Askerî Darbe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Askerî Darbe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Mart 2024 Perşembe

SA10622/EK16: Açıkça Konuşmak: ABD'de Emekli Bayrak Subayları Neden Politik Söylemlere Katılıyor?

   Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız rapor- analiz, Marquette Üniversitesi Allis-Chalmers Siyaset Bilimi Profesörü Risa Brooks, aktif görevli bir Ordu stratejisti ve Georgetown Üniversitesi Edmund A. Walsh Yabancı Hizmet Okulu Güvenlik Çalışmaları Programı yardımcı doçenti, 'Dangerous Instrument: Political Polarization and U.S. Civil-Military Relations- Tehlikeli Araç: Siyasi Kutuplaşma ve ABD Sivil-Asker İlişkileri' (Oxford University Press, 2022) kitabının yazarı Michael A. Robinson ve Georgetown Üniversitesi Edmund A. Walsh Dış Hizmet Okulu Güvenlik Çalışmaları Programı uygulama profesörü ve dış eğitim ve sosyal yardım direktörü, 'Party, Politics, and the Post-9/11 Army-Parti, Politika ve 11 Eylül Sonrası Ordu' (Cambria Press, Kasım 2021) adlı kitabın yazarı Heidi A. Urben'in ortak çalışmasıdır ve ABD ordusundan emekli olan 'Bayrak Subayları'nın (*) politik açıklamalarına odaklanmaktadır.
Seçkin Deniz, 07.03.2024, Sonsuz Ark 


Speaking Out: Why Retired Flag Officers Participate in Political Discourse 

Son yıllarda emekli general ve albayların çeşitli siyasi açıklamalar ve kampanya destekleri yapmaları, akademisyenler arasında ordunun partizanlık yapmama normunun akıbeti hakkında büyük tartışmalara yol açtı. Buna rağmen, bu eylemleri ve normları gerçekte nasıl gördükleri - iç siyasi konularda konuşmayı uygun görüp görmedikleri ve ne zaman uygun gördükleri - hakkında nispeten az bilgiye sahibiz. 

