31 Mart 2022 Perşembe

SA9609/SD2366: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 661 (06-10 Ekim 2020)

    Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

“Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”

  
(Lütfen, Twitter alttan yukarıya doğru olan tweet akış grafiğinin tersine göre, tweetleri yukarıdan aşağıya doğru okuyunuz, orijinalini aramak istediğiniz tweet metnini kopyalayınız, Twitter arama motoruna yapıştırıp arama yaptırınız.)
(06-10 Ekim 2020
)  (Ekim 2020:
3.874 Tweet+Önceki Toplam: 444.755+3.874 = 453.753 Tweet) 

06 Ekim 2020
RT @AACanli: Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Ayasofya kararıyla Türkiye, bağımsızlığı üzerindeki bir gölgeyi kaldırmış, iradesine vurulan bir prang…

06 Ekim 2020
Allah şifa bekleyen herkese şifa ihsan etsin, yakınlarına sabır ve tevekkül ihsan etsin, diliyorum.

30 Mart 2022 Çarşamba

SA9608/MT41: Elektrikli Arabaları Hızlı Şarj Edecek Yeni Kuantum Teknolojisi

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Bu kuantum şarjı kullanmak, klasik pillere göre 200 kat hızlanma sağlayacak, bu da evde şarj süresinin 10 saatten yaklaşık 3 dakikaya ineceği anlamına geliyor. Yüksek hızlı şarj istasyonlarında, şarj süresi 30 dakikadan saniyelere düşürülecek."


New Quantum Technology To Make Charging Electric Cars As Fast as Pumping Gas

İster fotovoltaik veya füzyon olsun, er ya da geç insan uygarlığı yenilenebilir enerjilere yönelmelidir. İnsanlığın sürekli artan enerji talepleri ve fosil yakıtların sonlu doğası göz önüne alındığında bu kaçınılmaz görülmektedir. Bu nedenle, çoğu ana enerji taşıyıcısı olarak elektriği kullanan alternatif enerji kaynakları geliştirmek için pek çok araştırma yapılmıştır. Dünya yenilenebilir enerji kaynaklarıyla çalışan yeni ürünleri ve cihazları benimserken, yenilenebilir kaynaklardaki kapsamlı Ar-Ge'ye kademeli toplumsal değişimler eşlik etti. Son dönemdeki en çarpıcı değişiklik ise elektrikli araçların hızla benimsenmesi. 10 yıl önce yollarda pek görülmezlerken, şimdi yılda milyonlarca elektrikli otomobil satılıyor. Elektrikli otomobil pazarı en hızlı büyüyen sektörlerden biri ve Elon Musk'ın dünyanın en zengin adamı olmasına yardımcı oldu.

SA9607/SD2365: "eleştiri" /26.12.2002/ 149. patika

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk


...biri bir gün tenkit etmek için bakar yeryüzüne...
...tenkit edecek o kadar çok şey bulur, ki; bunların hiçbiri yeryüzünün kendisi ile ilgili değildir...
...yeryüzündeki insan'a dairdir...
...değil mi?...
...açıklama getirmeyen tek varlık insandır...
...insan ürünü olmayan her varlık varlığını ve varlığındaki değişimleri açıklar; açıklamanıza da izin verir...
...insan, kendince açıklar ve fazlasına kendisi izin vermek istemez...
...bu nedenle doğa bilimleri, sosyal bilgi alanlarından farklıdır...
...güven verir; zor değildir...

29 Mart 2022 Salı

SA9606/SD2364: Uyuyan Devi Uyandırmak; Alman Güvenlik Politikası'nda Sırada Ne var?

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Avrupa Reform Merkezi'nde (CER) kıdemli araştırma görevlisi ve Atlantik Konseyi'nde yerleşik olmayan kıdemli araştırmacı Sophia Besch ile Frankfurt Barış Araştırmaları Enstitüsü'nde (PRIF) doktora araştırmacısı ve Küresel Kamu Politikası Enstitüsü'nde (GPPi) ​​yerleşik olmayan araştırmacı Sarah Brockmeier'ın ortak çalışmasıdır ve uzun süredir NATO çerçevesinde ve ulusal çerçevede olduğu gibi Avrupa Birliği çerçevesinde de savunmaya yeterince bütçe ayırmamakta direnen ve Rus ordusunu eğiten Almanya ile iyi ticarî ilişkileri olan Rusya'nın 24 Şubat 2022'de Ukrayna'yı işgalinden üç gün sonra, 27 Şubat'ta, Alman koalisyon hükümetinin Başbakanı Sosyal Demokrat Olaf Scholz'un Alman Federal Meclisi'nde yaptığı konuşmada bugüne kadar uygulanan politikanın tam tersine bir politika değişikliğine giderek, NATO'nun doğu kanadına ek Alman asker konuşlandırmasının yanı sıra Bundeswehr (Alman ordusu) ve Almanya için bir kereye mahsus 100 milyar Euro'luk (109 milyar dolar) özel bir fon oluşturulacağını duyurmasına ve bundan böyle her yıl GSYİH'nın yüzde 2'sinden fazlasını savunmaya harcama taahhüdünde bulunmasına ve bunun nasıl yapılacağına odaklanmaktadır. Rus-Alman ilişkilerinin, Olaf Scholz'un son açıklamasıyla eski yapısından kopmuş görünseler de tamamen kopması mümkün değildir. "Ana ilkeleri - Almanya'nın Doğu ile Batı arasında arabulucu olduğu fikri, ekonomik karşılıklı bağımlılığın çatışmayı önleyeceği umudu ve Avrupa güvenliğinin yalnızca Rusya'ya karşı değil, ancak Rusya ile sağlanabileceği inancı - artık geçerli değil. Birçok Alman için, Berlin'den iki saatlik bir uçak yolculuğu kadar uzak olan Ukrayna'nın işgali, askeri gücün artık Avrupa'da bir etki aracı olmadığı yanılsamasını da alt üst etti." tespitini içeren analiz, Alman koalisyon hükümetlerinin Milli Güvenlikle ilgili karar alma süreçlerinin yokluğunu ortaya koyarken, Almanya'nın Rus politikasındaki ani değişikliğin dar bir alandan çıkarılarak halka anlatılmasının ve savunma harcamalarındaki yüksek artışın savunma eksikliklerini gidermede karşılaşacağı yapısal sorunların önemini vurgulamaktadır. Ukrayna işgali sonrası ABD'nin Rus petrol ve doğalgaz ihracatına yönelik yaptırımlarına uymayacağını, Rusya'dan doğal gaz ve petrol almayı şimdilik sürdüreceklerini ilan eden Alman Başbakan Olaf Scholz'un Rusya yanlısı politikalarını aniden değiştirmesinin arka planında neler yattığını Alman derin devleti ile ABD arasındaki ilişkiye bağlayarak düşünmek ve Fransızların imrendiği Almanların 'yetişkin siyaseti'ni anlamak mümkündür. Erdoğan liderliğindeki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yönetilen Türkiye'nin değişen hükümet sistemiyle koalisyon hükümetlerinden kurtulduğu ve karar alma süreçlerinin etkin bir şekilde kullanılacak şekilde değiştirildiği ve buna bağlı olarak hem diğer dış politika alanlarında hem de Rusya-Ukrayna Savaşında ne kadar etkin ve dengeli bir dış politika ürettiği göz önüne alınırsa Almanya'nın yaşadığı derin travma daha net bir şekilde anlaşılacaktır. Ancak ne olursa olsun Yahudi asıllı Rus Oligarklara getirilen yaptırımların genişletilmesinin Alman politikasının değişmesinde çok etkili olduğu tartışılmazdır. Sorulması gereken soru şudur: Küresel Satanist Hegemonya, 100 yıl önce olduğu gibi, Almanya'ya 100 milyar Euro'luk savunma harcaması yaptırarak Alman Sosyal Demokratların lideri Başbakan Olaf Scholz'dan bir Hitler çıkarmayı ve Almanya'yı uyanan dev yapmayı başaracak mı?
Seçkin Deniz, 29.03.2022, Sonsuz Ark


WAKING A SLEEPING GIANT: WHAT’S NEXT FOR GERMAN SECURITY POLICY?

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Rusya'nın Ukrayna'yı kapsamlı bir şekilde işgal etmeye başlamasından üç gün sonra, "Dünya değişiyorsa, siyasetimiz de değişmeli" dedi. Ve böylece Berlin siyasetini değiştirerek, on yıllardır Almanya'nın müttefiklerinin beklediğinin gerisinde kalmasına son vermeyi vaat eden savunma yatırımlarını yapacağını ilan etti. Yine de Berlin'in dış, güvenlik ve savunma politikasında daha yetenekli bir aktör haline gelmesi için, Alman politika yapıcıları ve uzmanları artık yıllardır ihmal ettikleri konulara acilen odaklanmalıdır: strateji oluşturma; hükümet bürokrasilerinde reform; dış, güvenlik ve savunma politikasına ilişkin karar alma yapılarını ve süreçlerini değiştirmek; ve tüm bunları daha geniş bir şekilde kamuoyuna açıklamak.

