10 Eylül 2012 Pazartesi

SA59/MEY5: Batı'nın Biraz Üstü: FATİH Projesi(*)

"Yarınımızı Bugünden Fethetmeye Evet ya da Boğaz Köprüsü'ne Hayır!"



İnsan, ülkesini, ülkesinin insanlarını en iyi şekilde yetiştirerek yüceltir, muasır ileri medeniyetlerin de üstüne çıkarır, yoksa her muasır medeniyet ileri medeniyet demek değildir. İleri demek, silahı güçlü, öldürme kapasitesi yüksek, insanları sömürerek zenginleşmek demek hiç değildir; aksine elindeki gücü, teknolojiyi dünyadaki her insanın hayat kalitesini arttırmaya yönelik olarak kullanmak demektir.

Bizim geçmişimiz  güzel ülkemizi 'ileri, çağdaş' diye hipnozlayarak daima geride bırakmaya çalışan bazı karışık adamlarla dolu bir geçmiş.  Gayeleri açıktı, belliydi; hep horlanacak, uşak niyetine kullanılacak sürü halinde insanlar yetiştirmek ve kendi saltanatlarını ilelebet sürdürmek.

Geçmişimizde bolca örnekleri bulunan bu karışık adamlardan ve hikayelerden günümüzde de mebzul miktarlarda  var. Misal Boğaz Köprüsü'nün yapılış hikayesi ve netice.

Bir boğazın iki yakasına  kolayca geçmek istemeyen insan nâdir bulunur. Hedefi olan adamlar karşıya geçmeyi düşünürler  ve geçerler. Bilinen en eski Boğaz geçişi MÖ 511 yılında İskit seferine çıkan Pers Kralı Darius'un 700 bin kişilik ordusunun, gemilerin yan yana getirilmesiyle oluşturulan yüzer köprü ile Trakya'ya geçişi. Sonraları da bu yöntem epeyce kullanılsa da bir köprü hayâli hep olmuş kendisine karşısı lazım olan herkese.


Cumhuriyet döneminde 1940 yılında Nuri Demirağ'ın girişimiyle Türk mühendisler ve Amerikalı uzmanlar tarafından boğaz köprüsü projelendirilmiş ve bu işe talip olunmuş; "Boğaza köprü olmaz, yıkılır" diye bu teklif reddedilmiş. Teklifi reddeden iktidarda kimler vardır? "Devlet idaresi A'dan Z'ye bozuktur, düzeltmek ister" diyen Refik Saydam Başbakandır, İsmet İnönü de Cumhurbaşkanı.


T.C. Karayolları İdaresinden, Boğaz'da köprü geçişinin 9 yerden mümkün olduğu raporunu  alan Başvekil Adnan Menderes 25 Mayıs 1960'da bir İngiliz müşavirlik firmasıyla sözleşme imzalar. Birkaç gün sonra meydana gelen 27 Mayıs Darbesi dolayısıyla bu proje, diğer birçok faydalı proje gibi  çöpe atılır.  68'li yıllarda köprü yapımı yeniden tartışılır ve 'Boğaz'a köprü olmaz, yıkılır' diyen zihniyet Boğaz'ın güzelliğinin yapılacak köprüyle tahrip edileceğini iddia eder. Akıl gâlip gelir köprünün yapımına 1970 yılında başlanır ve  29 Ekim 1973'te açılışı yapılır. Karşıya kolayca geçmeyi hedefleyenler hedeflerine ulaşırlar ve 'yıkılır' denen köprü 40 yıldır yıkılmadan kullanılmaktadır.

Her Çocuğa Bir Dizüstü Projesi (OLPC), Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT), özellikle bilgisayar fiyatının kendi içinde bir engel olduğu ülkelerde, dijital uçurum ile savaşmak için tasarlanmış bir program. Bu girişim ilk olarak Ocak 2005 İsviçre'nin Davos Dünya Ekonomik Forumu, Lab başkanı ve kurucularından Nicholas Negroponte tarafından ilan edilmiş. Girişim, dünyanın bütün çocuklarını, belge ve görüntü yönetimi ve internet için bilgisayar erişimine izin veren bir dizüstü bilgisayar sahibi yapmayı amaçlıyordu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 12 Haziran 2011 seçimlerinde eline tablet bilgisayar alarak, artık ağır çantaların tarihe karışacağını müjdelemiş, ”Fatih projesi” kapsamında okullarda her öğrenciye ücretsiz tablet bilgisayar  verileceğini vaat etmişti. 





