Dış Politika etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dış Politika etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Ağustos 2022 Cuma

SA9774/SD2482: Sri Lanka'yı Yok Eden Fikirler: Organik Tarım ve Modern Para Teorisi (MMT)

  Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, "Para Doktoru" olarak bilinen, hiperenflasyon konusunda dünyanın önemli uzmanlarından biri olduğu iddia edilen Baltimore Johns Hopkins Üniversitesi uygulamalı ekonomi profesörü Steve Hanke'ye aittir ve Sri Lanka'nın nasıl kaosa sürüklendiğine odaklanmaktadır.  Sri Lanka Ekonomisinin George Soros ve Profesör Stiglitz'in önerdiği Organik Tarım ve Modern Para Teorisi gibi iki temel hata yüzünden iflasa sürüklendiğini söyleyen analistin son cümlesi şudur: "George Soros ve Profesör Stiglitz gibilerinin önderlik ettiği epistemik topluluk, ağır bir yıkım topunu savuruyor. Otuz beş yıl önce, Fransız filozof Michel Foucault, bu uluslararası hareket ettiricilerin ve çalkalayıcıların verebileceği zarar konusunda uyarmıştı. Foucault'nun uyardığı gibi: “kitlelerin şeyleri anlamak için entelektüellere ihtiyacı yoktur; aydınlardan daha eksiksiz, açık ve daha iyi bir bilgiye sahipler ve bunu iyi ifade edebiliyorlar.” George Soros Türkiye'de ekonomik kriz, bölücülük, lgbt, din düşmanlığı, kaos ve terör, askeri darbe gibi operasyonları finanse ve organize etmekten dolayı iyi tanınmaktadır.. Sri Lanka, 1993-2002 arasındaki Türkiye ile aynı çöküş aralığına Küresel Satanist Çete tarafından itilmiştir.
Seçkin Deniz, 05.08.2022, Sonsuz Ark 

The Ideas That Destroyed Sri Lanka

"Organik Tarım, Modern Para Teorisi ile buluşuyor ve işte sonuç."

Dünya Bankası tarafından sadece üç kısa yıl önce “üst-orta gelir” kategorisine yükseltilmiş bir ülke olan Sri Lanka, bugün sefalet içinde. Benim ölçümüme göre, eski cumhurbaşkanı Gotabaya Rajapaksa'nın 18 Kasım 2019'da göreve başlamasından bu yana para birimi ABD doları karşısında değerinin yüzde 54'ünü kaybetti ve enflasyon oranı yılda yüzde 115'te.

4 Ağustos 2022 Perşembe

SA9773/SD2481: İsrail Seçimleri: Netanyahu Değilse Kim?

  Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, The Times of Israel'in tanıtımıyla, dört kıtada düzinelerce ülkede cumhurbaşkanları, başbakanlar, siyasi partiler ve büyük şirketler için anketler yapan ve kampanyalar yürüten uluslararası bir stratejik, araştırma ve iletişim danışmanlığı olan Number 10 Strategies'in ortakları Simon Davies ve Joshua Hantman'a aittir ve 1 Kasım 2022'de yapılacak olan İsrail Genel Seçimlerine odaklanmaktadır. İsrail son yapılan dört seçimde istikrarlı hükümetler kuramadığı için sık sık seçime gitmektedir, 1 Kasım 2022'de yapılacak genel seçimlerin de istikrar üretmekte yetersiz kalacağı görüşü genel kabul görmektedir.
Seçkin Deniz, 04.08.2022, Sonsuz Ark 

If not Netanyahu, then who?
"Yapılan iki yeni ankette Siyonist Ruh eşiği aştı ve potansiyel olarak Likud liderine çoğunluğu verdi. Ancak Shaked'in partisi geri çekilebilir, bu yüzden başka kim bu çıkmazı kırabilir?"

Mevcut İsrail seçim kampanyasını takip eden herkes, belirli bir deja vu duygusu hissettiği için mazur görülebilir. Bu, kampanyanın şimdiye kadarki uysal, tekrarlayan doğasından değil, çok daha temel bir şeyden kaynaklanıyor. Zira bazı partiler ve şahsiyetler son beş devirde değişmiş olsa da, kamuoyunun temel hatları son derece tutarlıdır.

24 Temmuz 2022 Pazar

SA9759/SD2470: Rajapaksa Rejimi Gitti; Sri Lanka için Sırada Ne Var?

  Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, The Guardian, The Observer ve Economist gibi bir dizi medya organında Güney Asya meseleleri hakkındaki yazıları yayınlanan, Sri Lanka'nın başkenti Colombo'da ikamet eden Hintli gazeteci PK Balachandran'a aittir ve Cumhurbaşkanı Gotabaya Rajapaksa'nın, “barışçıl” göstericilere karşı güç kullanımına karşı uyarıda bulunan ABD Büyükelçisi Julie Chung'un ordu, polis, yargı ve milletvekilleri dahil, bütün devlet mekanizmasını, baro konseyini, iş dünyasını, medyayı ve çeteleri organize ederek çıkardığı ayaklanmalar sonrası ülkeden kaçarak istifa etmesine ve süregiden istikrarsızlığa odaklanmaktadır. Sri Lanka, ABD'nin dünyanın birçok yerinde uyguladığı kaos merkezli projelere açıkça maruz kalmaktadır. Okuyacağınız analiz, Kanlı Amerikan Yüzyılı'nın, Türkiye'de de sıklıkla karşılaştığınız (Erdoğan karşıtı bütün organize saldırılar; 2007-2008 Cumhuriyet Mitingleri, Ak Parti'ye açılan kapatma davası, 7 Şubat 2012 Mit Müsteşarının tutuklanmasına yönelik FETÖ girişimi, 2013 Gezi Terörü, 17-25 Aralık FETÖ Emniyet-Yargı Darbesi, PKK-DAEŞ terör saldırıları, 15 Temmuz Darbesi) en somut icraatlarından birine Sri Lanka'da tanıklık etmenizi sağlayacaktır. Kuşkusuz Rajapaksa ailesinin bütün fertleri Saddam, Kaddafi, Hüsnü Mübarek, İmran Han gibi işleri bitince devreden çıkarılan, öldürülen ya da itibarsızlaştırılan Amerikan destekli diğer figürlerden farklı değildi; IMF her zaman ABD'nin elindeki ekonomik-sosyolojik ve siyasi bir tetikçi, terör örgütleri de istikrarsızlık ve korku üreten birer maşa olmaya devam ettiler. Dünya Küresel Satanist Çete'nin kaos mekanizması olarak ABD Devletinin vahşeti sayesinde henüz kendi öz saygısına sahip çok fazla insanın yaşadığı bir yer olmamaya devam ediyor. Karmaşık ilişkiler ağında kimin hangi amaca hizmet ettiğini tespit etmek artık çok zor değil. Bir günah keçisi üretmek, iyi ve kötü polisi oynamak hep alışılageldik şeyler.. Ekonomist Steve Hanke şöyle diyor: "Sri Lanka iki nostrum sayesinde çöktü: Organik Tarım ve Modern Para Teorisi. Yol gösteren epistemik topluluğun kilit üyeleri kimlerdir? George Soros, Joe Stiglitz, Dünya Ekonomik Forumu ve Dünya Bankası."
Seçkin Deniz, 24.07.2022, Sonsuz Ark 

The Rajapaksa Regime Is Gone. What Next for Sri Lanka?
"Sonunda “Gota” gitti, ancak Sri Lanka'nın kronik istikrarsızlığını sona erdirmek Rajapaksalar'ı devirmekten daha zor bir görev olacak."

Çeteler, Sri Lanka'daki Gotabaya Rajapaksa-Ranil Wickremesinghe hükümetine son verdi. Cumartesi günü, öfkeli gençlerden oluşan büyük kalabalık, cumhurbaşkanı ve başbakanın resmi konutlarını bastı ve iki liderin istifa etmeye zorlamak için Wickremesinghe'nin özel konutunu ateşe verdi.

5 Şubat 2022 Cumartesi

SA9545/MT33: Artık Kissinger'ın Ortadoğusu'nda Değiliz

     Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız eleştirel analiz, CUNY Graduate Center'da Orta Doğu tarihi ve antropolojisi okuyan, daha önce New York Times, Ha'aretz, The Forward ve War on the Rocks'ta İsrail-Filistin çatışması ve ABD dış politikası üzerine yazıları yayınlanan Abe Silberstein'a aittir ve 1997-1999 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri Yakın Doğu işlerinden sorumlu dışişleri bakan yardımcılığı yapan Martin Indyk'ın, 'Master of the Game: Henry Kissinger and the Art of Middle East Diplomacy' (Oyunun Ustası: Henry Kissinger ve Ortadoğu Diplomasisi Sanatı) adlı kitabına ve 1969-1975 yılları arasında ABD başkanının ulusal güvenlik danışmanı, 1973-1977 yılları arasında ABD'nin 56. dışişleri bakanı olarak görev yapan, Yahudi kökenli Amerikalı diplomat, politik bilimci ve politikacı Henry Alfred Kissinger'a odaklanmaktadır. Analizin kısmen nesnel yaklaşımının 'Kissinger Felaketi'nin anlaşılmasında faydalı olacağına inanıyoruz. Türkiye, ABD ile birlikte etkisi yok olan Kissinger'ın  entrikalarının kan gölüne döndürdüğü Ortadoğu'nun tahrif edilmiş birleşik algı biçimini, ortak kültürünü ve siyasî yapısını bin yıl sonra yeniden onarmaya, barış, özgürlük ve refah getirmeye devam etmektedir.
Seçkin Deniz, 05.02.2022, Sonsuz Ark


WE’RE NOT IN KISSINGER’S MIDDLE EAST ANYMORE

New York'ta uluslararası ilişkiler okuyan bir lisans öğrencisiyken, bir akşam Henry Kissinger'ın konuşmasını izleme fırsatını yakaladım. Mekana girerken, yakasında “Hoş Geldiniz Komitesi” yazılı iyi giyimli birkaç kişi, program broşürlerini dağıttı. Koltuğuma geçtiğimde, broşürün aslında Doğu Timor savunucularının Kissinger'ın kariyerinin acımasız bir eleştirisi olduğunu fark ettim. Gizliliği kaldırılmış belgeler 1975'te Kissinger'ın Endonezyalı diktatör Suharto'ya Amerika'nın Doğu Timor işgalini destekleyeceği konusunda kişisel olarak güvence verdiğini gösteriyordu. Sonraki yıllarda, orada 100.000 sivil öldürüldü.