28 Mart 2022 Pazartesi

SA9605/SD2363: Sıkıntı (Roman); 3. Bölüm-Cennet 20

           Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Kökleri nereye dayanırsan dayansın bir ‘ahlak’ olgusuna temas eden her türlü ‘Kültür’ü yok etmekti amacı Masonların; insanı insan yapan, erkek ve kadın yapan, çocuk ve yaşlı yapan, masum ve suçlu yapan, iyi ya da kötü yapan algıları üreten değerlerin tamamını yerle bir etmekti. Bunu görmemek imkansızdı. Olan biten her şeyin bir açıklaması mutlaka olmalıydı."


Kolaycılığa kaçmıyordu ‘Cennet Yazarı’; bir analitik serim yapıyor, tümevarım ve tümdengelim yöntemlerini yerli yerinde kullanarak ve bazen kartezyen teknikler üreterek anlattığı olguyu sağlam temellere oturtuyordu. 1215 Magna Carta ile İngiltere’yi, 1776 Bağımsızlık Bildirgesi ile ABD’yi, 1789 İhtilali ile Fransa’yı, 1808 Sened-i İttifak ile Osmanlı Hanedanı’nın yönettiği Türkiye’yi üst seviyelerde saran Masonik ağın zafer çığlıklarının atıldığı tarihleri dikkatle izlemişti, şimdi halkları sindirilmiş Çin ve Hindistan’ı hareket zemini olarak kullanacaklarını söylüyordu:

27 Mart 2022 Pazar

SA9604/SD2362: Almanya Yeterli Asgarî Ücret Arayışında

  Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Hans Böckler Stiftung'daki Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü'nün (WSI) toplu sözleşmeler arşivinin başkanı, Tübingen Üniversitesi fahri profesörü Thorsten Schulten'e aittir ve şu anda Almanya'yı yöneten Sosyal Demokratlardan, Liberallerden ve Yeşillerden oluşan yeni Alman hükümeti tarafından koalisyon sözleşmesine uygun olarak hazırlanan yasa tasarısıyla, 1 Ekim'den itibaren saat başına yaklaşık yüzde 15'lik artışla 12 Euro'ya yükseltilecek olan ve yaklaşık 6 milyon Alman çalışanın hayatını etkileyeceği tahmin edilen asgarî ücrete odaklanmaktadır. Almanya'daki bu asgarî ücret artışının Avrupa Birliği geneline yayılması beklenmektedir. Asgarî ücret tartışmaları, 2008 ekonomik krizinin ve 2020'den itibaren dünyayı saran salgın paranoyasının olumsuz etkilerinin genel olarak yayıldığını göstermekte ve Avrupa'nın gelişmişlik düzeyinin de tartışıldığını kanıtlamaktadır. Güvenlik görevlilerinin saat başına 1 Euro zam isteğine 4. turda da 'Hayır' diyen Alman işverenlerin toplamda %40'ı bulacak olan bu zam talebini olumlu karşılamaması sonrası Berlin, Bremen, Hamburg, Hannover, Stuttgart, Düsseldorf, Köln/Bonn havalimanları ile Almanya'nın en büyük ve en işlek havalimanı olan Frankfurt havalimanında 22 Mart 2022'de ikinci kez tam gün grev çağrısı yapılmıştır. 21 Mart 2022'de, Alman Çiftçiler Birliği Başkanı Joachim Ruckwid'in Almanya'da buğday ve gıda fiyatlarının Ukrayna'da operasyonun başlamasından bu yana önemli ölçüde arttığını ve bu yüksek fiyat seviyesinin devam edeceğini söylemesi de Almanya'da yaşanan ekonomik krizin derinleştiğini göstermektedir.
Seçkin Deniz, 27.03.2022, Sonsuz Ark


Germany on the way to adequate minimum wages
"12€'luk ücrete karşılık gelen zam, planlanan Avrupa asgari ücret direktifine ilişkin güçlü bir sinyal."

Sosyal demokratlardan, liberallerden ve yeşillerden oluşan yeni Alman hükümetinin koalisyon anlaşmasında belirtildiği gibi, Çalışma Bakanlığı Asgari Ücret Artışı Yasası (Mindestlohnerhöhungsgesetz) taslağını sundu. Tasarıya göre, yasal asgari ücret 1 Ekim'den itibaren saat başına 12 Euro'ya yükseltilecek; yaklaşık yüzde 15'lik artış, altı milyondan fazla düşük ücretli işçiyi etkileyecek ve görünüşe bakılırsa Almanya'ya ikinci sıraya taşıyacak. Bu Avrupa'da Lüksemburg'dan sonra en yüksek asgari ücret.

26 Mart 2022 Cumartesi

SA9603/MT40: Hükümetler Suçla Mücadeleyi Google Ads Üzerinden Yapmaya Çalışıyor

     Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Edinburgh Üniversitesi'nde dijital yöntemler öğretim görevlisi Ben Collier ile The New Lines kültür editörü Lydia Wilson'un ortak çalışmasıdır ve Devletlerin radikalleşme ve suçla mücadele amacıyla dijital platformlarda pazarlama taktiklerini kullanmasına odaklanmaktadır. Analistlerin, "İletişim, bir sohbetin parçası olmaktan çıkıp, bunun yerine devletin riskli olarak algılanan kültürleri şekillendirmeye ve değiştirmeye etmeye çalıştığı bir kültür savaşında ön saf haline geldiğinde, bu, genellikle yabancılaşma, damgalanma ve marjinalleşmeden kaynaklanan gerçek sorunları daha da kötüleştirebilir." şeklindeki çerçeve yorumları Batı'daki devlet gözetlemesinin amaçları hakkında da çeşitli soruların sorulmasına neden olabilecektir. Türkiye'de henüz analizdeki derinliğin ve katmansal etkilerin boyutlarına ulaşabilmiş bir devlet stratejisi ve medya perspektifi ya da akademik algı oluşmuş değildir; ne yazık ki bu tarz gözetlemelerin tümü dünyanın her yerinde ABD-Avrupa-İngiltere-Rusya-Çin ve İsrail adına Google, Facebook-Instagram, Twitter, Telegram, TikTok gibi Big Tech firmaları tarafından yapılmaktadır.
Seçkin Deniz, 26.03.2022, Sonsuz Ark


Governments Try to Fight Crime via Google Ads
"Radikalleşmeyle mücadelede pazarlama taktiklerinin kullanımı işe yaramadığı için polis tarafından diğer suçlarla mücadele amacıyla bütünüyle kaldırıldı."

7 Temmuz 2005'te sabah işe gidip gelirken, üç intihar bombacısı Londra yeraltı trenlerinde kendilerini havaya uçurdular. Sadece bir saat sonra, Londra'da bir otobüste başka bir bomba patladı, Birleşik Krallık topraklarındaki en kötü terörist vahşeti olarak bilinen olayda 52 kişi öldü ve çok daha fazlası yaralandı.

25 Mart 2022 Cuma

SA9602/SD2361: Yakalamak, Alıkoymak, Sınır Dışı Etmek; Güvenlikleştirilmiş Bir AB'ye Doğru mu?

