31 Temmuz 2020 Cuma

SA8758/KY1-CÇ736: Bir Salgın Masalı

"Gökten üç elma düştü.. üçü de senin tepene indi!"


I
Erken ayrıldın! Yani yine vazgeçtin. Her zamanki gibi. Tabansızlığını bir kez daha gösterdin dünya aleme, helal olsun! Aslında tabansızlık demeyelim de tembellik diyelim! Katılmıyorum! Katılmanı beklemiyorum ki? Hem ne zaman katıldın ki? Farkında mısın insanların bile yok! Nasıl yani? İşte şu gri tişörtlü, siyah şortlu, göbeği kendinden bir adım önde giden ablak suratlı adam yok mu yani? Onu mu dedim? Ne bileyim kimi neyi dediğini. Hiç açık olmuyorsun ki. Hep bir muamma peşinde koşup duruyorsun. Sonra da beni suçluyorsun! Tuzlayayım da kokmayasın! Muamma peşinde koşuyormuşum! Bir Mişkin, bir Raskolnikov, bir Methieu’yü var mı? Niye olsun ki onlar? Onları var edenler benim yaşadıklarımın hangi birini yaşadılar ki benim gibi olsunlar? Onlar niye benim gibi değiller? Bunu sorgula!

SA8757/KY69-EY644: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


30 Temmuz 2020 Perşembe

SA8756/SD1765: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 574 (21-25 Temmuz 2019)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”


  
(Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, her günün tweetlerini aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz, orijinalini aramak istediğiniz tweet metnini kopyalayınız, Twitter arama motoruna yapıştırıp arama yaptırınız.)
(21-25 Temmuz 2019)  (Temmuz  2019: 5.083  Tweet+Önceki Toplam: 372.715+5.083= 377.798 Tweet)

21 Temmuz 2019
yazarız inşallah.) https://t.co/ldNJFO2iee

21 Temmuz 2019
Sonsuz Ark: SA7851/SD1433: Sıkıntı (Roman); Giriş 2: Seçkin Deniz  https://t.co/k7eZI3PRwq

SA8755/KY69-EY643: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


29 Temmuz 2020 Çarşamba

SA8754/SD1764: Değirmenler/ Kiler 40 (Ölüm Sarmalı)

    Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Ve her şey "ölüm sarmalı"na uygun bir şekilde süregitmektedir..."


Bir ölüm başka hayatları nasıl etkiler?...

Bir çocuğun, orta yaşlının ve yaşlının ölümü yaşayanları hangi düşünce dinamiklerine taşır?...

Bir yaşlı ölürken, onun hayattaki bedensel ve ruhsal tüm etkileri sağlamış olduğu düşünülür... Onun ölümü, çok yoğun kayıp duyguları yaşatmaz... insana dair tüm duygular onun kişiliğinde artık son anlamını bulmuştur; ölüme hazırdır bu anlamda....

SA8753/KY69-EY642: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


28 Temmuz 2020 Salı

SA8752/SD1763: "belâ" /08.09.2004/ 236. patika



...biri durduk yerde gelir toslar duvarınıza...
...duvarınızı çekersiniz önünden...
...yön değiştirir; yine toslar...
...uyarırsınız...
..."kasten yapmadım", der...
...duvarınızı tekrardan çekersiniz, onun toslarından uzağa...
...yine döner gelir, "duvarın sağlam olmadığından mı korkuyorsun?", diye haklılamaya çalışır toslarını...
...yasal sebepler bulacaktır ya...
...elbet belli; ruhsal sorunları var...
...dışlanmaktan yapışmaya dönen sülüksü tepkilerin özeti bu...
...geriye doğru, derinliklerine inerseniz zahmet edip; çocukluğundan bu yana fark edilmek ve önemsenmek titri ile yaşamış olmaklığın azmini görürsünüz...

SA8751/SD1762: Covid Sonrası: Avrupa-Afrika İlişkilerini Karşılıklı Yarar için Sıfırlamak

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, araştırmalarını Kuzey Afrika ve Sahel'e yoğunlaştıran Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nde politika görevlisi Andrew Lebovich'e aittir ve Avrupa Birliği ile Afrika Birliği arasında yapılacak olan anlaşmaların yeni ruhunun nasıl olması gerektiğine odaklanmaktadır. Maske üretecek atölyelere bile sahip olmadığı için, Covid-19 sonrası Çin'den çekilerek üretimi yerelleştirmeye çalışan Avrupa Birliği'nin yeni hedefi Afrika'yı Çin'den boşalan 'yere' entegre etmektir. Ancak bu yeni entegrasyonun yüz kızartıcı kölelik ve sömürge dönemlerinin etkilerinden arındırılması ile mümkün olacağını savunan analiste göre, "Gelişimsel yaklaşımların ötesine geçmek, endüstriyel büyümeyi ve Afrika ekonomilerinin ve siyasetinin Afrika ulusları ve vatandaşları için işleyecek şekilde yönetilmesini teşvik etmeyi ve desteklemeyi de gerektirmektedir ve bu, gelecekte yapılacak herhangi bir AB-Afrika anlaşmasının bir dayanağı olmalıdır." Çin'in ve Rusya'nın Afrika'daki yayılma alanı dikkate alındığında Avrupa Birliği'nin bu paniğini ve cömert-bahşedici yaklaşımını anlamak mümkündür, ancak buna karşılık Türkiye'nin de çok kapsamlı ilişkiler kurduğu Afrika ülkelerine yaptığı tekliflerin önemini fark eden sömürgeci Fransa'nın Cumhurbaşkanı Macron'un saldırganlığının muhtemel bir Avrupa Birliği-Afrika Birliği anlaşmasının önündeki en büyük engellerden olduğunu söylemek de mümkündür. Türkiye insanlık dışı geçmişe sahip olan Avrupa-Afrika arasında kurulması mümkün olmayan, kurulsa da zayıf olması muhtemel bu ilişkilerin merkezinde yer almakta ısrarcı olmaya devam etmelidir. (Bakınız Güncel Not: Macron, Afrikalıların Fransa'ya olan "sömürge" kızgınlığını Türkiye ve Rusya'ya bağladı, Anadolu Ajansı, 20.11.2020)
Seçkin Deniz, 28.07.2020

After covid: Resetting Europe-Africa relations for mutual benefit
"Covid, Avrupa ve Afrika arasındaki ilişkilerin resmi olarak yenilenme sürecine ara verdi, ancak aynı zamanda eski sorulara yeni bir odak getirdi."

Koronavirüsün ortaya çıktığı zamanlarda, hastalığın Afrika'daki potansiyel yıkıcı etkisi hakkındaki endişeler kısa süre içinde büyüdü. Şimdilik, korkulan olmadı. Bu hafta itibarıyla (08.06.2020), kıtada kayıtlı 160.000'nin üzerinde doğrulanmış Covid-19 vak'ası ve yaklaşık 4.500 ölüm var.

27 Temmuz 2020 Pazartesi

SA8750/SD1761: Sıkıntı (Roman); 1. Bölüm-Gök 43

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Gök Yazarı’nın anlattığı şeyler arasındaki ilişkilerin tüm zihinsel katmanlarda nasıl anlam kazandığı, nasıl tanımlandığı ABD örneğinde net bir şekilde görülebiliyordu. Görünen gerçeği, hafızamdaki ayetlerle ilişkilendirme ve analiz etmek bana düşüyordu."


Gök Yazarı’nın anlatısı devam ediyordu:

‘Ve daha ileride üç boyuttan daha büyük boyutlar var ve bu boyutların her birinde şeylerin birbirleri ile ilişkisi devam ediyor; gelecekteki insanları bekliyor.

SA8749/KY20-MEK94: Leviathan'dan 'Kerim Devlet'e

‘Şimdi yeni şeyler söylemek’ vaktidir. Bu sözü, şimdilik kaydı ile İslam dünyasına dair olanını Türkiye merkezli yeni bir bölgesel sistem söyleyecektir. Türkiye iç siyaseti zaviyesinden bakıldığında buna dudak bükecek çok kişi ve çevre var ama etrafımızda olan bitenler bu dudak bükenlerin havsalasının da ötesinde gelişmelere gebedir.


‘On sekizinci yüzyılda çok sayıda İngiliz için savaşlar, komşularını soymak, dünyanın zenginliklerini ele geçirmek ve ulusun Papa’nın yönettiği, aç gözlü, cılız, tahta ayakkabılı köleler olan Fransızları nasıl hakir gördüğünü göstermek için altın fırsatlardır.’
Sir John Harold Plumb’tan aktaran İmmanuel Wallerstein (Modern Dünya Sistemi 2, S.251)

Dünya sistemi diye kavramsallaştırılan şey temel olarak Avrupa (ve sonradan yine Avrupa ile ilişkili biçimde Amerika) merkezine her tür endüstriyel tarım ürünü, değerli madenler, ham madde, 15. yüzyıldan itibaren endüstriyel güç kaynağı olarak köle, 18. yüzyıldan itibaren enerji kaynaklarının aktarılması ve giderek gelişmiş ülkelerin lehine bir nüfuz alanı olarak ticaret yolu ile işleyen süreğen bir güç aktarımından ibarettir.

SA8748/KY69-EY641: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


26 Temmuz 2020 Pazar

SA8747/SD1760: Avrupa Birliği, Hem Ekonomik Hem de Parasal Bir Birlik mi?

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Guardian'ın Avrupalı ​​eski editörü ve Brüksel'deki Avrupa Politika Merkezi'nin siyasi direktörü John Palmer'e aittir ve Avrupa Birliği'nin üzerinde anlaştığı, Covid-19'dan olumsuz etkilenen birlik ülkelerine yapılacak yardımları içeren 'Kurtarma Paketi'ne odaklanmaktadır. Analist, Avrupa Birliği'nin Brexit sonrası yeni patronlarının Fransa ve Almanya olduğunu tescil eden bir yaklaşıma sahiptir. John Palmer, Avrupa Birliği'nin üzerinde anlaştığı 'Kurtarma Paketi'nin, gelecek için umut verici olduğunu söylemesine rağmen bundan emin değildir: "AB'nin bu daha geniş küresel ekonomik, sosyal ve iklim sorunlarına toplu olarak nasıl tepki vereceğini herhangi bir güvenle tahmin etmek için çok erken. Ancak Jacques Delors'un komisyon başkanı olarak işe başlamasından bu yana nihai bir AB ekonomik yönetişim sistemine yönelik ilk önemli adımları atmış olan Brüksel zirvesinin sonucundan bir miktar cesaret alınabilir." Türkiye Avrupa Birliği'nin bu yeni 'burnu sürtülmüş ve kibrini kaybetmiş' profilini doğru analiz etmeli ve daha üst bir dil inşâ ederek 200 yıllık kayıplarını telafi etmelidir.
Seçkin Deniz, 26.07.2020

An economic, as well as a monetary, union?
"Geniş Avrupa Konseyi toplantısında, miktarı azalsa da, bir kurtarma paketi kabul edildi; yine de bu, büyük sonuçları olan bir pakettir."

Ekonomik, sosyal, politik veya çevresel geleceğimiz hakkında iyimser olmak için şu an pek uygun bir piyasa yok. Covid-19 salgını sonrasında 100 yılı aşkın süredir yaşanan en kötü ekonomik çöküş ve potansiyel iklim değişikliği felaketiyle karşı karşıyayız. Ancak Brüksel zirvesindeki maratonun sonucu Avrupa Birliği için çarpıcı bir şekilde teşvik edici yeni bir yön müjdeliyor.

SA8746/SD1759: "yaz işçisi"

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk


ne kadar sertti
              parmak bitimlerinde
el içlerinin nasırları...

SA8745/KY69-EY640: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


25 Temmuz 2020 Cumartesi

SA8744/SD1758: Çin'in Kendi Belgeleri Sincan'da Potansiyel Soykırım-Kısırlaştırma Planlarını Gösteriyor

