30 Haziran 2015 Salı

SA1475/KY13-AO6: Bahçeli'nin Kafasının İçinde Neler Oluyor?

"Bahçeli'nin seçim sonrası koalisyonlarla ilgili görüşlerinden yola çıkanlar, "Bu işten yine Ak Parti'yi karlı çıkaracak" demekteler."


Bahçeli-Ak parti ilişkilerinde hep bir danışıklı kavganın olduğunu ileri süren bir kesim var. Bu kesim "Bahçeli, her zora girdiğinde Ak partinin imdadına yetişmiştir." diyerek geçmişteki bazı siyasi kararlarını dile getirmekte.

Bahçeli'nin devletin geleceği adına aldığını belirttiği bazı kararlarının (Gül'ün seçilmesinde olduğu gibi) Ak Parti'nin işine yaradığı doğrudur, ancak bu gibi kararların ülke çıkarına verilmiş kararlar olup olmadığını dikkate almak gerek..

SA1474/KY22-AB12: Bana Gezi'yi Anlat Çipras!

Gezi Yoldaşları Dayanışma Diyalogları  -Yoldaş 1 (Gitarist)- Yoldaş 2 (Ressam)-

 Yoldaş 1:

-Offf be kanka, bugün canım çok sıkıldı. Duydun mu? Yoldaş Çipuras’ın ülkesi Yunanistan batıyormuş. Almanya Başbakanı Merkel çok sıkıştırıyor adamı. Hâlbuki ikisi de bize Taksim’de gezide ne kadar çok destek vermişti. Ekmek almaya giderken, hatırladın mı? Neden anlaşamıyorlar anlayamıyorum. Çipuras'ın hakkını da nasıl ödeyeceğiz bilemiyorum. Şimdi ekmeksiz kalacak garibanlar. Şimdi elimde gitar var. Hadi İstiklal Caddesi'ne gidip orada son bestemi insanlara çalayım. Üç beş kuruş attılar mı? Akşama bira parasını çıkartırız…

SA1473/KY1-CÇ129: Hasırlı/ Roman- Bölüm 2-2

"Yazgım kadınlara eşlik içinmiş; bunu şimdi daha iyi kavradım. Bu yerde, bu kadınlar cehenneminde daha bir iyi anlaşılıyor her bir şey."

“Cinayet etmedi cânı gibi anın câm
Boguldı seyl-i belaya tagıldı erkânı”
Taşlıcalı Yahya

BÖLÜM İKİ
2
“Yo arkadaşım yo! Kolay değil bendeki gizemi çözmek!” böyle nakış işlemişsin odama bıraktığın çevrene..
Çözülmek istiyordun Serma? Sen değil miydin? Vildan mıydı? Her kim idiyse.. her kim idiyseniz oydunuz ama benden ne istediniz?
Çözülmek mi istiyorsun?
Seni kıskıvrak bağlayan “ŞEY”leri bir bir gösterip bir “AFERİN” mi kazanacağım? Bu ne aptallık?

SA1472/SD270: Euro Çatırdıyor; Avrupa'nın Ruhu Bileşenlerine Ayrılıyor

"Euro gün geçtikçe Avrupa Birliği vatandaşlarının gözünde itibarını yitirmekteyken, daha doğrusu tüm ekonomik ve sosyal olumsuzlukların sebebi sayılmaktayken fiili olarak da çatırdamış; çöküşün eşiğine gelmiştir. " 
Seçkin Deniz, 26.08.2008


Bir rüya bitiyor.1970 yılında Werner raporunda ele alınan, 26-27 Haziran 1989 tarihinde Avrupa Konseyi tarafından onaylanan Delors raporu çerçevesinde Ekonomik ve Parasal Birliği (EPB) geçiş planına göre; 01 Temmuz 1990 tarihinde, sermaye hareketlerinin Avrupa Birliği bünyesinde serbest bırakılması ve üye devletlerin ekonomi politikaları arasındaki eşgüdümün güçlendirilmesi; 1 Kasım 1993 tarihinde yürürlüğe giren Maastricht Antlaşması ile üye devletlerin, ekonomi ve para politikaları, dış politikaları, ortak güvenlik, adalet ve içişleri alanlarında koordinasyon sağlamaları; üye devletlerin kamu açıklarını para basmak sureti ile karşılamalarının yasaklanması, buna paralel olarak Merkez Bankaları'nın statülerinde gerekli değişiklikler yapılarak, bu kurumların siyasi gücün etki alanı dışına çıkartılmaları gibi uygulamalar sonrasında 1 Ocak 1999'da AB'ne üye 11 devlette (Almanya, Avusturya, Belçika, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İrlanda, İspanya, İtalya, Lüksemburg ve Portekiz) tek para birimi olarak tedavüle konan (daha sonra yeni üye ülkelerde kabul edilen) Euro, kendi varlık gerekçelerinin tek tek ortadan kalkmasıyla tarihe gömülmek üzere.

29 Haziran 2015 Pazartesi

SA1471/SD269: Dalgaların Sesi - 10. Gün/ İki Ses

"İtiraz etmedi genç kadın... içindeki dalgaların hırçın sesi geride hırpalanmış bir suçlu bırakmak istiyordu.."


Genç kadın, ayrık demlerin teras katına çıkmış, oradan bakıyordu... okyanus dalgalıydı bu kez; kanatlarını savuruyor, kıyıdaki iki insanı ıslatıyordu.

"Anlamıyorum; anlattıklarınızın sizi ayrıcalıklı kıldığını zannediyorsunuz siz!"

Genç kadının sesindeki sertliği ve uzaklaşma hissinin, yargılayıcı, yadırgayıcı bir anlamsızlık üretmeye hazır olduğunun farkındaydı genç adam... sakince dizdi harflerini kumların üzerine:

SA1470 /KY28-ATA21: KKTC'de Halka Rağmen Karar Almak

"Hiçbir kimse, Kıbrıs Türk halkının onayını almadan “Ben böyle düşünüyorum ve böyle istiyorum” mantığı ile “Garantörlük” konusunu kendi keyfince tartışıp görüşemez."


