Oyun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Oyun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Temmuz 2025 Cuma

SA11500/MT382: Prens'in Gambiti: Suudi Arabistan'ın Oyun Sektörüne Yaptığı Yüksek Riskli Yatırım

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, New Lines dergisinin Orta Doğu ve Haber Bültenleri editörü Kareem Shaheen'e aittir ve Suudi Arabistan veliaht prensi Muhammed Bin Selman'ın bilgisayar oyunlarına yaptığı yatırıma odaklanmaktadır.
Seçkin Deniz, 04.07.2025, Sonsuz Ark


Saudi Arabia’s High-Stakes Bet on Gaming

"Krallığın World of Warcraft gibi küresel imtiyazlardaki büyüyen payı, kârdan çok, etki ve yumuşak güç için stratejik bir oyundur."

World of Warcraft, tüm zamanların en başarılı video oyunlarından biridir. 2004'te piyasaya sürülen yüksek fantezi çevrimiçi rol yapma oyunu, zirve döneminde dünya çapında 12 milyon aboneye sahipti; abonelikler, satışlardaki genişleme, oyun içi satın alımlar ve hizmetlerde milyarlarca dolar üretti; ve hala milyonlarca aktif oyuncu tabanına sahip. Geliştiricisi, sektördeki en köklü isimlerden biri olan Blizzard Entertainment'tır. Oyun, ana akım kültüre girerek sayısız meme üretti ve hatta kendi uzun metrajlı filmini ve South Park bölümünü bile oluşturdu.

4 Kasım 2024 Pazartesi

SA11065/EK57: Yapay Zeka Çocuk İstismarı Çağı Başladı

    Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, The Atlantic'in kadrolu yazarı Caroline Mimbs Nyce'a aittir ve Muah.AI, ChatGPT gibi Yapay Zeka (YZ) programlarında çocuk istismarlarına odaklanmaktadır.
Seçkin Deniz, 04.11.2024, Sonsuz Ark 

The Age of AI Child Abuse Is Here

"Belki de ilk kez sorunun büyüklüğü ortaya çıkıyor."

Muah.AI, insanların metin veya ses yoluyla konuşacak ve istek üzerine kendi görüntülerini gönderecek yapay zekalı kız arkadaş-sohbet robotları yapabilecekleri bir web sitesidir. Teknolojisini “sansürsüz” olarak tanımlayan hizmete yaklaşık 2 milyon kullanıcı kaydoldu. Ve siteden alındığı iddia edilen verilere bakılırsa, insanlar bu araçları çocuk cinsel istismarı materyali ya da CSAM üretme girişimlerinde kullanıyor olabilirler.

11 Eylül 2019 Çarşamba

SA7968/KY73-PH18: Kafkas Tebeşir Dairesi

"Kendi doğuracağının da iyi ruhlu ve sağlıklı bir çocuk olma garantisi yoktur ama olsun. Eskiden ‘kuzguna yavrusu şahin görünür’ diye nükteyle ifade edilirdi ama bugün hakikaten, çiftler kendi prens ve prenseslerini dünyaya getireceklerine öyle inanıyorlar ki!"


‘İslam’da evlatlık yoktur’ beyanını bilirsiniz. Kısa ve kestirmeden verilmiş gibi görülen bu hükmün şartları, öncesi ve sonrası var elbette.

Cahiliye Araplarının pek çok konuda bizi hayrete düşürecek adetleri olduğu gibi evlatlık konusunda da tuhaf uygulamaları vardı. Mesela sokakta gördükleri, beğendikleri analı-babalı çocukları da evlat edinip soylarına dâhil etmek gibi.

6 Temmuz 2018 Cuma

SA6447/KY1-CÇ520: Mata Hari

-bir günün öyküsü-


(OLAY MUHAYYEL BİR ÜLKEDE GEÇER.. YIL 2018)

DIŞ. GÜNDÜZ. 