3 Mart 2021 Çarşamba

SA9101/SD1987: ABD Dış Politikası Nereye Gidiyor?

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız metin, satanist Amerikan Dış İlişkiler Konseyi (The Council on Foreign Relations- CFR) Başkanı Richard N. Haass'e aittir ve yeni ABD başkanı Joe Biden'ın Dış politikasına odaklanmaktadır. SAIS-Johns Hopkins Üniversitesi Henry A. Kissinger Küresel İlişkiler Merkezi'nin ilk direktörü ve Texas National Security Review dergisinin yayın kurulu başkanı Francis J. Gavin'in çevirisini yayınladığımız 'Eski Bir Şey, Yeni Bir Şey- Something Old, Something New-' başlıklı analizinde, "Daha derin tarihsel güçlerin de oyunda olduğunu hatırlamak önemlidir. Soğuk Savaş, 1970'lerde Amerika'da ortaya çıkan güçlü teknolojik, sosyoekonomik ve kültürel güçler tarafından da kazanıldı." cümlesi ile "Bu dünya-tarihsel dönüşümlerin hiçbiri o dönemde Beyaz Saray'ın durum odasında ortaya çıkmadı, şekillendirilmedi veya açıkçası anlaşılmadı. Tarih, iki veya dört yıllık seçim dönemleriyle çok az ilgisi olan bir zaman çizelgesine göre karmaşık, birbirinden kopuk şekillerde gelişir." cümlelerinde işaret ettiği  CFR gibi 'daha derin tarihsel güçler' oyundadırlar ve Başkan Biden'ı kukla olarak, ABD'yi de araç olarak kendi vatandaşlarına ve dünyaya karşı kullanarak yönetmektedirler.
Seçkin Deniz, 03.03.2021


Whither US Foreign Policy?

"ABD Başkanı Joe Biden'ın dış politikasının temel unsurları görünür hale geliyor ve onu doğrudan selefi tarafından reddedilen II.Dünya Savaşı sonrası geleneğe yerleştiriyor. Ancak dünyanın dört bir yanındaki pek çok kişinin Trump'ın bir sapma olmadığı korkusu göz önüne alındığında, Biden iç politikanın suyun kenarında durduğu ilkesini canlandırmalı."

Joe Biden sadece birkaç haftadır Amerika Birleşik Devletleri başkanı, ancak dünyaya yaklaşımının temel unsurları şimdiden nettir: iç politikayı yeniden inşa etmek, müttefiklerle çalışmak, diplomasiyi kucaklamak, uluslararası kurumlara katılmak ve demokrasiyi savunmak. Bütün bunlar, onu, selefi Donald Trump tarafından reddedilen, büyük ölçüde başarılı olan II. Dünya Savaşı sonrası Amerikan dış politika geleneğine doğrudan yerleştiriyor.

14 Şubat 2021 Pazar

SA9076/SD1966: Eski Bir Şey, Yeni Bir Şey- Something Old, Something New-

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

 Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, SAIS-Johns Hopkins Üniversitesi Henry A. Kissinger Küresel İlişkiler Merkezi'nin ilk direktörü ve Texas National Security Review dergisinin yayın kurulu başkanı Francis J. Gavin'e aittir ve Joe Biden'ın devraldığı Amerika Birleşik Devletleri yönetiminin karşılaşacağı iç ve dış zorluklara odaklanmaktadır. Analistin özgeçmişi ve Amerikan yönetimlerinde etkinliği açıkça görülen mevcut sınıfsal konumu ve gerçekten nesnel ve gerçeği örtmeyen kuşatıcı yaklaşımı ile dört adımda ortaya koyduğu metnin öğretici özelliği, ABD'nin yaşadığı derin sarsıntıyı, şu cümlede olduğu gibi, net bir şekilde yansıtmaktadır: "Açık olmak gerekirse, Amerika Birleşik Devletleri'nin -devletinin ya da toplumunun- amansız yükselişini sürdüreceğini ve birçok zorluğun ve yükünün üstesinden geleceğini tahmin etmiyorum." Analistin, önceki krizlerin Başkanlar tarafından değil, daha etkili güçler tarafından aşıldığını itiraf niteliğindeki, "Daha derin tarihsel güçlerin de oyunda olduğunu hatırlamak önemlidir. Soğuk Savaş, 1970'lerde Amerika'da ortaya çıkan güçlü teknolojik, sosyoekonomik ve kültürel güçler tarafından da kazanıldı." cümlesi ile "Bu dünya-tarihsel dönüşümlerin hiçbiri o dönemde Beyaz Saray'ın durum odasında ortaya çıkmadı, şekillendirilmedi veya açıkçası anlaşılmadı. Tarih, iki veya dört yıllık seçim dönemleriyle çok az ilgisi olan bir zaman çizelgesine göre karmaşık, birbirinden kopuk şekillerde gelişir." şeklindeki cümleleri ile birlikte okunduğunda Küresel hegemonyalarını Amerika Birleşik Devletleri üzerinden yürütenlerin daha önceki sayısız krizde olduğu gibi, (sanki Trump döneminde etkili değillermiş gibi), Biden yönetiminde kontrolü ele alacağını, "Birleşik Devletler'in, çoğu zaman yaptığı gibi, daha yavaş, daha verimsiz, olması gerekenden daha ikiyüzlü ve en üzücü biçimde, belki de olması gerekenden daha adaletsiz ve şiddetli bir şekilde bir şeyleri çözeceğini ve birlikte hareket edeceğini" söylemektedir. 'Birlikte hareket' etmek, asıl patronların emirlerini yerine getirmek anlamına gelmektedir; ancak bütün bunlara rağmen analistin, geçmişteki aksine örneklere rağmen, ABD'nin amansız yükselişini sürdüreceğine ve birçok zorluğun üstesinden geleceğine inancı yok. Biden yönetimi, 1945'ten beri süren, ancak Erdoğan'ın seçildiği, 2002 sonrası, Obama döneminde başlayan, Trump döneminde de devam eden Türkiye'ye karşı emredici, müdahaleci, kaotik, terör ve askerî darbe destekçisi stratejisinde değişikliğe gitmeyeceğini ortaya koymaktadır.  Dışişleri Bakanlığı'nın, 11.02 2021 tarihli açıklamasındaki ton doğru bir tondur: "Hiçbir devlet veya hiç kimse Türk mahkemelerine yargı süreçleri hakkında emir veremez." Geçmişten gelen ve halen devam eden ABD'nin FETÖ-PKK-DAEŞ-DHKP-C-YPG gibi terör örgütlerin verdiği destek uluslararası hukukun üstünlüğüne, insan haklarına ve demokrasiye zarar vermektedir. Türkiye, ABD'yi, Pensilvanya'da CIA koruması altında bulunan 15 Temmuz askerî darbesinin yerel aktörü FETÖ lideri Fetullah Gülen'i derhal Türkiye'ye iade etmeye, adil, şeffaf ve süratli bir yargılamaya destek vermeye, FETÖ-PKK-DAEŞ-DHKP-C-YPG gibi terör örgütlerine verdiği desteği geri çekmeye çağırmalı ve ABD'siz, ancak ABD ile doğrudan karşıt pozisyona düşmeme ustalığı ile yeni bir dönemin stratejik adımlarını atmakta bir an bile tereddüt etmemelidir.
Seçkin Deniz, 14.02.2021


SOMETHING OLD, SOMETHING NEW

Acı bir itiraf: 12 yaşındaki kızım Olivia'yı bir masa oyununda asla yenemedim. Satranç, Catan, Go, Ticket to Ride, Mancala; oyunun ya da şartların önemi yok, genellikle kolayca kazanıyor. Açıkçası, onu parçalara ayırmayı seviyorum ve apaçık zeki. Ancak bu noktada, bu benim için utanç verici. Şükran Günü boyunca, aile özellikle yüksek bahisli bir Harry Potter Clue turu oynarken, sonunda yeneceğimi düşündüm. Ben yeri, silahı ve suçluyu (doğru) tahmin etmek üzereyken, ilk önce o vurdu ve beni yumrukla dövdü. Daha sonra beni asık suratlı görünce,  "Baba, gerçekten kazanmana izin vermeyi düşündüm. Ama sonunda yapamadım. Görüyorsun, korumam gereken bir itibarım var." dedi. Büyük güçler kaybetmeyi sevmez. Aile oyunları, dünya siyaseti gibi, uluslararası ilişkiler kuramcılarının “kendi kendine yardım” dünyası dedikleri şeydir: Hayır işlerine izin vermezler; babaları için bile.

