Ağrılı Topraklar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ağrılı Topraklar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Eylül 2016 Çarşamba

SA3478/KY45-SB3: PKK’nin Berkin Elvan’larına Neden Kimse Sahip Çıkmıyor?

"Songül’ün ekmek almak için çıktığı eve, bir bacağını kaybederek dönmesinin trajedisi elbette bir yazıya sığmaz, cümleler eksik kalır; ama acı bir gerçek daha var ki, anlatılmayan her şey bizimle birlikte yok olup gider. Tam da bu yüzden acılar, “küçük hikayeler” anlatılmalı, yazılmalı ki, geçmişle yüzleşebilmeye cesaret edebilsin bizden sonrakiler…"


Gazeteci-yazar Svetlana Aleksiyeviç Nobel Edebiyat Ödülü töreninde “kaybedilmiş bir savaş” üzerine şöyle der: 

“Beni ilgilendiren, küçük insan. ‘Küçük büyük insan’, ben böyle derdim, çünkü zulme tabi olmak insanı büyütüyor. O, kitaplarımda kendi küçük hikayesini, ve kendi tarihini anlatırken büyük tarihi de anlatıyor. Başımıza gelmiş olanları, hala da gelmekte olanları henüz anlamlandırabilmiş değiliz. O yüzden anlatmak gerekiyor, başlangıçta önce dile getirmek gerekiyor. Bu bizi korkutuyor, henüz kendi geçmişimizle yüzleşecek durumda değiliz.”

19 Ağustos 2016 Cuma

SA3319/KY45-SB2: Cizre: “Silahları Bedenlerinden Büyük Çocuklar!..”

“Cizre il de olsa, mahalle de olsa bir şey değişmez. Adalet lazım buralara kızım, önce adalet, sonra da barış..”


Üç yıl önce sunduğum gezi programı kapsamında Cizre’ye gitmiştik. Bende hayranlık uyandıran ender yerlerden biriydi Cizre. Diğer bir adıyla Cizîra Botan… O zamanlar caddeler dolu, insanlar umutlu, yarınlara dair hayaller de renkliydi pek tabi ki. İki gün konakladığımız Cizre’den harika görüntüler ve röportajlarla dönmüştük. İyi bir iş çıkarmıştık, güzel ağırlanmıştık.

Üç yıl sonra bu kez başka sebeplerden düştük yollara. O zamanlar  “Gelê Kurdistan Televizyonu” olarak, kurulan kontrol noktalarından rahatlıkla  geçip giderken, bu kez  “TRT Kurdî” dediğimiz halde “güvenlik” nedeniyle saatlerce bekletildik. Barış süreci yerini çatışmaya bırakınca her şey ve herkes fazlasıyla ciddileşmiş ve acımasız olmuştu maalesef!

24 Ocak 2016 Pazar

SA2392/KY45-SB1: Suriçi’nden Aileler: “Bizi canlı kalkan olarak kullanmak istediler!”

"Kendi memleketimizde kiminle nasıl konuşacağımızı artık bilmiyoruz, herkesten korkuyoruz. Konuşursak başımıza bir şey gelecek diye ödümüz kopuyor."


Yavaş yavaş aralıyorum kapıyı! Sanki çocukluğum elimden alınıp gidecekmiş gibi, kimseye duyurmamaya çalışıyorum! Odanın hemen baş köşesinde tavus kuşlarından yapılmış bir duvar halısı. Kalabalık bir cemaat var içerde, çocuklara yer yok sanırım o yüzden çıkarıyorlar beni. Neler konuşuluyor bilmiyorum, sadece bir ses geliyor kulağıma: "Dema seferberligê."

Bana kısaca çocukluğunu özetle deseler en çok göçlerden söz ederim sanırım! Yüzleri kapıda bir milletiz vesselam, tehlikenin nerden geleceği ise hep meçhul!

Seçkin Deniz Twitter Akışı