Fatih Er etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fatih Er etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Eylül 2016 Cuma

SA3406/KY50-FER10: 2011: Türkiye'nin Yeni Politikası

"Geleceği göremeyen beyinler, değiştirmek için kanlı oyunlarını ortaya sürebilir. Elinden sahip olduklarının alınmasına kim kızmaz ki?"


Ortadoğu debisi yüksek bir nehir. Ve Türkiye yıllardır şiddet ile akan bu nehri dışardan izlemek ile yetindi. Korkularımız nedeni ile hep uzak durduğumuz bize ait çoğrafyada şimdi kendimizi azgın sulara bıraktık. En uygun yatağı bulana kadar kayalara vura vura ilerleyeceğiz. Türkiyenin istediği en ön safta yer almak ve bunun içinde mücadele etmek gerekecek.

İlk sorun ''Arap baharı'' ile patlak verdi. Ortadoğu'da Türkiye için zamansız başlayan değişim hareketleri dış politikamıza şekil verenlerin işinide zorlaştırdı. Aniden ters yönden esen rüzgar komşular ile sıfır politikasının önüne geniş bir set çekti. Şimdi engelleri aşmaya çalışıyoruz. 

2 Eylül 2016 Cuma

SA3376/KY50-FER9: Mali Krizi Saha Raporu

"Mali’de yaşanan sorunlar sadece Afrika’yı değil İslam dünyasını da yakından ilgilendirmektedir. Batı (özellikle Fransa), olayı kendi cephesinden güvenlik ve çıkar ilişkileri doğrultusunda değerlendirmekte ve bir an önce bölgeye silahlı müdahale yapılmasını arzulamaktadır."


Giriş

Mali, 14,5 milyon nüfuslu sahra kuşağı Afrika ülkesidir. Etnik yönden oldukça kozmopolit bir niteliğe sahip olan Mali nüfusunun %90’ı Müslüman’dır. Ülkenin kuzey bölgelerinde Tuareg ve Songhai kökenli nüfus yoğunlukta iken başkent Bamako ve çevresinde Mande nüfusu yoğunluktadır. 

Ülkede yaşanan siyasi süreci dikkatle irdelemek gerekmektedir. Çok sayıda iç ve dış etkenin bulunduğu ortamda, ülkede yaşanan siyasi kriz her türlü sonuca yol açabilir. Genel olarak ülkede iki sorundan bahsedilebilir. 

26 Ağustos 2016 Cuma

SA3350/KY50-FER8: Filistin’de Osmanlı Arşivi ve Hayâl Kırıklığı

"Bana, bize ait olan bir parçaya bakakaldım, okuyamadım. Dedemin mirasını anlamayacak kadar cahil olduğumu kabullenmek zor geliyor. Oysa aynı ben bir başka lisanı öğrenmek için Avustralya’da yıllarımı verdim."


Ortadoğu’nun en tartışmalı toprakları sizi her seferinde şaşırtmayı çok iyi bilir. Elden ele dolaşan Kudüs, yaşamaya gelinen bir kent değil ölmek için seçilen bir mezar olmuştur. Ve şehrin etrafını çevreleyen taç misali surların dibinde yatan insanlar aslında toprakların kimseye ait olmadığının bir ispatı gibidir. Selahattin buradaydı, Babilyon buradaydı, Osmanlı buradaydı.

Kubbet'ü-s Sahra’yı sözde güvenlik duvarının hemen ardından gören ve insanlarının mescide geçme hakkı bulunmayan ‘Abu Dıs’ kutsal beldenin 400 yıl boyunca Osmanlı hâkimiyetinde olduğunu ispatlayan belgelere ev sahipliği yapıyor. Etrafını çevreleyen ve yıllardır barışın önündeki en büyük engel olarak görülen yerleşim yerleri nedeni ile gelişemeyen küçük Filistin kenti Kudüs’e en yakın Batı-Şeria mahallesi olarak biliniyor.

19 Ağustos 2016 Cuma

SA3320/KY50-FER7: Ne Kadar İnsanız?

