29 Şubat 2020 Cumartesi

SA8395/SD1626: ABD Siber Etki Alanı Paydaşlarını Birleştirme

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Birleşik Devletler Hava Kuvvetleri'nde İstihbarat Subayı olmayı planlayan Hava Kuvvetleri Akademisi son sınıf  öğrencisi Jessica Ojala'ya aittir ve ABD'nin Siber Güvenlik sorunlarının tespitine ve bu sorunların çözümüne odaklanmaktadır. Jessica Ojala'ya göre, ABD'nin daha iyi savunma siber yeteneklerine ihtiyaç duymasının üç nedeni; Amerika Birleşik Devletleri, savunmaya tekrar avantaj sağlayacak yeni teknolojilere yatırım yapmak zorundadır; ABD'nin mevcut araçları saldırıya açık tüm varlıkları tam olarak koruyacak kadar verimli değildir ve güç şebekesinin güvenlik açığı vardır. Analistin sonuç bölümünde yaptığı vurgu önemlidir: "Amerika Birleşik Devletleri, yeni elde edilen beşinci alan da dahil olmak üzere tüm alanlarda akran olmaya yakın rakiplerle tehdit ediliyorSiber diğer alanlarla ve Amerika Birleşik Devletleri'nin yaşam tarzının kritik altyapısıyla iç içe geçmiş durumda; tek seçenek siber etki alanını birleştirmek ve Amerika Birleşik Devletleri'nin sahip olduğu savunma yeteneklerini güçlendirmektir." ABD'nin diğer birçok sorun gibi gelişmiş ve artık eskimiş ve hantallaşmış bir sistem olarak para harcayacağı onlarca alan bulunmaktadır ve ABD devlet bütçesi hepsini eş zamanlı olarak finanse etmekten çok uzaktır. Doğal olarak bu durum, hem ABD'nin gerileme dönemine girdiğine işaret etmektedir, hem de geleceğe güven duygusunu kaybettiğini kanıtlamaktadır. Temsilciler Meclisi oturumunda konuşan ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley, ABD’nin küresel askeri üstünlüğünün zayıfladığını, ancak ABD ordusunun eskiden olduğu gibi bugün de askeri caydırıcılığı sağlamaya, ülkeyi potansiyel düşmanlardan korumaya ve müttefiklerini desteklemeye hazır olduğunu ifade etmiştir: “Bununla birlikte, rekabet üstünlüğümüz zayıflamış durumda, hiç kimsenin bundan şüphesi olmasın. Çin ve Rusya, ABD ve müttefiklerini aşmak ve dünya çapında etkilerini artırmak için askeri kabiliyetlerini güçlendiriyorlar.” 
Seçkin Deniz, 29.02.2020

Uniting the Cyber Domain Stakeholders
Giriş

Siber Alan, 21. yüzyılda giderek daha önemli hale geldi. Teknoloji ve takip eden yetenekler büyümeye devam ettikçe, kapsamlı siber yeteneklere olan ihtiyaç da artmıştır. ABD 'nin rakipleri Rusya ve Çin siber alanda büyümeye, akranlarına yakın rakipler haline gelmeye devam ediyorlar. Rusya ve Çin siber yeteneklerini geliştirmeye devam ettikçe, ABD'nin mevcut yeteneklerini de geliştirmesi gerekiyor. ABD, siber alan söz konusu olduğunda, Savunma Bakanlığı, İç Güvenlik Bakanlığı, İstihbarat Topluluğu ve özel sektörün hepsi alan adı ve güvenliğin paydaşları olduğu için örgütsel bir ikilemle karşı karşıyadır. Paydaşları tek bir güvenlik alanında, özellikle kuantum şifreleme ile birleştirmek, ABD'nin düşmanlarına karşı siber savunmasını güçlendirecektir.

SA8394/KY69-EY513: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


28 Şubat 2020 Cuma

SA8393/KY13-AO341: Tarih'in Önümüze Koyduğu Gerçek

“Bu mesel ile bulur cümle düvel fevz-ü felâh
Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salâh”


Devletlerin dostlukları çıkarlara odaklıdır. O nedenle uluslararası ilişkilerde ebedi dostluk, ebedi düşmanlık yoktur.

Suriye’de Rusya’nın Türkiye’ye karşı takındığı düşmanca tavır üzerine birileri bunu fırsat bilerek AB(D)nin tepkisini çekeceğinin bilinmesine rağmen Rusya’yla yakın ilişkiye girilmiş olunmasını gaflet olarak değerlendirmekte.

SA8392/SD1625: AB'de Asgari Ücretlerle İlgili Korkular ve Umutlar

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Eurofound'un çalışma hayatı gelişmelerinin raporlanması faaliyetlerini koordine eden ve Eurofound Çalışma Hayatı biriminde araştırma yöneticisi olan Christine Aumayr-Pintar'a aittir ve Avrupa Birliği yönetim organlarından biri olan Avrupa Komisyonu'nun adil AB asgari ücretlerine yönelik yasa tasarısına odaklanmakta ve Avrupa Birliği'ndeki artan eşitsizliğin ve çalışan yoksulluğunun azaltılması ve ailelerin refahına yönelik taleplerin karşılanması için ortak bir ücret belirlenip belirlenmeyeceğini ve üye ülkelerdeki farklı tutumları irdelemektedir. İlgili tartışmaların Türkiye-AB ilişkilerinde nasıl bir yer edinmesi gerektiğine dair önemli niteliklere sahip olduğu açıktır. Türkiye, bir bütün olarak vatandaşlarına eşit kazanımlar sunamayan Avrupa Birliği'nin bir üyesi olmak perspektifi yerine,  Türkiye-AB imtiyazlı ortaklığı tasarlamayı değerlendirmelidir.
Seçkin Deniz, 28.02.2020

Fears and hopes around future minimum wages

Avrupa Komisyonu'nun adil AB asgari ücretlerine yönelik yasa tasarısı, üye ülkelerde sendikalar arasındaki zıt tutumları hareketlendirdi.