KKTC’nin yeni Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Güney Kıbrıs’ta EOKA B’cileri bünyesinde barındıran ve onları bağrına basmış olan DISY partisinin eski başkanı, şimdiki Kıbrıs Rum Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis arasında başlayan görüşmeler, her iki taraftan farklı farklı mesajlar gelmesine rağmen hızla devam ediyor.

Bir taraftan Cumhurbaşkanları “Toplum liderleri” adı altında görüşmeler yaparlarken, diğer taraftan da Cumhurbaşkanlarının görüşmeciler olarak tayin ettikleri Nami ve Mavroyannis sık sık görüşüyorlar.  Amaçları biran evvel Kıbrıs sorununa çözüm bulmak.

28 Haziran 2015 Pazar

SA1469/KY32-YR1: Müslüman Seyircinin Çağrı Filmi Tutkusu

"Akkad, İslam’ı dünyaya özellikle de Batı dünyasına kendi rüyasındaki gibi anlatmak için yola çıkmıştı, ama günümüzde İslam’la Müslüman arasındaki uçurum, filmi özellikle İslam dünyasında görsel bir siyer anlatısına dönüştürdü."


Işıklar sönüp de perdede vahyi ulaştırmak üzere farklı yönlere dağılan üç atlı göründüğünde seyircinin hikâyesi de başlamış oluyor. Yerden kalkan çöl tozuyla birlikte başlayan uzun macerayı soluksuz izleyen milyonlarca insan. İnandığı dinin temel ilkelerinin ilk kez görsel dile aktarımına şahit olanların heyecanı. 

Mustafa Akkad’ın yönettiği ve İslam’ın doğuş günlerini anlattığı Çağrı (The Message-1976) filmi bütün dünyada yankı yaptığı gibi Türkiye’de de yaklaşık bir yıl vizyonda kalmıştı. Akkad senaryodan mekânların tercihine, filmin müziğinin bestelenmesinden oyuncuların seçimine kadar her konuda çok titizlenmiş ve konunun evrensel dile aktarımında çok önemli bir başarı elde etmişti. 

SA1468/KY20-MEK27: Irak Kürdistanı’nda Paralel Oyunlar

"İran, şimdi de Kürdistan bölgesinde sekter sol gruplarla, Goran (KYB-Gülen) hareketi ve diğer muhalefet odaklarının işbirliği ile Barzani’yi yok etmek istiyor."

12 Ağustos 2014, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani'nin, cumhurbaşkanı seçilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a gönderdiği tebrik mesajı
"Zatıalinizin Türkiye cumhurbaşkanı olarak seçilmiş olmasından dolayı şahsım ve Kürdistan halkı adına en sıcak ve içten tebrikleri sunuyorum. Saygı değer şahsınızın seçimleri kazanmış olması, birlikte yaşam kültürünü güçlendirecektir. Sizin cumhurbaşkanlığınız, barış sürecinin ilerlemesini sağlayacaktır. Kürdistan bölgesi ve Türkiye arasındaki ilişkilerin de güçlenmesini beraberinde getirecektir."

İran’ın IKBY konsolosu Morteza Abadi, oturumun başlamasına beş dakika kala, çatık kaşlarının biri yukarıda, salonu ciddi bakışlarla süzerek kendisine ayrılan locaya doğru ilerledi. Birkaç aydan beri ince ince işledikleri planın oldukça riskli bir oylamaya kurban gitmeyeceğinden emin değildi. Bu emin olamamak halinin yükselttiği adrenalin gergin yüzünden net bir şekilde okunuyordu.

SA1467/KY13-AO5: Bahçeli'yi Anlamak

"Bahçeli aslında ne yapmak istiyor veya yaptıkları ne anlama geliyor?"


Bahçeli'nin henüz koalisyon turları başlamadan yaptığı açıklamalar toplumun geniş bir kesiminde şaşkınlığa yol açıyor.

Seçim öncesi HDP'yi ağzına almayarak barajı geçmesi için yapılan türlü atraksiyonlara, Sırrı Süreyya Önder'in "Seçim sonrası MHP ile koalisyon yapabiliriz" sözleri dahil, MHP'yle ilgili söylenmiş farklı söz ve seslere sessiz kalan Bahçeli'nin,seçim sonrası tavrının amacının neye yönelik olduğu kamuoyunda tartışılıyor.

Bahçeli aslında ne yapmak istiyor veya yaptıkları ne anlama geliyor?

SA1466/KY5-PT65: Tasavvuf; Bir Düşünce Virüsü/ Musa ve Yahudi Ezoterizmi

 بسم الله الرحمن الرحيم
Bismillahirrahmanirrahim

“Tasavvuf” İslâm dünyasına hicri II. asırdan itibaren girmeye başlamış bir “düşünce virüsü"dür. 

***

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıdaki çalışma Musa Peygamberi ibranilerden ayırmakta ve onun Allah'ın elçisi olduğu gerçeğini saptırarak Musa'yı da inisiyatik-masonik geleneğin halkalarından biri saymaktadır. Musa'nın neden sadece İbranilere önderlik ettiğini açıklayamayan bu metin sarayda yetişmiş olan Musa'nın taşıdığı özellikleri inisiyatik temellere dayandırarak manipülasyon yapmaktadır. Sonuç olarak Yahudilik, Hristiyanlık ve İslamiyet  bu inisiyatik beşeri aklın ürünü olarak tasnif edilmekte ve Süleyman peygambere atılan iftiralar gerçekmiş gibi sunulmaktadır. Ki bu çalışma mason üstadı Hiram Usta'yı övmekte ve onu tapınağa yerleştirilen pagan semboller yüzünden öldürten Süleyman Peygamberi sırf bu sebeple aşağılamaya çalışan bir masonik metindir. 
Bu çalışmayı, içeriğindeki sapmaları ölçebilmek ve Tasavvuf-Kabala-Masonluk ilişkisini netleştirebilmek için yayınladık. Nitekim metin Kabala ve Tasavvufu överek tasavvufun da bu inisiyatik kültün bir ürünü olduğunu kanıtlamaktadır. 
Seçkin Deniz, 28.06.2015
***
Musa ve Yahudi Ezoterizmi

Mısır'da büyük bir gizlilik perdesi altında saklanan Tek Tanrı öğretisi hiçbir zaman kitlelere mal olmamış ve sadece inisiye edilmiş rahiplerin tekelinde kalmıştır. Bu durum, biraz öğretinin yapısından kaynaklanmışsa da, biraz da tarihi gelişmeler, gizliliği zorunlu hale getirmiştir. Milattan 4 bin yıl kadar önce, dünyanın hemen her yerinde dinlerde büyük bir yozlaşma olduğu ve birçok bölgede çok tanrılı dinlerin ortaya çıktığı, eski sembollerin her birinin putlaştırıldığı görülmektedir. 

