Neocon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Neocon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ağustos 2025 Salı

SA11572/SD3576: Neoconservatizm'in Sonu

  Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz,  'We Meant Well: How I Helped Lose the Battle for the Hearts and Minds of the Iraqi People' (İyi niyetliydik: Irak Halkının Kalbi ve Zihni İçin Verilen Savaşın Kaybedilmesine Nasıl Yardım Ettim?), 'Hooper's War: A Novel of WWII Japan and Ghosts of Tom Joad: A Story of the 99 Percent' (Hooper'ın Savaşı: Bir İkinci Dünya Savaşı Romanı Japonya ve Tom Joad'un Hayaletleri: Yüzde 99'un Hikayesi) kitaplarının yazarı Peter Van Buren'a aittir ve ABD'nin Müslüman ülkeleri kan gölüne döndüren neo-con politikalarının başarısızlığına odaklanmaktadır.
Seçkin Deniz, 19.08.2025, Sonsuz Ark 

The End of Neoconservatism

"Trump Amerikan dış politikasında yeni bir çığır açıyor."

Başarısız neocon dış politikasına karşı bir zafer konuşması olarak adlandırılabilecek konuşmada, Başkan Donald Trump Orta Doğu'da 30 yılı aşkın süredir devam eden dış politikanın sonunu ilan etti. ABD'yi Libya'dan Yemen'e kadar anlamsız savaşlara sürükleyen ideoloji artık öldü.

1 Temmuz 2025 Salı

SA11494/SD3526: Trump'ın GENIUS Yasasında Gizli Stablecoin Saatli Bombası; Büyük Bir Çöküşe Hazır Olun

  Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz,  Another Now: Dispatches from an Alternative Present (Başka Bir Şimdi: Alternatif Bir Şimdiki Zamandan Haberler) adlı kitabın yazarı, ekonomist ve eski Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varoufakis'e aittir ve Cumhuriyetçi Trump yönetiminin ABD'yi kripto paralar aracılığı ile dünya finansının merkezi olmaya bir adım daha yaklaştıran stablecoin'lerle ilgili Genius Yasası'na odaklanmaktadır. Senato'da hem Cumhuriyetçilerin hem de Demokratların 30'a karşı 68 evet oyuyla kabul edilerek görüşülmek üzere Temsilciler Meclisine gönderilen tasarının amacı, Demokrat Senatör Kirsten Gillibrand'ın "GENIUS Yasası tüketicileri koruyacak, sorumlu inovasyonu mümkün kılacak ve ABD dolarının hakimiyetini güvence altına alacak." şeklindeki açıklamasıyla anlaşılabilir.
Seçkin Deniz, 01.07.2025, Sonsuz Ark 

The stablecoin time bomb hidden in Trump’s GENIUS act Prepare for a massive crash

Francisco Goya'nın 'Aklın Uykusu Canavarlar Üretiyor' adlı gravürü, aklın gardını indirmesiyle zihinde serbest bırakılan iğrenç güçler konusunda uyarıyordu. Bugün, Başkan Trump'ın kripto hayalleri, aklın kontrol etmediği bir şekilde gerçeğe dönüşürken, stablecoin'ler küresel ekonomiye salınan korkunç güçlerdir. Senatonun Salı günü geçirdiği Genius Act (yasası) ile stablecoin'ler dünya finansının merkezi olmaya bir adım daha yaklaştı.

18 Eylül 2023 Pazartesi

SA10365/SD2870: Ekonomistler Sanayi Politikasını Yeniden Değerlendiriyor

  Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Uluslararası Ekonomi Birliği Başkanı ve Straight Talk on Trade: Ideas for a Sane World Economy (Princeton University Press, 2017) kitabının yazarı, Harvard Kennedy School Uluslararası Politik Ekonomi profesörü  Dani Rodrik, The Industrial Policy Group'un kurucu ortağı, British Columbia Üniversitesi Ekonomi Bölümü yardımcı Doçenti Réka Juhász ve The Industrial Policy Group'un kurucu ortağı, Oxford Üniversitesi Ekonomi Doçenti Nathan Lane'ın ortak çalışmasıdır ve değişen koşullara bağlı olarak Sanayi Politikalarının nasıl olması gerektiğine odaklanmaktadır.
Seçkin Deniz, 18.09.2023, Sonsuz Ark 

Economists Reconsider Industrial Policy

"Geçmişte, sanayi politikalarının performansını değerlendiren ekonomistler genellikle ithalat tarifeleri gibi göstergelere odaklanmış, bu tür önlemlerin yalnızca sınırlı boyutlarını yakalamış ve amaçlarını diğerleriyle karıştırmışlardır. Yeni nesil araştırma çabaları daha verimli bir yaklaşım benimsiyor ve çok farklı sonuçlara ulaşıyor."

Dünyanın dört bir yanındaki politika yapıcılar, tedarik zinciri esnekliği, yeşil teknolojiler, jeopolitik avantaj, iyi işler gibi çok çeşitli hedefler doğrultusunda sanayi politikasını benimserken, bunun etkinliği konusundaki tartışmalar da giderek alevleniyor. 

11 Eylül 2023 Pazartesi

SA10353/SD2862: Sözde Solun Bekçileri

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Perfectibilists: The 18th Century Bavarian Order of the Illuminati-Mükemmeliyetçiler: 18. Yüzyıl Bavyera İlluminati Tarikatı (Paperback, 2009) adlı kitabın yazarı, Conspiracy Archive'ın web yöneticisi/editörü Terry Melanson'a aittir ve küresel satanist ağın 'sol' şemasına odaklanmaktadır...
Seçkin Deniz, 11.09.2023, Sonsuz Ark 

The Gatekeepers of the So-Called Left

Geçtiğimiz Şubat ayında, Amerikan "savaş karşıtı hareket" içindeki en büyük temsili koalisyon olan Barış ve Adalet için Birlik, ikinci yıllık toplantılarından, savaş yanlısı Demokrat Parti ve onların Neoliberal şirket bağışçıları adına partizan amaçlara ulaşmak için "savaş karşıtı" tartışmayı sadece Irak çatışması içine etkili bir şekilde hapseden bir 2005 "eylem planı" ile çıktı. "Eylem planları", İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ülkeyi ele geçiren yaygın savaş ve militarizm kültürünün temel nedenleri olan ABD Dış ve Savunma politikasının temel sorunlarından herhangi birini ele almayı reddetti.

4 Eylül 2023 Pazartesi

SA10342/SD2854: Süper-K: Henry Kissinger Efsanesi

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, “The Eccentric Realist. Henry Kissinger and the Making of American Foreign Policy-“Eksantrik Gerçekçi. Henry Kissinger ve Amerikan Dış Politikasının Oluşumu”  (Cornell University Press) adlı kitabın yazarı ve SciencesPo-Paris'te Uluslararası Tarih Profesörü olan Mario Del Pero'ya aittir ve yaklaşık yarım yüzyıldır ABD'nin Küresel politikalarını tasarlayan eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'e odaklanmaktadır.
Seçkin Deniz, 04.09.2023, Sonsuz Ark 

Super-K: The myth of Henry Kissinger

Henry Kissinger yarın (27 Mayıs 2023) 100 yaşına girecek - bu olağanüstü bir başarı ve onun pek çok başarısından biri. Kissinger'ın uzun ömrü, onun çok popüler ve yarı doğaüstü temsilini doğruluyor gibi görünüyor: 1974 tarihli ünlü Newsweek kapağındaki mistik "süper-K" imajı - mavi taytlı ve kırmızı pelerinli - her seferinde bir diplomatik hamleyle dünyayı kurtarmaya hazır.

