13 Mart 2022 Pazar

SA9588/SD2350: Yeltsin'in 'Şok Terapisi'nden Putin'in Savaşı'na

  Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Columbia Hukuk Fakültesi'nde karşılaştırmalı hukuk profesörü ve  Sermaye Kanunu: Kanun Zenginliği ve Eşitsizliği Nasıl Yaratıyor kitabının yazarı Katharina Pistor'a aittir ve Rusya'nın Ukrayna'yı işgali temelinde Sovyet sonrası Yeltsin liderliğindeki Rusya'nın siyasî ve ekonomik değişiminde Batı'nın etkin rolüne odaklanmaktadır. Sosyalist Sovyetler sonrası Rusya'da demokrasiden önce ekonomik liberalizmin önemsendiğini ifade eden ve "Böyle bir fırsat ortaya çıktığında, bu fırsat Putin ve onun kleptokrat çevresi tarafından değil, batı tarafından altüst edildi." diyen analistin, "Reformcular ve onların batılı danışmanları, basit bir şekilde piyasa reformlarının anayasal reformlardan önce gelmesi gerektiğine karar verdiler ve sonra ısrar ettiler. Demokratik incelikler, ekonomik politika yapımını geciktirecek ve hatta baltalayacaktı. Sadece hızlı hareket ederek -bir balta darbesiyle köpeğin kuyruğunu keserek- Rusya ekonomik refaha giden bir yola girebilir ve Komünistler sonsuza kadar iktidardan uzak tutulabilirdi. Radikal piyasa reformlarıyla, Rus halkı somut getiriler görecek ve otomatik olarak demokrasiye aşık olacaktı." şeklindeki cümleleri çok açıklayıcı ve bilgilendiricidir. Analizin, sorumluları işaret eden cümlesi de Putin'in suç ortaklarını teşhir etmektedir: "Soğuk savaş sonrası dünyanın temeli olarak demokrasi yerine kapitalizmi seçen batı, istikrarı, refahı ve şimdi Ukrayna'da yeniden gördüğümüz gibi barış ve demokrasiyi - ve sadece Doğu Avrupa'da değil - tehlikeye attı." Türkiye'nin  ekonomik olarak Batı'ya entegre olan Rusya ve Batı arasında kurduğu denge dünya barışı için önemlidir ve denge politikasının sürmesi zorunluluktur. Nitekim, Erdoğan liderliğindeki Türkiye'nin, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin 16. gününde, 10 Mart 2022'de Rusya ve Ukrayna arasında Dışişleri bakanları seviyesinde Antalya'da gerçekleşmesini sağladığı (Çavuşoğlu, Lavrov, Kuleba) üçlü görüşme sonrası Rus Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov'un Batılıların uyguladığı ağır yaptırımlara karşı, "Batı'ya bir daha asla bağımlı olmamayı deneyeceğiz" şeklindeki açıklaması da Putin'in saldırganlığının arkasındaki temel desteği somutlaştırmakta, Rus-Yahudi oligarklar aracılığı ile onu besleyen ve bugüne dek taşıyan Batı'nın sorumluluğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Alman kökenli olan analistin ülkesine yönelik tek vurgusu Hitler ile sınırlı değildir; Almanya, Ukrayna işgali öncesi Rus ordusunu eğitmiş ve hem ekonomik hem de politik olarak Putin'i desteklemiştir. Nitekim Alman Başbakan Olaf Scholz, ABD'nin Rus petrol ve doğalgaz ihracatına yönelik yaptırımlarına uymayacağını, Rusya'dan doğal gaz ve petrol almayı şimdilik sürdüreceklerini ilan etmiştir.
Seçkin Deniz, 13.03.2022


From shock therapy to Putin’s war
"Putin, Ukrayna'daki savaştan tek başına sorumlu, ancak önde gelen batılılar, Rusya'nın Sovyet sonrası yörüngesinde kilit bir rol oynadılar."

Rus tankları otoriter başkanın emriyle Ukrayna'da savaşırken, demokrasi için can atanların sadece Ukraynalılar olmadığını belirtmekte fayda var. Ruslar da -büyük bir kişisel risk alarak- Vladimir Putin'in akıl almaz saldırganlık eylemini protesto etmek için sokaklara döküldüler. Ama demokratikleşme şansı verilmemiş bir ülkede yokuş yukarı bir savaş veriyorlar.


