Güncel Yazılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Güncel Yazılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Ağustos 2014 Pazartesi

SA830/ KY4-FM18: Hayâlî Tapeler; Bir Seçimin Ardından

"Aşağıdaki parça, Cumhurbaşkanlığı seçim sonrası bir zatın gözde adamlarına yaptığı çok gizli görüşmenin tapelerinden elde edilmiştir. Olay tamamen kurgusaldır. Ülkemizdeki kişi ya da olaylarla benzerliği tamamen tesadüftür."


“Buraya geldiğim vakit benim âciz bir sesim var idi. Bugün yine o âciz sese mâlikim. Bütün âlemin, hususiyle erbab-ı sesin hâmî-i mukaddesi olan güneydeki sevgili devletimizin saye-i lutf-ı şâmilinde ahrârâne sözler söyleyecek fırsatlar bulabiliyorum. Ve fakat görüyorum ki sözlerim size tesir etmiyor. İhtiyarladım mı nedir, tez dolmuşa biner oldum.

Bakın diyorum ki, “Erken iftar ettik! Vakt-i muayyeni göz ardı ettik. Yılmayın!” ama görüyorum ki sizlerde bir bıkkınlık var. Bir yeis var her birinizin gönlünde. Fehmedemediğim bir teveyyül-i ekmel içindesiniz. Müfn-i ekmel olan sizler böyle çabucak tereddiler mi yaşayacaktınız? Sizin bu haliniz inanın şakirdan-ı velhan-ı ekmel üzerinde tahmin edemeyeceğiniz kadar disruptived etki bırakacak, sevdiğimiz güneydeki devlet nezdinde haysiyetimiz payimal olacaktır. İki paralık olacak onurumuz. Ne hakkınız var merum-i ekmel dünyamızın şerefiyle oynamaya?

8 Ağustos 2014 Cuma

SA822/ KY4-FM17: Ey Irkçı; Tasalanma!

“Kendisi, diğerini zulümden saymadığı için zulüm sayanlara diş biliyor. Uluyor, kendi deyimiyle.”

İki adam bir lokantadan içeri girer. Yemek ısmarlarlar. Yemek gelir. Yemeye başlar her ikisi. Biri diğerine “Köfteleri ikişer ikişer yeme!” der. Karşısındaki şaşırır: “Hani sen kördün. Benim nasıl yediğimi nerden biliyorsun?” diye karşılık verir. Öteki, “Çünkü ben ikişer ikişer yiyorum!” der.

Bu adamlardan yalnız biri kördür. Diğerini de kör sanır. Çünkü birlikte uzun bir yol yürümüşlerdir. Gören, yürümekte zorlanan adamın yürümesini kolaylaştırmak için yolunu bile değiştirmiş, selametle varacağı yere varması için yoldaş olmuştur.

Gören, kör olmadığını koluna girdiği köre rencide olmasın diye söylememiştir. Körün elinde baston vardır. Tık, tık dokunarak önündeki engelleri aşmaya çalışmıştır. Kulakları keskindir. Sesleri fark eder. Koluna giren adamın da elinde baston vardır. Dolayısıyla o da yolda yürürken körün bastonunun çıkardığı sese bastonunun sesini yoldaş kılmıştır. Ve bu yüzden kör koluna girenin de kör olduğunu sanmıştır.

7 Ağustos 2014 Perşembe

SA819/ KY4-FM16: İrrasyonelim; Çünkü…

“İşte biz bu yüzden sizin gibi rasyonel davranmaktan, düşünmekten kaçındık, kaçınıyoruz, kaçınacağız (!) Ve irrasyonel olacağız (!)”


Kömür dediniz, makarna dediniz, elektrik kesintisi dediniz; olmadı. Aşağılamalara devam ediyorsunuz. Edin! Sizin hor görünüzü kaale alıp, komplekslerinizin cenderesine düşecek kadar kişiliksiz olmadık. Olmayacağız. Siz komplekslerinizin cenderesinde gerilirken, bunalırken, boğulurken, siz kıskançlığın içinde debelenirken, ağız dolusu küfürler savurmaktan öte bir şey bilmeyenlerle aynı safta çıldırmanın hazzını yaşarken, biz özgürlüklerin, kişinin kendisi olmanın ortamını hazırlamak için adımlar atanlarla yola devam edeceğiz.