'Köprü yıkılır' diyen zihniyet, yine her zamanki gibi 'faydalı' bir projeyi, sonuçlarını bildikleri için kötülemeye başladılar. 'Yarınımızı bugünden fethetmeye" niyetli  olanları engellemenin yollarını aradılar. Tartışılmamış, uzmanlarca analizi yapılmamış dediler. Oysa bu altyapısı iyice tartışılmış bir projeydi. Davos 2005'i duyan ve işiten ilgili ve benzer projeleri inceletme emri veren iyi niyetli adamlar vardı. Proje ile ilgili web sayfasında Fatih Projesi şöyle tanıtılmakta:


"Eğitimde FATİH Projesi, eğitim ve öğretimde fırsat eşitliğini sağlamak ve okullarımızdaki teknolojiyi iyileştirmek amacıyla Bilişim Teknolojileri araçlarının öğrenme-öğretme sürecinde daha fazla duyu organına hitap edilecek şekilde, derslerde etkin kullanımı için; okulöncesi, ilköğretim ile ortaöğretim düzeyindeki tüm okullarımızın 570.000 dersliğine dizüstü bilgisayar, LCD Panel Etkileşimli Tahta ve internet ağ altyapısı sağlanacaktır. Dersliklere kurulan BT donanımının öğrenme-öğretme sürecinde etkin kullanımını sağlamak amacıyla öğretmenlere hizmet içi eğitimler verilecektir. Bu süreçte öğretim programları BT destekli öğretime uyumlu hale getirilerek eğitsel e-İçerikler oluşturulacaktır. Bu kapsamda Eğitimde FATİH projesi beş ana bileşenden oluşmaktadır.  Donanım ve Yazılım Altyapısının Sağlanması, Eğitsel e-İçeriğin Sağlanması ve Yönetilmesi, Öğretim Programlarında Etkin BT Kullanımı, Öğretmenlerin Hizmet içi Eğitimi, Bilinçli, Güvenli, Yönetilebilir ve Ölçülebilir BT Kullanımının sağlanmasıdır. Eğitimde Fatih Projesi Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülmekte olup, Ulaştırma Bakanlığı tarafından desteklenen bir projedir. 5 yılda tamamlanması planlanmıştır. birinci yıl ortaöğretim okulları, ikinci yıl ilköğretim ikinci kademe, üçüncü yıl ise ilköğretim birinci kademe ve okul öncesi kurumlarının BT donanım ve yazılım altyapısı, e-içerik ihtiyacı, öğretmen kılavuz kitaplarının güncellenmesi, öğretmenler için hizmet içi eğitimler ve bilinçli, güvenli, yönetilebilir BT ve internet kullanımı ihtiyaçlarının tamamlanması hedeflenmektedir."

Proje sahiplerinin amacı MIT''in ve Davos 2005'in biraz üstünde. Yani Batı'nın biraz üstünde:

"e-Dönüşüm Türkiye kapsamında üretilen ve Ülkemizin bilgi toplumu olma sürecindeki eylemleri tanımlayan Bilgi Toplumu Stratejisi Belgesi, Kalkınma Planları, Bakanlığımız Stratejik Planı ve BT Politika Raporunda yer alan hedefler doğrultusunda 2013 yılı sonuna kadar dersliklere BT araçları sağlanarak, BT destekli öğretimin gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır."

Gerekçe ise, Fatih Projesi'nin cehaleti besleyerek, sömürülen ve uşaklaştırılan insan  profilinden çok daha başka, bilinçli insan profilini yetiştirmeyi hedeflediğini izah ediyor:

"Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanan (2006-2010) Bilgi Toplumu Stratejisi’nde Bilişim Teknolojilerinin Eğitim Sistemimizde kullanımıyla ilgili olarak “Bilgi ve iletişim teknolojileri eğitim sürecinin temel araçlarından biri olacak ve öğrencilerin, öğretmenlerin bu teknolojileri etkin kullanımı sağlanacaktır.” hedefi yer almaktadır. Bu kapsamda, Bakanlığımızdan örgün ve yaygın eğitim verilen kurumlarda bilgi ve iletişim teknolojisi altyapısını tamamlanması, öğrencilere bu mekanlarda bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanma yetkinliğinin kazandırılması, bilgi ve iletişim teknolojileri destekli öğretim programlarının geliştirilmesi, bireylerin yaşam boyu öğrenim yaklaşımı ve e-öğrenme yoluyla kendilerini geliştirmeleri için uygun yapıların oluşumu ve e-içeriğin geliştirilmesi istenmektedir.(**)

Doğal olarak bu proje, teknolojinin insan aklına doğru hizmet etmesi açısından, bütün eğitim-öğretim alışkanlıklarını tamamen değiştiren bir proje olarak, insan aklını köleleştiren ve kısırlaştıran karışık adamların canını sıkacaktı ve projenin başarılı olamayacağı, birilerine rant sağlamak için uygulamaya konduğu ileri sürülecekti.

