31 Aralık 2019 Salı

SA8251/SD1579: "sıvanmış gerçekler" /16.10.2004/ 266. patika



...sıvanmış yüzler kadar sıvanmış gerçekler de serttir...
...hani birden bire yaşlanan yüzlerin, ağaran saçların veyahut karanlığı artan göz bebeklerinin...
...her yeri...
...her yeri sıvanmıştır, şimdiki hâlden çok önce...
...ama şimdi, şimdi sıvalar dökük ve yüzler sadece insan kalır...
...gerçekler de çırılçıplak...
...şimdi nedir?...
...ne içerir?...
...ve gerçekler neden çırılçıplak, sıvalar neden dökük?...
...gerçekler sarsar insanı...
...içine çeker...
...vantuzlu kolları çok güçlüdür...

SA8250/SD1578: Ankara'dan Orta Asya'ya: 'Hepimiz Türküz'

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, hakkında Asia Times yazarı olmak dışında çok fazla bilgi bulunmayan Alexander Kruglov'a aittir ve Türkiye ile Orta Asya'daki Türkî Devletler arasındaki ilişkilere yönelik olarak, profesyonel bir istihbarat ajanının dikkate alacağı noktalara odaklanarak telif edilmiştir. Analiz'in temel hedefi, Türkiye'nin kendi doğal etki alanı olan Orta Asya'da Rusya ve Çin'in etkilerini azaltma olasılığını sınırlamak ya da engellemektir. Sovyet Rusya ve Çin'in laiklik adı altında ateizmi yaydığı bu coğrafyada, Türkiye'nin yüz yıldır insan haklarına aykırı bir şekilde din eğitiminden mahrum bırakılan müslüman insanların bu haklarına yönelik çabaları Rus-Çin çıkarlarına aykırı görülmektedir. ABD-Avrupa-Rus-İsrail ortak üretimi olan terör örgütü DAEŞ'in Türkiye-Orta Asya ilişkilerini zehirleme potansiyeli olarak kullanılma çabaları da dikkate değerdir. Müslümanların dinî hassasiyetleri, (Wagner adlı paralı terörist örgütü kurduran ve ABD-Avrupa ve İsrail ile birlikte çalışarak iç savaşa sürüklediği her ülkeye gönderen) Putin tarafından, Suriye, Irak ve Libya'da olduğu gibi Orta Asya'da da DAEŞ maskesiyle tehdit edilmektedir. Türkiye küresel politik mülahazalarını güçlü olduğu sürece hayata yansıtabilir, bu anlamda BMGK üyesi ülkeler dahil, müslüman düşmanı yönetimler de Türkiye'nin karşısında yer almaktadır. Bu büyük yolculuğun sonunda Türkiye insanlığa büyük bir barış getirecek ve müslümanların öldürülmesinin, işkencelere ve tecavüzlere uğramasının önünü kesecektir.
Seçkin Deniz, 31.12.2019

Ankara to Central Asia: ‘We’re all Turks’
"Moskova etkisinin ve Pekin nakit parasının hakim olduğu alanda (Stans; ülke adlarının sonundaki istan'a yapılan vurgu, Kazakistan gibi), yeni bir iddiaya sahip Türkiye’nin büyük hedefleri var"

Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'in tozlu banliyölerinde, alışveriş yapan müşteri orduları, Dordoy toptan satış pazarında dolaşıyor. Dışarıdakilere göre, bu -Orta Asya'daki en büyük pazar-  kaotik bir konteyner ve gecekondu labirenti gibi görünebilir.. Avrasya ticaretinin bu giriş kapısında her zamanki gibi, dar sokaklar telaşlı ve hareketli; ulaşım yolları gece geç saatlere kadar trafikle tıkanmış durumda. 

30 Aralık 2019 Pazartesi

SA8249/SD1577: Sıkıntı (Roman); 1. Bölüm-Gök 13

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Öldürdüğü masum vatandaşın şehit olduğuna ve kendisinin de bu darbe sürecinde ölürse şehit olacağına inandıran bir ihanet duygusuydu bu."


Karmaşa her kalabalık şehrin en büyük sıkıntısıydı. Diğer başkentlere rağmen Ankara fazla karmaşık değildi. Şirketin gönderdiği araçla havaalanından şehir merkezine doğru ilerlerken, Erdoğan’ın başbakan olduğu ilk dönemi hatırladım. İlk talimatlarından biri Esenboğa Havaalanı ile şehir arasındaki çirkin yapılara çözüm bulunması ile ilgiliydi. Uluslararası ilişkilerde bir başkentin uyandırdığı intibâın ne kadar önemli olduğunu görmüştü ve kendi ülkesinde de bu intibâı bozacak şeylere izin vermeyecekti. Ki; iktidarda olduğu on yedi yıl boyunca da bu bakışını her alana yöneltecek ve yüzlerce yıllık yoksullukla birlikte devletin halkına yönelik davranışındaki zaafları tek tek yok etmeye çalışacaktı.

SA8248/KY1-CÇ697: Bir Pazartesi Yazısı

"Benim babam sizin babanızı döver!"


Soru sormak insan için hemen her zaman kolaymış gibi gelir. Kolayca sorabilen bir varlık gibi görünür yeryüzünde insan. İnsan soran-sorgulayan bir canlıdır nihayetinde, insan öyle algılanmıştır dünyamızda. Elbet bir yanıt beklenerek soruluyorsa kolaydır gibidir. Ve fakat insan sorarken ille de bir yanıt beklemez. Dünyasını tanıtmak meramıyla da sorar. Gerçek bir soru değildir. Gerçek bir sorgulama değildir ereklenen. Dünyasının sınırlarını göstermek içindir kurduğu ya da kurguladığı soru. Dilinin olanakları içinde dile getirilmiştir başkasının dünyasında olanaklı olup olmadığını hesaba katmadan kurgulayıp ortaya konulan soru. Böylece daha baştan önü kesilmiştir olası yanıtların. Kendi dünyasıyla sınırlandırmıştır. Bizde böyle bir sorunun peşine düşmeye niyetliyiz. Kendi dünyamın sınırları içinde kurguladığımın ayrımında olarak soruyorum işte: ikna olanaklı mıdır?