24 Temmuz 2023 Pazartesi

SA10279/SD2812: Covid, Ukrayna, Şeytan ve Yahudiler

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, 1949'da Kanada'da "İkinci Dünya Savaşı'nda Katolik olarak hayatta kalan" Polonyalı Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen, 30 Mayıs 2004 tarihli ‘The “Jewish” Conspiracy is British Imperialism (İngiliz Emperyalizmi “Yahudi” Komplosudur)’ başlıklı yazısı ile Satanist-Kabalist Yahudilerin aksine "gerçek Mozaik Yahudi ruhunu, evrensel hakikat ve ahlaka bağlılığı ifade ettiğini" iddia eden Henry Makow'a aittir ve Satanist Yahudiler'in insanlığa karşı savaşına odaklanmaktadır. Analistin  kaynak olarak kullandığı The Devil and the Jews- Şeytan ve Yahudiler, (Yale University Press, 1943) adlı kitabın yazarı Haham Joshua Trachtenberg için şöyle demektedir: "Trachtenberg 30 yıl boyunca Reform Hahamlığı yaptı. Portresi, Teaneck NJ'deki Temple Emeth'te bulunan kişisel kütüphanesine bakıyor. O da benim gibi komünizm, sosyalizm, liberalizm, feminizm, Siyonizm, neo-muhafazakârlık ve "eşcinsel hakları" adı altında İlluminati'nin kuklası olarak kullanılan pek çok namuslu Yahudi'den biri."
Seçkin Deniz, 24.07.2023, Sonsuz Ark 

Covid, Ukraine, the Devil & the Jews

Haham Trachtenberg'in Ortaçağ'daki Yahudi anlayışı üzerine 1943 tarihli kitabı The Devil and the Jews- Şeytan ve Yahudiler Kabalist (Masonik) Yahudi Komplosunun boyutunu ve sürekliliğini ortaya koymaktadır.

17 Temmuz 2023 Pazartesi

SA10270/SD2806: Stratejist Fazlalığı; Ancak İyi Strateji Eksikliği

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Ulusal İstihbarat Direktörlüğü Ofisi'nin akademik kolu olan Ulusal İstihbarat Üniversitesi araştırma fakültesi üyesi Josh Kerbel ve Ulusal İstihbarat Üniversitesi'nde araştırma fakültesinde görev yapmakta olan ve Geleceğin İstihbaratı Merkezi'nin direktörü, Hava Kuvvetleri istihbarat subayı Yarbay Jake Sotiriadis (USAF, Ph.D.)in ortak çalışmasıdır ve ABD-Pentagon'da stratejist çokluğuna rağmen yapılan hatalardan ders çıkaracak ve en iyi stratejiyi belirleyecek olan stratejistlere duygulan ihtiyaca odaklanmaktadır: "Belki de en önemlisi, günümüzün karmaşık dünyasının kaçınılmaz belirsizliği karşısında alçakgönüllü ve felç olmayan -ya da daha kötüsü, eski varsayılan davranışlara sürüklenmeyen- liderler yetiştiren yeni bir stratejik eğitim yaklaşımına ihtiyacımız var." 
Seçkin Deniz, 17.07.2023, Sonsuz Ark 

A Surplus of Strategists—But A Lack of Good Strategy

"ABD hükümetinin stratejik eğitim için harcadığı milyonlar karşılığında gösterecek neyi var?"

Eğer Pentagon'daki Starbucks'ta sabah kahvenizi bekliyorsanız, muhtemelen dünyanın en yoğun stratejistleriyle çevrili olduğunuzun farkında olmayabilirsiniz. Her yıl, hiç aksatmadan, binlerce orta ve üst düzey subay ve onların sivil meslektaşları, kendilerini stratejist olmaya hazırlayan ya da stratejik düşünmeyi vurgulayan bir tür profesyonel eğitimi tamamlar. Peki, ABD hükümetinin "stratejik eğitim" için harcadığı onca paranın Washington DC'deki ofis duvarlarında asılı süslü sertifikalar dışında gerçek getirisi nedir? 

10 Temmuz 2023 Pazartesi

SA10261/SD2800: Kissinger'ın Son Uyarısı

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Toby Green ile birlikte 'The Covid Consensus' adlı kitabın ortak yazarı, UnHerd köşe yazarı ve çevirmeni Thomas Fazi'ye aittir ve 1938'de Yahudi ailesiyle Almanya'dan ABD'ye kaçan, 1982'de kendi kârlı jeopolitik danışmanlık şirketi Kissinger Associates'i kuran ve halen bu şirketi yöneten, eski bir istihbarat ajanı ve 'Kanlı Amerikan Yüzyılı'nın son elli yılının mimarlarından olduğu halde, ironik olarak 1973 Nobel barış ödülünü alan eski ABD Dışişleri bakanlarından Henry Alfred Kissinger'a ve ABD Başkanı Joe Biden'ın Kissinger'ın uyarıları hilafına uyguladığı son dönem neo-con politikalarına odaklanmaktadır. "Kissinger'ın yabancı hükümetler hakkındaki kapsamlı bilgisini ve bu hükümetlerle olan yakın ilişkisini - iktidara gelmesine yardımcı olduğu birkaç diktatörlük de dahil olmak üzere - American Express, Coca-Cola, Daewoo, Heinz, Ericsson, Fiat ve Volvo gibi dünyanın en büyük şirketlerinden bazılarının çıkarlarını ilerletmek için kullandığı bir sır değildir. " diyen analistin uyarısı dikkat çekicidir: "Kissinger gibi bir ağır topun sözlerinin bile bugün Washington'da dikkate alınmaması, onun modern Amerika'nın bir mimarı olmaktan çok bir ürünü olduğu gerçeğini doğrulamaktadır. İyi ya da kötü, Henry Kissinger'ın yüzyılı Amerikan yüzyılıdır ve her ikisi de sona ermek üzeredir. Ancak burada da ABD müesses nizamının Kissinger'ın son uyarısı üzerinde düşünmesi iyi olacaktır: Amerika'nın can çekişen hegemonyasını korumak için giderek daha çaresiz hale gelen girişimleri ülkeyi kurtarmayacaktır. Aksine, sadece düşüşünü hızlandıracak ve dünyayı kaosa sürükleyecektir." Türkiye Yüzyılı'nın başladığı 2023'te dikkate alınması gereken bu gerçekliğin Türkiye'nin çıkışına hizmet edecek şekilde dönüştürülmesi gerekmektedir.
Seçkin Deniz, 10.07.2023, Sonsuz Ark 

The US and the War Crimes in the War on Terror

Kissinger’s final warning

"Yaşadığı yüzyılın arifesinde, Washington'ın adamı sürgüne gönderildi."