O kadar az düşünüyor, o kadar aptalca çıkarsama yapıyorsunuz ki, farkında bile değilsiniz. Ahmaklığınızın somut göstergesi kendi kliğinizde olmayanları düşünceden yoksun sayarken, kliğinizin bir avuç faşizan, baskıcı, tep tipçi olduğunu göremiyorsunuz.

6 Ağustos 2014 Çarşamba

SA818/ KY6-SK22: New York'ta Polis Şiddeti Tartışmaları

“Polisin suç önlemedeki başarısı için, vatandaşlar videoya alamayacaksa bile başka türlü bir oto denetim sistemi olması şart.”


Amerika Birleşik Devletleri, New York eyalet polisinin 17 Temmuz'da Eric Garner'i göz altına alırken kullandığı yöntemin ölüme sebep olması tartışma yarattı.

Altı çocuk babası Afrikan-Amerikan Garner'ı uyuşturucu sattığı gerekçesi ile gözaltına almak isteyen polis, şahsı yere yatırdı ve ellerini başının arkasına almasını söyledi.

Bu sırada Garner boynundan yere doğru bastırılıyordu. Nefes alamadığını defalarca tekrar etti... Hayatını kaybetti ve yapılan muayenede öldürüldüğü teşhis edildi... Ailesi ve destekçileri memurlara soruşturma açılmasını istedi...

SA817/ KY4-FM15: Leş Fetvâsı’na Dair Bir Sergüzeşt

“Küstah.. bir dinlemesini öğren! Hem meselenin vuzûha kavuşması için gereken girizgâh yapılmalıdır.”


Alt Metin, Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasına dair Osmanlıca bir mülahazâdır ve günümüz diliyle pek bir farklılık arzetmemekle birlikte çok kolay anlaşılmaktadır. Kaplan içerik enstrümanı olarak kullanılmıştır.
Sonsuz Ark

Tâlib-i Sâni: “Gerçi cesetleri fenâ bulur. Fakat ervâhları bâki kalan hayvanât mabeyninde dahi, onlara münasip bir tarzda, dâr-ı bekâda mücazat ve mükâfatları vardır. Ona binâen canavarlara sağ hayvanların etleri haramdır denilebilir.” (Said Nursi, Lem’alar, Yeni Asya Neşr., 2005, s. 610.)  "Kaplan gibi hayvanların helâl rızıkları, ölü hayvanlardır. Sağ hayvanları öldürüp rızık yapmak, şeriât-ı fıtriyye'ce haramdır." (Said Nursi, Mesnevî-i Nuriye, s. 64.) bu görüş hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum..

Tâlib-i Evvel:  İnekler, koyunlar diri ve canlı otu koparırlarsa ne olur Ağa? Mesela, keçi ağacın diri yaprağını koparıp yerse haram mı yer? Bunun sülalesi acaba kuru yaprak ticareti mi yapıyormuş kışın?

Tâlib-i Sâni:  Belki onlar Şeriât-ı Fıtrîyye’de canlı sayılmıyorlardır..

4 Ağustos 2014 Pazartesi

SA813/KY4-FM14: Aldatılmamış Saf’a Davet-Saf Berraklığı

Dedi- Yazık.. çok fena aldatılmışsın!
Dedim- Why?
Dedi- I don’t know.


Dedi- Uzun zamandır bu fırsatı kolluyor, bekliyordum. Kısmet bugüne imiş. Bize, safımıza katılır mısın?

Dedim- Siz kimsiniz?

Dedi- Lütfen dostum. Kim olduğumu bilmiyor musun? Bu ülkede yaşamıyor musun? İkiye bölünmüş durumda ülke. Bu bölünmüşlükte yanımızda dursan? Nedenli kalabalık bir safımız olduğunu cümle alem biliyor. Ancak sayısal bir kalabalık değil bu. Dünya görüşü, bakış açısı birbirinden farklı bir düzine.

Dedim- Kim olduğunu biliyorum. Bu ülkede yaşıyorum. Fakat safınızı anlayamıyorum. Safınızı bir yere koyamıyorum. Öylesine zıtsınız ki..  temelden öylesine farklısınız ki.

2 Ağustos 2014 Cumartesi

SA810/KY4-FM13: Malezyalı İmam’ın Müslüman Oluşu ya da Saman Niçin Yalan Yazar, Niçin Jurnaller?

“Hem okurlarını aldatır hem de dini kendileri gibi algılamayanları bir yerlere jurnaller.”


