardığım mendilleri yaydım masaya. Ertesi günden itibaren de son seansa kadar rulo rulo kâğıt havlular götürdüm. Hem kendim hem de başkaları faydalansın diye.

19 Ağustos 2014 Salı

SA844/TG43: İrlandalılar: İngilizlerin Unutulmuş Beyaz Köleleri

“1656’da Oliver Cromwell tarafından 2000 İrlandalı çocuğun Jamaika’ya götürülerek İngiliz yerleşimcilere köle olarak satılması emri verilmiştir.”


Amerika anakarasına gerçekleştirilmiş olan Afrikalı köle ticaretinin tarihi oldukça iyi bir şekilde belgelenmiş ve bugün de yaygın bir şekilde Amerikan okullarında öğretilmektedir. Bununla birlikte Montreal merkezli Araştırma ve Küreselleşme Merkezi’nde çalışan John Martin tarafından kaleme alınan “İrlandalı Köle Ticareti-Unutulmuş ’Beyaz’ Köleler” makalesinde işaret edildiği gibi köle olarak ticareti yapılanlar sadece Afrikalılar değildi.

Gerçekten köle olarak ticareti yapılan İrlandalılar, dehşet verici bir tarihe sahiptir ve çağdaşları olan Afrikalı köleler ile benzer ve bazen daha kötü uygulamalara maruz kamışlardır.

SA843/ KY6-SK23: Kaliforniya'da İsrailli Kargo Şirketi Zim’in Gemisi Limana Sokulmadı

Zim/California-Haifa Kargo Gemisi

Cumartesi günü ABD'nin Kaliforniya eyaleti, Oakland limanında, binlerce protestocu İsrailli kargo şirketinin gemisinin yanaşmasını engellemek için birleşti. Protestolar sayesinde Zim firmasının gemileri yüklerini boşaltamadı.

Filistin direnişi aktivistleri kendi oluşturdukları ağ ile iki haftadır, liman çalışanları dahil pek çok kişiye ulaştı. Haftalık şekilde gemileri limana giren Zim'in ulaşımının engellenmesi adına limanın kapatılması için çalışmalar yaptılar. Gemiler denizde beklemek durumunda kaldı.

Bu da kargoların ulaşacağı son noktalara gecikmesi demek oluyor. Bu nedenle iki taraflı bir maliyet artışına yol açıldı.

18 Ağustos 2014 Pazartesi

SA842/SD165: "sisten biblolar" /18.09.2006/ 548. patika


...duru bir gönülle yürüyebilmek, ardı sıra geleceğin...
...kırık, yorgun bir düş dilberinden gayrı...
...ansızın çekip giden mâkus mevcutlardan ırak...
...bir taş dibinde çöreklenmemişlere vaadedilmiş olana ulaşmak...
...vasıfsızlığın gerdiği bir sınır gezgini değilse gönlü...
...atalarının izinden gitmeyen divâne gibi duruyorsa, gözler önünde...
...tumturaklı kızgınlıklara bulanmış geçmiş zaman ikindilerine bakar...
...bakar...
...bakar...
...suskun sarı gelecek için ayrılıklardan birini severken, diğerinde demlenir...
...gerçeğin ayakucunda dinlenirken üstelik...
...kederin gelip dayandığı kapı, tüm erdemleri doğuran kusurlara birer açık aralıkla yaslanıyor...

17 Ağustos 2014 Pazar

SA841/SD164: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 30 (10-20 Aralık 2011)

“Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”

  (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz)

(10-20 Aralık  2011) (266 Tweet)

20 Aralık 2011
10933. ...hani insanlara anlattıkların, aslından ne kadar azsa, kendinden sakladıkların da kendine anlattıklarından çoktur...

20 Aralık 2011
10932. ...bir insan bir diğer insanın gözlerine gözlerini diktiğinde, ruhları arasında ışık hızına yakın bir hızla iletişim kurulur...