5 Ekim 2020 Pazartesi

SA8890/KY20-MEK96: Devlet, Hafıza ve Stratejik Vizyon

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Türkiye’nin son yıllarda yürütmekte olduğu politikalar bölgesel ve küresel sonuçlar doğuracak önemli politikalardır. Önce Suriye ve Irak sahasında icra edilen operasyonlar, ardından Doğu Akdeniz, Libya ve Ege’de icra edilen operasyonlar ve şimdi Azerbaycan’a verilen güçlü destek. Muhakkak devamı da gelecek olan bütün bu politikaların stratejik bir vizyona tabi olduğu açık. "

"Gerçek kurgudan daha acayiptir. Çünkü kurgu olabilirlikleri gözetmek durumundadır. Gerçeğin öyle bir zorunluluğu yoktur oysa." Mark Twain

Mark Twain’in bu muhteşem sözünü Alev Alatlı’nın Dünya Nöbeti adlı serisinden anımsıyorum. Sözün ihtişamı, gerçeğin katı dünyasından kurgunun yaratıcı, kuşatıcı ve neredeyse sonsuz sayıda seçenekle bezeli dünyasına çağrısından. Politika ile ama özellikle de uluslararası politika ile uğraşanların mesleki başarısı, insana neredeyse kıpırdama imkânı bırakmayan gerçeğin kült/solid, tekçi dünyası ile kurgunun çoklu, esnek dünyası arasında bir denge kurarak gerçeğin içinde kilitli mahkumlara yepyeni ufuklar, yepyeni dünyalar sunabilmesinde yatıyor.

3 Mart 2020 Salı

SA8403/SD1631: Distopya'dan Çıkış; Türkiye'nin 'Hard Power' Dış Politikası, Yankıları ve Bahar Kalkanı Harekâtı

"ABD, Avrupa Birliği ve Rusya, 'Bağımsız Politikalar' uygulamamızı ve Türkiye'nin çıkarlarını korumamızı istemiyorlar."




Rusya, hiç ara vermediği ancak Şubat 2020 sonlarına doğru arttırdığı vahşi saldırılarda katil Esat rejimine destek vererek İdlib'de sivilleri katletti ve yüz binlerce insanı Türkiye'ye doğru sürdü. Türkiye, ısrarla Astana-Soçi süreçlerini ve varılan mutabakatları hatırlatarak bu katliamın durdurulmasını istedi. Putin ve Hamaney Türkiye'nin uyarılarını umursamadı. 

3 Aralık 2019 Salı

SA8178/SD1553: Çin'in Kemer ve Yol Girişimi Daha Fazla Ekonomik ve Politik Güç Elde Etme Çabasıdır

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Arthur J. Gosnell Rochester Teknoloji Enstitüsü Ekonomi Profesörü Amitrajeet A. Batabyal'a aittir ve Çin'in küresel yatırım projesi olan Kemer ve Yol Girişimi'ne odaklanarak, Çin'in bu girişimle neyi amaçladığını çözümlemeye çalışmaktadır. Yazara göre, ticaret, enerji güvenliği ve Kobalt Çin'in temel stratejilerini belirleyen unsurlar; Çin açık bir hükümranlık peşinde. Sağ görüşlü iki eski siyasi lider, eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve eski İspanya Başbakanı Jose Maria Aznar, Madrid'de üniversite öğrencilerinin katılımıyla Kasım 2019'da düzenlenen bir forumda  Avrupa'nın çöküşe doğru gittiğini savunarak demokratik ve muhafazakar siyasi partilere "artık izlemeyi bırakarak hareket geçmeleri" çağrısında bulunmuşlardı. "Yüzyıllar boyunca, dünya ekseni Batı'dan geçse de bugün Doğu'ya kaydı." diyen Sarkozy, dünyada yaşayan 7 milyardan fazla insanının sadece 800 milyonunun Avrupa'da bulunduğuna, demografik sebeplerle Avrupa'nın artık dünyanın "merkezi" olmadığına vurgu yapmıştı; bu kaçınılmaz olanın gerçekleştiğine dair kaçınılmaz bir itiraftı. Ekonomi profesörü Amitrajeet A. Batabyal'ın 2000'li yılların başından beri bilinen bu açık gerçek karşısında, "Çin’in neyi hedeflediğini kimse kesin olarak bilmiyor." demesi trajediden ziyade komedidir ve bir dikkat dağıtma çabasından başka bir şey değildir. Analizinin başlığını "Çin'in Kemer ve Yol Girişimi Daha Fazla Ekonomik ve Politik Güç Elde Etme Çabasıdır" olarak anlamlandıran bizzat kendisidir ve yazarın yaşadığı bu çelişki, 1215'ten itibaren İngiltere'den başlayarak egemenlik sahasını bütün yerküreye genişleten ve değerleri, insana ve toplumlara ait inançları yok etme çabası ile birlikte dünyayı savaşlara, teröre, ayaklanmalara ve askerî darbelere mahkum ederek yöneten Masonik-Satanist merkezin Batı'dan Doğu'ya taşındığının saklanması anlamına gelmektedir. Çin diye bir şey yoktur; tıpkı Amerika Birleşik Devletleri ya da Rusya ya da Avrupa Birliği gibi bir şey olmadığı gibi; güçlendirdikleri ve kullanabileceklerine inandıkları ülkeleri daha da güçlü hale getirip insanlığa zulmeden Masonik-Satanist Çete vardır. İngiltere, Fransa'dan sonra ABD'ye konumlanan bu şeytani güç, dünyayı gelecek yüzyıllarda da yönetebilmenin alt yapısını mason doluğu kesin olan Mao'nun atiest-satanist Çin'i üzerinden yeniden inşâ etmektedir. Türkiye, Çin'in vahşi genişlemesine karşı çok uzak bir geleceği de çerçeveleyecek büyük bir strateji belirlemekte geç kalmamalıdır.
Seçkin Deniz, 03.12.2019

China’s worldwide investment project is a push for more economic and political power

Antik İpek Yolu'ndan ilham alan Çin, ülkenin dünyadaki güç alanını nasıl genişlettiği konusunda endişe artırıcı çok sayıda uluslararası kalkınma projesine yatırım yapıyor.

İlk olarak 2013 yılında Çin Devlet Başkanı Xi Jinping tarafından ilan edilen “Kemer ve Yol Girişimi” ile Çin 130'dan fazla ülkede ve 30 uluslararası organizasyonda ekonomik kalkınma ve ulaştırmaya yatırım yapmayı planlıyor. Projeler Asya'da farklılaşmakla birlikte, Afrika, Karayipler, Avrupa ve Güney Amerika'daki alanları içermektedir.

1 Aralık 2019 Pazar

SA8174/SD1551: Senkronize Durgunluk Durdurulabilir mi?

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, neocon Brookings Enstitüsü kıdemli uzmanı ve Dyson Uygulamalı Ekonomi ve Yönetim Okulu, Cornell Üniversitesi Ticaret Politikası Profesörü Eswar Prasad ve öğrencisi Ethan Wu'nun ortak çalışmasıdır ve Küresel Ekonomilerde yaşanan durgunluğa odaklanmaktadır. Satanist, vahşi neoliberal politikaların sonucu büyük ekonomilerde ortaya çıkan çöküşü yüzeysel ve genel ifadelerle değerlendiren  ve geleneksel neoliberal bakışlarla hükümetleri suçlayarak kendince çözüm arayan, ancak yaşanan derin neoliberal tıkanmanın sebeplerini irdelemekte yetersiz kalan analizin sonuç cümlesi şudur: "Çok düşük veya negatif politika faiz oranlarına sürekli bağlı kalmak, finansal sistemleri daha savunmasız bırakmakta ve büyüme üzerinde çok az olumlu etki sağlamaktadır. Ve bu elverişsiz değişimler, hükümetler yapısal reformlar ve ihtiyatlı mali teşvik için daha geniş bir taahhütte bulunmadıkça devam edecektir. Politika yapıcılar bunu başaramazsa, senkronize ekonomik durgunluk devam edecek ve daha kötü sonuçlara yol açabilecektir." Türkiye, neoliberal politikaları felsefi olarak sorgulamasa bile, uygulamada karma ekonomik adımlar atarak küresel durgunlukla mücadele edebilmektedir. Ancak mevcut durumun uzun süremeyeceği gerçeği ortadadır ve neoliberal ekonomi denen ve şirketlerin sömürüsüne dayalı ekonomik sistemin çöküşünün kaçınılmazlaştığı bugünlerde Türkiye, dolarizasyondan çıkış sürecini hızlandırmalı ve azalan yerel paralarla ticaret tartışmalarını yeniden canlandırmalıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 26 Kasım 2019'da yaptığı çağırı bu anlamda çok değerlidir: "Bırakın doları moları; paramıza, Türk Lirası'na dönelim. Türk Lirası artık kaybettirmiyor. Milliliğimizi, yerliliğimizi burada da gösterelim"
Seçkin Deniz, 01.12.2019


Can Synchronized Stagnation Be Stopped?
"Artan ekonomik durgunluk riski göz önüne alındığında, hükümetlerin yakında daha fazla yapısal reformlara paralel bir şekilde ideal olarak daha fazla teşvik sağlamaları gerekebilir. Ancak pek çok hükümetin bu tür bir yaklaşımı benimsemeye yönelik siyasi iradeden yoksun görünmesiyle para politikası, büyümeyi destekleme konusundaki ağır ve giderek sürdürülemez yükün üstünü örtmeye devam edecektir."

Küresel ekonomik yavaşlama senkronize bir durgunluğa dönüşüyor, bazı büyük ekonomiler yalnızca zayıf bir şekilde büyüyor ve diğerleri de neredeyse yok gibiler, hatta biraz daralıyorlar. En azından şimdilik yakın bir küresel durgunluktan korkmak için daha erken. Ancak politika yapıcılar temel reformlar için çok az iştahlı ve etkili makroekonomik teşvik için sınırlı alan var ve bu nedenle büyümeyi canlandırmanın yollarını kaybediyorlar.

30 Kasım 2019 Cumartesi

SA8172/SD1550: Karşılıklı Garantili İmhâ'nın Büyüsü

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, ABD ve denizaşırı ülkelerde askeri ve devlet kuruluşlarına brifing veren, uluslararası ilişkiler, dış politika ve büyük medyada istihbarat konusunda uzman olan, Mayıs 2015'te istifa etmeden önce yaklaşık 20 yıl boyunca Stratfor'un CEO'luğunu ve başkanlığını yapan George Friedman'a aittir ve Soğuk Savaş sırasında ABD ve Rusya arasında bir Nükleer Savaş çıkmamasının nedenlerine yoğunlaşmaktadır. George Friedman nükleer savaşın çıkmamasının liderlerin erdemi ve sağduyusu ile ilgisi olmadığını, füze programlarının bir parçası olarak gönderilen uydularla Uzay'ın keşfinin her iki tarafın da neler yapabileceklerini görmelerini sağladığını ve yapacaklarının sonuçlarını tahmin edemeyecekleri için de nükleer savaşın çıkmadığını vurgulamaktadır. Muhtemel bir nükleer savaşta karşılıklı olarak imhâ edilme ihtimali insanları durdurmuştur, ancak diğer küçük savaşlarda milyonlarca insan ölmeye devam etmiştir. George Friedman'ın bu mevsimde Nükleer Savaş'tan bahsetmesinin nedenleri var; Ağustos 2019'da ABD Başkanı Donald Trump, Dünya'nın yörüngesinde ABD'nin çıkarlarını hedef alan saldırıları önlemek amacıyla orduya bağlı Uzay Kuvvet Komutanlığı'nın kurulduğunu açıkladı: "Ülkemize yönelik tehditler sürekli olarak evriliyor. Biz de buna ayak uydurmalıyız" diyen Trump'a göre amaç Çin ve Rusya ile uzayda etkin mücadeleydi. ABD Uzay Kuvvet Komutanlığı'nı ilk olarak 1985 yılında kurmuştu. O dönemde amaç, Sovyetler Birliği ile devam eden uzay yarışı kapsamında ABD ordusunun farklı birimlerinin çabalarını koordine etmekti; ancak bu komutanlık 2002'de lağvedilmişti. Temmuz 2019'da Fransa da benzer bir adım atarak Uzay Kuvvet Komutanlığı oluşturduğunu açıklamıştı. ABD'nin ve Fransa'nın yaşadığı derin ekonomik krizler, her iki ülke bütçelerinin Uzay Kuvvet Komutanlıklarını finanse edebilecek durumda olmadığını ve bu türden açıklamaların ciddiye alınmasının zor olduğunu gösteriyor, ancak 'korkutma' çok eski bir diplomatik teknik olduğu için halen kullanılabiliyor. Türkiye Uzay Ajansı'nı 13 Aralık 2018'de kurabilmiş bir ülke olarak henüz alacağımız çok yol olsa da, eski uzay teknolojilerinin kullanılamaz oluşu ve ABD, Fransa gibi ülkelerin yeni teknolojileri üretmek için gerekli olan psikolojik, sosyolojik ve ekonomik gerileme, finansman ve yeni nesil gibi unsurlarda yaşadığı sıkıntılara karşı avantajlı olduğumuz gerçeği ile daha hızlı düşünebiliriz.
Seçkin Deniz, 30.11.2019

The Enchantment of Mutually Assured Destruction

Tarihin en olağanüstü gerçeklerinden biri, Soğuk Savaş sırasında ABD ve Sovyetler Birliği'nin birbirlerine karşı hiçbir zaman savaş başlatmamış olmalarıdır. Nükleer Savaşın kenarlarında dolaştılar ve sondalar yaptılar, ancak Nükleer Savaş hiçbir zaman mantıklı bir sonuca ulaşmadı. Avrupa’yı felakete sürükleyen 1914 ve 1939 savaşlarında sofistike devlet adamlarını göz önüne aldığımızda, Soğuk Savaş’ı yönetenlerin olmayışı dünya için iyi bir şans. Aksine bu süreç, savaştan kaçınmak için titizlikle ve takıntılı bir şekilde dikkatli olan ABD ve Sovyetler Birliği tarafından yönetiliyordu. 

26 Kasım 2019 Salı

SA8161/SD1547: Batı Afrika Para Birliği Çalışabilir mi?

Sonsuz Ark'ın Notu:
 Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Afrika Yönetişim ve Kalkınma Enstitüsü Direktörü ve Baş Ekonomisti Basit A. Asongu'ya aittir ve Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS)'na üye 15 ülkenin, 1 Ocak 2020 itibariyle, yeni bir ortak para birimi olarak kabul ettiği “ECO”ya odaklanmakta, risklere ve fırsatlara yönelik değerlendirmeler içermektedir. Basit A. Asongu Dünya kamuoyunun pek haberdar olmadığı bir gerçeğe işaret etmektedir: ECOWAS, Fransız sömürge yönetiminden bu yana, tek bir para birimi olan Batı Afrika CFA Frangı olan sekiz Frankofon ülkeyi (Benin, Burkina Faso, Fildişi Sahili, Gine-Bissau, Mali, Nijer, Senegal ve Togo) de içermektedir.  Ve Fransa CFA frangı ülkelerinin ECO’yu reddetmesini istiyor, çünkü bu ülkeler yabancı para rezervlerinin yarısını Fransız hazinesine yatırıyorlar. Frankofon olarak tanınmak istemeyen Sekiz Batı Afrika ülkesi para rezervlerini Fransız merkez bankasından çekme isteği Fransa'yı rahatsız etti. Fransa 1961’den beri 14 Afrika ülkesinin ulusal rezervlerini elinde tutmaktadır, bu ülkeler: Benin, Burkina Faso, Gine-Bissau, Fildişi Sahili, Mali, Nijer, Senegal, Togo, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Kongo Cumhuriyeti, Ekvator Ginesi ve Gabon’dur. Bu ülkeler Fransa’ya sömürge vergisi ödemek zorunda bırakılmıştır. Bunu reddeden Afrika liderleri ya öldürülmüş ya da darbe kurbanı olmuşlardır. Kendilerine itaat eden liderler, halkları aşırı yoksulluk ve çaresizlikle karşı karşıya kalırken, Fransa tarafından müsrif bir hayat tarzıyla ödüllendirilmişlerdir. Türkiye, Afrika ile ilişkilerini geliştiriyor, özellikle Fransa'nın halen sömürge prosedürleri uyguladığı Frankofon sekiz ülke ile yakından ilgileniyor. Eylül 2018'de Türkiye'yi ziyaret eden ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ağırlanan Benin Cumhurbaşkanı Patrice Talon, Türkiye'yi ülkesine davet etmişti: "Türkiye'nin kalkınmaya devam etmesi bizim arzumuz. Türkiye'nin kalkınmasının da Afrika'ya bir etkisi olmasını bekliyoruz." Nisan 2019'da Dış Ekonomik İlişkiler Kurulunun (DEİK) düzenlediği Türkiye-Burkina Faso İş Forumu'nda konuşan Burkina Faso Cumhurbaşkanı Roch Marc Christian Kabore, Burkina Faso'da özellikle pamuk alanında büyük atılımlar olduğunu, kendilerinin de Türkiye ve Türk iş adamları seviyesine ulaşmak istediğini söyledi. Haziran 2019'da Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ile Nijer Halk Sağlığı Bakanlığınca ortak işletme modeliyle 3 yıl süreyle hizmet verecek hastanenin açılışı yapıldı. Temmuz 2019'da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Fildişi Sahili Cumhuriyeti İnşaat, Konut ve Şehircilik Bakanlığı arasında "Konut Alanında İşbirliği Yapılmasına Dair Mutabakat Zaptı" imzalandı. Ağustos 2019'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Diyanet Vakfı’na (TDV) vekalet verdiği hissenin de yer aldığı kurbanlar, Batı Afrika’daki Togo’da kesildi. Eylül 2019'da Türkiye'yi ziyaret eden Mali Cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keita ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Vahdettin Köşkü'nde kahvaltı yaptı. Ekim 2019'da Türkiye'yi ziyaret eden Gine-Bissau Dışişleri Bakanı Suzi Carla Barbosa, ülkesinin siyasi anlamda Türkiye'yi desteklediğini açıklamıştı: "Dost ülkelerle ilgili olarak ve özellikle Türkiye ile ilgili konularda uluslararası alanda sesimizi yükseltiyoruz ve buna devam edeceğiz." 19 Kasım 2019'da Burkina Faso, ülkedeki terör faaliyetlerini desteklediğinden şüphelenilen Fransa'yı "savaş uçaklarını düşürmekle" tehdit etti. Burkina Faso Genelkurmay Başkanlığı, Fransa'ya, "hükümete bilgi verilmeden yaptığı uçuşların düşman saldırısı olarak nitelendirileceği ve uçakların vurulacağı uyarısında bulundu. 20 Kasım 2019'da Türkiye'yi ziyaret eden Senegal Cumhurbaşkanı Macky Sall, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile akşam yemeğinde bir araya geldi. 23 Kasım 2019'da Nijer, Fransız sömürgesi olduğu yıllara yüceltici atıflarda bulunan Fransa referanslı ulusal marşını değiştireceğini açıkladı. Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Barış Pınarı Harekatı'na karşı duyduğu öfkeyi, "NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti" diyerek dışa vurmasının ve PKK-YPG'nin temsilcilerinin Macron tarafından ağırlanmasının, Fransa Meclisi'nde Türkiye'nin hedef alınarak 'NATO kesinlikle hasta', 'Müttefikimiz Kürtleri bombalıyor' gibi kontrolsüz tepkilerin arka planında Çözülen, çöken ve iki yıldır süren ayaklanmalarla istikrarsızlaşan, sömürgeci, terör destekçisi bir Fransa'ya karşı atağa kalkan Türkiye gerçeği yatmaktadır... Batı Afrika Para Birliği aynı zamanda Fransız sömürge zincirlerinin de kırılması anlamına gelmektedir. Mart 2008'de  eski Fransız Cumhurbaşkanı Jacques Chirac şöyle demiştir: “Afrika olmadığı takdirde Fransa üçüncü dünya sıralamasına düşecektir.”
Seçkin Deniz, 26.11.2019