Yeni Avrupa Komisyonu 'Görevde 100 gün' girişimlerinden biri olarak, Avrupa Birliği asgari ücreti için bir yasa tasarısı önermeyi amaçlıyor. Amaç, 2024 yılına kadar AB'deki her çalışanın nerede yaşarsa yaşasın adil ve yeterli bir ücret alması gerektiğidir.

SA8391/KY69-EY512: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


27 Şubat 2020 Perşembe

SA8390/SD1624: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 552 (01-05 Nisan 2019)

“Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”


  
(Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, her günün tweetlerini aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz, orijinalini aramak istediğiniz tweet metnini kopyalayınız, Twitter arama motoruna yapıştırıp arama yaptırınız.)
(01-05 Nisan 2019)  (Nisan 2019: 5.941  Tweet+Önceki Toplam: 357.811+5.941 = 363.752 Tweet

01 Nisan 2019
RT @yenisafak: [ORGANİZE OY HIRSIZLIĞI]
Yerel seçimlerde oyların sisteme aktarılması sırasında seçimin kaderini değiştirecek organize hile…

01 Nisan 2019
Ak Parti sözcüsü Ömer Çelik: "Sosyal medya başta olmak üzere insanlarımızı tahrik etmeye dönük yapılan açıklamalar karşısında hassasiyetimizin altını çiziyoruz."

SA8389/KY69-EY511: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


26 Şubat 2020 Çarşamba

SA8388/ÇY4-DB151: Moskova'nın Suriye Politikasında Rus Ortodoks Kilisesi'nin Rolü

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, İsrail IDC Herzliya Yüksekokulu, Devlet, Diplomasi ve Strateji Okulu profesörü Dmitry Adamsky'ye aittir ve Rus Ortodoks Kilisesi (ROC)'nin ve Patriği'nin, halkı ve askerleri Rusya'nın iç ve dış politikaları gereği yaptığı operasyonlara ve girdiği savaşlara hazırlamayı amaçlayan bir formatta Putin tarafından nasıl kullanıldığına odaklanmaktadır. Dmitry Adamsky net ve keskin bir yorum yapmaktadır: "Kilise jeopolitiği, Başkan Vladimir Putin ve Patriğin kontrolünde, Kutsal Rus’un, Üçüncü Roma'nın ve Rusya’nın medenî rolünün siyasi mitleri, kamu-politik söylemini bilgilendiren kavramlar uygulandığında zirve yaptı. Böylece, bu sefer de ROC, Kremlin'e “zulüm gören Hıristiyanlar” sorununu tanıttı ve Rus kurumunun ülkenin Suriye'deki rolünü şekillendirmesinde etkili oldu." Türkiye'nin bu fotoğrafı görüyor olması, daha etkin bir Rusya politikası üretmesine yardımcı olabilir. 'Türkiye'nin Suriye'de ne işi var?' diyen güruhun, Rusya'nın nüfusunun %99'u müslüman olan Suriye'de sayıları binde birlerde bulunan Hristiyanları korumak için bulunduğunu (oysa Libya'da Türkiye'ye karşı savaşan Rusya'nın koruyacağı Hristiyan nüfus da bulunmamaktadır) iddia ettiğini ve bu yalanlarını 200 yıldır Osmanlı-Türkiye karşıtı politikalarının bir aracı haline getirdiğini bilmedikleri düşünülemez; o halde bu tür bir karşıt enformasyonun amacı ile Rusların amacı örtüşmektedir ve bu gerçek bir ihanet vesikasıdır. (Lütfen, 30 Kasım 2015 Pazartesi günü yayınladığımız 'SA2120/ÇY4-DB52: Paranoyakların Kehanetleri ya da Rus-Türk Çatışması'nın Akibeti' başlıklı yayınımızı okuyunuz.)
Seçkin Deniz, 26.02.2020

The Role of the Russian Orthodox Church in Moscow’s Syrian Campaign

Rus Ortodoks Kilisesi'nin (ROC) Rus ulusal kimliği, ideolojisi ve siyaseti üzerindeki rolü son yıllarda büyük ölçüde artmıştır. Rusya'daki inanç stratejisi bağlantısı, büyük ölçüde araştırma kapsamı dışında kalan bir konudur. Rus devlet-kilise ilişkilerini araştıran akademisyenler, dinin özellikle Suriye operasyonu üzerindeki dış politika üzerindeki etkisine önem verdi ancak sınırlı dikkat gösterdiler. Ortadoğu'daki Rus politikası üzerine yapılan çalışmalar, kural olarak, dini bileşeni analizlerinin kapsamı dışında bırakmıştır.

SA8387/Sonsuz Ark-YD194: Bir Beyin Hasarı Kişiliğinizi Değiştirebilir mi?

"Prefrontal kortekste meydana gelen bir hasar, kişiliğimizde değişimler yaratabilir, insanlar geçmişte olduklarından daha tanınmaz hale gelebilirler."