Yeltsin, 1999 sonunda anayasanın 'başkanlık' kopyasını Putin'e devretti

Böyle bir fırsat ortaya çıktığında, bu fırsat Putin ve onun kleptokrat çevresi tarafından değil, batı tarafından altüst edildi. 30 yıl önce Sovyetler Birliği'nin çöküşünün ardından, Amerikalı ekonomi danışmanları Rusya liderlerini ekonomik reformlara odaklanmaya ve demokrasiyi ikinci plana atmaya ikna ettiler; Putin bunu zamanı geldiğinde kolayca söndürebilirdi.

Bu önemsiz bir tarihsel olumsallık değildir. Rusya bir demokrasi olsaydı, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ve onun doğuya doğru genişlemesi, Ukrayna'nın işgali ve batının Rusya'nın medeniyetine daha fazla saygı borçlu olup olmadığı hakkında tartışmaya gerek kalmayacaktı. (Bir Alman olarak, Adolf Hitler'in ve onun bir "uygarlık"ta kendi liderliğini ilan etmesinin açık yankılarını taşıyan bu son önermeyle irkildim.)

Olağanüstü güçler

Olayların sırasını tekrar hatırlayalım. Kasım 1991'de, Rusya Yüksek Sovyeti (parlamento), o zamanki Rusya cumhurbaşkanı Boris Yeltsin'e olağanüstü yetkiler ve reformları başlatması için 13 aylık bir görev verdi. Daha sonra, Aralık 1991'de Sovyetler Birliği, Bağımsız Devletler Topluluğu'nu oluşturan Belovezh anlaşmalarıyla resmen feshedildi. Rusya, Beyaz Rusya ve Ukrayna birbirlerinin bağımsızlığına saygı duyduklarını ilan ettiler.

Küçük bir grup Rus reformcu ve batılı danışmanla çevrili olan Yeltsin, bu eşsiz tarihi anı, benzeri görülmemiş bir ekonomik “şok tedavisi” programı başlatmak için kullandı. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile fiyatlar serbestleştirildi, sınırlar açıldı ve hızlı özelleştirme başladı.

Yeltsin'in çevresinden hiç kimse Rusya vatandaşlarının istediğinin bu olup olmadığını sorma zahmetine girmedi. Ve hiç kimse, Rusların önce ülkeleri için sağlam bir anayasal temel geliştirmek için bir şans isteyebileceklerini veya bir seçim yoluyla kendilerini kimin yöneteceği konusundaki tercihlerini ifade edebileceklerini düşünmedi.

Reformcular ve onların batılı danışmanları, basit bir şekilde piyasa reformlarının anayasal reformlardan önce gelmesi gerektiğine karar verdiler ve sonra ısrar ettiler. Demokratik incelikler, ekonomik politika yapımını geciktirecek ve hatta baltalayacaktı. Sadece hızlı hareket ederek -bir balta darbesiyle köpeğin kuyruğunu keserek- Rusya ekonomik refaha giden bir yola girebilir ve Komünistler sonsuza kadar iktidardan uzak tutulabilirdi. Radikal piyasa reformlarıyla, Rus halkı somut getiriler görecek ve otomatik olarak demokrasiye aşık olacaktı.

Dinmeyen felaket

Olmadı. Yeltsin başkanlığı ekonomik, sosyal, yasal ve politik olarak dinmeyen bir felakete dönüştü. Sovyet tarzı merkezi planlı bir ekonomiyi sadece 13 aylık bir sürede elden geçirmenin imkansız olduğu ortaya çıktı. Fiyat ve ticaret liberalizasyonu kendi başlarına pazar oluşturmadı. Bunun için yasal kurumlar gerekirdi ama bunları kurmak için zaman yoktu.

Evet, aşırı kıtlıklar ortadan kalktı ve her yerde sokak pazarları ortaya çıktı. Ancak bu, şirketlerin ve hanehalklarının güvendiği kaynakların tahsisini kolaylaştırmak için ihtiyaç duyulan pazarları beslemekten çok uzaktı.