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Washington Komünizm Kurbanlarını Anma Vakfı'nda (The Victims of Communism Memorial Foundation) Çin’in Tibet ve Sincan’daki etnik politikaları üzerine çalışan akademisyen Adrian Zenz'e aittir ve Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki nüfus azaltma politikalarına odaklanmaktadır. Müslüman kadınların rahmine doğum kontrol aygıtları(RİA)nın yerleştirilmesi, kısırlaştırma ameliyatları, erkeklerin tutuklu kamplarına tıkılarak kadınlardan uzaklaştırılması, Han Çinlileri ile Uygur kadınların evlenmesinin teşvik edilmesi ve Sincan'a Han Çinlilerinin göçünün arttırılması gibi resmî politikaların varlığını belgeleyen Adrian Zenz, müslüman nüfusun azaltılmasını hedefleyen resmî performans hedeflerini irdelemekte ve şu sonuca ulaşmaktadır: "Bu bulgular Pekin'in Sincan'daki kültürel soykırım arayışını etno-ırksal üstünlük kampanyasıyla tamamladığını gösteriyor; bu BM tarafından belirlenen fiziksel soykırım ölçütlerinden en az birini karşılayan bir kampanyadır. Uluslararası toplumun belirleyici önlemler almasının zamanı gelmiştir. Durum, Pekin'in Sincan'daki politikalarının kademeli olarak kültürel soykırımdan demografik soykırım biçimine ilerleyip ilerlemediğine dair bir değerlendirme de dahil olmak üzere insanlığa karşı işlenen suçlarla ilgili bir soruşturmayı gerektiriyor." Irak, Suriye, Pakistan, Afganistan, Yemen, Mısır, Libya gibi müslüman ülkelerde milyonlarca insanın öldürülmesinin asıl sorumlusu olan ABD'nin (ve Avrupa Birliği'nin) Çin'in Kazak, Kırgız, Uygur müslüman azınlıklara uyguladığı soykırımı, kendi dış politikasında bir değişken olarak kullanması, Çin'in gerçekten sorgulanmasının önündeki en büyük engeldir. ABD-AB cephesinin, özellikle dolarizasyona karşı birlikte çalışan Türkiye ve Çin'in ilişkilerini sabote etmek için Türkiye'yi Çin'e karşı tepki vermeye zorlayan politikaları ve yayınlarına karşılık 9 Şubat 2019'da yaptığı açıklamada Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, "Sincan Uygur Özerk Bölgesindeki Uygur Türklerinin ve diğer Müslüman toplulukların temel insan haklarını ihlal eden uygulamalar, özellikle son iki yıl içerisinde ağırlaşmış ve uluslararası toplumun gündemine taşınmıştır. Özellikle Ekim 2017’de “Tüm Dinlerin ve İnançların Çinlileştirilmesi” siyasetinin resmen ilan edilmesi, Uygur Türklerinin ve bölgedeki diğer Müslüman toplulukların etnik, dini ve kültürel kimliklerinin tasfiye edilmesi hedefi doğrultusunda atılmış yeni bir adım olmuştur. Keyfi tutuklamalara maruz kalan bir milyondan fazla Uygur Türkünün toplama kamplarında ve hapishanelerde işkence ve siyasi beyin yıkamaya maruz bırakıldıkları artık bir sır değildir. Kamplarda alıkonmayan Uygurlar da büyük baskı altında bulunmaktadır. Yurtdışında yaşayan Uygur asıllı soydaş ve vatandaşlarımız bu bölgedeki akrabalarından haber alamamaktadır. Binlerce çocuk ebeveynlerinden uzaklaştırılmış, yetim kalmıştır. 21. yüzyılda toplama kamplarının yeniden ortaya çıkması ve Çin makamlarının Uygur Türklerine yönelik sistematik asimilasyon politikası insanlık adına büyük bir utanç kaynağıdır. Sincan Bölgesinde yaşanan trajediyle ilgili görüşlerimizi Çin makamlarına her düzeyde dile getirdik. Böyle bir ortamda, bir bestesi yüzünden 8 yıl hapse mahkum edilen değerli halk ozanı Abdurrehim Heyit’in hapishanedeki ikinci yılında vefat ettiği haberini derin teessürle öğrendik. Bu elim hadise, Türk kamuoyunun Sincan bölgesindeki ağır insan hakları ihlalleri konusundaki tepkisini daha da kuvvetlendirmiştir. Bu haklı tepkinin Çin makamlarınca dikkate alınmasını bekliyoruz. Abdurrehim Heyit’i ve Türk ve Müslüman kimliğine sahip çıkmak uğruna hayatını kaybeden tüm soydaşlarımızı rahmetle anıyoruz. Bu vesileyle, Çin makamlarını Uygur Türklerinin temel insan haklarına saygı göstermeye ve toplama kamplarını kapatmaya davet ediyoruz. Uluslararası toplumu ve BM Genel Sekreterini de Sincan bölgesindeki insanlık trajedisinin sona erdirilmesi için etkin adımlar atmaya çağırıyoruz." diyerek Türkiye'nin tepkisini dile getirmiştir. 10 Şubat 2019'da Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği ise konuyla ilgili internet sitesinden yaptığı açıklamada halk ozanı Abdurrehim Heyit'in sağ olduğunu iddia etmiş ve "Türkiye Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün ilgili açıklamaları tamamen gerçek dışıdır. Çin tarafı buna şiddetle karşı çıkmaktadır..(.).. 20. yüzyılın 90'lı yıllarından itibaren, Çin'in içinde ve dışında bulunan 'üç şer güç' (etnik bölücülük, dini aşırıcılık, şiddet ve terör), Çin'in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nde binlerce şiddet ve terör olayı planlayıp düzenleyerek çok sayıda masum vatandaşın hayatını kaybetmesine, yüzlerce polisin şehit düşmesine ve sayılamayacak kadar mal kaybına yol açmıştır. Mesleki eğitim merkezleri kurulduktan sonra Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nde 25 aydır herhangi bir şiddet ya da terör olayı meydana gelmemiş ve güvenlik durumu büyük oranda iyileşmiştir. Çin hükümetinin Uygurların ve diğer Müslüman toplulukların etnik, dini ve kültürel kimliklerini tasfiye ettiği iddiaları tamamen asılsızdır." demiştir. ABD'nin Sincan'da DAEŞ vb terör örgütlerini organize etmeye çalıştığı artık sır değildir, ancak Çin'in neyi dini aşırılık olarak tanımladığı Sincan'dan kaçan müslüman kadının şu ifadesinde de görülebilir: “Çok fazla çocuğumuz varsa, dini aşırılıkçıyız... Bu, eğitim merkezlerine gitmemiz gerektiği anlamına geliyor.” Ayrıca ABD riyakarlığı Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü'nün Pekin'i 80.000'den fazla Uygur ve diğer Müslüman azınlığı Nike ve 82 diğer markaya ürün üretmeye zorlamakla suçladığı "Uyghurs for Sale-Satılık Uygurlar" başlığıyla yayınladığı raporda da ortaya çıkıyor. Rapor'un Nike'ye yönelttiği suçlamalar şöyle: "Doğu Çin'de ABD şirketi Nike için ayakkabı üreten bir fabrika, gözetleme kuleleri, dikenli teller ve polis koruma kulübeleri ile donatılmıştır. Burada, insanlar insanlık dışı koşullarda iradelerine karşı tutuluyor. Otuz yılı aşkın bir süredir Nike tedarikçisi olan bu tesis, her yıl yaklaşık sekiz milyon çift ayakkabı üretiyor...(.)... Çin parti devleti köleliği kurumsallaştırdı, endüstriyel ölçeğe yükseltti ve yabancı şirketlere köleler sundu. Dahası, suçlarını arttıran Çin, kölelerini sınırları içindeki ırksal azınlık gruplarından alıyor." Türkiye'nin ABD-AB-Çin küresel rekabetinde tuzaklara düşmemek için temkinli olarak tanımlanabilecek politikalar üretmeye devam etmesi gerekmektedir.
Seçkin Deniz, 25.07.2020

China’s Own Documents Show Potentially Genocidal Sterilization Plans in Xinjiang
"Han Çinlileri'nde(*) üreme kısıtlamaları gevşetildiği için aile planlaması birimleri etnik azınlıkları hedef olarak seçiyor."

"Performans hedefleri:

Hedef 1: Rahim içi kontrasepsiyon cihazının yerleştirilmesi için hedef nüfus; 524 kişi

Hedef 2: Sterilizasyon (Kısırlaştırma) için [hedef] nüfus: 14.872 kişi

SA8743/KY69-EY639: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


24 Temmuz 2020 Cuma

SA8742/AŞ114: 24 Temmuz ve Ayasofya’da Cuma Namazı

Herkes kimin zafer elde ettiğini, kimin hezimet yaşadığını çok iyi biliyor.


Akustik testleri yapılırken çekilen videodan dinlediğim Kur’an ‘Sen bizim Mevlâmızsın, kâfirler kavmine karşı bize yardım et” diyerek Müslümana dua etmesini öğretiyordu. 1934’ten 86 yıl sonra câmi olarak yeniden İslam’la ve Müslümanlarla müşerref olan Ayasofya’da bu duayı dinlemek ne güzeldi. Özel olarak üretilmiş olan Turkuvaz renkli halıları serildikten sonra dün, Erdoğan ve Bahçeli’nin ziyareti esnasında birkaç gün önce kaldırılan ‘Ayasofya Müzesi’ tabelasının yerine ‘Ayasofya-i Kebir Câmi-i Şerifi’ yazılı tabela asıldı.