“Kimiz?” “Bizi ‘biz’ yapan şey ne?” Tarih boyunca tartışılagelmiş bu sorulara felsefi düzeyde bazı yanıtlar aranmaya çalışılmıştır. Birey özelinde, kişinin eşsiz özünün içerikleri büyük oranda kişilik kavramlarından oluşur; nezaket, sıcaklık, kin ve bencillik gibi. Daha derinlemesine ise, çevremizdeki dünyaya nasıl tepki verdiğimiz, sosyal tepkilerimiz, ahlâki muhakememiz, duyguları ve davranışları yönetebilme kabiliyetimizdir.

SA8386/KY69-EY510: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


25 Şubat 2020 Salı

SA8385/SD1623: "hâzırûndan kimse yok" /03.10.2004/ 258. patika



...hani ya, hâzırûndan kimse yok?...
...melekler ve kelekler gitti mi?...
...meleklerin kusursuzluğu, keleklerin hamlığı...
...onların kaçışı bundan mı?...
...bu mudur hâzırûndan beri kalan sessizlik ve kimse'sizlik?...
...odalar ne kadar sessiz...
...yerler ne kadar kurak...
...gök ne kadar mavi ve bulutsuz...
...nerede nebatât ve bulutlar?...
...kem söz sandı biri, nasihati...
...diğeri ise söylendi sessizce: "erdem insanda değil"...

SA8384/SD1622: Atom Bilimcileri Bülteni; ABD'nin Nükleer Kuvvetleri- 2020

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız Amerikan Bilim Adamları Federasyonu ile Nükleer Bilgi Projesi direktörü Hans M. Kristensen ve araştırmacı Matt Korda tarafından araştırılan, yazılan ve Atom Bilimcileri Bülteni'nde yayınlanan metin, ABD nükleer cephaneliğinin mevcut (2020) durumunu incelemektedir. Metni incelediğinizde, küresel bir emperyalist devlet olarak ABD'nin sahip olduğu nükleer ve geleneksel silahlarla ilgili sorunlarının çok büyük olduğunu, her birinin modernleştirme veya yenileme projelerinin finansmanının çözülmesi güç büyük birer sorun olduğunu fark edeceksiniz, ancak metinde Türkiye için çok ciddi içerikler mevcut; 15 Temmuz 2016'daki FETÖ-NATO-ABD askerî darbesinin Erdoğan liderliğinde halk tarafından durdurulması sonrası ABD İncirlik'teki nükleer cephaneliğinin güvenliğinden endişe duymuştur, yani askerî darbe aslında bir tür bu nükleer cephaneliğin güvenliği için yapılmıştır denebilir. Metindeki ilgili cümleler şu şekildedir: "Temmuz 2016'da Türkiye'deki başarısız darbe girişimi sırasında İncirlik üssündeki nükleer silahların güvenliği konusunda endişeler doğdu ve 2017 sonlarında silahların “sessizce kaldırılmış olabileceğini” gösteren raporlar ortaya çıktı. Ancak bu raporlar teyit edilmedi ve İncirlik hala planlanan nükleer depolama üssü yükseltmelerine dahil edildi." Türkiye'nin Küresel bir Güç haline gelebilmesi için şu anda yüksek bir ivmeyle devam eden silah sanayi alanındaki çalışmalarını asla aksatmaması gerekmektedir. ABD, Rusya, Avrupa ve Çin finansman yetersizliği yüzünden gelişmiş silah sistemleri ile ilgili projelerini hayata geçiremeyecekleri için gerilemeye ve küresel anlamda güç kaybetmeye devam edeceklerdir.
Seçkin Deniz, 25.02.2020

United States nuclear forces, 2020

Nükleer Defter, Amerikan Bilim Adamları Federasyonu ile Nükleer Bilgi Projesi direktörü Hans M. Kristensen ve projeyle ilgili bir araştırma yapan Matt Korda tarafından araştırılmış ve yazılmıştır. Nükleer Defter sütunu Atom Bilimcileri Bülteni'nde yayınlandı. Bu sayı ABD nükleer cephaneliğinin durumunu inceliyor. ABD nükleer cephaneliği geçen yıl kabaca değişmeden kalırken, Savunma Bakanlığı yaklaşık 3.800 savaş başlığına sahip bir stok birikimini sürdürdü. 

24 Şubat 2020 Pazartesi

SA8383/SD1621: Sıkıntı (Roman); 1. Bölüm-Gök 21

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Türkiye bağırsaklarında gezinen çelişkileri, doğru bir yöntemle ve güçlü bir irade ile temizlemeden sağlıklı ve güçlü bir ülke olamayacaktı."


Renk renk insanların sürekli hareket ettiği havaalanında geçen süre zarfında bir şeyler atıştırmış ve öğle namazını kılabilme arayışına girmiştim. Hiçbir şeyi güvenle alamamak ve yiyememek ne kadar zordu.

Uçak Roma’dan Torino’ya doğru yol alırken yakın geçmişle ilgili derin uçlara doğru dokunmaya devam ediyordum. Hiç de acımasız değildim, aksine herkesin hakkını maskelerin ve perdelerin arkasından çıkarıp alnına yapıştırıyordum. Herkes yaptıklarını çok iyi biliyordu ve internet gibi açık kaynaklarda yer alan bilgiler herhangi bir mahkeme kararı ya da açıklama ile yalanlanmıyordu.