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Max Planck Dini ve Etnik Çeşitlilik Araştırmaları Enstitüsü'nde ve Orta Avrupa Üniversitesi'nde çalışan, Mülteci Çalışmaları Merkezi, Oxford Üniversitesi, Amsterdam Üniversitesi ve Woodrow Wilson Uluslararası Bilim Adamları Merkezi, Washington DC'de misafir pozisyonlarda bulunan ve KU Leuven'de göç ve iltica konularına odaklanan doktora sonrası araştırmacı Felix Bender'e aittir ve Avrupa Birliği'nin çok eleştirilen insanlık dışı Mülteci-Göçmen Politikası'na odaklanmaktadır. Analiz'in 24 Şubat 2022'de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Rus ordusuna Ukrayna'yı işgal emri vermesinden önce yayınlanmış olması, Avrupa Birliği'nin savaştan kaçan Ukraynalı mültecilere nasıl yaklaştığını göstermesi açısından ibret verici derslerle doludur. Avrupa Birliği, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali nedeniyle oluşan mülteci akını karşısında tarihi bir adım atarak, 21 yıl önce tasarlanan ancak hiç kullanılmayan, Geçici Koruma Yönetmeliğini aktive etmiştir. Avrupa Birliği'nin sınırlarında sarı saçlı, mavi gözlü, beyaz ve Hıristiyan ya da Yahudi olmayan, özellikle Müslüman olan mültecilere yönelik insanlık dışı uygulamaları sürerken, ayrımcı bir dille ve yaklaşımla Ukraynalı mültecilere misafirperver davranılması gerektiğini söyleyen Avrupalı analizlerin yayınlanması, Polonya'da mülteci kabul noktaları oluşturulması, Almanya'ya göçen on binlerce Suriyeli çocuğun neden kaybolduğunu, organ mafyası ile pedofili ve fuhuş çetelerinin elinde ne olduğunu bilmeyen ve merak etmeyen Berlin polisinin, Ukraynalı kadın mültecilerin fuhuş çetelerinin eline düşmemesi için seferber olması dikkat çekicidir. Ukraynalı mültecileri diğer ülkelerden gelen mülteciler gibi ülkesinde ağırlayan AFAD-Kızılay-TİKA gibi kurumlarıyla Ukrayna sınırlarında mültecilerin yardımına koşan Türkiye, Avrupa'ya ve Dünya'ya insanlık dersi vermeye devam etmektedir.
Seçkin Deniz, 25.03.2022, Sonsuz Ark


Apprehend, detain, deport—towards a securitised EU?
"Ne Avrupa sınırlarındaki geri göndermeler ne de kabul edilenler Mülteci Sözleşmesi'ne uygun değil."

Geri göndermeler, Avrupa Birliği'nin dış sınırlarında 'yeni normal' haline geldi. Hukuki sürecin yokluğunda, geri göndermelerin neleri kapsadığı kolayca ortaya çıktı.

Mülteciler, etrafı dikenli tellerle çevrili konteynırlarda veya kamplarda yakalanıyor ve gözaltına alınıyor. Dövülüyorlar, soyuluyorlar, hakarete uğruyorlar, küçük düşürülüyorlar ve aşağılanıyorlar, sığır gibi damgalanıyorlar ve jiletli tellerin dışına, körü körüne sığınma hakkının fiilen reddedildiği ülkelere zorla götürülüyorlar.

24 Mart 2022 Perşembe

SA9601/TG367: Florida'da Çocukları Koruyan Yasa Tasarısı Tartışmalarında Walt Disney LGBT Baskısı Altında

       Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız haber-analiz, Walt Disney Co. da dahil olmak üzere Hollywood stüdyoları hakkında yazılar yazan, daha önce Los Angeles Business Journal ve Bloomberg News için çalışan, the Los Angeles Times’ Company Town'un film sektörü muhabiri ve eğlence sektörü haber bülteni The Wide Shot'ın patronu Ryan Faughnder'e aittir ve ABD'nin Florida eyaletinde,  'Anaokulunda üçüncü sınıfa kadar cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği konusunda “ya da devlet standartlarına uygun olarak öğrencilerin yaşına veya gelişimsel olarak uygun olmayan bir şekilde” eğitim verilmesini yasaklayan' kanun tasarısına doğrudan tepki vermeyen Walt Disney Şirketi'ni eleştiren LGBT'li çalışanlarının baskısına odaklanmaktadır. Yazar, geçmişte Erkek-Kadın formunun dışında başka türleri de çizgi filmlerinde, animasyon filmlerinde ve filmlerinde işleyen Walt Disney'in çelişkili tutumuna yönelik şöyle bir değerlendirme yapmaktadır: "Bu, siyasi aktivizm söz konusu olduğunda uzun süredir ipte yürümek zorunda kalan Disney için ilk kriz değil. Ne de olsa her yıl Disney filmlerini izleyen ve eğlence parklarına gidenlerin çoğu sosyal olarak muhafazakâr insanlar. Kültürel bir kamplaşma meselesinde agresif bir tavır almak, Disney'in izleyicilerinden bazılarını kendisine yabancılaştırmak anlamına gelebilir." Görüldüğü üzere, masum çocukları kendi saplantılarına kurban etmek üzere çok aktif çalışan ve patronlarını, patronlarının patronlarını baskı altına alarak trans faşizmi üreten 'ücretli çalışanların' bu gücü nereden aldıkları sorusu önem kazanmaktadır. Çocukların beyinlerini yıkayan içerik üretici bu faşist trans algı, insanlık için çok büyük bir tehlike arz etmektedir. RTÜK, bu tür yayınları, kaynağı neresi olursa olsun dikkatle izlemeli ve Anayasa'nın, yasaların ilgili maddelerini dikkatle uygulamaktan asla taviz vermemelidir. (30 Mart 2022'de yasalaşan tasarıyı imzalayan Florida valisi Ron DeSantis Walt Disney'i "çizgiyi aşmakla" ve "anaokulu ve birinci sınıf öğrencilerini cinselleştirmekle" suçlamıştır. Seçkin Deniz, 31 Mart 2022)
Seçkin Deniz, 24.03.2022, Sonsuz Ark

Disney is not alone. Young employees in revolt are holding bosses’ feet to the fire
"Disney yalnız değil. İsyandaki genç çalışanlar patronları baskı altında tutuyor."

Bob Chapek, Walt Disney Şirketi’nin "politik bir malzeme" haline gelmesini istemediğini söyledi. Nasıl olduysa o hale geldi.

Dünyanın en güçlü eğlence şirketinin CEO'su, bu hafta Florida'nın cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğiyle ilgili sınıf eğitimini kısıtlayan tartışmalı yasa tasarısı üzerindeki tartışmada istemeden odak noktası haline geldi.

SA9600/SD2360: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 660 (01-06 Ekim 2020)

    Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”

  
(Lütfen, Twitter alttan yukarıya doğru olan tweet akış grafiğinin tersine göre, tweetleri yukarıdan aşağıya doğru okuyunuz, orijinalini aramak istediğiniz tweet metnini kopyalayınız, Twitter arama motoruna yapıştırıp arama yaptırınız.)
(01-06 Ekim 2020
)  (Ekim 2020:
3.874 Tweet+Önceki Toplam: 444.755+3.874 = 453.753 Tweet) 

01 Ekim 2020
RT @Sabah: Güney Kore'de yapılan araştırmaya göre, her 10 koronavirüs hastasından 9'u, hastalıktan kurtulduktan sonra yorgunluk, psikolojik…

01 Ekim 2020
@mialovespapa Her şeyi yanlış biliyorsun Çinli... 1909 da başladı abd, İngiltere, fransa ve rusyanın kışkırttığı ermenilerin Müslümanları öldürmesi...

23 Mart 2022 Çarşamba

SA9599/SD2359: "bilge gerçeğin haddi" /27.12.2002/ 150. patika

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk


...insan'a dair ne varsa...
...yağmur tanesi saysanız onları...
...ve yağsalar...
...siz her damlayı tutup anlamak ister misiniz?...
...insan'ın her gizini anlatan her damla, yeterince apaçıksa, sahiden onları tek tek alıp görmek, okumak ister misiniz?...
...ilk anda istersiniz...
...ilk anda hevesiniz everest'e ulaşacak kadar uzun boylu olur...
...sabrınızın boyutlarını bilmemekte iseniz, gördüklerinizin sizi ürkütmesinden çekinmiyorsanız, açıklanmayanların azalması sizi korkutmuyorsa, yaşamaktan haz almanın zorlaşacağını fark ediyorsanız...
...bırakır mısınız damlaları incelemeyi?...

22 Mart 2022 Salı

SA9598/SD2358: Rusya Savaş Suçları İşliyor: Putin'in Yargılanabilmesi Mümkün mü?

  Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Slate dergisindeki haftalık "War Stories" köşesinde, uluslararası ilişkiler ve ABD dış politikası ile ilgili yazılar yazan gazeteci ve 'Bomba: Başkanlar, Generaller ve Nükleer Savaşın Gizli Tarihi' kitabının yazarı Fred Kaplan'a aittir ve Ukrayna'yı işgal emri veren Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in savaş suçlarından yargılanıp yargılanmayacağına odaklanmaktadır. Analistin Putin'in suçlanmasının mümkün, ancak yargılanmasının neden zor olduğuna dair gerekçeli analizi uluslararası düzenin (Beşşar Esed, baba-oğul Bushlar, Obama, Sarkozy, Joe Biden, Xi Jinping gibi) zalimleri nasıl koruduğuna yönelik ders verici içeriklere sahiptir. Bir Devlet Başkanı'nın insanlığa karşı suçlar ya da savaş suçu ile suçlanabilmesi için, yenilmesi, devrilmesi, görevden alınması ve kendisinden sonraki yöneticilerin yargılanabilmesinin önünü açması sonrası işlenen suçla ilgili verdiği emirlerin somut belgeye dayalı olması gerektiği gibi engeller vardır. Nitekim, insanlığa karşı işlenmiş suçlarla yargılanması gereken birçok başkana sahip olan ABD'nin son Başkanı Joe Biden, 16 Mart 2022'de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i "savaş suçlusu" diye nitelendirdiğinde, Resmi Rus haber ajansı TASS, Kremlin'in, Biden'in sözlerinin "kabul edilemez ve affedilemez bir söylem" olarak tanımladığını açıkladı. Ertesi gün 17 Mart 2022 'de ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Putin’in Ukrayna’da savaş suçu işlediği görüşüne katıldığını ve uzmanların Rusya'nın Ukrayna’daki savaş suçlarını belgelemeye çalıştığını söyledi“Moskova’nın kimyasal silah kullanmak ve sonra da Ukrayna halkına karşı arttırdığı saldırılarını haklı gösterme amacıyla yanlış yere Ukrayna’yı suçlamak için zemin hazırlıyor olabildiğini düşünüyoruz.” 19 Mart 2022'de Eski İngiltere Başbakanı Gordon Brown, 140 akademisyen, hukukçu ve siyasetçiyle birlikte imzaladığı metinde İkinci Dünya Savaşı sonrasında Nazilerin yargılanması için kurulan Nuremberg mahkemelerine benzer bir sistem talep etti. Zaman ne gösterecek belirsiz, ancak 'Küresel Satanist Sistem'in bir parçası ya da kullanılabilir bir unsuru olarak Putin'in de diğerleri gibi, yargılanabilmesinin imkansız olduğu açıktır.
Seçkin Deniz, 22.03.2022, Sonsuz Ark


Russia Is Committing War Crimes. Could Putin Ever Be Prosecuted?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, kasıtlı olarak sivilleri öldürmek ve Ukrayna'daki hastaneleri bombalamakla suçlanmalı mı? Suçlanabilir mi? Bu olacak mı?

Bunlar, muhtemelen üç farklı cevabı olan çok farklı üç soru. Bu gerçek, uluslar arasındaki silahlı çatışma hukukunun uygulanmasındaki sorunu işaret ediyor: Uluslararası hukuk, uluslararası güçten kolayca ayrılamaz.

21 Mart 2022 Pazartesi

SA9597/SD2357: Sıkıntı (Roman); 3. Bölüm-Cennet 19

          Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Bence insan, kendi tarihini okurken sıkılmamalıydı, sıkıntılarının kaynaklarını da doğru teşhis edebilmeliydi. Başka türlü binlerce yıllık soruların cevaplarını bulamaz ve iç huzurunu tesis edemezdi. Yakın tarih de bu yüzden çok önemliydi. Bilmeli ve bilinmesini sağlamalıydık ki bugünkü sıkıntılarımızın aslında birdenbire ortaya çıkmadığı gerçeğini hep aklımızda tutabilelim."


‘Sıkıntı’ bir tür insanlık tarihi olarak da okunabilirdi. Çerçevesi egemen güçlerce belirlenmemiş diğer az sayıdaki anlatı gibi, gerçeğin hangi perdelerle örtülmeye çalışıldığını, nelerin inkâr edilerek yerine nelerin konulduğunu anlatabilirdi. Beni bu anlatıya zorlayan da bu kaygı idi, anlatının sunum şekli roman olsun istemiştim; zaten birkaç kahramanın yaşadığı sınırlı şeylerden daha fazlasının ve daha kapsamlısının ele alındığı, ‘insan’ kahramanının dünya hayatındaki sıkıntılarının anlatıldığı ve birçok şeyin sığdığı büyükçe bir romandan daha fazlası değildi tarih. Doğru yazılmalı ve özenle okunmalıydı.

20 Mart 2022 Pazar

SA9596/SD2356: Demokrasiye Demokratik Tehdit

  Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Kasım 2000 ve Şubat 2001'de yaşanan iki mali krizin ardından Türkiye'ye davet edilen, 22 yıldır sürdürdüğü Dünya Bankasındaki görevinden ayrılarak 13 Mart 2001 tarihinde Bülent Ecevit Hükümeti'nde Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevini üstlenen, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı yöneticisi ve Brookings Enstitüsü'nün kıdemli araştırmacısı Kemal Derviş'e aittir ve günümüzde 'Demokrasi'nin yaşadığı farklılaşmaya odaklanmaktadır. Başarısızlığı ABD'de ve Avrupa Birliği'nde tescil edilen 'Kapitalist ve Şeytanî' egemenliği, yani Liberal Demokrasi'yi çerçevesinde esas kabul eden 'hastalıklı' son moda yaklaşımlara uygun olarak yapılan bu analizin toplumların tercihlerini küstah bir şekilde sorgulaması ve dikte edici, tasnif edici ve tanımlayıcı bir kibirle sosyolojik-politik olgulara yaklaşması dikkat çekicidir. Bugün Türkiye'de, ideolojik olarak birbirine zıt görünen CHP-HDP-İP-SP-GEP-DAP-DP gibi muhalefet partilerini bir araya getirerek '"Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni' imzalatan gücün, LGBT gibi insanlık düşmanı hastalıkları devletlerin gücüyle bütün insanlığa dayatan 'Liberal Demokrasi' safsatasını kullandığı ve buna karşı çıkan, halklarının değerlerini, inançlarını önemseyen ve koruma taahhüdünde bulunan Erdoğan gibi liderleri 'otoriter' olarak tanımladığı açıktır. Halkların değil, Satanist ideolojinin isteklerini projelendiren bu yaklaşımın, insanlık için ne kadar büyük bir tehdit olduğu, ABD'de, İngiltere'de ve Avrupa Birliği'nde 'erkek, kadın' gibi doğal cinsiyetlere müdahale ettiği, insanları yasallaştırılan 'uyuşturucuya bağımlı' yaptığı, 'aile ve evlilik' kavramını yok ettiği, insanların 'üremelerini' durdurmaya çalıştığı, kürtaj gibi bir cinayetle doğacak olan insanları engellediği tartışılamayacak kadar net istatistiklerle sabittir. 'Demokrasiye Demokratik Tehdit' gerçekte 'Liberal Demokrasi' maskesi altında büyümektedir.
Seçkin Deniz, 20.03.2022, Sonsuz Ark


The Democratic Threat to Democracy
"Mevcut demokratik gerileme eğilimi, Batı tarzı demokrasi ile Çin tarzı otoriterlik arasındaki bir rekabet olarak çerçevelenmiş olsa da, gerçek daha karmaşıktır. Günümüzün liberal demokrasilerinin, seçimlerden vazgeçen devrimci bir öncüden çok, liberal olmayan çoğunlukçuluğa yenik düşmeleri daha olasıdır. "

ABD Başkanı Joe Biden'in son Demokrasi Zirvesi, demokrasinin geriliyor gibi göründüğü bir zamanda geerçekleşti. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping gibi otokratik liderler, sistemlerinin salgınları atlatabileceğini, ekonomik büyüme sağlayabileceğini ve güvenliği liberal demokrasilerden daha güvenilir şekilde sağlayabileceğini iddia ediyor. Çin'in otuz yılı aşkın mükemmel ekonomik performansı bu iddiayı desteklemek için kullanılıyor. Ancak demokrasiye yönelik mevcut meydan okumayı değerlendirirken, iki tür otokratik model arasında ayrım yapmak gerekir.

19 Mart 2022 Cumartesi

SA9595/MT39: Melkitler: Doğu Katolik Topluluğu Lübnan'ın Oluşturulmasına Yardımcı Oldu

     Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Osgoode Hall Hukuk Okulu'nda hukuk okuyan ve göçmenlik ve yoksulluk hukuku üzerinde çalışan John Zabbal'a aittir ve Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkıldığı dönemlerde 1919 Paris Konferansı'na katılan Katolik Melkitler'in  (Seçkin Deniz'in notu: Melkitler, Osmanlı ve İslam Kültürü'nde Melkâiyye olarak adlandırılmıştır) Lübnan'ın kuruluşundaki etkisine odaklanmaktadır. Yorumsuz olarak yayınladığımız bu analiz, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasında da rol oynayan Melkitlerin Osmanlı sonrası dönemde sömürgeci misyonerlere ve Fransızlara karşı da mücadele etme sebeplerinin aldatılmış olmaktan kaynaklandığını kanıtlamaktadır. Osmanlı Yönetimi'nin uyguladığı hoşgörü politikası sonucu oluşan iklimdeki huzuru bir daha asla bulamayan Lübnan'ın bugünkü karmaşık ve kaotik sosyolojik ve politik yapısının köklerinde de Masonik emperyalizmin merkezlerinden biri olan sömürgeci Fransa'nın uyguladığı politikalar vardır.
Seçkin Deniz, 19.03.2022, Sonsuz Ark


An Eastern Catholic Community Helped Create Lebanon
"Melkitler çağdaş devleti şekillendirmek için çok şey yaptılar."

Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden sonra, artık silahlar sustuğunda Levant'tan insanlar Avrupa'ya gittiler ve kaderlerini belirlemek için lobi yaptılar. Kendi yaşadıkları yoksunluklardan, son dönem Osmanlı yöneticilerinin kan davalarından ve baskılarından bitkin düşen Lübnan çevresindeki insanlar, savaşın sonunu sevinç ve rahatlamayla karşıladılar; ancak o zaman yorgun ve endişeliydiler. Melkit Katolikleri de bu insanlar arasındaydı, çağdaş Lübnan'ın kurulmasına ve şekillendirilmesine yardımcı olan bir neslin parçasıydı.

18 Mart 2022 Cuma

SA9594/SD2355: 'Onlar İşlerimizi Alıyorlar'; Gerçekten mi?

  Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Avrupa ekonomik entegrasyonu, rekabet gücü, uluslararası ticaret ve uygulamalı ekonometri üzerine araştırmalar yapan, Cassino ve Güney Lazio Üniversitesi'nde yardımcı doçent ve Roma LUISS Avrupa Politik Ekonomi Okulu'nda yardımcı profesör olan Piero EspositoAB ve bölgesel entegrasyonun politik ekonomisi üzerine çok sayıda kitap yazan, Sant'Anna İleri Araştırmalar Okulu, Pisa'da politik ekonomi ve London School of Economics and Political Science'ta (LSE) Avrupa politik ekonomisi profesörü olan Stefan Collignon ve Roma Ulusal Kamu Politikaları Analizi Enstitüsü'nde ve Küresel Çalışma Örgütü'nde araştırma görevlisi olan Sergio Scicchitano'nun ortak çalışmasıdır ve  göçmenlerin Avrupa Birliği'nde işsizliğe neden olup olmadığını tespit etmeye odaklanmaktadır. Analiz'in sonuç cümlelerinden biri şudur: "Uzun vadede, göçün incelenen tüm çevre AB ülkelerinde işsizliği azalttığını bulduk. Göçmen işçiler yerli işçileri tamamlıyor ve yaşlanan nüfus ile beceri uyumsuzluklarının olumsuz sonuçlarını azaltıyorlardı. Dolayısıyla göç, bu ülkelerin uzun vadeli büyüme beklentilerini iyileştirmek için çok önemlidir." Suriyeli kardeşlerimizin ülkemize kazandırdığı ekonomik değerleri tartışmaktan aciz olan bir akademi dünyamızın varlığı Türkiye adına büyük bir eksikliktir; aşağıdaki analizden de görüleceği üzere bu eksikliğin bir an önce giderilmesi ve önyargıların bilimsel olarak çürütülmesi şarttır.
Seçkin Deniz, 18.03.2022, Sonsuz Ark


 ‘They’re taking our jobs’—really?
"Göçmenlerin Avrupa'daki yerli işçileri yerinden ettiğine yaygın olarak inanılıyor. Yaygın olarak inanılıyor, ancak bu yanlış."

2015 yılında, çoğunluğu Orta Doğu ve Kuzey Afrika kaynaklı bir milyondan fazla mültecinin gelişi, Avrupa Birliği'ni temellerinden yeniden sarstı. Milliyetçilik ve yabancı düşmanlığının eski şeytanları yeniden ortaya çıktı, popülist Avrupa karşıtı partiler güç kazandı ve “ulusal egemenlik” konusundaki ısrarlar, Avrupa ilkeleri ve insanlık onuruyla uyumlu çözümleri engelledi.

17 Mart 2022 Perşembe

SA9593/TG366: Büyük Sıfırlama- Aşama 2: Savaş

      Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Winter Oak Org internet sitesinde yayınlanmıştır ve "Küresel yönetici elit, "ekonomik totalitarizmi" yerleştirmeye çalışıyor; bu, Dünya'yı teknokrasiye, trans hümanizme ve hayatımızın her yönü üzerinde tam kontrole dayalı olarak düzenlemenin yeni bir yoludur." cümlesiyle özetlenebilecek insanların köleleştirilmesi olgusuna, Dünya Ekonomik Forumu (WEF) kurucusu Klaus Schwab'in 'Dördüncü Sanayi Devriminin Geleceğini Şekillendirmek: Daha İyi Bir Dünya İnşa Etmek İçin Bir Kılavuz'  (Shaping the Future of the Fourth Industrial Revolution: A Guide to Building a Better World) adlı kitabındaki dehşet verici yeni kavramlara ve Cyborg'laştırılmış insan nesline odaklanmaktadır. Great Reset- Büyük Sıfırlama'nın amacı 'İnsanı Değiştirmek', insanın doğal ve özel olan biyolojik ve psikolojik varlığını makineleştirmek ve özgürlüğünü tamamen elinden almaktır.  Covid-19 salgınını Great Reset-Büyük Sıfırlama'nın 1. aşaması olarak değerlendiren analistin 24 Şubat 2022'de Putin liderliğindeki Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile başlayan Rusya-Ukrayna Savaşını 2. Aşama olarak değerlendirdiği ve 10 maddede gerekçelendirdiği analizin içeriğini dikkatle ve özenle incelediğinizde açık ve resmi kaynaklardan elde edilen ve hiç de gizli tutulma gereği duyulmayan Dünya Ekonomik Forumu (WEF) ve ortaklarının tasarladığı şeytanî ardıl hedeflerin gerçekte neyi yansıttığını gözlemleyebileceksiniz. Umarız, komploların tam ortasında, içinde ve derinliklerinde ya da yüzeyinde yaşayan, ancak göz önünde cereyan eden komploları göremeyen, görmek istemeyen bütün insanlar, bu komploları teorilerle çözen dürüst insanların varlığına müteşekkir olmaları gerektiğini fark ederler. "Rusya ve Ukrayna arasındaki mevcut çatışmanın, birbirine bağlı küresel paydaşlar ağı ve yaygın bir kamu-özel ortaklık ağı tarafından desteklenen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Büyük Sıfırlama gündeminin bir sonraki katalizörü olduğunu birkaç maddede açıklıyorum." diyen yazarı okumaya devam edelim.
Seçkin Deniz, 17.03.2022, Sonsuz Ark


THE GREAT RESET PHASE 2: WAR

Büyük Sıfırlamanın ikinci aşamasına hoş geldiniz: Savaş.

Pandemi dünyayı karantinaya alıştırıp deneysel ilaçların kabulünü normalleştirirken, KOBİ'leri yok ederek şirketlere en büyük servet transferini hızlandırırken ve sibernetik bir geleceğe hazırlık olarak işgücü operasyonlarının kas hafızasını (1) ayarlarken, ulusların "Daha İyisini İnşa Edebilmesi"nden (Build Back Better) önce ekonomik çöküşü hızlandırmaya yönelik ek bir vektör gerekliydi. 

SA9592/SD2354: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 659 (26-30 Eylül 2020)

    Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”

  
(Lütfen, Twitter alttan yukarıya doğru olan tweet akış grafiğinin tersine göre, tweetleri yukarıdan aşağıya doğru okuyunuz, orijinalini aramak istediğiniz tweet metnini kopyalayınız, Twitter arama motoruna yapıştırıp arama yaptırınız.)
(26-30 Eylül 2020
)  (Eylül 2020:
5.124 Tweet+Önceki Toplam: 444.755+5.124 = 449.879 Tweet) 

26 Eylül 2020
Peki 3. Cümle ne olabilir?

26 Eylül 2020
Süleyman Soylu TGRT'de,
“Sayın Zühtü Arslan bir dönem Polis Akademisi Başkanı olarak görev yaptı. O dönemde kendisinin aldığı komiser yardımcılarının yüzde 41’ini ben FETÖ’den ihraç ettim.” demiş. Zühtü efendi bu iki cümleyi anlıyor mu?

16 Mart 2022 Çarşamba

SA9591/SD2353: "bilginin kanatlarından düşmek" /27.12.2002/ 151. patika

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk


...sevgi'nin varkıldığı tual, 'bilgi'nin en iyi yansıyabildiği zemindir...
...bilgi insanı, hayatın görülen ya da görülmeyen ayrıntılarını bu zeminde resmeder...
...siz 'bilgi'nin kanatlarına tutunduğunuz sürece yücelirsiniz...
...'ben' kurgularından arınırsınız...
...kuşkularınız ,kısmî de olsa, netliğe dönüşür...
...insan mutluluğunun diğer mutluluklarla örtüşmesi gerektiğini görürsünüz...
...'bilgi'nin sonsuzluğu, sizi olduğunuz yerde durmamaya zorlar...
...eğer hala zorluyorsa, yarım kalmışlığınızı fark edin...
...kendiliğinden akmalı idrakiniz geleceğe...