20 Aralık 2011
10931. ...önde tuttuğu için, yularları menfaatin ellerine bağlıdır... 

SA840/ÇY4-DB10: Breaking the Silence - Sessizliği Kırmak: İsrailli Kadın Askerlerin İtirafları - İtiraf 3-4

“Bizimle gönül birliği bulunan, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te Eylül 2000 tarihinden itibaren görev yapmış askerlerin itiraflarını topluyor ve yayınlıyoruz.” 
Taciz, Yağma, Aşağılama, Dayak, İşkence, Özel Mülklere Verilen Zararlar…

“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”

Kadın Askerlerin İtirafları- Women Soldiers’ Testimonies

3. İtiraf

İsim:***  |Rütbe: Baş Çavuş|  Birim:  Sınır  Devriye| Yer: Seam Bölgesi

Şöyleydi, Umm Al-Fahm civarında yetkili bir devriye vardı. Yaya devriyeler, zamanının çoğunda pek de bir şey yapmayan, oradaki ağaçların arasında dolaşan, görevi İsrail içindeki yasa dışı Filistinlileri yakalamak olan, bazı nedenlerden dolayı “Gözcü” denen devriyeler. Teoride, onları yakalar, kimliğini kontrol eder ve tabii ki turuncu mu yeşil mi, isim Filistin ismi mi diye bakarsınız. Herhangi bir soruşturmada adı geçiyor mu diye bilgisayardan kontrol ettirir, geçmiyorsa “Evine git” dersiniz. Ve elbette tekrar ağaçların oralarda dolaşmadığından emin olursunuz.

SA839/FT25:Ötenazi Planlayarak Öldürmektir, Jack; Bilmiyorsun! -You Don’t Know Jack!-

“Bu bir katil yüzü mü?”


“Is This The Face Of a Killer?” 

Filmin afişinde Al Pacino (Alfredo James Pacino)’nun alnına yazılan soru bu: “Is This The Face Of a Killer?” Çenesinin altında da ötenaziyi savunan Jack’ı anlamayanları suçlayan bir bakış açısı var, filmin adı: “You Don’t Know Jack". Bir İskoç dosta çek ettirdiğim gerçek anlamı ise şu: “Jack’ı tanımıyorsunuz!” Fakat, başlığa Jack’ı suçlayan bir anlam yerleştirdim. Medya onu şöyle tartışmıştı: "Merhametin doktoru mu; seri katil mi?"

Yapımcıların, afiş kompozitörlerine verdiği tâlimat ve filmin içeriği, izleyicilerin Dr. Jack’ın katil olmadığına inanmaları tabanında tasarlanmış. Film kasıtlı bir tema filmi olmasına rağmen, bir biyografi olarak senarize edilmiş; 90’lı yıllarda Dünya’yı kasıp kavuran ötenazi tartışmalarının merkez kahramanı, kendi ürettiği el yapımı “Thanatron (Ölüm Makinesi)” ve “Mercitron (Merhamet Makinesi)” ile ölmek isteyen hastaları öldüren Ermeni asıllı ABD vatandaşı Dr. Jack Kevorkian’ın hayatının tema ile ilgili kısmını anlatıyor.

16 Ağustos 2014 Cumartesi

SA838/KY18-ABK1: Musevi Siyaset Bilimci Norman Finkelstein: “Filistin Özgür Olmalı!”

“Korkunç bir şey yaşandı ama bu kimsenin umurunda değil.”
Norman Finkelstein


Filistin'e destek için düzenlenen bir mitingde gözaltına alınan Yahudi kökenli ABD'li siyaset bilimci Norman Finkelstein, Daily Sabah'a verdiği röportajda İsrail'in Gazze politikasına birçok Yahudi'nin karşı çıktığını belirtti.

Profesör Norman Finkelstein Amerikalı bir siyaset bilimci ve aktivist. İsrail-Filistin çatışması hakkında uzun zamandır yazılar yazan ve konferanslar veren Finkelstein, kaleme aldığı sekiz kitaptan en tanınmışı olan "Soykırım Endüstrisi"nde, Yahudi acılarının istismarını ele aldı. Finkelstein, İsrail ile ABD'deki Yahudi toplumunun belli politikalara meşruiyet kazandırmak için Yahudi Soykırımı'nı istismar ettiğini savunuyor. Gazze'de yaşayan halk bugünlerde yine saldırıya uğruyor ve farklı ülkelerden, farklı inanç gruplarından, farklı ideolojik geçmişe sahip insanlar bölgedeki İsrail katliamlarını protesto etmek için sokaklara çıkıyor. Finkelstein geçen ay Daily Sabah'a Gazze'deki son gelişmelerle ilgili bir röportaj vermeyi kabul ettikten sadece birkaç saat sonra, New York'ta Filistin'e destek için düzenlenen bir mitingde başka aktivistlerle birlikte gözaltına alındı.