Saman okurları bilsin ki, kendilerini aldatan bir yayın organıdır saman. Herkesi aldatmaya yönelik Goebbels vari bir yapısı vardır. Hem okurlarını aldatır hem de dini kendileri gibi algılamayanları bir yerlere jurnaller. Yayın hayatını takip edin bunları somut örnekleriyle göreceksiniz.

90’lı yılların (28 Şubat dönemi) bunun en bariz örnekleriyle doludur. Saman’ın fikri kaynağı, beslendiği memba yalanı mübah görür. Ya avlamak ya jurnallemek için yalan söylenmesinde bir beis görmez. Bu sadece yayın organıyla sınırlı değildir. Bizzat tanık olduğum, yaşadığım bir olay bunu gözler önüne serer.

31 Temmuz 2014 Perşembe

SA806/KY4-FM12: Ölülerden Medet Umanlar; Lütfen Bir Doktora Görünün! Please!

“İnanın inanamıyorum. Vallahi inanamıyorum.”


Adamlar sabah akşam “Her canlı ölümü tadacaktır” buyruğuna rağmen, peygambere, “Sen de ölümlüsün” diyen ve ölülerin, kendileri dahil, kimseye bir yardımları dokunmayacağını Allah, 'Allahın yakınından kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek kimseyi yardıma çağırandan daha sapık kimdir? Oysa onlar bunların çağrısının farkında olamazlar.'(Ahkaf 46/5) ayetiyle belirtmişken bu nasıl bir anlayıştır ki, “Onlar bir ümmetti gelip geçti. Onlara kendi kazandıkları, size de kendi kazandığınız; siz onların yaptıklarından sorulacak değilsiniz.” (Bakara; 134) diye işaret edilen geçip gidenleri peşleri sıra dolaştırıyorlar?

Beyler, efendiler inanın Peygamber de “De ki, ben de sizin gibi beşerim!”(Fussilet; 6) denerek bizim gibi acıkınca yiyen, susayınca su içen, evlenen ve vakti saati geldiğinde de “Bütün nefisler ölümü tadacaktır” buyruğu gereğince vefat edendir. Vefat edenlerin de durumu Ahkaf suresi 5. Ayette verilmektedir.

29 Temmuz 2014 Salı

SA803/KY4-FM11: Yerin Yedi Kat Altında Düşşel Bir Röportaj

Yerin altındaki yedinci kat hangisiydi?

Gazeteci- Efendim size yapılan işkenceleri anlatır mısınız?

Gözaltındaki elaman- Efendim anlatmaya gerek var mı? Bakın doğru düzgün kimseyi dinleyemiyoruz. Ne güzel yatak odalarına kameralar koyardık, kaç gündür bu işi yapamıyoruz. Elimizdeki telefonların şarjları bitmek üzere nasıl şarj edeceğimize, edip edemeyeceğimize dair bir bilgimiz yok. Bütün bunların üstüne bir de LED ekranlı tv’den yoksunuz.

Gazeteci- Efendim daha önce iftar bile yapamadığınıza dair haberler çıkınca koğuşlarda iftar sofrası kurulduğuna dair fotolar yayınlandı. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Gözaltındaki elaman- İftar sofrası böyle mi olur? Ne tahin helvamız, ne ananasımız, ne keşkülümüz, ne de künefemiz vardı. Ben alışmışım, özellikle ananassız iftar açamıyorum. Bu bir zulümdür. Bu bir işkence değil midir?

28 Temmuz 2014 Pazartesi

SA801/KY4-FM10: Gündem ve Kerbela ile Tarihsel Hesaplaşma

“Ne Kerbela sizin sandığınız gibi bir mekândı ne de Huseyn bildiğiniz insandı.”


Şaşkınım. Ama gerçekten şaşkınım. Şaşkınlığım daha önceki davalar başladığında başlamıştı. Davaların niye açıldığına şaşırmamıştım. Davadır açılır. Yok; şaşkınlığım ona değildi. Açılan davalara taraf olunmaya şaşırmıştım. Dava açanlar delilleri ortaya koyuyordu. Ki öyle olması gerekir. Hakkında dava açılanlar da bunların uydurma olduğunu söylüyordu. Ki; öyle olması da gayet doğal. Şaşkınlığım, bu açılan davalarda tarafların bence tuhaf olan tavrıydı.

Dava açanlara taraf olanlar nezdinde dava açtıkları kişiler kesin suçluydu; neredeyse mahkemeye bile gerek yoktu. Deliller kesindi. Haklarında dava açılanların tarafında olanların nezdinde ise mahkeme anlamsızdı; çünkü iddialar külliyen uydurmaydı. Delillerin uydurma olduğuna dair kati kanaati olanlar taraf oldukları kişilerin savunmalarından öte bir şey değildi elbet. Öyle ya memleketin hatırı sayılır bir nüfusu dava açılır açılmaz nasıl birden hukukçu olmuş olabilirlerdi ki?

9 Temmuz 2014 Çarşamba

SA763/ KY6-SK20: Filistin ve Self Determinasyon

Çözümsüzlük...  Ölen çocuklar ve bebekler... Ağlayan anneler...


Füze atana taş mı, taş atana füze mi? Hangi taraf bire kaç atabilir? Ne fark eder? Sonuç aynı... Çözümsüzlük...  Ölen çocuklar ve bebekler... Ağlayan anneler...

 ***

Vatan kavgası... 

'Benim' demiş birileri... 'Benim de' diyor öteki. İsrail’de hem Filistinli hem İsrailli yaşıyor. Irkçılık, ayrımcılık altında Filistinli... Arap, burada daha az hizmet alıyor ve daha az özgür. Sığıntı bir nevi... Öz vatanında...

Filistin’de yaşayan ise açık hapishanede adeta... Tünellerden (Mısır) veya İsrail'den gelecek olana mahkûm... İnşaat malzemesinden gıda maddesine, elektriğe kadar, mahkûm...

3 Temmuz 2014 Perşembe

SA749/ KY6-SK19: Şii-Sünni Ekseni ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi...

"Olaylara Türkiye olarak bakmalıyız..."


Irak'tan gelmeye başlayan göç, İran-Maliki denklemi, ISİD ve Lübnan manzarası, ABD'nin bölgedeki uzun vadeli planları, coğrafyamıza aksiyon getiriyor.

Ne yazık ki; hepsi Şii-Sünni bölünmüşlüğü üzerinden tezgahlanıyor.


Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşıyor. Bu arada bu seçim öncesi ISİD'e silah yollama görüntülerimizden bahsediliyor. Görüntülerin tam bu dönemde piyasaya çıkarılacağından falan...

Bunun, İran, Esed ve Rusya'ya yarayacağını yazan önemli bilgi kaynaklarına yakınlığı bilinen yazarlar var... Bu yazarlar bu şii eksenli devletler ile İsrail lobisinin çıkarını aynı anda zikredip, ABD'yi ayrı tutuyor.

Türkiye’deki paralel yapının da dış güç figüranı olduğunu ekliyor...

Bu manzarada kim kimdir?

22 Haziran 2014 Pazar

SA729/ KY6-SK18: Bizi Kim Yönetiyor?

“Ne bir mezhebe ne bir cemaate ne de bir ideolojiye... Hükümet artık liyâkâta bakmak zorundadır.”


Cumartesi günü 'Balyoz'da masumiyet algısı ve cemaatin vebali' başlıklı bir yazı okudum... Çok önemli bir başlık...

Yine çizelim manzarayı...

Anıtkabir'e ziyarete giden darbe girişimi davalarından tahliye edilen subaylar, komutanlar... İntihar eden ve vefat eden Albaylara kabir ziyareti...

Yazının başlığı farklı bir büyük tehlikeyi işaret ediyordu... Ben ise bu konuda masumiyet algısının tehlikesinden korkmaktan öte bir yerden bakacağım...

Kim mağdur kim darbeci bundan bahsetmiyorum.

5 Haziran 2014 Perşembe

SA713/ KY6-SK17: CNN Muhabirine Ajan Demek...


Bazen her şeyi, senin aleyhine işletilen bir planın parçaları sanırsın... Bazen ve hatta çoğunlukla, haklı da olabilirsin.

Bir yabancı basın mensubunu ajan olmakla suçlarken, aslında kendi içinde kaynayan kazanı, etrafında kaynayan kazanı dışarı vurmuş olursun bazen...

Başbakan Tayyip Erdoğan böyle şüpheci olmakta haklı...

Gelin ortama bir göz atalım...


Etrafındaki onca adam koltuk sevdalısı. Erdoğan ile birlikte köşke gitmek istiyor veya Parti'nin başına geçme hayali kuruyor yıllardır.

30 Mayıs 2014 Cuma

SA704/ KY6-SK16: Olgular, Olaylar, Diyaloglar ve Monologlar


Faiz indirimi tartışmaları

Merkez Bankası'nın yarım puanlık faiz indirimi kararı Başbakan Erdoğan'ı rahatsız etti. İndirim yetersiz geldi. Bu konuda Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın kurumların bağımsızlığına dikkat çekmesi önemli. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de böyle düşünüyor. Bu iki isimle Erdoğan'ın arasını açmak isteyenler, fikir ayrılığının çatlak yaratmasını bekleyenler var. Peki hangisi halkın lehine?

Faiz yükselişi ve yurtdışından sıcak para girişi orantılı. Doğrudan yatırımcıyı faizin düşük olması olumlu etkiliyor. Ancak enerjimiz ithal. Merkez Bankası doların oynamasını, enflasyonun çıkmasını istemiyor. Dolar artarsa enerji faturaları da dar gelirliyi etkileyecek. Ancak faiz artışı büyümeyi olumsuz etkiliyor, yatırım olmayınca istihdam düşüyor.

1 Mayıs 2014 Perşembe

SA658/ KY6-SK15: “Cumhurbaşkanı Olmasın da Ne Olursa Olsun!”

“Vatanseverlik, etkili mücadelede direnmektir.”


Şöyle bir tweet okudum: 'Muhalefet liderleri, eğer içinizde biraz vatanseverlik varsa, istifa ederek Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmasına engel olursunuz' Muhalefet liderleri muhalefet biçimleri ile fark yaratamıyor... Ancak istifa ederek kaos yaratan bir duruşla mı muhalefette iken yapamadıklarını yapacaklar? Bu da vatanseverlik olacak... İlginç...

Yani bir yasaya karşı, bir gidişata karşı, yaptırımı olan bir tepki göstermeye güçleri yetmediği için buna davet edilseler anlayacağım bu çağrıyı... Ama 'X cumhurbaşkanı olmasın' diye olunca bir tuhaf geldi bana...

 'Vatanseverseniz istifa edin ve bunu engelleyin' demek ne anlama geliyor? Muhalefet liderleri istifa edince ne olur bir düşünün... Tablo canlandı mı gözünüzde? Vatanseverlik, etkili mücadelede direnmektir... Kaçmak da gerekir bazen, ama X şunu olmasın diye değil...

25 Nisan 2014 Cuma

SA651/ KY6-SK13: Ermeni Açılımı Konjonktürel mi?

“Başbakan Erdoğan'ın 1915'in 99. yıldönümü gelmişken yaptığı son açıklama bir ilk ve gayet olumlu.”



Gündem: Hakkını arayana taciz geleneği; Taksim, 1 Mayıs ve Türkiye;  Başkanlık vs yarıbaşkanlık; Şantaj, montaj, vs

Devlet Arşivleri Genel Müdürü açıklama yapmış. '1915 olaylarını incelemek isteyen herkes, Ermeni tarihçiler de dahil gelip araştırma yapabilirler' demiş. Ancak henüz 95 milyon evrakın sadece yarıya yakını tasnif edilmiş durumda.

Son yazımın ardından, Ermenilerin tezlerine karşı tez yönünde yoğun tepkiler aldım. Ben okurlara dünyanın dört bir tarafında karşılaştığım Ermenilerin hikâyelerini anlattım. Türkiye’deki köklerini, vatansızlıklarını... Aldığım tepkiler 'vatana ihanet edenin vatan beklentisi olmamalı' yönünde oldu. Oysa duyguları var bu işin. Kim hain, kim çeteci, kim kimle işbirliği yaptı bunu bilmeden genelleme yapmak yanlış.

Ve o yazıda da dediğim gibi, bizim Ermeni ve Kürt olmayan ne hainlerimiz var... Ne işbirlikçilerimiz var... Ayrıca ben olayı tartışmaktan ziyade ABD'de bu konunun neden gündem olduğunu somut gerçeklikler ile izah etmeyi amaçlamıştım, daha çok...

14 Nisan 2014 Pazartesi

SA634/ KY6-SK12: Vatansızlık ve 'Tarihsel Gerçekler'

“Peki, Türkiye'nin tezi ne? Reddi miras bu konuda çözüm mü? Tarihçiler bu işi çözsün diyoruz. Bu mümkün mü?”

