25 Haziran 2015 Perşembe

SA1456/KY8-DY2: İsrail'in Özür Ajandası- Mavi Marmara

İsrail'in Özür Ajandası, yazarımız 'Dilek Yaraş’ın 'Kır Zincirlerini Mavi Marmara' adlı kitabından alıntılanmıştır, 19 Mart 2013'ten itibaren İsrail'in Türkiye'den özür dileme sürecini günce'lemektedir.
Seçkin Deniz, Sonsuz Ark, 25.06.2015

Netanyahu, Obama'nın refakatinde telefonla Erdoğan'dan özür dilerken, 
Havalimanı'nda bir mekan, İsrail, 22 Mart 2013

İsrail'in Özür Ajandası

19 Mart: Eski İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon, "İsrail’in, Türkiye'den özür dilemeye hazır olduğunu duyurdu. Bu haber Türk medyasında “İsrail, Türkiye’ye zeytin dalı uzatıyor” şeklinde yorumlandı. 

20 Mart: Üç günlük bir Ortadoğu gezisine çıkan ABD Başkanı Barack Obama, Tel Aviv’de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Kudüs’te İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, Ramallah’ta Filistin Yönetimi Lideri Mahmud Abbas ve Başbakan Salam Feyyad, Amman'da da Ürdün Kralı Abdullah ile görüştü.

ABD’nin Ortadoğu politikları ile İsrail-Filistin barışı, İsrail-Türkiye ilişkileri, İsrail’in güvenliği ve Suriye’deki durumun ele alındığı görüşmelerde İsrail kamuoyuna, Amerika’nın sonsuza kadar İsrail’in dostu olduğu mesajını veren Obama, ABD ile İsrail’in ilişkisini  “ebedi ittifak”' olarak tanımladı. 

Bu ziyaretten çok memnun kalan Cumhurbaşkanı Şimon Peres yemekli bir toplantı düzenledi ve Başbakan Netanyahu ile Genelkurmay Başkanı, MOSSAD Başkanı gibi üst düzey isimlerin katıldığı bu toplantıda Obama’ya “İsrail'in güvenliğine yaptığı katkılardan ötürü”  liyakat madalyası taktı. Peres, madalya töreni sırasında, Amerika’nın Kudüs’ü İran tehdidinden koruyacağına ikna olduğunu söylerken İran rejiminin tüm dünya için büyük bir tehdit olduğunu vurguladı.

21 Mart: Obama’nın Abbas ile yaptığı ortak basın açıklamasında yer alan ''Hamas, Filistin'i inşa etmek değil, İsrail'i yıkmak istiyor'' sözleri Hamas ve Gazzeliler tarafından tepkiyle karşılandı. 

22 Mart: Netanyahu, Erdoğan’a telefon ederek Mavi Marmara baskını nedeniyle Türk halkından özür dilediğini bildirdi. 

Ürdün'ün başkenti Amman'da Kral Abdullah ile birlikte basın toplantı düzenleyen Obama, İsrail’e Türkiye’nin Ortadoğu’nun güvenliği bir yer olması işbirliği yapmalarının her konuda aynı fikirde oldukları anlamına gelmediğini belirtti.  

Netanyhahu’dan “özür” telefonunun geldiği saatlerde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı TMK soruşturma bürosunca yürütülen, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve bazı MİT görevlileri hakkındaki soruşturmada takipsizlik kararı verildi.

İsrail’in özrüyle eş zamanlı olarak gelen bu takipsizlik kararı birçok kimsenin kafasında soru işaretleri doğurdu. 

Gazeteci Levent Gültekin, twitter hesabında bu durumu sorgulayarak İsrail’in özrünün kabulünün Hakan Fidan’a verilen takipsizlik kararı ile ilintili olabileceği mealinde bir yorum yaparak kafalardaki soru işaretlerini kelimelere dökmüş oldu. Kendisine telefonla ulaşıp bu sözlerini biraz daha açmasını istediğimde şunları söyledi Gültekin: 

“Savcının Hakan Fidan hakkındaki soruşturmadan vazgeçmesi ile aynı saatlerde İsrail’in özrü geldi. Buna tamamen tesadüf diyebilir miyiz? Geçmişte olup bitenleri bir tarafa bırakırsak elbette tesadüf de olabilir… Fakat Cemaatin yargı üzerindeki etkisi ve kontrolü bilinen bir şey. Yine cemaatin Hakan Fidan'a bakışı, yaklaşımı da herkesin malumu. Diğer taraftan, İsrail'in Hakan Fidan hakkındaki düşüncelerini de biliyoruz. Cemaatin dünya çapındaki kazanımlarını muhafaza etmek için İsrail ve Yahudi lobisiyle iş tuttukları da ortada. Öte yandan, MİT'e soruşturma olayı patlak verdiğinde, Hüseyin Gülerce’nin "Belki de savcı dış odakların adamıdır!" mealindeki açıklamaları da ortada… Bir diğer dikkat çeken nokta ise cemaate yakın medyanın Hakan Fidan yorumları.. Bütün bunları bir araya  getirdiğimizde ortaya çıkan resim pek tesadüfmüş gibi durmuyor ve ‘Bu kadar da tesadüf olabilir mi?’ diye soruyor insan. Elimde kanıt yok tabii ki, ama bütüne bakınca ortaya çıkan manzara bu. Sonuçta geçmişte alınan tutumlara bakarak bugün gerçekleşen bir olayı yorumluyoruz…” 

23 Mart: ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Netanyahu ile İsrail-Filistin barışını konuşmak üzere Kudüs’e gitti.   

Ahmet Davutoğlu ve John Kerry arasındaki telefon görüşmesinde, Türkiye- İsrail ilişkileri ile Kıbrıs ve Irak’taki gelişmeler ele alındı. 

Netanyahu resmi Facebook sayfasında, Türkiye’den özür dilemelerinin sebebi olarak, Suriye’deki kimyasal silahların radikal grupların eline geçmesi endişesini ve bölgesel tehditleri gösterdi. İsrail Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Yaakov Amidror da, Türkiye ile Suriye konusunda daha fazla işbirliği yapmalarının zorunlu olduğunu söyleyerek Netanyahu’ya destek verdi. 

24 Mart: John Kerry, yazılı bir açıklama yaparak, Türkiye-İsrail ilişkilerinin biran evvel normalleşerek, İsrail’in bölgede karşılaştığı sorunların çözümüne ve bölgesel barışa katkı sağlamasını umduklarını belirtti. 

ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından New America Foundation’dan araştırmacı Steve LeVine, Hürriyet gazetesine İsrail’in 5 milyar varillik petrol ve doğalgaz rezervinin hangi ülke üzerinden ihrac edileceği konusunda  arayış içinde olduğunu söyledi. 

İsrail ordusu, askeri araçlarına ateş açılması üzerine Suriye ordusuna ait askeri mevziyi vurduklarını ve gerilimin artacağı ihtimaline karşılık Golan'atakviye birlikleri gönderdiklerini duyurdu. 

25 Mart: İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Emira Oron, ihtiyaç malzemelerinin Gazze’ye girişine izin verdiklerini bildirdi.

Anadolu Ajansı muhabirine konuşan El-Halil Vakıflar Müdürü Zeyd el-Caberi, İsrailli yetkililerin, İbrahim Camisi'ni (27-28 Mart'taki Hamursuz Bayramı nedeniyle) Filistinlilerin ibadetine kapatacaklarını ve Yahudi yerleşimcilerin ibadetine tahsis edeceklerini bildirdiklerini söyledi. 

İsrail hükümeti, Filistin'in BM’de ''gözlemci devlet'' statüsü kazanmasına tepki olarak (Filistinlilerin elektrik borçlarını ödemedikleri bahanesiyle) el koyduğu Filistinlilere ait aylık 125 milyon dolar vergi gelirini serbest bıraktığı açıkladı. 

26 Mart: İsrail, Gazzeli balıkçıların avlanma sınırlarını, Gazze’den İsrail topraklarına roket atıldığını ileri sürerek 3 mile indirdi. 

27 Mart: Filistin ve İsrailli iş adamları arasındaki problemlerin çözmü için Kudüs Uluslararası Tahkim Merkezi'nin başkanlığına seçilen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, imza töreni için Kudüs’e gitti.  

28 Mart: Davutoğlu’nun İsrail’in özür dilemesinden birkaç ay önce İsrail’e giderek müzakerelerde bulunduğuna dair haberler TC Dışişleri Bakanlığı tarafından bir açıklamayla yalanlandı. Açıklamada, iddiaların provokatifliğine vurgu yapıldı ve bu haberlerin asılsız iddialarıyla ünlü marjinal bir gazetenin İran kaynaklarına dayandırarak yaptığı hayal ürünü iftiralardan ibaret olduğu bildirildi. 

29 Mart: 50 yaşın altındaki Filistinlilerin Mescid-i Aksa’ya sokulmamasını protesto eden Filistinliler ile İsrail polisi arasında arbede yaşandı. 

İsrail ile tazminat görüşmeleri yapılması için oluşturulan komisyonun başkanlığına Bülent Arınç getirildi. 

31 Mart: Filistinliler, Mescid-i Aksa'nın avlusunda ibadet etmek isteyen Yahudi yerleşimcilere engel oldu. İsrail polisinin duruma  elektrikli tabanca ile müdahale etmesi sonucu bazı Filistinliler yaralandı, 10 Filistinli de gözaltına alındı. 

Netanyahu, İsrail’in Akdeniz'de kurduğu Tamar kuyusundan çıkardığı doğalgazı borularla İsrail'e aktarması üzerine yaptığı açıklamada, ülkelerinin enerji bağımsızlığı yolunda dev bir adım attığını vurguladı.  

Enerji Bakanı Taner Yıldız, İsrail'de bulunan doğalgaz hakkındaki sorular üzerine, bölgede geliştirilen doğalgaz ve petrol projelerine kayıtsız kalamayacaklarını ama bu konun fazla konuşulmasının İsrail’in özrünün gerekçelerini gölgeleyeceğini düşündükleri için şimdilik sadece izlemekle yetindiklerini vurguladı. 

Taner Yıldız, 2012 yılında, İsrail ve Rumlar tarafından Akdeniz’de çıkarılacak doğalgazın Türkiye üzerinde Avrupa’ya taşınması planına karşı çıkarak: “Mavi Marmara konusu bu hale gelmeseydi yürütülebilecek çok fazla ortak proje vardı. Ama bu doğalgaz 9 tane canımızın taşıyabilecek durumda değil.” demişti.

1 Nisan: Dünya gazetesine açıklama yapan Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Başkanı Çetin Nuhoğlu, “"İsrail ile yaşanan bu olumlu gelişmelerden dolayı İsrail'in Hayfa Limanı'nı çok sık kullanabiliriz ve bizim için önemli bir liman olabilir. Hayfa Limanı'ndan Ürdün'e, Ürdün'den de Türkiye'ye geri mal taşınabilir. Hayfa Limanı bizim için bir aktarma limanı olabilir. 

Hayfa Limanı ile Türk limanları arasında nasıl bir Ro-Ro hizmeti başlatılabileceğinin analizlerini yapıyoruz. Şu anda bir süreç haritası hazırlıyoruz. Ben bu konuda umutluyum. İki ülke arasında taşıma yapılması ekonomiyi canlandırır, barış getirir ve ilişkileri geliştirir." dedi.

UND eski Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Yılmaz, Nuhoğlu’nun bu sözlerine karşı Ulaşım gazetesine yazılı bir açıklama gönderdi. Açıklamasında, İskenderun - Hayfa hattı ro-ro taşımalarının 19 Kasım 2012 tarihinde başladığını hatırlatan Yılmaz, “Sisa Denizcilik tarafından İskenderun Limakport Limanı’ndan Hayfa Limanı’na ro-ro seferleri başlatıldı. 

10 Aralık 2012’de düzenlenen törenle yapılan ikinci açılış ise Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı katılımıyla gerçekleşti. Karşılıklı olarak, haftada iki sefer yapılıyordu. İskenderun’dan çıkan 120 araç kapasiteli ro-ro gemileri önce Hayfa Limanı’na uğruyor, daha sonra Mısır’a gidiyordu.” dedi.

2 Nisan: İsrail cezaevinde tutuklu kanser hastası 64 yaşındaki Meysere Ebu Hamdiye hayatını kaybetti. 

Mavi Marmara şehitlerinin ailelerini Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun konutunda ağırlandı. Ailelerin süreç hakkında bilgilendirildiği ve görüşlerinin dinlendiği davete Bülent Arınç ve İHH yetkilileriyle, bazı Mavi Marmara yolcuları da katıldı. 