SA8247/KY69-EY463: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


29 Aralık 2019 Pazar

SA8246/AH23: Ateist Döngü’ye Hizmet Eden Bir Film: AD Astra-Yıldızlara Doğru

"Filmin akışında sonraki yüzyıllarda kurulan uzay kolonilerinin normalleştiğini görüyorsunuz. Roy’un iç sesinin Ay’da kurulan kolonide karşılaştığı şeylere verdiği tepki şöyleydi: “İçkiden ve tişört satan mağazalardan kaçıp buraya gelmiştik” İnsan insandan kaçtığı için uzayda koloniler kuruyordu, ama yine de kaçamıyordu kendisinden ve ürettiği hastalıklardan."


Satürn kuşağının altında uzaya demirlemiş olan ‘Lima Projesi’ gemisinin içinde 90. dakikada başlayan ve sonra dışında devam eden, gelecekteki şimdi için tarihin en iyi, en ünlü uzay komutanı olan efsane bir astronot baba (H. Clifford McBride'ın) ile onun yolunda ilerlemeyi hayatının amacı haline getirmiş olan astronot binbaşı oğlu (Binbaşı Roy McBride) arasındaki kesintili sohbet, 104 dakika boyunca izlediğim 100 milyon dolarlık maliyetle çekilen bu görsel efekt yığınının hangi amaçla çekildiğini anlamamı sağladı.

SA8245/KY13-AO324: Siyaset Örtüsü ve Toplumun Aşınan Yönleri

"Bu ülkenin bu hale gelmesinin bir toplum mühendisliği gerektirdiği aşikar."


Kurulduğu günden beri Ak Parti'nin muhafazakar temelli konjonktürel bir parti olduğunu söyleyip duruyorum.. Bu özelliği nedeniyle Ak Parti, sürekli değişen ve değiştiren bir iç dinamizme sahip. Değişen şartlara göre kendine yön çizen bir parti olması, Ak Parti seçmenini bu ani değişimlere uyuma zorluyor.

Güçlü bir iktidar partisi olması nedeniyle Ak Parti yalnızca kendi tabanını değil, karşısında olanları da, yani tüm toplumu değişim doğrultusunda peşinden sürüklüyor, diğer partilerin de tabanları aynileşiyor..

SA8244/KY69-EY462: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


28 Aralık 2019 Cumartesi

SA8243/SD1576: Japonya Hindistansız RCEP İstemiyor

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, ödüllü “Su: Asya'nın Yeni Savaş Alanı” kitabının yazarı Hintli jeostrateji uzmanı Brahma Chellaney'e aittir ve Çin'in bu ortaklıktan en büyük faydayı elde edeceğini düşünen Hindistan'ın 16 ülkeyi kapsayan Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP)'tan ayrılmasına odaklanmaktadır. Müslümanlara yönelik yok edici düşmanlık politikaları dünya gündemine taşınan Çin ve Hindistan arasındaki görüşmeleri 27 Ekim 2019 Pazar günü yayınladığımız SA8084/SD1519: Mamallapuram'da Modi ve Xi: Yeni Bir Ajanda mı? başlıklı çeviride incelemiştik. Çin'in işgal ettiği Doğu Türkistan'da Müslüman Uygurlara yönelik asimilasyon politikalarını dünya gündemine taşıyan ABD ve Avrupa ülkeleri, Hindistan'ın Müslüman Keşmir'in tek taraflı bir kararla ilhakına ve müslümanları dışlayan yeni vatandaşlık yasasına yönelik herhangi bir tepki vermemekte ısrar etmektedirler. Milyonlarca müslümanı Güneybatı Asya'da (Afganistan, Pakistan) Ortadoğu'da (Irak, Suriye, Filistin, Yemen, Mısır), Kuzey Afrika'da (Libya, Sudan, Cezayir, Tunus) öldüren ve Çin'le ayrı ayrı ticarî ve stratejik anlaşmalar imzalayan ABD-Avrupa koalisyonu, pazarlık masasında politik bir argüman olarak Çin'in müslümanlara yönelik asimilasyon politikalarını eleştirirken, Hindistan'ın müslüman düşmanlığını görmezden gelmektedir. Türkiye'nin, ABD-Avrupa Koalisyonunun bu şeytanî politik mülahazalara karşı temkinli duruşunu eleştirerek bağımsız dış politik kararlar almasını engellemeye çalışan Batı'nın amacı açıktır; Çin-Hindistan ilişkilerinde ABD politikalarının etkili olmasını tercih etmektedir. Batı'nın kendi çıkarlarını dolaylı olarak korumaya alma çabası Türkiye tarafından dikkatle izlenmelidir. Çünkü satanizmin egemen olduğu bir yerkürede yakın gelecekte Dünyanın doğusu çok ciddi bir savaşa hazır hale getirilmektedir. (Güncel Not: Çin Maliye Bakanlığı, Çin'in Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) üye ülkeleri, Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda'nın Pazar günü Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) imzaladığını açıkladı. ASEAN üye ülkeleri arasında Brunei, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland ve Vietnam bulunmaktadır. Hindistan RCEP'i imzalamadı. 15.11.2020)
Seçkin Deniz, 28.12.2019

RCEP without India isn't to Japan's liking
"Japonya, Çin liderliğindeki bir ticaret bloğu oluşturulmasını önlemek için Hindistan'ın Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklığa katılmasını tercih ediyor."

Daha önce ABD-Pasifik Ortaklığı'ndan çekilen Hindistan'ın Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklıktan (RCEP) da ayrılması Japonya'nın bir ikileme düşmesine neden oldu. Ancak Japonya, ABD'siz TPP'nin kurulmasına öncülük ederken, Hindistan olmadan bir RCEP istemiyor çünkü bu durumda ortaklık Çin'in öncülük ettiği bir ticaret bloğuna dönüşecek.

SA8242/KY69-EY461: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


27 Aralık 2019 Cuma

SA8241/KY1-CÇ696: Acemi

"Yahu ne anlatıyordum? Yine karıştırdım sanırım. Hep şu acemilik yüzünden."



