Diplomasi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Diplomasi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Şubat 2024 Pazartesi

SA10602/EK13: Türkiye ve Mısır Neden Yeniden Dost?

   Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Atina'daki Avrupa ve Amerika İlişkileri Araştırma Enstitüsü'nde uluslararası danışman olarak görev yapan, Türkiye analisti ve yorumcusu Robert Ellis'a aittir ve Türkiye'nin Batı Bloku tarafından terör ve askerî darbe ile birlikte finansal kuşatma altına alınmasına, Mısır'ın da askerî darbe ile demokrasiden koparılmasına hiç değinmeden, nesnellikten uzak bir dille yeni bir eksen oluşturacak olan Türkiye-Mısır ilişkilerine odaklanmaktadır. Neyin nasıl algılandığına dair iyi bir örnek sayılabilecek bu metnin kimi ürküttüğüne de dikkatle bakmak gerekmektedir. Türkiye-Mısır Ekseni tarihi değiştirecek bir güç birliğinin yollarını genişletebilir.
Seçkin Deniz, 26.02.2024, Sonsuz Ark 

Why Turkey and Egypt are Friendly Again

Erdoǧan ve Sisi arasındaki yakınlaşma, daha entegre bir bölgeye doğru yeni bir ivme üretebilir.

Geçtiğimiz hafta Kahire'de Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi arasında varılan Sevgililer Günü anlaşması önemli bir diplomatik başarı olarak değerlendirilmelidir.

13 Kasım 2023 Pazartesi

SA10440/SD2920: Orta Doğu Bir Kez Daha Batı Asya oldu

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Başkan Nixon'ın 1972'de Çin'e yaptığı çığır açan ziyaret sırasında Amerikalıların baş tercümanı olan, 1979-1981 yılları arasında ABD Dışişleri Bakanlığı'nda Çin İşleri Direktörü olarak, Bangkok (1984-1986) ve Pekin'deki (1981-1984) Amerikan Büyükelçiliklerinde Misyon Şefi Yardımcısı ve Maslahatgüzar olarak, 1993-94 yılları arasında Uluslararası Güvenlik İşlerinden sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı olarak görev yapan ve Soğuk Savaş sonrası NATO merkezli bir Avrupa güvenlik sisteminin tasarlanmasında ve Çin ile savunma ve askeri ilişkilerin yeniden kurulmasındaki rolleri nedeniyle Savunma Bakanlığı'nın en yüksek kamu hizmeti ödüllerini kazanan, Çöl Kalkanı ve Çöl Fırtınası operasyonları sırasında ABD'nin Suudi Arabistan Büyükelçisi  olarak çalışan, Namibya'nın Güney Afrika'dan bağımsızlığını kazanması ve Küba birliklerinin Angola'dan çekilmesi için ABD'nin arabuluculuk yaptığı tarihi süreçte Afrika İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak görev yapan, Encyclopaedia Britannica'nın "diplomasi" maddesinin editörü ve halen Brown Üniversitesi Watson Uluslararası ve Kamu İşleri Enstitüsü'nde misafir akademisyen olarak çalışan ABD'li Büyükelçi Chas Freeman'a aittir ve ABD etkisinin azalması sonrası Orta Doğu'nun adlandırılma ve algılanma biçimine odaklanmaktadır.
Seçkin Deniz, 13.11.2023, Sonsuz Ark 

The Middle East is once again West Asia

"Değişen bölgesel dinamikler, uzun süredir devam eden Amerikan politikalarının yeniden gözden geçirilmesini ve düzenlenmesini gerektirmektedir."

İsimler fark oluştururlar. Bu isimleri verenler, isimlendirdikleri yerler ve halklar hakkındaki bakış açılarını ortaya koyarlar.

Avrupalılar, 16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar dünyayı fethederek ve sömürgeleştirerek coğrafyaya kendi benmerkezci bakış açılarını dayattılar. Onlar için Osmanlı İmparatorluğu, Batı Asya, Güneydoğu Avrupa ve Kuzeydoğu Afrika'yı kapsayan bir bölge olan "Yakın Doğu" idi.  

