24 Şubat 2020 Pazartesi

SA8381/KY13-AO340: Nevzat Kösoğlu; Zor ve Yoğun Bir Yüzyıl

"İnkılâbın en problemli ilkelerinden olan laiklik, gelişme süreci ve tarihî anlamı îtibâriyle bizim kültürümüzün mes'elesi değildir. Laikliğin Osmanlı zamanından îtibâren zaman zaman gündeme getirilmesi, kültürün dînî istikamet ve muhtevalarından kurtulabilmenin bir aracı olarak düşünülmesindendir. Bu yolla, kültürün îmânından ve bakış açılarından çok, tarihî tezâhür biçimlerinden ve bunların katılaşan, sapan şekillerinden kurtulunmak istenmiştir." 
Nevzat Kösoğlu


Günümüzde sadece makam ve mevkiler değil, düşünceler, ideolojiler de araziye uydurulmakta, kavramları dilediği gibi hoyratça kullananlar, bununla kavramların gücünden istifade edip, kendilerine alan açmaya çalışmaktalar.

Son zamanlarda ortaya çıkan ve Milliyetçiliği, Ülkücülüğü Osmanlı düşmanlığı ve Kemalistlik sayan çevrelerin artması ister istemez bu ekolde yer alan yakın dönem fikir insanlarının bu konudaki görüşlerine başvurmayı gerekli kılıyor.

Aşağıda paylaşacağım paragraflar, bir milliyetçi düşünür olan Nevzat Kösoğlu'na ait. Erzurum İspir'li olan Kösoğlu İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü mezunu olup, Türk Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı başkanlığı yapmış. avukatlık mesleğinin yanı sıra “Söğüt Dergisi”ni çıkaran ve “Ötüken” yayınevinin kurucularından biri..

Kösoğlu, 1974 senesinde MHP genel sekreter yardımcısı oldu. 1977’de aynı partiden Erzurum milletvekili olarak seçildi. 12 Eylül 1980 İhtilali’nden sonra bir buçuk yıl hapishanede yattı. Çıktıktan sonra fiili siyasetle artık ilgilenmedi. 14 ciltlik “Büyük Türk Klasikleri”ni yayınladı, “Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları” adlı 26 ciltlik eseri Kültür ve Turizm Bakanlığı yayınlarından neşredildi.. 

"Biz bir ilmihâl medeniyetinin çocuklarıyız. Bütün medeniyetler emellerle kurulur, bütün medeniyetlerin ilmihâlleri vardır; ama, bizim kadar bunun şuûrunda olanı, kitaba döküp başucunda taşıyanı var olmamıştır.

Bizim Kur'an'ımız sürekli olarak îmân ve güzel amelden söz eder; özü budur. Bizim medeniyetimizde eğitim de ilmihâle dayanırdı; evden iş yerine, Acemioğlan Kışlası'ndan Vezîr Konağı'na ve Enderûn'dan Medrese'ye kadar îmân ve amelin ölçüleri verir." (Nevzat Kösoğlu, Türk Dünyası Tarihi ve Türk Medeniyeti Üzerine Düşünceler-4; Zor ve Yoğun Bir Yüzyıl, 2012, S.423)



"Cumhuriyet'in başlangıcından îtibâren millî îmân ve üslûp ihmâl edilmiş, horlanmış, tahrîb edilmiştir. Ancak, inkılâp hareketleri kültürümüzdeki katılaşma ve kalıplaşmaları büyük ölçüde kırmış, yeniden yeşermesinin imkânlarını hazırlamıştır. Bugün yeniden canlanmaya başlayan millî düşüncenin, daha geniş ve kavrayışlarında daha taze olduğu söylenebilir. Ancak, tarihî ve İslâmî birikime dayalı bu yönelişlerin değeri nedir? Hiç değilse, îmân tazelemenin zihnî zeminini hazırlayabilecek midir?" (a.g.e, S.426)

"Yüzyılımızın ilk yarısına kadar, mümkün olan bütün hukûkî ve fiilî zorlamalar altında geleneksel kültürümüzün üslûbu ve kavrayış biçimleri değiştirilmeye çalışılır. Medreseler ve tekkeler kapatılarak eğitim tek elde toplanır ve Avrupa kültürü bir îmân mevzuu ve üslûbunda eğitime sokulur. Kültürel birikim ve devamlılığın taşıyıcıları olarak tarih ve dile el atılır. 

Harf İnkılâbı, geleneksel kültür birikimi ile ilginin kesilmesinde başlangıç olur. Yeni bir tarih ve yeni bir dil kurmak üzere bazen yalın bir ırkçılığa, bazen üzerinde yaşadığımız coğrafyanın kültürel derinliklerine uzanan arayışlara girilir.

Osmanlı'dan kaçılmaktadır. Dilde sâdeleşme hareketi bir milliyetçilik meselesi olmaktan çıkar; yeni bir kültür için yeni bir dil yaratma gayretlerine dönüşür. Eski kültürümüzü taşıyan, onun bakış açılarını yansıtan kelimelerden kurtulup, muhteva ve bakış açılarının Batı kültürü ile belirleneceği yeni kelimeler uydurulur.

Türk mûsikisinin eğitimi okullardan kaldırılır ve Dîn eğitimi fiilen kalkar; i'lâ-yı kelimetullah ile görevli olduklarına inanan bir milletin çocukları, zaman olur, cenâze törenlerini yaptıracak adam bulmakta sıkıntıya düşerler. Şapka Kanunu ile, farklılık şuûrunun hassâs noktalarından biri üzerine gidilir; yıllar boyunca kasaba ve şehir girişlerini tutan jandarmalar, şapkadan başka serpuş giyenlerin başlarını zorla açarlar. İlk yıllarda, mimâride tutunmaya çalışan millî üslûp çalışmaları fazla "Arap” bulunarak söndürülür.

İnkılâbın en problemli ilkelerinden olan laiklik, gelişme süreci ve tarihî anlamı îtibâriyle bizim kültürümüzün mes'elesi değildir. Laikliğin Osmanlı zamanından îtibâren zaman zaman gündeme getirilmesi, kültürün dînî istikamet ve muhtevalarından kurtulabilmenin bir aracı olarak düşünülmesindendir. Bu yolla, kültürün îmânından ve bakış açılarından çok, tarihî tezâhür biçimlerinden ve bunların katılaşan, sapan şekillerinden kurtulunmak istenmiştir." (a.g.e, S.419)


[Nevzat Kösoğlu, Türk Dünyası Tarihi ve Türk Medeniyeti Üzerine Düşünceler-4; Zor ve Yoğun Bir Yüzyıl,  Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2012]

Adnan ONAY, 24.02.2020, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Gündem'in Düşündürdükleri





Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı