"Şüphesiz
Allah katında canlıların en kötüsü, akletmeyen (düşünmeyen) sağırlar ve
dilsizlerdir." (Enfâl 22)

Giriş
İslam, akla
hitap eden ve akletmenin önemini sürekli vurgulayan bir kitaba, Kur'an'a
sahiptir; doğal olarak bu kitap kendisini okuyanı muhatap almakta ve onu
düşünmeye davet etmektedir. Kitabın okuyanı, kitabın bildirdiği bilgiye sahip
olarak bilen, yâni âlim olur; fakat bilmek yetmemektedir, okuyan, o bilgiyi
öğrenen, öğrendiği bilgi ile düşünmek ve hayatını devam ettirmek gibi bir
sorumluluğa da sahiptir.
İnsan ömrü süresince sınanan bir varlık olarak, apaçık
düşmanı olan şeytanın tacizlerine, tahriklerine tazyif girişimlerine açık
olduğu içindir ki Kur'an'ı okumaya, bilgisini sağlamlaştırmaya, düşüncelerini
geliştirmeye mahkûmdur. Dolayısıyla ergenlik dönemine girmiş olan erkek veya
kadın her insan, bir mükellef olarak Kur'an'ın birinci dereceden 'Oku!' emrinin
de muhatabıdır, bu emir, gereğinin yapılması için başkasına devredilemez, okuma
sonrası yapılması gerekli olan düşünme fiili için başkasına vekâlet verilemez. O
halde mükellef olan her insan, her müslüman, hangi ölçülerle yaşayacağını
öğrenmek ve hangi ölçeklere göre ahirette yargılanacağını bilmek üzere Kur'an
okumak ve kendi birikimi ve aklıyla onu yorumlamak hakkına da sahiptir.