12 Ağustos 2022 Cuma

SA9784/SD2490: Türkiye, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın En Büyük Sarkaç Oyuncusu

  Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, 'Gölge CIA' olarak tanınan jeopolitik analiz firması Stratfor'da 10 yıldan fazla bir süre kıdemli Avrasya analisti olarak görev yapan, Rusya, Avrasya ve Orta Doğu ile ilgili siyasi, ekonomik ve güvenlik konularına odaklanan Newlines Enstitüsü kıdemli analisti Eugene Chausovsky'ye aittir ve Türkiye'nin Rusya-Ukrayna Savaşı'nda proaktif bir şekilde yürüttüğü diplomasiye ve elde ettiği başarılara odaklanmaktadır. Analistin Türkiye'nin anlaşmazlıkların çözümüne yönelik tutumunun ve çabasının ABD-AB'den oluşan Batı için örnek olabileceğini açıkça .fade etmesi dikkat çekicidir: "Batı, Ukrayna'yı işgali için Rusya'ya karşı durmakta haklı olsa da, Türkiye'nin yaklaşımı doğrultusunda baskıyı yapıcı angajmanla birleştiren çok yönlü bir bağlanabilirlik stratejisinin Moskova ile başa çıkmak söz konusu olduğunda sonuç elde etmede daha etkili olabileceğini kabul etmek önemlidir. Bu, Amerika Birleşik Devletleri ve AB'nin, yalnızca savaşın en yıkıcı unsurlarına karşı hafifletmek ve barış için zemin oluşturmak için de olsa, kendi bağlantı stratejilerinden öğrenebileceği ve bunlara adapte olabileceği bir şeydir."
Seçkin Deniz, 12.08.2022, Sonsuz Ark 

Turkey Is the Biggest Swing Player in the Russia-Ukraine War

"Ankara, benzersiz konumunu stratejik avantaj için kullandı."

Rusya-Ukrayna çatışması altı ayın zirvesine yaklaşırken, Türkiye uzayan savaşta önemli bir sarkaç oyuncusu olarak ortaya çıktı. Ankara, Ukrayna ile güvenlik işbirliğinden Rusya ile enerji işbirliğine ve Kiev ile Moskova arasında diplomatik arabuluculuk görevine kadar birçok cephede anlaşmazlıklara dahil oluyor. Savaşın başlamasından bu yana ilk kez 1 Ağustos'ta Ukrayna limanlarından tahıl sevkiyatını kolaylaştıran Türkiye'nin diplomasisiydi. Anlaşmazlıklara yönelik bu giderek proaktif hale gelen yaklaşım, Ankara için hem önemli fırsatlar hem de önemli zorluklar sunarken, Rusya ile en etkili şekilde nasıl başa çıkılacağı konusunda Batı için önemli dersler sunuyor.

5 Haziran 2021 Cumartesi

SA9236/SD2098: Amerika İnsan Hakları Gerçekçiliğini Yeniden Keşfetmeli

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Dış Politika Araştırma Enstitüsü'nde (The Foreign Policy Research Institute) Jeopolitik bölüm başkanı Robert D. Kaplan'a aittir ve ABD'nin Rusya ve Çin ile rekabetinde Dış Politika'da sopa olarak kullandığı 'İnsan hakları' değişkenine odaklanmaktadır. "Tamamen insan haklarının hakim olduğu bir dış politika, ABD'yi diğer nükleer güçlerle barışı korumak gibi temel ulusal çıkarlarından vazgeçmeye zorlayarak ve üst düzey politika yapıcıları birbiri ardına insani krizlere sürükleyerek sürdürülemez olurdu." diyen, İki yüzlü, neo-con, satanist yaklaşımın en bâriz önerilerinin ortaya çıktığı FP'de etkili bir isim olan analistin ahlakî yoksunluklarla dolu önerisi açıktır: "Dış politika bir ihtiyaçlar hiyerarşisini yansıtır. ABD için mesele, dış politika kararlarında insan haklarının baskın olup olmaması değil; belirli bir duruma yanıt vermede elde edilmesi gereken aşamadır." ABD Dışişleri Bakanlığı'nın her yıl hedeflerindeki ülkelerle ilgili yayınladığı İnsan Hakları raporları bu bağlamda değerlendirilmelidir. Türkiye, bu tür metinleri Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylemlerinde değerlendirerek temel insan haklarına yönelik samimi yaklaşımını, Amerikan ikiyüzlülüğüne karşı berrak bir şekilde bayraklaştırmalıdır.
Seçkin Deniz, 05.06.2021


America Must Rediscover Human-Rights Realism

"Ağır insan hakları ihlalleri Çin ve Rusya'daki yönetişimin merkezinde yer aldığından, Amerika Birleşik Devletleri uluslararası kabul görmüş normlara bağlılığının kilit bir güç kaynağı olduğunu kabul etmelidir. Soğuk Savaş tarihinin gösterdiği gibi, bu tür ilkeleri geliştiren bir ABD dış politikasının müttefikleri çekmesi çok daha olasıdır."

