Bu Böyle Olmuştu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bu Böyle Olmuştu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Ekim 2017 Pazar

SA4978/KY59-MLÖZ18: Bu Böyle Olmuştu; Sürgün Edilen Diğer Halklar ve Gulag Kampları

Bu seri şuursuzca bir yönetimin korkunç icraatlarının sadece küçük bir kısmına ışık tutuyor. Yazılan ve yazılacak olan hikâyelerin dışında birçok belge artık hiçbir zaman gün yüzüne çıkamayacak. 


Stalin’in iktidarda kaldığı dönem Büyük Terör olarak adlandırılıyor. Bir taraftan farklı etnik gruplar toplu halde sürülürken, diğer taraftan muhaliflere yoğun baskı ve sindirme politikası uygulanıyordu. Siyasi tutuklulardan kimi idama mahkûm edilip kurşuna diziliyordu, kimi de ülkenin her yerinde oluşturulan çalışma ve ıslah kamplarına gönderiliyordu. 

Sovyet yönetimi tarafından gerçekleştirilen sürgünler sonucunda tehcir edilen halkların çoğu Kazakistan’a, Sibirya’ya ve Orta Asya’ya gönderildi. Bu durum Kazakistan’da çok uluslu bir devletin ortaya çıkmasına sebep oldu. 1 Mayıs Kazakistan’da Halkların Birlik Günü olarak kabul ediliyor. Kazakistan sürgün bölgesi yapılmadan önce orada büyük kıtlık dönemi yaşandı.  1931-1932 yılları arasında zorunlu kollektivizasyon sonucunda halk aniden fakirleşti, büyük baş hayvan sayılarında büyük azalma meydana geldi ve iki buçuk milyon Kazak’ın açlıktan öldüğü kıtlık yılları yaşandı. Kazak aileler hayatta kalabilmek için Çin’e göç ediyordu. 

1 Ekim 2017 Pazar

SA4947/KY59-MLÖZ17: Bu Böyle Olmuştu; Kırım Tatarları 2

"Tarihçiler, sürgünün ilk yıllarında yaklaşık 100.000 insanın, yani halkın neredeyse yarısının hastalıktan, açlıktan ve soğuktan öldüğünü söylüyorlar."



Kırım Tatarları 2

“Dünyaca, Kardeşlerimize Yardım Etmek.

Bazı insanlar Kırım Tatarlarının daha ne istediğini hala açıkça anlayamıyor. Yeni yerleşim yerlerinde iş sahibiler, giyecekleri ve başlarını sokabilecekleri bir evleri var… Ama bu bakış vicdansız bir insanın bakışıdır. Kendi tarihini, kendi vatanını hatırlamayan bir mankurtun bakışı. Kırım bilimcisi, Maksimilyan Voloşın, Kırım Tatarlarının daha vatan topraklarında yaşadıkları sırada, 1925 yılında Tatarlar hakkında şöyle yazıyordu: 

24 Eylül 2017 Pazar

SA4914/KY59-MLÖZ16: Bu Böyle Olmuştu; Kırım Tatarları 1

"Tarihçiler, sürgünün ilk yıllarında yaklaşık 100.000 insanın, yani halkın neredeyse yarısının hastalıktan, açlıktan ve soğuktan öldüğünü söylüyorlar."


Kırım Tatarları 1

13 Mayıs 1944 yılında Kırım yarımadası Nazi askerlerinden kurtarıldı. 18 Mayıs, sabahının 3’ündeyse Kırım Tatarlarının sürgünü başladı. Her yerde olduğu gibi, Kırım’dan sürülen de çoğunlukla kadınlar, çocuklar ve yaşlılar oldu. Erkekler henüz cepheden dönememişlerdi. 

Üç gün içinde Kırım’dan yaklaşık 180.000 kişi sürüldü. Bir kısmını da 27 -28 Haziranda Ermeniler, Bulgarlar ve Yunanlarla birlikte sürdüler. Tehcir edilenlerin toplam sayısı 200.000’den fazlaydı. Milli hareketin aktivistleri tarafından 1960 yılında yapılan sayıma göre sürülen Kırım Tatarlarının sayısı 238.000’di. Çoğu Özbekistan’daki özel yerleşim yerlerine nakledildi.