1915'te Ermenilerin göçe zorlanmasının bu sene 99. yıldönümü... Yüzüncü yıldönümü yaklaşmışken ABD'de Paskalya tatili öncesi dış ilişkiler komisyonundan geçen Ermeni tasarısı, Senato gündemine alınmadı...  ABD Dışişleri sözcüsü ile Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun açıklamalarındaki vurgu aynı. Tarihsel gerçeklerin açıklığa kavuşması için Ermenistan ve Türkiye arasındaki protokol süreci sürüyor denildi...

'ABD, Türkiye'ye bu konuyu sopa olarak kullanıyor' yorumu durumu açıklamaz. Baskı unsuru olabilir. Doğrudur. Ancak Türkiye de dahil devletler, dış ilişkilerinde çıkarları için tüm baskı unsurlarını kullanırlar. Bu doğal...

Birkaç gündür Los Angeles'tayım. California, Ermeni kökenli Amerikalıların yaşadığı bir eyalet. Cumartesi LA'de Ermenilerin muhiti olarak anılan Glendale'e gittim... Ofislerden tutun bakkala kadar pek çok yerde Ermeni kökenli Amerikalı ile karşılaştım.

9 Nisan 2014 Çarşamba

SA628/KY7-NY11: Bi Sus Artık Pınar Kür!

 “Bir başörtülünün ne amaçla örtündüğü veya soyunan kadının soyunma niyeti seni ne diye geriyor ki?”


Çekin nefeslerinizi hastalıklı beyinlerinizin suçluluk psikolojisiyle ürettiği paranoyaların kararttığı hayatlardan artık…

Size ne bizim örtümüzden, şeklinden; bilmem neyimizden?...

Size ne?...

Söylesenize siz kimsiniz?

Hayata ‘vur patlasın-çal oynasın, ye-iç, tepin-dur’ mantığının ötesinden bakamayan, fikir sancılarıyla damıtılmamış iki basit kelimeyle cümle kurmayı aydınlık ve ilericilik sayan sizler, keyfinizce hor gördüğünüz başka başka hayatları hedefleyerek, sırf sadist duygularınız tatmin olsun diye her türlü aşağılamayı yapabildiğiniz insanların neyi niye yaptığının derdi size mi kaldı?

27 Mart 2014 Perşembe

SA610/KY4-FM9: Bir CV’im Bile YOK

“Hatip “ananın a..” diyor, kültür seviyesi yüksek bu yığın bir coşuyor, bir galeyana geliyor ki sorma. “Siz anladınız!” diyor. Tümcenin tamamını zikretmiyor. Kültür seviyesi yüksek şahıslar hep birden gülüp anladıklarını izhar ediyorlar.”


İnsanlığı kendinden menkul, küpesini çıkarıp cv’si olmayanların mitingine gittiği iddiasındaki birinin hezeyanlarını okurken eseflendim doğrusu. Abi bir cv’im bile yok, hakketten, (emice bu cv ne ya?) eseflenişim cv’imin olmayışı değil. Savladığı “verilen para”. Abi ben boşuna mı saat 17’deki mitinge saat on birde gittim? Madem para vardı beni niye es geçtiler ki? Ben de küpesizdim. Yoksa para sadece İstanbul mitinginde mi dağıtıldı. Söyleseler de rahatlasam. Hani her mitingde verilip de Antalya es geçildiyse gücenirim valla. Hele burada da verildiyse işte o zaman hepten gücenirim.

Valla gücenirim emice.. Hem geçen seçim verilen makarna ve kömürden de payıma düşeni alamadım. Beni niye hep es geçiyorlar ki emice? Bu işte bir terslik var valla bak. Benim de bir oyum var, benim de cv’im yok. Benim de simit görünce ağzım sulanıyor olmalı, sulanmış olmalı, saat 17’deki mitinge saat 11’de gidip güneşin altında Pazar kuranların tezgâhlarındaki sulara nasıl da içli içli bakmışımdır, kim bile. Küpesini çıkarıp tebdili kıyafet yapan biri buraya katılmış olsaydı da şahitlik etseydi diye iç geçiriyorum şimdi. Ne makarna alabildim, ne mitinglerde dağıtılan paralardan payıma bir şey düşmüyor, bu ne ya?

Seçkin Deniz Twitter Akışı