SA8382/TG280: ABD'nin Rejim Değiştirme Operasyonları'nın Başarısızlığı-I

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz Cato Entstitüsü analisti Benjamin Denison'a aittir ve ABD'nin ikinci dünya savaşı sonrası rejim değişikliği operasyonlarına duyulmakta olan güvenin yanlış olduğunu göstermek için akademik literatür incelenmesine odaklanmaktadır. Analiz'in hemen her cümlesi ABD'nin dünyanın hemen her ülkesi için kurduğu 'özel' komploların 'kesin birer gerçek' olarak tanımlanışını görmemizi sağlamaktadır. Analist, "Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana, hemen hemen her (ABD) başkanlık yönetiminin, büyük ölçüde demokrasiyi genişletme ve yayma üzerine kurulu olan bir dış politikası bulunmaktadır." derken dünyanın bütün masum insanlarının çektiği acıların kaynağının ABD olduğunu göstermekte ve somut örnekler verirken, 15 Temmuz 2016'da terör örgütü FETÖ üyesi askerler eliyle yaptırmaya çalıştığı son askerî darbeden bahsetmekten 'başka yerlerde' diyerek bilinçli bir şekilde kaçınmaktadır: "ABD, Panama, Haiti, Sırbistan, Afganistan, Irak, Libya ve başka yerlerde yeni rejimler getirmek adına güç kullanmaya istekli olduğunu göstermiştir. Yerli rejimleri devirmek ve ülkelerin başına yeni liderler yerleştirmek amacıyla, silahlı kuvvetlerin ya da güç tehdidinin kullanımı da dâhil olmak üzere rejim değişikliği operasyonu savunuculuğu yapanlar, bu yöntemi, Amerikan güvenliğinin ve dış politika çıkarlarının artırılmasına yönelik hayati bir araç olarak görmektedir. Halkına karşı daha sorumlu olan demokratik rejimlerin Amerikan güvenliğine zarar verme ihtimali daha düşüktür." Türkiye ABD'nin rejim değişikliği operasyonlarının başarısız olabileceğini gösteren tek büyük örnek olarak Dünya tarihine geçerken, Venezüela da bu temel örnekle direnebilmiştir; ancak Sudan'daki askerî darbe geleneksel darbelere göre askıda kalsa da yapılmıştır. "Rejim değişikliği, Amerikan dış politikası tarafından kullanılan değerli bir araçsa, bu tür görevlerin spesifik ve olumlu hedeflere ulaşabileceğine dair daha fazla kanıt olmalıdır. Ne yazık ki, akademik literatürün gözden geçirilmesi bu hedeflere nadiren ulaşılabilindiğini göstermektedir" diyen Benjamin Denison başka halkların yaşama haklarına sahip çıkmaktan ziyade başarısız darbe girişimleri serisinin devam edebilme ihtimalinin yüksek oluşundan dolayı endişelenmektedir ve kendince izlenmesi gereken yolu şöyle tarif etmektedir: "Silah zoruyla rejim inşası, uygun bir strateji uygulanması ve yerel halkın yeni lideri Amerikan menfaatlerine hizmet eden biri olarak görmemesi durumunda; diğer bir deyişle ve paradoksal olarak- sadece, rejim değişikliği müdahalenin birincil hedefi olmadığında başarılı bir şekilde sonuçlanabilir." 17 Temmuz 2018 Salı günü yayınladığımız 'Distopya'dan Çıkış; 15 Temmuz'un Stratejik Değeri ve Tehditlerle Mücadele Etme Bilinci' başlıklı analizde, aşağıdaki analizde de itiraf edildiği gibi 2. Dünya Savaşı sonrası ABD-Rusya arasında sıkıştırılarak yönetilen ve her türlü terör, kaos, istikrarsızlık, iç savaş ve askerî darbelerle dizayn edilen Türkiye gerçeğinin değiştiği vurgulanmıştır: "Yeni Türkiye, yeni stratejilerle güçlenmedikçe herhangi bir tehdit geçmiş değildir ve gelecekteki tehditlere karşı hazırlanmış sayılmaz, bizim sorumluluğumuz da bu konuda herhangi bir gaflete karşı herkesi uyarmaktır. Tehditlerle mücadele bilincinin devlet eliyle eksiksiz bir şekilde tasarlanması ve hazırlanacak programların titizlikle uygulanması sağlanmalıdır."  Yine 5 Haziran 2018 Salı günü yayınladığımız 'Türkiye'nin Taarruz Stratejisi Amerika'yı Tutarlı Olmaya Zorluyor' başlıklı analizde, ABD'nin rejim değişikliği operasyonlarına karşı mücadele eden Türkiye'nin yeni pozisyonu değerlendirilmiştir: "Türkiye'nin saldırı-taarruz stratejisi, dünyanın geri kalan tüm ülkeleri tarafından dikkatle izlenmiş ve gelinen noktada bir cesaret örneği olarak, Avrupa Birliği gibi ABD'nin tüm stratejilerine koşulsuz uymak zorunda kalan ülkelerde ABD karşıtı söylemlere temel oluşturmuştur."  ABD'nin gücünü kaybetmekte olduğu günümüzde bu tür sorgulamalar da ayrıca bu dönemin birer belgeleri olarak tarihe geçecektir. (Lütfen, masonik-satanist çetelerin kontrolündeki ABD'nin ürettiği Küresel Distopya'dan çıkış için yayınlanmış olan Distopya'dan Çıkış etiketli yayınlarımıza bakınız.)
Seçkin Deniz, 24.02.2020


The More Things Change, the More They Stay the Same: The Failure of Regime‐Change Operations
Ne Kadar Fazla Değişim Olursa, O Kadar Fazla Şey Değişmez Kalır: Rejim Değiştirme Operasyonlarının Başarısızlığı

Amerika Birleşik Devletleri, tarihinin çeşitli zamanlarında, çıkarlarını gözetmek adına rejim değişikliğini teşvik etmek için, dünya çapında askeri güç kullandı. Bununla birlikte, son yıllarda, bu dış rejim değişikliği operasyonlarının genellikle etkisiz olduğu ve zararlı yan etkiler ürettiği konusunda giderek daha fazla bilimsel bir fikir birliği bulunuyor. 