Yaşama acemisiyim. Bunu bugün öğrenmiş değilim. Dün öğrenmiş de değilim. Aklım erdiğinden beri bu böyle. Bir mihmandar, bir rehber bulamadım. Olmadı. Kendini beğenmişliğin doğal bir sonucu denebilir de -Allah için doğru söylüyorum ki- ben kendini beğenmiş biri olmadım hiç. Kimseye tepeden bakmadım. Hani şimdi ‘adam kendini övmeye başladı!’ dense de bu bir hakikat. 

SA8240/TG273: How America Ends-Amerika’nın Sonu-I

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Atlantik Enstitüsü Fikirler bölümü kıdemli editörü Yoni Appelbaum'a aittir ve Amerikan toplumunda ve siyasetinde yaşanan kaotik durumu ele almaktadır. Sonsuz Ark olarak 'ABD'nin Çöküşü' etiketi ile yayınladığımız bir çok yayına ek olarak, doğrudan 'How America Ends- Amerika’nın Sonu' başlığını taşıyan bu analiz, ABD dışında yaşayanların bir temennisi beklentisi olmaktan ziyade, ABD'nin çöktüğünün somut bir gerçek olduğunu tescil etmektedir. Yazar Yoni Appelbaum'un şu cümlesi yeterince net ve nesneldir: "Amerika Birleşik Devletleri, belki de hiçbir zengin ve istikrarlı demokrasinin tecrübe etmediği bir geçiş dönemi yaşamaktadır: Tarihsel olarak baskın olan grup politik bir azınlık olma yolunda ilerlerken, azınlık olan gruplar ise eşit hak ve menfaatlerini savunur hale geldiler. Böyle bir geçişin emsalleri varsa; o emsaller, Beyaz İngilizler’in başlangıçta baskın olduğu ve baskın grubun sınırlarının o zamandan beri müzakere edildiği Amerika Birleşik Devletleri'ndedir. Ancak bu emsaller pek de teselli edici değildir. Bu yeniden müzakerelerin çoğu siyasi çatışmaya veya açık şiddete yol açmıştır ve çok azı şu anda devam etmekte olan kadar derindir." Türkiye, bu gerçeğin ışığında dış politika hedeflerini belirlemeli, temkinli ve tereddütsüz ilerlemelidir.
Seçkin Deniz, 27.12.2019

How America Ends
"Tektonik bir demografik değişim sürüyor. Ülke bir arada kalabilecek mi?"

Demokrasi, kaybedenlerin rızasına bağlıdır. ABD'deki partiler ve adaylar, 20. Yüzyılın büyük bölümünde, seçim yenilgilerinin ne kalıcı ne de dayanılmaz olduğu anlayışıyla seçimlerde yarıştı. Kaybedenler, sonucu kabul ederek fikirlerini düzeltip koalisyonlarını ayarlayabilir ve bir sonraki seçimlerde savaşmaya devam edebilirdi. 

SA8239/KY69-EY460: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


26 Aralık 2019 Perşembe

SA8238/SD1575: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 543 (16-20 Şubat 2019)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”


  
(Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz, orijinalini aramak istediğiniz tweet metnini kopyalayınız, Twitter arama motoruna yapıştırıp arama yaptırınız.)
(16-20 Şubat 2019)  (Şubat 2019: 3.150  Tweet+Önceki Toplam: 350.777+3.150 = 353.297 Tweet

Şarkul Avsat Türkçe @aawsat_turkce
Danimarka’da Türk Büyükelçiliğine saldıranlar sınırdışı edildi aawsat.com/node/1600296
@Seckin_Deniz retweetledi

Seçkin Deniz 🇹🇷 @Seckin_Deniz
Sonsuz Ark: 1 Temmuz 2013 Pazartesi SA271/AÇ12: Taksim/Gezi Parkı Fonetiği: Kavramlar, Postulatlar, Teoriler ve Gerçek sonsuzark.com/2013/06/sa271a…

SA8237/KY69-EY459: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


25 Aralık 2019 Çarşamba

SA8236/Sonsuz Ark-YD185: Arılar Çiçeklerin Elektrik Alanını Nasıl Algılar?

"Elektrik alan dolayısıyla tüyün hareket etmesi, tüye çarpan lazer ışınının frekansının değişmesini ve bu yolla da vibrometrenin tüyün hareketinin hızını ölçmesini sağlıyor. Arılar çiçeklerin 10 santimetre uzağında iken, çiçeğin elektrik alanı aynı statik elektrik etkisi gibi arıların tüylerinin hareket etmesine sebep oluyor."



Arılar, çiçekleri yalnızca kokularından ve renklerinden tanımaz; bunların yanı sıra çiçeklerini ürettikleri minimal elektrik alanlarından da seçebilirler. Bu elektrik alanlar, yeryüzü ve atmosfer arasındaki yük dengesini bozma özelliğine sahip olmakla birlikte her tür için farklıdır ve bitkinin yerden yüksekliğine ve şekline bağlıdır.

SA8235/KY13-AO323: İşin Kokusu Nasıl Çıkıyor?

"Araya başka hesaplar girmeyince olup bitenin kamuoyuna sızması ise neredeyse imkânsız.."


Belediyeler elde edilen rantın değerine göre mal sahibinden himmet, yardım, bahşiş, avanta, v.s, adına ne derseniz deyin bir para talep ederler. İddialara göre bazı belediyelerde ödenecek oranlar önceden bellidir. O nedenle o bölgenin (il, ilçe)başkanlarının isimlerinin önüne %10-15 gibi rakamlar yerleştirilmiştir. Onlar o isimle anılırlar..

Bazı belediyeler bu gibi işlerini bazı yerlere yönlendirerek yaparlar. Hatta bu konu öyle sistematik hale gelmiştir ki; hangi belediye adına kimin, nerede, ne kadar para alacağı bellidir..

SA8234/KY69-EY458: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


24 Aralık 2019 Salı

SA8233/SD1574: "kor'un içi" /16.10.2004/ 267. patika



...içinize düşen kor...
...kor olalı beri vardır zaten....
...ama içinize düşene kadar onu ardınıza sarkıtmaktan hoşlanırdınız...
...'bir sürü çokluğu' kadar sebepler bulur ve daha sonra, azalsalar bile, hâlâ onları gerçek sebepler olarak hatırladığınız için 'korları' def etme telaşıyla diri kalmaya çalışırdınız...
...kor içinize düşene dek çabalardınız...
...onu ardınıza atamamaya başlayınca içinize düşer; bilirdiniz...
...içinize düşünce de yakardı sizi...
...düştü, işte...
...düş'tü o...
...yıllarca önce'liğin tertemiz düşü...