27 Haziran 2015 Cumartesi

SA1465/KY13-AO4: AK Parti-MHP Koalisyonu'na Engel Ne?

"Koalisyon, zaten o koalisyonu oluşturan tarafların kendi düşüncelerini ortak bir düşünce etrafında buluşturması, kendi düşüncesinden olabildiğince fedakarlık etmesi demektir."


Ak Parti'den uzaklaşan kimi sol/liberal/demokrat çevrelerin Ak Parti'ye yönelttikleri en önemli iddiaları/suçlamaları "AK Parti'nin otoriter, merkeziyetçi, milliyetçi, devletçi bir partiye dönüştüğü ve tıpkı MHP gibi şoven bir söylemlerin esiri olduğu" yönündeydi.

Bu iddiaları ileri sürenlerin bunları niçin söylediklerine, bağlantılarına, hesap ve hedeflerine hiç değinmeden belirtmeliyim ki; bugün mevcut siyasi partiler içerisinde birbirine en yakın parti MHP ile AK Parti'dir.

SA1464/KY26-CA9: Ayşe Şasa ile "Hikâyemiz"

"Sinemaya başlarken kendinden beklentilerini gerçekleştiremediğini dile getiriyor ve ekliyor: “Beni mutlu eden filmlerim değil, kitaplarım."


Bir yıl bazen ne kadar kısa sürüyor… Bu süre içinde kaç kez telefonuma gitti elim ve doldurulamaz yeri üzerine düşündüm! Daha dün Bağcılar’daki hastanede yattığı odada İhsan Kabil’le birlikte sessiz bir söyleşiyi paylaşmıştık. İnsan hiç olmazsa bir sonraki ziyarete fırsat bulsun istiyor, bunu umuyor, başka bir ihtimale inanmak istemiyor. Salı günü saat 11.00’de Sahrayı Cedit mezarlığındaki kabri başındaydık. “Biz”i bir araya getirdi. Hayatı bir bakıma “Biz” diyebilmenin de arayışı değil miydi?

“Çocukları seviyorsanız hayatı seviyorsunuzdur” der bir Dostoyevski kahramanı. O, sokaktaki insanların hikayeleriyle ilgiliydi, iyi bir insan tanıdığında sevgiyle tutuşurdu gözleri. Başka türlü nasıl etkileyici olabilirdi ki sinema dili… 

SA1463/KY27-ŞT9: Bulgakov, Hangi Kaderi Sorguluyor?

"Romanın kurgusal bütünlüğünü zorunlu bir ağırlığa yöneltse de akışı hiçte bozmayan bir yazınsal başarı ile insan nedir, yönetim nedir, bilim nedir diye soruyor Bulgakov"



Büyük Rus romancı Mihail Bulgakov 1940 yılının 10 Mart günü Moskova’da öldüğünde 49 yaşındaydı; üçüncü ve son eşi Helena Bulgakova ile birlikte hayata karşı direniyordu. Asıl adı Mihail Afansyeviç Bulgakov olan bu kısa ömürlü adamın hayatta en iyi tanıdığı şeylerden biri kadınlar bir diğeri de yazıydı denilse yeridir. Kısacık ömrünü ona yakın roman ve birçok oyunla birlikte tam üç evlilikle renklendirmiş oluşu hiçte şaşılası değil. Bir biçimde hızlı yaşayan, hızlı değişen ve hızlı yazan bir adamdan söz ediyoruz.

26 Haziran 2015 Cuma

SA1462/TG130: Kuzey Irak Kürtleri'ne Alman Silahları

Sonsuz Ark'ın Notu: 
Alman Hükümeti'nin Kuzey Irak Kürt Yönetimi'ne IŞİD'le mücadele için göndermeyi planladığı silahlar aşağıdaki haberde detaylandırılmıştır. Bu silahların bir kısmı 25 Eylül 2014'te yola çıktı. İlk sevkiyatta yer alan malzeme silah ve mühimmat şöyle sıralanıyor: "Milan tipi 30 tanksavar, 500 tanksavar füzesi, 8 bin G3 piyade tüfeği, 8 bin G36 piyade tüfeği, 40 makineli tüfek, 10 bin el bombası, 4 bin kask ve kurşun geçirmez yelek."
Seçkin Deniz, 26.6.2015

German weapons deliveries to Iraq's Kurdish region, 01.09.2014 

Alman hükümeti 91 milyon dolar değerindeki silah ve cephanenin Kuzey Irak’ta yer alan Kürt güçlerine ulaştırılmasına karar verdi. Alman Savunma Bakanlığı tarafından verilen bilgiye göre bu silahlar üç safha halinde Irak’ın sivil savaştan etkilenmemiş olan güvenli bir bölgesine sevk edilecek.


Silahların birinci partisi iki hafta içerisinde Almanya’dan yola çıkarak Bağdat üzerinden Erbil’e ulaştırılacak. Kuzey Irak’a gönderilecek silahların birinci partisinin tamamının sevkiyatı Eylül ayı sonuna kadar tamamlanmış olacak. İkinci ve üçüncü partinin gönderilmesine sahadaki duruma bakılarak karar verilecek.  

SA1461/KY29-YA12: KKTC ve Aziz Yıldırım; Spor mu, Siyaset mi, İş mi?

KKTC'de Polemik


Banka satın almak için KKTC’ye geldiği iddia edilen Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın Futbol Federasyonu'nu ziyaret etmemesi ülkede gündem oluşturdu. Sosyal ve yazılı medyadan ağır eleştirilere maruz kalan Yıldırım’a DP-UG Genel Başkanı Serdar Denktaş’tan destek geldi.