BAŞKENT YARBUK. BAŞKANLIK SEÇİMLERİNDEN BİR GÜN ÖNCE

13 katlı ‘Anti Terör Güvenlik Dairesi’ yazılı binanın dıştan görünüşü. Deri ceket giymiş, siyah gözlüklü, başında deri bir şapka Kürşat binanın kapısı önünde belirir. Kürşat dış kapı kodunu girerek içeri girer. İç kapı önünde durur. Sağda göz tarama ünitesine yaklaşır. Sol gözünü üniteye uzatır. Kapı açılır. Uzun dar bir koridor. Sağlı sollu asansörler. Geçip giden görevliler. Kürşat en sondaki asansöre doğru gider. Birkaç yanından geçenle selamlaşır. Holün sonundaki asansör önünde durur. Cebinden asansör kartını çıkarır. Kartı okutur. Asansör kapısı açılır. Asansörden içeri girer.

28 Nisan 2018 Cumartesi

SA6040/KY1-CÇ490: Tek Perde- İki Sahnelik Oyun; MUTABAKAT


KİŞİLER:
BALLI BABA  : (50’lili yaşlarda erkek uzun boylu, saçları hala gür)
KENE               : (50’lili yaşlarda saçları dökülmüş, kısa boylu bir erkek)
BUKALEMUN: (50’lili yaşlarda orta boylu, kısa saçlı bir kadın)
TİLKİ               : (50’lili yaşlarda saçları dökük orta boylu, sakallı bir erkek)
SIRTLAN         : (40’lı yaşlarda saçları yanlardan açılmış bıyıksız bir erkek)

***
(Teşrifatı sıradan, penceresiz loş aydınlık bir oda. Sağ tarafta bir kapı, kapının solunda bir konsol, konsolun üzerinde beş adet büyükçe şamdan, sahneyi bu şamdanlardaki mumlar aydınlatmakta. Sahnenin ön tarafında yuvarlak bir masa.)

4 Aralık 2017 Pazartesi

SA5272/ÇY1-EK2: "Hollywood Çocukların Kanıyla Ziyafet Çeken Parazitlerin Yatağıdır"

Mel Gibson:
Hollywood’un elitleri insanlığın düşmanlarıdır ve sürekli olarak menfaatlerimize saldırmaktalardır, çocukların kutsallığı da dâhil olmak üzere Tanrı tarafından yasaklanmış her şeyi yıkıyorlar.”



Mel Gibson: Hollywood Is ‘Den Of Parasites’ Who ‘Feast On Blood Of Kids’

Hollywood stüdyoları masum çocukların kanıyla yıkanmıştır. Mel Gibson’ın iddialarına göre bebek kanı Hollywood’da çok popüler ve para birimi olarak kullanılıyor.

Mel Gibson son filmi Daddy’s Home 2’nin tanımında şunları söyledi: 


Hollywood’un elitleri insanlığın düşmanlarıdır ve sürekli olarak menfaatlerimize saldırmaktalardır, çocukların kutsallığı da dâhil olmak üzere Tanrı tarafından yasaklanmış her şeyi yıkıyorlar.”


Bu Hollywood’da gizli bir sır. Bu insanların kendi dinleri, manevi öğretileri, kendi sosyal ve manevi çerçeveleri var. Kendi kutsal metinleri var- inanın bana, onlar gerçekten hasta- ve Amerika’nın temsil ettiği şeylere daha fazla ters düşemezlerdi.

23 Haziran 2017 Cuma

SA4498/KY59-MLÖZ3: İnsanlığı İmha Teknolojisi: Overton Penceresi, Yalan mı Gerçek mi?

Sonsuz Ark'ın Notu:
Sonsuz Ark'ın, Overton Penceresi tekniği ile toplumları manipüle eden stratejilere yönelik Adil Çelik imzasıyla yayınlanan 
Seçkin Deniz, 23.06.2017



Toplumsal Bilinci Kontrol Altında Tutma ve Yönlendirme Mekanizması ve Etkileri; Overton Penceresi, Yalan mı Gerçek mi?
“Toplumun genelinin neler döndüğünden haberi yoktur, hatta haberi olmadığından dahi haberi yoktur.”  Noam Chomsky