3 Nisan: Suriye sınırından İsrail'e top atışı yapıldığı, İsrail'in de buna karşılık verdiği bildirildi.

Gazzeliler Ebu Hamide'nin ölümünü protesto ettiler. Hamas liderlerinden İsmail Rıdvan, uluslararası kamuoyunu İsrailli liderler aleyhine dava açmaya çağırırken, Filistinli direniş gruplarını da Filistinli mahkumlarla takas yapabilmek için İsrail askerlerini kaçırmaya çağırdı. 

İsrail radyosundan yapılan açıklamada, Gazze'den İsrail'in güneyine iki füze atıldığı ama can kaybı olmadığı belirtildi.

İsrail savaş uçakları, Gazze'nin doğusundaki boş arazilere füze attı. Bu saldırının Gazze'den atılan füzelere karşılık olduğu ileri sürüldü.

Bülent Arınç, Mavi Marmara saldırısında yakınlarını kaybedenlerin İsrail’in özürünü “fevkalade” sevinçle karşıladıklarını söyledi.

Filistin Esirler Yüksek Kurulu tarafından yapılan açıklamada, Ramon ve Nefha hapishanelerindeki gardiyanların kötü muamelesini protesto etmek için 50 kişiyle başlayan açlık grevinin, Ebu Hamdiye'nin ölümünden sonra diğer hapishanelere de yayıldığı bildirildi.

Mavi Marmara gazilerinden birinin Türk basınında yer alan ''Tahsil edeceğim tazminatı, Filistin'de Hamas'a ellerimle teslim edeceğim'' şeklindeki sözleri İsrail basını tarafından “Tazminatı, İslami cihad örgütü Hamas’a verecek” vurgusu ile kullanıldı.

4 Nisan: İsrail cezaevinde hayatını kaybeden Filistinli mahkum Ebu Hamdiye'ye yapılan otopside, kanser hastalığının Hamdiye'nin bütün vücuduna yayıldığı ve ölümünde tıbbi ihmalin olduğu ortaya çıktı.

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman, İsrail’in Ebu Hamdiye'nin ölümüne neden olan ihmallerini kınayarak, uluslararası kamuoyunun, İsrail’e Filistinli mahkumlara kötü muamele etmeye son vermesi için baskı yapması gerektiğini vurguladı. 

Batı Şeria'daki protesto gösterilerine katılan 17 yaşındaki iki Filistinli genç, İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, iki gencin ölümünden ve ülkede tırmanan gerginlikten İsrail'i sorumlu tuttu. 

7 Nisan: Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimciler, Beytüllahim kentinde cami duvarlarına "Araplardan intikam alınacak", "Bedel ödenecek" şeklinde  tehdit edici sloganları  yazdılar. 

ABD Dışişleri Bakanı Kerry, Çırağan Sarayı'nda düzenlenen basın toplantısında, Türkiye ve İsrail’in ABD için hayati öneme sahip müttefikleri olduğunu vurgulayarak, iki ülkenin ilişkilerinin normalleşmesinin daha büyük işbirlikleri için kapı açabileceğini söyledi. 

Filistin Devlet Başkanı Abbas, kendisini Ramallah’ta ziyaret eden Ortadoğu Dörtlüsü Temsilcisi Tony Blair'e barış müzakereleri hakkında bilgi verdi.  

8 Nisan: John Kerry ile Mahmud Abbas biraraya gelerek, İsrail’le barış müzakerelerinin yeniden başlamasını görüştüler. Abbas, müzakerelere başlamadan önce Filistinli siyasi mahkumların serbest bırakılmasını istedi.  

Mavi Marmara mağdurları, basın toplantısı düzenleyerek özür ve tazminat konusundaki görüşlerini kamuoyu ile paylaştı.

İsrail yönetimi Gazze'den atılan roketleri gerekçe göstererek Kerem Şalom Sınır Kapısını süresiz olarak kapattı.