“Havaalanı girişine bir bilgi panosu asalım ve ‘Bu ülkeye hangi nedenle gelirse gelsin futbol ile alakalı bir görevi varsa önce Futbol Federasyonu'ndan geçip izin alsın ondan sonra işini yapsın’ yazalım! Buraya, ne iş yapmaya, ne tatile ne de bizim okullarda okuyan çocuklarımızı görmeye gelsinler!” diyen Denktaş, konunun abartılmaması gerektiğini, yoksa alay konusu olacaklarını ifade etti.

SA1460/SD268: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 53 (16-20 Nisan 2012)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”

  (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz)

16-20 Nisan 2012
  ( 432 Tweet)
20 Nisan 2012
22728. @elifelifirem kendinden ve pek çok şeyden giden ancak yaşlı teyzedir:)

20 Nisan 2012
22727. @elifelifirem bu kadar tez yaşlı teyze olmak.... olmaz.

20 Nisan 2012
22726. @elifelifirem tevellüt 1890'lara denk geliyor herhalde...

SA1459/KY28-ATA20: Vatandaşım Olamayan Vatandaşlarım-KKTC (3/3)

"Bu hastalıklı beyinlerin bir başka uygulaması da Türkiye’de veya da başka bir ülke de yaşam boyu çalışıp emekli olarak, hayatlarının son baharını huzur içinde geçirmek için adamıza gelen kişilere olumsuz davranmak, zorluk çıkarmak ve gelmelerine mani olmak"


KKTC’de doğmalarına ve 18 yıl gibi çok uzun bir dönem KKTC’de yaşamalarına rağmen iş başındaki bazı kişiler tarafından insanlık suçu işlenip vatandaş yapılmayan kardeşlerimizin konusu gerçekten de yürekler acısı. 

Ekonomimizin daha iyiye gitmesi ve Kıbrıs konusunda da söz sahibi olabilmemiz için nüfusumuzun artması gerektiği kesin ve doğru bir olgu. Rumlar ne derse desin nüfusumuzu arttırmamız gerekmektedir ada üzerinde söz sahibi de olmak istiyorsak.

25 Haziran 2015 Perşembe

SA1458/KY1-CÇ128: Her Birimiz Kuklası Olduk Medya'nın

"Kuklaların kukla olduğu apaçık ya.. her birimiz birer kuklası olduk medyanın.. insanlık bir kez daha bir çöküşü yaşıyor.. ve bu çöküş hiç bir çöküşe benzemiyor.. niceliğin egemenliğinde her birimiz birer burnu halkalı köleden daha köleyiz.. "


Diyorlar nedir bu medyadan alıp veremediğin?

Daha çocuktum.. belki 10 belki 12 yaşları.. büyükler konuşuyor kendi aralarında.. duyuyorum.. biri diyor ki "Ya bu gazatalar çok ahlaksız.. müftünün keçisi çalınmış.. onlar gazatalarına müftü keçi çaldı diye yazmışlar" 

Derken büyüdük. Zaman geçiyor.. büyüyor bedenen insan.. gazateler var.. henüz tv. yok.. bir olay olmuş.. olayın tanıklarıyız.. fakat birimizin koltuğunun altındaki gazete başka türlü.. diğerinin koltuğunun altındaki gazete başka türlü anlatıyor.. bizse gırtlak gırtlağa kanıt olarak kendi koltuğumuzun altındaki gazeteyi gösteriyoruz.. 

SA1457/TG129: Küresel Mülteci Krizi'nin Sorumlusu Zengin Dünya

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıdaki analiz, başlıktaki kapsayıcı sorumluluğu neden-sonuç ilişkileriyle ortaya koymamakta, milyonlarca mültecinin hayvanlar gibi kamplara, mülteci teknelerine, ölümlere, yoksulluğa mahkum olmasının temelindeki sebepleri irdelememekte, mülteci sorunlarının çıkış nedenlerini sorgulamamaktadır; buna karşılık mülteci olgusunun ana sorumlusu gelişmiş ülkelere, tanrı katındaki güç sahipleri olarak iyilik yapmalarını salık vermektedir. Oysa başlıktaki gibi, mülteciler ülkelerindeki savaştan kaçmaktadırlar ve bu savaşları üretenler gelişmiş ülkelerdir.
Seçkin Deniz, 25.06.2015


Blame the Rich World for the Global Refugee Crisis

BM tarafından geçen hafta yayınlanan rapora göre, dünya çapındaki mülteci sayısı, son yılların en yüksek seviyesine çıkmış durumdadır. 2004 senesinde yaklaşık 10 milyon olan bu rakam geçen sene 14 milyona ulaşmıştır. Bu durum, çoğunluğu fakir olan misafir ülkelerin sırtına on yıllarca sürebilecek oldukça ağır bir yük yüklemektedir. 

Raporda, dünya çapındaki mültecilerin yarısından çoğunun 18 yaşın altında olduğu belirtilmekte, yani bu insanların çoğu mülteci konumundan kurtulamadan, orta yaşlarına girmiş olacaklar. Savaş ve politik karışıklıklar mültecilerin ortaya çıkmasına neden olabilir ancak küresel sistemin bu problemin çözülmesinde başarısız olduğunu belirtmek gerekiyor-gelişmiş dünya, bu problemin çözümüne yönelik çok az katkıda bulunmaktadır. 

SA1456/KY8-DY2: İsrail'in Özür Ajandası- Mavi Marmara

İsrail'in Özür Ajandası, yazarımız 'Dilek Yaraş’ın 'Kır Zincirlerini Mavi Marmara' adlı kitabından alıntılanmıştır, 19 Mart 2013'ten itibaren İsrail'in Türkiye'den özür dileme sürecini günce'lemektedir.
Seçkin Deniz, Sonsuz Ark, 25.06.2015

Netanyahu, Obama'nın refakatinde telefonla Erdoğan'dan özür dilerken, 
Havalimanı'nda bir mekan, İsrail, 22 Mart 2013

İsrail'in Özür Ajandası

19 Mart: Eski İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon, "İsrail’in, Türkiye'den özür dilemeye hazır olduğunu duyurdu. Bu haber Türk medyasında “İsrail, Türkiye’ye zeytin dalı uzatıyor” şeklinde yorumlandı. 