Çin'in Sincan'daki Müslüman Uygurlara karşı birçok kişinin soykırım dediği şeyi yapması ve Rusya'nın muhalif Alexei Navalny'yi hapse atması ne kaza ne de tesadüf. Çinlilerin sakin bir Sincan'a ihtiyacı var çünkü burası Avrasya'yı kapsayan Kuşak ve Yol Girişimi'nin kilit noktalarından biri. Kremlin'in, bir gangster elitinin servet birikimine koruma sağlamak için hükümet kurumlarına ihtiyacı var ve bu nedenle Navalny'yi büyük bir tehdit olarak görüyor.

15 Ağustos 2018 Çarşamba

SA6665/ÂA32: Avrupa'daki Siyatik Çölleşme Genç Lider Türkiye'ye Muhtaç

"Türkiye, her saldırıda direniş bilincini halkına aşılamaya devam ederek güçleniyor ve küresel arenada adım adım söz sahibi olmaya devam ediyor; Avrupa'nın can havliyle kapısına koşmasını iyi değerlendirmeli ve Avrupa'ya da liderlik edecek ve yok edilen onurunu tekrar kazanmasını sağlayacak bir güce ulaşmanın imkanlarını oluşturmalıdır."

Avrupa'da 90'lı yılların sonundan itibaren egemen olmaya başlayan edilgen-feminen-gay siyaset biçimi, Avrupa Birliği'nin, daha geniş anlamda Avrupa'nın libidal enfeksiyonlar-agresyonlar dışında inisiyatif alma kapasitesini yok etti. 

Hem somut olarak özdeşleştirdiğim biyolojik, psikolojik ve sosyolojik vaziyetin hem de diplomasiden siyasete kadar yoğun bir kişiliksizleşmeyi makbul  görerek yaygınlaştıran gizil gücün etkisi ile Avrupa, daha kötüye doğru ilerlediğini bilerek ve görerek  bölgesel ve küresel arenada ayakta durma becerilerini kaybediyor, mevcut yetersiz pozisyonunu koruma becerisi dahi gösteremiyor. 

8 Haziran 2018 Cuma

SA6278/KY31-FG22: Öldürmeyen Güçlendirir: Katar Ablukadan Ne Öğrendi?

"Körfez’de devam eden kriz birinci yılını doldururken, ufukta çözüme yönelik hiçbir işaret görünmüyor. ‘Abluka’ ya da ‘ambargo’, artık ilk günlerdeki etkisini yitirmiş, hayat normale dönmüş durumda. Geçen yıl bu zamanlar ‘olağanüstü’ bir durum olarak görülen kriz, aradan geçen bir yılın ardından gerek Katar’da gerekse uluslararası arenada artık olağan hale geldi." 


Bundan tam bir yıl önce, 5 Haziran 2017 tarihinde Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır tarafından Katar’a tarihi bir abluka uygulanmaya başlandı. Suudi Arabistan’ın aradaki tek kara sınırını, söz konusu dört ülkenin hava sahalarını kapatmasıyla Katar havadan ve karadan abluka altına alındı. Bugün kısaca ‘anti-Katar Dörtlüsü’ olarak bilinen dört ülkenin amacı, ‘söz dinlemeyen’ Katar’ı cezalandırmaktı. 

Ancak aradan geçen bir yılın ardından bu cezanın, amacına ulaşıp ulaşmadığı büyük bir tartışma konusu, zira öldürmeyen güçlendirdi: Ablukayı kaldıramayacağı öngörülen Katar, krizi fırsata çevirerek birçok açıdan ‘kazançlı’ çıktı.

