28 Şubat 2018 Çarşamba

SA5718/KY56-HS12: Vahdet'ül Vücud/ Kadim Güneş Kültü Ritüelleri; Buğday-Ekmek, Üzüm-Şarap (Çorba)

Sonsuz Ark'ın Notu:
Adem'in bildiklerini bilseydik, neler değişirdi bilmiyoruz, ama en azından ondan günümüze dek Allah tarafından dünya ve ahiret mutluluğumuz için gönderilen tek din olan İslam'ın aslında tam olarak ne olduğunu çok iyi bilirdik. Evet, tahrif edilmesine Allah'ın izin vermediği Hakiki İslam'ın anlatıldığı son kitap Kur'an var elimizde, ancak onu da küfrün, yani zulmün, yani karanlığın en vahşi, en şeytanî yetenekleri ile okunmaz, anlaşılmaz diyerek, önceki kitaplar gibi insandan uzaklaştırdılar. Gönderilen peygamberleri yalanlayanlar, öldürenler kim idiyse onlar hep birbirlerine şeytanın yolunu öğrettiler binlerce yıl, biz Adem'in bildiklerini bilmemekle büyük bir zaaf içerisinde onların bize ne yapmayı tasarladığını fark etmekte çok zorluk çektik, halen de çekiyoruz, ama aramızda iğne ile kuyu kazar gibi çalışan ve akleden samimi insanlar da var ve aramızdan birileri şeytanın yolunda çalışıp çabalayanların birbirleri ile ilişkilerini görebiliyor artık ve anlatmaya çalışıyorlar. Aşağıdaki yayında, maksadı bu zemin olmak üzere, emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.
Seçkin Deniz, 28.02.2018


* Sembolik olarak ekmeği yiyenlerin hepsi bir anlamda birer Christ (Güneş Tanrısı) oluyorlar ve hep birlikte onun vücudunu oluşturuyorlar ve her biri onun bir parçası.. Vahdet'i vücûd.


* "Benim mezarımın toprağından buğday biter de, sen o buğdaydan ekmek yaparsan onu yiyince sarhoşluğun artar.." Mevlana

SA5717/KY34-EE33: Sefer ve Allah'ın Yardımı

 بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم



Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

Âlemlerin Rabbi, Mevlâmız olan Allah’a hamd, örnek kulu, son Resûlü Hz. Muhammed Mustafa’ya salat ü selâm ile sözlerime başlarım.

 "İhyâ-y-ı dîn ile olur bu milletin ihyâsı ve zaferi…"

Allah Mü’minlere, kendilerinden öncekiler nasıl imtihana tabi tutuldularsa aynı şekilde Müslümanların da imtihandan geçirileceklerini; iman ve cihad, sıkıntı ve meşakkat, sabır ve direnme ve sırf Allah'a yönelme yolunu bildirmiş, arkasından zafer ve daha sonra da Cennet mutluluğunun geleceğini  haber vermiştir. Müslümanların öncelikle Allah’ın yardımını hak edecek bir hale/kıvâma ulaşmaları gerekiyor.

SA5716/Sonsuz Ark-YD88: Evrim Kuramı Yeniden Değerlendirilmeli mi?

Sonsuz Ark'ın Notu:
İnsan aklı her şeyi sorguladığı gibi kendi aklını da sorgular; aşağıdaki çeviri, insan aklının Darwin'in Evrim Teorisi'ndeki boşluklar dolayısıyla ortaya çıkan eleştirileri karşıt görüşler olarak nasıl ifade ettiğini göstermektedir... Darwin'in aklını yine başka insanların aklı yenmektedir, bilimsel devinim böyledir, böyle olacaktır... Ki insanların bundan çıkarması gereken ders, her teorinin gerçeği tam olarak kavramak/tanımlamak adına iddialı olamayacağı gerçeğinin tescil edildiği gerçeğidir.
Seçkin Deniz, 28.02.2018


“Evet, acilen evrim teorisi yeniden değerlendirilmeli” 
Kevin Laland, Tobias Uller, Marc Feldman, Kim Sterelny, Gerd B. Müller, Armin Moczek, Eva Jablonka, John Odling-Smee

Kevin Laland ve diğerleri genişletilmiş bir evrimsel çerçeve olmadan, teorinin en önemli mekanizmalarının dışarıda kalacağını düşünüyorlar.

Charles Darwin genlerin varlığından haberdar olmadan doğal seçilim yoluyla evrimi tasavvur etti.  Şimdi ise ana akım evrim teorisi neredeyse tamamen genetik kalıtım ve gen frekanslarındaki değişim sürecine odaklanır hale geldi.

SA5715/KY37-AZ258: ABD ve Rusya: Büyük “Kayıkçı Kavgası”

"Sakın, kimse bizi günü birlik taktiklerle tehdit etmesin, refleksimizi de test etmesin, bu işin sonu, herkes için kötü olacak…"


 “Kayıkçı kavgası”eski günlerde Eminönü-Karaköy arasında çalışan kayıkçıların, birbirine zarar vermeyen ama halkın dikkatini üzerlerine çeken “sözde kavgalarından” kaynaklanan bir deyim. Sonrasında bunun işe yaradığını gören yankesicilerin de halkın arasında kavga ediyor(muş) gibi yapıp dikkatleri dağıttığı ve bu arada meraklıların ceplerini boşalttıkları da bilinir.

Yani, kavga varmış gibi görünür ama sonucu yoktur.