SA8232/SD1573: İklimle İlgili Devrilme Noktaları Kitlesel Göçleri ve Sosyal Kaosu Nasıl Tetikleyebilir?

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Pennsylvania küresel angajman merkezi Perry World House adına hazırlanmıştır ve çevresel değişimler ve göç arasındaki etkileşimleri inceleyen bir araştırma merkezi olan Belçika Liège Üniversitesi Hugo Gözlemevi direktörü, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin baş yazarı François Gemenne’e aittir. Analiz İklim değişikliklerine bağlı olarak gelişmesi muhtemel göçlere ve bu yeni durumu tartışmak için gerekli olan kavramlara ve girişimlere odaklanmaktadır. Sonsuz Ark olarak, 'İklim değişikliği' sorunsalının yapay olarak üretildiğini ve çöken neoliberalizm sonrası yeryüzündeki insanları baskı altına almak, tehdit etmek ve  bunların bir sonucu olarak yönetmeye ve sömürmeye devam etmek üzere araçsallaştırıldığını düşünüyoruz. Çünkü iklim değişikliklerinin temel nedeni olarak sayılan karbon salınımlarının ve çevre felaketlerinin asıl sorumluları olan ABD, Avrupa Birliği, Rusya, Hindistan, Japonya, Çin gibi sanayi ülkeleri, iklim değişiklikleri üzerinden oluşturulabilecek bir yeni savaş alanı tesis etmeye çalışmaktadırlar. Çevre tehdit altındadır, ancak çevreyi tehdit eden ülkeler sanayi artıklarını çevreye zarar vermeyecek bir şekilde yok etmek yerine birbirlerine baskı uygulamaya çalışmaktadırlar. Trump başkanlığındaki ABD yönetimi, 2017 yılında çekileceğini duyurduğu Paris İklim Anlaşması'ndan ayrılmak için 5 Kasım 2019'da BM'ye resmi başvuru yapmıştır. ABD, 4 Kasım 2020’de anlaşmadan tamamen çekilerek 200 ülkenin imzaladığı anlaşmanın dışında kalan tek ülke olacak. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, "ABD, tüm emisyonları azaltmada, direnç geliştirmede, ekonomimizi büyütmede ve vatandaşlarımız için enerji sağlamada elde ettiği rekorla dünya lideri olarak yaptıklarıyla gurur duyuyor. Bizimki gerçekçi ve pragmatik bir model" diyerek yaptığı başvuruyu ilan etmiştir. Aşağıdaki analiz de ABD merkezli bir çalışmadır. Dünya 1900'lerin başında 2 milyar ton karbondioksit gazı açığa çıkarırken 2018 yılında bu miktar 16 kat artarak 36.2 milyar tona ulaşmış durumdadır. Avrupa Komisyonu ve Hollanda Çevre Değerlendirme Ajansı'nın son verilerine göre Dünya'yı en çok yıllık 10.5 milyar ton karbondioksit salınımıyla Çin kirletmekte, Çin'i 5 milyar tonu aşkın emisyon oranıyla ABD, 3,5 milyar ile Avrupa Birliği (AB) ülkeleri takip etmektedir. İlk üçten sonra, ilk 10'u tamamlayan ülkeler sırasıyla Hindistan, Rusya, Japonya, Almanya, İran, Güney Kore ve Kanada. Çevreyi kirleten ilk 10 ülke 100 yıldan fazla bir süredir çıkardıkları savaşlar, iç savaşlar, terör, darbeler ve ayaklanmalarla milyonlarca insanı göçe zorlamış olmakla yetinmeyerek bu kez iklim değişiklikleri gibi manipülatif sorunları gerekçe göstererek insanları yaşadıkları coğrafyalardan uzaklaştırmayı planlayan satanizmin  tetikçisi olarak çalışmaya devam etmektedirler. İnsanlığı Satanizm'in mevcut ve gelecekteki tehditlerine karşı uyarıyoruz.
Seçkin Deniz, 24.12.2019

How climate-related tipping points can trigger mass migration and social chaos

Gazete başlıklarında hızlı tarama yapan herkesin görebileceği gibi, iklim değişikliği büyük sosyal dönüşümleri tetikleme potansiyeline sahiptir. Bomba siklonları gibi aşırı hava olayları gıda güvensizliğine, isyanlara ve toplu göçlere yol açarak birçok etkiye yol açabilir.

23 Aralık 2019 Pazartesi

SA8231/SD1572: Sıkıntı (Roman); 1. Bölüm-Gök 12

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Çözüm denince derin, uzun bir sessizlik çöküyordu herkesin üstüne. Çözüm için enerji tüketenlerin çaresizliği, bıkkınlığı doluyordu çözümün bıraktığı boşluğa. Ankara’nın gözlerindeki umutsuzluğun sebebi buydu galiba."


Ankara’nın benim için anlamı farklıydı. Gök yazarı için de Ankara’nın farklı olduğunu görmüştüm; yazdığı uzun metin Ankara’yı kapsayan büyük ve derin, çok boyutlu bir karmaşanın sadece bir kısmını, ama önemli bir kısmını resmetmişti. Ankara İstanbul’dan devralmıştı bu karmaşayı. 

Herhangi bir başkent, haklı veya haksız, doğru veya yanlış, samimi veya düzenbaz bir şekilde göğün yetkilerini kuşanmış veya göğe başkaldırmış ve kendisini tanrısal yetkilerle donatmış ya da donatmaya çalışan hırslı insanların sessizce konuştuğu istisnaî bir sosyolojik merkezdi. Antik çağdaki şehir devletleri gibi değildi şimdiki zamanda başkentler, etki alanlarının sınırlarını genişleterek ülke sınırlarına ve mümkünse oradan da dünyanın her yerine hatta göğe doğru genişletmek istiyorlardı.

SA8230/KY1-CÇ695: İkimiz de Biliyoruz

"Yeter kendini gamla yeis arasında heder ettiğin!"