10 Mart 2022 Perşembe

SA9584/TG365: Myanmar: Umutlu Bahar'dan Kavurucu Yaz'a

      Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Myanmar merkezli bağımsız bir analiste aittir ve Naw Theresa takma adıyla yayınlanmıştır; Myanmar (Burma)'da ülkenin modern kurucusu Aung San'ın kızı Aung San Suu Kyi'nin liderlik ettiği Ulusal Demokrasi Birliği (NLD) hükümetine karşı hükümete karşı Tatmadaw (Myanmar'ın ordusu)'ın 1 Şubat 2021'de gerçekleştirdiği askeri darbe (2 Şubat 2021'de Myanmar Genelkurmay Başkanı Min Aung Hlaing başkanlığında, 8 üst düzey askerden ve 3 sivilden oluşan ve yürütme yetkisine sahip olan Devlet İdare Konseyi kuruldu) sonrası iç savaşa giren ülkenin genel durumuna odaklanmaktadır. ABD kontrolünde, yarı demokratik yarı askeri bir rejim ile yönetilen Myanmar hükümetinin Müslüman Rohingyalara uyguladığı soykırım, hem ABD'nin hem de Avrupa-İngiltere'nin desteği ve kışkırtmasıyla gerçekleşmişti. Amaç Çin sınırında Çin için güvensiz bir bölge oluşturmaktı. Şubat 2021'de yapılan askerî darbe de Çin ile ilişkileri artan yönetimin devrilmesini amaçlayan bir ABD-İngiltere-Avrupa ortak girişimidir. Analiz'in çektiği genel fotoğrafta, "Acı verecek kadar uzun bir 12 aydan sonra, ülke neredeyse eşi görülmemiş bir şiddet ve ülke çapında iç savaş dönemine girerken, sevinçli meydan okuma seslerinin yerini silah sesleri, patlamalar ve muazzam acılar aldı. Cunta kendisini yapılandırırken Devlet İdare Konseyi (SAC) güçleri tarafından en az 1.560 protestocu öldürüldü ve yaklaşık 12.000 kişi tutuklandı. Ordu kendi vatandaşlarına ahlaksızca şiddet uygularken, işkence ve yargısız infazların gerçekleştiğine dair güvenilir raporlar bulunuyor." cümleleri ile "Eylül ayındaki “Ulusal Savunma Devrimi”nin başlamasından bu yana, her gün düzinelerce cunta askerinin PDF birimleri tarafından öldürüldüğü iddia ediliyor. Verilen sayılara göre, 7.000'den fazla cunta askeri ve polis öldürüldü, PDF birimlerinin ise yalnızca birkaç yüz ölüme maruz kaldığı bildirildi." cümlesi muhalif kanadın yorumlarını içerirken, "Cunta, PDF birimleri tarafından bölge yöneticileri, memurlar, keşişler ve askeriye bağlantılı partilerin üyeleri de dahil olmak üzere yaklaşık 2.000 sivilin öldürüldüğünü ve yaklaşık 5.000 “teröristin” tutuklandığını iddia etti." cümlesi de darbecilerin iddialarını yansıtmaktadır. Myanmar'daki küresel durumunun özeti ise analizdeki iki bağlamla ortaya konulduğu gibi çok nettir: "Dünya COVID-19, iç sorunlar ve daha büyük jeopolitik çatışmalarla meşgulken, yarı yarıya çökmüş bir devlette 55 milyon insanın iç savaşa doğru sürüklenmesi çoğu ülkenin radarından kaybolmuştu. Şu anda hem cunta hem de NUG, çatışmayı çözmenin tek yolu olarak askeri zaferi