“Küresel sistem”deki gelişmeler ABD-Rusya “çekişmesinin”(!) giderek bir kayıkçı kavgasına dönüştüğünü gösteriyor. Kavgayı seyredip, ona göre vaziyet alan devletler ise cepleri boşaltılan meraklılar gibiler…

SA5714/KY69-EY35: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


SA5713/KY38-SevDur127: İslamî STK’larda Değişim: Adanmışlıktan Uzmanlığa



Takdim

Son yıllarda İslami STK’ların önemli bir değişim içinde olduğu dikkat çekerken “büyüme ve değişim sürecini yönetmek” bu STK’ların önündeki en temel yönetim meselelerinden birisi olarak çıktı karşımıza. İLKE Derneği bünyesinde kurulan Kurumsal Yönetim Akademisi (KYA) gönüllü kuruluşlar alanında var olan sorunlar, yeni gelişmeler ve geleceğe hazırlık kapsamında tespitler yaparak çözüm önerileri sunmak amacıyla faaliyete başladı. 

Bu kapsamda İstanbul Medeniyet Üniversitesi öğretim üyesi ve İLKE Yürütme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Lütfi Sunar tarafından “Türkiye’de İslami STK’ların Kurumsal Yapı ve Faaliyetlerinin Değişimi” adlı araştırma gerçekleştirildi. Rapor 3 Mart 2018 tarihinde sunulup müzakere edilecek. Sunar’la İslami Sivil Toplum Kuruluşların geçmişten günümüze değişimini ve sorunlu alanlardaki çözüm önerilerini konuştuk.

27 Şubat 2018 Salı

SA5712/SD908: Cemal Paşa; Anılarım 1913-1922 ve İttihat ve Terakki'nin Üç Paşası

"Tarih, her zamanki gibi gerçeklerin saklanmasına izin vermiyor. Bundan dolayıdır ki; baskıdan kurtulmuş bir akılla okunan hatıralar (anılar) daha doğru bir tarih algısının mümkün olmasını sağlıyor."


"Almanlar yenilince biz de yenilmiş sayıldık" efsanesinin, Cumhuriyet'in kurucu kadrosunun da üyesi olduğu İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin (İTC) beceriksiz ve basiretsiz yöneticilerinin ve üyelerinin Osmanlı İmparatorluğunu yok ettiğini saklamak için üretilmiş olduğunu İTC'nin üç pervasız ve zalim paşasının hatıralarını okuduğunuzda daha iyi anlıyorsunuz.

Falih Rıfkı Atay'ın Çankaya'sında Mustafa Kemal Paşa'nın bizzat anlattığı gibi, Vahdettin'in kendisine “Paşa, Paşa! Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin, bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir (elini bir tarih kitabının üstüne bastı). Bunları unutun, dedi. Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa, Paşa, devleti kurtarabilirsin!" demesinin temel sebebi İTC ile yaşadığı fikir ayrılıkları ve 1918 sonrası değerlendirilen sicilinde İTC'ye dair leke bulunmamasıdır. Ancak ne olursa olsun İTC bir başlangıçtır ve Cumhuriyet'in kurucuları İTC'nin 1. Dünya Savaşı'nda Osmanlı'yı mağlup eden bir zavallılık sergilediğini kabul etmek istemezler...

SA5711/SD907: "erdemli olmak yolunda eksiklik" /22.05.2005/ 362. patika



...insan, hata yapabilirliğini, kısa süreli olmayan pişmanlıklarla tedavi edilebilen bir hastalık olarak algıladığı vakit, ne olur?...
...yani 'hata yapabilirlik' bir hastalık mıdır?...
...aslında 'noksanlık' demek daha doğru, ama noksanlığı olmamışlık olarak algılarsak, var olduğu için ona 'noksanlık' diyemeyeceğiz...
...biz de kavramların dış sapağından saparak 'erdemli olmak yolunda eksiklik' babında alacağız noksanlığı...
...bu kabilde, "her insan hata yapabilirliğiyle 'noksan'dır", diyeceğiz...
...noksanlık sorumluluktan kaçınma yolunda hafiletici sebep olarak sıkça kullanıldığı içindir ki; hata yapabilirliği hastalık olarak kullanmayı sevmeyiz...

SA5710/SD906: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 301 (01-05 Ekim 2015)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”



 (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz, orijinalini aramak istediğiniz tweet metnini kopyalayınız, Twitter arama motoruna yapıştırıp arama yaptırınız.)

(01-05 Ekim 2015)  (Ekim 2015: 3.128 Tweet+Önceki Toplam: 175.416.+3.128 = 178.544 Tweet)

 Seçkin Deniz@Seckin_Deniz
Twitter Günlüklerimi bir tür tarih günlüğü olsun diye binbir zahmet harcayarak yayınlıyorum ve bana bir getirisi yok sonsuzark.com/search/label/T…

 Seçkin Deniz@Seckin_Deniz
Eğer adamsan, kaygın varsa bu memleket ve bu din için, o zaman sen de araştır gel birbirimize destek olalım; eksiğimiz azalsın.Saldırı niye?

26 Şubat 2018 Pazartesi

SA5709/KY25-NO109: Sen Maşa Kullan Ben Ateşi Tutayım, Yok Öyle Yağma!

Bazı endişe ve rezervlerim olmasına rağmen Türkiye'nin dünkü "ahlâki duruş- eksik/yanlış icraat" denkleminden kurtularak "ahlâki duruş -doğru gerekli icraat" denkleminde ilerlediği noktasındadır...


Son zamanlarda ulusağcı ve ulusolcu olarak ikiye ayırabileceğimiz 15 Temmuz'un dolaylı ve diğer bütün darbelerin direk sorumlusu olan ergenekon ve benzeri davaların sulandırılması sonucunda kılıç artığı misali hukuk artığı olan zihniyetin bütün kalemşörleri ve sözcüleri sözbirliği etmişcesine Suriye'de rejim yani Esed'le direk muhatap olunması konusunda ısrarcılar. Yani efendilerinin emir eri muamelesini bile çok gördüğü kişiye paşa muamelesi yapalım demeye getiriyorlar. Bize de bu konuya eğilmek farz oldu. Açalım.