Kissinger'ın yüzyılını nasıl anacağınız, "Kissinger savaşları"nın neresinde yer aldığınıza bağlıdır. Muhaliflerine göre Henry Kissinger, ABD'nin küresel üstünlüğünü eşsiz bir acımasızlık ve alaycılıkla sürdüren bir emperyalistti. Destekçilerine göre ise diplomatik bir deha ve bir barış yapıcıydı.

8 Aralık 2021 Çarşamba

SA9474/SD2260: FETÖ-Thomas Kaplan-Mark Wallace'ın Türk Demokrasi Projesi: İsrail Yanlısı Kara Para Grubu Türkiye'yi Hedefliyor

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Quincy Institute for Responsible Statecraft'ın Demokratikleşen Dış Politika Programı'nın araştırma direktörü ve siyasette para ve ABD dış politikasına odaklanan araştırmacı gazeteci Eli Clifton ile CNN, BBC, MSNBC ve diğer haber kuruluşlarında çalışmış, Intercept'te ulusal güvenlik ve dış politikaya odaklanan muhabir Murtaza Hussain'in ortak çalışmasıdır ve Aykan Erdemir (eski CHP milletvekili) ile Süleyman Özeren gibi aranan FETÖ üyelerinin açıkça içerisinde yer aldığı Frances Townsend, Joseph Lieberman ve eski Başkan Donald Trump'ın ünlü saldırgan ulusal güvenlik danışmanı John Bolton'un işbirliği ve "Türkiye için alarm vermenin zamanı geldi” duyurusu ile başlattığı, Erdoğan'ı devirme projesi olarak tanımlanan, proje başkanlığını Mark Wallace'ın yaptığı, yatırımcı Thomas Kaplan aracılığı ile Türk Demokrasi Projesi'ni fonlayan İsrail yanlısı Kara Para Grubu'na odaklanmaktadır. Analistin, 'Dış Güçler'in varlığı ile alay eden, aslında bağlı oldukları bu ittifakın üstünü örtmek isteyen CHP-HDP-İP-SP-GEP-DAP-FETÖ-PKK ittifakının tutumlarını temelsiz bırakan cümlesi şudur: "Türk Demokrasi Projesi'nin üst düzey liderlik ve danışma kurulu üyelerinden 11'inden sekizi UANI, CEP veya her ikisinde birden görev yapıyor." ABD Başkanı Joe Biden'ın da desteklediği bu ittifaka dair her şey somuttur ve bu ittifak küresel anlamda örgütlü kara para ile desteklenmektedir. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirdiği için ihraç edilen eski CHP milletvekili Mehmet Sevigen'in 3 Aralık 2021'de yayınlanan röportajında, "Deniz Bey'e kaset komplosunu kurup, Kılıçdaroğlu'nu getiren güç, şimdi de partiyi dizayn ediyor. Bakın, Bursa'dan milletvekili yaptığı Aykan Erdemir, FETÖ'nün bir numaralı adamı çıktı. Kılıçdaroğlu'nun eski danışmanı Fatih Gürsul şimdi hapiste. Hâlâ danışmanı olan Rasim Bölücek'in de FETÖ bağlantısı çıktı." şeklindeki açıklaması Türk Demokrasi Projesi adı altında Türkiye'yi yıkma projesi yürütenlerin içerisindeki Aykan Erdemir ve FETÖ'nün akademideki en etkin isimlerinden biri olan Süleyman Özeren gibi FETÖ-CHP unsurlarının varlığı net bir şekilde kanıtlıdır. Türkiye'nin, uzun süredir bu ittifaka destek veren BAE'ye hesap soracağını deklare etmesi sonrası Türkiye ile bağlarını onarmak zorunda kalan ve Türkiye'yi ziyaret ederek Erdoğan ile çeşitli anlaşmalar imzalayan BAE veliahtı MbZ'nin bu şer ittifakından ayılma olasılığı düşünüldüğünde, CHP-HDP-İP-SP-GEP-DAP-FETÖ-PKK ittifakının neden BAE veliahtının Türkiye ziyaretini öfkeyle karşıladığı daha net anlaşılabilmektedir. ABD'nin Orta doğu da varlıklarını azaltması sonrası, Erdoğan'ı deviremeyen ve Türkiye'yi parçalayamayan, tam aksine Libya ve Suriye'de kaybederek ve yalnız kalarak kirli ağdan ayrılmak zorunda kalan BAE'deki değişim Türkiye'nin gücünün de bir göstergesidir. BAE'nin merkezinde olduğu finansman ağının açığa çıkarılmasını engelleyen ABD hükümetinin bu projenin ana destekçisi olduğuna dair analistlerin tespiti de şu şekildedir: "Ancak örgütün Ortadoğu'da Suudi, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail güvenlik çıkarlarıyla örtüşen ABD dış politika pozisyonlarını destekleyen iyi finanse edilmiş kara para grupları ağıyla bağlantıları var." 
Seçkin Deniz, 08.12.2021


DARK-MONEY GROUP LINKED TO ANTI-IRAN, PRO-ISRAEL NETWORK TARGETS TURKEY BUT HAS NO TURKS
"Türk Demokrasi Projesi, Washington'daki en iyi finanse edilen dış politika baskı ağıyla liderliği ve personeli paylaşıyor."

Türkiye'de demokrasiyi desteklemek amacıyla bu yaz başlatılan bir siyasi savunma grubu olan TÜRK DEMOKRASİ PROJESİ (Turkish Democracy Project-TDP) liderlik kurulunda Türk üye bulunmaması gibi şaşırtıcı bir özelliğe sahip. Kuruluşunu açıklayan basın açıklamasında örgüt, “Türkiye'yi daha demokratik politikalar benimsemeye teşvik etmeye kararlı olduğunu” söyledi. Projeye alenen dahil olan iki Türk - eski Türk siyasetçi Aykan Erdemir ve akademisyen Süleyman Özeren - proje lansmanından kısa bir süre sonra web sitesinin danışma kurulu üyeleri listesinden çıkarıldı.

3 Ocak 2021 Pazar

SA9011/SD1917: 2020 Sonrası Küresel Uyum Çağı mı, Yoksa Yeni Karanlık Bir Çağ mı?