18 Mayıs 2018 Cuma

SA6156/KY31-FG21: ABD’nin Nükleer Anlaşmadan Çekilme Kararı ve Körfez Ülkelerinin Tutumu

"Trump’ın İran nükleer anlaşmasından ABD’yi çekme kararı bir bakıma, Katar ablukası nedeniyle zaten araları açık olan Körfez ülkelerinin aralarındaki anlaşmazlıklardan en önemlilerinden biri olan İran’ı yeniden gündeme getirerek var olan anlaşmazlıklara bir yenisini- aslında oldukça eski- daha eklemiş oldu."

 

Körfez ülkelerinden herhangi birinde bölgesel sorunların konuşulduğu bir konferansa katıldıysanız, muhtemelen en sık duyduğunuz cümlelerden birisi şu olmuştur: “İran, bölgenin güvenliği için İsrail’den daha büyük bir tehdit.”

Gerçekten de Körfez’de özellikle akademisyen ve entelektüellerin İran’a karşı algısı son derece negatiftir. Bu aslında Körfez Arap hükümetlerinin İran’a karşı tutumlarıyla paralellik arz eder. Öyle ki, Körfez Arap hükümetleri İran’a karşı daha sert tutum takınılması ve daha sert ekonomik yaptırımların hayata geçirilmesi söz konusu olduğunda İsrail kadar aktif bir propaganda yürütmüşlerdir. 

5 Nisan 2018 Perşembe

SA5901/KY49-İTIĞLI97: Varna İttifakı mı?

"Türkiye, AB ile bu stratejik ittifakını kime karşı yapacak? Rusya’ya mı? Avrupa Birliği Türkiye ile Rusya’nın ilişkilerinin son dönemlerde gelişmesinden niye rahatsız?"


Geçen hafta Türkiye-AB zirvesi Bulgaristan’ın tarihi şehri Varna’da gerçekleştirildi. Zirveden önce Avusturya Başbakanının Türkiye’yi hedef alan sözleri zirvenin gergin geçeceği izlenimini verse de beklenen olmadı, tarafların endişelerini dile getirdiği yapıcı bir atmosfer ortaya çıktı.

Gerek Viyana gerek Varna Avrupa tarihi açısından olduğu kadar bizim açımızdan da önemli şehirler. Tarihte iki defa Viyana’yı kuşattık, ama son kuşatmamız bizim Avrupa karşısında geri çekilmemizi sağladı. 1444’de gerçekleşen Varna savaşı ile de İstanbul’un fethinin tohumları atıldı. Viyana ve Varna artık Avrupalılar açısından da bizim açımızdan da sembolik bir değerden öteye geçmiyor. Türkiye’nin yeni bir Viyana kuşatması veya Varna’da Avrupalıları yeniden bozguna uğratmak gibi bir derdi de yok.

29 Mart 2018 Perşembe

SA5866/KY49-İTIĞLI96: Türkiye’nin Sudan’ı

"Artık bizim de zihinlerimizde yeni bir Sudan var. Bu Sudan iç çatışmalar, savaşlar, askeri darbelerle anılan bir Sudan değil. Bu Sudan, Türkiye kardeşliğinde bir Sudan algısı. Afrika’nın pak ve gür sesi Sudan…"


10 yıl aradan sonra tekrar Sudan’dayım. Diğer Afrika ülkeleri arasında Sudan’ın daima farklı bir yönü olmuştur bende. Kendimi her zaman Sudan’a yakın hissetmişimdir. Diğer Afrika ülkelerinde yabancılık duygusu daha ağırdır. Sokaklarda ve caddelerde dolaşırken “farklı” olduğunuzu hissedersiniz. Fakat burada böyle bir his olmaz. Sudanlı insanların sizden hiçbir farkı yoktur. Kuşkulu, çekinceli bakışları burada bulmazsanız.

Sudan’ı “Türklere daima gülümseyen ülke” olarak tanımlarım hep. Evet diğer Afrika ülkelerinde göremediğiniz sıcaklığı, gülümsemeyi burada bolca görebilirsiniz. Afrika ülkelerinde belki iklim ve çevre şartlarının etkisi ile kasvetli bir hava sezersiniz. Sanki her şey size gri bulanık görünür. İki yıldır Etiyopya Addis Ababa’da yaşamama rağmen, hep bu “griliği” fark ettim. Grinin bütün tonları sanki bu şehre hakim olmuştu. Diğer renkler gri içinde kayboluyordu. Fakat Hartum’da aydınlığı daha çok, renkleri daha diri hissedersiniz. İstanbul’da mavi nasılsa burada da aynıdır. Yeşilin tonları, mavinin bereketliliği burada da sizi büyüler.