Geçmişimiz hangi yayınevlerinin, matbaaların, gizli ellerin hangi rantları devşirdiğini bilen  öğretmenlerle dolu. Yeni nesil öğretmenler de pek alâ farkında bunun. Bir öğrenci için ilkokuldan lise son sınıfa kadar harcanan paraların ne kadar büyük bir endüstri oluşturduğunu ve bunca yatırıma karşılık başarının fiyaskodan öteye gidemediğini gören ve idrak eden bir sürü insan var. Fatih Projesi  bu idrak sahiplerini, özellikle öğretmenleri heyecanlandıran bir program.

Ortaöğretim okullarının bir çoğuna monte edilen akıllı tahtaların tanıtım seminerlerinde, mesleğinin farkında olan öğretmenler, yıllardır arzuladıkları, ancak hayal etmeye bile çekindikleri bir  eğitim perspektifini somut bir şekilde karşılarında bulunca büyük bir şaşkınlık, sevinç ve heyecan  yaşadılar. 'Köprü yıkılır' diyen zihniyet her faydalı yeniliğe olduğu gibi bu yeniliğe de karşı çıktı, fakat yaygaralar projenin ihtişamı karşısında çaresiz söndü gitti; 2010'dan 2012 Haziran'ına kadar süren kötülük rüzgarı dindi; gerçek apaçık karşılarındaydı çünkü.

Akıllı ya da Etkileşimli Tahtalar her okulda bir merkez üniteye, her ilde bir merkez üniteye ve ülke genelinde Ankara'da kurulacak olan merkez üniteye bağlı olarak tam etkileşimli bir sistemin ana iletişim aracı olarak kullanıma giriyorlar. Sisteme entegre olan herkes aynı anda herhangi bir akıllı tahtada işlenen dersi her yerden izleyebilecek. Mesela, Hakkari'de Matematik öğretmeni olmayan bir sınıf, İstanbul'daki bir sınıfta  işlenen dersi izleyebilecek.

Türkiye'nin her yerinde aynı içerik işlenecek 'eba' (***) adlı sitede gerekli olan içerikler indirilerek derste kullanılacak. Uluslararası yayınlar, Videolar, deneyler, konuya ilişkin öykülü anlatımlar içeren video ve hareketli içerikler taşıyan Z kitaplar, ansiklopedik bilgiler, her dersle ilgili sunular, anlatımlar ve ek olarak öğretmenlerin kendi taşınabilir belleklerindeki ders içerikleri kullanılabilecek. Yani laboratuar, test kitapları, ders kitapları, fotokopi tarihe karışıyor.(****)

Etkileşimli tahtadaki kayıtlar öğrencilerin tablet bilgisayarlarına aktarılacak. Öğretmen etkileşimli tahtaya parmaklarıyla sihirli dokunuşlar yaparak zamanı daha doğru ve verimli kullanacak. En önemlisi dersler sıkıcı olmaktan kurtarılarak, görsel ve işitsel her türlü materyal, bilgiyi yorumlanacak bir formda öğrencinin zihnine kazıyacak.

Eğitim-öğretim alışkanlıklarının tamamen değişeceği yeni bir perspektif demek Fatih Projesi ve emin olun, dinozorlar dışında herkes bu projeyi çok sevecek.


Mustafa Eyyüboğlu, On Eylül İkiBinOnİki - Onyedi

Mustafa Eyyüboğlu Yazıları

.
Not: 570 bin akıllı tahta sayısı 620 bin'e, 2013 yılı da 2014'e revize edilmiştir.


* Fatih Projesi: 'Fırsatları Arttırma Teknolojiyi İyileştirme Hareketi' cümlesinin baş harflerinden oluşmaktadır. Projenin dört temel bileşeni akıllı tahta, internet altyapısı, içerik ve tablet olarak sıralanmaktadır.

Seçkin Deniz Twitter Akışı