Uluslararası İlişkilerde dost ülke ve halklar retoriği çok özel bir anahtardır. Eğer bir ülkeye rutin dışı bir satış veya angajmanda bulunacaksanız kendi kamuoyunuzu ikna(!) etmek için "dost ve müttefik ülke" jargonunu kullanırsınız. Yok eğer o ülke ile ilişkilerinizde sıkıntılar yaşıyorsanız ve o ülkeye karşı iyi niyetler(!) beslemeye başlamışsanız o ülke halkı ön plana(!) çıkmaya başlar ve yavaş yavaş o ülkedeki insan hakları ihlalleri, halkın ve özellikle gazetecilerin hak ve özgürlükleri, hukukun üstünlüğünün zedelenip zedelenmediği gerçeği(!) daha fazla sizin gündeminize gelmeye başlar.

SA5708/KY13-AO163: Seçim İttifakları Partizanlık Tartışmalarını Azaltabilir

"İttifak çatısı altında seçime girmek ve partilerin oylarının ayrı ayrı değerlendirilecek olması tek parti ağının da gevşemesine yol açacak ve böylece partizanlık tartışmaları azalacak ve hükümetler adeta bir koalisyon genişliğiyle hareket edecek."


Ak Parti'nin ittifak çatısı altındaki partilerin Ak Parti oylarını ciddi şekilde düşüreceğini tahmin ediyorum. BBP'nin bu ittifaktan ne derece yarar sağlayacağını kestirmem zor ancak MHP Ak parti'den büyük oranda oy çalacak. Zira Bahçeli'nin son politikaları nedeniyle Ak parti içerisindeki bir çok seçmenin MHP'ye sempatisi arttı. 

İttifak öncesi "bu dönem oyumu MHP'ye vereceğim" diyen çok sayıda Ak parti seçmeni vardı ki, şimdi bunlar gönül rahatlığıyla ittifak hanesinde MHP'ye mühür basacak.

SA5707/KY1-CÇ469: İstilâ-i Cihan-Kara Öfke/Roman IV-2

Zenci halkının istilası, Avrupa'yı alkana boyayacak; bir eşi daha görülmemiş kıyımın öncüsü olan bu ilk darbe böyle gerçekleşmişti.

Dördüncü Bölüm
-2-

Ren Nehri Bölgesinde- Felemenk ve Belçika Askeri Gücü- Ren Nehrinin Manheymden Geçişi- Baba ile Oğul- Ren Nehri Ateş İçinde- Zehirli Sar Nehri- Lokomotiflerin Gece Saldırısı- Bir Felaketli Hattan Çıkma- Her Yerde Elektrik- Mareşalin Planı- Çahner’in Bir Düşüncesi- Bir Başın Değeri-  Velu

Şeyh Senusi’nin  600 binden fazla sayılı ordusu Ren nehrine ulaştığı zaman ilk bahar başlamış ve ortalık yeşermeye başlamıştı. Reisler, Fransa’ya ulaşmadan bir büyük nehirden geçeceklerini askerlere söylemişlerdi.

Sultan, çeşitli ordulara, Ren nehrinin öte tarafında körü körüne gitmemelerini emretmişti. Çünkü Avrupaya geçtiği günden beri hep nehir yönlerini izlemişti. Meriç, Morava, Tuna nehirlerinin ardından birer yol çıkmıştı. Faka, Kuzey-Güney yönünde bulunan Ren nehri karşısına bir engel gibi çıkmış olmakla kolaylıkla geçilebilecek bir nokta bulmak için karmaşık hareket edilmesi gerekiyordu.

SA5706/KY57-AHCZD86: Sûre Sûre Kur'an'da Mü'minlerin Vasıfları 49: En'âm (94-104)

  "Müminler,  Allah’ın kurtuluş reçetemiz olarak gönderdiği Kur’an’a sımsıkı sarılırlar ve içindekileri düşünürler, anlamaya ve hayatlarına taşımaya çalışırlar. Allah’ın kitabından uzak ve gaflet içinde bulunamazlar. ”


بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Bizi yaratan ve bize doğru yolu gösteren, kendine imân etme şerefini nasip eden, yediren ve içiren, hastalandığımızda da bize şifa veren, bizim canımızı alacak ve sonra diriltecek olan, hesap gününde, hatalarımızı bağışlayacağını umduğumuz (Şuara, 26/78-82) Âlemlerin Rabbi olan Allah’a sonsuz hamd’ü senâlar olsun. “Üsve-i hasene” olan Resûlü Muhammed Mustafa (sav)’e  salât u selâm olsun.


EN’ÂM SURESİNDE MÜ’MİNLERİN VASIFLARI (94-104. Ayetler)[1]

وَلَقَدْ جِئْتُمُونَا فُرَادٰى كَمَا خَلَقْنَاكُمْ اَوَّلَ مَرَّةٍ وَتَرَكْتُمْ مَا خَوَّلْنَاكُمْ وَرَٓاءَ ظُهُورِكُمْۚ وَمَا نَرٰى مَعَكُمْ شُفَعَٓاءَكُمُ الَّذ۪ينَ زَعَمْتُمْ اَنَّهُمْ ف۪يكُمْ شُرَكٰٓؤُ۬اۜ لَقَدْ تَقَطَّعَ بَيْنَكُمْ وَضَلَّ عَنْكُمْ مَا كُنْتُمْ تَزْعُمُونَ۟

“Andolsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz ve (dünyada) size verdiğimiz şeyleri arkanızda bırakacaksınız. Sizin hakkınızda ortaklarımız sandığınız şefaatçilerinizi de yanınızda görmeyeceğiz. Andolsun, aranız açılmış, (tanrı) sandığınız şeyler sizi bırakıp gitmiştir.” (En’âm Suresi,6/94.)