15 Ağustos 2014 Cuma

SA837/TG42: Breaking the Silence - Sessizliği Kırmak: İsrailli Askerlerin İtirafları/ Bölgelerin İşgali 2

“Bizimle gönül birliği bulunan, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te Eylül 2000 tarihinden itibaren görev yapmış askerlerin itiraflarını topluyor ve yayınlıyoruz.” 
Taciz, Yağma, Aşağılama, Dayak, İşkence, Öldürme, Yaralama, Sûikastler, Özel Mülklere Verilen Zararlar…

“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”

Askerlerin İtirafları

İtiraf 5

“Silah Dipçikleriyle Darp”

Birim: Kfir Tugayı
Görev Yeri: Nablus Bölgesi
Yıl: 2009

İşgal Bölgelerindeki göreviniz sırasında sizi en çok etkileyen şey neydi?

Hares’te keşif yapıyorduk. Bu bardağı taşıran son damlaydı. Bize araştırılması gereken 60 tane ev olduğu söylendi. İstihbarattan kesin bir uyarı gelmiş olduğunu düşünerek bunu kendimce meşrulaştırmaya çalıştım.

SA836/SD163: Halifelik, Papalık; Dinselleştirilmiş Siyasî Kurumlar

"Kutsal Halife ve siyasi kurum olarak Hilafet, daha farklı sebeplerle ve bizzat Papalık örnek alınarak varlaştırılmış, saltanat ile yer değişmiştir..."


Bilgi çağları, insanların algılama ve anlama seviyelerinde ve davranış kalıplarında olumlu değişimler meydana getirseler bile, gelenekselleşen/atalardan gelen bazı olguların değişmesi imkansız gibi görünüyor. İnsanların -dinde var olmayıp sonradan ihdas ettikleri- beşerî kurumların, tarihteki var oluşlarından beri süregelen alışkanlıklara dönüşmüş olması da bu meyanda tahlil edilebilir...

Halifelik, Papalık, Rabbilik, Budizm'deki Rahiplik gibi kurumların sahip oldukları dinî kisve, gerçekte dinle alakalı özelliklerden tamamen uzak sebeplerle varlaştırılmıştır. İslâmda Hilafet, başlangıçta müslümanları kontrol ve yönetme telaşından kaynaklanan bir siyasî otorite kaynağı ve gösterge iken, Hıristiyanlıkta bu, daha geniş ve daha kapsamlı ve daha açık bir siyasî kurum olarak ortaya çıkmıştır ve İslam'da da Hilafet gibi bir kurumun ihdas edilmesinde örnek olgu olarak etken olmuştur.

14 Ağustos 2014 Perşembe

SA835 /TG41: 2013 Yaygın ve Sistematik Rabia Katliamı’nda Tony Blair’in Rolü

14 Ağustos Rabia Günü Anısına

Devrik lider Muhammed Mursi’nin 1000'den fazla destekçisinin öldürüldüğü olaylarla ilgili düzenlenen rapor ışığında 

Tony Blair'in Mısır hükümeti ile ilişkisi
***
Bir Ortadoğu Savaş Elçisinin Fotoğrafı

Tony Blair(*)'in Mısır hükümeti ile sıkı ilişkileri, ülkenin bazı önemli yetkililerinin 1000'den fazla protestocunun “yaygın ve sistematik” bir şekilde öldürülmeleri ile suçlanmaları üzerine masaya yatırıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) tarafından bir yıldan beri gerçekleştirilen araştırmalar, geçen Ağustos ayında Muhammed Mursi'nin devrilmesini protesto etmek için Rabia meydanında toplanan silahsız binlerce insanın, Mısır güvenlik birimleri tarafından “sistematik ve kasıtlı” olarak öldürüldüğü savını ortaya koymuştur.

13 Ağustos 2014 Çarşamba

SA834/ÇY5-DÇ2: Tüketilmiş Hikâyeler’den Uzun Hikâye’ye Geçiş

“Okumayı bırakmış, hikâyeler yazmayı bir kenara atmışız.”


Hikâyeler, destandan modern hikâyeye geçişi sağlayan anonim eserlerdir. Yaşadığımız topraklara geliş sürecimiz de hep bunlarla anlatılırdı bize… Halk hikâyelerimiz ise toplumda iz bırakan olayları ortaya çıkaran halk edebiyatı ürünlerine verdiğimiz addır. Halk hikâyelerimizin olaylar sarmalı gerçeklere dayanır, kahramanlarımızın üzerine kuruludur ve toplumumuza mal olmuştur. Şu anda, yaşadığımız topraklarda göçebe düzenden yerleşik düzene geçmiş bireyler olarak varlığımızı sürdürüyoruz.

