
temelde savlar yaşamın sürdürülebilirliği açısından ve sonul istemlerin nesnesiyle örtüşük yahut barışık olması için ortaya atılmış ‘nen’ler oldukları pekin gerçeği yerine kimi zaman yazınsal kaygıların başat rol oynadığı algılara kurban edilmesi bireyi olmadık durumların içine soktuğu üstünkörü yapılacak tarihsel bir araştırma bile bize gösterecektir ki bu açmazdan çıkmak yahut bu açmaza düşmemek için araştırmacının önünde ‘sav’a ait olanlarla sava ait olmayanları –eskilerin deyimiyle efradını cami ağyarını mani- ayırıcı ölçütler bulmaktan başkaca bir yol yoktur aksi taktirde sağrısına süngü yemiş süvari gibi sızlanarak sürüklendiğin bir yaşamı sürdürmenin varacağı yer saksıda bir süsen yahut her hangi bir sundurmada silik bir gölge olmaktır