“Bu sabahtan sonra kendimi çok daha iyi hissediyorum. Oturup uzun uzun, ne kadar büyük kötülüklere muktedir olduğumuzu ilk elden keşfedişimin verdiği düş kırıklığı üstüne yazdım. Oysa en ağır koşullarda bile insan kalabilme gücü ve yeteneğini keşfetmekte olduğumu da yazmalıydım, ki bunu daha önce bilmezdim. Galiba aslolan, onur.”



“Sadece anneme yazmak istedim ve ona kronik, sinsi bir soykırıma şahit olduğumu anlatmak istedim. Gerçekten çok korkuyorum ve insan doğasının iyiliğiyle ilgili temel inancımı sorguluyor. Bence her şeyi bırakıp bunun durdurulması için hayatımızı adamak yapılacak en iyi iş. Sanmıyorum ki artık bu yapılacak aşırı bir şey olsun… Bu durmak zorundadır."

Bu cümleler Amerikalı bir eylemciye ait. Annesine Gazze’den yazdığı mektubunda ‘Bunun durdurulması için hayatımızı adamak yapılacak en iyi iş" diye sesleniyor Rachel Corrie. Ve hayatını adadı.

12 Ağustos 2016 Cuma

SA3293/KY50-FER6: Nüfus Cüzdanı'ndaki Din Hânesi ve Mescid-i Aksa

"Şayet nüfus cüzdanındaki Din hânesi kalkarsa ben ne yaparım? Kendinden bir haber Dürzî İsrail askerine demokrasi, fişleme, özgürlük terimlerini anlatamam. Anlatsam da anlamaz. Ve ben Mescit’e bu tiple hayatta giremem."


Bu başlık da ne? Tribünlere mi oynuyorsun diye sormayın. Nüfus cüzdanındaki 'Din' hânesi ile Mescid-i Aksa arasında çok büyük bir bağ var. Peki, nedir bu bağ?

Türkiye’de nüfus cüzdanında yer alan Din hânesi ile ilgili tartışmalar sık sık gündeme gelir. Kimi bu hânenin kaldırılmasını kendi açısından bin bir çeşit nedenler ile anlatır yazar, çizer. Kimi ise din hânesinin nüfus cüzdanını süslemeye devam etmesinde ısrar eder.

Sizi bilmem, ama ben Din hânesinin ısrar ile nüfuz cüzdanında yer almasını isteyenlerindenim. Çünkü ben Kudüs’te yaşıyorum.

5 Ağustos 2016 Cuma

SA3263/KY50-FER5: Gazze'de Günlük Hayat

"Plastik mermilerden nasıl kıvrak hareketler ile kaçıldığını ve her şeye rağmen nasıl hayatta kalındığını burada öğrenirsiniz."


Farklıyı gördüm. Aynı kültürün insanlarını farklı yaşam tarzları ile gördüm. Doğu Kudüs’ten arabama binip kimine göre ayrılık kimine göre ise güvenlik duvarının hemen yanından sürüp, Kalandiya geçiş noktasından Batı-Şeria’ya girdim.

Bu nokta sahipsizdir, kontrolü yoktur. Sağlı sollu birbirinden tamamen farklı onlarca dükkân Rammallah’ın kalbine kadar uzanır bu yolda. Diğer şehirlere Filistinlileri taşıyan sarı minibüsler birbirleri ile yarışır.

29 Temmuz 2016 Cuma

SA3238/KY50-FER4: İsrail, Esas Kendi Gençliğinden Korkuyor

"Yahudilerin ana yurtları Mezapotamya’dan kovulmaları ile başlayan ve uzaktan bakıldığında lanetlenmiş gibi görünen hayatları onları modern dünyanın yönetici koltuğuna oturtmuştu." 


1948 yılında varlığını tüm dünyaya duyuran ve son 63 yılda önemli bir güce ulaşan İsrail geleceğinden endişeli. Ülke liderlerini en çok endişelendiren ise yeni nesil oluyor.