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

 Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız metin, Stanford Üniversitesi mezunu, Yale Üniversitesi'nde tarih alanında doktora yapmış, Johns Hopkins Üniversitesi İleri Uluslararası Çalışmalar Okulu'nda (SAIS) Henry A. Kissinger Seçkin Küresel İlişkiler Kürsüsü Profesörü ve American Enterprise Institute'da kadrolu araştırmacı, Amerikalı tarihçi Hal Brands'e aittir ve 2020 yılına odaklanmakta ve gelecek projeksiyonlarına dair yorumlar içermektedir. Hal Brands, Amerikan liderliğindeki küresel düzenin çökebileceğini ya da kendisini yenileyeceğini, ancak kaalıcı iz bırakamayacağını iddia ederek şöyle diyor: "İyi ya da kötü, 2020 yılına, kurulu düzen yoluyla şok dalgaları gönderen ve böylece dünyanın uzun vadeli eğrisini değiştiren bir tarihin menteşesi olarak bakacağız. Bu temeldeki krizler, uluslararası bir sistemi yıkıma veya yenilenmeye doğru itebilir, ancak kalıcı bir iz bırakmayı başaramazlar." Analistin, salgını da içeren 2020 yılını 'kurulu düzen yoluyla şok dalgaları gönderen ve böylece dünyanın uzun vadeli eğrisini değiştiren bir tarihin menteşesi' olarak tanımlarken insanlığa kurulan tuzağın kurulu düzen tarafından tasarlandığını da itiraf etmektedir. Dünya'nın her yerinde akan kandan sorumlu olan Henry A. Kissinger adına kurulan Seçkin Küresel İlişkiler enstitüsünde Profesör olan birinin anlamsız cümleler kurmasını beklemek de anlamsızdır. Meraklısı için çok şey ifade eden metnin 2020 sonrası için neler olacağına dair fikir vermesi açısından faydalı olacağını düşünüyoruz.
Seçkin Deniz, 03.01.2021


After 2020, an Era of Global Harmony — or a New Dark Age?

"Bu çalkantılı yılın jeopolitik tarihi, Biden ve diğer liderlerin bundan sonra yapacakları tarafından belirlenecek."

Çoğu standarda göre 2020, dünyanın dört bir yanındaki toplumlarda ölümlerin ve yıkımların yaşandığı korkunç bir yıl oldu. Fakat gerçek zamanlı olarak inkar edilemez derecede zorlayıcı olan şey ise, bundan yarım asır sonra geriye dönüp baktıklarında tarihçilere 2020'nin nasıl görüneceğidir?

26 Aralık 2020 Cumartesi

SA8998/SD1906: Biden’ın Dış Politika Ekibi, İnsanları Öldürmeye Devam Eden İdealistlerle Dolu

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

 Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız metin, "The Moral Animal" ve "Nonzero" adlı kitapların da müellifi olan Washington Post yazarı Robert Wright'a aittir ve ABD'nin 20 Ocak 2021'de göreve başlayacak olan yeni başkanı Joseph Biden'in, kendilerini 'ilerici gerçekçiler- ilerici idealistler' olarak tanımlayan kişilerden oluşan Dış Politika Ekibi'ne (Biden’in sırasıyla dışişleri bakanı ve ulusal güvenlik danışmanı olarak seçtiği Tony Blinken ve Jake Sullivan) odaklanarak, bu grubun Obama döneminde ürettiği kaosu, yaptıkları askerî darbeleri, vekâlet savaşlarını, akıttıkları kanı ve insan ırkına yönelik saldırılarını değerlendirmektedir. (Solcu liberal faşist Soros'un ve sağcı ırkçı faşist Koch'un desteklediği 'İlerici Gerçekçiler'le ilgili bilgi sahibi olmak için, The National İnterest'in Dışişleri Bakanlığı muhabiri Curt Mills'e ait olan ve13 Ağustos 2019'da,  SA7900/SD1453: Yeniden Dirilen Gerçekçilik; Quincy Enstitüsü'nün Yükselişi' başlığı ile yayınladığımız analizi okuyunuz.) Kendisini de ilerici realist olarak tanımlayan, ancak diğer realistlerden farkını ortaya koyan analistin, "Yani benim gibi ilerici realistler - eğer sadece ulusal çıkarlar için olsa da, daha asil motivasyonlara izin verilse de - yurtdışındaki insanların refahını önemsiyorlar." dedikten sonra, felsefî temellere sahip idealist ve realist yaklaşımlara yönelik şu eleştiriyi açık sözlülükle dile getirmektedir: "Ve kökenleri saf olsa bile, işlevsiz siyasi sistemimiz, tercih ettiğiniz politika sonucu ölüm ve kargaşa olmadıkça, onları kötü politikalara dönüştürüyor." Forbes dergisinin, 6 Mart 2018'de, $112 milyar servetiyle dünyanın en zengin insanı olarak belirlediği, 2020'de 400 en zengin Amerikalı listesinde üçüncü kez ülkenin en zengin insanı olarak seçtiği, Covid-19 salgını sayesinde servetini bir yılda 114 milyar dolardan 179 milyar dolara yükselten Amazon'un kurucu CEO'su  Jeffrey Preston Bezos'un sahip olduğu Washington Post'un kaotik satanist hegemonyada üstlendiği rolün 'iyi polis' olduğu açıktır; Robert Wright'ın Washington Post'ta yayınlanan yazısında kek tadındaki ifadesi de bu anlamda bu rolü teyit eder niteliktedir: "İlerici realistler, insanoğlunun uzun vadeli refah arayışının, başarılı olmak için ilke ve itidalle yönetilmesi gerektiğine inanırlar; iyi niyetlerimiz disipline edilmeli ve gerçek bir küresel topluluk inşa etme zorunluluğu tarafından yönlendirilmelidir." Küresel topluluktan kastın, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in anlattığı gibi küresel bir hükümet olduğu gerçeği ortadadır, amaçları değil yöntemleri tartışan bu tür ilerici realistlerin iki yüzlü politikalarına karşı tecrübeli olan ve Cumhuriyetçi ya da Demokrat bütün ABD başkanlarının saldırılarına karşı halkıyla birlikte zaferler elde eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Obama döneminde Türkiye'ye karşı yürütülen terör saldırıları ve emniyet-yargı-askerî darbeler zincirinden oluşan, Kissinger'den akıl almaya devam eden Trump döneminde ekonomik baskılar ve yaptırım stratejileriyle devam eden saldırgan politikaların, Biden döneminde de artarak süreceğine emin olarak, Türkiye'nin iç ve dış politika değişkenlerini küresel olarak konumlandırmalı ve ABD'nin bütün hareket alanlarında aktif fay hatları inşa etmekten çekinmemelidir.
Seçkin Deniz, 26.12.2020


Biden’s foreign policy team is full of idealists who keep getting people killed

"Stratejik tevazûya ya da diğer ulusların dünyayı nasıl gördüğüne dair çok az belirti gösteriyorlar."

Başkan Barack Obama döneminin Rusya Büyükelçisi Michael McFaul, geçenlerde şunları yazdı: “Gelecekteki Biden dış politikası hakkında yapılan tartışmalarda, insanların kendilerini 'ilerici gerçekçiler-realistler' olarak tanımladıklarını görüyorum." Yeni seçilen başkanın sol eğilimli eleştirmenleri tarafından damgalanan bu yabancı etiket McFaul'u endişelendirmiş. Ne de olsa, “gerçekçilik-realizm” uzun zamandır yurtdışındaki insanların refahına çok az önem veren, ulusal çıkarlara sıkı bir odaklanma anlamına geliyor. Ünlü acımasız-taş yürekli Henry Kissinger kendisine 'gerçekçi-realist' demişti. Belki de McFaul, geçmiş realistlerin desteklediği "ölümlerden ve korkunç baskılar" dan yakınıp ardından kederli bir şekilde "İlerici idealistler nerede?" diye sorduğunda, aklında Kissinger vardı. 