görüyor. NUG, uluslararası toplumun müdahale etmemesinin bir sonucu olarak silahlı devrime başvurmasını haklı çıkardı." , "İnsanlık dışı bir tiran ve aşırı hırslı muhalifleri birbirlerine sözler ve mermiler aracılığıyla saldırırken, insanlar giderek daha fazla arada sıkışıp kalıyor. Bu anlamsız çatışmayı gerçekte kimin “kazandığına” bakılmaksızın, ne kadar kısa bir süre olursa olsun, Myanmar halkı gelecek nesiller için 2021 olaylarının bedelini ödeyecek." Analistin, Arakan'daki Müslüman Rohingya'lara uygulanan insanlık dışı nefret, şiddeti, katliamları ve sürgünü görmezden gelerek kurduğu "Myanmar halkı gelecek nesiller için 2021 olaylarının bedelini ödeyecek." cümlesi, aslında tam olarak şöyle kurulmalıdır: "Budist rahiplerle birlikte, hükümeti, devleti ve halkıyla Müslümanları palalarla parçalayan, canlı canlı yakan Myanmar halkı bunun bedelini şimdiden ödemeye başlamıştır." 1990 yılından itibaren sistematik olarak Müslümanlara yönelik baskı 2001 yılından sonra daha da şiddetlenmiştir. 2005'ten sonra artarak süren canavarca saldırılar sonrasında, Rohingya Dayanışma Organizasyonu (RDO) Başkanı Dr. Muhammed Yunus'un DÜNDEN BUGÜNE ARAKAN başlıklı akademik çalışmasında ifade ettiği gibi, "Budist fanatikler ve Burma polisi Müslüman avına çıktı. Müslüman köy ve kasabalarına baskınlar düzenlenmeye başladılar. Çoğu Müslüman köy suçluları barındırdıkları gerekçesiyle ateşe verildi. Üç yüzün üzerinde Müslüman köy tamamen yakıldı. Cami ve Medreseler ateşe verildi. Cuma namazlarında Müslümanların camiye girmemeleri için Budist Fanatiklerce kuşatıldı. Bağımsız insan Hakları kuruluşlarına göre 1000 civarı Müslüman bu son olaylarda katledildi. Binlerce Müslüman evlerinden ve köylerinden sürülerek ormanlarda yaşamaya başladı. Binlerce Müslüman komşu Bangladeş'e sığınmak için teknelerle Naf nehri ve Hint Okyanusuna açıldı. Bangladeş Hükümetinin mültecileri kabul etmemesi sonucu yüzlerce Müslüman nehirde ve okyanusta boğularak öldü." (2017) BM’nin “dünyanın en çok eziyet gören etnik gruplarından biri” diye tanımladığı Arakanlı Müslümanlara yönelik insanlık dışı şiddet, katliam ve tecavüzler 1 Şubat 2021'de askerî darbe ile devrilen Nobel Barış Ödüllü lideri Aung San Suu Kyi tarafından yönetilen Myanmar'da gerçekleşmiştir; asıl sorumluluk kendisine ait iken hiçbir uluslararası kuruluş onu sorumlu tutmamıştır ve hükümet güçlerine yönelik eleştirileri göz ardı eden Aung San Suu Kyi utanç verici bir tutumla Müslümanları suçlamıştır (2017, Sonsuz Ark) Myanmar'ın bugün yaşadığı iç savaş ödeyeceği bedellerin başlangıcına işaret etmektedir. Türkiye, Bangladeş'le işbirliği halinde Rohingyalara destek vermeye devam etmelidir.
Seçkin Deniz, 10.03.2022, Sonsuz Ark