17 Eylül 2017 Pazar

SA4881/KY59-MLÖZ15: Bu Böyle Olmuştu; Çeçenler ve İnguşlar -3-

"23 Şubat 1944 tarihinde Çeçen ve İnguş halklar 24 saat içerisinde Orta Asya’ya ve Sibirya’ya sürgün edildiler. Yolda ve on üç yıllık sürgün süresince Çeçenlerin yüzde ellisi hayatını kaybetti."


Çeçen ve İnguşlar 3

Çeçenler, Stalin yönetimi tarafından sürülen sayıca en kalabalık gruptur. Teorik olarak normal şartlarda böyle bir tehcirin mümkün olamayacağı düşünülebilir. Fakat vicdanların doğal olarak anlamayı reddettikleri bu vahşi sürgünü, Sovyet yönetimi istikrarlı bir şekilde planlayıp uygulamaya koydu. 

Daha önce de söylendiği gibi, diktatör yönetimin ilk hedefi Müslüman halklardı. Ne yazık ki gayelerine ulaştılar ve XX. yüzyılın en büyük Soykırımı gerçekleşmiş oldu. Yapılanlardan, sadece o gün hayatta olan Müslümanlara değil,  atalarına ait her türlü hatırayı da yeryüzünden silme amacı güdüldüğü anlaşılıyor.

10 Eylül 2017 Pazar

SA4850/KY59-MLÖZ14: Bu Böyle Olmuştu; Çeçenler ve İnguşlar -2-

"23 Şubat 1944 tarihinde Çeçen ve İnguş halklar 24 saat içerisinde Orta Asya’ya ve Sibirya’ya sürgün edildiler. Yolda ve on üç yıllık sürgün süresince Çeçenlerin yüzde ellisi hayatını kaybetti."


Çeçen ve İnguşlar 2

Dağıstan’ın batısında Çeçenistan’ın sınırında bulunan Auh bölgesinde eskilerden beri Akkin Çeçenleri yaşıyorlardı. Akkin Çeçenlerin toprakları Dağıstan’a resmi olarak 1921 yılında geçti.1943 yılın sonundan Şubat 1944 yılına kadar Auh ilçesi varlığını sürdürdü. 1944 yılının şubat ayında ise Akkin Çeçenleri Çeçen - İnguşya’daki kardeşlerinin acı kaderini paylaştılar. 

Halk, Stalin sürgünü sonucunda Kazakistan’a gönderildi, Auh ilçesi ise feshedildi. Çeçenlerin yaşadıkları evlere çoğunlukla Dağıstan’ın dağlık bölgelerinden gelen Avarları ve Lakları zorla yerleştirdiler. 1957 yılında tehcir edilmiş halklara eskiden yaşadıkları topraklara geri dönme izni verildikten sonra Çeçen - İnguş Cumhuriyetinde yaşayan Çeçenler geri dönebilse de, Dağıstan’dan sürülen Akkin Çeçenleri bunu yapamadılar. Sovyet yönetiminin yaptığı sürgünler, keyfi toprak paylaşımları ve zorla yaptırılan göçler Kafkasya’da hala süren etnik çatışmalara zemin hazırladı. 

3 Eylül 2017 Pazar

SA4820/KY59-MLÖZ13: Bu Böyle Olmuştu; Çeçenler ve İnguşlar -1-

"23 Şubat 1944 tarihinde Çeçen ve İnguş halklar 24 saat içerisinde Orta Asya’ya ve Sibirya’ya sürgün edildiler. Yolda ve on üç yıllık sürgün süresince Çeçenlerin yüzde ellisi hayatını kaybetti."


Çeçenler ve İnguşlar 1

23 Şubat 1944 tarihinde Çeçen ve İnguş halklar 24 saat içerisinde Orta Asya’ya ve Sibirya’ya sürgün edildiler. Yolda ve on üç yıllık sürgün süresince Çeçenlerin yüzde ellisi hayatını kaybetti. Sovyet yönetiminin işlediği en korkunç katliamlardan biri Haybah köyünde bir at ahırında 700 - 1.000 arasında yaşlı, kadın ve çocuğun canlı canlı yakılması vak'asıdır. Bir diğeriyse Çeçenistan’ın Galancoş ilçesinde 5.000 sivilin katledilmesi ve bedenlerinin Galancoş gölüne atılması olayıdır. 

Sürgün başladığında Çeçen-İnguş Cumhuriyetinin hastanelerinde bulunan hastalar öldürüldü. En bilinen olay, Urus-Martanovsk köyünün hastanesinde gerçekleştirilen hasta katliamı. 