SA5705/KY69-EY34: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


SA5704/KY58-GÖKA78: İnsan Sarrafları

"İnsan sarrafları, çok iyi gözlemci, anlık ve sürekli dikkat melekeleri güçlü… İletişim sırasında iletişimin bütün unsurlarına aynı anda dikkat edip, tutarlılığı veya tutarsızlıkları çabuk fark ediyor, tecrübelerini bu yeteneklerine ekleyebiliyorlar."


Fizyonominin Batı’dan İslam dünyasına geldiğini Doç. Dr. Murat Beyazyüz ile birlikte yazdığımız “Gerçek İnsanın Yüzünde Yazar mı? (Batı, İslam ve Bilim Dünyasında) Kişiliğini İnsanın Yüzünden Tanımak” (Timaş Yayınları) kitabında göstermeye çalıştık. Ele aldığımız konulardan biri de bugün bilim dünyasında meselenin nasıl görüldüğüydü.

İnsan, başlı başına muamma ve biz insan ilişkisine mecburuz. İnsan ilişkisi çok zor, her ilişki tuzaklarla dolu… Nasıl geleceğimizi bilmek konusunda müthiş bir istek duyuyor, bu isteğimiz her türlü falcılık ve kehanet uğraşlarına kaynaklık ediyorsa, karşımızdaki insanın neme nem birisi olduğunu da bir bakışta görmek, anlamak istiyoruz. Karşılaştığımız bir kimsenin kişiliğini hemen ele verecek şifreler aramamız, “yüzden kişilik okuma” konusunda temel motivasyonu sağlıyor.

25 Şubat 2018 Pazar

SA5703/KY59-MLÖZ38: Kırım Köprüsü'nü Yok Edecek Ana Nedenler

"Olaylı Kırım Köprüsü’nün inşası 2015 yılında başladı. 19 kilometre uzunluğundaki köprünün, ilhak edilmiş yarımadayı Kerç şehri civarındaki bölgeyi Krasnodar Bölgesindeki Taman yarımadasına bağlaması bekleniyor."

Что разрушит Крымский мост: основные причины

Kerç Boğazı Köprüsü ya da diğer adıyla Kırım köprüsü yapılmaya başlandığı günden beri Rusya’da bir türlü dinmeyen bir heyecana sebep oldu. Şu an Kırım’la Rusya arasındaki bağlantı sadece feribotlar aracılığıyla sağlanıyor. Rusya için Kırım yarımadasını Rusya federasyonuna bağlayacak olan yaklaşık 19 kilometre uzunluğundaki köprü, daha çok sembolik bir anlam taşıyor, çünkü dünyanın çoğu ülkesi Kırım ilhakını tanımıyor.

Putin, Rusya’nın Kırım köprüsünü inşa etmekle tarihi misyonu yerine getirdiğini söyledi. Gerçi bu, o bölgede ilk köprü kurma girişimi değil. İlk köprünün inşası geçen yüzyılın 30’lu yıllarında planlandı fakat savaşın başlangıcı planların hayata geçirilmesine izin vermedi. 

SA5702/SD905: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 300 (26-30 Eylül 2015)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”



 (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz, orijinalini aramak istediğiniz tweet metnini kopyalayınız, Twitter arama motoruna yapıştırıp arama yaptırınız.)

(26-30 Eylül 2015)  (Eylül  2015: 2.770 Tweet+Önceki Toplam: 172.646+2.770 = 175.416 Tweet)


 Seçkin Deniz@Seckin_Deniz
ABD ve Kanada Genelkurmay Başkanlarının, iki ülke ordusunun birleştirilmesi için görüşme yaptıkları iddia edilmiş. İngiltere?

 Seçkin Deniz@Seckin_Deniz
İlginç kare:) twitter.com/IzzetCesur/sta…

SA5701/KY25-NO108: Asansör, Halvet, Uyku, Yorgan, Battaniye...

"Sağlıcakla kalın erkek milleti!"


Asansör, halvet, uyku, yorgan, battaniye ve oynatmaya az kaldı(!).

Yanlış sorunun doğru cevabı olmaz. Hoca dediğimiz adamlar veya Diyanet fetva kurulu bu tuzaklara sık sık düşüyorlar. Neden? Çünkü tuzak olarak düşünmüyorlar da ondan !

"Karınca ile birlikte(hemhâl) olmanın dini hükmünü" soran kişinin sorusunu soru olarak alan zihin, en az soran kadar kirlidir, sorunludur! Sözler, görüntüler ister eski olsun ister yeni olsun ya da velev ki cımbızlanmış olsun, sorun hoca(!) denilen şarlatanlarda...

SA5700/KY37-AZ257: Dünya Sistemi Çöktü, Daha Çok Kan Akar

"Artık belli oldu: Sürdürülemez bir küresel sistemin dayattığı değerler ile yaşamamız mümkün değil."


Ne yazık ki, “büyük çöküşün” ve “kaçınılmaz hesaplaşmaların” çağına denk geldik, hep birlikte canımızın yanması kaçınılmaz görünüyor. 

Kapitalizmin 2008'de çöküşünden bu yana, “liberalizm neden duvara tosladı” başlıklı araştırmalarda, liberal akademisyenler, yazarlar, kanaat önderleri, sürekli gerekçeler arıyorlar. 

Hepsi palavra!.. 

SA5699/KY69-EY33: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


SA5698/KY13-AO162: Seçilmişlik Hissi

"Her vehim ona yeni bir sıçrama alanı yaratır ve vehimler arttıkça toplumdan ayrışma ve kopmalar başlar.."


Günümüz dünyasında insanlar ortak değerlerden, toplumsal gerçeklerden hızla uzaklaşıyor. Şartların dayattığı çokluk içinde yalnızlık sendromları belkide bu yaygınlaşan, hastalık haline gelen hallerin ana nedenlerinden.

