WASP etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
WASP etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Aralık 2019 Cuma

SA8222/TG272: Amerikan Elit Yığını Nasıl Oluştu?-3

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, John Hopkins Üniversitesi Paul H. Nitze İleri Uluslararası Çalışmalar Okulu (SAIS) profesörü ve Dünya Bankası, USAID, Dışişleri Bakanlığı, OECD ve Afrika Kalkınma Bankası gibi kuruluşlara danışmanlık yapmakta olan ve halen, sosyal bozulmanın nasıl tersine çevrilebileceği ve buna nasıl ulaşılabileceğine dair bir kitap üzerinde çalışan Seth D. Kaplan'a aittir. 'Karşılaştırmalı Tarih' etiketi ile yapılan bu analiz, toplumların değişiminde elitlerin etkisine odaklanırken, İbn-i Haldun'dan Samuel Huntington'a kadar bir çok ünlü batılı 'elit'in görüşleri eşliğinde Amerikan Elitleri arasında bir kıyaslama yapmaktadır. Yazarın düşüncelerindeki sorunsalın başlangıç noktası elbette Amerikan toplumunun dağılması ve ABD'nin çöküşüdür. Seth D. Kaplan'ın oldukça nesnel bir yaklaşımla yaptığı analizin en çarpıcı cümlelerinden biri şudur: "Bu nedenle, birçok bilim adamı, toplumların şekillenmesi; elit erdeminin oluşumu; halk arasında güçlü değerlerin teşviki ve kahramanca hareketlere ilham vermede din faktörünün çok önemli olduğunu düşünmektedir. Ancak toplumlar geliştikçe inancın da etkisini yitirerek toplumun gerilemesine katkıda bulunduğu konusunda da uyarıda bulunmaktadırlar. Rasyonalizm ve materyalizm öne çıkarken elitleri toplumlarına bağlayan ortak eğilimleri ve toplumun yükselişini arttıran değer ve inançları zayıflatır. Sosyal rahatsızlıklar ve dağılma riski artar." Ateizm'in yaygınlaştığı Avrupa-Amerika'dan oluşan Batı'da toplumun gerilemesinde 'Din' faktörünün ve elitlerin  etkisinin önemine değinen düşünür sayısı çok azdır. Bugün Batılı medya ve kültür araçlarının dünyanın her tarafını istila ettiği ve değersizleşmeyi arttırdığı düşünülürse, Türkiye'nin çıktığı büyük yolculuğun ne kadar küresel bir etki üretebileceği de hesaplanabilir. İnsanlık ciddi bir buhranla yüz yüzedir ve İslam en saf ve en büyük kurtuluş umudu olarak, insanların ulaşabileceği her yerde olmalıdır... Türkiye'nin sorumluluğu budur.
Seçkin Deniz, 20.12.2019

How Do America’s Elites Stack Up?-3
"Elitler sadece, nüfusun geri kalanının endişelerine yatırım yapıp, "tarihin doğru tarafı" anlatımı hakkında alçakgönüllü davranır ve ayrıcalıklarını "kontrol etmek" yerine yönlendirmeye açık olurlarsa Amerikan toplumunu güçlendirebilirler."

Sorumlu bir Elitin Kazanılması

Max Weber'in iddia ettiği gibi, kitlesel demokrasi her zaman büyük ve karmaşık toplumlarda elit egemenliği sağlar. Kitlesel demokrasi gücü merkezileştirir, hükümetin idari bürokratik “makinelerine” güvenerek büyür ve kitlelere hitap edebilecek karizmatik liderlerin ortaya çıkmasını teşvik eder. Bunlar, devletin güçlenmesini ve nüfuzun “yönetici azınlık” da toplanmasını sağlar. Bu nedenle, Birleşik Devletler'in böyle bir elit tarafından yönetilmesi şaşırtıcı değildir.  Bu gerçeklik göz önüne alındığında, ABD nasıl daha iyi ve daha sorumlu seçkinler üretebilir?

13 Aralık 2019 Cuma

SA8205/TG271: Amerikan Elit Yığını Nasıl Oluştu?-2

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, John Hopkins Üniversitesi Paul H. Nitze İleri Uluslararası Çalışmalar Okulu (SAIS) profesörü ve Dünya Bankası, USAID, Dışişleri Bakanlığı, OECD ve Afrika Kalkınma Bankası gibi kuruluşlara danışmanlık yapmakta olan ve halen, sosyal bozulmanın nasıl tersine çevrilebileceği ve buna nasıl ulaşılabileceğine dair bir kitap üzerinde çalışan Seth D. Kaplan'a aittir. 'Karşılaştırmalı Tarih' etiketi ile yapılan bu analiz, toplumların değişiminde elitlerin etkisine odaklanırken, İbn-i Haldun'dan Samuel Huntington'a kadar bir çok ünlü batılı 'elit'in görüşleri eşliğinde Amerikan Elitleri arasında bir kıyaslama yapmaktadır. Yazarın düşüncelerindeki sorunsalın başlangıç noktası elbette Amerikan toplumunun dağılması ve ABD'nin çöküşüdür. Seth D. Kaplan'ın oldukça nesnel bir yaklaşımla yaptığı analizin en çarpıcı cümlelerinden biri şudur: "Bu nedenle, birçok bilim adamı, toplumların şekillenmesi; elit erdeminin oluşumu; halk arasında güçlü değerlerin teşviki ve kahramanca hareketlere ilham vermede din faktörünün çok önemli olduğunu düşünmektedir. Ancak toplumlar geliştikçe inancın da etkisini yitirerek toplumun gerilemesine katkıda bulunduğu konusunda da uyarıda bulunmaktadırlar. Rasyonalizm ve materyalizm öne çıkarken elitleri toplumlarına bağlayan ortak eğilimleri ve toplumun yükselişini arttıran değer ve inançları zayıflatır. Sosyal rahatsızlıklar ve dağılma riski artar." Ateizm'in yaygınlaştığı Avrupa-Amerika'dan oluşan Batı'da toplumun gerilemesinde 'Din' faktörünün ve elitlerin  etkisinin önemine değinen düşünür sayısı çok azdır. Bugün Batılı medya ve kültür araçlarının dünyanın her tarafını istila ettiği ve değersizleşmeyi arttırdığı düşünülürse, Türkiye'nin çıktığı büyük yolculuğun ne kadar küresel bir etki üretebileceği de hesaplanabilir. İnsanlık ciddi bir buhranla yüz yüzedir ve İslam en saf ve en büyük kurtuluş umudu olarak, insanların ulaşabileceği her yerde olmalıdır... Türkiye'nin sorumluluğu budur.
Seçkin Deniz, 13.12.2019

How Do America’s Elites Stack Up?-2
""Elitler, giderek artan oranda psikolojik ve finansal olarak genel nüfustan kopmakta, başkalarını düşünmeden kendilerine menfaat sağlayacak seçimler yaparak öfke ve tepki ile karşılaşmaktadırlar."

Amerikan Toplumundaki Elitler

Amerikan elitleri kimlerdir? “Elit” terimi tartışmalı olabilir. Maksadımıza binaen bu terim; hepsi bilgi üretmek ve işlemek için uğraşan kesimi oluşturan; hükümet, akademi, iş dünyası, medya, eğlence ve kar amacı gütmeyen kesimdeki profesyonellerin üst düzey kadrosunu oluşturur. Politikaya ve Occupy Wall Street gibi sosyal hareketlere konu olan “yüzde bir”(*) hakkındaki tartışmalar, elitlerin sahip olduğu orantısız zenginlik ve güç üzerine yoğunlaşmaktadır. 

6 Aralık 2019 Cuma

SA8186/TG270: Amerikan Elit Yığını Nasıl Oluştu?-1

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, John Hopkins Üniversitesi Paul H. Nitze İleri Uluslararası Çalışmalar Okulu (SAIS) profesörü ve Dünya Bankası, USAID, Dışişleri Bakanlığı, OECD ve Afrika Kalkınma Bankası gibi kuruluşlara danışmanlık yapmakta olan ve halen, sosyal bozulmanın nasıl tersine çevrilebileceği ve buna nasıl ulaşılabileceğine dair bir kitap üzerinde çalışan Seth D. Kaplan'a aittir. 'Karşılaştırmalı Tarih' etiketi ile yapılan bu analiz, toplumların değişiminde elitlerin etkisine odaklanırken, İbn-i Haldun'dan Samuel Huntington'a kadar bir çok ünlü batılı 'elit'in görüşleri eşliğinde Amerikan Elitleri arasında bir kıyaslama yapmaktadır. Yazarın düşüncelerindeki sorunsalın başlangıç noktası elbette Amerikan toplumunun dağılması ve ABD'nin çöküşüdür. Seth D. Kaplan'ın oldukça nesnel bir yaklaşımla yaptığı analizin en çarpıcı cümlelerinden biri şudur: "Bu nedenle, birçok bilim adamı, toplumların şekillenmesi; elit erdeminin oluşumu; halk arasında güçlü değerlerin teşviki ve kahramanca hareketlere ilham vermede din faktörünün çok önemli olduğunu düşünmektedir. Ancak toplumlar geliştikçe inancın da etkisini yitirerek toplumun gerilemesine katkıda bulunduğu konusunda da uyarıda bulunmaktadırlar. Rasyonalizm ve materyalizm öne çıkarken elitleri toplumlarına bağlayan ortak eğilimleri ve toplumun yükselişini arttıran değer ve inançları zayıflatır. Sosyal rahatsızlıklar ve dağılma riski artar." Ateizm'in yaygınlaştığı Avrupa-Amerika'dan oluşan Batı'da toplumun gerilemesinde 'Din' faktörünün ve elitlerin  etkisinin önemine değinen düşünür sayısı çok azdır. Bugün Batılı medya ve kültür araçlarının dünyanın her tarafını istila ettiği ve değersizleşmeyi arttırdığı düşünülürse, Türkiye'nin çıktığı büyük yolculuğun ne kadar küresel bir etki üretebileceği de hesaplanabilir. İnsanlık ciddi bir buhranla yüz yüzedir ve İslam en saf ve en büyük kurtuluş umudu olarak, insanların ulaşabileceği her yerde olmalıdır... Türkiye'nin sorumluluğu budur.
Seçkin Deniz, 06.12.2019