SA8381/KY13-AO340: Nevzat Kösoğlu; Zor ve Yoğun Bir Yüzyıl

"İnkılâbın en problemli ilkelerinden olan laiklik, gelişme süreci ve tarihî anlamı îtibâriyle bizim kültürümüzün mes'elesi değildir. Laikliğin Osmanlı zamanından îtibâren zaman zaman gündeme getirilmesi, kültürün dînî istikamet ve muhtevalarından kurtulabilmenin bir aracı olarak düşünülmesindendir. Bu yolla, kültürün îmânından ve bakış açılarından çok, tarihî tezâhür biçimlerinden ve bunların katılaşan, sapan şekillerinden kurtulunmak istenmiştir." 
Nevzat Kösoğlu


Günümüzde sadece makam ve mevkiler değil, düşünceler, ideolojiler de araziye uydurulmakta, kavramları dilediği gibi hoyratça kullananlar, bununla kavramların gücünden istifade edip, kendilerine alan açmaya çalışmaktalar.

Son zamanlarda ortaya çıkan ve Milliyetçiliği, Ülkücülüğü Osmanlı düşmanlığı ve Kemalistlik sayan çevrelerin artması ister istemez bu ekolde yer alan yakın dönem fikir insanlarının bu konudaki görüşlerine başvurmayı gerekli kılıyor.

23 Şubat 2020 Pazar

SA8380/KY25-NO118: Almanya'da Neo-Nazi Bataklığı

"Alman politikacılar, ana akım medyanın da desteği ile ülkedeki yabancı ve göçmen düşmanlığının esas sebebini sofistike bir şekilde düşmanlık besleyenden (Neo-Nazi) ziyade düşmanlık beslenenin (Göçmenler) davranışına endeksledi yıllardan beri."


Halâ şunu anlayabilmiş değiller. Nasıl Hitler tek başına değil idiyse, toplumdaki yabancı-göçmen düşmanlığı da mevcut sosyolojiden bağımsız değildir. Çünkü bataklık olmadan sivrisinek üreyemez.

Bugün Almanya sosyal medyasında 1.ve 2.sırayı #bürgerkrieg ve #Teutonico hastagleri işgal ediyor.

SA8379/KY69-EY509: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


22 Şubat 2020 Cumartesi

SA8378/SD1620: Toplu Pazarlık ve Sosyal Diyalog: Çözümün Bir Parçası

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, OECD, G7 ve G20 bağlamında dijitalleşme, dijital ekonomi ve iş politikalarının geleceğini kapsayan OECD (TUAC) için Sendika Danışma Komitesi'nin kıdemli politika danışmanı ve OECD Going Dijital Yönlendirme Grubu ve OECD AI Uzman Grubunun bir üyesi Anna Byhovskaya'ya aittir ve işverenler, çalışanlar ve temsilcileri arasındaki diyaloğun nasıl olması gerektiğine dair  bir çerçeve sunan OECD raporuna odaklanmaktadır. Analist'in, 'Sanayileşmiş ekonomilerde gittikçe daha fazla işçi artık tam zamanlı, düzenli işlerde çalışmamaktadır. Bu yeni gerçeklikle karşı karşıya kalan OECD, sendika üyeliğinin yeni çalışma biçimlerine ve 'sahte' serbest meslek sahibi olanların bulunduğu 'gri bölgeye' genişletilmesini öneriyor. Veriler sendikalaşmanın önündeki engelleri teyit etmektedir, çünkü düzenli işi olmayanlar, yaşadıkları ülkelerin çoğunda toplu pazarlığın kapsamı dışında kalmaktadırlar.' şeklindeki tespiti, sanayileşmiş ülkelerdeki eşitsizliğin ve işsizliğin boyutlarını görmemizi sağlamaktadır.
Seçkin Deniz, 22.02.2020

Collective bargaining and social dialogue: part of the solution
"Sosyal diyaloga, toplu sözleşmelere ve işçilerin sesine, OECD dahil, gerçek bir alternatif yoktur."

Gelecekte işçilerin ne yapacağını ve bunu nasıl yapacaklarını tahmin etmek her zaman zor olmuştur. Ama bildiğimiz gerçek şu ki, bugünün çoğu çalışanı 'işinin geleceğini' hayal ediyor. Bu yüzden kaliteli işleri güvenceye alacak olan önlemler ve mekanizmalar çok önemlidir.

SA8377/KY69-EY508: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


21 Şubat 2020 Cuma

SA8376/AŞ107: Karanlık Tünel'deki Azap Üzümleri

"Şaşırmamak lazım; eğer tek başlarına bir anlam ifade etselerdi millette bir karşılıkları olurdu. Şimdi ise siyasî mezarlıkta birer çıkma parça olarak yer alma çabasındalar."