20 Mart: Üç günlük bir Ortadoğu gezisine çıkan ABD Başkanı Barack Obama, Tel Aviv’de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Kudüs’te İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, Ramallah’ta Filistin Yönetimi Lideri Mahmud Abbas ve Başbakan Salam Feyyad, Amman'da da Ürdün Kralı Abdullah ile görüştü.

SA1455/SD267: "selim akıl ve yol azığı" /03.06.2006/ 501. patika


...sizi ilgilendiren, zihninizi meşgul eden herhangi bir mevzu hakkında fikirler yürütürsünüz...
...yürüttüğünüz fikirler, yürüdükleri yolda daha önceden edindiğiniz azıklardan beslenerek ilerlerler...
...geçmiş tecrübeler ve tecrübeleriniz, zekânız ve tüm bunları kontrol eder gibi görünen, nefse mahkûm olmuş bir irade ile...
...selim akıl, sizdeki hâliyle, varsa da yoksa da, o yolda kendisini başkalarına gösterir ...
...varsa varlığını belirginleştirerek fikirlerin yürüdüğü yolun doğru veya yanlış olduğunu fark ettirir...
...yoksa, olmadığı için yolu sorgulayamazsınız ve fikirlerinizi nefsin egemenliğinde olan iradenin hükmettiği bir akılla genişletmeye/ilerletmeye devam edersiniz...

SA1454/KY1-CÇ127: Hasırlı/ Roman- Bölüm 2-1

"Yazgım kadınlara eşlik içinmiş; bunu şimdi daha iyi kavradım. Bu yerde, bu kadınlar cehenneminde daha bir iyi anlaşılıyor her bir şey."

“Cinayet etmedi cânı gibi anın câm
Boguldı seyl-i belaya tagıldı erkânı”
Taşlıcalı Yahya

BÖLÜM İKİ
1
ÇALDILAR SÖZCÜKLERİMİ!

Gel kanat gözlerini! Kanatma kıpılarından oluşsun bengisunun devimselliği.
Merhamet öyle mi?
Yağmur öyle mi?
Sesler geliyor; RAP… RAP… RAP.. 

"Sesler.. Sermaaaa!" diyordum.
"Sermaaa!" diye ünleniyordum, sesim duvarlardan yansıyordu. Kulaklarıma çarpıyordu ünlenişim, kulaklarım parçalanıyordu, kan sızıyordu kulaklarımdan. Lisowska rahattı. Rahattı kızı Roxelenna.. dağlı Lisowska’lar ve kızları Roxelennalar rahattı.

24 Haziran 2015 Çarşamba

SA1453/KY25-NO16: Irkçılık, Çok Sofistike Bir Şeydir Azizim...

"Şovenist, siyasi kökenli ırkçılık, ırkçılığın en basiti, teşhis kolay olanıdır. Lakin jakoben, üstenci, nobran, kedi köpek besleyen insancıllık sosuna bandırılmış sofistike ırkçılığın teşhisi çok daha zordur."


Irkçılık, çok sofistike bir şeydir azizim. Çoğu ırkçı, ırkçı olduğunu bile bilmez. Bir ağrının, bir sancının aniden nüksetmesi/baş göstermesi gibi özel durumlarda aflorman verir, açığa çıkar.

Bu insanlar hep sağımızda solumuzdadırlar. Bazen eşimiz, bazen dostumuzdurlar. Çünkü ırkçılığın beslendiği toplumsal tarla, habitatı münbittir, bereketlidir. Fışkırır adeta toprağımızdan.

SA1452/KY9-NK67: Bioenerji Tedavisi'ne Başlıyorum

"Sizin etinizle damarınız arasında büyük problem var ve bu problem her yerinizi etkiliyor."


Ülkücan’dan mektup geldi iki gün önce. Bir önceki yazdıklarımı bir parça tashih eden bir mektup. Yıllar önce ona yazdığım mektupta aslında şöyle demişim: "Sağlığımı kaybetmek pahasına sâhip olduğum hassasiyetleri kaybetmemeyi diliyorum"

O da bu cümleyi tekrar okuduğunda; Rahman’ın bizi hiç farkında olmadığımız kadar çok muhatap aldığını, sözlerimizi bazen kimse dinlemese bile O’nun hep dinlediğini ve bunun da Rabb’in sevgisi olduğunu anladığını yazmış. Eyvallah…

SA1451/KY29-YA11: Yıl 2015, Kıbrıs-Sadrazamköy; 52 Yıllık Rum Katliamı Kuyu'dan Çıktı

"Amcam Rahmi Hasan ile yengem Ayşe Rahmi tüfekle vuruldu. 3 buçuk aylık hamile olan yengemin karnına ayrıca süngü sokuldu. 5 yeğenim ise gözleri bağlı, canlı canlı kuyuya atıldı. Çocukların ölümlerinin anne babaya izlettirildiğini öğrendik. "



Geçtiğimiz gün 7 kişilik bir aile Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verildi. Kuyudan çıkarıldılar. Anne, baba, 5 de çocuk… Bir de annenin karnındaki bebek, 8…

Rumlar tarafından Aralık 1963’te Sadrazamköy’de, Kormacit Burnu yakınlarında kuyuya atılarak şehit edilen Karşıyakalı 49 yaşındaki Rahmi Hasan, 32 yaşındaki eşi Ayşe Rahmi ile çocukları Hasan (15), Zahide (12), Ahmet (7), Şerife (5) ve  Mustafa (2) toprağa verilenler. Kayıp listesindelerdi, bulundular…

SA1450/KY28-ATA19: Vatandaşım Olamayan Vatandaşlarım-KKTC (2/3)

"İşte bizim insan hakları anlayışımız bu kadar. Sen KKTC doğ, 18 yıl yaşa sonra da her ay girip çıkmaya mecbur edil. Neymiş, doğmuş ama mührü yokmuş…"


Bana sorunlarını anlatan, ileten onlarca insanımız var. Kendilerini dinleyecek sorunlarına çare bulabilecek bir kapı arıyorlar, ama ırkçı birtakım siyasilerle bürokratlar adeta duvar çekmişler bu insanlarla aralarına, çare bulmamak ve dinlememek için.

Bu talihsiz insanlardan bir tanesinin, tamı tamına 14 tane mührü var, birkaç yıl önce başvurusunu yapmış ve hala daha vatandaş olmayı bekliyor. Korkudan 14 yıl adadan hiç çıkmamış, “Kalleşlik yaparlar, mühürlerimi iptal ederler” düşüncesi ile… 

23 Haziran 2015 Salı

SA1449/SD266: Dalgaların Sesi - 9. Gün/ İç Sesler

"Okyanus kıyısında daralan seslerin, okyanusun dışına itilen benzersiz düşünceleri doğurduğunu görüyordu."


Okyanus kıyısından uzaklaşmak istedi biraz...

Su ve gökyüzü, gözlerindeki duruluğu bembeyaz sayfaya dönüştürmüştü... diğer renkleri özlediğini anladı, genç adam... Yaşlı Bilge'yi anlayıp anlayamadığından emin değildi; ama diğer renkleri  ve özlemeyi hatırlamıştı...

SA1448/KY1-CÇ126: Düş

“Düşlerinin mucidi ol! Yoksa düşlerin icadı olursun!”


Dün bir düş gördüm. Düşümde bir dağ kenarından kendine yol bulmuş deli deli çağıldayan bir derenin eteğinde ağaçlar vardı ve ağaçlardan yapraklar düşüyordu. Döne döne düşmesi gereken yaprakların -düş bu ya- bir kurşun gibi, bir ok gibi hedefine doğru dosdoğru gidişi, yalpalanmadan, dönmeden gidişi karşısında şaşırıp, şaşkınlığımı dışa vurmuştum. 

Ve o anda daha önce o çevrede fark etmediğimi fark ettiğim insanların bu şaşkınlığa şaşırdıklarını sezmiş “Nasıl yani?” diye çığlıklar savurmuştum. Savurganlığım çığlıkla sınırlı kalsaydı sorun olmazdı. Sorun büyüktü. Sorun dev bir boyuttaydı.

22 Haziran 2015 Pazartesi

SA1447/KY20-MEK26: Seçimler Dolayısı ile Yeniden Ortadoğu ve Yeniden Kürt Meselesi

“Bir kentin mutluluğu, her gün bir kızın işkence görmesine bağlı olsaydı, o kentin halkı ne yapardı?” Dostoyevski


Her gün onlarca haber bülteni izlerim.

Hemen hepsinde on yıllardır gözlerimin önünden akan aynı görüntülerdir; parçalanmış cesetler, oradan oraya sürülen insanlar, bombalar, kimyasallar ve daha bin bir türlü yöntemle katledilen masum siviller, iç burkan işkence haberleri…

Geçen hafta içinde Suriye sınırında yeniden yaşanan göç dalgasında sınıra dayanan kadınlar, dikenli sınır tellerinin üzerinden kendini can havli ile bu tarafa atmaya çalışan, susuzluktan helak olmuş çocuklar, yaşlılar bu hiç değişmeyen ve sonu da gelmeyen manzaranın tekrarı oldu.

SA1446/KY31-FG1: Türk Askeri 100 yıl Sonra Yeniden Katar’da

"Katar’da konuşlanacak Türk askeri, Katar’ın savunma alanındaki en büyük eksiklerden birini karşılayacak, yani Özel Kuvvetleri'ni ve Deniz Kuvvetleri'ni eğitecek."

Katar Emiri Şeyh Temim- TC Cumhurbaşanı Recep Tayyip Erdoğan

1915 yılının Ağustos ayında Osmanlı Devleti ve İngiltere, Çanakkale’de ölüm kalım mücadelesi verirken, imparatorluğun gözlerden uzak bir toprağında farklı bir cephede daha karşı karşıyaydı. Osmanlı’nın Katar’da bulunan Körfez’deki son garnizonu, askerlerin yaklaşan İngiliz çıkarmasına karşı koyamayacaklarını anlayıp geri çekilmesiyle boşaltıldı. Osmanlı askeri geride sadece, daha sonradan dönemin Şeyhi Abdullah’a verilecek olan 14 tüfek ve 120 mermi bıraktı.

Aslında Osmanlı, İngiltere ile 1913 yılında Katar’dan çekileceğine dair anlaşma imzalamıştı. Ancak takip eden iki yılda burada kalmaya devam etti.

SA1445/ÇY8-D3: Dedikodu

"Sürüpduran kavgalar.. tartışmalar.. anlayacağınız dirlikleri, düzenleri kalmamış."


İçimizde yine en keyifsizimiz oydu. Hiç birimizin dikkatinden kaçmadı. Onca hengâmenin arasında sessizliğini ve neşesizliğini siz olsanız siz de fark edebilirdiniz. Yüzü bir türlü gülmedi şu garibimin. 

Bizim kahkaha attığımız yerde o zoraki tebessüm ediyor. Keder ve sıkıntı yüzünün her çizgisine nakış olmuş adeta.. Üç çocuğuyla gün yüzü görmediler desek yeridir. Acayip bir eşi var. Nereden mi biliyoruz? Ne yapsın garibim artık saklayamıyor. Patlama noktasına gelmiş. Konuşmaların eşe, kaynanaya ve çocuk muhabbetine geldiği yerlerde söylediği bir-iki kelâmdan pek de hayra doğru gitmeyen bir evliliğinin olduğunu anlıyoruz. Ara ara bahsediyor eşinden. 

SA1444/AŞ64: 7 Haziran; Kaosu Derinden Hissettiniz mi?

"Ekonomik soygunların tasarlandığı, her politika alanında güç bela kurulan makro ve mikro dengelerin, dış politikanın pek fazla tartışılmayacağı bu dönemde, 'Köse Vezir' Bahçeli devlet için neler yapacak göreceğiz..."