How Do America’s Elites Stack Up?-1
"Kibirli, soğuk ve çıkarcı -veya mütevazi, köklü ve kişisel- fedakarlık mı? Tarih, toplumların yaratıcı seçkinlerinin karakterine dayanarak yükselip alçaldığını göstermektedir."

Amerikan elitlerinin birçok endişesi var; jeopolitik istikrarı sağlamak, eşitsizliği azaltmak, ayrımcılığa son vermek ve benzeri. Fakat ABD için en büyük tehdit, bunlar değil de bilhassa, sorumlulukları toplumun koruyucusu olarak kabul etmedeki isteksizlikleri ve toplumun diğer kesimlerinden ayrılmaları nedeniyle elitlerin bizzat kendileri ise? 

1 Kasım 2019 Cuma

SA8098/TG269: Hayat Ağacı Sinagogu Katliamı'ndan Sonra Beyaz Üstünlükçü Terörizm

Sonsuz Ark'ın Notu:
 Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, ABD'nin her türlü gizli bilimsel, psikolojik, sosyolojik, politik, ekonomik, teknolojik, askerî, nükleer, stratejik araştırmasının yapıldığı RAND Corporation'un siyaset bilimcisi, politik ve ideolojik olarak motive edilmiş şiddetin nedenini ve nasılını inceleyen ve analiz eden bir terörizm araştırmacısı Colin P. Clarke'a aittir ve ABD'de işlenen toplu katliamlara odaklanarak bu katliamları 'beyaz üstünlükçü terörizm' olarak adlandırmakta ve bunun sadece 'iç terörizm' olarak tanımlanmasının yeterli olmadığını, ABD'nin küresel bazda 'beyaz üstünlükçü terörizm'e karşı yeterince tedbir almadığını işlemektedir. Yazarın, ABD Başkanı Trump'ın, kendisinden önceki Başkan Obama'nın DAEŞ-IŞİD'in kurucusu olduğunu ("IŞİD'i Obama kurdu, yardımcılığını da Clinton yaptı" Donald Trump, Ağustos 2016, Sunrise, Florida) ilan ettiğinden habersiz görünerek, bilhassa çalıştığı RAND Corporation direktörlerinin tasarladığı, ABD Dışişleri Bakanlığı, Pentagon ve CIA ile ortak bir organizasyon sonucu uygulamaya geçirdiği IŞİD-DAEŞ terör örgütünün İslam'ı karalamak ve Satanizm adına kötülük ve terör ürettiğini bildiği halde, 'beyaz üstünlükçü terörü' bugüne dek fark etmemesinin nedenini inanılması imkansız bir gerekçe ile geçiştirmektedir: "Selefi cihadistlere, İslam dünyasında “saf” İslam’a dönüşe inanan gruplara ve bunun gerçekleşmesi için şiddet kullanımına odaklandığım için, Hitler’i öven ve sosyal medyada Yahudi halkına karşı açıkça nefret söylemi kullananları gözden kaçırmıştım." Gençliğine denk gelen 9/11'den etkilenerek terör uzmanı olan Amerikalı bir akademisyenin gözden kaçırması imkansız olan bir tek şey vardır o da her türüyle terördür. RAND çalışanı bir terörizm uzmanının bu analize ihtiyaç duymasının bir tek nedeni olabilir; dünyadaki bütün terör örgütlerini üreten bir kuruluş olarak RAND ve terör uzmanı çalışanları kendilerini temize çıkarmak için kaygılanmakta ve 'beyaz üstüklükçü terör'ün de tasarımcılarının kendileri olduğunun açığa çıkmasından endişelenmektedirler. Colin P. Clarke'ın şu cümlesi içerdiği temel işaretler açısından çok ilginçtir: "Beyaz üstünlükçü tehdit artık göz ardı edilemez. 11 Eylül'den bu yana Birleşik Devletler'de beyaz üstünlükçü terörizm yüzünden ölen insan sayısı cihatçı terörizm nedeniyle ölenlerden daha fazladır." Colin P. Clarke, 'beyaz üstünlükçü tehdit'in gözardı edildiğini itiraf etmektedir; herhangi bir devletin, üstelik ABD gibi bir devletin gözardı edebileceği herhangi bir şey olamaz, gözardı etmek tam olarak gizlice tasarlamak, planlamak ve uygulamak demektir. ABD derin devletinin görmezden geldiği şey, "11 Eylül'den bu yana Birleşik Devletler'de beyaz üstünlükçü terörizm yüzünden ölen insan sayısı cihatçı terörizm nedeniyle ölenlerden daha fazladır." cümlesiyle itiraf edilen gerçeği doğurmuştur ve bu planlı bir sonuçtur; ABD'de ya da dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir terör eylemi ABD istihbarat örgütlerinden ve devletten habersiz bir şekilde yapılamaz. RAND bilimadamlarının ürettiği her türlü savaştan, terörden, kimyasal ve biyolojik silah saldırılarından, ekonomik saldırılardan ve askeri darbelerden oluşan cehennem, milyonlarca masum insanın hayatlarını mahvetmişti, bu kez kurban kendileriydi. Yazarın, 'Squirrel Hill'deki evimden ancak bir mil uzakta olan Hayat Ağacı Sinagogu'nda çok kişinin ölümüne yönelik saldırı' diyerek anlattığı saldırı sonrası paniğe kapılmalarının temel sebebi de buydu: "Kapıları kilitledim ve çocuklarımı bodruma aldım. Endişeyle 3 aylık çocuğumu kucaklarken, 3 yaşındakini saklanarak oyun oynadığımıza ikna etmeye çalıştım." Tarih araştırmacıları RAND Corporation'un şeytanî planların tasarım merkezi olduğunu elbette yazacaktır, ancak küresel ve yerel her türlü terörizmin tek kaynağı olan Amerika Birleşik Devletleri'nin derin devleti, ürettiği terörün ABD'yi yok edişini izleyecektir. Türkiye'de FETÖ, DAEŞ IŞİD, PKK, DHKP-C terörü ve bilumum ekonomik, askerî darbe organizasyonlarının ana sorumlusunun ABD olduğu defalarca tescil edilmiştir. Bu dünyanın bütün ülkelerinde de yüzlerce kez kanıtlanan kesin bir teoremdir.
Seçkin Deniz, 01.11.2019





