Görüntülerin ardını gözden saklayan katılığını, seslerin kulağa ilişen/ilişmeye güç yetiren tınılarını, havanın raksı olmadan buruna taşınamayan kokuları/râyihâları, sevginin ya da öfkenin darbı olmadan hissetmeyen tenin sıcaklığını ve her ne olursa olsun dudakların ve dilin yamacına ilişmeyen tatları çekip aldığınızda insandan, geride hiçbir şey kalmaz.
İnsan gördüğü, duyduğu, kokladığı, dokunduğu ve tattığı zaman öğrenir ve öğrendikçe öğrendiklerinin birbirine eklendiği anları zihninde kemikleşen/kemikleştiği kadar güç veren noktalara odaklar. Olağan hafıza kodlarına göre hatırlamak da her türlü zihinsel/konu bazlı kareografiyi bu odaklamaya borçludur. Görmek için, duymak için, koklamak için, dokunmak ve tatmak için insan hatırlamak zorundadır. Hatırlamayan insan yaşayamaz; cesedi adına bitkisel/organik genetik yaşaması için yeterli olur.
İnsan gördüğü, duyduğu, kokladığı, dokunduğu ve tattığı zaman öğrenir ve öğrendikçe öğrendiklerinin birbirine eklendiği anları zihninde kemikleşen/kemikleştiği kadar güç veren noktalara odaklar. Olağan hafıza kodlarına göre hatırlamak da her türlü zihinsel/konu bazlı kareografiyi bu odaklamaya borçludur. Görmek için, duymak için, koklamak için, dokunmak ve tatmak için insan hatırlamak zorundadır. Hatırlamayan insan yaşayamaz; cesedi adına bitkisel/organik genetik yaşaması için yeterli olur.