SA8741/TG303: Apaçık Gerçek

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız metin Hıristiyan duyarlılığı yüksek olan vakıf başkanı Martin Hall'e aittir ve Küresel Satanist Hükümet'in varlığını tartışmaya odaklanmaktadır. Komplo Teorisi sarkazminden uzakta, nesnel, elle tutulabilir delillere ve beyanlara bağlı kalınarak yapılan 2016 tarihli bu analiz David Spangler tarafından, Dünyanın Yeniden Tasavvuru adlı kitabında ifade edilen şu gerçeğin apaçık ilan edildiğini görmemizi sağlamaktadır: "Lusifer (Şeytan) bize bütünlüğün son hediyesini vermeye geliyor. Kabul edersek o zaman, o özgür olur ve biz de özgür oluruz. Bu Şeytani inisiyasyondur(*). Bu, şu anda ve önümüzdeki günlerde birçok insanın karşı karşıya kalacağı bir şeydir; çünkü bu, New Age'in inisiyasyonudur. Lusifer'e ibadet etme sözü vermedikçe kimse Yeni Dünya Düzenine girmeyecek.” 2019 sonunda başlayan ve 2020'yi tamamen kaplaması beklenen Coronavirus-Covid-19 salgını(!)nın Satanist Küresel Düzen'in tesisi için üretildiğini kuşkusuz bir açıklıkla fark edeceğinizi umduğumuz analiz için dikkatli okumalar yapmanızı umuyoruz. Konuyla ilişkili bir başka gelişmeyi de burada hatırlatmakta fayda vardır. 10 Temmuz 2020 günü Danıştay'ın 24 Kasım 1934 tarihli bakanlar kurulunun müzeye kararını iptal etmesi ve Erdoğan'ın Ayasofya'nın tekrar Câmi olarak hizmete açılması ile ilgili kararnameyi yayınlaması sonrası, bugün 24 Temmuz 2020 günü Ayasofya'da ilk cuma namazının kılınması dikkat çekici ve önemlidir... Küresel Satanist sistemin bir temsilcisi olarak mason Cizvit papa Francis'in derin acı çektiğini ilan etmesi sonrası Almanya'nın tanınmış Cizvit papazlarından Felix Körner, Köln'de dini yayın gerçekleştirilen "Domradio" adlı radyoya yaptığı açıklamada, inanan birisinin Ayasofya'nın mabet olarak kullanılmasından rahatsızlık duymaması gerektiğini söylemişti. Ayasofya'nın camiye dönüştürülmesinden dindar bir insanın üzülmesine anlam veremediğini belirtiyordu Körner: "Papa Franciscus acı duyduğunu söyledi. Atatürk tarafından laiklik nedeniyle sadece bir ziyaret yeri olarak kullanılan ve artık mabet olarak kullanılmayan bir müzenin şimdi tekrar bir ibadethane haline geldiğini düşündüğünüzde sizi üzen ne olabilir? Dindar birisine bu acı vermez, bu sadece mutlu edebilir. Ama elbette eski bir anı yeniden ortaya çıkıyor. Batı Hıristiyanlığı olarak biz, Osmanlılar yaklaştıkça Doğu Roma'yı umursamadık. 1453'te şehri ve dolayısıyla Hıristiyanlık için Ayasofya'yı kaybettik. Tabii ki bu bize acı verebilir." Ve ekliyordu: "Ondan sonra asıl biz oranın müzeye çevrilmesi dolayısıyla orayı ikinci kez kaybetmiştik. Şimdi orayı bir kez daha kaybetmedik. İnançlı insanlar olarak böyle görmeliyiz, orayı tekrar kazandık. Ayasofya'dan yükselen 'namaza davet' çağrısını kabul edip, şunu söyleyeceğiz, 'Memnuniyetle bu camiye bir toprak talebi olmadan gideceğiz, bu yeri Müslümanlar ile veya tek tek ibadetimiz için manevi bir dürtü ve manevi taşıyıcı olarak kullanmak istiyoruz.' Ben böyle görüyorum." Her ikisi de Cizvit olan iki Hıristiyan din adamının yaklaşımı arasındaki temel fark mezheplerin siyasal etkisi ile izah edilebileceği gibi Satanizmle olan farklı ağ ilişkileri ile de açıklanabilir. Körner'in şu yaklaşımı onun da 'Cizvit' doğasının arka planını görmemizi sağlamaktadır: "Böyle bir yerin, dinler arası tanıklık için nasıl kullanılabileceğini düşünüyoruz. Örneğin Hristiyanlar olarak bilinçli şekilde orada dua etmeye davet edildiysek, tıpkı Hazreti Muhammed'in Medine'deki Hristiyanları 7. yüzyılda camisine dua etmeye davet ettiği gibi... Bu işaretler, belki Ayasofya'yı dinler arası bir diyalog yeri ve herkes için anlayış ve manevi ışınlanma yeri haline getirir." Ayasofya'nın 'tekrar ve sadece Câmi' olarak inanan insanlara hizmet etmesi Satanizm'in asla istemeyeceği bir değişimdir.
Seçkin Deniz, 24.07.2020

The truth in plain sight

“…………… ve küllerden yükselen Yeni Bir Dünya Düzeni olacaktır”

Bugün, tarihin en tehlikeli zamanında bulunan bir Dünya’nın üzerinde yaşıyoruz. Kanunsuzluk, iç huzursuzluk, ayaklanmalar ve terör eylemlerinde yaşanan çok dramatik artışa ve görünüşte sonsuza kadar sürecek savaşlara baktığımızda; Dünya’nın TÜMDEN YOK OLUŞA giden bir “Kıyamet Senaryosu”na doğru nasıl hızla ilerlediğini hepimiz açık bir şekilde görebiliriz.

SA8740/KY1-CÇ735: 'Pahalı Oyunlar- Papirüs Halka' - Ya da Yazarın Sorumluluğu-

 "Kod adlar, kripto kişilikler ön planda değil, eylemler ön planda. Kitabı sürükleyici kılan da bu yönü. İlginç bir üslup. Macera romanlarında bu üslubu ilk kez görüyoruz. Kendine özgü bir üslup. Adeta öykünün karakteri üslubu belirlemiş."


Bu bir kitap tanıtım yazısı olmayacak. Ya da bir kitap eleştirisi. Her şeyden önce ben bir eleştirmen değilim. Eleştiri kriterlerinin hiçbiri olmayacak bu yazıda. Sıradan bir okuyucunun duygularını, kitabın konusuyla ilgili duyumsadıklarını anlatmaya çalışacağım.

SA8739/KY69-EY638: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


23 Temmuz 2020 Perşembe

SA8738/SD1757: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 573 (16-20 Temmuz 2019)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”


  
(Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, her günün tweetlerini aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz, orijinalini aramak istediğiniz tweet metnini kopyalayınız, Twitter arama motoruna yapıştırıp arama yaptırınız.)
(16--20 Temmuz 2019)  (Temmuz  2019: 5.083  Tweet+Önceki Toplam: 372.715+5.083= 377.798 Tweet)

16 Temmuz 2019
RT @eminpazarci: FETÖ'nün siyasi ayağını mı arıyorsunuz?
Genel seçimlerde kim ortak liste yaptıysa,
Son seçimde Emre Uslu ve Ekrem Dumanlı…