15 Mart 2022 Salı

SA9590/SD2352: NYT: Ukrayna'da Türk Yapımı İHA'ların Gürlemesi Rusya İçin Uğursuz Bir İşarettir

  Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız The New York Times'ta yayınlanan analiz, Pulitzer Ödüllü savunma muhabiri Dave Philipps ile 1983'ten beri Times ekibinin bir üyesi olarak üç Pulitzer Ödülü paylaşan, terörizm ve ulusal güvenlik konularında yazan Pentagon muhabiri Eric Schmitt'in ortak çalışmasıdır ve 24 Şubat 2022'de Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı'nda da Suriye, Libya, Dağlık Karabağ'da olduğu gibi Rus ordusunu durduran Ukrayna Silahlı Kuvvetleri'ne ait Türk yapımı silahlı insansız hava aracı TB2 Bayraktar'a ve şaşırtıcı başarılarına odaklanmaktadır. Pentagon yetkililerinin Rusya'nın Ukrayna savaş senaryolarındaki bütün varsayımlarını geri çekmesine neden olan TB2 Bayraktar'ın başarısını analizin son cümlesi ile özetlemek mümkündür: "Sosyal medyada Bayraktar insansız hava araçlarından birinin bir Rus mobil füze fırlatıcısını imha ettiğini iddia eden video görüntüleri yayınlandı; bu tam olarak Rusya'nın kendisini yok eden ucuz insansız hava araçlarını yok etmek için sahaya sürdüğü pahalı, sofistike silah sistemiydi." Ordusunu Yapay Zeka destekli Kent Savaşları için eğitmeye çalışan ABD-Pentagon'un TB-2 Bayraktarların elde ettiği sonuç karşısında yaşadığı şaşkınlık dikkat çekicidir.
Seçkin Deniz, 15.03.2022


Over Ukraine, Lumbering Turkish-Made Drones Are an Ominous Sign for Russia

Ukrayna'nın en gelişmiş saldırı uçağı, bir ekin silici kadar gizli: yavaş, alçaktan uçan ve tamamen savunmasız. Dolayısıyla Rus işgali başladığında birçok uzman, Ukrayna kuvvetlerinin yerden kaldırmayı başardığı birkaç insansız hava aracının birkaç saat içinde vurulacağını bekliyordu.

14 Mart 2022 Pazartesi

SA9589/SD2351: Sıkıntı (Roman); 3. Bölüm-Cennet 18

         Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Ne kadar zordu okullardaki ‘Tarih’ kitaplarında yazılanlardan ‘Tarih’ öğrenilemediğini anlamak. Hangi Tarih kitabı son iki yüz yıldır okullarda okutulan kitapların ve müfredâtın tasarımcısı olan Masonlar’dan ve yaptıklarından bahsedebilirdi ki? Hangi suç örgütü kendi suç tarihinin ve bu suçlardaki sorumluluğunun bilinmesini ister?"


‘Cennet Yazarı’nın yaptığı sosyolojik analiz, zihnimizdeki kırılganlıkların kaynağını sorgulamamız için önemliydi. Küstürmüş ve küstürülmüştük ya da küstürülmüş ve küstürmüştük. Barışmamız gerekmiyordu kırılganlıklarımızla; ancak herkesin gözü önünde gerçekleşen şeylerin sorumlusunu/ sorumlularını bulamadığımız ve hesap soramadığımız için 15 Temmuz’da yüzlerce yıllık öfkemizin ve adalet duygumuzun etkisiyle tanklara karşı çıplak ellerimizle direnmiş ve kazanmıştık. FETÖ Şeytan’ın son elçilerinden biriydi; Masonik organizasyonun kendileri açısından çok iyi tasarlanmış bir silahıydı; onu durdurmuştuk.

13 Mart 2022 Pazar

SA9588/SD2350: Yeltsin'in 'Şok Terapisi'nden Putin'in Savaşı'na

  Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Columbia Hukuk Fakültesi'nde karşılaştırmalı hukuk profesörü ve  Sermaye Kanunu: Kanun Zenginliği ve Eşitsizliği Nasıl Yaratıyor kitabının yazarı Katharina Pistor'a aittir ve Rusya'nın Ukrayna'yı işgali temelinde Sovyet sonrası Yeltsin liderliğindeki Rusya'nın siyasî ve ekonomik değişiminde Batı'nın etkin rolüne odaklanmaktadır. Sosyalist Sovyetler sonrası Rusya'da demokrasiden önce ekonomik liberalizmin önemsendiğini ifade eden ve "Böyle bir fırsat ortaya çıktığında, bu fırsat Putin ve onun kleptokrat çevresi tarafından değil, batı tarafından altüst edildi." diyen analistin, "Reformcular ve onların batılı danışmanları, basit bir şekilde piyasa reformlarının anayasal reformlardan önce gelmesi gerektiğine karar verdiler ve sonra ısrar ettiler. Demokratik incelikler, ekonomik politika yapımını geciktirecek ve hatta baltalayacaktı. Sadece hızlı hareket ederek -bir balta darbesiyle köpeğin kuyruğunu keserek- Rusya ekonomik refaha giden bir yola girebilir ve Komünistler sonsuza kadar iktidardan uzak tutulabilirdi. Radikal piyasa reformlarıyla, Rus halkı somut getiriler görecek ve otomatik olarak demokrasiye aşık olacaktı." şeklindeki cümleleri çok açıklayıcı ve bilgilendiricidir. Analizin, sorumluları işaret eden cümlesi de Putin'in suç ortaklarını teşhir etmektedir: "Soğuk savaş sonrası dünyanın temeli olarak demokrasi yerine kapitalizmi seçen batı, istikrarı, refahı ve şimdi Ukrayna'da yeniden gördüğümüz gibi barış ve demokrasiyi - ve sadece Doğu Avrupa'da değil - tehlikeye attı." Türkiye'nin  ekonomik olarak Batı'ya entegre olan Rusya ve Batı arasında kurduğu denge dünya barışı için önemlidir ve denge politikasının sürmesi zorunluluktur. Nitekim, Erdoğan liderliğindeki Türkiye'nin, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin 16. gününde, 10 Mart 2022'de Rusya ve Ukrayna arasında Dışişleri bakanları seviyesinde Antalya'da gerçekleşmesini sağladığı (Çavuşoğlu, Lavrov, Kuleba) üçlü görüşme sonrası Rus Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov'un Batılıların uyguladığı ağır yaptırımlara karşı, "Batı'ya bir daha asla bağımlı olmamayı deneyeceğiz" şeklindeki açıklaması da Putin'in saldırganlığının arkasındaki temel desteği somutlaştırmakta, Rus-Yahudi oligarklar aracılığı ile onu besleyen ve bugüne dek taşıyan Batı'nın sorumluluğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Alman kökenli olan analistin ülkesine yönelik tek vurgusu Hitler ile sınırlı değildir; Almanya, Ukrayna işgali öncesi Rus ordusunu eğitmiş ve hem ekonomik hem de politik olarak Putin'i desteklemiştir. Nitekim Alman Başbakan Olaf Scholz, ABD'nin Rus petrol ve doğalgaz ihracatına yönelik yaptırımlarına uymayacağını, Rusya'dan doğal gaz ve petrol almayı şimdilik sürdüreceklerini ilan etmiştir.
Seçkin Deniz, 13.03.2022


From shock therapy to Putin’s war
"Putin, Ukrayna'daki savaştan tek başına sorumlu, ancak önde gelen batılılar, Rusya'nın Sovyet sonrası yörüngesinde kilit bir rol oynadılar."

Rus tankları otoriter başkanın emriyle Ukrayna'da savaşırken, demokrasi için can atanların sadece Ukraynalılar olmadığını belirtmekte fayda var. Ruslar da -büyük bir kişisel risk alarak- Vladimir Putin'in akıl almaz saldırganlık eylemini protesto etmek için sokaklara döküldüler. Ama demokratikleşme şansı verilmemiş bir ülkede yokuş yukarı bir savaş veriyorlar.