Can a West African Currency Union Work?
"Euro Bölgesi'nin tecrübesi, idare edilmesi zor para birimlerinin nasıl olabileceğini ve denemeye ve uyarlamaya devam etmenin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğunun 15 üyesini içeren bir para birliği farklı olmayacak; ancak bu işe yaramayacağı anlamına gelmiyor."

Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğunun 15 ülkesi, gelecek yıl itibariyle, yeni bir ortak para birimi olan “ECO” yu kabul etti. Ancak, Euro bölgesi tecrübesinin gösterdiği gibi, para birlikleri hantal olabilir. Başarılı bir para birliği oluşturmak, ECOWAS ülkelerinin ciddi zorlukların üstesinden gelmesini gerektirecektir.

24 Kasım 2019 Pazar

SA8156/SD1545: Sri Lanka'da Huzursuzluk; Müslümanlar Korku İçinde Yaşıyorlar

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz 19 Ağustos 2019 tarihinde Washington Times'ta yayınlanmıştırPasifik Forumu üyesi Taylor Dibbert'e aittir ve Sri Lanka'da nüfusun %70'ini oluşturan Budist çoğunluk Sinhala'ların yok etme tehditleriyle karşı karşıya kalan Müslüman azınlığın yaşadığı huzursuzluğa odaklanmaktadır. 16 Kasım 2019'da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Budist Sinhala ırkçısı Rajapaksa ailesinin fertlerinden biri olan Gotabaya Rajapaksa  %52.5 gibi bir oyla kazanmıştır ve "Görünüşe göre Sri Lankalı seçmenler Rajapaksalar'ın millet için ne kadar kötü olduğunu göz ardı etmeye hazırlanıyorlar. Ve eğer bu olursa, Müslüman karşıtı şiddetin yavaşlamasını beklemeyin. Aksine, Tamiller ve Hıristiyanlar da acı çekecek. Büyük bir terörist saldırının etkileri devam ediyor. Müslümanlar korku içinde yaşıyorlar. Cezasızlık çok yaygın. Hükümet tamamen başsız ve uzun zamandır ırkçılar iktidara geri dönmeye hazırlanıyor. Eğer şimdi Sri Lanka için endişelenmiyorsanız, ne zaman endişeleneceksiniz?" diyen Taylor Dibbert' ın korkusu gerçekleşmiştir. Sri Lanka Müslüman Konseyi başkan yardımcısı Hilmy Ahmed, “En büyük korkularımız gerçekleşti” diyor. “Sri Lanka bu sonuçla beraber tamamen kutuplaşmış durumda ve oylarla görüyoruz ki, şimdi Sinhala Budist çoğunluğu ve azınlıklar arasında net bir ayrım var. Ülkenin nasıl birleştirilebileceğini görmek çok zor.” Cumhurbaşkanı olarak seçilen Gotabaya Rajapaksa seçim sonrasıSadece bana oy verenlerin değil, aynı zamanda tüm Sri Lankaların da başkanı olarak Başkan olma fırsatı için müteşekkirim. Bana duyduğunuz güven beni derinden etkiledi ve başkanınız olmak hayatımın en büyük onuru olacak." şeklinde tweet atsa da Hindu Tamillere yönelik acımasız özgeçmişi Tamilleri, Hristiyanları ve Müslümanları korkutmaya devam ediyor. Sri Lanka, Hint-Çin rekabeti bir yana ABD-Çin rekabetinde Çin'in daha etkili olduğu küçük bir ada. ABD Çin'in hareket alanını kısıtlamak için uzun yıllar boyunca adada kaos-terör ve istikrarsızlık üretmeye devam etti. Son dönemde Hindistan'ın da dahil olduğu terör olayları sonucu Müslüman azınlık yok edilme tehlikesi ile karşı karşıya... Türkiye bu uzak adadaki müslümanların haklarını koruyabilecek tek ülkedir ve gerekli olan bütün adımları cesaretle ve eksiksiz bir şekilde atmalıdır...
Seçkin Deniz, 24.11.2019

Trouble in Sri Lanka
"Aşırılıkçılığın engellenmesi dini gerilimlerin azaltılmasına bağlıdır."

Paskalya bombalamalarının ardından, Sri Lanka'nın Müslüman topluluğuna yönelik misilleme ve şiddet önemli bir endişe olmaya devam ediyor. Bu Müslümanlık karşıtı eylem dalgasının sadece Paskalya saldırılarıyla ilgili olmadığını akılda tutmak önemlidir; Uzun süredir devam eden şikayetler ve geçmiş nefretler de bu ayrımcı davranışa katkıda bulunuyor.

10 Kasım 2019 Pazar

SA8121/SD1534: Çin'de Gıda İsyanları Başlayabilir; "Pekin Eve Domuz Pastırması Götüremiyor"

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Stanford Hoover Enstitüsü ve Foreign Policy Research Institute-Dış Politika Araştırma Enstitüsü çalışanı Michael Auslin'a aittir ve satanist WSJ'de yayınlanmıştır. Çin'de Afrika Domuz Ateşi salgını nedeniyle ortaya çıkan domuz eti kıtlığını temel alarak Çin'de muhtemel bir halk ayaklanmasının mümkün olabileceğini söylemektedir. ABD'nin etken ve amir neocon-satanist güçlerinin ürettiği biyolojik silahlar dikkate alındığında, ABD-Çin arasındaki dev rekabetin temel ticarî alanlardan insanların temel ihtiyaçlarına yönelik tehditlerin üretilmesine de taşındığının anlaşılmasını sağlamaktadır. 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve 31 Mart 2019 yerel seçimler döneminde özellikle halk tarafından sık ve çok tüketilen patates ve soğan fiyatlarının yükseltilmesi ve ekonomik kriz söylentilerine dayanak yapılması, aynı satanist güçlerin benzer operasyonları Türkiye'de de yaptığını kanıtlamaktadır. Burada temel olan sorun şudur; bir başka açıdan "Çin-Hindistan merkezli yeni bir küresel konumlamaya odaklanan satanist güç, Çin'i ne tür bir kaostan sonra ele geçirecektir?" sorusu ile "Çin zaten 1934'ten sonra satanist gücün elindedir, şimdi gıda fiyatları yüzünden sıkıştırılarak elde edilmek istenen şey nedir?" sorusu birleşik düşünülürse, birinci ve ikinci dünya savaşlarının neden çıktığı ve ne tür sonuçlar ürettiği soruları ile benzer sonuçlar elde edilmesini sağlayacaktır. Ki o dönemde de savaşan ülkelerin yöneticilerinin büyük çoğunluğu satanist-masonik gücün seçtiği kimselerdi. Yeni bir Dünya Düzeni kurmak isteyen satanizm'in çalışma biçimleri, kullandıkları araçlar ve teknikler değişmemiştir, değişmeyecektir... yazarın Çin halkının domuz kıtlığına bağlı bir isyanının mümkün olmadığını iddia eden ve "Pekin'in kontrolü çok sıkı, yeni “otoriter gözetleme” çok yaygın, ordu çok güçlü ve Çinliler de kitlesel bir hareket gibi bir şeyin patlamasını engelleyen bir merkezi dikta kabul etmeye alışkınlardır" diyenlere karşı satanist-masonik 1934 sonrası Çin devrimini atlayarak, 1789 Fransız Devrimi ile yine satanist-masonik 1917 Rus Devrimi'ni hatırlatması ilginçtir ve dikkatli Çinli ve diğer okurların dikkatini dağıtmaya yönelik bir polemik unsurudur.
Seçkin Deniz, 10.11.2019

Beijing Can’t Bring Home the Bacon
Yavaş büyüme ve yüksek teknoloji baskısıyla birlikte, domuz kıtlığı Çin kitlelerin isyan etmesine neden olabilir."