Etrafımızdaki birçok insan adeta meczup gibi kendi dünyasını başkalarına dikta etmeye çalışıyor.. Meczupluk, bir akıl oyunudur. Zira insan en çok kendini kandırmaya yakındır. Kendi içinde yarattığı duygu ve düşünceleri karmaşık hale gelince, bu durumun yarattığı tezahürleri bir gerçeklik sanır..

24 Şubat 2018 Cumartesi

SA5697/KY34-EE32: Sefer ve Kin

 بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم



Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

Âlemlerin Rabbi, Mevlâmız olan Allah’a hamd, örnek kulu, son Resûlü Hz. Muhammed Mustafa’ya salat ü selâm ile sözlerime başlarım.

Batı medeniyeti ve katliam (terör, işgal, işkence, darbe) tarihi yazılmaya devam ederken Batı’nın (Amerika) müdahale ettiği Brezilya ve Venezüella gibi devletler perişan halde iken, Pakistan’da darbe yapma yönündeki çalışmalar sürüp aynı zamanda da ülkeyi etkisiz hale getirmek isterken, yine katil devletler olan Amerika ve Rusya tarafından milyonlarca insanını kaybeden Afganistan hala savaşı yaşıyor.

SA5696/KY26-CA177: Dindarlığın Mekânlarda Sınanması

"Tarihte yaşadığımız felaketleri sadece kalıp halinde düşünüyoruz, bugün için bir tecrübe kaynağı olarak incelemek yerine."


Birinci Millî Üslup (1917-1927), Osmanlı’yı unutmadan modernleşen bir mimarlığın arayışı içindeydi. Arif Hikmet Koyunoğlu’nun tecrübeleri, Cumhuriyet’ten sonra resmileşen mimarlık ideolojisi açısından Osmanlı imgelerinin kabul edilemez bulunduğunu ortaya koyuyor. 

1920’lerde yeni ve modern olma amacını yansıtan Bauhaus esinli “kübik ev”, yerel göndermelerden uzaklığıyla çekirdek ailenin mutluluk vaat eden mekânıydı; başarısız oldu. Daha sonra Sedat Hakkı Eldem, İkinci Mimari Üslup kapsamında “Yeni Türk Evi”ni geliştirmeye çalıştı. Carel Bertram’ın hatırlamayı unutturma siyaseti olarak adlandırdığı bir kültürel ortamın yeni ideal mimarisi yine Bertram’a göre “hafızası alınmış bir hatıralar alanı” olarak şekilleniyordu.

SA5695/KY58-GÖKA77: Fizyonomi İslam Dünyasına Nasıl Girdi?

"Araştırmalarımız sonucunda gördük ki, İslam dünyasında yüzden ya da genel olarak insan bedeninden yola çıkarak kişilikle ilgili çıkarımlar yapan yani doğrudan doğruya Batılı fizyonomiyi devam ettiren girişimler, bu konudaki Eski Yunan ve Roma eserlerinin tercümesinden sonra yaygınlaşıyor."


Seyyid Lokman Çelebi’nin meşhur kıyafetnamesinin Yazıgen Yayıncılık tarafından “Padişahlar ve Fizyonomi” adıyla, günümüz Türkçesiyle ve bizim fizyonomi konusundaki eleştirel sunuşumuzla birlikte yayınlanması üzerine yazdığımız yazıyla ilgili sorular soruluyor. 

Yanlış anlamalardan kaçınmak için müsaadenizle 2012 sonunda Doç. Dr. Murat Beyazyüz ile birlikte yazdığımız “Gerçek İnsanın Yüzünde Yazar mı? (Batı, İslam ve Bilim Dünyasında) Kişiliğini İnsanın Yüzünden Tanımak” (Timaş Yayınları) kitabındaki görüşlerimizi özetlemeye çalışacağım. Elbette meraklı okuyucuyu kitabın aslını incelemeye davet ederek…

SA5694/KY69-EY32: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


SA5693/KY38-SevDur126: İsrail’in Zihinsel İşgalini Üniversiteler Durduracak



Takdim
Yüz yıl önce Osmanlı topraklarından ayrılan Kudüs, o günden beri ümmetin kanayan yarası olmaya devam etti. İşgalci İsrail’in Filistinlilere yaptığı zulümler de eklenince, Kudüs meselesi her daim Müslümanların ve özellikle de Türkiye halkının gündeminde oldu. Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesinden dolayı çıkan protestolar sebebiyle İsrail zulmünün engelli ve ergen çocuklara kadar ulaşması, bu konuda önemli adımlar atılmasına yol açtı. Kudüs meselesinin öncüsü durumunda olan Türkiye’de gecikmiş de olsa artık Kudüs Araştırmaları Merkezleri var. Medeniyet Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi’nde ardı ardına Kudüs araştırma merkezleri kuruldu.

Kudüs’ün tarihi, sosyal yapısı, siyasi durumu gibi alanlarda akademik ve kültürel çalışmalar yapılacak olan merkezde, uluslararası kamuoyunu Kudüs sorunu konusunda güncel bilgilerle aydınlatmak ve farkındalık sağlamak üzere faaliyetler de düzenlenecek. Kudüs üzerine çalışan akademik kurumlarla iş birliği yapılması ve Kudüs sorunu ile alakalı bilimsel doğruları ortaya çıkarıp yayımlamaya yönelik çalışmalar da merkezin hedefleri arasında.

23 Şubat 2018 Cuma

SA5692/KY28-ATA353: Türkiye Rumların Asırlık Oyununu Fena Bozdu

"Türkiye Dışişleri’nin ENI yetkililerine “Bizimle değil, KKTC ile görüşün” telkininden sonra KKTC Dışişleri Kudret Özersay ile ENI yetkililerin görüşmesi ve bir mutabakat sağlanması, 21 Aralık 1963 günü başlayan Rumların adanın tek hakimi oldukları varsayımını fena hırpaladı."