Yediot Ahronot gazetesinin haberine göre, Türkiye ile Irak ve Ürdün arasındaki nakliyatlar Suriye’deki iç savaş nedeniyle İsrail üzerinden yapılıyor. Gazetenin haberine göre, bu hattaki TIR’ların sık sık saldırıya uğraması nedeniye Türkiye ve İsrail yetkilileri gizli bir anlaşma imzaladılar. Bu anlaşmaya göre, Irak ve Ürdün’e gidecek mallar Mersin Limanı’ndan İsrail’in Hayfa ve Aşdod limanlarına daha sonra da İsrail TIR’larıyla Ürdün ve Irak’a naklediliyor. Gazeteye göre bu rota üzerinden son aylarda yüz milyonlarca dolarlık sevkiyat yapıldı. 

9 Nisan: İsrail ordusu, yerlerini tespit ettikleri tehlikeli patlayacıları etkisiz hale getirmek gerekçesiyle, karadan tank ve buldozer, havadan keşif uçakları ve helikopterler eşliğinde Refah kentindeki Sofya Sınır Kapısı'ndan Gazze’ye girdi. 

İsrail heyetinin, “tazminat görüşmeleri” için yapacağı 11 Nisan tarihli Ankara ziyareti 22 Nisan’a ertelendi. İsrailli yetkililer bu ertelemenin Türk tarafının talebi üzere olduğunu vurguladılar.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Filistin lideri Mahmut Abbas, İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres ve İsrail Başbakanı Netanyahu ile 2010 yılından beri donmuş olan barış sürecini yeniden canlandırmak için görüşmeler yaptı

12 Nisan: Suriye'den İsrail'in Golan bölgesine top atışı yapıldığı, İsrail'in de buna karşılık verdiği öğrenildi.

İsrail Başbakanı Netanyahu, İsrail'in geçmişe nazaran daha fazla tehdit altında olduğunu öne sürdü.

14 Nisan: Başbakan Erdoğan, Mayıs ayının sonlarına doğru Gazze'ye gideceğini açıkladı.

Gazze-İsrail arasındaki tek ticari sınır kapısı Kerem Şalom bir günlüğüne açıldı.

Filistin Başbakanı Selam Feyyad istifa etti.

16 Nisan: Jerusalem Post gazetesi, Filistin Yönetimi'nin, Erdoğan'ın Gazze’ye gitmesine engel olmak için Amerika’da lobi yaptırdığını iddia etti. Gazeteye göre, Mahmud Abbas’ın danışmanlarından olan Ezzem El Ahmed da, yakında Ankara’ya gidecek olan Abbas, Erdoğan’ı Gazze’ye yapacağı resmi ziyaretten (Hamas’ı meşru göstereceği gerekçesiyle) vazgeçirmeye çalışacağını söyledi. 

Jerusalem Post, okuyucularına, geçtiğimiz ay adını veremedikleri Filistinli bir yetkilinin ağzından yaptıkları benzer haberin Filistinli yetkililer tarafından yalanlandığını ama şimdi açık kimliğiyle demeç veren El Ahmed’in de aynı şeyleri söylediğini vurguluyor.  

17 Nisan: ABD Kongresi'nin Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 2014 yılı bütçesiyle ilgili toplantıda milletvekillerinin sorularını yanıtlayan John Kerry, Türkiye ile İsrail arasında 22 Nisan’da başlayacak müzakerelerin iki ülkenin ilişkilerinin normalleşmesi açısından çok önemli bir gelişme olduğunu vurgulayarak, tazminat konusunun çözüleceğini ve her iki ülkenin büyükelçilerinin de görevlerine döneceğini umduğunu söyledi. 

19 Nisan: Türkiye'deki İsrail Temsilcilikleri Resmi Blogu’nda yer alan habere göre,  İsrail İstanbul Başkonsolosluğu, İsrail’in 65. kuruluş yılı etkinlikleri kapsamında Conrad Otel’de resepsiyon verdi. Başkonsolos Moshe Kamhi’nin ev sahipliği yaptığı resepsiyonda Tansu-Özer Çiller çifti ve eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin de bulunuyordu. Resepsiyonun açılışında her iki ülkenin milli marşları çalındı. Açılış konuşmasını yapan İsrail İstanbul Başkonsolosu Moshe Kamhi İsrail’in Mavi Marmara özründen sonra diyalogların başlaması gerektiğini vurguladı. 