Göçmekte olan bir kuşağız. Sızlanıyoruz. ‘Eskiden böyle değildi!’ virdimiz oldu. Olması da doğal. Virdimiz olması doğal. Olan da doğal. Yeni gelen, yeni kuşak kendi değerlerini egemen kılmanın -ki kendi varoluşunu böyle gerçekleştirecek, başka türlüsü nâmümkün- uğraşında. Biz -gitmekte olan kuşak- bizim bilmediğimiz, anlamadığımız, anlayamayacağımız bu değerler, bu yargılar karşısında gayr-i tabii davranıyoruz. Zira olan biten bize gayr-i tabii geliyor. Tıpkı bizim egemen kılmaya çalıştığımız değerlerin bizden öncekilere gayr-i tabi gelmesi gibi. 

SA8229/KY69-EY457: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


22 Aralık 2019 Pazar

SA8228/SD1571: ABD Dış Politikası için “Kısıtlama” Gerçekten Ne İfade Ediyor?

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Amerika Birleşik devletlerini dünyanın tepesine inen bir tokmak olarak tasarlayan ve kullanan satanist gücün yönettiği bir konsey olan The Council on Foreign Relations (CFR) Dış İlişkiler Konseyi ile yakın ilişkileri olan, Brookings Enstitüsü'nün yayınladığı “Amerikan Egemenlik Savaşları: Amerika'yı Dünyayla Uzlaştırmak” adlı kitabın yazarı Stewart Patrick'e aittir ve son dönemde sıkça gündeme gelen ve ABD Başkanı Trump tarafından da uygulanmaya konan, ancak Pentagon-DeepState (Derin devlet) tarafından sert bir direnişle karşılaşan ABD'nin küresel hegemonyasını kısıtlamaya yönelik tartışmalara odaklanmaktadır. Stewart Patrick'in Quincy Enstitüsü temelinde sorguladığı bu yeni yaklaşıma dair kışkırtıcı soruları ABD'nin sonsuza dek egemen bir güç olacağı sanrısına dayanmaktadır. Oysa ABD ve küresel satanist düzen insanlığa getirdiği felaketlerin ve yok oluşun bir sonucu olarak artık apaçık bir şekilde bütün insanların hedefindedir ve ABD bu gücün temsilcisi olarak, tarihînde ilk kez kendi sonunu da getirecek olan çok derin bir itibarsızlığa mahkumdur. 13 Ağutos 2019 tarihli  SA7900/SD1453: Yeniden Dirilen Gerçekçilik; Quincy Enstitüsü'nün Yükselişi başlıklı çeviri yayınımızda  bu enstitüyü şöyle değerlendirmiştik; "Bu iki kan dökücü ismin (Solcu Soros ve Sağcı Koch) finanse ettiği diğer tüm düşünce kuruluşlarına zıt bir felsefe ile 'Quincy Enstitüsü' adında yeni bir enstitü kurarak, şu ana dek özetle bu iki finansörün de desteğiyle çalışmalarını sürdüren ve dünyayı renkli devrimler ve ayaklanmalar ve terör dahil kana boğan diğer enstitülere karşılık 'yaşa ve yaşat' prensibine dayanan bir dış siyaset anlayışını savunmayı planlamaktadır. Anlaşıldığı kadarı ile Quincy Enstitüsü, Trump'ın kontrol edilebilir hareket aralığını net bir şekilde tanımlamak, sınırlamak, yönlendirmek ve farklı etkilere kapatmak için çalışacak." Bu türden çabalar ABD'nin yeniden 'Büyük' olma hedefine değil, her dinden insan tarafından fark edilen satanizmin yeniden 'Efendi' olma hedefine matuftur ve başarısız olmaya mahkumdur. Bu gerçeği tarihin klasik imparatorluklarının nasıl çöktüğüne dair çalışmalarda bulmak mümkündür. Kendi savunma ve ticarî ihtiyaçlarını giderdiği için ABD yaptırımlarına maruz kalan Türkiye'nin küresel tabanlı stratejik planlamalarını yaparken bu gerçeği göz önünde tutması çok önemlidir.
Seçkin Deniz, 22.12.2019

What Would ‘Restraint’ Really Mean for U.S. Foreign Policy?

Yıllarca süren Amerikan küresel angajmanından sonra, “kısıtlama” kavramı anlaşılır bir şekilde anı yaşıyor. Berlin Duvarı'nın yıkılmasından otuz yıl sonra, Amerikalılar, yeni muhafazakarlar (neo-con) veya liberal müdahaleciler tarafından üstlenilmiş olsun ya da olmasın, dışarıda yaşanan aksiliklerden bıkmış durumdalar ve ülkelerindeki zorluklara adanmış daha fazla dikkat ve kaynak istiyorlar. Ulusal güvenlik kuruluşu, küresel ittifaklar ağı tarafından desteklenen, Amerikan birliklerinin ileri konuşlandırılması, Avrupa ve Asya'da “karasal dengeleme” ve dünya çapında demokrasilerin teşvik edilmesinde ABD önceliğini hala destekleyebilir. Halk daha dikkatli ve kısıtlı bir enternasyonalizmi tercih ediyor.

SA8227/KY69-EY456: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


21 Aralık 2019 Cumartesi

SA8226/SD1570: Yeni Anti-Kapitalizm

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Princeton Üniversitesi Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü ve Uluslararası Yönetişim Yenilik Merkezi kıdemli çalışanı, Alman ekonomi tarihi ve küreselleşme uzmanı Harold James'e aittir ve  yeni Anti- Kapitalist gelişmelere ve merkezi ABD'den Çin'e kayan jeopolitik değişimlere odaklanmaktadır. Harold James, 2008'de yaşanan ekonomik kriz sonrası, gelişen  Bilgi Teknolojileri ve Yapay Zeka çağında sadece kendilerini ve rantlarını düşünen Kapitalistlere karşı ortaya çıkan tepkilerin bu kez geçmişten farklı olduğunu söylemekte ve bir süredir yüksek gelir sahiplerinden yüksek vergi alınmasını tartışan Batı'da, kapitalistlere şu çağrıda bulunmaktadır: "Kapitalizmin savunucularının, sistemi nasıl daha kapsayıcı hale getireceklerini kendilerinin bulması gerekiyor, böylece insanların desteğini bir kez daha talep edebilirler."
Seçkin Deniz, 21.12.2019

The New Anti-Capitalism
"Hızlı teknolojik değişim çağımızın, Batı ülkelerinde kapitalizme karşı yenilenen şüphecilik ile çakışması şaşırtıcı olmamalıdır. Oysa bu seferki değişim en azından kazanan pazarların yükselmesi ve küresel ekonominin coğrafi merkezindeki değişim nedeniyle farklı."