İletişim çağında yaşamamıza rağmen yaşadığımız en büyük eksiklik sağlıklı iletişimdir. Sosyal medya her an sanal ortamda iletişim kurma, onunla beraber her konuyu enine boyuna tartışabilme imkanı tanıyor. Her tartışmada iki tarafın hazır bulunması, olması gereken ve bu tartışmayı yapılabilir hale getiren bir unsurdur. Fakat son zamanlarda tartışan tarafların agresifliği ve birbirine karşı tahammülsüzlüğü artık anormal bir şey olarak algılanmıyor. Herkesin her şeyi rahatça söyleyebildiği bir ortamda tartışmaya açılan konular git gide ahlakın, mantığın sınırlarını zorluyor. 

16 Haziran 2017 Cuma

SA4470/KY59-MLÖZ2: Bir Sosyal Deney Olarak “Mavi Balina” Oyunu

"Ergenlik çağında bulunan çocuklardan oluşan kapalı grupların başındaki kişiler, çocuklara 50 gün boyunca çeşitli görevleri vererek oyunun sonunda çocukları intihar eşiğine getiriyor."


Zamanımızda haberleşme aracından çok fitne ve bilinçaltı deney düzenlenme merkezine dönüşen sosyal medya aynı zamanda çeşitli suçların işlendiği yer haline geldi. İki seneden beri birçok ülkenin gündemini meşgul eden olay, sosyal medya vasıtasıyla yayılan “Mavi Balina”, “Sessiz Ev” gibi oyunların daha çok hassas bir ruh yapısına sahip çocukların oyunun sonunda intihara kalkışmasıdır. 


Oyun İngiltere, Almanya, İspanya, Portekiz’de bilinmekle beraber Rusya, Kırgızistan, Kazakistan gibi ülkelerde yaklaşık 720 çocuğun intihar eşiğine gelmesine ve 130’dan fazla çocuğun hayatını kaybetmesine sebep oldu. Bu oyun en başında Rusya’nın meşhur VK sosyal ağ aracıyla yayıldı. Ergenlik çağında bulunan çocuklardan oluşan kapalı grupların başındaki kişiler, çocuklara 50 gün boyunca çeşitli görevleri vererek oyunun sonunda çocukları intihar eşiğine getiriyor.

5 Aralık 2016 Pazartesi

SA3721/KY1-CÇ341: Bir Miting'den Notlar (Tek Perde- Tek Sahnelik Oyun)

"Bu da Kalın "Memed"in yazarı değil mi?"


-KİŞİLER, KONUŞMACI, KALABALIK, KALABALIKTAN 1.KİŞİ, KALABALIKTAN 2. KİŞİ-

(A. kentinin agorası.. bir kürsü. kısa boylu bir konuşmacı.. az sayıda bir kalabalık..)

Konuşmacı- Ben size isimler söyleyeceğim siz de "aramızda!" diyeceksiniz.. ki zaten her birini çok yakından tanıyorsunuz.. malum o kişiler cezaevindedir.. içimizde diye bağıracak mısınız?

Kalabalık- Evet!

Konuşmacı- Ahmet Altan

13 Kasım 2016 Pazar

SA3637/KY1-CÇ322: Penisilinya’da Bir Çiftlik (Tek Perde-Üç Sahnelik Oyun)


-Kişiler: Birinci Şakirt, İkinci Şakirt, Hüngürdek Mustafi Vaiz-


(Sade döşeli bir salon.. sağ tarafta bir kapı.. sol tarafta yukarı çıkan ahşap bir merdiven.. duvarlarda sıra sıra tv.ler. her tv. Bir ülkeden haber kanallarını göstermekte.)


Sahne Bir
Birinci Şakirt

(Perde açıldığında 1. Şakirt tedirgin bir şekilde salonda dönüp durmaktadır. Arada sırada kendini tokatlar..)