Myanmar: From Hopeful Spring to Scorching Summer

Kalabalıklar bir yıl önce 1 Şubat'ta, ordunun küstah güç gaspını protesto etmek için Myanmar'ın kasaba ve şehirlerinde toplanmaya başladığında, yaygın olarak paylaşılan coşkulu bir meydan okuma duygusu vardı. Karnaval benzeri bir atmosferde, arabalardan daha önceki bir dönemin neşeli protesto şarkıları yayılırken, gençler yürüyor, sloganlar atıyor ve esprili pankartlar taşıyorlardı. Onlarca yıl öncesindeki kendi hallerini anımsayan yaşlı Burmalılar, gençleri ilerlemeye çağırırken aynı zamanda ordunun kendi içinde belirlediği “asla havaya ateş etme” uygulaması konusunda onları uyarıyordu.

4 Şubat 2022 Cuma

SA9544/SD2316: Afrika İkinci Bir Soğuk Savaşa Dayanamaz

  Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Afrika İhracat-İthalat Bankası'nın (Afreximbank) baş ekonomisti ve araştırma direktörü Hippolyte Fofack'a aittir ve ABD-Çin arasında yaşanacak muhtemel bir yeni Soğuk Savaş'ın Afrika'da neden olacağı felaketlere odaklanmaktadır. Nesnel ve genel bir yaklaşımla telif edilen analiz, neredeyse her ay askerî darbelerin yaşandığı (Sudan, Gine, Mali, Burkina Faso, Gine Bissau, vb.) ve iç savaşların körüklendiği (Orta Afrika Cumhuriyeti, Libya, Etiyopya, vb) Afrika ülkelerinin küresel rekabet alanlarından biri olarak görülmesinin sonuçlarını net bir şekilde yansıtmaktadır. ABD-Rusya-Avrupa, BAE-Suud-İsrail ve İsrail tarafından kurulan ve desteklenen ve kasten algısal tahrifat yapılarak 'Cihat-İslamcı güçler' adı verilen korku salan terör örgütleri üzerinden rekabet savaşlarının yaşandığı Afrika her geçen gün direniş dayanaklarını Türkiye'nin desteği ile oluşturmakta ve güçlendirmektedir. Afrika'daki Diplomatik misyon sayısını arttıran, üst düzey ziyaretlerini hızlandıran, ticaret hacmini katlanarak büyüten Erdoğan liderliğindeki Türkiye'nin adil, karşılıklı çıkarlara ve insanî ilişkilere dayalı Afrika politikasının bu türden yeni sömürgeci yaklaşımlara karşı etkili olduğu ve bundan sonra da etkili olacağı açıktır (Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar Afrika'da 30'un üzerinde ülkeyi ziyaret etti. 2015-2020 yılları arasında karşılıklı yapılan üst düzey ziyaretlerin sayısı 500'ü aştı. 2002 yılında Afrika'da 12 olan büyükelçilik sayısı 43'e yükseldi. Ankara'da bulunan Afrika büyükelçiliklerinin sayısı ise 2008'den bu yana 10'dan 37'ye çıktı.) İlki 2008'de İstanbul'da, ikinci ise 2014'te Ekvator Ginesi’nin başkenti Malabo’da yapılan Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi'nin13 yıllık aranın ardından üçüncü kez 16-18 Aralık 2021'de İstanbul'da toplanması ve alınan kararlar Türkiye-Afrika İşbirliğinin uzun vadede önemli sonuçlar elde edeceğini göstermektedir. Orta Afrika Cumhuriyeti (OAC) Dışişleri, Frankofoni ve Yurtdışındaki Orta Afrikalılar Bakanı Sylvie Baipo Temon'un 27 Ocak 2022'de geldiği Türkiye'de yaptığı açıklamalar önemlidir. Türkiye'nin tarihsel anlamda büyük bir imparatorluğu simgelediğini açık yüreklilikle dile getiren Temon, "İradenizde istikrarlı davrandığınız için, Orta Afrika Cumhuriyeti'nin ve Afrika kıtasının yanında yer almış olduğunuz için teşekkür etmek istiyorum." demiş ve eklemiştir: "Orta Afrika Cumhuriyeti'ne, Türkiye Cumhuriyeti nezdinde bir açılım gerçekleştirme imkanı tanımış oldunuz. Ben de her talebe olumlu cevap vermeye çalıştım. Biz de bugün burada hazır bulunuyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'ne ihtiyacımız olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti'nin deneyimine ve tecrübesine ihtiyacımız olduğunu ifade etmek istiyorum."
Seçkin Deniz, 04.02.2022