1821 yılından başlayarak başta Yunanistan olmak üzere tüm Helenler, Avrupa Devletlerini ve Anglo-Sakson birliğini arkalarına alarak hem devlet kurdular hem de bir tek mermi atmadan, Ege’deki adaların da dahil olduğu topraklarını Mora yarımadasından başlamak üzere kuzeyde Meriç nehrine kadar büyüttüler.

Toprak büyütmek, daha doğrusu gasp etmek için her atacakları adımdan evvel hem Avrupa devletlerinin arkasına saklandılar, hem de 1821 Mora İsyanından başlamak üzere Tesalya’da, Girit’te ve Kıbrıs’ta yaptıkları gibi Türkleri canice boğazladıktan sonra bir de üstünden çıkarak “Türkler bizi kesti, kıyıma uğradık” yalanları ile mazlum rolüne bürünerek dostlarından yardım ve destek istediler. Başardılar da…

SA5691/TG243: Özgür Masonlar’dan Biraderlik Derneklerine: Haklarında Çok Az Şey Bildiğimiz Gizli Topluluklar

Sonsuz Ark'ın Notu:
Masonluğun Avrupa'da ve Dünya'da yayılırken merkez olarak belirlediği bir ada İngiltere ya da Britanya ve Britanyalılar 21. yüzyılda masonların, polis, yargı ve benzeri yapılarda, kurumlarda örgütlendiğini ve kardeşlerine imtiyaz sağladığını medyada açıkça tartışıyorlar... Dünya'nın geri kalanı ne olduğunu anlamasa da, meraklıları adadaki sarsıntının farkındalar... Sonsuz Ark olarak 'mason''masonluk'  ve 'illuminati' etiketleriyle birçok analiz yayınladık, insanlığa katkıda bulunduk, aşağıdaki çeviri de bu maksada matuf olarak yayınlanmaktadır. Dünya'nın iyiliğe ihtiyacını arttıran kötülüğün sorumluları karanlık dehlizlerden çıkarılıp yargılanmadan iyilik umut olamayacak.
Seçkin Deniz, 23.02.2018

From Freemasons to frat houses: The secret societies we know very little about

Masonlar hakkında ne biliyoruz? Gizli toplantılar, komik el sıkışmaları, katlanmış bir pantolon paçası, mırıldanan sözler. Ancak elbette Masonlar bunlardan ibaret değildir. Olay, üyelikten sağlanan faydalardır ve bizi, üye olmayan şüpheli kişiler haline getiren de budur. Her şey bu kadar iyi ve masumsa bu gizliliğin sebebi nedir? 

Masonlar, uzun süredir varsayıldığı gibi, birbirlerini, iş dünyasında, kamusal yaşamda ve özel hayatta kayırıyorlar mı? Nüfuz alanları nereye kadar uzanmaktadır? İş yerinde, toplum içinde ve hatta otorite ve polisle olan ilişkilerimizde, dâhil edilmediğimiz karşılıklı bir dayanışmadan dolayı kaybeden taraf mı oluyoruz?

SA5690/KY1-CÇ468: Sıradan Bir Gün

"Gün sıradan bir gün değilmiş meğer!"


Sıradan bir gün. Günlerin sıradanlaşması yaşlılıkla başlıyor demek ki. Ne ne demek? Basbayağı yaşlılıkla başlıyor. Sadece günler mi sıradanlaşıyor? Değil! Bedende beliren, daha doğrusu yerleşen acılar, sızılar, yetersizlikler de yaşlılıkta epey bir sıradanlaşıyor. 

Eh kuşkusuz, yaşlılık son kullanma tarihine yaklaşan ürünlere döndürüyor insanı. Ölümün nimet oluşu bu yüzden pek de yersiz değil. Hoş yersiz olmamasına yersiz değil de.. ne yalan söyleyeyim.. neyse! Ölüm karşısında susmaktan öte elden gelen bir şey yok. Nimet olsa da ölmeye can atana bu yaşıma kadar rastlamış değilim. İki eli, iki ayağı, iki gözünü kaybetse de insan öyle yaşamak istiyor. İtiraf edilmese de bu böyle. Yatağa düşüp yatağı saksıya dönen nicesine tanık olmuşumdur ki, yaşama dört elle sarılır. Hayır, yani yüz daha yaşasan ne olacak. Yatakta bir bitkisin işte. Yatağın saksı olmuş, sen de saksıda ayrık otusun..

SA5689/KY57-AHCZD85: Sûre Sûre Kur'an'da Mü'minlerin Vasıfları 48: En'âm (84-93)

  "Müminler,  Allah’ın kurtuluş reçetemiz olarak gönderdiği Kur’an’a sımsıkı sarılırlar ve içindekileri düşünürler, anlamaya ve hayatlarına taşımaya çalışırlar. Allah’ın kitabından uzak ve gaflet içinde bulunamazlar. ”


بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Bizi yaratan ve bize doğru yolu gösteren, kendine imân etme şerefini nasip eden, yediren ve içiren, hastalandığımızda da bize şifa veren, bizim canımızı alacak ve sonra diriltecek olan, hesap gününde, hatalarımızı bağışlayacağını umduğumuz (Şuara, 26/78-82) Âlemlerin Rabbi olan Allah’a sonsuz hamd’ü senâlar olsun. “Üsve-i hasene” olan Resûlü Muhammed Mustafa (sav)’e  salât u selâm olsun.