12 Mart 2022 Cumartesi

SA9587/MT38: Beyrut Noeli Tek Bir Ailede Bile Karmaşık Olabilir

     Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, New Lines Institute for Strategy and Policy'de İnsan Güvenliği Biriminin yöneticisi; babası Sünni Müslüman, annesi Ortodoks Hristiyan olan Lübnan asıllı Faysal Itani'ye aittir ve kendi ailesinden yola çıkarak Lübnan'daki dinî çeşitliliğe odaklanmaktadır. Yazarın, "Bir asır önce Lübnan'ın oluşturulmasına tepki gösteren Sünniler, Lübnan'ın içe dönük, sınırlayıcı siyasi yapılarından kaçmak ve kendilerini daha büyük Suriye veya Arap dünyalarında eritmek istiyordu. Birçok Ortodoks da bunu yaptı. Ben ne pan-Suriyeli ne de pan-Arap milliyetçisiyim, ancak Rum Ortodoks ve Sünniler arasındaki bu ortak duygunun, karışık bir ailede büyümeyi kolaylaştırdığına inanıyorum. Sonunda, hepimizin aynı temel siyasi dili konuştuğumuzu hissettim." şeklindeki cümleleri gibi özel alandan genel alana doğru bir bakış açısı geliştiren bu kısa anlatısının Lübnan olgusunun anlaşılmasına az da olsa yardımcı olacağını düşünüyoruz. Keyifli okumalar diliyoruz.
Seçkin Deniz, 12.03.2022, Sonsuz Ark


Even in a Single Family, a Beirut Christmas Can Be Complicated
"Bir Sünni-Ortodoks, Müslüman-Hıristiyan Lübnan'daki tatillerini yansıtıyor."

Benim adım Faysal Itani ve Noel'i kutluyorum. Sonuçta, ben bir tür Hristiyanım. Ben de Lübnanlıyım, yasalar ve toplum tarafından herkesin bayramlarını kendi bayramlarımmış gibi kutlamaya -ya da en azından gözlemlemeye- mecburum. Bir Lübnanlı olarak ismimi birçok toplumdaki geleneksel şekliyle babamdan aldığım gibi, doğuştan ve kanunen mezhep kimliğimi de ondan aldım; oradaki diğerleri gibi hemen dini, bir şekilde hem daha belirgin hem de daha az anlamlı hale getirdim. Beyrut'ta kısa bir süre geçirmiş birinin adımdan tahmin edebileceği gibi, babam Sünni bir Müslüman. Ama annem Ortodoks bir Hristiyan. (Kendi mezheplerini de kendileri seçmediler.) Lübnan'da büyüdüğüm için, başkaları beni Sünni bir Müslüman olarak algıladı, ben de kendimi böyle görüyordum; bir Beyrut Sünnisi. Ama ben bir Hristiyandım da.

11 Mart 2022 Cuma

SA9586/SD2349: Türkiye, Rusya ve Ukrayna Arasında Seçim Yapmak Zorunda mı Kalacak?

  Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, New York Times, Guardian ve Atlantic'e katkıda bulunan, The National'ın Türkiye ve Doğu Akdeniz meseleleri köşe yazarı ve gazeteci David Lepeska'ya aittir ve Erdoğan liderliğindeki Türkiye'nin, Rusya-Ukrayna Savaşı'ndaki denge stratejisine odaklanmaktadır. Türkiye büyük bir diplomasi başarısı göstererek savaşan iki ülkenin, Rusya ve Ukrayna'nın Dışişleri Bakanlarını, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun katılımıyla 10 Mart 2022'de Antalya Diplomasi Forumu çerçevesinde bir araya getirmeyi başarmıştır; ancak ilk görüşmede herkesin beklediği bir ateşkesten ziyade, insanî koridorlar açılması gibi konular ile diplomatik müzakerelerin önemi gibi vurgular ortaya konmuştur. Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanları ile Antalya'daki görüşme sonrasında konuşan Çavuşoğlu, kapsamlı bir barış planı, Ukrayna'nın tarafsızlık statüsü ve Türkiye'nin garantörlüğünün masada olduğunu açıklamıştır. NATO Genel Sekreteri  Jens Stoltenberg Türkiye'nin diplomasi çabalarını takdir ederek, "Türkiye burada Ukrayna'ya verdiği destekle kilit bir rol oynuyor. SİHA'lar çok önemli Ukrayna'ya verilen destek konusunda. SİHA'ların teslimatı Ukrayna için hayati önemde." demiş, görüşmenin yapıldığı 10 Mart günü akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan- ABD Başkanı Joe Biden  arasında bir telefon görüşmesi yapılmış ve Beyaz Saray, "Başkan, Türkiye'nin oynadığı rol için çok müteşekkir. Bugün erken saatlerde diplomatik müzakerelere ev sahipliği yapması dahil" şeklinde açıklama yapmıştır.
Seçkin Deniz, 11.03.2022


Will Turkey be forced to choose between Russia and Ukraine?
"Ankara, her iki tarafı da bu hafta müzakerelere götürmeye yönelik diplomatik çabalarının meyve vermesini umuyor."

Ukrayna'daki savaşa iki hafta kala Türkiye, gergin diplomatik tutumunu küçük, ama etkili bir sonuca dönüştürmüş görünüyor: savaşan taraftar Ankara'nın uzun zamandır arabuluculuk teklifini kabul ettiler ve Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanları Perşembe günü Antalya Diplomatik Forumu'nun oturum aralarında barış görüşmeleri için bir araya gelecekler.

SA9585/SD2348: Avrupa için Bir Ruh Sağlığı Stratejisi

  Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Avrupa Parlamentosu İspanyol Sosyalist delegasyonu ve İstihdam ve Sosyal İşler Komitesi üyesi Estrella Durá Ferrandis ile İspanyol Sosyalist delegasyonu ve Avrupa Parlamentosu İstihdam ve Sosyal İşler Komitesi'nin parlamenter asistanı Cristina Helena Lago'nun ortak çalışmasıdır ve 2008'den sonra Avrupa'yı kasıp kavuran kemer sıkma politikaları sonrası Covid-19 salgınının ve yasakların neden olduğu psikolojik ve sosyolojik sorunlara ve çözümlerine odaklanmaktadır. Kapitalizm karşıtı Sosyalist yaklaşımla ele alınan Avrupalıların Ruh Sağlığına ilişkin bu analizin Avrupalıların sorunlarına ne kadar gerçekçi yaklaşıp yaklaşmadıkları tartışmalıdır; çünkü Ruh Sağlığı sadece ekonomi ve salgınla ilişkilendirilerek tespit ve tedavi edilebilecek bir rahatsızlık değildir. Avrupa'nın politika yapıcılarının dinsiz-ateist bireyler ve toplumlar oluşturmak üzere 'Kapitalizm'den ve 'Sosyalizm'den bariz bir şekilde faydalandıkları açıktır; Avrupa egemenlerinin insanın erkek ve kadın varlığına yönelik yapılan her türlü kapitalist ve sosyalist saldırıyı normal (Fransa, Hollanda, Belçika örnekleri), değerlerini muhafaza etmeye çalışanların anormal (Türkiye, Polonya, Macaristan örnekleri) olarak değerlendirdiği bu dönemde insan doğasına uygun bir Ruh Sağlığı stratejisi belirlemesi imkansızdır. Analistlerin, dört temel ayak üzerinden değerlendirdikleri sorunla ilgili "Dijital devrimin hızlandırdığı, bireysel düzeyde bir yabancılaşma hissine neden olan bedensizleşme süreçleriyle ilgili daha derin kaynaklar da var; kişinin kendi kimliğinden rahatsızlık duyması, öznenin parçalanması ve yaşamsal anlamın kaybolması." şeklindeki tespitlerinde sadece Kapitalizm'i sorumlu tutmaları çelişkidir, aynı sorumluluğun Sosyalizm tarafından da üstlenilmesi gereklidir. "Ruh sağlığı tedavisi, sağlık ve sosyal bakımdan istihdama, eğitime ve barınmaya kadar uzanan bir dizi hizmeti içeriyor. Kamu yatırımı ne kadar güçlü olursa, refahımız ve fiziksel ve zihinsel sağlığımız o kadar iyi olur." cümlesi ise sanki 2008 öncesinde bütün bu imkanlar sağlanmasına rağmen Avrupa'da Ruh Sağlığı'nın çok iyi olduğu kanısı uyandırmaktadır. Bu tamamen yanlıştır; alkol ve uyuşturucu kullanımının Avrupa'daki geçmişi irdelendiğinde, gerçek bir Ruh Sağlığı krizinin en temel göstergelerinden biri olan bu iki bağımlılığın asla tartışmalara konu edilmediği, tam aksine tartışmaların merkezinden uzaklaştırıldıkları ve uyuşturucu-alkol kullanımının önündeki yasal engellerin kaldırıldığı görülmektedir. Avrupa Birliği, insan doğasını kuşatan din olgusunu bütünüyle reddederek haz merkezli ideolojilerin özgürlük alanı olarak Avrupa'yı Ruh Sağlığı krizlerine sürüklemek için tasarlanmış ve uygulanmıştır; bugün yaşanan psikolojik, sosyolojik ve ekonomik krizler, bireylerin ve toplumların dini ve kültürel değerlerine yönelik bütüncül saldırıların sonuçlarıdır.
Seçkin Deniz, 11.03.2022


A mental-health strategy for Europe
"Zayıf ruh sağlığının geniş sosyal belirleyicileri, Avrupa çapında bütünsel bir yaklaşım gerektirir."