Şu anda insanlık tarihinin en dramatik teknolojik ve ekonomik dönüşümünü yaşıyoruz. Ayrıca, dünyada kapitalizme verilen desteğin azalmasına tanık oluyoruz. Bu iki eğilim birbiriyle bağlantılı mı ve eğer öyleyse, nasıl?

SA8225/KY13-AO322: Bizi Hayatla Kandırıyor Dil

"Yaşamak kendini kandırmaktır.."



İnsan bir şeye sıkı sıkıya sarılarak, bir şeye iyiden iyiye sahip çıkarak hayata tutunmak ister..

Yaşamak için ulvi değerler üretir insanoğlu. O değerler uğruna, ölmeyi ve öldürmeyi göze alacak kadar yüksek tutar duygularını. Belki de insanı, insan kılan bu özelliğidir.. Kendini bir sahte duyguya perçinleyerek yol almak fıtratında olmasaydı, katlanılabilinir miydi bu kısa ömürde bunca hengameye?..

SA8224/KY69-EY455: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


20 Aralık 2019 Cuma

SA8223/KY1-CÇ694: VE

 "Benim ağzımdan bir tek ‘ve’ çıkmış değil."


Göçüp gittin. Göçüp gideceğini bilmeden, demişti biri. Kimdi? Yok, hemen cevaplama! Aklına ilk geleni söylediğinde yalan söylemiş olacaksın. Çoktan unuttun o sözü söyleyeni. Ve, demişti biri ardından. O sözün ardından. Ve takılmıştı aklın ‘göçüp gittin!’ sözünden çok ‘ve’ye. Ve’ler alıp başını gitmişti. Ve’ler peşinden sürüklemişti. Sürükleniyordun. Rüzgâra kapılmış kuru bir yaprak gibi. Oradan oraya savruluyordun. Ve diyen kimdi? 

SA8222/TG272: Amerikan Elit Yığını Nasıl Oluştu?-3

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, John Hopkins Üniversitesi Paul H. Nitze İleri Uluslararası Çalışmalar Okulu (SAIS) profesörü ve Dünya Bankası, USAID, Dışişleri Bakanlığı, OECD ve Afrika Kalkınma Bankası gibi kuruluşlara danışmanlık yapmakta olan ve halen, sosyal bozulmanın nasıl tersine çevrilebileceği ve buna nasıl ulaşılabileceğine dair bir kitap üzerinde çalışan Seth D. Kaplan'a aittir. 'Karşılaştırmalı Tarih' etiketi ile yapılan bu analiz, toplumların değişiminde elitlerin etkisine odaklanırken, İbn-i Haldun'dan Samuel Huntington'a kadar bir çok ünlü batılı 'elit'in görüşleri eşliğinde Amerikan Elitleri arasında bir kıyaslama yapmaktadır. Yazarın düşüncelerindeki sorunsalın başlangıç noktası elbette Amerikan toplumunun dağılması ve ABD'nin çöküşüdür. Seth D. Kaplan'ın oldukça nesnel bir yaklaşımla yaptığı analizin en çarpıcı cümlelerinden biri şudur: "Bu nedenle, birçok bilim adamı, toplumların şekillenmesi; elit erdeminin oluşumu; halk arasında güçlü değerlerin teşviki ve kahramanca hareketlere ilham vermede din faktörünün çok önemli olduğunu düşünmektedir. Ancak toplumlar geliştikçe inancın da etkisini yitirerek toplumun gerilemesine katkıda bulunduğu konusunda da uyarıda bulunmaktadırlar. Rasyonalizm ve materyalizm öne çıkarken elitleri toplumlarına bağlayan ortak eğilimleri ve toplumun yükselişini arttıran değer ve inançları zayıflatır. Sosyal rahatsızlıklar ve dağılma riski artar." Ateizm'in yaygınlaştığı Avrupa-Amerika'dan oluşan Batı'da toplumun gerilemesinde 'Din' faktörünün ve elitlerin  etkisinin önemine değinen düşünür sayısı çok azdır. Bugün Batılı medya ve kültür araçlarının dünyanın her tarafını istila ettiği ve değersizleşmeyi arttırdığı düşünülürse, Türkiye'nin çıktığı büyük yolculuğun ne kadar küresel bir etki üretebileceği de hesaplanabilir. İnsanlık ciddi bir buhranla yüz yüzedir ve İslam en saf ve en büyük kurtuluş umudu olarak, insanların ulaşabileceği her yerde olmalıdır... Türkiye'nin sorumluluğu budur.
Seçkin Deniz, 20.12.2019

How Do America’s Elites Stack Up?-3
"Elitler sadece, nüfusun geri kalanının endişelerine yatırım yapıp, "tarihin doğru tarafı" anlatımı hakkında alçakgönüllü davranır ve ayrıcalıklarını "kontrol etmek" yerine yönlendirmeye açık olurlarsa Amerikan toplumunu güçlendirebilirler."

Sorumlu bir Elitin Kazanılması

Max Weber'in iddia ettiği gibi, kitlesel demokrasi her zaman büyük ve karmaşık toplumlarda elit egemenliği sağlar. Kitlesel demokrasi gücü merkezileştirir, hükümetin idari bürokratik “makinelerine” güvenerek büyür ve kitlelere hitap edebilecek karizmatik liderlerin ortaya çıkmasını teşvik eder. Bunlar, devletin güçlenmesini ve nüfuzun “yönetici azınlık” da toplanmasını sağlar. Bu nedenle, Birleşik Devletler'in böyle bir elit tarafından yönetilmesi şaşırtıcı değildir.  Bu gerçeklik göz önüne alındığında, ABD nasıl daha iyi ve daha sorumlu seçkinler üretebilir?