Göçebe dönemi yaşantımızda sözlü birikime dayalı toplum haline gelerek ata kültürüne önem vermişiz. Sözlü ürünlerde ileri bir düzeye gelmiş olsak da o dönemde güçlü bir mitolojiye sahiptik.  Bu topraklara geçiş sürecimizde oluşturduğumuz halk öykülerimizle, destansı ile modern dönem arasında  “gerçeklik kavramımızı yapılandırarak ”  hikâyeleme sürecimizi oluşturduk. Ozanların olayları konu alan şiirleri de halk hikâyelerine dönüşerek günümüz tarihine kadar ulaşmıştı.

SA833/SD162: "iblis ve katolik papa" /20.09.2006/ 549. patika

Michelangelo'nun Cehennem tasviri; Son Hüküm/ Sistine Şapeli/Vatikan

...binlerce yıl geçse de, insanlardan çoğu, iblis'e kulak verip münkir olacak, bilfiil farklı atmosferlerde ve formlarda iblis'e kulluk edeceklerdir...
...hem de, iblis karşıtı olduklarını iddia ederek...
...yerkürede bulunan milyarlarca insan, ilginç 'din kalıpları' içinde, evrensel ve kesin olan gerçeğin dışında, sanal bir gerçekler kuşatmasıyla aldatılmaktadır...
...açık ifadeyle; müslüman olsun veya olmasınlar, insanlar, din adına bildikleri/ezberledikleri çok şeyin, aslında dinle ilgisi olmadığının farkında bile değiller...
...bu şaşırtıcı bir hâl değil; bilâkis iblis'e yoldaşlık edenlerin, inceden inceye planladıkları ve ısrarla/sabırla uygulayageldikleri bir programın süregelen sonuçlarıdır...
...ayrıca bu program, iblis'e endeksli olarak sürekli güncellenmektedir...
...kaos iblis'in en sevdiği şeydir...

12 Ağustos 2014 Salı

SA832/KY9-NK24: Osteoporoz İlaçları Kanser Nüksünü Önlüyor mu?

“Evet, anladığım kadarı ile kanserin ve kanserin nüksü probleminin çözülmesi için daha epey zaman vardı.”


Daha önceleri de gazetelerde "kansere çare", "mucize ilaç" şeklinde takdim edilen haberler son derece gayri ciddi geliyordu, ama yine de özellikle kanser olduktan sonra bu tür haberleri takip ediyordum. Çünkü artık bu haberlerin sağlamasını yapabileceğim bir merci vardı; doktorlarım.

İşte böyle bir zamanda görmüştüm Hürriyet gazetesindeki haberi. Osteoporoz ilaçlarının meme kanserinde nüksü önlediğine dair çalışmalar yapılmıştı.

Haberi aynen aktarıyorum.
“Amerika Birleşik Devletleri’nde düzenlenen Meme Kanseri Sempozyumu’nda tedavi süreciyle ilgili yüz güldürücü sonuçları olan çalışmalar sunuldu.

11 Ağustos 2014 Pazartesi

SA831/ÇY4-DB9: Breaking the Silence-Sessizliği Kırmak: İsrailli Kadın Askerlerin İtirafları - İtiraf 2

“Bizimle gönül birliği bulunan, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te Eylül 2000 tarihinden itibaren görev yapmış askerlerin itiraflarını topluyor ve yayınlıyoruz.” 
Taciz, Yağma, Aşağılama, Dayak, İşkence, Özel Mülklere Verilen Zararlar…

“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”

Kadın Askerlerin İtirafları- Women Soldiers’ Testimonies

İtiraf 2

İsim: *** | Rütbe:Teğmen | Birim: Hebron Bölgesi Tugay Eğitim Kolordu Görevlisi | Bölge: Hebron

Hebron’da bir subayken, bir gün otostop için ana kapıdan dışarıya çıktım. Hava çok soğuktu ve ben, subay rütbemi göstermeyen polar ceketimi giymiştim. Diğer çocuklarla beraber orada dikiliyordum. Yolun karşısı, Filistinli tutukluların, onları    ***  Gözaltı Merkezi’ne götürecek olan Shabak (İsrail Güvenlik Servisi)’ı bekledikleri bir tür otobüs durağıydı. Nöbetteki çocuklar rutin güvenlik vardiyasındaydı. Hava kuvvetlerinden ve her tür birimden devam eden güvenlik çalışmaları için atanıyorlar ve kamp giriş kapısında nöbet tutuyorlardı.

Seçkin Deniz Twitter Akışı