Africa Cannot Afford a Second Cold War

"Yüzyıllar boyunca, sömürgeci güçler ve ardından süper güçler, Afrika'yı yalnızca ekonomik, güvenlik ve jeopolitik çıkarları prizması aracılığıyla gördüler ve gelir yakınsamasını ve bölgesel entegrasyonu baltaladılar. Bugün, ABD-Çin gerilimlerinin körüklediği aynı zihniyet, kıta genelinde güvensizliği arttırıyor."

2020'de yaşanan şiddetli çatışmalarda 20.000'den fazla Afrikalı öldürüldü, bu on yıl öncesine göre neredeyse on kat artış demek. Eşzamanlı olarak ve belki de tesadüfi olmayan bir şekilde, Çin-Amerikan rekabeti keskin bir şekilde tırmandı. Bu kez ABD ve Çin arasında yaşanacak yeni bir soğuk savaş ve diğer bölgesel güvenlik tehditleri, Afrika'nın ekonomik kalkınması ve yeşil geçiş için felaket olabilir.

9 Kasım 2021 Salı

SA9435/SD2230: Gine: Bu Tehlikeli Darbeyi Yenilenme Şansına Çevirmeliyiz

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Afrika kalkınması ve insan hakları, terörle mücadele üzerine araştırmalar yapan Afrika ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki marjinal topluluklarla çalışan Gine asıllı Amerikan vatandaşı Kadiatou Sylla'ya aittir ve 14 Ağustos 2021'de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Vahdettin Köşkü'nde bir araya geldikten birkaç hafta sonra, 5 Eylül 2021'de, dünyanın en büyük alüminyum cevheri boksit rezervlerine sahip Gine'nin Cumhurbaşkanı, Eski Afrika Birliği Başkanı, Paris Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörlük titri bulunan Alpha Condé'nin, ABD tarafından eğitilmiş subaylar (Gine'de 2010'da ilk demokratik güç değişimiyle başa gelen Alpha Conde, 2018'de oluşturduğu elit timin başına bizzat getirdiği, Afganistan, Fildişi Sahili, Orta Afrika Cumhuriyeti gibi birçok ülkede operasyonlara katılan ve İsrail Uluslararası Güvenlik Akademisi, Senegal Piyade Okulu ve Paris Harp Okulunda eğitim alan Albay Mamady Doumbouya) tarafından askerî darbe ile devrilmesi sonrası yeni döneme ve yol haritasına odaklanmaktadır. Türkiye'nin Afrika'da etkili olmasını engellemek için, diğer Müslüman Afrika ülkelerinde olduğu gibi, Müslüman Gine'de de Fransa-ABD-İsrail ortaklığı ile gerçekleştirilen askerî darbelerin sona ermesi ve büyük güç mücadelesinin halk yararına sonuçlanabilmesi için demokrasinin yeşermesi gerekmektedir. Erdoğan'ın Ekim 2021'deki Angola, Togo ve Nijerya gibi önemli üç Afrika ülkesini ziyareti sonrası yaptığı açıklama Türkiye'nin politikalarının şeffaflığını da ortaya koymaktadır: "Türkiye Afrika halklarına özledikleri saygı ile yaklaşan tek ülke olma özelliği ile büyük bir avantaja sahiptir. Erdoğan'ın Sağlık ve iklim krizleriyle sarsılan, dengeleri bozulan, yeni arayışlara yönelen dünya için Afrika'nın mümbit toprakları hala en değerli kaynaktır. Sömürgecilerin sürekli biçim, yol, yöntem değiştirerek kıtayı ellerinde tutma gayretleri bitmedi ve bitmeyecektir. Buna karşılık Afrika halklarının hafızalarında geçmişte yaşadıkları acılar tüm tazeliğiyle durmaktadır. Daha önemlisi Afrikalı dostlarımız sahip oldukları zenginliklerin öneminin ve kendilerine sağlayacağı faydanın da farkındadır. Afrika toplumları artık sömürülmek, ezilmek, öldürülmek değil adil bir paylaşımla gelişmek, kalkınmak, büyümek ve insanlığa bu şekilde katkıda bulunmak istiyor. Sömürgecilerin izlerini kıtanın dört bir yanında siyasetten ekonomiye, sosyal ve kültürel hayata kadar her alanda görmek mümkündür. Buna rağmen Türkiye'nin karşılıklı saygıya, muhabbete, dayanışmaya, birlikte kazanmaya ve paylaşmaya dayalı politikaları artık yavaş yavaş kök salmaya, taban tutmaya, karşılık bulmaya başlamıştır."
Seçkin Deniz, 09.11.2021


Guinea: We must turn this dangerous coup into a chance for renewal

"Darbe hiçbir zaman milletin sorunlarına çözüm olmadı. Ancak doğru baskı ile Gine halkı bu anı fırsata çevirebilir."

5 Eylül'de Gine, bağımsızlıktan bu yana üçüncü başarılı askeri darbesini yaşadı. Bu kez, bazıları ABD tarafından eğitilmiş ordu subayları, Konakri'deki başkanlık sarayına baskın düzenledi ve bir çatışmanın ardından Cumhurbaşkanı Alpha Condé'yi gözaltına aldı. Kısa bir süre sonra, özel kuvvetler komutanı Albay Mamady Doumbouya devlet televizyonunda hükümetin ve anayasanın feshedildiğini duyurdu.