27 Ağustos 2017 Pazar

SA4788/KY59-MLÖZ12: Bu Böyle Olmuştu; Balkarlar

"8 Mart 1944 sabahında yaşlılara, kadınlara ve çocuklara bir an evvel yolculuğa hazırlanmaları emredildi. Balkarları sürgün operasyonu sadece 2 saat sürdü. Orta Asya’ya gönderilen 14 tren içinde 37.713 Balkar bulunuyordu."


Balkarlar

Tarih boyunca Karaçaylar ve Balkarlar birlikte yaşadılar. Kendilerine Tavlı (dağlı) diyorlardı. Sovyetler Birliği döneminde Karaçaylar, Karaçay-Çerkes Özerk Cumhuriyeti’ne, Balkarlar ise Kabardey-Balkar Özerk Cumhuriyetine bağlandı. Karaçaylar ve Balkarlar aynı dili, tarihi ve kültürü paylaşırlar. Birbirinden Elbruz Dağı ile ayrılırlar. Stalin’in yönetime gelmesiyle beraber maalesef aynı trajik kaderi de paylaşmak zorunda kaldılar.

20 Ağustos 2017 Pazar

SA4757/KY59-MLÖZ11: Bu Böyle Olmuştu; Karaçaylar

"İki gün içerisinde 69.267 kişi (15.980 aile) yük trenlerinin vagonlarına bindirilip ülkenin doğusuna gönderildi. Aralarında 12.500 erkek, 19.444 kadın ve 36.670 çocuk bulunuyordu. Bu operasyona 60.000 NKVD askeri katıldı."


1943 yılının Kasım ayında Kuzey Kafkasya halklarının toplu sürgünü başladığı zaman, sürgüne gönderilen halkların ilki Karaçaylardı. Sürgün operasyonunu yöneten M. A. Suslov ileride şöyle demişti: “Karaçayları dağ vadilerinden kovduk, şimdi de onların oradaki ruhundan kurtulmamız gerekiyor.”

1941 yılından 1945 yılına kadar süren Büyük Vatan Savaşının ilk başladığı aylarda halkın neredeyse bütün erkek nüfusu, 15.600 kişi cepheye çağırıldı. Bunun haricinde savunma hatlarının inşası için Karaçaylardan 2.000 kadın ve erkek gönderildi. 12 Ağustos 1942-18 Ocak 1943 tarihleri arasında Karaçay Bölgesinin toprakları Alman ordusunun işgali altında bulunuyordu. Ve o sırada Karaçay halkının Almanlarla işbirliği içerisinde olduğu ilan edildi, halk vatan haini olmakla suçlandı.12 Ocak 1943 yılında Karaçay halkının sürgün emri çıkarıldı ve 2 Kasım 1943’te bütün Karaçay halkı Kazakistan ve Orta Asya’ya gönderildi.

13 Ağustos 2017 Pazar

SA4722/KY59-MLÖZ10: Bu Böyle Olmuştu; Ahıska Türkleri 2

"Ahıska Türkleri, Sovyet yönetimi tarafından rehabilitasyon edilemeyen tek halk unvanını taşıyor. Uzun yıllar süren mücadele boyunca bu yönde hiçbir hak elde edemediler. Gürcistan hükümeti Stalin tarafından sürülen Ahıska Türklerini vatanlarına almamak için hala direniyor." 


Ahıska Türkleri 2

“Gözlerimle Gördüm…


1937 yılından itibaren biz Ahıska Türkleri için zor zamanlar başladı. O dönemde ailemle birlikte Gürcistan Cumhuriyetinin Adigon ilçesinde yaşıyordum. Köylerden eğitimli kim varsa, herkesi tutuklayıp götürüyorlardı. 1941 yılında okulu bitirmiş neredeyse bütün genç erkekler cepheye seferber edildi. 


Cepheye gidenlerin arasında babam ve ağabeyim de vardı, ikisi de öldü. Yirmi altı kişi kuzenlerim ve amcalarım vardı. Şu an içlerinden sadece Kursk ilinde yaşayan bir kişi sağ kaldı. Yarısı savaştan dönemedi. Kimi ise sakat da olsa döndü ama sürgünün zor şartlarına dayanamayarak savaştan sonra öldü. Geçen sene savaşta sakat kalan bana en yakın insan, kuzenim vefat etti. Ne söylenebilir ki.