1. Şakirt – (Sızlanarak) ne olacak şimdi.. şimdi ne olacak.. nasıl söyleyeceğim.. kahretsin.. kesin bu kere bastonla kafamı parçalar.. taştemiyse min vetbunin eşiymin... akşin akşin.. kuşin.. katişin.. meklişin.. bhifzi ve hidmati ve kadai.. tüh.. kaç kere okuyacaktık la biz bunu.. bu halde mümkün mü hatırlamak arkadaş.. tutturdu ille hileri ille hileri.. paralar da gitti.. giden paraya mı ağlarsın.. yenilecek dayağa mı.. taştemiyse min vetbunin eşiymin... akşin akşin.. kuşin.. katişin.. meklişin.. bhifzi ve hidmati ve kadai.. (İki eliyle kuvvetle yanaklarını vurur..)

25 Ekim 2014 Cumartesi

SA951/KY1-CÇ81: İsyan (Oyun)/ İkinci Perde - Sahne: 2-3-4


SAHNE İKİ

(Ressam ve Uşak ağır adımlarla sahnenin ortasına fısıldanarak yürürler.)

Birinci İzleyici- (Sert) Fısıldamıyoruz. (Pencere kenarındakilere doğru) Sizler de. Ya asabımı bozmayın. Fısıldamayı hiç sevmem.

Ressam- Şey..

Birinci İzleyici- Ney?

Ressam- Ben Uşak beyefendiye ne söyleyeceğimizi bilemediğimi..

Uşak- Evet.. beyefendi o konuda şey etti.. hem biraz da çarpıntısı mı varmış..

Ressam- (Elini göğsüne götürür) Sanırım heyecandan..

Birinci İzleyici- Nasıl oyuncusunuz birader anlamadım ki.. heyecanlanacak ne var?

23 Eylül 2014 Salı

SA901/KY1-CÇ76: İsyan (Oyun)/ İkinci Perde - Sahne: 1

 
İKİNCİ PERDE
(Birinci perdedeki sahnenin aynı. Sağ tarafta beş sandalye. Yazar, Yönetmen, Figen ve Talat sandalyelerde oturmaktadır. Diğer oyuncular pencerenin karşısında endişeyle duruyorlar. Birinci İzleyici elinde tabanca sahnenin ortasında pencere tarafındaki oyunculara dönüktür. Yanında Anlatıcı, başı önüne eğik öylece durmaktadır.)

SAHNE BİR

Birinci İzleyici - Diğerleri

Birinci İzleyici- (Anlatıcı’ya) Şimdi arkadaş, bay anlatman adın her ne zıkkım ise, bütün gün kafamızı şişirdiniz durdunuz. Reklamlarda tanıtılan oyunla sizin oyun arasında mini minnacık bir benzerlik yok. Oyunun adı İsyan değil miydi?

(Sahnedeki bütün oyuncular şaşkınlıkla birbirlerine bakarlar. Fısıldaşırlar.)

Birinci İzleyici- (Öfkeli) Kesin lan fısıldanmayı? (Oyuncular oldukları gibi kalırlar, Anlatıcı’ya) Dilini mi yuttun birader?

Anlatıcı- (Şaşkınlık ve korku ile) Şey.. şey yani?

23 Temmuz 2014 Çarşamba

SA791/KY1-CÇ69: İsyan (Oyun)/ Birinci Perde - Sahne: 7-8-9

 SAHNE YEDİ

Tülay Hanım - Evvelkiler

(Tülay Hanım yaşına uygun olmayan bir akşam kıyafeti ile sağdan telaşla girer. Etrafa bakınır. İzleyicileri yeni fark etmiş gibi davranır, yapmacık bir gülüşle izleyicileri selamlar. Anlatıcı tekrar koltuktaki Uşağa yönelir. Uşak başını geri atar. Anlatıcı sırıtmaktadır. Hizmetçi, Tülay Hanım’a doğru koşar.)

Tülay Hanım- (Yapmacık bir öfke ile) Neler oluyor burada? Çığlık atmak da neyin nesi?

Hizmetçi- (Anlatıcıyı işaret eder, ağlamaklı) Tülay Hanım görüyor musunuz şu kaba adamı? Bilseniz...

Tülay Hanım- (Hizmetçinin sözünü keser, şaşkın ve öfkelidir) Bu ne cüret.. bana adımla hitap etmeye nasıl cesaret ediyorsun? Bu küstahlığın yanına kalır mı sanıyorsun? Hep benim pısırık Avni yüzünden bunlar!