22 Mart 2018 Perşembe

SA5831/KY49-İTIĞLI95: ABD’nin Dış Politikasında Yeni Karanlık Sayfa

"ABD’nin dış politikası artık tamamen şahinlerin kontrolünde olacak ve ordu ile işbirliği içerisinde hareket edilecektir. Artık ABD’nin siyasetinde daha sert tavırlar söz konusu olurken yakın zamanda daha da küçülen bir Amerika göreceğiz. Artık ABD küresel bir güç olmaktan çıkaran ulus devlet refleksi ile hareket edeceğine tanık olacağız."


ABD Başkanı Donald Trump, yine kendisinden bekleneni yaparak, siyaset geleneklerinde olmayan bir davranışa imza attı. Uzun süren Afrika ziyaretinden yeni dönmüş olan Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’u görevden alarak yerine CIA direktörü Mike Pompeo’yu, Pompeo’nun yerine de Gina Hespel’ı CIA direktörü olarak atadığını twitter aracılığı ile duyurdu.

Bu görev değişikliği dünya tarafından sürpriz bir gelişme olarak nitelendirilse de aslında Trump politikaları açısından pek şaşırtıcı değildi. Trump ile Tillerson arasında uzun süredir görüş ayrılıkları olduğu basına da yansımıştı. Özellikle İran konusunda iki ismin düşünceleri farklıydı. Trump daha sertlik yanlısı bir politikayı savunurken Tillerson daha makul davranılmasını istiyordu. Bu iki siyasi figürün görüş ayrılığının ilk belirtisi, BM’deki Kudüs’ün başkent olarak tanınması konusundaki oylamada ABD’nin başarısızlığa uğramasının sorumlusu olarak Tillerson’un görülmesi oldu.

18 Ocak 2018 Perşembe

SA5496/KY60-ES46: Kırmızı Hat OUT Twiplomasi IN



Teknoloji geliştikçe iletişim yolları ve tarzları da değişiyor. Mektup, kartpostal, telsiz ve telgraf yerini çağrı cihazı ve telefona bıraktıktan sonra başlayan baş döndürücü değişim, araç telefonu, cep telefonu, sms, e-mail, sesli mesaj, görüntülü mesaj, görüntülü konuşma ile devam etti. Derken web tabanlı sosyal ağlar bambaşka bir deneyim olarak karşımıza çıktı.

Herkes bir mention uzaklıkta

Facebook’la başlayan sosyal ağ merakımız, Twitter ile taçlandı. Anlık, kısa paylaşım tarzıyla daha çok gündemi kovalayan insanların gözdesi olan Twitter, toplumla paylaşmak istediklerimizi, herhangi bir aracıya ihtiyaç duymadan, özgürce söyleme imkanı veriyordu. Reel dünyada ulaşamayacağınız, görüşmek istediğinizde yüzünüze kapıların kapandığı kişilerle, sosyal medyada buluşabilmek bir mention kadar uzaktı artık. Anlık paylaşımın söz konusu olması nedeniyle de “canlı yayın” gibi bir karşılık buldu Twitter, üstelik interaktif olarak.

28 Temmuz 2017 Cuma

SA4647/KY31-FG20: Katar Bilmecesinde Türkiye’nin Yeri

"Bu kavga nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın Ankara’nın, egemenlik ve bağımsızlığı konusunda görülmemiş, varoluşsal bir tehditle karşı karşıya olan Katar’ın yanında durması ikili ilişkileri yeni bir boyuta taşıyor."


How Turkey fits into the Qatar puzzle

Haziran başında Katar’la ilişkilerini kesen Bahreyn, Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) radikal ve terörist grupları desteklemek, ayrıca İran’a yakın durmakla suçladıkları Katar’a 13 maddelik bir talep listesi sundular. İlişkilerin yeniden kurulması için öne sürülen koşullardan biri, Katar’daki Türk-Katar ortak üssünün kapatılması.