Komünist Parti Çin anakarasının kontrolünü tamamen elinde tutuyor gibi görünebilir, ancak sosyal istikrar için yeni bir tehdit var: Afrika domuz ateşi domuz popülasyonunu tahrip ediyor. Domuz eti fiyatlarının yükselmesi ve virüsün dünyaya yayılmasıyla birlikte, cılız bir domuz kıtlığı hayaleti ortaya çıkıyor. Bu konuda Pekin endişeli. Domuz eti, dünya domuz pazarının yaklaşık yarısını oluşturan Çin et tüketiminin yaklaşık % 60'ını oluşturuyor. Kıtlıklar ve fiyat artışları, ekonomik büyümenin yavaşlaması ve baskının artması konusundaki memnuniyetsizliğin bir araya gelmesiyle birlikte siyasi huzursuzluk yaratabilir. Pekin’in istediği son şey bu.

9 Kasım 2019 Cumartesi

SA8118/SD1533: Alman-Amerikan İlişkilerinin Sonu

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirsini yayınladığımız analiz, 1997'den beri Politico adına çalışan Berlin Avrupa baş muhabiri Matthew Karnitschnig'a aittir ve Alman-Amerikan ilişkilerine odaklanarak, Başkan Trump'ın ilişkileri daha da kötüleştirmesine rağmen, konunun sadece Trump'la sınırlı olmadığını, bütün alman siyasî kümelerinde, hükümette ve halkta yaygın olarak 'Amerika gerçek bir arkadaş değil, sadece bir ortaktır' duygusunun hakim olduğunu ardışık örneklerle irdelemektedir. Batı Bloku'nun yaşadığı derin yarılma bugün Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un 'Nato'nun beyin ölümü gerçekleşti' söylemine karşı, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile görüşmesi sonrasında yaptığı açıklamada Merkel, Macron’un sözlerini “yersiz bir sözlü saldırı” olarak nitelendirerek, “bu bakış açısı kesinlikle benimkini yansıtmıyor” diye konuştu. Fransız Cumhurbaşkanının çok sert ifadeler kullandığına dikkat çeken Merkel, her zaman Avrupa’nın kendi güvenliği için daha çok sorumluluk üstlenmesi gerektiğini savunduğunu ancak müttefikler arasında görüş ayrılıkları olsa da NATO’nun kilit önem taşıdığını söyledi: "Transatlantik ortaklık bizim izin vazgeçilmez. NATO bizim güvenlik ittifakımız” Daha sonra Merkel, kendisini makamında ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Pompeo ile yaptığı görüşme sonrası Afganistan, Ukrayna, Suriye ve Libya’daki ihtilaflarda"Almanya, bu sorunların çözümünde aktif rol almak istiyor" dedi. Pompeo ise ülkesinin Almanya ile işbirliğini sürdürmek istediğini söyledi. Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer’in savunma bütçesini artıracaklarını ifade ettiğini belirten Pompeo, "Bu gerçekten önemli" dedi. Anlaşıldığı üzere Almanya eski ABD edilgeni bir alt müttefik olmaktan çıkıp ekonomik ve askeri gücü ile orantılı olarak eşit ilişki istiyor. Merkel'in endişeleri olsa da, Türkiye'nin Barış Pınarı Harekâtı'nı "Suriyeli birçok mülteciyi kabul eden Türkiye'nin kendi meşru güvenlik gerekçeleri mevcut." diyerek zımnen onaylaması etkin rol alma çabasının bir ürünü olarak görülmelidir.
Seçkin Deniz, 09.11.2019

The end of the German-American affair 
"Bu kez sıkı arkadaşlar ve müttefikler, iki eski ortak birbirinden ayrılıyor; bu sadece Trump'a bağlı değil."

Esrarlı bir batı Berlin banliyösünde geniş bir bulvarın hemen dışında, ABD-Alman dostluğu canlı ve iyi durumda. Amerikalılar futbol oynar, yelken açar ve Alman arkadaşlarıyla dans ederler. İki ülke arasındaki onlarca yıllık bağ tam olarak sergilenmektedir..

Sorun şu ki, bu sadece bir ekran. 1998'de açılan eski bir ABD Ordusu tiyatrosunda yer alan ücretsiz bir sergi olan Allied Museum, bir zamanlar olanlara bir pencereden bakıyor ve olandan hoş bir kaçış sunuyor.

7 Kasım 2019 Perşembe

SA8112/SD1531: 'Rusya Konusu; Macron Yanlış Yapıyor'

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız metin, Chatham House (Chatham House veya Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü, 1920'de kurulan, ünlü yahudi banker ailesi Rothschilds'in kurucusu olduğu Londra merkezli bir düşünce kuruluşudur.)  Rusya ve Avrasya Programı Başkanı James Nixey'e ve aynı programda çalışan araştırma görevlisi Mathieu Boulègue'e aittir ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un, Rusya Devlet Başkanı Putin ile yakın ilişkilerini mercek altına alarak bu ilişkiye karşı çıkmaktadır. Metnin bir analiz olma özelliği yoktur; aksine diğer bütün benzer metinler gibi, nasıl ve neden oldukları izah edilmemiş çelişkiler ve ithamlarla suçlanan 'hedef'in yapması gerekenlerle dolu bir 'talimat' niteliğindedir. Talimat niteliğindedir çünkü eski bir şirket çalışanı olarak Macron'un Cumhurbaşkanı olarak seçilmesi 'tamamen' Rotchilds ailesinin desteği ile mümkün olmuştur (24 Nisan 2017 tarihinde ilk turu yapılan, katılım oranının %80 olduğu seçimlerde Macron, oyların yüzde 23,90'ınını alarak ikinci tura kalmış,7 Mayıs 2017'de yapılan %75,9  katılımlı 2. turda oyların yüzde 65,5'ini alarak seçilmiştir) ve Macron, Putin-Rusya konusunda onların talimatları dışına çıkmış görünmektedir ya da çıkmış görünmesi istenerek yeni bir arka plan inşâ edilmektedir. Bu çalışmadan alınacak ders, Erdoğan'ın liderliğinde ve desteğinde Ak Parti'nin Başbakanı ve Cumhurbaşkanı olarak zirveye yükselen ve FETÖ dolayısıyla 2010'dan sonra lideri  Erdoğan'la açıktan da  çatışmaya başlayarak yollarını ayıran, 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Erdoğan'ın karşısına CHP-HDP-İP-SP adayı olarak çıkmaya çalışan eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, 2007-2014 arasında olduğu gibi, Erdoğan etkisi ve sınırlamalarının olmadığı muhtemel bir Cumhurbaşkanlığı görevi esnasında bu şekilde azarlanıp azarlanmayacağı hususudur. Chatham House'un “2010 Devlet Adamı” ödülünü, cumhurbaşkanı iken düzenlenen törenle İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'ten alan Abdullah Gül’e, uzun süredir kurduğu ofislerde yaptığı çeşitli alt yapı çalışmaları ile ortaklarıyla belirlemeye çalıştığı siyasi geleceğinde bu türden düşünce kuruluşları ile ne tür ilişkiler içerisinde olacağı sorusu sorulmak zorundadır. Cumhurbaşkanı Macron'un patronu, Chatham House aracılığı ile ona herhangi bir şekilde 'yanlış' yaptığını söyleyebiliyor, çünkü Fransa Cumhurbaşkanı olarak Fransa'nın değil Rothschild ailesinin çıkarlarını korumakla mükellef olarak seçilmiş birisi için kölelikten başka bir seçenek yoktur... Macron'dan anlaşılacağı üzere (ister maksatlı yönlendirme, isterse doğrudan yönlendirme yapılsın) Türkiye'nin Erdoğan liderliğindeki bağımsızlık mücadelesinin önüne dikilen herhangi biri, başka amirlerinin çıkarlarını korumaktan başka bir amaç için çalışma şansına sahip olamayacağı için Türkiye'nin çıkarlarını korumak için çalışamaz.
Seçkin Deniz, 07.11.2019

On Russia, Macron Is Mistaken

"Fransa cumhurbaşkanı, Avrupalı ​​mevkidaşları karşısında uzun süredir etkin görünüyor olabilir,  ancak Kremlin’e olan abartılı ilgisi ile geçmişte ve bugün olduğu gibi pek çok Batılı liderin hatalarını tekrarlıyor."