15 Nisan: İsrail’de yayınlanan Yediot Ahronot gazetesi, Ankara-Tel Aviv arasındaki yumuşamanın üzerinden sadece birkaç hafta geçmiş olmasına rağmen binlerce İsrailli turistin daha şimdiden bu yaz tatillerini Türkiye’de geçirmek üzere turizm şirketlerini akın ettiğini bildirdi.

20 Nisan: Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Türkiye’ye geldi.

Haliç’teki Mavi Marmara gemisinde biraraya gelen Mavi Marmara şehitlerinin aileleri ortak bir basın toplantısı düzenlediler.

Çok sayıda televizyon kanalının geldiği toplantıda, aileler adına konuşan Çiğdem Topçuoğlu İsrail-Türkiye ilişkilerinin düzelmesinin tazminat şartına bağlandığı ve bu tazminat karşılığında tüm davaların geri çekileceği şeklindeki yaklaşımlara cevap verme zorunluluğu doğduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

“Mavi Marmara Şehitlerinin yakınları olarak, İsrail’in özrünün ardından gelişen süreçte; Mavi Marmara ve Gazze Özgürlük Filosu’nun yola çıkış amaçları görmezden gelinerek, tazminat meselesi üzerine, Türkiye ve dünya medyasında yapılan tartışmaları üzüntüyle karşılamaktayız. 

2 Nisan 2013 tarihinde Sayın Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun daveti ve ev sahipliğinde Sayın Bakan ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile bir araya geldiğimiz yemekte, hükümet tarafından süreçten ilk kez resmi olarak haberdar edilip muhatap olduğumuzu belirtmeliyiz.

Söz konusu toplantıda, tazminatla ilgili görüşülmelerden dolayı duyduğumuz rahatsızlığı bildirmemize rağmen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç başkanlığındaki heyetin apar topar bu görüşmeleri planması, süreç hakkında rahatsız edici beyanatlarda bulunulması, davalardan vazgeçileceği hakkındaki beyanatların tamamı bizim dışımızda olup karşı olduğumuz rahatsız edici ifadelerdir. 

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın bu sürece olumlu bir katkı sağlayacağını düşünmüyoruz.

Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıda evladını, babasını, kardeşini, eşini kaybeden bizler, saldırının üzerinden geçen 3 seneden sonra, Netanyahu’nun Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’dan özür dilemesinin ardından, şehit yakınları olarak adımıza rakamlar ortaya atılarak hesaplar yapıldığını ve tazminat meselesinin kamuoyunun gündemine oturduğunu görmekteyiz. 

Mavi Marmara’da şehit verdiğimiz yakınlarımız, Filistin davası için bugüne kadar mücadele eden ve bedel ödeyen binlerce Müslüman ile aynı amaçla yola çıkmıştı. Onlar, BM raporları ve uluslarası hukuk normlarında haksızlığı kesin bir şekilde kabul edilmiş olan ölümcül abluka nedeniyle gıdaya, ilaca, oyuncağa muhtaç mazlum mağdur Filistinlilere yardım götürmek, çocuklara park yapmak, Gazzeli kardeşlerimizle kucaklaşmak amacındaydı. 

Bazısı kendisi de yetim büyümüş olan yakınlarımız, yetim çocukları sevindireceklerdi…

Onlar, dünyanın dört bir yanından insanlığın yardımı ile beraber sevgisini ve vicdanını da Gazze’ye taşıyorlardı. Ancak, İsrail askerleri Mavi Marmara gemisine yaptıkları saldırı ile insanlık tarihine bir vahşet daha eklediler. 

İnsani yardım gönüllüsü olan silahsız ve savunmasız yakınlarımızın üzerine, saatlerce ve pervasızca kurşun yağdırdılar. Yaralı durumda olanlara yakın mesafeden ateş ederek, kasten ve taammüden onları şehit ettiler. Mavi Marmara gemisinde vahşeti canlı yayında seyredilen bir katliam yaşandı. İnsanlığa karşı işlenen bu suçun özrü olamaz! Devletler arasında uluslararası hukuk teamülleri gereği yapılan görüşmeler bizlerin hukuk mücadelesine etki edemez.  