Türkiye, Körfez İşbirliği Konseyi’ndeki (KİK) en yakın müttefiki olan Katar’ın bu şekilde hedef alınmasının insani ve İslami değerlere aykırı olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a göre üssün kapatılması talebi de uluslararası hukuka aykırıydı.

21 Temmuz 2017 Cuma

SA4614/KY31-FG19: Katar Krizinin Arkasındaki Gerçek Hikaye

Sonsuz Ark'ın Notu:
Sonsuz Ark tarafsız gibi görünen Robert Fisk'in güvenilir bir kalem olmadığına dair görüşünü muhafaza etmektedir. Aşağıdaki çeviri Katar'da ABD ile çatışan İngiliz perspektifinden durumun nasıl göründüğünü anlatması bakımından önemlidir.
Seçkin deniz, 21.07.2017


This is the real story behind the economic crisis unfolding in Qatar

Katar krizi iki şeyi kanıtlıyor: Arap devletlerine bebek bakıcılığının devam ettiğini ve 2 hafta önce Donald Trump’ın Suudi zirvesine yaptığı abes katılımın yarattığı iddia edilen Sünni Müslüman birliğinin tamamen çöktüğünü.

Suudi Arabistan ve ahbapları, Şii İran “terörü”ne karşı ölümüne mücadele sözü vermelerinin ardından en zengin komşularından biri olan Katar’a karşı “Terörün kaynağı” olduğu iddiasıyla güçlerini birleştirdi. Böylesi bir ihaneti yalnızca Shakespeare’in oyunları tasvir edebilirdi. Shakespeare’in komedileri elbette.

7 Temmuz 2017 Cuma

SA4546/KY31-FG18: Katar Krizi, Birleşik Arap Emirlikleri İhvan’ı ve Kilit Bir İsim: Hasan Ahmed El Dıkkî

 "El Dıkkî bir aktivist, BAE’den reform talep eden bir muhalif, haksızlıklara karşı duruş sergileyen bir İslamcı mı yoksa bazı operasyonların yapılması için Suud ile BAE arasında kalmış bir figür müdür?"


Körfez ülkelerinin Katar’a yönelik ablukası sürüyor. Suudi Arabistan (SA), Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve Bahreyn’in ablukaya gerekçe olarak öne sürdüğü temel suçlama Katar’ın terör örgütlerine yardım ettiği idi. Bu ülkeler, söz konusu suçlama öncesinde 59 kişi ve 12 kurumu içine alan ortak bir terör listesi yayınlayarak terör suçlamalarını somutlaştırmaya çalıştı. 

Öte yandan kriz gerçekte ablukacı devletler ve Katar arasında yaşanırken, aynı zamanda en başından beri Türkiye de hedef alınmakta. Nitekim dört devletin Katar’a dayattığı on üç maddenin en önemlisi ve belki de en dikkat çekici olanı Katar’daki Türk askeri varlığının sonlandırılması. Dört ülkeden biri olan BAE ile Türkiye arasında, aslında krizden çok daha önce başlamış olan ciddi bir soğuk savaş var.

23 Haziran 2017 Cuma

SA4494/KY31-FG17: Katar Kuşatması İşe Yaramıyor

Ekonomist:
"Suudi Arabistan ve BAE’yi en çok rahatsız eden şey Katar’ın yirmi yılı aşkın süredir kendinden daha büyük güçlerin belirlediği çizgiyi reddetmesi."


Katar’da kuşatma altında olmak nasıl bir şeydir? Bir nebze olsun hissedebilmek için, Twitter hesabı @dohaundersiege’in müstehzi paylaşımlarına bakmak yeterli: Başkent Doha’da bulunan Four Seasons otelindeki çikolata çeşmesinin eskisi kadar hızlı akmadığı, otelin misafirlerinin havyar istiflediği ve dışarıda ‘kaçış yatlarının’ hazırlandığı söyleniyor.

Gerçekte yaşanan mahrumiyet de en az bunun kadar önemsiz gibi. Kişi başına düşen gayri safi milli hasıla (GSMH) bakımından Katar dünyanın en zengin ülkelerinden biri. 5 Haziran’da komşuları tarafından bloke edildiğinde, kimi vatandaşların yiyecek stoklamasından ötürü süt ürünleri ve kümes hayvanlarında kısa bir kısıntı yaşandı. Ancak sonrasında süpermarket rafları yeniden dolup taştı. Müşteriler Türk ürünlerinin etiketlerine belki iki kez bakmak zorunda, ama vatansever bir işadamının getirtmeyi planladığı 4 bin ineğe acil bir ihtiyaç yok.