16 Temmuz 2014 Çarşamba

SA780/KY1-CÇ67: İsyan (Oyun)/ Birinci Perde - Sahne: 5-6

SAHNE BEŞ

Uşak - Anlatıcı

(Anlatıcı yerdeki kâğıtları toplar. Doğrulur. Uşak elinde bir tepsi ile içeri girer. Tepside iki bardak içecek vardır.)

Anlatıcı- (Alaycı) Oo.. nihayet gelebildiniz! Adam kuş misali uçup gitti siz ancak teşrif edebildiniz. (Uşak Anlatıcıya iyice sokulur, kulağına fısıldar. Doğrulur. Anlatıcı kahkahalarla güler.. ) Ne dedin.. sahi mi? Demek içecek bir şeyler yoktu.. sen de bir koşu yandaki büfeden meyve suyu aldın ha? (Katıla katıla güler. Uşak gayet ciddidir. Dik duruşunu bozmaz.)

Uşak- Oluyor mu şimdi? Bunu konuklarımızın duyması gerekiyor muydu? Ağzında bakla ıslanmayanlardansınız demek ki?

Suat- (Uşağı taklit eder) Ağzında bakla ıslanmayanlardansınız demek ki? Sevdim seni.. valla bak.. provalarda da en çok seni beğenmiştim.. beğendim de.. (Güler) bu Sör ne olu.. (Sorusunu tamamlamadan yeniden kahkaha atar. Kendini kontrol eder..) Sör neydi ya?

7 Temmuz 2014 Pazartesi

SA758/KY1-CÇ65: İsyan (Oyun)/ Birinci Perde - Sahne: 3-4

SAHNE ÜÇ

Anlatıcı - Suat Soylu

(Anlatıcı sağ kapıya yönelir. ) Ben sevgili yönetmenimiz Suat Soylu’yu çağıracağım. (İzleyicilere dönerek) Birçoğunuz Suat Beyi tanıyordur. Çok kalender, çok şeker, çok babacan bir insandır. (Eliyle yarım daire çizerek bütün izleyicileri işaret eder) Buna şimdi sizler de tanıklık edeceksiniz. Her birimizle, oyuncularının her biriyle bir baba şefkati ile, disiplini ile ilgilenir. Derdimizle dertlenir. Hele provalarda görseniz. İnsan onunla çalışırken ayrı bir zevk alır. (Durur, izleyicileri süzer) Olmadı şimdi. Aranızdan kimilerinin bıyık altından güldüğünü görüyorum. Sözlerimin samimiyetinden kuşku duyuyorsunuz sanırım. Yok, apaçık kuşku duyuyorsunuz. Bir tür pohpohlama, yıkama-yağlama yaptığıma dair işaretler alıyorum hemen hepinizden. Ancak bütün samimiyetimle söyleyeyim ki yanılıyorsunuz. Yemin etmeyi sevmem ve fakat işte yeminle söylüyorum, ekmek çarpsın söylediklerimde samimiyim. (Sahnenin en önüne gelir, hafif eğilerek) bu oyunda oluşumu sevgili yönetmenimize borçlu olduğum gerçeği böyle konuşturuyor değil, inanın değil. Her ortamda, her mecliste Suat Bey’i böyle anmışımdır. Gerçekten. (Omuz silker, geri çekilir) Valla siz bilirsiniz. Ben kendimi biliyorum. Kimseyi inandırmak zorunda da değilim. (Sağ kapıya doğru yönelir. Alıngan bir ses tonuyla) Sayın Suat Soylu teşriflerinizi bekliyoruz efendimiz.

2 Temmuz 2014 Çarşamba

SA748/KY1-CÇ64: İsyan (Oyun)/ Birinci Perde - Sahne: 1-2

BİRİNCİ PERDE
(Oturma odası. Karşı duvarda vahşi köpeklerin saldırısına uğramış bir geyik tablosu. Tablonun iki yanında pencereler. Sağda balkona açılan bir kapı. Solda mutfağa ve kitaplığa açılan birer kapı. Kapılara yakın ikili koltuklar. İki pencerenin de altında tekli birer koltuk. İki tekli koltuğun arasında fiskos. Fiskos’un üzerinde satranç takımı. Ortada cam bir sehpa. Zemini bütünüyle dolduran el dokuma eski bir halı.)