EN’ÂM SURESİNDE MÜ’MİNLERİN VASIFLARI (84-93. Ayetler)[1]

وَوَهَبْنَا لَهُٓ اِسْحٰقَ وَيَعْقُوبَۜ كُلاًّ هَدَيْنَاۚ وَنُوحاً هَدَيْنَا مِنْ قَبْلُ وَمِنْ ذُرِّيَّتِه۪ دَاوُ۫دَ وَسُلَيْمٰنَ وَاَيُّوبَ وَيُوسُفَ وَمُوسٰى وَهٰرُونَۜ وَكَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَۙ

 “Biz ona İshak ve Ya‘kūb’u da armağan ettik; hepsini de doğru yola ilettik. Daha önce de Nûh’u ve onun soyundan Dâvûd’u, Süleyman’ı, Eyyûb’u, Yûsuf’u, Mûsâ’yı ve Hârûn’u doğru yola iletmiştik. Biz, iyileri böyle ödüllendiririz.” (En’âm Suresi,6/84.)

SA5688/KY69-EY31: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


SA5687/KY48-SY42: Babil Gene Ölüyor!

"Sonra bir gün daha geldi; fark edildi ki "büyük" diller küçük dilleri yutmaya başlamış. "Büyük" kültürler, küçük kültürleri ham yapıyormuş!"



22 Haziran 2000, Perşembe

Efsaneye göre insanlık başlangıçta Babil Kulesi''nde yaşıyordu. Herkes tek bir dili konuşmaktaydı orada. Anlaşmazlık, hır gür, polisiye vaka yoktu. Çünkü, kulede yalnızca bir dil konuşulmaktaydı ve kimse kimsenin diline yabancılık çekmiyordu.

Ne zamanki işbu insanların arasında fitnenin kara gölgesi dolaşmaya başladı; kavga ve sen-ben davası da aldı yürüdü. İnsanlar barış ve huzur kulesini terk edip dünyanın şimdiki yörelerine dağıldılar. Ayrı dillerden çalmaya başladılar.

22 Şubat 2018 Perşembe

SA5686/SD904: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 299 (21-25 Eylül 2015)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”



 (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz, orijinalini aramak istediğiniz tweet metnini kopyalayınız, Twitter arama motoruna yapıştırıp arama yaptırınız.)

(21-25 Eylül 2015)  (Eylül  2015: 2.770 Tweet+Önceki Toplam: 172.646+2.770 = 175.416 Tweet)


 Seçkin Deniz@Seckin_Deniz
Erdoğan ve Davutoğlu somut verilerle Cemaat-PKK işbirliğini ve bu iki yapının ABD ve AB ile ilişkilerini TV'de halka anlatmak zorundalar

 Seçkin Deniz@Seckin_Deniz
Türkiye bütün istihbarat güçlerini Kuzey Irak ve Suriye'de aktif bir şekilde kullanmak zorundadır...

SA5685/KY13-AO161: FETÖ'den Sonraki Dönemde Din Eğitimi Üzerine...

"Her alanda ihtisas komisyonları kurarak, yeni bir nesli çağın seviyesi üzerinde yetiştirmenin yollarını aramalı, bu yönde eğitime ciddi destekler sağlamalıyız."

 

Eğer FETÖ yapılanması muhafazakarlar tarafından iyi tahlil edilemez ve bu yapının bu hale gelinceye kadar takip ettiği yollar tümüyle terk edilmezse millet olarak geleceğimizi güvence altında görmemeliyiz.

FETÖ , din üzerinden temellendirilmiş bir yapıdır ve  buradan yola çıkarak eğitim adına insanların eğitilmesini değil şartlandırılarak yapıya iman etmesini sağlamaya yönelik faaliyetlerle varlık bulmuştur.

SA5684/KY49-İTIĞLI90: Güney Afrika ve Etiyopya’da Siyasi Kriz

"Afrika’da siyasi krizler devam ederken yeni liderler ortaya çıkıyor. Bu liderlerden bizim beklediğimiz artık Afrika’yı çatışma ve kriz ortamından çıkararak Afrika’nın kalkınmasına, refah ve huzur içinde yaşamasına imkan tanımaları."


Bence dünya gündeminin Afrin’den sonra en önemli olayı Güney Afrika Devlet Başkanı Jakob Zuma’nın ulusa sesleniş konuşmasında görevinden istifade ettiğini duyurmasıydı. Aslında bir haftadır beklenen bir durumdu ve ne zaman istifa edeceği merak ediliyordu. Zuma’nın Sevgililer günü gecesi istifa etmesi Güney Afrika’nın birçok şehrinde istifanın ardından sevgililerin sokaklarda kutlama yapması ilginç bir durumu da gösterdi.

Zuma’nın istifa etmekten başka seçeneği yoktu; çünkü partisi ANC Zuma’nın istifa etmesi için 48 saat süre vermiş, istifa etmese görevinden alınacağını belirtmişti. Zuma’yı istifaya sürükleyen nedenlerin başında hakkında yolsuzluk iddialarının yanı sıra, Güney Afrika’nın en zengin ailelerinden Hint kökenli Gupta ailesi ile kurduğu şaibeli ilişkinin de önemli bir etkisi var. İstifadan saatler önce Gupta ailesinin evine polis baskın düzenlemiş, Gupta ailesinden biri ve aile şirketinin medya sorumlusu da gözetim altına alınmıştı.

SA5683/KY69-EY30: Erhan Yalvaç; Çizgilerin Dili


SA5682/KY60-ES51: Amerika’dan Davacıyız!



Amerika’nın dünya siyasetini istediği gibi dizayn etmek için illegal yollara başvurduğu biliniyor. Kendi adamlarını iktidara getirmek üzere orduya darbe yaptırmak, terör gruplarını silahlandırmak, algı operasyonları bunlardan sadece birkaçı. 

Türkiye’den yapılan uyarılara ve gerek Başkan Trump, gerekse devlet kademelerinden verilen sözlere rağmen ABD, terör örgütü PKK/YPG’ye silah ve insan desteği vermeye devam ediyor. Bugüne kadar ABD tarafından PKK, PYD’ye verilen silahların 5 bin tır ve 2 bin uçak miktarında olduğu söyleniyor. Bu konudaki açık deliller de ABD’nin bir terör örgütünü silahlandırıp eğitim vererek doğrudan terörizmi desteklediğini gösteriyor. 