17 Haziran 2017 Cumartesi

SA4472/KY31-FG16: Katar Emiri Ne Kadar Güçlü? Katar’da İç Dengeler ve Saray Darbesi İhtimali

 "Bu noktada Türkiye gibi güçlü bir müttefikin destek açıklaması ve asker gönderme kararı alması, yalnızca dışarıdan değil içeriden gelebilecek tehditlere karşı da Şeyh Temim’in elini güçlendirecektir."

 

Körfez’de patlayan Katar krizi onuncu gününü geride bırakırken, krizin nasıl sona ereceğine dair soru işaretleri halen havada duruyor. Kuveyt ve Türkiye başta olmak üzere krize dahil olan çeşitli aktörlerin yoğun arabuluculuk çabaları, birbiri ardına gelen resmi ziyaretler, krizin diplomatik yollarla aşılabilmesi ihtimalini güçlendiriyor. 

Öte yandan diplomasi galip gelmediği takdirde Katar’ın neyle karşı karşıya kalacağı henüz bilinmiyor. İlk günden beri Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır üçlüsünün krizi askeri bir operasyona götürebileceğine yönelik değerlendirmeler yapılıyor; ancak bunun gerçekleşme ihtimali, Emir'in darbe ile devrilmesi tehlikesinin yanında çok düşük kalıyor. Nitekim dikkatler ‘dışarıdan’ bir an uzaklaştırılıp ‘içeri’ye çevrildiğinde, Katar Emiri’nin ülke içerisinde de hatrı sayılır bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu anlamak mümkün.

16 Haziran 2017 Cuma

SA4467/KY31-FG15: Katar Krizi Nasıl Bitecek?

Sonsuz Ark'ın Notu:
14 Haziran 2017'de medyaya düşen haberin içeriğine göre ABD Başkanı Trump'un Katar'a ablukayı başlattığı ve 12 Milyar dolarlık F-15 savaş uçağı satmak için şantaj yaptığı tescillenmiştir; Trump teröre destek verdiğini iddia ettiği Katar'a savaş uçağı satarak destek vermektedir: 
"Suudi Arabistan'ın başını çektiği ülkelerin yalnızlaştırdığı Katar, ABD ile yeni savaş uçakları almak için anlaştı. Washington'da imzalanan anlaşmaya ABD Savunma Bakanı James Mattis ile Katarlı mevkidaşı Halid bin Muhammed El Atiye imza koydu. ABD, Doha yönetimine 12 milyar dolar tutarında F-15 savaş uçağı satacak. Amerikan medyası, Katar'ın imza atılan son anlaşmayla 72 jet alacağını duyurdu. ABD Başkanı Donald Trump, Katar'ı tecrit hamlesinde düğmeye kendisinin bastığını itiraf etmiş ve Doha yönetimini 'terörizmin sponsoru' olmakla suçlamıştı. Söz konusu anlaşma, bu açıklamalara rağmen gerçekleşti. Amerikan tarafı, anlaşmayla 42 eyalette 60 bin kişiye yeni iş olanağı sağlamayı hedefliyor. ABD Kongresi, geçen yıl 21 milyar dolar değerinde uçak satışını onaylamıştı."
Seçkin Deniz, 16.06.2017


Hafta başında, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) bölgesinde ve hatta daha ötesinde koordineli bir biçimde Katar’ı tecrit etme süreci başladı. Kriz ilk olarak Bahreyn’in Katar ile bağlarını koparmasıyla başlasa da arkasındaki asıl güç, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) de güçlü desteğini arkasına alan Suudi Arabistan idi. Tecrit büyük ölçüde tamamlandı: Riyad, Manama ve Abu Dabi, Katar vatandaşlarından topraklarını terk etmesini istedi, Katar ve Suudi Arabistan arasındaki kara bağlantıları kapatıldı, uçuşlar iptal edildi ve hava sahası kapandı. 