6 Ağustos 2017 Pazar

SA4690/KY59-MLÖZ9: Bu Böyle Olmuştu; Ahıska Türkleri 1

"Ahıska Türkleri, Sovyet yönetimi tarafından rehabilitasyon edilemeyen tek halk unvanını taşıyor. Uzun yıllar süren mücadele boyunca bu yönde hiçbir hak elde edemediler. Gürcistan hükümeti Stalin tarafından sürülen Ahıska Türklerini vatanlarına almamak için hala direniyor." 


Ahıska Türkleri 1

Ahıska Türkleri sayıca fazla kalabalık olmayan, son derece trajik bir kadere sahip bir halktır. SSCB oluşturulduğu zaman Ahıska Türklerinin ikamet ettiği topraklar Gürcistan Sovyet Cumhuriyeti sınırları içindeydi. Oranın yerli halkı olarak Gürcistan’ın güneyinde yaşıyorlardı. 1920’li yılların sonuna doğru bu bölgede beş yeni ilçe oluşturuldu: Adigon, Ahıska, Aspinza, Ahıkelek ve Bogdanovka. Adigon ilçesinde Türkler nüfusun yüzde seksenini, Bogdanovka’da yüzde yetmişini, Aspinza’da yüzde altmış altısını, Ahıska’da yüzde elli birini oluşturuyordu.

Belgelerden Türkleri bu bölgelerden sürme planının sürgünden çok daha önce yapıldığı anlaşılıyor. Bu amaçla savaşın daha ilk yıllarında Borjomi’den Vale’ye 70 kilometrelik bir demiryolu hattı döşendi. Türkleri sürgün kararı 31 Temmuz 1944 yılında alındı, 20 Eylül’de ise 001176 No’lu NKVD emri verildi.

30 Temmuz 2017 Pazar

SA4659/KY59-MLÖZ8: Bu Böyle Olmuştu; Kürtler

Verilere göre 1926 Laçin'de 48.000 civarında Kürt yaşıyordu, 1979’daki nüfus sayımından sonra Azerbaycan’da Kürtlerin yaşamadığı açıklandı. Yapılan araştırmalar sonucunda Stalin tarafından uygulanan tehcir politikası sonucunda 50.000 Kürdün hayatını kaybettiği söyleniyor. "


Kürtler 

SSCB’de yaşayan Kürt halkı Stalin döneminde iki sefer toplu tehcire uğradı. SSCB’nin kurulduğu yıllarda Kürtler genel olarak Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan’da yaşıyorlardı. 16 Temmuz 1923 yılında Azerbaycan Sovyet Cumhuriyetinin sınırları içerisinde ilçe statüsünde olan ve başkentliğini Laçin’in yaptığı,  Kelbecer, Laçin, Kubatlı ve Zengilan bölgelerini kapsayan Kürdistan Uyezdi oluşturuldu. 8 Nisan 1929 yılında bu oluşum lağvedildi ve onun yerine 25 Mayıs 1930 yılında Sovyet Kürdistan Bölgesi oluşturuldu.

30’lu yıllarda Kürt özerkliğinin kaldırılma süreci başladı. Halka yönelik eğitim faaliyetleri durduruldu, okullar ve gazeteler kapatıldı, “Kürt” kelimesinin kullanımı yasaklandı. 

23 Temmuz 2017 Pazar

SA4628/KY59-MLÖZ7: Bu Böyle Olmuştu; Azeriler

"1918 yılına kadar şimdiki Ermenistan sınırları içerisinde 500.000’den fazla Azeri ikamet ederken, 1920 yılının sonunda bu sayı 12.000 civarındaydı."

Azeriler

Mayıs 1918 yılında ezelden beri Azerilere ait olan topraklarda Ermenistan Cumhuriyetinin kurulması Azerilerin topraklarından sürülmelerinin ve soykırıma uğramalarının başlangıç noktası oldu. Nitekim bu bölgede neredeyse hiç Azeri nüfus  kalmadı. 

1918 yılına kadar şimdiki Ermenistan sınırları içerisinde 500.000’den fazla Azeri ikamet ederken, 1920 yılının sonunda bu sayı 12.000 civarındaydı. Bir tek 1919 senesinde Erivan’da açlıktan 14.000, Eçmiadzin ilçesindeyse 6 ay içerisinde 4.000 kişi hayatını kaybetti. Bütün ölenler, evlerini terk etmeye imkanı olmayan Azerbaycanlılardı. 

16 Temmuz 2017 Pazar

SA4594/KY59-MLÖZ6: Bu Böyle Olmuştu; Rehabilitasyon Sürecinin Zorluğu

"Uzun yıllar boyunca süren rehabilitasyon mücadelesinin en önemli noktası 26 Nisan 1991 yılında kabul edilen “Sürgün Edilen Halkların Rehabilitasyonu Kanunu” oldu." 