21 Şubat 2018 Çarşamba

SA5681/KY37-AZ256: Almanya ile Hangi Yeni Sayfa?

"Eğer, çok yerinde bir tespitle, milletin kuşatıldığını, emperyalizmin, devletin bekasına dönük bir saldırısı olduğunu söylüyorsak, tek gerçek  var: Ya varsın, ya yoksun…"


Başbakan, siyonizmin kontrolünde, Pentagon’un emrinde Almanya ile yeni bir sayfa açmayı arzu ettiğimizi söyledi. İyi niyetli bir atak. Eğer, Türkiye’nin bu devlete karşı son “zeytin dalı” gösterisi değilse, kusura bakmayın, imkansızı zorluyorsunuz.

PKK’ya yataklık eden, FETÖ’yü koruyup kollayan, hatta Ege’de Yunanistan’ı bile üzerimize sürmeye çalışan bir devletten söz ediyoruz.

Yunanistan, çaldıkları helikopterle kendisine sığınan 0 8 kaçağı aslında bize verecekti, ilk açıklamalar ve siyasi duruş o yöndeydi, birden fikir değiştirdi, neden? Eh, önce Çipras sonra da Merkel’e sormak gerekiyor.

SA5680/Sonsuz Ark-YD87: Akıllı Telefon Bağımlısı Değil, Sosyal Etkileşim Bağımlısıyız

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıdaki çeviri hastalıklı bir şekilde ve saplantılı olarak insandaki doğal etkileşim ihtiyacını 'evrimsel' bir temele oturtma çabasında olan bir yaklaşımın ürünü olarak "İnsanlar, hayvanlar aleminde eşsiz bir sosyal tür olarak ve kültürel anlamda uygun davranış arayışı içerisinde başkalarından edinilecek düzenli bilgiye de ihtiyaç duyar biçimde evrimleşti" derken, "Bağımlılığınızın, başkalarıyla bağlantı kurmak için normal bir dürtü olduğu gerçeğini hatırlayın ve rahatlayın." önerisi ile bu 'evrimsel' kazanımın aslında normal dürtü olduğunu da ifade ederek çelişkiye düşüyor. Bu normal bir dürtü ise nasıl evrim sonucu oluşuyor? Normal nedir? Herneyse biz yazıdaki bağımlılığın nasıl sorgulandığı ile ilgilenelim...
Seçkin Deniz, 21.02.2018


Etrafımız telefonun parlak ekranına bakmadan birkaç dakikadan uzun süre yaşayamayacak gibi görünen insanlarla dolu. Neredeyse herkes sürekli olarak arkadaşlarının sosyal medyada neler yaptıklarını gösteren bildirimleri takip eden veya sürekli olarak mesajlaşan kişiler haline geldi. Bu durum da pek çok insanda, akıllı telefonların asosyal davranışa neden olduğu düşüncesini ortaya çıkarıyor. Peki, her şeye yanlış açıdan bakıyor olabilir miyiz? 

Akıllı telefon bağımlılığı asosyallikten ziyade aşırı-sosyallik olabilir mi? 29 Ocak’ta (2018) kabul edilen ve yakında Frontiers in Psychology‘de yayımlanacak olan bir araştırmada, başkalarını izleme ve takip etme ve aynı zamanda da başkaları tarafından izlenme ve takip edilme tutkusunun evrimsel sürecimizde çok öncelere dayandığını ileri sürüyor. 

SA5679/KY34-EE31: Allah'a Vereceğimiz Hesaba Hazırlanmak

 بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم



Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

Âlemlerin Rabbi, Mevlâmız olan Allah’a hamd, örnek kulu, son Resûlü Hz. Muhammed Mustafa’ya salat ü selâm ile sözlerime başlarım.

Düşünüyorum nasıl olacak, nasıl başaracağız? Müslümanlar olarak savaşın tam ortasındayız, evet seferdeyiz, her iklimden ve her cinsten modern iblis tayfası alçakça saldırıyor. Bilanço korkunç.

Bâtıl olanca çirkefliği, iğrençliği, adaletsizliği ve zulmü ile  dipdiri ortada iken Hakk’ın tarafı, bugün ki temsilcileri neden konumlarının ve sorumluluklarının hakkını veremiyorlar?

SA5678/KY25-NO107: Kürt Kartı!

"İşin Türkiye'yi ve savaşın gidişatını ilgilendiren boyutunu analizci allâmelere bırakıyorum. Benim kafama takılan şu "Kürt Kartı" sözü!"


Dünden beri ajanslarda geçmeye başladı. YPG, Esed'le anlaşmış ve rejim güçlerini Afrin'e yardıma çağırmış. Yabancı haber kaynaklarında rejim güçlerinin bir kaç saat içinde Afrin'de olacağı yazılıyor. Rejimin Afrin'e asker gönderecek mecali yok. Gelecek olanlar Suriye televizyonunun Afrin'e gireceğini söylediği Yerel Güçler, Hizbullah, Fatimiyun Tugayı, Kudüs Tugayı ve şebbihalardan oluşuyor...

"Sonuna kadar Afrin'i savunacağız" diye hava atanlar yine ve yeniden Esed’in kucağına oturdular. Devlet olma hayali ile yeryüzündeki tek dostu olan Türk Halkına sırt çeviren ve Türkiye'ye karşı vesayet savaşına giren lejyonerler ortadoğu pavyonunda yine kucaktan kucağa dolaşmaya başladılar. Bu davranışları bile bu habis örgütün sadece Türk düşmanı değil aynı zamanda Kürt düşmanı olduğunu da göstermeye yeter de artar bile...

Seçkin Deniz Twitter Akışı