SAHNE BİR

(Perde açıldığında Anlatıcı sağ kapıdan sahneye girer. Elinde bir tomar kağıt vardır. Sahnenin en ucuna gelir. İzleyicileri hafif eğilerek selamlar. Yüzünde şaşkın bir ifade vardır.)

2 Mart 2013 Cumartesi

SA194/ÇY1-EK1: Oturum Şifreli

"Her şey bir simgeye tıklamakla başlıyor, tıpkı şimdi olduğu gibi."


İnsanın canı sıkılır, yapacak bir şeyler arar. Bilgisayarda oyun oynamak, film izlemek, gezmeye gitmek ve bunun gibi şeyler yapmak ister insan. Canı sıkılan insan asabî olur, tripler atar ve yapacak bir şey bulana kadar bu böyle devam eder. Canımın sıkıldığı herhangi bir günde size bilgisayarla neler yaptığımı anlatmak istiyorum. Örneğin bugün.

Bilgisayarın kasasındaki o büyük düğmeye bastım; ama duvar kağıdının, masaüstü simgelerinin olduğu o ekranı göremedim genelde olduğu gibi. Gözüm hemen oturum adına ve şifre kutucuklarına takıldı. Tahmin edeceğiniz gibi bilgisayar şifreliydi.

12 Şubat 2013 Salı

SA179/DT11: Çatlamış Dal Bir Daha İyileşmez

 “Çatlaklar iyileşmezmiş. Affetsen de iyileşmezmiş.”

Beklemediği anda yediği darbe insanın canını çok acıtır. Can dediğim, ruhu, kafasının içi, düşünceleri. Çocukluğun saflığı, sonrasızlığındadır; hesapsız akışındadır… Çocuk o an düşündüğü, istediği şeyi yapar ve onun için her şey bir oyundan başka bir şey değildir; o yüzden kavga eder ve kavga bittiğinde kavga ettiği ile tekrar oynamaya devam eder. Kızıp kırdığı oyuncağı onarmaya çalışması, onarınca da sevinmesi hep bu sonrasız masumiyete, hesapsız akışa borçludur çocukcalığını.

Çocuk, beklemediği darbeyi yediğinde oyun oyun olmaktan çıkmış, sonrasını da yok etmiştir. Hesap-kitap meselesi girmiştir içine. Beklemediğini yapan kişi de artık sonsuza dek güvenmeyeceği, ne yapacağı belli olmayan biridir. Çocuk ihaneti bilmediği için canını acıtanı tekin bulmayarak, zihninin bir köşesine koyar.

18 Ocak 2013 Cuma

SA157/DT10: Kelek, Gullelerim ve Hırs

"Savaş alanında veya düelloda yendiğimiz bir adamın canını bağışlamış gibi, şişinirdik. Şimdi de öyle değil mi, rekabet ve kazanma hırsının olduğu her alanda?"


Kumara nasıl alışır insan? Gulle (Bilye) oynamak ya da yutma (ütme) ağırlıklı oyunlar çocukları kumara alıştırır mı? Şu sıralar, online bilgisayar oyunlarında sürekli birilerini öldüren çocuklara baktıkça gullelerimiz masum kalıyor zihnimde… En kötü ihtimalle kumarbaz olurduk, ama katil olmazdık, öldürmeyi kanıksamazdık diye düşünüyorum. Belki de hatalıyım, yorum yapamayacağım.

İki kötülükten birini seçmek zorunda mıyız? Değiliz elbette; peki ya insanın içindeki kazanma hırsını ne yapacağız? Kazanmak ve en iyi olmak? Bir çocuğu bırakın, sıradan bir yetişkin bile kazanma, rakiplerini teker teker yenme azminden, heyecanından bahsetmeden durabilir mi?

Seçkin Deniz Twitter Akışı