SA8737/KY69-EY637: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


22 Temmuz 2020 Çarşamba

SA8736/TG302: Bir Çevreci Özür Diliyor: Alarmizmden(*) Dolayı Suçluyum

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız metin, 'Kıyamet Asla; Neden Çevresel Alarmizm Hepimizi İncitiyor' kitabının yazarı, çevreci, Time Dergisi'nin “Çevre Kahramanı” ve Green Book Ödülü Sahibi Michael Shellenberger'e aittir ve Küresel Çevre Örgütlerinin kontrollü propagandasına katılarak 'İklim korkusu' yaydığı için özür dilemeye odaklanmaktadır. "Her yerdeki çevreciler adına, son 30 yılda yarattığımız iklim korkusundan dolayı resmen özür dilemek istiyorum." diyerek analizine başlayan Michael Shellenberger, sözlerinin etkisini daha da derinleştirmektedir: "Uzman Hakemlik için davet edilmiş bir enerji uzmanı olarak; biz çevrecilerin halkı yanlış yönlendirmesinden dolayı özür dileme sorumluluğu hissediyorum." Satanizmin küresel şirketler ve vakıflar eliyle nasıl yaygınlaştığını, çocukların gelecek umutlarını yok etmeyi kısmen nasıl başardığını görebileceğimiz metnin en önemli cümlelerinden biri de şudur: "Çevreci gruplar, fosil yakıt sektöründen yüz milyonlarca dolar kabul ettiler. Anti-hümanist inançlar tarafından motive edilen gruplar, Dünya Bankası'nı yoksulluğu sona erdirmeye çalışmak yerine yoksulluğu 'sürdürülebilir' yapmaya zorladı. Bu arada statü kaygısı, depresyon ve modern uygarlığa düşmanlık iklim alarmizminin gerisinde bulunuyor." Her şey yeterince açık gibi görünse de bu 'ifşâ'nın ya da özrün,  herkesin artık açıkça fark ettiği, anladığı gerçekleri duyurmaktan daha çok, deşifre edilenlerin kötülenerek sistem dışına itilmeleri ve küresel satanist kuruluşların bu türden insanlık düşmanı faaliyetler yüzünden kaybettiği itibarın yeniden kazanılmasının sağlanması ve etki alanının korunması gibi organize bir faaliyet olarak da algılanabilmektedir. Her ne kadar böyle olsa bile, Bill Gates gibi teknoloji şirketlerinin sahiplerinin çevre duyarlılığını öne sürerek doğal ete ve süte karşı kara propaganda yaptığı bir dönemde yapay et ve süt üretme çabalarına karşı et tüketimini öneren yazarın, Gates ve ortaklarının Covid-19 salgını ve Kuantum aşısı ile ilgili organize faaliyetleri bütünleştirilerek düşünüldüğünde "Yüksek enerjili uygarlığımızın insanlar ve doğa için, iklim alarmistlerinin bizi geri götüreceği düşük enerjili uygarlıktan daha iyi olduğuna dair karşı konulamaz kanıtlar var." şeklindeki kanaati dikkat çekicidir. Çünkü Küresel Çevreci yapılar ile yüksek enerji gerektiren Küresel Teknoloji Şirketleri aynı isimler tarafından finanse edilmekte ve yönetilmektedir... Yazarın özrünün 'gerekçesi'nin arka planını herkesin merak etmeye hakkı vardır; herkes çevre felaketi ile korkutulan insanlık yapay bir salgınla kıskaca alınarak seyahat etme, özgürce nefes alma, iletişim kurma, sosyalleşme gibi temel insanî hakları kısıtlanmış olarak satanistlerin açık hedefinde olduğunu net bir şekilde görebilme imkanına artık sahiptir.
Seçkin Deniz, 22.07.2020

An environmentalist’s apology: ‘I was guilty of alarmism’

"Bu makale ilk olarak Forbes’in web sitesinde yayınlandı, ancak daha sonra kaldırıldı." 

Her yerdeki çevreciler adına, son 30 yılda yarattığımız iklim korkusundan dolayı resmen özür dilemek istiyorum. İklim değişikliği oluyor, ancak bu dünyanın sonu değil. En ciddi çevre sorunumuz bile değil. 20 yıldır iklim aktivisti, 30 yıldır da çevreciyim, bu yüzden bunları söylerken garip bir insan gibi görünebilirim.

SA8735/SD1756: Değirmenler/ Kiler 39 (Tuhaf İlişkiler)

    Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Siz yalnızca kelimelerin gücüne alışkın değilsiniz; aynı zamanda varlığınızın gücünden de haberdar değilsiniz."


Sözleriniz zamanın içinde... zaman da sizin gözlerinizden yeterince saklı...

Başka sözcüklerin duygularından etkilenirsiniz... onlar o kadar yoğun yüklere sahiplerdir ki, tüm söylenmiş sözlerin bireysel anlamlarından uzak ve sadece size aittir...

SA8734/KY69-EY636: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


21 Temmuz 2020 Salı

SA8733/SD1755: "kısmet-nasip işi midir iman?" /09.09.2004/ 237. patika



...merak ederim...
...hıristiyanların ve yahudilerin islâm dinini neden kabul etmediklerini...
...onu yok etmeyi neden seçtiklerini...
...elçilerin var olduğu dönemlerde insanlardan bilgili olanlar, yeni bir elçi geldiğinde (birçok kez aynı zamanda farklı topluluklara farklı elçiler gönderilmiştir) onun söylediklerini sınarlardı...
...özellikle geçmiş zaman insanlarına dair gerçekleri sorarlar ve insanların büyü dışında gösterebilecekleri olağanüstü yeteneklerin onda olup olmadığını denetlerlerdi...
...son peygamber geldiğinde de aynı şeyi yaptılar...
...yahudi ve hıristiyan bilirkişileri, son elçiyi de sınadılar...
...onun diğer elçilerden farklı şeyler söylemediğini gördüler...
...onun bildiklerinin, o çağda herhangi bir insan tarafından bilinmesi imkansızdı ve üstelik o okuryazar değildi...

SA8732/SD1754: ABD'de Yaklaşan Banka Çöküşü- The Looming Bank Collapse-

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, UC Berkeley hukuk profesörü Frank Partnoy'a aittir ve ABD bankalarında yaklaşan çöküşe odaklanmaktadır. Frank Partnoy, detaylı bir şekilde çektiği genel fotoğrafta, satanist Neoliberal sahipleri olan bankaların 2008 ekonomik krizinden yeterince ders almadığını ve yapılan düzenlemelerdeki yasal boşluklardan yararlanarak kötü yatırımlar ve hileler yaptığını ve bunun riskleri olan bir kumar olduğuna işaret etmektedir: "Mevcut durumun kısmen korkunç olduğu gerçeği tatsız bir gerçektir, çünkü bankalar son kazadan sonra doğrudan çok fazla risk almak, karmaşık enstrümanlarda ve bilanço dışı varlıklarda borcu gizlemek ve genellikle açgözlülüklerini dizginlemeyi amaçlayan yasalardaki boşluklardan yararlanmak gibi kötü davranışlara yöneldiler." Analizin kredi derecelendirme kuruluşlarının güvenilirliğine dair yaklaşımındaki nesnellik dikkat çekicidir: "Bankalar yeni ekonomide çok daha basit bir rol oynamalı ve kredi derecelendirme kuruluşlarının kararlarını uygulamak yerine kredi verme kararlarını kendileri vermelidir." Kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin kredi notunu belirlemeye dair gücünü bir silah gibi kullandıklarını açık bir şekilde gördüğümüz bugünlerde, çevirisini yayınladığımız bu analizin çok değerli olduğunu ve ABD dahil dünyayı sömüren-soyan satanist bankacılık sisteminin (Citigroup-JP Morgan Chase v.b) iç yüzünü açığa çıkardığını düşünüyoruz.
Seçkin Deniz, 21.07.2020

The Looming Bank Collapse
"ABD finansal sistemi felaketin eşiğinde olabilir. Bu sefer onu kurtaramayabiliriz."

Amerikan vatandaşları koronavirüs pandemisiyle aylarca yaşadıktan sonra, ekonomide verdikleri bedelin farkındalar: bozulan tedarik zincirleri, rekor derecede artan işsizlik, çöken küçük işletmeler. Tüm bu faktörler ciddidir ve Amerika Birleşik Devletleri'ni derin ve uzun süreli bir durgunluğa sürükleyebilir. Ancak ekonomiye yönelik bir tehdit daha var. Bu tehdit büyük bankaların bilançolarında gizleniyor ve sonucu felaket olabilir. Salgını çevreleyen tüm belirsizliğe ek olarak, bir sabah uyandığınızda finans sektörünün çöktüğünü gördüğünüzü hayal edin.