Mısır gibi ülkeler de olaya dahil olarak Katar ile bağlarını kopardı, hava sahalarını ve limanlarını tüm Katar araçlarına kapattı -Katar vatandaşlarının sınırdışı edilip edilmediği ise netleşmedi. Bu daha önce benzeri hiç görülmemiş bir durum, ama sonuç büyük ölçüde kaçınılmaz görünüyor.

14 Haziran 2017 Çarşamba

SA4458/KY31-FG14: Katar’ın 15 Temmuz’u

"Katar krizine Körfez ve dışında birçok aktör dâhil olsa da bu krizde asıl karşı karşıya olan iki taraf var: Suud ve Katar. Çok basit olarak “Katar’ın bağımsızlık mücadelesi” olarak özetlenebilecek bu mücadele, aslında yakın tarihte kısa bir yolculuğa çıkıldığında daha net anlaşılabilir."


Çok değil, altı-yedi sene öncesine kadar adını pek duymadığımız, haber bültenlerine, gazete manşetlerine fazla konu olmayan Körfez’in küçük ülkesi Katar, bugün bölgesel hatta uluslararası bir krizle gündeme oturdu. ABD’nin çiçeği burnunda başkanı Trump’ın Riyad ziyaretinin hemen ardından patlak veren ve “Katar’ın İran ile yakın ilişki içinde olduğu ve teröre destek verdiği” gerekçesine dayanan kriz, çok geçmeden Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) başını çektiği bir grup Arap ülkesinin Katar’ı ablukaya almasına kadar ilerledi.

Körfez’de çıkan her kriz, “Körfez tarihindeki en ciddi kriz” olarak anılsa da durum bu sefer gerçekten kaygı verici boyutlara ulaştı. Benzer bir kriz son olarak 2014 yılında yine İran ile yakınlık, Müslüman Kardeşler’e destek, El Cezire’nin yayın politikası gibi klasik gerekçelerle çıkmış, o dönem Suud, BAE ve Bahreyn’in büyükelçilerini Katar’dan çekmesine kadar varmıştı. Bugün ise Katar çok daha ciddi yaptırımlarla karşı karşıya bırakıldı. Peki gerekçeler ve aktörler hemen hemen aynı olmasına karşın, krizi bugün çok daha ciddi hale getiren faktörler neydi?

10 Haziran 2017 Cumartesi

SA4442/KY31-FG13: Trump Etkisi: Katar’a Politik Saldırı Nasıl Başladı?



Karanlık günlerden geçiyoruz. Manchester’da katledilen çocuklar, Donald Trump’ın Riyad’da gördüğü yaltakçı muameleyle zaten kararan günlerimiz Trump etkisiyle iyice karardı ki etkisi Trump’un kendisinden bile daha tehlikeli olabilir.

Trump, cizyesini ödeyen Arap liderlere çok açık konuştu. “Buraya insan haklarından bahsetmeye gelmedim. Aslına bakarsanız onun hakkında tek bir kelime bile etmeyeceğim. Size demokrasi dersi vermeye de gelmedim. Halklarınızla canınız ne isterse onu yapın. Hatta buraya hayattan konuşmaya da gelmedim. Buraya ölümden bahsetmeye geldim. Cihatçıların tamamını yeryüzünden silmenizi istiyorum,” der gibiydi.

9 Haziran 2017 Cuma

SA4437/KY31-FG12: Trump’ın Suud’a Desteği Körfezli Müttefiklerin Arasını Açtı

Georgetown Üniversitesi Katar kampüsünden Mehran Kamrava’ya göre, Trump’ın ziyaretinin ardından Suudi Arabistan ve BAE nüfuzlarını gösterme fırsatı buldu.


ABD Başkanı Donald Trump’ın Suudi Arabistan’ı ziyareti sırasında gösterilen ‘Arap birliği’, ABD’nin enerji zengini müttefikleri arasında patlayan tartışma ile sona erdi.

Trump ve Kral Selman’ın, İran’ı terörün ana sponsoru olarak göstermesinden üç gün sonra Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Katar’ı, İran’ı izole etme çabalarını baltalamaya çalışmakla suçladı. Gazeteler, din adamları ve hatta ünlü isimler, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad el Sani’ye saldırırken, Riyad merkezli el Cezira, Emir’i, ”İran’ın hançeri ile komşularını bıçaklamakla” suçladı.

Seçkin Deniz Twitter Akışı