Rehabilitasyon Sürecinin Zorluğu

“Affedemiyorum.

İsmimi söylemeye gerek yok. Korkmuyorum, hikayemin sıradan olduğundan eminim. Bunları yaşayan tek kişi ben değilim.

Çocukluğumun ilk hatırası. Dört yaşlarındayım. Annem, altı yaşındaki ağabeyim, sekiz yaşındaki ablam ve çocuklu diğer teyzelerle beraber karanlık ve havasız bir mekandayız. Zaman zaman duvarlardan biri kayboluyor ve demir çubukların aralarından sızan gün ışığını görüyorum. Karşı konulamaz bir güç beni oraya, ışığa ve güneşe doğru çekiyor. Emekliyorum ve zorlanarak demir çubuklar arasından karşı tarafa geçiyorum. Ama orada, açık alanda silahlı bir amca beni bekliyor. 

9 Temmuz 2017 Pazar

SA4557/KY59-MLÖZ5: Bu Böyle Olmuştu; Soykırımın Tahrip Edici Sonuçları

Stalin kültü daha geçen yüzyılın ikinci yarısında, hemen onun ölümünden sonra bitirildiğine göre, ölmüş bir tiranın isminin yeniden parlatılmasına neden ihtiyaç duyuluyor? 


Soykırımın Tahrip Edici Sonuçları

Rusya’da Haziranın son günlerinde medyaya düşen anket büyük ilgi uyandırdı. Nisan ayında Rus halkına yapılan anket dünyanın gelmiş geçmiş en büyük beş insanını tespit etmeye yönelikti. Anket sonuçlarına göre Josef Stalin (%38) ile zirvede bulunurken V. Putin ve A. Puşkin onu (%34) ile takip ediyordu. Dördüncü V. Lenin (%32) , beşinci I. Petro (%29) idi. Bu arada 2012 yılında yapılan benzer bir anketin sonuçlarına göre ilk beş kişi aynı kişilerden oluşuyordu. Sadece aldıkları yüzdeler  ve sıraları farklıydı. O zaman da listenin başında Stalin bulunuyordu. 

Anketin yapılma amaçları tartışıladursun, değişmeyen bir gerçek dikkatimizi çekiyor. Stalin kültünün Rusya’da git gide ivme kazandığı ya da kazandırılmaya çalışıldığı gerçeği. Stalin kültü daha geçen yüzyılın ikinci yarısında, hemen onun ölümünden sonra bitirildiğine göre, ölmüş bir tiranın isminin yeniden parlatılmasına neden ihtiyaç duyuluyor? 

2 Temmuz 2017 Pazar

SA4529/KY59-MLÖZ4: Bu Böyle Olmuştu; Büyük Sürgünlerin Kısa Hikayeleri- Giriş

"Kafkas ve Balkanlar coğrafyasında yaşayan Türk ve Müslüman halkların soykırımı kimse tarafından dile getirilmiyor, hatta çok fazla bilinmiyor bile. Soykırımı siyasi baskı aracı haline getirenlere karşı iyi bir koz olmasından ziyade, bu konu her Müslümanın bir şekilde bilgi sahibi olması gereken acı örneklerle dolu tarihi bir konudur." 


Soykırım. Soykırım kelimesi uzun zamandır uluslararası siyasi manipülasyon ve baskı aracı olarak hayatımızda bulunuyor. Konu her yıl yeniden açılıyor. Artık geleneksel hale gelen kınamalar, törenler, devlet başkanlarının ne tür demeçler vereceği ile ilgili haberler ortaya çıkıp, bir süre ağızlarda çiğnendikten sonra, bir sonraki yıl  tekrar tartışılmak üzere rafa kaldırıyor. 

Bütün dünyaya aşılanan bakışın Türkiye devletini zor durumda bırakmak üzere programlandığını hepimiz biliyoruz. Arama motorlarına soykırım kelimesini girdiğimiz zaman sadece Türkiye ile alakalı sonuçların çıkması sıradan ve alışılmış bir şey olarak kabul ediliyor. Halbuki yanı başımızda ve daha çok yeni tarihlerde yaşanan soykırım hadiseleri çok kimse tarafından bilinen ve maalesef dile getirilen olaylar değildir. 

Seçkin Deniz Twitter Akışı