SA8221/KY69-EY454: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dil


19 Aralık 2019 Perşembe

SA8220/SD1569: Almanya Batı'ya Karşı Çin'i Seçti

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Alman Marshall Fonu Asya Programı'nda çalışan kıdemli bir isim olan Janka Oertel'e aittir ve Çin'in Avrupa, özellikle Almanya ile kurduğu teknolojik işbirliğine odaklanarak, Amerikan çıkarlarını savunan bir perspektifle yazılmıştır. Janka Oertel'in, "Alman parlamentosu harekete geçemezse, Berlin'in, tehlikeli seçimlerden kaçınarak, güvenliğini ve rekabetçiliğini risk altında bırakarak, müttefikleri tehlikeye sokarak, tehlikeli yaklaşımını sürdürmesi ve en önemlisi, Avrupa’nın Çin’e (ve ABD’ye) karşı yürüttüğü teknolojik özerklik mücadelesinde genel konumunu zayıflatması neredeyse kaçınılmazdır." şeklindeki cümlesi, soruna bakarken gözlerimizi kapatmamızı, bildiklerimizi unutmamızı ve Almanya'nın Çin'e sağladığı neredeyse sınırsız imkanın bağımsız (!) Alman kurumlarınca alınan kararlara bağlı olduğuna inanmamızı istiyor. Oysa Küresel Satanist Çete, Avrupa ve ABD'nin bütün teknolojilerini Çin'e transfer ettirerek 2000 sonrası 20 yılda Çin'e taşındı; güç merkezini çürüyen Batı'dan Çin ve Hindistan'a taşıdı. Şimdi de aşağıdaki gibi analizlerle bu taşınmanın planladıkları bir şey olmadığına inanmamızı sağlamaya çalışıyorlar. Türkiye bu sorunu bütün yönleriyle analiz etmeli ve gelecek projeksiyonlarını özel olarak belirlemelidir.
Seçkin Deniz, 19.12.2019

Germany Chooses China Over the West
"Berlin'in Huawei’yi 5G ağlarından çıkarmayı reddetmesi, Avrupa’nın Pekin’e karşı durma ihtimalini zayıflatıyor."

ABD ve Avrupa Birliği itirazları üzerine, Alman hükümeti, Alman beşinci nesil hücresel ağlar için teknoloji sağlayan Çinli telekomünikasyon firmaları Huawei ve ZTE'ye net bir sınır koymayan yeni hazırlanmış güvenlik gerekliliklerini yerine getirmeye hazırlanıyor.

SA8219/SD1568: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 542 (11-15 Şubat 2019)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”


  
(Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz, orijinalini aramak istediğiniz tweet metnini kopyalayınız, Twitter arama motoruna yapıştırıp arama yaptırınız.)
(11-15 Şubat 2019)  (Şubat 2019: 3.150  Tweet+Önceki Toplam: 350.777+3.150 = 353.297 Tweet

Seçkin Deniz 🇹🇷 @Seckin_Deniz
@ecevahapoglu: "Öğrencilerin gönüllü katılımıyla sadece 4 ayı kapsayan ve henüz başlamadan, yoga etkinlik onayımın Bakanlık tarafından iptal edilmiş olduğunu öğrendim. Kamuoyunda oluşan hassasiyet nedeniyle alındığını düşündüğüm bu kararı saygıyla karşılıyorum" twitter.com/ecevahapoglu/s…

SA8218/KY69-EY453: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


18 Aralık 2019 Çarşamba

SA8217/Sonsuz Ark-YD184: Beynin Mikroplardan Korunma Şekli Alzheimer Hastalığına Yol Açabiliyor

"Denebilir ki, beyine gidecek hastalık yapıcılardan kaçınmak, bir anlamda Alzheimer hastalığını da geciktirmek veya bir noktaya kadar korunmak anlamına gelebilir."


Beyinde birikmesi, Alzheimer hastalığı ile ilişkili olan protein plaklar, bağışıklık sistemimiz istilacı mikroplarla savaşırken üretiliyor olabilir. Beta-amiloid protein plakları olarak bildiğimiz ve uzun vadede sinir hücreleri ve/veya oligodendrositler arasında birikiminin, Alzheimer ve ilişkili unutkanlık hastalıklarına sebep olduğu bilinse de, bu proteinlerin fonksiyonları gizemini koruyordu.

SA8216/KY69-EY452: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


17 Aralık 2019 Salı

SA8215/SD1567: "acılar" /20.10.2004/ 268. patika




...ömrünüzün kısa bir parçasında, size vereceği acıya dayanamayacağınızı düşündüğünüz herhangi bir olayla meşgul ettiniz değil mi zihninizi?...

...ettiniz elbette...
...etmiş değilseniz, size insan demem olası değil zaten....
...demem de...
...her ne ise...
...o acı mıdır, dayanılmaz olan?...
...acıyı sizin yaşamanız mıdır, dayanılmaz olan?...
...acıdan sonra baş başa kalacağınız beklentileriniz midir, dayanılmaz olan?...
...korktuğunuz yalnızlığınız mıdır, dayanılmaz olan?...

SA8214/SD1566: Berlin Duvarı'nda Dans

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız metin, 30 savaş bölgesi dahil 120'den fazla ülkeden haber vermiş ve birçok dünya lideriyle röportaj yapmış olan, şu anda da 1970 yılından beri çalıştığı BBC News'un Dünya İlişkileri Editörlüğünü yapan John Simpson'a aittir ve 30. yıl dönümünde 1989'da yıkılışına tanıklık ettiği Berlin Duvarı'na dair şahit olduklarını anlatmaktadır. Her ırktan insanı, yaklaşık 72 yıl (1917- 1989) boyunca NATO-Varoşa Paktları ile (her ikisi de siyonist-satanist yahudilerce üretilen) kapitalizm ve komünizm arasında ezen bir sistemin insanlık düşmanı olduğunu göstermesi açısından, 11 Eylül 2001 gibi, bu tarihi dönüm noktalarından birinin iyi anlaşılması gerektiğini düşünüyoruz.
Seçkin Deniz, 17.12.2019

Dancing on the Berlin Wall
"20. yüzyılın en büyük tesadüfî devrim sahnesine dönüş."