İSRAİL, VARLIĞINA HALKININ KORKULARI İLE DEVAM EDEBİLİR

Başbakan Benyamin Netenyahu’nun ‘miras’ politikası da yeni nesile yönelik. Siyonizm ve Yahudiliğe değer vermeyen uyuşuk ve vurdumduymaz gençlik, ülkelerinin geleceğini umursamadan yaşıyor, Siyonist düşünceyi tehlikeye atıyor.

15 Temmuz 2016 Cuma

SA3175/KY50-FER3: Dar-Dar, Zanga-Zanga(*) Libya; Libya Günlüğü-Bölüm 3

"Düzenli bir ordu adım adım üzerimize geliyordu ve ben geri çekilmemekte kararlıydım, çünkü muhaliflerin azimli mücadelesinin zafer ile sonuçlanacağına inanıyordum. Savaşçıların bir çoğu ölümü özgürlük olarak görüyordu ve cephede olmalarının tek sebebi de buydu."


Bingazi'den yola çıkalı yaklaşık yarım saat olmuştu. Akdeniz’e paralel uzanan ve Libya'nın Tunus sınırına kadar giden yolda çölün hemen dibinden ilerliyorduk. Her 3-5 kilometrede kurulan kontrol noktalarında görevli siviller kamyonete bir göz attıktan sonra yolu açıyordu. 

Biz Bingazi'den uzaklaştıkça çöl sessizliği artıyordu, oysa saatte yüz kilometre hızla kargaşanın tam ortasına ilerliyorduk. Hiç tanımadığımız insanlara hayatımızı emanet etmiştik; onlar da hiç tanımadıkları insanlar için kendilerini tehlikeye atmışlardı. 

8 Temmuz 2016 Cuma

SA3143/KY50-FER2: Dar-Dar, Zanga-Zanga(*) Libya; Libya Günlüğü-Bölüm 2

"Aslında uzunca bir tarihi birlikteliğimiz olsa da Libya’yı ve Libya halkını çok iyi tanımıyorduk. Oysa Osmanlı İmparatorluğunu en zor dönemlerinde yalnız bırakmamışlardı. Bundan 90-100 yıl önce de benzer senaryolar oynanmıştı petrol cenneti ülkede."



‘Mahkeme’'den şimdiki adıyla ‘Hürriyet’ olan meydandan ‘Katiba’ya gitmek için ayrılıyoruz. 

‘Katiba’ Kaddafi’nin binlerce metre kare alan üzerine kurduğu bir karargah. Etrafı dev duvarlar ile çevrili olan bu askeri merkez şehrin kuzeyi ile güneyini ikiye ayırıyor, içerisinde cephanelikler ve hapishaneler mevcut. Yer altına yapılan sorgu merkezleri ‘Katiba’nın neden yüksek duvarlar ardında kurulduğunun ispatı gibi. Askeri karargah barışçıl gösterilerin silahlı çatışmaya dönüştüğü nokta aynı zamanda. 

1 Temmuz 2016 Cuma

SA3114/KY50-FER1: Dar-Dar, Zanga-Zanga(*) Libya; Libya Günlüğü-Bölüm 1

“Yanımdan geçti koşarak yaşlı bir adam. Elinde baston... Çocuklar yolumu kesti. Dillerinde özgürlük marşları... Yeni yetme gençler var etrafımda. Omuzlarında mavzerler... Ömer Muhtar'ın torunları hepsi."


Şubat ayının son günlerinde Kudüs’ten ayrıldıktan tam 33 saat sonra ulaştık Mısır-Libya sınırındaki Sallum[1]  girişine. Mısır taksilerinin bagajlarını işgal eden lpg tüpleri nedeni ile onca malzeme ile birlikte balık istifi ulaştığımız sınır Somali’de ki mülteci kamplarından farksız görünmüştü bize.

Yalvaran gözler ve yarım yamalak İngilizceleri ile ışık etrafında dönen kelebekler gibi zifiri karanlığı aydınlatan kameramız peşinde koşan Bangladeşli mülteciler ülkedeki son durumu bizden öğrenmenin peşindeydi. Oysa biz olup bitenleri onlardan öğrenmek istiyorduk. 

Seçkin Deniz Twitter Akışı