Dolayısıyla, İsrailli komutanlar hakkında devam eden ceza davamız ve tüm diğer hukuki süreçlerden özür ve tazminat karşılığında vazgeçeceğimiz iddiasını, bizlere yapılmış bir hakaret olarak görmekteyiz.

İsrail neredeyse 70 yıldır Nazilere -tek tek takip ederek- hesap sormaktadır. İşlemiş oldukları suçlar nedeniyle ödedikleri tazminatın yüksekliği bir yana, halen bulunan her Nazi 90 yaşında bile olsa İsrail tarafından yargılanıp cezalandırılıyor. Bunu son Nazi’ye kadar sürdüren İsrail’in, kendi katliam ve suçunu hemen kapatıp hızlı bir şekilde bu sorumluluktan kaçmaya çalıştığını görüyoruz. 

Kaldı ki, bölgede İsrail’in zulmünün devam ettiğini, Gazze’nin İsrail askerlerinin kuşatması ve her daim müdahalesi altında olduğunu, Kudüs’ün asli kimliğinin değiştirilmeye çalışıldığını,  kısacası Filistin’de kardeşlerimizin her geçen gün daha da büyük acılar çektiğini de görmekteyiz. Dolayısıyla, Filistinli kardeşlerimiz üzerindeki abluka kaldırılmamış ve Filistin topraklarında mağdur edilen insanların haklarının iadesi için hiçbir adım atılmamışken, İsrail ile tazminat görüşmesi yapılmasını şehitlerimize bir saygısızlık olarak görmekteyiz. 

Mavi Marmara insanlık onurunun bir sembolüdür! Filistin halkı da en az diğer halklar kadar yardıma muhtaç olmadan özgürce seyahat ederek onurlu bir yaşamı hak ediyor. Dolayısıyla Mavi Marmara’yı, Filistin ve Kudüs davasının bir parçası ve şehitlerimizin emaneti olarak gördüğümüzü ve bu davanın, hayatımız boyunca yılmaz savunucusu olarak mücadelemizi sürdüreceğimizi, İsrailli asker ya da sivil sorumluların cezalandırılmasını talep eden davalarımız dâhil olmak üzere hiçbir davamızdan vazgeçmeyeceğimizi kamuoyuna duyururuz. 

Toplantının sonunda özel olarak görüştüğümüz aileler, her ne kadar Bülent Arınç’ın davranışlarından ötürü hayal kırıklığına uğramış olsalar da, Başbakan Erdoğan’ın ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun samimiyetlerine güvendiklerini ve kendilerini bu “kutsal” davalarında yalnız bırakmayacaklarına inandıklarını ifade ettiler.  

Mavi Marmara şehitlerinin ailelerinin düşüncelerini bildiren bu önemli basın duyurusu, sadece birkaç televizyon kanalında ana haber bülteninde 1-2 dakika arasında yer aldı. (ATV, TRT1, TRTTürk, TRTHaber, TGRTHaber, ShowTv, SkyTürk, FlashTv, BeyazTv, KanalTürk, Samanyolu, SamanyoluTv, BugünTv ve ÜlkeTv’de hiç yer almazken, TvNet’de 10-15 sn (giriş bölümündeki haber özetinde), CnnTürk’te 2 dk, FoxTv’de 1dk, HilalTv’de 2dk, Kanal7’de ve Kanal24’de 1,5dk, HaberTürk’te ise 2,5 dk yer aldı.)

21 Nisan: Ailelerin basın duyurusu sadece Milli Gazete’nin ilk sayfasında göbekten hakkıyla görünürken, diğer gazetelerin arka sayfalarında en fazla yarım sayfalık yer kapladı. 

Rum Simerini gazetesinin haberine göre, Rum bakanların İsrail Başbakanı Netanyahu'yla yaptıkları görüşmede, Netanyahu, İsrail doğalgazınınAvrupa’ya Türkiye üzerinden götürülmesinin söz konusu olmadığını net bir biçimde açıkladı. 

Sunday Times gazetesinin haberine göre, İsrail’in ABD Başkanı Barack Obama’nın aracılığıyla Türkiye’den özür dilemesi ve iki ülke arasında normalleşme sürecinin başlamasının gerçek nedeni İsrail’in Ankara’daki Akıncı Hava Üssü’nü kullanmak istemesiydi. Bu iddia, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Levent Gümrükçü tarafından kesin bir dille yalanlandı.  