2 Kasım 2021 Salı

SA9425/SD2223: Öngörülemeyen Bir Türkiye'nin Yüksek Maliyeti

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, ABD merkezli Carnegie Europe'da misafir araştırmacı olarak çalışan Marc Pierini'ye aittir ve CHP-HDP-İP-SP-PKK-FETÖ-GEP-DAP gibi örgütleri destekleyeceğini ilan eden ABD Başkanı Joe Biden'ın Türkiye ve Erdoğan karşıtı politikalarını belirleyen 'kindar' ve satanist düşünce kuruluşlarının tezlerini tekrarlamaktadır. Ortadoğu, Doğu Akdeniz, Kafkaslar ve Afrika'da her geçen gün etkisini arttıran Türkiye için 2023 kavşağının ne kadar önemli olduğunu analistin 'saldırgan' dilinden anlamak mümkündür. ABD, Almanya dahil 10 ülkenin Büyükelçisinin, Türk Yargısı'na ültimatom vererek CHP-HDP-İP-SP-PKK-FETÖ-GEP-DAP ile işbirliği içerisinde olan sanık Osman Kavala'nın serbest bırakılmasını istemeleri sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 'persona non grata' ilkesini hayata geçireceğini ilan etmesi karşısında paniğe kapılmaları ve geri adım atmaları bu küresel satanist çetenin organize eylemlerinin net bir fotoğrafının çekilmesini sağlamıştır. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, "Büyükelçiler yeni bir açıklama yapmasa Cumhurbaşkanımızın talimatıyla sınır dışı edilmeleri konusunda çalışma başlatmıştık, içlerinde bavullarını hazırlamaya başlayanlar vardı. Bu açıklama kabul edilemezdi, yargıya talimat içeriyordu, arkadaşlarıma 'hadlerini bildirin' dedim. Bu süreçte herkes gördü ki, Türkiye'ye kimse ne parmak sallayabilir ne de içişlerine karışabilir." şeklindeki açıklaması Türkiye'nin tepkisinin netliğini ifade etmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 25 Ekim 2021'de Kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklama aşağıdaki analizin temel felsefesini deşifre etmekte ve güçlü bir şekilde karşılık vermektedir: "Büyük ve güçlü Türkiye'nin silüetinin şekillenmeye başladığı şu dönemde ülkemizi 2023 kavşağında yeniden eski düzene, yani siyasi kaos, ekonomik yıkım, sosyal çatışma iklimine döndürmek isteyenler var. Kim bunlar? CHP. CHP deyince de çılgına dönüyorlar. Dışarıda ve içeride tek bir koro halinde yürütülen kampanyanın amacı bizden kurtulmak değil, bizim ülkemizin hanesine yazdırdığımız demokrasi ve kalkınma kazanımlarını yok etmektir, dertleri bu. Kardeşlerim bayraklar farklı, insanlar farklı, çehreler farklı, ifadeler farklı olabilir ama amaç aynıdır o da büyük ve güçlü Türkiye hedefinin önünü kesmektir. Ama onların bilmediği bir şey var, milletimizle birlikte diplomasinin de siyasetin de ekonominin de dilini çözeli çok oldu. Buradan bir kez daha tekrarlıyorum başaramayacaksınız ya bu ülkenin bağımsızlığını bu ülkenin vakarını bu devletin büyüklüğünü kabul edeceksiniz ya da nefesiniz tükenene kadar içinde çırpındığınız kibir ve nefret çukurunda debelenmeye devam edeceksiniz."  Türkiye seçmeni 2023 kavşağında satanizmin tuzaklarına kapılmayacaktır.
Seçkin Deniz, 02.11.2021


The High Cost of An Unpredictable Turkey
"Türkiye'de Meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine yirmi ay kala siyasi tartışmalar hararetli geçecek. Batı, Ankara ile ilişkisinin daha da kötüleşmesini görmektense oturup beklemeyi seçebilir."

2019-2020'de Türkiye liderliği bir dizi dış politika ve askeri girişim başlattı.  Ankara'nın Bakü'ye askeri desteği sayesinde Azerbaycan'ın Ermenistan'a karşı kazandığı zaferden başka girişimler pek sonuç vermedi.

21 Mart 2021 Pazar

SA9125/SD2003: Myanmar'da Yeni Kriz, Yeni Fırsat

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

 Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Harvard Kennedy School of Government'daki Ash Center'ın kıdemli araştırmacısı, Bangladeş'teki Grameenphone'un kurucusu Iqbal Quadir'e aittir ve Myanmar'daki askeri darbe sonrası, Myanmar'ın soykırım uyguladığı Rakhine Müslümanları olan Rohingyalar'a yönelik kalıcı çözüm için çağrı yapmaktadır ve ABD liderliğinde, Bangladeş'le yapılacak işbirliği ile geri dönüş için ve Mayanmar'da kalan Rohingyaların güvenliği için yapılabilecek olanları sıralamaktadır. ABD kontrolünde, yarı demokratik yarı askeri bir rejim ile yönetilen Myanmar hükümetinin Müslüman Rohingyalara uyguladığı soykırım, hem ABD'nin hem de Avrupa-İngiltere'nin desteği ve kışkırtmasıyla gerçekleşmişti. Amaç Çin sınırında Çin için güvensiz bir bölge oluşturmaktı. Şubat 2021'de yapılan askerî darbe de Çin ile ilişkileri artan yönetimin devrilmesini amaçlayan bir ABD-İngiltere-Avrupa ortak girişimidir; analistin bu kanlı tasarımcıların çözüm bulacağına olan inancı trajik bir çaresizliğin göstergesidir. Türkiye, Bangladeş'le işbirliği halinde Rohingyalara destek vermeye devam etmelidir.
Seçkin Deniz, 23.03.2021