Rusya'ya karşı Emmanuel Macron'dan daha çelişkili bir tutumu olan bir dünya lideri yok.


Fransa cumhurbaşkanı, 2016 seçimlerinin ilk turunda yarışanların 'en özür dileyen' adayıydı. Spektrumun bir ucundaki Rus destekli Marine Le Pen ve diğerindeki radikal solcu Jean-Luc Mélenchon ile karşılaştırıldığında Macron ılımlı bir model gibiydi.

5 Kasım 2019 Salı

SA8106/SD1528: Dünya Kıyamet Salgını'nın Geldiğini Biliyor

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Council on Foreign Relations (CFR-Dış İlişkiler Konseyi)da küresel sağlık konusunda çalışan ve Pulitzer Ödülü kazanan bilim yazarı Laurie Garrett'a aittir ve Havayolu ulaşımının arttığı günümüzde salgın hastalıkların yayılma hızına odaklanmakta; ülke yönetimlerinin salgınlara karşı duyarlılıklarının ve hazırlık düzeyinin yetersiz olduğunu vurgulayarak, yapılması gerekenleri irdelemektedir. Asıl ilginç olan, Council on Foreign Relations (CFR-Dış İlişkiler Konseyi) gibi, ABD devlet gücünün uygulayıcısı olduğu, dünyadaki hemen tüm terör organizasyonlarının ve eylemlerinin, savaşların, askerî darbelerin, ekonomik-siyasi istikrarsızlıkların ve insan üretimi salgın hastalıkların ortaya çıkmasını sağlayan politikalardan sorumlu olan bir satanist konseyin, aynı zamanda (her zaman yaptığı gibi) çözüm önerileri sunması, raporlar hazırlaması ve yayınlamasıdır. Mesela laboratuvarlarda üretilen Ebola virisünün  tüm tescil hakları ABD hükümetine aittir (2007'de yapılan müracaata patent 2010'da verilmiştir). Daily Observer’a yazdığı makalede Liberya doğumlu ABD vatandaşı Delaware Üniversitesi’nden Profesör Cyril Broderick "EBOLA biyo-terörizmdir." derken, virüsün, ABD’nin yürüttüğü biyo-terörizm deneylerinin bir sonucu olduğunu, “Afrika’nın kaynaklarını yasa dışı şekilde kontrol etmek amacıyla, başta Afrika olmak üzere, dünya nüfusunu azaltmak için Ebola’yı kullandıklarını” yazdı ve ABD Savunma Bakanlığı’nın, Ebola salgını Gine ve Sierra Leone’de başlamadan haftalar önce, insanlar üzerinde Ebola deneyleri yapılması için fon sağladığına dair raporların olduğuna yer verdi. Analiz, ABD devletinin sorumlu olduğu bu tür biyolojik silah üretim laboratuvarlarından ve deneysel çalışmalarından bahsetmemekte, ancak buna karşılık ABD'nin rakibi olarak konumlanan Rusya'daki bir laboratuvarda yaşanan patlamayı konuya dahil etmektedir. 'Dünya Kıyamet Salgını'nın Geldiğini Biliyor' başlığının şöyle okunması gerektiğini düşünüyorum: "CFR'nin Bir Parçası Olduğu Satanist Güç, Dünya'ya İnsan Irkı'nı Soykırıma Uğratacak Salgın Hastalıklar Hazırlıyor" Laurie Garrett'in şu cümlesi Biyolojik Savaş'ın yahut 'İnsan Irkı'nı yok edecek salgın hastalıklar projesinin varlığını ve virüslerin üretildiği gerçeğini itiraf niteliğindedir: "1989'da, bilim adamlarının Washington'daki toplantısından bu yana havadaki ölümcül mikroplar daha da artmıştır, çünkü viral ve bakteriyel genleri değiştirme teknolojisi artık hızlı, kolay, ucuz ve kesindir." Türkiye ve Dünya'daki aşı tartışmaları insanların farkındalığının arttığını göstermektedir, ancak ithal aşılarla birlikte yerli üretim aşıların ne tür bir genetik dönüşüm hedeflediğine dair güven duygusu eksikliği her geçen gün artmaktadır. Türkiye, bahse konu satanist yapının ürettiği terörle, savaşlarla, askeri ve ekonomik darbelerle çok ağır saldırı altında iken insanlarımızın ve doğamızın aynı gücün ürettiği Biyolojik Terör'ün ya da Biyolojik Savaş'ın hedefinde olduğuna dair kanıtlar Karadeniz ve Marmara bölgelerinde bitki örtüsünü yok edici türden böceklerin ortaya çıkışında aranabilir. 9 Ekim 2018'de yayınladığımız 'Pentagon'un Böcek Ordusu' başlıklı analizinde Manlio Dinucci, Pentagon'un "böcekleri nakil aracı olarak yayarak, hassas tarımsal ürünlere kolaylıkla aktarılabilecek yeni bir biyolojik silah sınıfı yaratmak için basit değişiklikler yapmanın yeterli olabileceğini" iddia etmektedir. Türkiye'de görülen benzer vak'alar şunlardır: Türkiye coğrafyasına uygun olmayan Kenelerden geçen öldürücü Kanamalı Kırım-Kongo hastalığı, Rize'de hızla bütün bitkileri emerek yok eden Wampir Kelebekler, Bursa’nın İnegöl ilçesine bağlı Kulaca Mahallesi'nde iddiaya göre paraşütle tarlaya atılan çiftçiyi canından bezdiren haşere ilacıyla bir kısmı öldürülen cinsi belirlenemeyen binlerce böcek Türkiye'nin biyolojik silah saldırısı altında olduğuna işaret edebilir...
Seçkin Deniz, 05.11.2019

The World Knows an Apocalyptic Pandemic Is Coming
"Fakat kimse bu konuda hiçbir şey yapmak istemiyor."

Birleşmiş Milletler genel sekreteri'nin isteği üzerine derlenen yeni bir bağımsız rapor, gezegeni yok edecek ve 80 milyon insanı öldürecek olan bir salgının “çok gerçek bir tehdit” olduğu konusunda uyardı. Rapor, dünyanın her tarafında havaya yayılan ölümcül bir patojenin, küresel ekonominin neredeyse yüzde 5'ini yok edebileceğini söylüyor. Ve biz buna hazır değiliz.

3 Kasım 2019 Pazar

SA8103/SD1526: 'Pentagon'un 'Hayır' Demesi ve Büyük Güç Rekabeti'ni Laf'tan Öteye Taşıması Gerekiyor'

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, American Enterprise Institute ulusal güvenlik görevlisi Mackenzie Eaglen'a aittir ve geleneksel emperyal gücün korunmasını öneren kısmen nesnel kısmen de neocon bir bakış açısı çerçevesinde ABD Ordusu ile ilgili iki temel konuya odaklanmaktadır. Biri Pentagon yetkililerinin politika yapıcılara itiraz etmesi gerektiği, diğeri ise Pentagon'un savunma dışındaki faaliyetlerinin yayıldığı alanın büyüklüğünün orduyu hantallaştırdığı gerçeği: "Savunma Bakanlığı'nın her gün gerçekleştirdiği büyük idari ve diğer kilit işlevler, küresel lojistikten garantili iletişime, eğitime, aile konutlarından bakkallar zincirine kadar büyüyecek gibi görünüyorlar." Yazar, ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'un dikkatinin, enerjisinin ve zamanının ABD'nin Rusya ve Çin karşısında Küresel Büyük Güç Rekabetini sürdürmesi için yeterince kullanılamadığını, Pentagon generallerinin, politika yapıcıların kendilerine verdikleri her tür göreve sorgulamadan 'Evet' dediklerini, ABD'nin küresel güç rekabetini sürdürebilmesi için bir tür 'başkaldırı' niteliğinde 'Hayır' demeleri gerektiğini va'zetmektedir. Başkan Trump döneminde neredeyse düşman güçler haline gelen Beyaz Saray ve Savunma Bakanlığı Pentagon arasındaki güç mücadelesinin derinleşerek sürdüğü açıktır; Kuzeydoğu Suriye'de ABD-AB-İsrail-Suud-BAE destekli PKK/YPG terör örgütüne yönelik 9 Ekim 2019'da başlattığımız Barış Pınarı Harekâtı, Başkan Trump'ın sonsuz savaşlara son vermek adına Suriye'den ABD kuvvetlerini çekme girişimine 'Hayır' diyerek iki yıldır direnen Pentagon generallerinin ürettiği gerilimi net bir şekilde uluslararası arenaya taşımıştır. Barış Pınarı Harekâtı'nnın başladığı ilk günlerde çekilmiş olan ABD kuvvetlerinin Pentagon'un baskısıyla petrolü bahane ederek tekrar Kamışlı, Haseke, Ayn'ul Arab (Kobani) Tel Abyad ve Rakka'daki üslere geri döndüğü bugünlerde analiz yazarı Mackenzie Eaglen'ın,"Değişim liderlik ve politik cesaret ister. Ayrıca, savunma liderlerinin, Pentagon geri adım attığında başkalarının adım atabilmesini sağlamak için askeri olmayan ulusal güç araçlarının ve devlet araçlarının güçlendirilmesinin savunulmasında kamuoyunda rol oynamasını da gerektiriyor." diyerek Pentagon liderleri olarak belirttiği generallerin etkili olması için diğer unsurların  nasıl devreye girdiğini anlamamızı sağlıyor. Türkiye, Pentagon'un terör faaliyetleri, askerî darbeler ve Türkiye-Irak-Suriye ve İran topraklarının parçalanarak bir Kürt Devleti kurma planları dolayısıyla çok sık hedeflediği nâdir ülkelerden biri olarak bu vahşi organizmanın bütün stratejik yaklaşımlarını tesbit etmek, değerlendirmek ve tedbir almak zorundadır.
Seçkin Deniz, 03.11.2019


JUST SAY NO: THE PENTAGON NEEDS TO DROP THE DISTRACTIONS AND MOVE GREAT POWER COMPETITION BEYOND LIP SERVICE

Hepimiz bu yönetim sırasında büyük bir güç rekabetine dönme konusunda çok şey duyduk, peki bunların hepsi lafta mı? Öyle görünüyor. Savunma Bakanlığı yeni misyonlar eklemeye devam ediyor ve asıl temel rolü ile ilgili olarak sadece teğetsel çalışıyor.

