"Samimiyetlerin içbükey mekânlarına bak. Entelektüel mekânlar, içe bükülen, içte düğümlenen samimiyetlerin yeridir. Sen oradaysan, sana sen denmesinden rahatsız olmuyorsun."
Sana sen mi desek, siz mi? Sen bir tek kişi olduğuna göre, sana, sen dememiz kadar olağan bir şey olamaz. Ama olmuyor. Egolar hareketleniyor. Kasıntı hareketler başlıyor. İşler karışıyor. Dünya’nın sekizinci harikâsı olan sen, kendine siz denmediğinden hareketle kaprisler yapıyorsun. Yap! Sorun değil, problem değil, mesele hiç değil. Kendinle baş başa bırakılacağını da unutma, ama. Sana seni çoğaltarak saygı göstermeyeceğiz. Sana sen diyerek saygı göstereceğiz. Bütünlüğünle var olduğunda seni karşımızda görmek isteyeceğiz. Sen, sana siz denmesini istedikçe sana sen diyeceğiz. Sen denmesini istedikçe de siz. Sen bir tanesin. Biriciksin bak. Sen, sadece sensin.