Bir zamanlar, zulmün ve bölünmenin keskin bir simgesiydi, yan sokaklarda, binalar arasında ya da açık araziler arasında mantıksız bir yol kesme, aileleri bölen bütün bir ulusun tutsak tutulmasıydı. Ve 30. yıldönümü öncesinde Ekim ayında Berlin'i ziyaret ederken, Berlin Duvarı'nın örüldüğü yerlerde duvarın izlerini güç bela buldum. Duvarın tamamen yok olduğu yerler vardı; bazı yerlerde ise zeminde belirsiz bir çift parke taşı serisiyle yeri işaretlenmişti. Birkaç kısa parçası, bir Disneyland eseri türünde korunmuştu, ancak yüzlerce metre boyunca açık bir öldürme alanıyla ayrılmış, gözetleme kuleleri ile işaretlenmiş, silahlı askerlerin ve öldürmek için eğitilmiş köpeklerin devriye gezdiği bu çift beton hattı, Duvar'ın verdiği korkuyla alakalı hiç bir anlam ifade etmiyordu.

16 Aralık 2019 Pazartesi

SA8213/SD1565: Sıkıntı (Roman); 1. Bölüm-Gök 11

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Bu roman bunları sorgulamamızı da sağlayacak bir derinlikte olmalıydı. Doğrudan ya da dolaylı olarak insanın ruhundaki dalgalanmalara temas edecektim."


Ertesi gün Antalya’daki iş toplantım için bindiğim uçakta, roman konusu zihnimi meşgul etmeye devam ediyordu. Uçak bulutların arasında süzülürken zihnim yine işliyordu. Yeri gökten izlemek bambaşka duygular üretiyordu çünkü. İnsanın göğe olan ilgisi doğaldı ve yukarıdan şeylerin nasıl göründüğünü bilmek istiyordu. Kitap göğün etkisini taşıyan bir güçtü. Bir roman yazacaktım ve insanlığın önüne bırakacaktım, dileyen okuyacaktı. Kafasındaki sorulara cevap arayanların okumak isteyebileceği bir romandı tasarladığım. 

SA8212/KY1-CÇ693: Keşke

"Her tür kötülük, her tür pislik nevi şahsınıza münhasır dolayısıyla söylenecek hiçbir şey sizi insafa, hakkaniyete, adalete, merhamet, şefkate götüremez. Yolu kesik. Yolunu kesmişsiniz insanlığa gidişin."


Ey sanal alemin muvazzaf kalemşörleri! 

Bilesiniz ki bilinmektedir ne tıynette olduğunuz. Bilinmektedir sırtlan soyundan daha betersiniz. Sinsilikte hiçbir canlı denginiz değil. Hayınlıkta hiçbir yılan size denk değil. Kurnazlıkta hiçbir tilki su dökemez elinize. Hunharlıkta hiçbir canavar yetişemez size. Acımasızlıkta, yüzsüzlükte denginiz yok. 

SA8211/KY69-EY451: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


15 Aralık 2019 Pazar

SA8210/SD1564: Neo-Nixonian Dış Politika Zamanı

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, dış politika konusundaki çalışmaları The Hill ve National Interest'da yayınlanan, Ohio'da uzun zamandır profesyonel ve taban örgütleme görevlisi olarak hükümet için çalışan, küresel, web tabanlı jeopolitik danışmanlık şirketi Wikistrat'a katkıda bulunan bir analist olan Greg R. Lawson'a aittir ve gerçekçi bir şekilde ABD'nin yaşadığı güç kaybını irdelemekte ve ABD'nin küresel hegemonyasının sürebilmesi ve çıkarlarının korunabilmesi için gerekli tedbirlerin neler olacağına dair direktifler vermektedir. Analiz'in ABD'nin 2. Dünya Savaşı sonrasında nasıl bir dünya düzeni kurduğunun ve geçmişin bütün imparatorluklarını nasıl ezdiğinin ve görkemli tarihlere sahip o kültürleri ve ülkeleri nasıl yönettiğinin anlaşılması adına önemli içeriklere sahip olduğunu gördüğünüzde, Kanlı Amerikan Yüzyılı'nın sona erdiğini görmekten büyük keyif alacaksınız. Elbette Kanlı Amerikan Yüzyılı'nın yerini bir 'Kanlı Çin Yüzyılı' ya da 'Kanlı Rus-Hint Yüzyılı' almamalıdır, bunun için bütün dünya ne gerekiyorsa yapmalıdır, ancak Türkiye dışında bu iki kanlı yüzyılın gerçekleşmesini engelleyecek alternatif bir gücün olmadığı da ortadadır. Analiz, ilginç içeriğindeki en önemli vurgularından birinde "Orta Doğu hâlâ Amerikan çıkarları için önemli, ancak geçmişte oranla ve farklı nedenlerden dolayı önemi azaldı" diyerek ABD'nin Orta Doğu'ya verdiği önemin 'farklı nedenlerden dolayı' azaldığını (Türkiye'nin stratejik yükselişini açıkça ifade edemeyen şeytanî amerikan dili burada da saklanmaya çalışmaktadır) belirtmekte ve 'İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana çoğu ABD yönetiminin yaptığının aksine, mevcut yönetimin Suudi Arabistan'a boş bir çek teklif etmeyi artık bırakması gerektiğini' söylemektedir.
Seçkin Deniz, 15.12.2019

It’s Time for a Neo-Nixonian Foreign Policy
"Amerika gerçekçiliği benimsemeli, ancak bu kez Çin'e kapıyı açmak yerine kapıyı kapatmalı."

1996'da, yeni muhafazakar (neo-con) yazarlar Bill Kristol ve Robert Kagan, Dış İlişkiler'de “ Neo-Reaganit Dış Politikaya Doğru” başlıklı oldukça etkili bir makale yayınladılar.


Birçokları, bu makalenin 9/11 sonrası George W. Bush dönemi dış politikasının çoğunun fikri temellerini attığına inanıyor. Ancak bugün Kristol ve Kagan’ın neo-muhafazakâr esinlerini reddetmemiz ve klasik, hatta Machiavellian anlamında gerçekçi olan bir düşünce tarzına geri dönmemiz gerekiyor. Bu tür politikaların en yeni Amerikalı uygulayıcısı Richard M. Nixon'dı, bu yüzden neo-Nixon dış politikasının zamanı geldi.

Seçkin Deniz Twitter Akışı