Osmanlı Hanedanı’nda gelenek gibi aktarılan çok derin anlamları olan bir söz vardır: “Hanedan erkeklerinden yaşı 40’ı bulan çok azdır." Bu derin anlamların en bâriz olanı da entrika ile tahttan indirilmek ya da tahtta veya tahta çıkmadan evvel zehirlenerek veya boğularak idam edilmek. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi hayatı da bu mirasa mebnidir. Kimi zaman aynıyla, kimi zaman zıddıyla. Câri maslahata uygun davranan uzun ömürlü oluyor, milletin ve devletin menfaatlerine öncelik atfeden kısa ömürlü oluyor. Erdoğan bunun bir istisnâsı olarak, acılarla dolu geçmişi ve derin izler bırakan tarihiyle aşırı farkında olan milletin desteğiyle on sekiz yıldır yürüyor.

SA8375/KY69-EY507: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


20 Şubat 2020 Perşembe

SA8374/SD1619: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 551 (26-31 Mart 2019)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”


  
(Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, her günün tweetlerini aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz, orijinalini aramak istediğiniz tweet metnini kopyalayınız, Twitter arama motoruna yapıştırıp arama yaptırınız.)
(26-31 Mart 2019)  (Mart 2019: 4.514  Tweet+Önceki Toplam: 353.297+4.514 = 357.811 Tweet

26 Mart 2019
RT @dilekgunn: Londra'da shortlayacak TL bulamayanlar ağlıyor... https://t.co/E2Lh3Fdo0s

26 Mart 2019
RT @dilekgunn: Merkez Bankası savaşta cepheyi bırakmayacak. Hem kararli hem de çok sert... İşi takip eden bir bankacı: "Açığa TL bulamayan…

SA8373/KY69-EY506: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


19 Şubat 2020 Çarşamba

SA8372/Sonsuz Ark-YD193: İnsanların Yüz İfadelerini Taklit Ederek Ne Hissettiklerini Anlayabilir miyiz?

"Yüzümüze yansıttığımız ifadeler içeride ne hissettiklerimizdir. Peki süreci tersine çevirsek? Yani, yüzümüzü bir ifadeye soksak, bu ifade ile ilgili duyguları içeride hissedebilir miyiz?"


“Birisinin ne kadar bilge ya da ne kadar aptal, ne kadar iyi ya da ne kadar kötü olduğunu ya da ne düşündüğünü anlamak istediğimde yüz ifademi olabildiğince onunkine benzetirim ve ardından zihnimde ya da kalbimde, bu ifadeye uygun düşen hangi duygu ve düşünceler ortaya çıkacak diye beklerim.” –Edgar Allan Poe, “Purloined Mektubu”

SA8371/KY69-EY505: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


18 Şubat 2020 Salı

SA8370/SD1618: "kısa tanrılık nöbetleri" /04.10.2004/ 259. patika



...kırılganlık lâlelere de has değildir...
...siz hiç herhangi bir rüzgarda yahut fırtınada kırılan lâle gördünüz mü?..
....o, o kadar narin ve o kadar inceyken üstelik...
...yaşadığı tüm sarsıntılara karşılık ortalık sütliman olunca dimdik duruverir olduğu yerde...
...ta ki; bir hayvan veya insan uzvu canına değene dek...
...insan neden kırılgandır?...
...lâle kadar nârin ve lâle kadar ince olmadığı hâlde, neden sık sık kırılır, kırıldığını söyler, imâ eder ve alınır?...
...kırılganlığın ne kadar değişken formları olduğunu biliyoruz, peki insan hangi kırılganlık sınıfına dâhil olur?...
...esastan bakıldığı vakit, kırılganlığın bir maske veya silah olduğu net bir şekilde görülecektir...
...sonradan gelişebilecek olayları yönlendirmeyi hedefleyen bir maskedir bu...

SA8369/SD1617: Yeni Bir Avrupa Merkez Bankası (ECB) Stratejisi Zamanı

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Alman Ekonomi Uzmanları Konseyi'nin eski üyesi, Würzburg Üniversitesi ekonomi profesörü Peter Bofinger'e aittir ve Avrupa Merkez Bankası'nın yeni stratejisinin nasıl olması gerektiğine odaklanmaktadır. Yazar, Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) çevre projelerini finanse etmesinin doğru olmadığını, bu tür finansman ihtiyaçlarının Euro Bölgesi üye ülkelerince giderilmesi gerektiğini vurgulamakta, Birlik yasalarında tanımlandığı gibi ECB'nin fiyat istikrarına ve enflasyona odaklanmasının ve bunun için kamuoyu ile iletişiminin doğru kurulması gerektiğini, ancak çok zor durumlarda  finansman için devreye girmesinin doğru olacağını ileri sürmektedir. Avrupa Birliği deflasyon ve durgunluk tehdidinden henüz kurtulmuş değildir, yakın gelecekte de bu tehdidin kalacağına dair bir işaret yoktur; Türkiye bu gerçeğin farkında olarak Avrupa Birliği ile ilişkilerini üyelik perspektifi gibi düşük profilli bir pozisyondan Stratejik-İmtiyazlı Ortaklık düzeyine çekerek avantajlarını arttırmaya çalışmalıdır.
Seçkin Deniz, 18.02.2020

Time is ripe for a new ECB strategy
"Avrupa Merkez Bankası'nın yaptığı şey, kamuoyu algısı oluşturmadığı için yanlış değildir."

12 Aralık'ta Avrupa Merkez Bankası (ECB) başkanı olarak düzenlediği ilk basın toplantısında Christine Lagarde kapsamlı bir stratejik inceleme yapılacağını açıkladı. Bu, 'her şeye bakmaya ihtiyaç duyuyoruz, her taşın altına bakılacak ve bu zaman alacak, ancak çok fazla zaman almayacak' dedi.