22 Aralık 2020 Salı

SA8993/SD1902: Foreign Policy: Türkiye'yi Serbest Bırakma Zamanı

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız Foreign Policy analizi, 1953'te, bir Yunan Ortodoks rahibi olan Peder George Mastrantonis tarafından  Chicago, Illinois'de kurulan Helenik (Yunan) Vakfı (Hellenic Foundation) kıdemli araştırma görevlisi Nicholas Danforth'a aittir ve 'düşman' bir dille Joe Biden başkanlığındaki ABD'nin Türkiye ve Erdoğan'la ilişkilerine odaklanmaktadır. Analiz, yazarının nesnel olmaya çalışan yaklaşımıyla, Amerikan-Yunan ruhuna uygun olarak, 'düşman nesne' olarak algılanan Türkiye'ye bakışının (kibirli ABD'nin diliyle) 'aşağılayıcı' olduğu kadar, (ABD ve AB'den Türkiye'ye karşı yardım dilenen Yunanistan kadar) 'korkak' olduğunu da net bir şekilde ortaya koymaktadır. Nicholas Danforth, Erdoğan'ın ilişkileri sıfırlama ve yeniden tanımlama teklifini reddetmesini tavsiye ettiği Biden'a, desteklediği CHP-HDP-İP-SP-GEP-DAP-FETÖ-PKK-DAEŞ ittifakının bütün beklentilerini karşılayabilecek bir politik yaklaşım önermekte ve aksi halde gerçekleşecek olanı açıkça söylemektedir: "Daha endişe verici gerçek ise, ideolojinin, şikayetlerin ve iç politikanın, ABD'yi büyük bir tehdit olarak tanımlayan yeni bir Türk güvenlik doktrinini şekillendirmek için bir araya gelmesidir." Erdoğan liderliğindeki Türkiye'nin bağımsızlık yolunda önündeki bütün engelleri aşma hedefinden zerre kadar sapmaması ve liderliğini tescil ettirdiği 21.yüzyıl dünyasında 'Türkiye Ekseni'ni oluşturması şarttır.
Seçkin Deniz, 22.12.2020


It Is Time to Let Turkey Go
"Uzun vadede bağları tamir etmenin en iyi yolu bu olabilir."

Gözlemcilerin önerdiği gibi, ABD-Türkiye ilişkisi ağır çekim tren kazasına benziyorsa, iyi haber, trenlerin beklenenden daha yavaş hareket ediyor olmasıdır. Kötü haber şu ki, hala aynı yolda birbirlerine doğru gidiyorlar. Şimdiki seçilmiş Joe Biden şu anda frenci konumunda... ve yaklaşmakta olan trende muadilinden fazla yardım bekleyemez.

20 Aralık 2020 Pazar

SA8990/SD1900: Türkiye'nin NATO'daki Günleri Sayılı mı?

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz The National'da savunma ve dış ilişkiler köşe yazarı olan Con Coughlin'e aittir ve Erdoğan'ın şahsına odaklanarak, Türkiye'nin Batı karşısındaki haklı varoluş mücadelesine karşı bir perspektifle telif edilmiştir. Rusya-S400, Macron, Kıbrıs, Doğu Akdeniz, İbrahim Anlaşmaları, Suriye, Libya gibi alt başlıklarda doğrudan Erdoğan'ın suçlandığı analizde, ABD-Avrupa ortaklığının temsil ettiği Batı'nın İslam'a, Müslümanlar'a, Türkiye'ye ve İslam dünyasına yönelik saldırılarına karşı herhangi bir eleştirel dil olmadığı gibi, bu saldırılara karşı duran Erdoğan liderliğindeki 'Duruş', ABD-İngiltere-Fransa ortaklığı ile üretilen terör örgütleri ve eylemleri temel alınarak basit ve sığ bir 'Radikal İslamcılık' safsatasıyla tanımlanmaya çalışılmakta, Türkiye'yi NATO'dan ihraç etmekle tehdit etmek gibi bir basitlik sergilenmektedir. 17 Şubat 2020'de Türkiye'nin NATO üyeliğinin 68. yıl dönümünde (17 Şubat 1952), "Türkiye transatlantik ailenin 68 yıldır çok değerli bir üyesi olmuştur." diyen ve Türkiye'nin NATO'nun Afganistan, Kosova ve Irak gibi misyon ve operasyonlarına en fazla katkı sağlayan üyelerden biri olduğuna dikkati çekerek, "Orta Doğu'daki istikrarsızlık, şiddet ve karmaşadan en fazla etkilenen ve terör saldırısına uğrayan müttefik Türkiye olmuştur. NATO'ya üyeliğinin yıl dönümünde, Türkiye'ye ittifaka olan değerli ve süregelen desteği için teşekkür ederim. Türkiye NATO'nun güçlü ve kıymetli üyesi olmaya devam edecektir." şeklinde açıklamalar yapan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'i de yalanlayan aşağıdaki analizden çıkarılacak sonuç şudur; Türkiye, 68 yıldır olduğu gibi NATO konseptinde basit bir emir eri ya da kukla olarak emir dinlemeye devam etmezse NATO'dan 13. Madde engelini içeren Kuruluş Belgesi değiştirilerek ihraç edilecektir. Türkiye'de 'derin devlet-gladio' ile terör üreten, 15 Temmuz dahil askerî darbeler yaptıran ve resmî bir terör örgütüne dönüşen ABD yönetimindeki NATO artık Türkiye için bir ittifak değil aksine açık bir tehdittir; ABD'nin 'Hasımları'na yönelik yaptırımları CAATSA ile Türkiye'ye yöneltmesi bunun aksini iddia edecek olan bütün tezleri çürütecek niteliktedir. Erdoğan liderliğindeki Türkiye'nin bağımsızlık yolunda önündeki bütün engelleri aşma hedefinden zerre kadar sapmaması ve liderliğini tescil ettirdiği 21.yüzyıl dünyasında 'Türkiye Ekseni'ni oluşturması şarttır, ancak bunu da Vahşi Batı'nın artık çürüyen zekasının anlayamayacağı bir incelik ve ustalıkla planlamalıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 Aralık 2020'de Kuzey Marmara Otoyolu 6. Kesim Açılış Töreni'nde Batı'ya net bir mesaj vermiştir: “Terör örgütlerini kullanmaktan, darbe girişimlerine, siyasi ve ekonomik tuzaklardan, yaptırımlara kadar her yöntemi kullanarak ülkemizin önünü kesmeye çalıştılar. Hamdolsun şu ana kadar başarılı olamadılar. Türkiye’nin egemenlik haklarını kullanmaktan asla tereddüt göstermeyecek bir ülke olduğunu kabul ettirmekte kararlıyız. Bizimle eşit şartlarda oturup konuşmaya, adil tekliflerle anlaşmaya hazır olan herkese kapımız da, gönlümüz de açıktır. Tehditle, dayatmayla, riyakârlıkla, ayak oyunlarıyla ülkemize diz çöktürtme gayreti içinde olanlara söylüyorum, sizleri hayal kırıklığına uğratmaya devam edeceğiz.” 
Seçkin Deniz, 20.12.2020

Are Turkey's days in Nato numbered?