'Bu depresyon değildi, kapitalizmdi'; bu sözcüklerin yer aldığı bir görüntü, yakın zamanda Şili'nin Santiago'daki bir öğrenci gösterisinde bir pankartta görüldü ve bizi rahatsız eden zihinsel sağlık sorunlarını sistemik kökleriyle ilişkilendirdi.

10 Mart 2022 Perşembe

SA9584/TG365: Myanmar: Umutlu Bahar'dan Kavurucu Yaz'a

      Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Myanmar merkezli bağımsız bir analiste aittir ve Naw Theresa takma adıyla yayınlanmıştır; Myanmar (Burma)'da ülkenin modern kurucusu Aung San'ın kızı Aung San Suu Kyi'nin liderlik ettiği Ulusal Demokrasi Birliği (NLD) hükümetine karşı hükümete karşı Tatmadaw (Myanmar'ın ordusu)'ın 1 Şubat 2021'de gerçekleştirdiği askeri darbe (2 Şubat 2021'de Myanmar Genelkurmay Başkanı Min Aung Hlaing başkanlığında, 8 üst düzey askerden ve 3 sivilden oluşan ve yürütme yetkisine sahip olan Devlet İdare Konseyi kuruldu) sonrası iç savaşa giren ülkenin genel durumuna odaklanmaktadır. ABD kontrolünde, yarı demokratik yarı askeri bir rejim ile yönetilen Myanmar hükümetinin Müslüman Rohingyalara uyguladığı soykırım, hem ABD'nin hem de Avrupa-İngiltere'nin desteği ve kışkırtmasıyla gerçekleşmişti. Amaç Çin sınırında Çin için güvensiz bir bölge oluşturmaktı. Şubat 2021'de yapılan askerî darbe de Çin ile ilişkileri artan yönetimin devrilmesini amaçlayan bir ABD-İngiltere-Avrupa ortak girişimidir. Analiz'in çektiği genel fotoğrafta, "Acı verecek kadar uzun bir 12 aydan sonra, ülke neredeyse eşi görülmemiş bir şiddet ve ülke çapında iç savaş dönemine girerken, sevinçli meydan okuma seslerinin yerini silah sesleri, patlamalar ve muazzam acılar aldı. Cunta kendisini yapılandırırken Devlet İdare Konseyi (SAC) güçleri tarafından en az 1.560 protestocu öldürüldü ve yaklaşık 12.000 kişi tutuklandı. Ordu kendi vatandaşlarına ahlaksızca şiddet uygularken, işkence ve yargısız infazların gerçekleştiğine dair güvenilir raporlar bulunuyor." cümleleri ile "Eylül ayındaki “Ulusal Savunma Devrimi”nin başlamasından bu yana, her gün düzinelerce cunta askerinin PDF birimleri tarafından öldürüldüğü iddia ediliyor. Verilen sayılara göre, 7.000'den fazla cunta askeri ve polis öldürüldü, PDF birimlerinin ise yalnızca birkaç yüz ölüme maruz kaldığı bildirildi." cümlesi muhalif kanadın yorumlarını içerirken, "Cunta, PDF birimleri tarafından bölge yöneticileri, memurlar, keşişler ve askeriye bağlantılı partilerin üyeleri de dahil olmak üzere yaklaşık 2.000 sivilin öldürüldüğünü ve yaklaşık 5.000 “teröristin” tutuklandığını iddia etti." cümlesi de darbecilerin iddialarını yansıtmaktadır. Myanmar'daki küresel durumunun özeti ise analizdeki iki bağlamla ortaya konulduğu gibi çok nettir: "Dünya COVID-19, iç sorunlar ve daha büyük jeopolitik çatışmalarla meşgulken, yarı yarıya çökmüş bir devlette 55 milyon insanın iç savaşa doğru sürüklenmesi çoğu ülkenin radarından kaybolmuştu. Şu anda hem cunta hem de NUG, çatışmayı çözmenin tek yolu olarak askeri zaferi görüyor. NUG, uluslararası toplumun müdahale etmemesinin bir sonucu olarak silahlı devrime başvurmasını haklı çıkardı." , "İnsanlık dışı bir tiran ve aşırı hırslı muhalifleri birbirlerine sözler ve mermiler aracılığıyla saldırırken, insanlar giderek daha fazla arada sıkışıp kalıyor. Bu anlamsız çatışmayı gerçekte kimin “kazandığına” bakılmaksızın, ne kadar kısa bir süre olursa olsun, Myanmar halkı gelecek nesiller için 2021 olaylarının bedelini ödeyecek." Analistin, Arakan'daki Müslüman Rohingya'lara uygulanan insanlık dışı nefret, şiddeti, katliamları ve sürgünü görmezden gelerek kurduğu "Myanmar halkı gelecek nesiller için 2021 olaylarının bedelini ödeyecek." cümlesi, aslında tam olarak şöyle kurulmalıdır: "Budist rahiplerle birlikte, hükümeti, devleti ve halkıyla Müslümanları palalarla parçalayan, canlı canlı yakan Myanmar halkı bunun bedelini şimdiden ödemeye başlamıştır." 1990 yılından itibaren sistematik olarak Müslümanlara yönelik baskı 2001 yılından sonra daha da şiddetlenmiştir. 2005'ten sonra artarak süren canavarca saldırılar sonrasında, Rohingya Dayanışma Organizasyonu (RDO) Başkanı Dr. Muhammed Yunus'un DÜNDEN BUGÜNE ARAKAN başlıklı akademik çalışmasında ifade ettiği gibi, "Budist fanatikler ve Burma polisi Müslüman avına çıktı. Müslüman köy ve kasabalarına baskınlar düzenlenmeye başladılar. Çoğu Müslüman köy suçluları barındırdıkları gerekçesiyle ateşe verildi. Üç yüzün üzerinde Müslüman köy tamamen yakıldı. Cami ve Medreseler ateşe verildi. Cuma namazlarında Müslümanların camiye girmemeleri için Budist Fanatiklerce kuşatıldı. Bağımsız insan Hakları kuruluşlarına göre 1000 civarı Müslüman bu son olaylarda katledildi. Binlerce Müslüman evlerinden ve köylerinden sürülerek ormanlarda yaşamaya başladı. Binlerce Müslüman komşu Bangladeş'e sığınmak için teknelerle Naf nehri ve Hint Okyanusuna açıldı. Bangladeş Hükümetinin mültecileri kabul etmemesi sonucu yüzlerce Müslüman nehirde ve okyanusta boğularak öldü." (2017) BM’nin “dünyanın en çok eziyet gören etnik gruplarından biri” diye tanımladığı Arakanlı Müslümanlara yönelik insanlık dışı şiddet, katliam ve tecavüzler 1 Şubat 2021'de askerî darbe ile devrilen Nobel Barış Ödüllü lideri Aung San Suu Kyi tarafından yönetilen Myanmar'da gerçekleşmiştir; asıl sorumluluk kendisine ait iken hiçbir uluslararası kuruluş onu sorumlu tutmamıştır ve hükümet güçlerine yönelik eleştirileri göz ardı eden Aung San Suu Kyi utanç verici bir tutumla Müslümanları suçlamıştır (2017, Sonsuz Ark) Myanmar'ın bugün yaşadığı iç savaş ödeyeceği bedellerin başlangıcına işaret etmektedir. Türkiye, Bangladeş'le işbirliği halinde Rohingyalara destek vermeye devam etmelidir.
Seçkin Deniz, 10.03.2022, Sonsuz Ark


Myanmar: From Hopeful Spring to Scorching Summer

Kalabalıklar bir yıl önce 1 Şubat'ta, ordunun küstah güç gaspını protesto etmek için Myanmar'ın kasaba ve şehirlerinde toplanmaya başladığında, yaygın olarak paylaşılan coşkulu bir meydan okuma duygusu vardı. Karnaval benzeri bir atmosferde, arabalardan daha önceki bir dönemin neşeli protesto şarkıları yayılırken, gençler yürüyor, sloganlar atıyor ve esprili pankartlar taşıyorlardı. Onlarca yıl öncesindeki kendi hallerini anımsayan yaşlı Burmalılar, gençleri ilerlemeye çağırırken aynı zamanda ordunun kendi içinde belirlediği “asla havaya ateş etme” uygulaması konusunda onları uyarıyordu.

Seçkin Deniz Twitter Akışı