20 Temmuz 2020 Pazartesi

SA8731/SD1753: Sıkıntı (Roman); 1. Bölüm-Gök 42

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Bekçi’nin yaptığı çözümleme neredeyse mükemmeldi. Şeytan’ın insanla ilişkisinde insanın zamana bağımlılığı karşısında, zamana ve mekâna bağlı olmayan gücünün ne kadar dehşet verici olduğunu anlayabiliyordum."


Bu dikkat çekici tasnifi romanda işlerken mümkün olduğu kadar Bekçi’nin sözlerine müdahale etmemeye dikkat ediyordum:

‘Birinci zihinsel katmanda şeyler arasındaki, uzmanlık dışı ilişkileri hemen herkes biliyor, ihtiyaçlar hiyerarşisinin olağan akışının yaşandığı katman birinci zihinsel katmandır; yemek-içmekle, sevmekle, öfkelenmekle, çalışmakla, sağlık ve ibadetle ilişkili zihinsel devinimleri içerir.

SA8730/KY69-EY635: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


19 Temmuz 2020 Pazar

SA8729/SD1752: "kötü kadar iyi"

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk


....katıksız cahil

...

fırdöndü gururun
                 sıratahtası kadar çizik
korku kadar çok
               kötü kadar iyiydi genç adam...

SA8728/KY69-EY634: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


18 Temmuz 2020 Cumartesi

SA8727/KY1-CÇ734: Sahi Sen Neredeydin?

Ve 15 Temmuz.. sahi sen neredeydin?


"Bugüne kadar neredeydi?" diyorlar..

27 Nisan e-muhtırasında sen neredeydin? O muhtıra yayınlandığında yayınlayana "haddini bil!" dedin mi? Yoksa ellerini mi ovuşturdun?

SA8726/KY69-EY633: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


17 Temmuz 2020 Cuma

SA8725/SD1751: Geç Sovyet Amerika

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Princeton Üniversitesi Tarih ve Uluslararası İlişkiler profesörü, Uluslararası Yönetişim İnovasyon Merkezi kıdemli üyesi ve Alman ekonomik tarihi ve küreselleşme uzmanı Harold James'a aittir ve ABD'nin şu anki halini Geç Sovyet olarak tanımlanan ve dağılmak üzere olan Sovyetler Birliği'ne benzeterek, ABD'nin küresel rolündeki bozulmaya odaklanmaktadır. Harold James'in bugünkü kan gölüne dönmüş, dinsiz, ahlaksız ve katil dünyanın sorumlusu olan Küresel Satanist Çete'nin bir üyesi olarak yas tutmasının ve günah keçisi olarak ABD Başkanı Trump'ı suçlamasının en eğlendirici ve sevindirici tarafı ABD'nin gerçekten çökmekte olduğu ve Dolar'ın hegemonyasını kaybetmeye başladığı gerçeğinin itiraf edilmeye başlanmasıdır. Bu kan emici yapının yaşadığı derin üzüntünün dünyanın geri kalanı için 'iyi' olduğu düşünülürse, aşağıdaki analiz Türkiye'nin neden daha fazlasını yapmak zorunda olduğunu anlamasına yarayacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 15 Temmuz FETÖ-NATO-ABD-AB darbesinin durduruluşunun 4. yıl dönümünde, "TBMM, ülkemizdeki 83 milyon vatandaşımızla birlikte, bölgemizdeki ve dünyadaki yüz milyonlarca kardeşimizin de umut kapısıdır. Aldığımız her karar, sarf ettiğimiz her söz, sergilediğimiz her duruş, çarpan etkisiyle dalga dalga geniş bir coğrafyaya yayılmaktadır. Meclisiyle, Cumhurbaşkanlığıyla, diplomasisiyle, ordusuyla, altyapısıyla hem kendimiz hem tüm dostlarımız için çok daha güçlü ve kararlı şekilde yolumuza devam ediyoruz." şeklindeki söylemi de bu farkındalığa işaret etmektedir.
Seçkin Deniz, 17.07.2020

Late Soviet America
"Son yıllarındaki Sovyetler Birliği gibi, ABD de liderliğin yıkıcı başarısızlıklarından ve uzun süredir bastırılmış sosyoekonomik gerilimlerin kaynamaya başlamasından dolayı ayaklanıyor. Dünyanın geri kalanı için en önemli gelişme, ABD dolarının hegemonyasının nihayet sona ermesidir."

Sovyetler Birliği, Amerika Birleşik Devletleri'nde gece yarısı komedilerinde olduğu gibi kültürde de dikkat çeken siyasi şakalar için verimli bir zemindi. Popüler bir hikayeye göre, Kızıl Meydan'da eski Sovyet lideri Leonid Brejnev'in aptal olduğunu söyleyen genç bir adam, 25 yıl 6 aylık hapis cezasına çarptırılır; altı aylık ceza Yüksek Sovyet Başkanlığı'na hakaret ettiği, 25  yılda devlet sırlarını açığa çıkardığı için.

SA8724/KY69-EY632: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


16 Temmuz 2020 Perşembe

SA8723/SD1750: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 572 (11-15 Temmuz 2019)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”


  
(Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, her günün tweetlerini aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz, orijinalini aramak istediğiniz tweet metnini kopyalayınız, Twitter arama motoruna yapıştırıp arama yaptırınız.)
(11-15 Temmuz 2019)  (Temmuz  2019: 5.083  Tweet+Önceki Toplam: 372.715+5.083= 377.798 Tweet)

11 Temmuz 2019
RT @malikejder47: Mevzu bahis Müslümanlar oldu mu, Haçlısı NATO'cusu Komünisti liberali faşisti hepsi birleşir.. Karşılarında olur

"Ulusla…

SA8722/KY69-EY631: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


15 Temmuz 2020 Çarşamba

SA8721/SD1749: Satanist Çağ’ın Kapandığı Adalet Çağı’nın Açıldığı Tarih; 15 Temmuz 2016

"15 Temmuz Zaferi’miz daha çok anlatılacak, analiz edilecek ve bütün dünyaya yayılarak bütün kurumları ve kuruluşlarıyla derinden sarstığımız Satanizmin kuşatmalarıyla inim inim inleyen her dinden ve her ırktan insanın zaferine dönüşecektir yavaş yavaş."


O geceyi nasıl hatırlamalıyız, nasıl yazmalıyız, nasıl yorumlamalıyız? Bu konuda insanı, toplumları, kurumları, devletleri, bilimi, dini, siyaseti, ekonomiyi kuşatan ve kendi içinde bütünleşik etkileşimlerle varlığını sürdüren her şey gibi etkisinden kaçamadığınız kanser gibi bir şeyi ya da bu şeye karşı bir mücadeleyi, bir savaşı yorumlamanız çok güç. Çünkü hatırladığınız her şey, diğer şeylerden daha az önemli değil, geçmişten bugüne sürüklenip gelen duyguların ve düşüncelerin bileşimi gibi.

SA8720/TG301: Bilimsel Bir Özet: Maskeler Etkili ve Güvenli midir?

