Ankara etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ankara etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Aralık 2017 Pazartesi

SA5349/KY28-ATA342: Ankara’da Söylenmeyenler

"Zaman zaman kimsesiz ve fakirlere bazı sivil toplum örgütlerinin geceleri yemek vermesinden öteye ben, işin açıkçası böylesi uygulamaları Avrupa Birliğinde ve ABD’de görmedim, belki de var da, ben göremedim, bilemiyorum."


1950’li yıllarda babamın dış ülkelerdeki görevi nedeni ile ilkokulu TED Ankara Koleji’nde yatılı okumuştum. 5 yaşında girmiştim TED Ankara Kolejine ve yatılı. Bütün yaşdaşlarım ağlayıp zırlarken, bu yaşam beni hayata hazırlamıştı. Tek başıma her sorunun üstesinden gelmeyi daha bu yaşlarda öğrenmiştim. 

Ve de Türkçemin, Kıbrıslı Türk olmama rağmen mükemmelden de öteye güzel olmasına neden olmuştu Ankara’da eğitim görmem. Bütün dünyam okulum, yatakhanem, Kızılay’dan, Cebeci’den ve Atatürk Bulvarından ibaretti. Cumartesi günleri öğleden sonraları ve Pazar günü büyük keyif alırdım çıkıp buralarda dolaşmaktan. 

6 Nisan 2014 Pazar

SA622/SD113: Başkent Ruhu

“Tanrısal gücünü kaybetmek istemeyenler susmayı seçiyorlar, herkes hep birlikte kirlenene ve kapkaranlık olana kadar.”


Ankara, başka bir ruha sahip. ‘Başkent Ruhu’ diyorum ben buna. O ruha İstanbul’un derinliklerinde de rastlayabilirsiniz. Berlin, Roma, Londra,Washington ve Paris’te de bu ruh var; ancak Moskova kadar benzemez Ankara’ya. Atina’dan alır köklerini. Tanrılara yakın olmakla ilişkili bir şey bu. Pagan kültürlerin panteonlara yakın hizmetkârlarının ruhudur bu ruhu şekillendiren ruh. -Sinsidir; hissettirmeden bütün dinî referansları içten içe çökertebilir, sırf bu yüzden iyi incelenmelidir.-

Ankara’ya İstanbul’dan bütün ihtişamıyla transfer edilen ve gökten inmeyen ilkelerle desteklenerek daha da güçlenen bu tanrısal ruh, Ankara’nın bütün ara sokaklarına kadar incelerek, katmanlaşarak yayılmış durumda. Bir ara sokakta, büyükelçilerin makam araçlarına rastlayabilirsiniz mesela. Bir strateji enstitüsündeki beyin fırtınasına katılmak için gelmişlerdir ve bu şehrin sokaklarında bu sıradan bir olaydır, kimse umursamaz.

10 Kasım 2013 Pazar

SA470/SD75: Ankara ‘Özel’

“Binaların dili var gerçekten.”


Bir ‘şey’in öncesi olduğu gibi sonrası da var. Ankara’ya gitmeden önce, Ankara’yla ve bu ziyaretle ilgili bir şey yazmak aklıma gelmemişti. Günü birlik bir ziyaretti. Fakat, bu ziyareti ‘özel’ kılan şeyler sığdı yirmi dört saate… Öncesini anlatmayacağım bu ziyaretin, sonrasını da anlatmayacağım; anlatacağım bu ‘özel’ sıfatını hâiz olan şeyler olacak.


Yine otobüs yolculuğu ile giriş yapmalıyım yazıya. On iki saat süren İstanbul yolculuklarım, uzun olsa da bu kadar yorucu olmadı hiçbir zaman. Kitap okudum otobüste, film izledim ve uyudum; ama bu kez altı saatlik bir yolculuktu önümde duran problem; paylaşım sorunu yaşadığım kısacık altı saat.

Seçkin Deniz Twitter Akışı