17 Şubat 2020 Pazartesi

SA8368/SD1616: Sıkıntı (Roman); 1. Bölüm-Gök 20

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Medya veya sosyal medya nükleer savaşlardan kur savaşlarına, faiz tartışmalarından terör, kaos projelerinin hayata geçirilmesine kadar her türlü gösteri, perdeleme amaçlı stratejilerin her an değiştiği, çarpıştığı bir alan olarak insanları tedirgin ediyordu."


Roma göklerinden görünen en belirgin şey on altıncı yüzyılın başlarında yapılan ve Hristiyanlığın en büyük kilisesi, Vatikan’ın en yüksek kubbeli binası olan altmış bin kişilik Aziz Petrus Bazilikası idi. Vatikan ve Aziz Petrus Bazilikası her yıl milyonlarca Hristiyan’ın hacı olmak için geldiği tek yerdi ve baş mimarı Donato Bramante ile pagan Michelangelo arasındaki derin ikonik ve masonik çatışmanın da mekânıydı.

SA8367/KY69-EY504: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


16 Şubat 2020 Pazar

SA8366/TG279: Koronavirüs Salgını: ABD’nin Hazırlıklı Olmadığı 3 Konu

Sonsuz Ark'ın Notu:
Atom Bilimcileri Bülteni The Bulletin'de Matt Field imzasıyla çevirisini yayınladığımız aşağıdaki analiz, Amerika Birleşik Devletleri hükümetinin koronavirüs ve diğer biyolojik tehditlere karşı tedbirlerde yetersiz kaldığını üç başlık altında tespit etmektedir: Halk sağlığı için sağlanan finansman ihtiyacı karşılamamaktadır; Stratejik Ulusal Stoğu, koronavirüs gibi ortaya çıkan hastalıklarla başa çıkmak için yeterince hazır değildir ve ABD var olan biyolojik savunma stratejisini izlememektedir. ABD, Savunma Bakanlığı Pentagon'un biyolojik silahlar üreten programlarının sonuçlarına bütün dünya vatandaşlarını mahkum ettiği gibi kendi vatandaşlarını da mahkum etmektedir ve gerekli tedbirleri alabilecek, halkını koruyabilecek ekonomik güçten yoksundur. Pentagon başı boş bir savaş makinesi ya da çılgın bilimadamları adası haline gelmiş olarak insanlık için büyük tehditler üretmeye devam ederken dünyanın buna tepkisiz ve sessiz kalması artık mümkün değildir. Coronavirüs patenti ABD Devleti'ne ait bir virüs olarak Çin'e ve 30'a yakın ülkeye salgın hastalık yaymıştır; dünyanın şimdisi ve geleceği bu çılgın katillere, gözü dönmüş şantajcılara, psikolojik, sosyolojik, diplomatik tacizcilere ve gözü dönmüş Neoliberal kapitalistlere karşı korunmalıdır. Dünya, ABD, Çin ve Rusya ile birlikte Hindistan ve Avrupa Birliği'nin satanist psikosomatik haz alanı değildir.
Seçkin Deniz, 16.02.2020


The coronavirus outbreak: 3 ways the United States was (and is) unprepared

Hükümet, geçen haftanın akşamdan kalma acısını unutmuş ve bara dönen bir kişi gibi, bir kriz gücünü kaybetmeye başladıktan sonra eski haline dönme eğilimindedir. Acil durumla ilgili anılar sönükleşir. Planlar, programlar ve finansman gündemden düşer. Bu durum özellikle, Çin'de yayılan ve hâlihazırda 24 ülkeye ve bir yolcu gemisine sirayet etmiş, ölümcül koronavirüs gibi bir halk sağlığı krizi söz konusu olduğunda, ABD’nin salgın bir hastalığa yönelik hazırlıksız olduğu şartları gösteren talihsiz bir fenomendir.

SA8365/KY13-AO339: Niçin 'Kanal İstanbul'?

"Kanal İstanbul’un yapımının devreye girmesiyle ortalama on yıl, İstanbul yeniden eski ticari canlılığına kavuşacak, yeniden inşaat üzerinden büyük bir ticari hareketlilik sağlanmış olacaktır."


İstanbul Boğazından geçen gemilerin tehlike arz ettiği, o nedenle İstanbul’un her an bir faciayla karşılaşabileceği uzun zamandan beri dile getiriliyor, bu tehlikeleri gidermek için mutlaka kalıcı tedbirler uygulanması gerektiği belirtiliyordu.

Ortada Montrö anlaşmasının bulunması nedeniyle de olası tehlikeyi önlemek için tek alternatif çözümün İstanbul’da yeni bir gemi geçiş kanalı açılması olduğu çeşitli çevrelerce seslendiriliyordu.

SA8364/KY69-EY503: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


15 Şubat 2020 Cumartesi

SA8363/SD1615: Ekonomik Eşitsizlikle İlgili Ne Yapılmalı?