One Year After Tree of Life, We Still Aren't Talking Enough About Violent White Supremacy

Mahallem Pittsburgh’daki Yahudi sinagoguna yapılan saldırı, şiddet yanlısı beyaz üstünlükçülüğün tehlikelerini fark etmeme neden oldu. Ve ben politik ve ideolojik olarak motive edilmiş şiddetin nedenini ve nasılını inceleyen ve analiz eden bir terörizm araştırmacısıyım.

Selefi cihadistlere, İslam dünyasında “saf” İslam’a dönüşe inanan gruplara ve bunun gerçekleşmesi için şiddet kullanımına odaklandığım için, Hitler’i öven ve sosyal medyada Yahudi halkına karşı açıkça nefret söylemi kullananları gözden kaçırmıştım. 

18 Mayıs 2018 Cuma

SA6159/KY28-ATA363: BM Ne Kadar Meşru?

İşte ABD’nin İsrail ile derin siyasi, kültürel ve dini bağı burada başlıyor. Her ne kadar ABD Hristiyan, İsrail Yahudi bir ülke veya devlet olarak bilinse de ABD’yi politik ve ekonomik olarak yöneten kişiler ve aileler “Evanjelik” olup kutsal kitapları “Tevrat.” 


Gazze sınırındaki silahsız protestocuların İsrail askerleri tarafından katledilmesi sonrasında dünyanın geleceği için asıl önemli olan BM’de nelerin yaşandığı ve BM’nin artık ne kadar meşru olduğudur. 

Bilindiği üzere İsrail, 5 Haziran 1967 günü Suriye, Mısır ve Ürdün’e eşzamanlı olarak bir saldırı başlatmış ve altı gün süren savaştan sonra da Suriye’ye ait Golan tepelerini, Ürdün’e ait Kudüs’ü ve Mısır’a ait Sina yarımadasını işgal etmişti. O günden sonra işgal ettiği bu yerlerden çekilmesini içeren BM Genel Kurulu kararları ile BM Güvenlik Konseyi kararlarının hiç birini tanımadı. Daha doğrusu BM’yi hiç takmadı ve bildiğini okudu. Halen de okuyor. Bu kural tanımaz, yasa takmaz kabadayılığını da ABD’den alıyor.

Seçkin Deniz Twitter Akışı