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Naturopatik Tıp Doktoru (ve aynı zamanda Doğal Alternatif Tıp DoktoruColleen Huber'e aittir ve tıbbi veriler desteğinde Covid-19 salgınına karşı bir kısım ülkelerde zorunlu tutulan maskelerin etkili ve güvenli olup olmadığına odaklanmaktadır. Sonsuz Ark olarak, bugüne dek Satanistlerce insanlığa kurulan Covid-19 tuzağının arka planına odaklanan yayınlarla okuyucularımızın bilgilenmesine yardımcı olmaya çalıştık, bu yayınla da panikle, virüsün yayılmasına karşı tedbir olarak  'maske zorunluluğu' uygulayan Türkiye gibi birçok ülkenin bu uygulamayı sorgulaması gerektiğine inanıyoruz. Asıl başlığı 'Masks are neither effective nor safe: A summary of the science- Maskeler ne etkilidir ne de güvenlidir- Bilimsel bir özet' olan analizin başlığını yukarıdaki gibi değiştirerek okuyucularımızın sorgulama, karar verme ve genelgelere uyma haklarına saygı duyduk. Sağlık Bakanlığı'nın uyguladığı stratejilere uyulmasını önermekle birlikte alınan tedbirlerin de sorgulanması gerektiğini düşünüyoruz.
Seçkin Deniz, 15.07.2020

Masks are neither effective nor safe: A summary of the science

Bu yazıda, Amerika Birleşik Devletlerinde ve diğer ülkelerde, kamusal alanlarda, uzun süreli kullanımlar da dâhil olmak üzere, yüz maskelerinin halk tarafından yaygın bir şekilde kullanımı incelenmiştir.  Halk, medya ve hükümetler tarafından, hasta olmasa bile bir kişinin maske kullanmasının, Covid-19'un enfeksiyöz ajanı olan SARS-CoV-2 tarafından enfekte olmayı engellediği yönünde bilgilendirilmektedir.

SA8719/SD1748: Değirmenler/ Kiler 38 (Tebessüm)

    Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Kızıl, sarı, beyaz, siyah, bakır tüm yüz renkleri tebessümle aynı tonda görünür..."


İnsan doğasına uygun olduğu hâlde, bebelerdeki oluşumu ve rüyalardaki gayr i ihtiyarîlik dışında, tamamen irâdeye bağlı olan bir mimik bileşimidir tebessüm.

Düşünceli, sessiz bir yüzde asla tebessüm olamaz...

Derinleşmiş çizgilerin koyu gölgelerinde aydınlığı yoktur tebessümün...

SA8718/KY69-EY630: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


14 Temmuz 2020 Salı

SA8717/SD1747: "isrâ" /11.09.2004/ 238. patika



...şimdi yüzlerce yıl geriye dönün...
...yedinci yüzyıla; İsa'dan sonra yedinci yüzyıla...
...uzay aracı yok, uçak yok, tren yok, araba yok...
...bir gece bir insan, mekke'den kudüs'e getiriliyor; dikkat edin, bir gecede...
...dönüyor; insanlara anlatıyor bir gecede yaptıklarını...
...ve insanlar inanmıyorlar...
...doğal diyeceksiniz değil mi?...
...mescid-i aksa'yı soruyor görenler...
...onların sorularını tek tek cevaplıyor...
...buna rağmen, inanmıyorlar münkirler...
...siz de inanmakta güçlük çekersiniz belki; ama bugün, bir gecede değil, sadece bir kaç saatte mekke'den kudüs'e gidilebileceğini biliyorsunuz...

SA8716/SD1746: Francis Fukuyama: Salgın ve Siyasi Düzen- The Pandemic and Political Order

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız ve Foreign Affairs'in Temmuz -Ağustos 2020 sayısında yayınlanacak olan analiz, Stanford Üniversitesi Freeman Spogli Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü Olivier Nomellini Kıdemli Üyesi ve 'Tarihin Sonu ve Son İnsan' adlı teziyle Batı Liberal düşüncesinin insanlığın ulaşabileceği son aşama olduğunu iddia eden Yoshihiro Francis Fukuyama (*)'ya aittir ve Covid-19 salgınının küresel etkilerine odaklanmaktadır. Analizin, evrilmiş görünse bile katı neoliberal faşizmin bir savunucusu olmaktan asla vazgeçmeyen 'eski' bir neocon satanistin eseri olduğu açıktır.  Fukuyama'nın Covid-19 salgınında en güçlü yönetim biçimi ve doğru stratejik yaklaşımlar sergileyen Erdoğan liderliğindeki Türkiye'nin, kendi vatandaşlarına sağladığı tıbbi ve ekonomik imkanlar bir yana, BMGK-G7-G20 üyesi Çin, ABD, İngiltere, Fransa dahil dünyanın 138 ülkesine yardım eli uzatmasını görmezden gelmesi utanç verici bir politik-felsefi ve ahlakî duruştan başka bir şey değildir, Covid-19 pandemisi Francis Fukuyama efsanesinin de sonu' anlamına gelmektedir. Yayınladığımız analizin, Fukuyama hayranı ahmakları hayal kırıklığına uğratması muhtemeldir, sağlıklı uyanışlar diliyoruz.
Seçkin Deniz, 14.07.2020

The Pandemic and Political Order
It Takes a State

Büyük krizlerin genellikle öngörülemeyen önemli sonuçları vardır. Büyük Buhran (1929), izolasyonu, milliyetçiliği, faşizmi ve II. Dünya Savaşı'nı teşvik etti; ama aynı zamanda Yeni Anlaşma'ya (New Deal), ABD'nin küresel bir süper güç olarak yükselişine ve nihayetinde sömürgeleşmeye yol açtı. 9/11 saldırıları iki başarısız Amerikan müdahalesini, İran'ın yükselişini ve yeni İslami radikalizm biçimlerini üretti. 2008 mali krizi, dünya genelinde liderlerin yerini alan uluslararası kuruluşlara karşıtlık (sistem karşıtlığı) popülizminde bir artışa neden oldu. Gelecekteki tarihçiler mevcut koronavirüs pandemisine kıyasla nispeten büyük etkileri izleyecek; itirazlar onları vaktinden önce şekillendiriyor.

13 Temmuz 2020 Pazartesi

SA8715/SD1745: Sıkıntı (Roman); 1. Bölüm-Gök 41

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Şeytan’ın kurduğu pusular ‘Şeyler’ arasındaki ilişkilerle ilgiliydi ve büyüklük taslayan insana göre kendisini yaratan Allah da artık bir şey haline indirgenmişti."


Ertesi gün, 22 Temmuz 2019 Pazartesi günü bütünüyle Gök Yazarı’nın flashdiskiyle geçmişti, uzun insanlık tarihinin bir özeti gibiydi okuduklarım; ancak tarih kitaplarında yazılanlardan çok farklıydı her şey. Sabah namazından sonra çalışma odama geçmiş, bilgisayarımı açmış, romanın yol haritasına yeniden bakmış, gerekli olan klasörleri hazırlamış ve ‘Bismillah’ diyerek romanı yazmaya başlamıştım.

SA8714 /KY1-CÇ733: Yaşama Hevesi

"anlatırlardı diye umuyor insan
kuşkular düşmese de yakamızdan"


yasak düşüncelerin ecridir
dilime vurulan kilit
bitkin yorgunlukların telaşıyla
paramparça bir şehir
elverdiğince içim içimde birikir
kirler erir erir de ölmüş bir 
serçenin gözlerinde belirir
yaşadıklarımızdan öte yaşanan
bitmeyen bir zemheridir

SA8713/KY69-EY629: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


11 Temmuz 2020 Cumartesi

SA8710/SD1743: Asya'da Savaş Nasıl Önlenir- How to Prevent a War in Asia?