2 Kasım 2019 Cumartesi

SA8100/SD1525: Orta Asya'daki Çin Silah Satışlarını Ne Etkiliyor?

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Hong Kong Üniversitesi'nden mezun Bişkek AGİT Akademisi'nde 'Orta Asya'daki Çin' ile ilgili çalışmalar yapan bir araştırmacı olan Yau Tsz Yan'a aittir ve Çin'in Rusya olan ilişkilerinin Orta Asya ile ilişkilerinden bağımsızlaşmaya başladığını, Orta Asya'daki Rus-Çin askeri-güvenlik merkezli iş bölümünün sona erdiğini, Çin'in eski Sovyet bloğunun birer parçası olan Orta Asya ülkelerine silah endüstrisi ile yayıldığını göstermeye çalışmaktadır. ABD ve AB, Türkiye- Çin ilişkilerini sabote etmek ve Çin'in birçok zayıf karnından biri olan Sincan-Uygur'u kaşımak için Çin'in işgal ettiği Doğu Türkistan'daki Müslüman Uygurları stratejik bir parametre olarak masaya sürmekte, Çin de, ABD-AB'nin kışkırttığını iddia ettiği Uygur Türklerini 'terörizm, ayrılıkçılık ve dinsel aşırılıkçılık' tezleriyle baskı altına alarak Şangay İşbirliği Örgütü'ne askeri bir misyon kazandırmak için kullanmaktadır. Türkiye'nin Orta Asya ülkeleri ile derin ve kapsamlı ilişkiler geliştirerek, Rusya ile eşgüdümlü bir şekilde, Çin'in dünyanın her yerine yayılma stratejisini iyi irdelemesi ve her türlü dengeyi kontrol altında tutacak adımlar atması gerekmektedir.
Seçkin Deniz, 02.11.2019

What Drives Chinese Arms Sales in Central Asia?

"Çin askeri teknoloji endüstrisi, Orta Asya'da ciddi bir lider haline geliyor."

Çin'in Asya'daki askeri iddiası genellikle ABD, Hindistan veya bölgedeki diğer güçlerle dengeyi sağlama çabası olarak görülüyordu. Fakat onlarca yıl boyunca Çin ordusu kesinlikle Çin'in teknolojik cesaretinden güç almamış da olabilir. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, iktidara geldiğinden beri, sivil şirketlerin askeri teknoloji endüstrisine yatırım yapmalarını ve modernize etmelerini sağlamak da dahil olmak üzere çeşitli askeri reformlarla uğraştı. Teknoloji tabanlı bir toplum oluşturmak için büyük bir ulusal stratejiyle birlikte, Çin askeri teknoloji endüstrisi, özellikle askeri telekomünikasyon alanında ciddi bir lider haline geliyor.

1 Kasım 2019 Cuma

SA8097/SD1524: 'ABD Yetkilileri Suriye'de Trump'ı Görmezden Geldi ve Hepimiz Bedelini Ödedik'

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Foreign Policy Research Institute Middle East Program (Orta Doğu Programı) direktörü Aaron Stein'a aittir ve terör örgütü PKK/YPG'ye yönelik olarak 9 Ekim 2019'da başlattığımız Barış Pınarı Harekâtı sonrası 8 yıldır işgal ettiği Kuzeydoğu Suriye'den çekilmek zorunda kalan terör örgütü destekçisi ABD'nin yaşadığı ezikliğe ve hezimete odaklanmakta ve asıl sorumluların, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın telefonuyla aniden ABD özel kuvvetlerini Kuzeydoğu Suriye'den çektiği için suçlanan Başkan Trump'ın değil, (Erdoğan'ın baskısıyla) bir yıldan fazla süredir ABD Kuvvetlerini Suriye'den çekeceğini dillendiren Başkan Trump'ı ciddiye almayarak onurlu bir geri çekilme stratejisi hazırlamayan ABD'li yetkililer olduğunu ifade etmektedir: "Personeli, dünyanın en güçlü adamına ne kadar uzun süre bir bebek gibi davranmaya devam ederse, Başkan'ın acil bir geri çekilme emri vermesi o kadar fazla olasıydı" Aaron Stein, bundan sonra olacaklara odaklanmak gerektiğini ifade ederken Rusya ve Türkiye'nin elde ettikleri 'zafer'in bedelinin de ödetilmesinin yollarını da göstermektedir. Neocon -siyonist perspektifli yazarın ve eş perspektifli bütün aktif düşünce kuruluşlarının önerdiği gibi, 29 Ekim 2019 salı günü,  Cumhuriyet Bayramı'nın kutlandığı gün, ABD Kongresi'nin alt kanadı olan Temsilciler Meclisi'nden peş peşe Türkiye karşıtı iki tasarı geçti. İlki 1915 olaylarını 'Ermeni soykırımı' olarak nitelendiren tasarı, diğeri ise Barış Pınarı Harekâtı nedeniyle Türkiye'ye yaptırımlar öngören tasarıydı. Bu bir intikam alma çabasıydı, ancak etkisiz kalacaktı. Avrupa Birliği'ne Erdoğan'ın güvenli bölgede tesis edilecek ve mültecilerin geri dönüşünü sağlayacak olan projeye para desteği vermemesini öneren Aaron Stein'ın yaptırımlarla ilgili endişeleri vardı, o ve benzerleri NATO üyesi Türkiye'yi kaybetmek istemiyorlardı. Temsilciler Meclisi'nde kabul edilen tasarının gideceği yer Senato'ydu. 31 Ekim 2019'da Senato Cumhuriyetçi Çoğunluk Lideri Mitch McConnell Amerikan çıkarları için kaygılandıklarını açıkça söyleyecekti: “Türkiye’nin davranışlarını şekillendirmek için Avrupalı müttefiklerle birlikte çalışmanın mı yoksa Avrupalı müttefikleri yaptırım tehditleri üzerinden Türkiye’yle bağlarını kesmeye zorlamanın mı bizim daha yararımıza olacağı üzerinde kafa yormalıyız. 80 milyonluk bir demokrasiye karşı, İran ve Kuzey Kore’ye kullandığımız türden politika araçlarına başvurmadan önce, yaptırımların Türk halkı üzerinde yapacağı siyasi etkileri değerlendirmeliyiz. Yaptırımlar onları bizim mi yoksa Erdoğan’ın tarafına mı çekecek? Daha hedefe odaklı yaptırımlar, bu istenmeyen sonuçların bir kısmını belki önleyebilir mi? İlgili komisyonlarımızın ve yönetimin, harekete geçmeden önce bu sorular üzerinde düşünmesini ümit ediyorum.” Aşağıdaki analizin yazarının sıfatları ve ortaya çıkan Amerikan zavallılığı ışığında bakıldığında, Türkiye 9 Ekim 2019'da ABD Başkanı Trump'ın tehditkâr mektubuna rağmen başlattığı Barış Pınarı Harekâtı ile Amerikan Yüzyılı'nın sona erdiğini ilan ve tescil etmiştir. Bunun sonuçlarını zaman içinde daha net bir şekilde görebileceğiz.
Seçkin Deniz, 01.11.2019

U.S. OFFICIALS IGNORED TRUMP ON SYRIA AND WE ARE ALL PAYING THE PRICE


"Başkan Donald Trump’ın ABD’nin özel harekat kuvvetlerini, bir Türk saldırısından önce kuzeydoğu Suriye’den çekme kararı bölgeyi sarsmaya devam ediyor."

Cumhuriyetçiler, Demokratlar ve Avrupalı ​​liderler, bu kez, IS (DAEŞ-IŞİD-ISIS)'ı yenmek için Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte savaşan Kürt militanlara (Seçkin Deniz'in Notu: Metin'de gerçek çarpıtılarak Kürt militan olarak tanımlanan terör çetesi PKK-YPG üyesi teröristlerin çoğunluğu ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Kanada gibi batılı ülkelerin eski askerlerinden ve lejyonerlerden oluşmaktadır) operasyon yapan Türkiye'nin kuzeydoğu Suriye işgalini etkili bir şekilde desteklediği için Başkan Donald Trump'a karşı öfkede birleşiyorlar.

Seçkin Deniz Twitter Akışı