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Göteborg Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü Bo Rothstein'a aittir ve dünyada, özellikle Avrupa ve ABD'de artan eşitsizliğe karşı çözüm olarak sunulabilecek ekonomik modellere odaklanmaktadır. Liberal piyasa kapitalizminin bir sonucu olarak kamu hizmetlerinin yetersizliğini ve sermaye sahiplerine yönelik vergi indirimlerinin eşitsizliğin temelini oluşturduğunu ve bunun da bir kısır döngüye yol açtığını söyleyen yazar, kalıcı olamasa bile geçici bir çözüm olarak şirketlerin sermaye yapısının değişmesini, çalışanların şirketlerin yönetiminde etkin olması için sermayeye dahil edilmelerini, şirket ortağı olarak çalışmalarını önermektedir. Ne var ki; Batılı sermaye, sahip olduğu kapitalizm araçlarıyla kendi halklarını yokluğa mahkum etmekten utanmış veya pişman olmuş değildir; önerilen çözümler artık dön(e)meyen kapitalist çarkların dönmeye devam etmesi için gerekli olan hareket alanını sağlamaya yöneliktir.
Seçkin Deniz, 15.02.2020

What to do about economic inequality?
"Sermayeden elde edilen gelir büyümeden daha hızlı arttığı için ekonomik eşitsizlik artmıştır. Sermayenin sahiplerini değiştirme zamanı."

Liberal piyasa kapitalizmi dediğimiz ekonomik sistem önemli ölçüde değişti. 1980'lerin başından bu yana, bu sosyo-ekonomik model ekonomik eşitsizlikte büyük bir artışa neden olmuştur. Bu her zaman böyle değildi: 20. yüzyılda uzun bir süre boyunca batı toplumlarındaki ekonomik boşluklar bu sistemle azaldı. Ancak son otuz yıl için bunun tersi doğrudur.

SA8362/KY69-EY502: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


14 Şubat 2020 Cuma

SA8361/KY13-AO338: Ulu Hakan, Gök Sultan Abdülhamid Han

“Sultan Abdülhamid’i hal etmekle hayatımızın en büyük hatasını işledik. Kendisini çok yanlış anlamışız” 
Enver Paşa


Ulu Hakan, Gök Sultan Abdülhamid Han’ı vefatının 102’nci yıl dönümünde rahmetle anıyorum. Mekanı cennet olsun..

Nihat Atsız:

"Toplumun en büyük haksızlığına uğramış tarihi şahsiyetlerden biri 2.Abdülhamit'tir..

Dağılmak üzere olan bir imparatorluğu 33 yıl sırf zekâ ve hamiyeti ile ayakta tutan bu büyük padişah kaatil, kanlı müstebit, kızıl sultan, cahil ve korkak olarak tanıtılmış, daima aleyhinde işleyen bu propagandanın tesiriyle de böyle tanınmış talihsiz bir insandır..

SA8360/KY69-EY501: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


13 Şubat 2020 Perşembe

SA8359/SD1614: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 550 (21-25 Mart 2019)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”


  
(Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, her günün tweetlerini aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz, orijinalini aramak istediğiniz tweet metnini kopyalayınız, Twitter arama motoruna yapıştırıp arama yaptırınız.)
(26-31 Mart 2019)  (Mart 2019: 4.514  Tweet+Önceki Toplam: 353.297+4.514 = 357.811 Tweet

21 Mart 2019
RT @cnnturk: Boeing'e Rus darbesi: 4 şirket anlaşmaları askıya aldı https://t.co/2tIjCWcLeq https://t.co/cqlhvko7ah

21 Mart 2019
RT @mekefe2: Golan Tepeleri'ne Türkmen yerleşimi Büyük Selçuklu'ya Çerkesler'in yerleşimi ise önce  Memlûk Sultanlığı 1300'lü yıllar daha s…

SA8358/KY69-EY500: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


12 Şubat 2020 Çarşamba

SA8357/Sonsuz Ark-YD192: Neden Konuşurken En Çok İsimlerden Önce Duraksıyoruz?

"Bu çalışma, dilin beyinde nasıl işlendiğine dair çok kıymetli bilgiler sunuyor. Ancak dil, çok boyutlu, kompleks bir yapı olduğu için, beyinde konuşma ve anlama sırasında tam olarak neler döndüğünü anlayabilmek, ancak bilimin farklı alanlarının da yardımıyla daha fazla çalışma ve araştırma gerektiriyor."


İnsanları diğer canlılardan ayıran en büyük özelliklerinden birinin de dil olduğu söylenebilir. Hayvan dillerinden farklı olarak insan dili, hem daha yaratıcı olması, hem de öğrenilmesi ve öğreniliş biçimi açısından diğer canlıların dillerinden ayrılıyor. Hayvanların da farklı yollarla (belli başlı hareketler ve sesler) vasıtasıyla iletişim kurduğu zaten biliniyor, ancak bu iletişim, insan dilinin yanında oldukça basit ve temel kalıyor. Örneğin, bir aslan, bir başka aslana hayali arkadaşından bahsedemiyor.

SA8356/KY13-AO337: Hukuk'a Güven

Hep birlikte hukuka güvenin tesisi için çaba göstermez, bunu varlık nedeni görmez, keyfiliği baştacı edersek yaşadıklarımızı yeniden yaşayacak olduğumuzdan emin olabiliriz.


Türkiye, istikametini belirlemekte arafta kalmış bir ülke.

Esnek bir din devleti olan Osmanlı Devletinin sona ermesiyle kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatandaşları bilindiği gibi aynı zamanda Osmanlı’nın tebasıydı. Her ne kadar, yeni devlet, kendini çağdaş uygarlık diye nitelendirdiği Batı benzeri bir devlete dönüştürmeyi hedeflemiş olsa da, neticede bunun için dönüştüreceği halk Osmanlı halkıydı.

SA8355/KY69-EY499: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


Seçkin Deniz Twitter Akışı