Türkiye’nin NATO ittifakına gelecekteki katılım durumu, Washington’un bu hafta son zamanlarda aldığı sofistike, Rus yapımı S-400 uçaksavar füzesi sistemi üzerine Ankara’ya yaptırım uygulama kararının ardından yeniden incelemeye alınacak gibi görünüyor.

22 Aralık 2019 Pazar

SA8228/SD1571: ABD Dış Politikası için “Kısıtlama” Gerçekten Ne İfade Ediyor?

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Amerika Birleşik devletlerini dünyanın tepesine inen bir tokmak olarak tasarlayan ve kullanan satanist gücün yönettiği bir konsey olan The Council on Foreign Relations (CFR) Dış İlişkiler Konseyi ile yakın ilişkileri olan, Brookings Enstitüsü'nün yayınladığı “Amerikan Egemenlik Savaşları: Amerika'yı Dünyayla Uzlaştırmak” adlı kitabın yazarı Stewart Patrick'e aittir ve son dönemde sıkça gündeme gelen ve ABD Başkanı Trump tarafından da uygulanmaya konan, ancak Pentagon-DeepState (Derin devlet) tarafından sert bir direnişle karşılaşan ABD'nin küresel hegemonyasını kısıtlamaya yönelik tartışmalara odaklanmaktadır. Stewart Patrick'in Quincy Enstitüsü temelinde sorguladığı bu yeni yaklaşıma dair kışkırtıcı soruları ABD'nin sonsuza dek egemen bir güç olacağı sanrısına dayanmaktadır. Oysa ABD ve küresel satanist düzen insanlığa getirdiği felaketlerin ve yok oluşun bir sonucu olarak artık apaçık bir şekilde bütün insanların hedefindedir ve ABD bu gücün temsilcisi olarak, tarihînde ilk kez kendi sonunu da getirecek olan çok derin bir itibarsızlığa mahkumdur. 13 Ağutos 2019 tarihli  SA7900/SD1453: Yeniden Dirilen Gerçekçilik; Quincy Enstitüsü'nün Yükselişi başlıklı çeviri yayınımızda  bu enstitüyü şöyle değerlendirmiştik; "Bu iki kan dökücü ismin (Solcu Soros ve Sağcı Koch) finanse ettiği diğer tüm düşünce kuruluşlarına zıt bir felsefe ile 'Quincy Enstitüsü' adında yeni bir enstitü kurarak, şu ana dek özetle bu iki finansörün de desteğiyle çalışmalarını sürdüren ve dünyayı renkli devrimler ve ayaklanmalar ve terör dahil kana boğan diğer enstitülere karşılık 'yaşa ve yaşat' prensibine dayanan bir dış siyaset anlayışını savunmayı planlamaktadır. Anlaşıldığı kadarı ile Quincy Enstitüsü, Trump'ın kontrol edilebilir hareket aralığını net bir şekilde tanımlamak, sınırlamak, yönlendirmek ve farklı etkilere kapatmak için çalışacak." Bu türden çabalar ABD'nin yeniden 'Büyük' olma hedefine değil, her dinden insan tarafından fark edilen satanizmin yeniden 'Efendi' olma hedefine matuftur ve başarısız olmaya mahkumdur. Bu gerçeği tarihin klasik imparatorluklarının nasıl çöktüğüne dair çalışmalarda bulmak mümkündür. Kendi savunma ve ticarî ihtiyaçlarını giderdiği için ABD yaptırımlarına maruz kalan Türkiye'nin küresel tabanlı stratejik planlamalarını yaparken bu gerçeği göz önünde tutması çok önemlidir.
Seçkin Deniz, 22.12.2019

What Would ‘Restraint’ Really Mean for U.S. Foreign Policy?

Yıllarca süren Amerikan küresel angajmanından sonra, “kısıtlama” kavramı anlaşılır bir şekilde anı yaşıyor. Berlin Duvarı'nın yıkılmasından otuz yıl sonra, Amerikalılar, yeni muhafazakarlar (neo-con) veya liberal müdahaleciler tarafından üstlenilmiş olsun ya da olmasın, dışarıda yaşanan aksiliklerden bıkmış durumdalar ve ülkelerindeki zorluklara adanmış daha fazla dikkat ve kaynak istiyorlar. Ulusal güvenlik kuruluşu, küresel ittifaklar ağı tarafından desteklenen, Amerikan birliklerinin ileri konuşlandırılması, Avrupa ve Asya'da “karasal dengeleme” ve dünya çapında demokrasilerin teşvik edilmesinde ABD önceliğini hala destekleyebilir. Halk daha dikkatli ve kısıtlı bir enternasyonalizmi tercih ediyor.

15 Aralık 2019 Pazar

SA8210/SD1564: Neo-Nixonian Dış Politika Zamanı

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, dış politika konusundaki çalışmaları The Hill ve National Interest'da yayınlanan, Ohio'da uzun zamandır profesyonel ve taban örgütleme görevlisi olarak hükümet için çalışan, küresel, web tabanlı jeopolitik danışmanlık şirketi Wikistrat'a katkıda bulunan bir analist olan Greg R. Lawson'a aittir ve gerçekçi bir şekilde ABD'nin yaşadığı güç kaybını irdelemekte ve ABD'nin küresel hegemonyasının sürebilmesi ve çıkarlarının korunabilmesi için gerekli tedbirlerin neler olacağına dair direktifler vermektedir. Analiz'in ABD'nin 2. Dünya Savaşı sonrasında nasıl bir dünya düzeni kurduğunun ve geçmişin bütün imparatorluklarını nasıl ezdiğinin ve görkemli tarihlere sahip o kültürleri ve ülkeleri nasıl yönettiğinin anlaşılması adına önemli içeriklere sahip olduğunu gördüğünüzde, Kanlı Amerikan Yüzyılı'nın sona erdiğini görmekten büyük keyif alacaksınız. Elbette Kanlı Amerikan Yüzyılı'nın yerini bir 'Kanlı Çin Yüzyılı' ya da 'Kanlı Rus-Hint Yüzyılı' almamalıdır, bunun için bütün dünya ne gerekiyorsa yapmalıdır, ancak Türkiye dışında bu iki kanlı yüzyılın gerçekleşmesini engelleyecek alternatif bir gücün olmadığı da ortadadır. Analiz, ilginç içeriğindeki en önemli vurgularından birinde "Orta Doğu hâlâ Amerikan çıkarları için önemli, ancak geçmişte oranla ve farklı nedenlerden dolayı önemi azaldı" diyerek ABD'nin Orta Doğu'ya verdiği önemin 'farklı nedenlerden dolayı' azaldığını (Türkiye'nin stratejik yükselişini açıkça ifade edemeyen şeytanî amerikan dili burada da saklanmaya çalışmaktadır) belirtmekte ve 'İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana çoğu ABD yönetiminin yaptığının aksine, mevcut yönetimin Suudi Arabistan'a boş bir çek teklif etmeyi artık bırakması gerektiğini' söylemektedir.
Seçkin Deniz, 15.12.2019

It’s Time for a Neo-Nixonian Foreign Policy
"Amerika gerçekçiliği benimsemeli, ancak bu kez Çin'e kapıyı açmak yerine kapıyı kapatmalı."