İnsan zihninin nasıl çalıştığını iyi bilenler için 7 Haziran sürpriz sonuçlar doğurmadı. 17 Mayıs 2015 tarihli  '7 Haziran, 200 Yıllık Rövanş Olacak' başlıklı şaşkınların tarihi notlarım, "Türkiye'nin insanları için de 7 Haziran masonlara karşı bir rövanş olacak. Bir daha bu iğrenç filmleri ve tekrarlarını izlemeyeceğiz." cümlesi ile bitmiş. Maalesef, '7 Haziran, 200 Yıllık Rövanş Olamadı'. Masonlar rövanşı almamıza izin vermediler.

O analizde sormuştum: 

"Yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı Seçimleri, HSYK ve Anayasa Mahkemesi seçimleri bugünkü gibi sonuçlanmasaydı şu anda nelerle meşgul oluyor olurduk?"

SA1443/KY28-ATA18: Vatandaşım Olamayan Vatandaşlarım-KKTC (1/3)

"Ülkemde doğan ve 18 yıl yaşayan bir evladımıza vatandaşlık verilmeyecek de kime verilecek çok merak ediyorum gerçekten."


Vatandaşlıkla ilgili öylesine dramlar yaşanıyor ki ülkemizde (KKTC), inanılır gibi değil. Vatandaşlıkla ilgili böylesine çirkin, böylesine insanlara eziyet çektirici yasayı hazırlayanları da, yapanları da kınıyorum. İşin içine girdikçe nasıl yüz karası, insanlık dışı bir yasa yapılmış olduğunu görmek beni gerçekten çok üzüyor. 

Bizim anlı şanlı solcularımız ve insan hakları denince mangalda kül bırakmayan aydınlarımız kendilerine yönelik böylesine çirkin ve insan haklarını hiçe sayan bir yasa yapılsaydı, düzeltilene kadar hiç durmadan grev yapıp protesto ederlerdi. Yazık ki yasanın mağdur ettiği bu insanların akıllarına her estiğinde grev yapma, protesto etme gibi bir seçenekleri yok. 

21 Haziran 2015 Pazar

SA1442/KY25-NO15: Bulutlar Üstünde İftar ya da Havada Yazılan Yazı

"Etrafta ilaç için bile hostes kalmamış, onlar da mı oruç açmaya gitti nedir?"


Uçakta telefonu hep kapatırım normalde. Bu defa gavurcası flugmodus/uçak ayarı olan zamazingodan bahsettiler. Ben de madem böyle bir nimet var açtım telefonu, bir yandan teker üstü pardon kanat/motor üstünden bulutları seyrederken hafif tertip korkarak yazmaya devam ediyorum.

Pilotumuzun söylediğine göre henüz Alamanya'dan kurtulamamışız, 11.300 metrede uçuyormuşuz. Pilot öyle diyor, valla ben pilotun yalancısıyım. Dolayısıyla bu yazı bayağı havalı olacak gibi..

SA1441/ÇY5-DÇ20: “Sebastian Bach'ın Do Majör Konçertosu Nasıl Çalışır?”/ 4.Bölüm; Koç Ailesi, Devrim Arabaları ve 80 Milyonluk Türkiye

4.Bölüm
Koç Ailesi, Devrim Arabaları ve 80 Milyonluk Türkiye


Koç Üniversitesi 2014-2015 mezunlarını verdi. Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, Koç Üniversitesi'nin mezuniyet törenine katıldı. Törenin ardından bir konuşma yapan Rahmi Koç basına şunları söyledi:


"Türkiye ile Amerika'yı mukayese etmek pervaneli uçakla en hızlı jeti mukayese etmek gibi. Türkiye'nin aşırı nüfusunun ülkeye ayak bağı olduğunu söylerken, Türkiye ile Amerika'nın kıyaslanmasının da yanlış olduğunu belirtti "Nüfus 80 milyon kişiye doğru gidiyor. Bu bize büyük bir ayak bağı oluyor. 50-60 milyonda kalsaydık çok daha zengin olurdu bu ülke" dedi.

20 Haziran 2015 Cumartesi

SA1440/KY27-ŞT8: Hiç Bir Şavkar Değil, Hiç Bir Yazı Değil… 'Hotel Glasgow'

"Tam içten dışa doğru yapılmış bir yolculuk diyebileceğimiz yerde dıştan içe yönelerek yapılan bu yolculukta hep bir yabancıyı gözlemek ise hiç de şaşılacak bir şey değil."



Sözgelimi Enis Batur’un ya da Semih Gümüş’ün ya da Murat Gülsoy’un uzun dönemlere yayılan, yazıyla sımsıkı kapanıp açılan anlatılarını- denemelerini- saymazsak, yakın zamanlarda okuduğumuz Şavkar Altınel’in Hotel Glasgow’u yüze yüze yorgun düştüğümüz yazı(n) denizinde bir ada gibi çıkıyor okurun karşısına. 

Bütün minnetsizliği ve hatta yazının satır aralarına sızan ölçülü umursamazlığıyla bile böyle sağaltıcı bir bütünlüğü var bu kitabın. İlk elde oldukça soğuk ve epeyce de uzakta durarak mesafelenen – hatta belki aralanan- bir konuşma – anlatma- ihtiyacı dikkatimizi çekiyor Hotel Glasgow’da.

SA1439/KY5-PT64: Tasavvuf; Bir Düşünce Virüsü/ Mısır ve Hermes Okulu

 بسم الله الرحمن الرحيم
Bismillahirrahmanirrahim

“Tasavvuf” İslâm dünyasına hicri II. asırdan itibaren girmeye başlamış bir “düşünce virüsü"dür. 