Üstelik şok tedavisi o kadar şiddetli ve ani sosyal ve ekonomik bozulmalara yol açtı ki, halkı reformlara ve reformculara karşı çıkmaya yöneltti. Yüksek Sovyet, Yeltsin'in olağanüstü yetkilerini genişletmeyi reddetti ve bundan sonra olanlar, Rusya'da otoriter başkanlık sisteminin yükselişine zemin hazırlayacaklardı.

Yeltsin ve müttefikleri pes etmeyi reddettiler. 1977 tarihli mevcut Rus anayasasını gayri meşru ilan ettiler ve Yeltsin, hareketi meşrulaştırmak için bir referandum çağrısı yaparken tek taraflı olarak iktidarı ele geçirmeye başladı. Ancak anayasa mahkemesi ve parlamento taviz vermeyi reddetti ve derin bir siyasi kriz başladı. Sonunda, yaşanan soğukluk, Yeltsin'in Ekim 1993'te Rus parlamentosunu feshetmek için çağırdığı ve 147 kişinin ölümüne neden olan tanklar tarafından çözüldü.

Elbette birçok milletvekili Yeltsin ve ekibine muhalifti ve belki de zamanı geri almak istediler. Ancak ülkenin geleceği konusundaki anlaşmazlıkların nasıl çözüleceği konusunda yeni ve tehlikeli bir emsal oluşturan Yeltsin oldu. Oylar değil tanklar karar verecekti. Yeltsin ve ekibi bununla da kalmadı. Ayrıca, güçlü bir cumhurbaşkanının güçlü kararname ve veto yetkilerine sahip olduğu ve ciddi bir kontrol ve denge unsurunun bulunmadığı bir anayasayı da zorladılar.

İfşa konuşması

O zamanlar Rusya'nın reformlarının bir öğrencisi olarak Yeltsin'in özelleştirme ekibinin üst düzey bir üyesi olan Dmitry Vasiliev ile yaptığım açıklayıcı bir konuşmayı hala hatırlıyorum. Anayasa taslağının eksikliklerine işaret ettiğimde, yanlış kişi iktidara gelirse bunu düzelteceklerini söyledi. Elbette asla yapmadılar; yapamazlardı da. Vasiliev'in açıklaması, ekonomik reformcuların anayasal demokrasi hakkında ne düşündüklerini tam olarak özetlemişti.

Aralık 1993'te yeni anayasa, yeni parlamento seçimleriyle birlikte yapılan bir referandumla kabul edildi. Yeltsin'in adayları çarpıcı bir yenilgiye uğradılar, ancak cumhurbaşkanının yeni anayasal yetkilerinin güvence altına alınmasıyla ekonomik reformlar devam etti. Yeltsin, 1996'da Davos'ta planlanmış ve yeni kurulmuş Rus oligarkları tarafından yönetilen manipüle edilmiş bir süreçle "yeniden seçildi". Üç yıl sonra Yeltsin, Putin'i başbakan yaptı ve onu halefi olarak atadı.

Ülkenin merkezi güç geçmişi göz önüne alındığında, Rusya'yı demokratikleştirmek her zaman uzun bir zaman alabilirdi. Ama denemeye değerdi. Ekonomik hedeflerin demokratik süreçler üzerinde akıl almaz bir şekilde önceliklendirilmesi, Rusya'nın çok ötesinde dersler içeriyor. Soğuk savaş sonrası dünyanın temeli olarak demokrasi yerine kapitalizmi seçen batı, istikrarı, refahı ve şimdi Ukrayna'da yeniden gördüğümüz gibi barış ve demokrasiyi - ve sadece Doğu Avrupa'da değil - tehlikeye attı.

Katharina Pistor, 1 Mart 2022, Social Europe

(Katharina Pistor, Columbia Hukuk Fakültesi'nde karşılaştırmalı hukuk profesörüdür. Sermaye Kanunu: Kanun Zenginliği ve Eşitsizliği Nasıl Yaratıyor kitabının yazarıdır.)


Seçkin Deniz, 13.03.2022, Sonsuz Ark, Çeviri, Çeviri ve Yansımalar


Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

Seçkin Deniz Twitter Akışı