1996'da, yeni muhafazakar (neo-con) yazarlar Bill Kristol ve Robert Kagan, Dış İlişkiler'de “ Neo-Reaganit Dış Politikaya Doğru” başlıklı oldukça etkili bir makale yayınladılar.


Birçokları, bu makalenin 9/11 sonrası George W. Bush dönemi dış politikasının çoğunun fikri temellerini attığına inanıyor. Ancak bugün Kristol ve Kagan’ın neo-muhafazakâr esinlerini reddetmemiz ve klasik, hatta Machiavellian anlamında gerçekçi olan bir düşünce tarzına geri dönmemiz gerekiyor. Bu tür politikaların en yeni Amerikalı uygulayıcısı Richard M. Nixon'dı, bu yüzden neo-Nixon dış politikasının zamanı geldi.

26 Ekim 2018 Cuma

SA7030/ÇY4-DB138: Mustafa Akyol'un Neocon Foreign Policy'deki Çarpıtması: "Kaşıkçı Bir Osmanlı-Suudi İslamcı Savaşın Kurbanı Oldu"

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız metin, Taha Akyol'un oğlu Mustafa Akyol'un neocon Foreign Policy'ye yazdığı, çarpıtmalarla dolu, Kaşıkçı cinayetinin asıl sorumlusu olan Neocon-satanist çetenin bu cinayeti neden işlediğini net bir şekilde anlamamızı sağlayan, alt yapısı hazırlanmış Türkiye-Suud çatışmasının ateşlenmesi için bu cinayetin bu amaçla Türkiye'de işlendiğini kesin olarak kanıtlayan 17 Ekim 2018 tarihli bir metindir. Foreign Policy sitesinde yayınlandığı ilk anda adresteki başlığı 'https://foreignpolicy.com/2018/10/17/khashoggi-was-the-victim-of-an-ottoman-saudi-islamist-war/' "khashoggi-was-the-victim-of-an-ottoman-saudi-islamist-war- Kaşıkçı bir Osmanlı-Suudi İslamist savaşının kurbanı oldu" olan metnin başlığının sonradan değiştirildiği kesin olarak bellidir. Yazının yeni başlığı "Khashoggi’s Death Is Highlighting the Ottoman-Saudi Islamic Rift- Kaşıkçı’nın Ölümü Osmanlı-Suudi İslam Çatlağını Vurguluyor" şeklinde yumuşatılmış 'Savaş' 'Çatlak'a dönüştürülmüştür, ancak içeriğin olduğu gibi bırakılıp bırakılmadığı belli değildir; metin bu içerikle bile yeterince fikir vericidir. Suudi veliahtı Muhammed Bin Selman (MbS), başkent Riyad'da 23 Ekim 2018'de başlayan "Çöldeki Davos" ismi verilen "Geleceğe Yatırım Girişimi Konferansı"nın ikinci günü, 24 Ekim 2018'de  katıldığı oturumda, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin açıklamalarında bu 'Çatlak'a vurgu yaptı. Kaşıkçı cinayetini çözme konusunda Türkiye ile iş birliği yaptıklarını ifade eden Bin Selman, "Bu acı olay üzerinden Suudi Arabistan ve Türkiye arasında çatlak oluşturmak isteyenler var. Onlara buradan şu mesajı göndermek istiyorum: Suudi Arabistan'da ismi Selman bin Abdulaziz olan bir kral, ismi Muhammed bin Selman olan bir veliaht prens ve ismi Erdoğan olan bir Türkiye Cumhurbaşkanı olduğu sürece bunu asla başaramayacaklar." diyerek aşağıdaki türden söylemlere cevap verdi. Muhammed Bin Selman, aynı gün 24 Ekim 2018'de Erdoğan'ı arayarak suçluların cezalandırılması konusunda işbirliği yapacağını da söyledi. Türkiye ve Dünya artık Kaşıkçı cinayetinin asıl sebebini biliyor, Türkiye-Suud Savaşının fitilini ateşlemek. Akyol'un, tarihi çarpıtmalar bir yana, Erdoğan ve hükümet etme şekline karşı haksız ve gerçek dışı iddialarla doldurduğu metni Batı'ya 'MbS'yi değil Türkiye'yi tutun' tavsiyesi de bu bağlamda masum bir algıya isnad edilerek yorumlanamaz. ABD Başkanı Trump'ın ve Batı'nın cinayetten doğrudan veliaht Muhammed Bin Selman'ı sorumlu tuttuğu, ABD medyasının 'CIA'in, yani Trump'ın parmağını' aradığı, Suudi Arabistan istihbaratının organize bir şekilde öldürdüğü Suudi vatandaşı Cemal Kaşıkçı hangi gerekçeyle 'Osmanlı-Suud İslamcı Savaşı' gibi hayali bir savaşın parçası ya da kurbanı olarak incelenebilir? Türkiye bu cinayeti şeffaf bir şekilde soruşturmakta ve dünyaya deliller netleştikçe bilgi vermekte iken ve cinayetin asıl sorumlularının izini bulmuş iken, Akyol Trump'ın her emrini yerine getiren MbS yerine Batı'ya neden Türkiye'nin tarafını tutmayı tavsiye etmektedir? İşler hesapladıkları gibi Türkiye aleyhine yürümedi, engelledik, şimdi çıkış yolu arıyorlar.... Kaşıkçı olayının sorumlusu Trump ve efendileridir...
Seçkin Deniz, 26.10.2018

Khashoggi’s Death Is Highlighting the Ottoman-Saudi Islamic Rift

"Gazetecinin şüpheli cinayeti ve onun ardından yaşananlar, Sünni İslam'a karşı 300 yıllık bir savaşın son çatışmasıydı." Mustafa Akyol

Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2 Ekim'de İstanbul'daki Suudi konsolosluğundan kaçırılması ve olası cinayet, krallığın veliaht prensi Muhammed bin Salman'ın reformist imajının ardındaki çirkin despotizmin maskesini kaldırdı. Bununla birlikte, daha az dikkat çeken şey, bu skandalın başından beri iki ülke arasında uzun süredir devam eden bir rekabeti ortaya koymasıdır: Türkiye ve Suudi Arabistan.