***

Sonsuz Ark'ın Notu:
Bu çalışmanın içeriği kanıtlanmamış varsayımlara dayanmaktadır. Seçkin Deniz

Mısır ve Hermes Okulu

Günümüz bilim dünyasının, nasıl olup da ortaya çıktığını açıklayamadığı Mısır uygarlığı, hem Mu, hem de Atlantis imparatorluklarının bu topraklar üzerinde kurdukları iki ayrı koloninin tufandan sonra, zaman içerisinde birleşmeleri ile meydana geldi. Her iki kolonide de başlangıçta tek Tanrılı din ve Ezoterik öğreti geçerliyken, Mu kolonisi bir süre sonra yozlaştı ve çok tanrılı inanca geçti. Atlantis kolonisi ise, Kermes (Toth) tarafından kurulmuştu ve Osiris Dini'ni uyguluyordu.[1] 

SA1438/SD265: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 52 (11-15 Nisan 2012)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”

  (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz)

11-15 Nisan 2012
  ( 414Tweet)

Ragıp Soylu @ragipsoylu
15 Nisan 2012
22296. 1942'de Baltimore'da toplanan siyonist kongre yahudiler icin devlet ister. Fakat nazilerin katliamı o sıra bilinmemektedir. İlginc.

15 Nisan 2012
22295. gece... karanlığı senden sanıyorlar... oysa karanlık istedikleri kadar çok düşüncelerinde... düşüncelerinin tanrıları var Allah'tan başka...

19 Haziran 2015 Cuma

SA1437/TG128: Breaking the Silence - Sessizliği Kırmak: İsrailli Askerlerin İtirafları/ El-Halil 2005-2007/ 8. Bölüm

      “Bizimle gönül birliği bulunan, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te Eylül 2000 tarihinden itibaren görev yapmış askerlerin itiraflarını topluyor ve yayınlıyoruz.” 
Taciz, Yağma, Aşağılama, Dayak, İşkence, Öldürme, Yaralama, Sûikastler, Özel Mülklere Verilen Zararlar…

“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”

Askerler görev başında başlarından geçenleri anlatıyor:

İtiraf-21

Bakın bunu yapamazsınız. Bu çocuklara yapabileceğiniz bir şey değil. Çok fazla güç kullanımı çocukların zihnini tahrip eder. Sonra olaylara tamamen bozuk bir şekilde bakmaya başlarlar. Diğer yandan, bilirsiniz, kendinizi dışarıya o kadar kapamışsınızdır ki birdenbire o gerçeklikle karşı karşıya kalırsınız. Birden kendinizi Kudüs’teki merkez otogarında bulursunuz ve şöyle düşünürsünüz: “Hey, bu olan bitenler de neyin nesi?” 

SA1436/KY26-CA8: Seçim İrfanı

"Tarihi bir sorumluluğu yeniden tanımlama zamanında olduğumuzu düşünüyorum. Çocuklarımızın yüzyılının umutlarını ve iyiliğe inancımızı yitirmemeliyiz."


Seçimin ardından söylenmemiş söz, yapılmamış yorum kalmadı sanki. Bir taraftan nokta konulmuş bir seçim gündeminden söz edemiyoruz, seçim sonrası belirsizliği sürüyor. Hâlâ hükümet konusunda belirleyici bir parti olan AK Parti’nin düşen oy oranı üzerine de fazlasıyla yorum yapıldı. Bunlara ekleyebileceğim en az birkaç cümle var tabii. Mutlak, kazanılıp paket edilmiş ve öylece garanti altına alınmış bir başarı yok; siyaset söz konusu olduğunda mutlak, değişmemesi gereken bir fikir, bir düşünce özgürlüğü paketinden de söz edilemeyeceği gibi. Siyaset sürekli halka kendini beğendirmek zorundadır. Halk sınar, kendi kendini de sınar hatta yanıltır. Halk biziz, hepimiz.

SA1435/KY28-ATA17: Yaşamımdaki Süleyman Demirel

"Süleyman Demirel’i, politik tarihe geçmiş "Dün dündür. Bugün bugündür”, “Yollar yürümekle aşınmaz”, “Binaenaleyh" gibi benzeri ünlü sözleri ile hatırlayacağız."


Allah Rahmet eylesin, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel benim hayatımın ergin döneminin değişmez politikacısıydı.

1964 yılında Ragıp Gümüşpala’nın vefatı ile Adalet Partisi’nin başına geçtiğinde ben daha 16 yaşındaydım,  Süleyman bey de 40. Ertesi sene hükümeti oluşturmayı başarmış ve 41 yaşında Türkiye’nin en genç Başbakanı olmuştu. 

18 Haziran 2015 Perşembe

SA1434/SD264: "kanaat sahibi olmak"/ 05.06.2006/ 502. patika


...insanın kanaatleri, insanın fikirlerinin pişmesinden sonra gerçek hakkında isabet kaydederler...
...her insanın, hemen her konuda ürettiği veya edindiği kanaatleri vardır ve insan bu kanaatlere göre yaşar...
...iç ve dış ayar mekanizmaları daima insanın içinde bulunan kanaatlerin katı/tutucu yönetiminde çalışır durur...
...insan ister üreterek, isterse edinerek içinde barındırdığı tüm kanaatlere, tamamen uygun davranabileceği gibi, kısmen de uyabilir...
...illa ki; insanın kendi ürettikleri fazlaysa, onlara uyma ihtimâli yükselecektir...
...edindikleri fazlaysa, bizâtihi taşınan kuşkuyla beraber, o kanaatlerin yaptırım gücü çok fazla olmayacak ve fırsat bulunduğu vakit zihinde bertaraf edileceklerdir...
...işin özü kişinin kendi emeğiyle kazandığına daha fazla itibar ettiği gerçeğinde saklıdır...

SA1433/KY1-CÇ125: Hasırlı/ Roman- Bölüm 1-6

"Yazgım kadınlara eşlik içinmiş; bunu şimdi daha iyi kavradım. Bu yerde, bu kadınlar cehenneminde daha bir iyi anlaşılıyor her bir şey."

“Cinayet etmedi cânı gibi anın câm
Boguldı seyl-i belaya tagıldı erkânı”
Taşlıcalı Yahya

BÖLÜM BİR
6

“Dıt.. sus! Şimdi kulağını iyice bana ver.. bir sorduğumu bir daha sormam! İlk soru: insanlara alışmış, insanların kendisinden yararlandığı şeyler?”

“Kaç harf?”
“Altı!”
“Dilimin ucunda.. şeyy!”

Dillerinin ucunda olur hep. Tam söylemek üzeredir. Bir boşboğaz çıka gelir, söker alır dilinin ucunda olanı: EVCİL.

Seçkin Deniz Twitter Akışı