New Crisis, New Opportunity in Myanmar

"ABD liderliğindeki küresel topluluk, Myanmar'daki Rohingyalar için sürdürülebilir bir gelecek müzakere etmek amacıyla Bangladeş'i güçlendirmelidir."

Myanmar'daki Şubat darbesi, bölgedeki insan hakları açısından trajik bir yenilgidir. Buna rağmen bir fırsat üretmektedir. Washington'daki yeni yönetimle, Rohingya nüfusunu üç yıldan fazla bir süredir yerinden eden mülteci krizini çözme şansı nihayet var.

19 Eylül 2019 Perşembe

SA7987/KY13-AO307: Darbecilerin Gıdası İdam..

"Fırsat bulsalar yine aynı zalimliği yaparlar."


Aşağıdaki fotoğrafa iyi bakın... Ne görüyorsunuz? Gökyüzü siyah, hava kararmış değil mi? Oysa Menderes öğleyin saat 13.21'de asıldı... Hava kararmış ve Menderes hala ipte... İndirmemişler! Bunu yapan zalimlerin uzantıları yok olmadı, hala içimizdeler. Fırsat bulsalar yine aynı zalimliği yaparlar..

24 Haziran 2014 Salı

SA733/KY10-MrÖz8: Bütün Bunlardan ‘Ordu Masum’ Sonucu da Çıkmasın

“Halkın çok büyük bir kesimi için darbe, yaşarken ölmek, demek; her alanda özgürlüğünü kaybetmek, demek; yargısız infaz, demek; katliam, demek.”


Ak Parti cemaatle işbirliği yaptı, düne kadar ortaklardı vs vs... Defalarca duyduk, okuduk bunları. Nihal Bengisu Karaca, Dursun Çiçek'le röportaj yapmış, kızı İrem Çiçek de konuşmaya katılmış. İrem'in babası için gösterdiği gayret takdire şayan, evet onun ve onunla aynı pencereden bakanların gördüğü tam da bu olabilir. İnkâr mı edeceğim? Elbette hayır. Zira görünen köy ortada. Ben kendi penceremden gördüklerimi yazayım.

28 Şubat bin yıl sürecekti. Belki bin yıl değil ama etkisinin uzun yıllar süreceği kesin. 28 Şubat darbe postu giydirilmiş bir soykırımdı. Dindar bir neslin öğrenim ve çalışma hayatı katledildi. Bir neslin beyin ölümü gerçekleştirilmek istendi.

22 Haziran 2014 Pazar

SA728/AS59: Islak İmza; Mertliğin Reddi

“Bu imza da kurudur kardeşim, ıslak olduğunu kanıtlayın, tüm belgeleri kimin hazırladığını/hazırlattığını söyleyeceğim!”

Sahiden ıslak mıdır bu imza? Islaksa, sürekli ıslak tutulmak için nasıl bir mürekkep kullanılmıştır acaba? Kadınların makyaj malzemelerindeki kimyasallardan kullanılmış olabilir mi? Kullanılmışsa, kadın kokusu da sinmiştir muhtemelen. Aklım alamıyor; yahu hangi imza ıslak kalabilir?
***
İlk duyduğumda ıslak-kuru imza görüntüleri doldurdu hayallerimi. Kuru imza’yı anlamaya gayret ettim. Niye kuru? Nasıl kuru? Kuru ise bir de bunun yaş hâli vardı elbette eşyanın tabiatı gereği –imza eşyâ mıydı bu arada?-. Kuru üzüm, kuru kayısı ve dâhi kuru fasulye ıslak yani yaş, yani suyu buharlaşmamış hâllerini de gömmüşlerdir hâfızâmıza.

23 Şubat 2014 Pazar

SA567/SD102: İki Ses Arasında Sıkışmış Bir Ruh; İlker Başbuğ -Suçlamalara Karşı Gerçekler-

“Başbuğ klasik bir cumhuriyet çocuğu ve ödediği bedel cumhuriyetin günahlarından besleniyor.”


Gerçek nedir? Yaşadığımız, gözlemlediğimiz, etkileriyle hayatımızı her açıdan bağımlılıklara mahkûm ettiğini bildiğimiz olayları ve olguları nasıl algılarız? O olguları ve olayları planlayanlar, organize edenler ve hayatın her alanına serpiştirenler nasıl algılarlar? İki yüz yıllık keskin tabakalaşmanın üst ve alt katlarındakilerin dışında olanlar, doğuştan alt kattakilerden oldukları halde bulundukları statü dolayısıyla üst kattakilere daha yakın ve daha aktif olanlar gerçeği nasıl algılarlar?

Platon’un Metaller Efsanesi böyle bir şey; insanların metal katmanları arasında sıkışmalarını hesaplayan bir gerçekten bahsediyoruz. Gerçek elbette algılama biçimlerinin tamamını içerdiği gibi muhtemel, mümkün tüm durumları da içerir.

6 Temmuz 2013 Cumartesi

SA276/ÂA18: Obama’nın Darbe Atlarının Ahırı: Mısır

“Mursi görevine dönsün ya da dönmesin; Mısır, artık aşağılık İslam düşmanlarının darbe atlarının ahırı olmayacak.”


Mısır meydanlarında milyonlarca müslüman, aç-susuz saatlerce Obama’nın darbeci atlarından birinin çektiği darbe arabasının devrilmesini beklerken, ABD Başkanı Obama golf oynuyor, Dışişleri Bakanı Kerry de çıktığı yat gezisinde balık tutuyordu. 5 Temmuz'un o karanlık saatleri Mısır’ın gecesi, ABD’nin gündüzüydü.

Katil Batı, ABD ve AB toplamıyla, sessiz ve derinden yürüyen sinsi ilişkilerle, Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’yi salt müslüman olduğu ve müslümanların yararına çalıştığı için milyarlarca dolarla beslediği General Abdulfettah El Sisi’nin ihanetiyle devirdi. Görünürde Mursi’nin en sadık adamlarından biri olan El Sisi, diğer arap ülkelerinin tümünde olduğu gibi ABD ve İngiltere’nin seçkin kurmay okullarında eğitilmiş bir darbe atıydı. 3 Temmuz akşamı, El Sisi’nin gemleri gevşetildi, yem torbası dolduruldu ve dolgun kalça kasları mahmuzlandı.

4 Temmuz 2013 Perşembe

SA274/SD42: Mısır ve Seyyid Kutub’un Askerî Darbe Mağduru Muhammed Mursi’ye Mirası; Analitik Bir İnceleme

"3 Temmuz 2013 günü, darbe saatlerinde darbeye karşı Rabiât-ül Adeviyye Meydanı'nda 'Bitmeyen Akşam Namazı'nı kılan İhvan, korkularından arınana kadar Mısır aradığı güce kavuşamayacaktır."


25 Ocak 2011’de Tahrir Meydanı'nda günlerce isyan hâlinde bulunan  Mısırlılar, 30 yıllık Diktatör Hüsnü Mübarek’i istifaya zorladıktan bir süre sonra, Seyyid Kutub’un müslüman kardeşlerinin kurduğu Hürriyet ve Adalet Partisi ile Arabistan ve BAE destekli Selefi Nur Partisi’nin oylarıyla Muhammed Mursi adlı bir akademisyen parlamenter, Mısır’ın 1 Temmuz 2012’de demokratik olarak seçtiği ilk Cumhurbaşkanı oldu.

Muhammed Mursi, 3 Temmuz  2013 gecesi kendi atadığı Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı Albülfettah El Sisi tarafından askeri darbe ile devrilene kadar, ABD, AB, İsrail, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından sürekli engellendi; Mısır ve Mursi ekonomik kıskaca alındı.

Seçkin Deniz Twitter Akışı