20 Ekim 2018 Cumartesi

SA7004/SD1170: Trump'ın Wall Street, Soros, Blackwater, CFR ve Rothschild Bağlantıları

Sonsuz Ark'ın Notu:
SA6666/SD1098: Başkan Olarak Donald Trump ve Amerika Birleşik Devletleri Gerçeği başlıklı 16.08.2018 tarihli analizime yaptığım giriş şu şekildedir: Bu analizin ana tezi şudur: "Eski 'Yeni Dünya Düzeni'nin kurucuları olan Siyonist-Satanist Küreselciler ile onlara karşı görünen Ulusalcılar arasındaki kavganın iki tarafı olarak görünen Amerikan Derin Devleti'nin temsilcileri ile ABD Başkanı Donald Trump birlikte çalışmaktadır. Trump sıradan bir ABD başkanı olarak kan dökücü satanizmin hizmetindedir." Aşağıdaki çeviri-analiz de bu teze bir kanıt olarak yayınlanmıştır.
Seçkin Deniz, 20.10.2018

Trump’s Connections to Wall Street, Soros, Blackwater and the CFR

Bugün siyasal alandaki bireylerin hiçbiri tartışmalara girmiyor ve Donald Trump'tan daha farklı düşünmüyor. Aylar boyunca, Trump'ın gösterişli kişiliği ve demagojik söylemi, medyaya hakim oldu ve Trump başkanlık yarışını yılın en büyük eğlence etkinliğine dönüştürdü. Bazıları tarafından Amerika'nın kurtarıcısı olarak ve başkaları tarafından bir tren kazası olarak selamlanmasına rağmen Trump hala bir bilmece olarak duruyor.

11 Eylül 2018 Salı

SA6801/SD1127: Bir Neocon Tasarım AfCFTA; Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi'ni İnşâ Etmek

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Doğu ve Güney Afrika Ortak Pazarı (COMESA) Ticaret, Gümrük ve Para İşleri Direktörü Francis Mangeni'ye aittir ve Ruanda'nın başkenti Kigali'de 21 Mart 2018'de düzenlenen Afrika Birliği Olağanüstü Zirvesi'nde, dünyanın en büyük serbest ticaret bölgesi olacak Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi (AfCFTA)'nin kurulmasını öngören anlaşmaya imza atan 44* Afrika ülkesinde (Temmuz 2018'de Moritanya'nın Başkenti Nuakşot'ta düzenlenen 31. Afrika Birliği (AU) Zirvesi'nde 5 ülke daha, Güney Afrika, Sierra Leone, Namibya, Lesotho ve Burundi, Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi (AFCFTA) anlaşmasını imzaladı. 2018 sonuna kadar anlaşmanın hükümetler ve parlamentolar tarafından onanmasını ve sistemin yürürlüğe girmesi için gerekenleri empoze etmektedir. Analizin dikkat çekici cümlesi AfCFTA'nın Afrika dışından birilerinin tasarımı olduğu ve ülke liderlerinin belirlenmesinin de bu tarz anlaşmaları hayata geçirmeye odaklı olduğunu konusunda çok açıklayıcıdır: "Afrika’nın belirli devlet başkanlarını belirli kıta programlarını savunmak için tayin etme yöntemi, geçmişte siyasi iradeyi ve teknik uzmanlığı harekete geçirmede oldukça etkili oldu." Bütün özelliklerini yitirmiş bir Avrupa Birliği'ne karşı geleceğin yükselen kıtası olarak Afrika'yı Avrupa Birliği gibi, Afrika Birliği'ne dönüştürecek olan güç aynı neocon-satanist buyurgan güçtür ve bütün kaynaklarıyla koskoca kıtanın geleceğini tasarlamaktadır. Türkiye Afrika politikalarını derinleştirmeli ve Türkiye'nin her Afrika ülkesinde güçlü isimlerle temsil edilmesini sağlamalı ve Dışişleri Bakanlığı bünyesinde Afrika koordinatörlüğü oluşturmalıdır. Aksi halde Çin ile rekabetten daha fazlası ile mücadele etmek zorunda kalacak halihazırda Türkiye'yi cehenneme çevirmeye kararlı neocon yapıya karşı hareket alanını genişletemeyecek ve Afrika'daki etkisini kaybedecektir. (Not; Başlık tarafımdan değiştirilmiştir.)
Seçkin Deniz, 11.09.2018

Making African Trade Work

"Afrika, dünyadaki diğer gelişmekte olan bölgeler gibi, zayıf altyapı ve ticaret engelleri nedeniyle Afrika Birliği'ne üye 55 devletin arasında ticaret sürekli olarak düşük bölgelerarası ticaret seviyelerine sahiptir. Kıta Serbest Ticaret Anlaşması bunu değiştireceğine söz veriyor, ancak sadece Afrikalı liderler ayrıntılarda hemfikir olabilirler."

ABD Başkanı Donald Trump'ın “Önce Amerika” ticaret politikaları, uluslararası ticaret sisteminin çöküşünü hızlandırabilecek, küresel bir önleyici korumacılığı tetikledi. Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Avrupa Birliği ve diğer büyük ekonomileri kapsayan bu artan gerilime karşın, Afrika pasif bir seyirci gibi görünse de görünüş aldatıcı olabilir.

15 Temmuz 2018 Pazar

SA6492/KY37-AZ298: Rahatsız Olan, 'Cuntacı'dır

Sivil-asker kim rahatsız olmuşsa biliniz ki, “cuntacıdır…”


“Ben, (subaya) ‘Biz görünüşte apoletlerini sökmüş ama üniformayı kafasından çıkarmamış, emrivakiyle cumhurbaşkanı olmaya çalışan birine oy vermeyiz’ cevabını verdim. O sırada etrafımızı generaller sardı, birisi kartını verdi ‘Ali Arman’ isminde Harekat Dairesi’nden... Ne dediler biliyor musunuz, “Biz kalbimizi çıkardık önünüze attık. Bunu çiğneyeni biz de tankla çiğneriz.” Ben de ‘Vallahi, biz de helalliğimizi alıp evden öyle çıktık, hazırız. Allah ne dilerse o olur’ dedim.”

11 Temmuz 2018 Çarşamba

SA6471/KY37-AZ297: 'Diktatör'ün Partisi Asla Oy Kaybetmez...'

"Bilim konuştuğunda saçmalık ortaya çıkar, Falk’un bu analiziyle konu kapanmıştır. "



Yaptığı işi, sırtını hiçbir lobiye yaslamadan, hiçbir tehdide kulak asmadan, bildiğini en cesur şekilde paylaşarak ve gerçek bilgi rotasında tek bir geri adım atmadan yürüyen insanlara her zaman saygı duydum.

Uluslararası hukukun dev ismi, “emeritus” Prof. Richard Falk bu insanlardan biri. O, İsrail’in adını Birleşmiş Milletler resmi kayıtlarına “ırkçı” (apartheid) rejim olarak yazdırmış bilim insanı. Siyasetçi bilimci Prof. Virginia Tilley ile birlikte, BM Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (İng: ESCWA) için yazdığı raporda, İsrail’i, Filistin halkına karşı ırkçı ayrımcılık sürdüren devlet olarak tanımladı. İsrail’in 2014 yılındaki bu rapora tepkisi, “Nazi propagandası” tanımlamasıydı. Ama aradan geçen dört yıl, özellikle Gazze ve işgal altındaki Filistin topraklarında yaşanılanlar Falk’u haklı çıkardı, bilim yanılmaz!..

Seçkin Deniz Twitter Akışı