Hürriyet gazetesinin Washington temsilciğinin haberine göre, İsrail lobisi AIPAC, Türkiye ile İsrail arasındaki yakınlaşmanın yavaşlaması üzerine, Amerikan Kongresi’nin Temsilciler Meclisi kanadında, nükleer programından dolayı ABD tarafından İran’a uygulanan tek taraflı yaptırımlara rağmen Türkiye’nin Halkbank üzerinden İran’la ticareti artırdığı iddiasıyla, Türkiye aleyhine bir imza kampanyası başlatıldı. Kampanyaya 47 milletvekili imza verdi… Bu kampanya çerçevesinde yazılan mektupta, Türkiye’nin Hamas’la kurduğu ilişkinin endişelere de yer verilerek, Türkiye’nin Hamas’a sağladığı maddi destekten duyulan kaygı vurgulandı. Ve Türkiye’nin (Şubat ayı içinde T.B.M.M’den geçen) terör finansmanını önleme yasası konusunda gerekli yasal düzenlemeleri halen tamamlamadığından yakınıldı.

İsrail heyetinin ziyareti öncesi, Suriye Halkının Dostları Grubu Dışişleri Bakanları Toplantısı'na katılmak İstanbul'a gelen ABD Dışişleri Bakanı Kerry, toplantının sonundaki basın toplantısında , Türkiye ile İsrail’in tekrar yakınlaşmasının, İran ve Suriye konusunda kendilerine güç vereceğini vurgulayarak, Erdoğan’dan, Gazze ziyaretini (barış süreci açısından kritik olduğu gerekçesiyle) ertelemesini, ya da iptal etmesini istediğini söyledi. Kerry, Mahmud Abbas ve Ahmet Davutoğlu ile ayrı ayrı gerçekleştirdiği basına kapalı görüşmeler hakkında bilgi vermedi. 

John Kerry, İsrail’in Türkiye’nin hava üslerini kullanmak istediği haberleri hakkındaki düşüncesini soran gazetecilere, bu konuda yorum yapabilecek bilgiye sahip olmadığını, ama kamuoyuyla paylaşılmamış böyle bir görüşmeyle ilgili, gerçek bile olsa, yorum yapmasının uygun olmadığını söyledi. 

22 Nisan: İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun danışmanı Yaakov Amidror  ile özel temsilcisi ve emekli bir diplomat olan Yosed Ciehanover ‘den oluşan İsrail heyeti “tazminat” konusunda görüşmelerde bulunmak üzere  Ankara’ya geldi.

Önce Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu  ile görüşen heyet bu görüşmenin ardından Bülent Arınç’ı ziyaret etti. Başbakanlık’ta basına kapalı olarak gerçekleşen görüşme yarım saat sürdü. 

Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından bir açıklama yapan Arınç, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Gazze’ye gitmesini istememesini "Bu açıklama diplomatik açıdan mahsurlu ve yanlıştır… Bir Türk yetkilisinin ne zaman, nereye gideceğine hükümetimiz karar verir. Herhangi bir merciden izin almak veya onların olurlarını peşinen kabul etmek durumunda değiliz. Bunu Sayın Kerry de bilir, dünya da bilir ki Türkiye ne zaman, ne arzu ediyorsa bunu gerçekleştirecek güçtedir'' sözleriyle eleştirdi.

İsrail heyetiyle yapılan görüşmelerin gayet güzel gittiğini vurgulayan Arınç, tazminat miktarı hakkında henüz bir belirleme yapılmadığını ve konunun netlik kazanması için ikinci ve üçüncü görüşmelere de ihtiyaç olduğunu belirterek “Tazminat miktarı açıkça belirlenmedi ancak ödenecek miktar konusunda, bu meblağın hesaplanmasına yönelik usul ve esaslar görüşüldü, ilke ve parametreler belirlendi" dedi. 

Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ise, İsrail heyetiyle metin üzerinde anlaştıklarını ve önümüzdeki günlerde İsrail ve Türk heyetinin ikinci defa görüşüceğini söyledi.


Dilek Yaraş, 25.06.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar

Dilek Yaraş Yazıları





Seçkin Deniz Twitter Akışı