Sonsuz Ark'ın Notu:
  Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Şubat 2009'dan Şubat 2012'ye kadar Obama döneminde Pentagon'a seçilen, ABD Savunma bakanları Robert Gates ve Leon Panetta'ya baş danışman ve ABD Politika Savunma Müsteşarı (Pentagon'daki en yüksek rütbeli kadın) olarak hizmet eden stratejik danışmanlık firması WestExec Advisors(*)'ın kurucu ve yönetici ortağı Michèle A. Flournoy'e aittir ve Çin'e karşı ABD'nin caydırıcılığına odaklanmaktadır. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon 03-04 Temmuz 2020 tarihinde, Çin'in egemenlik hakkı iddia ettiği Güney Çin Denizi'nde Çin donanmasının tatbikat yaptığı bölgeye yakın bir noktaya Amerikan donanmasına ait Nimitz ve USS Ronald Reagan uçak gemilerinin gönderildiğini açıkladı: "Söz konusu gemilerimiz Güney Çin Denizi'nde tatbikat yaparak Hint-Pasifik bölgesinin serbest ve açık olmasına destek olmaktadır." Pekin yönetiminin tavrının son derece kışkırtıcı ve Çin'in egemenlik iddialarını yasa dışı olduğunu söyleyerek tepki gösteren ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, tüm ülkelerin Güney Çin Denizi'nde ve başka yerlerde, güçlerinden bağımsız olarak egemenlik haklarını destekleyen özgür ve açık kurallara dayalı bir düzeni desteklemesi gerektiğini söyledi. Pentagon'un son hamlesinin zamanlaması ve analizin diğer önerilerinin adım adım uygulandığı düşünülürse, 18 Haziran 2020 tarihli bu analizin kapsamlı ve kendi içinde tutarlı-gerçekçi içeriğinin ve önerilerinin Trump yönetimi tarafından dikkate alındığını ve etkili ve acil bir şekilde uygulandığını göstermektedir. Trump yönetiminin bir süredir geleneksel satanist-neocon-siyonist felsefeye sahip düşünce kuruluşlarının ve danışmanlık şirketlerinin saldırgan yaklaşımlarını eskisi kadar ciddiye almadığı görülmekle birlikte, Obama döneminin bürokratları ile çalışmaya devam ederek 'Satanist Hegemon Güç' olarak Amerika Birleşik Devletleri'nin saldırgan yaklaşımlarını korumaktadır. Türkiye'nin, Çin'in Güney Çin Denizi'nde kapıldığı heyecanı ve ABD'nin verdiği karşılığı dikkatle izlemesi gerekmektedir. İç kaos ve ekonomik çöküş yaşayan, ahlakî liderliğini kaybeden ABD'nin dünyanın bütün bölgelerinde gerilediği ve çuvalladığı açıktır, ancak küresel dengelerin yeni dengelere doğru evrildiği bu çağda Türkiye olası bir doğrudan çatışma ihtimalinden ısrarla uzakta durmalıdır. ABD, Suriye, Irak, Yemen, Mısır, Lübnan başta olmak üzere Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Libya'da uzun yıllardır oluşturduğu kaosa müdahale eden Türkiye ile DAEŞ-YPG (PKK)-Suud (MbZ)- BAE (MbZ)-Mısır (Sisi) aracılığı ile mücadele etmektedir. ABD, bu mücadelede Türkiye'ye karşı kendisine destek veren Rusya, Çin ve Fransa ile de çok sıkı işbirliği yapmaktadır. Türkiye yerel liderlerle yaptığı sıcak ve güvenilir anlaşmaların verdiği güçle ilerlerken, kendisine kurulan kumpasları kolaylıkla aşabilecek potansiyele ulaşmışsa da yeterince güçlü bir pozisyonda değildir. Michèle A. Flournoy'un analizin 'satanist küresel çete' arka planını görmemizi sağlayan önerisi nettir: "Washington, Çin'i caydırma kapasitesini arttırsa bile, Pekin'le de sürekli olarak işleyecek üst düzey bir stratejik diyaloğu yeniden başlatmalıdır; bu Richard Nixon’dan bu yana her yönetimin şimdiye dek kabul ettiği bir uygulamadır. Çin ve ABD'nin kendi çıkarlarını ve bakış açılarını düzenli olarak tartışabileceği, potansiyel işbirliği alanlarını (nükleer silahların yayılmasını önleme ve iklim değişikliği gibi) belirleyebileceği ve farklılıklarını çatışmadan ve kısa sürede yönetebilecekleri bir forumun yeniden kurulması esastır; ticaret meseleleri üzerine taktiksel tartışmalar yeterli değildir." Washington'un Rusya ile ABD arasında Şubat ayında sona erecek olan nükleer silah anlaşması New START'ı genişletmek için birçok defa Çin'e müzakerelere katılması çağrısında bulunmaktadır. 8 Temmuz 2020'de nükleer silahları sınırlandıracak ABD ve Rusya'nın dahil olduğu bir anlaşmaya katılmaktan "memnuniyet" duyacağını açıklayan Çin, ancak bunun için ABD'nin nükleer silahlarını Çin ile aynı seviyeye indirmesini şart koştu. Çin Dışişleri Bakanlığı'nda silah kontrol dairesinin başında bulunan Fu Cong yaptığı açıklamada 'ABD'nin nükleer cephaneliği Çin'in yaklaşık 20 katı büyüklükte iken Soğuk Savaş döneminden kalma süper güçlerle müzakerelere katılmakla ilgilenmediğini' yineledi: "Sizi temin ederim ki eğer ABD Çin'in seviyesine inmeye hazır olduğunu söylerse, Çin hemen ertesi gün müzakerelere katılmaktan memnuniyet duyacaktır. Ancak, bunun olmayacağını biliyoruz." Fu, ABD'nin Çin'den üçlü müzakerelere katılmasını istemesinin "dikkatleri başka yöne çekmek adına bir oyundan" başka bir şey olmadığını ve ABD'nin New START anlaşmasından kurtulmak için bir bahane olduğunu ileri sürdü: "Gerçek amaç tüm kısıtlamalardan kurtulmak ve herhangi bir düşman, gerçek ya da hayali tüm tehditler üzerinde özgürce askeri üstünlük sağlayabilmektir." 
Seçkin Deniz, 11.07.2020

How to Prevent a War in Asia
"Amerikan caydırıcılığındaki erozyon Çin'in yanlış hesap yapma riskini arttırıyor."

Pandemi sonrası dünya hakkındaki tüm belirsizliklerin ortasında, bir şeyin olacağı neredeyse kesin: ABD ve Çin arasındaki gerilimler, koronavirüs salgını öncesinde olduğundan daha keskin olacak. ABD-Çin rekabetinin yeniden canlanması, politika yapıcılar için - ticaret ve ekonomi, teknoloji, küresel etki ve daha fazlası ile ilgili - birtakım zorluklar doğuruyor, ancak hiçbiri savaş riskini azaltmaktan daha fazla sonuç vermiyor. Ne yazık ki, günümüzün artan Çin atılganlığı ve askeri gücü ile ABD'nin caydırıcılığını yıpratan benzersiz tehlikeli karışım nedeniyle bu risk on yıllardır olduğundan daha fazla ve büyüyor.

Seçkin Deniz Twitter Akışı