19 Temmuz 2025 Cumartesi

SA11522/SD3543: Sıkıntı (Roman); 12. Bölüm-Okyanus 15

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Sabır Taşı, kendi hayat hikayesini özetliyordu durumdan habersiz, ama Lilith’ten bahsettikçe Cevval’in yüzü renkten renge giriyordu, gözleri bazen çakmak çakmak parıldarken, bazen de gözyaşlarına boğuluyordu.


Allah’ın elçisi Musa’nın, dönemin güç yansımalarında ‘nükleer gösteri’ olarak değerlendirilebilecek, Firavun’un ünlü ve yetenekli büyücülerine yaptırdığı ‘büyü’ gösterisine karşı ‘asasının yılana-ejderhaya dönüşmesi’ ve ‘elinin bembeyaz olması’ gibi mucizeler gösterdiğini biliyorduk. 

Antik Mısır’ın dini ve kültürü olarak ‘büyü’, kökleri insanın yaratılışından sonraki ilk isyan zamanına kadar uzanan Kabala’nın Şeytan’la ve cinlerle ilişkilerinin en temel aracıydı; bundan dolayı Zohar’ın çok sonra yazılı metin olarak ortaya çıkması Kabala’nın başlangıcına işaret etmiyordu. 

Muharref de olsa Tevrat’la çelişen Zohar metinlerini açıkça sorgulamaktan korkuyordu inançlı Yahudiler.

Sabır Taşı, Eli’nin kendisine ‘Bütün Yahudilerin ‘kabalistlerin Şeytan’a taptığını’ bildiklerini, ama kimin neye inandığını bilmedikleri için Zohar’ı birbirleriyle de konuşmaya cesaret edemediklerini, kendisine de Müslüman olduğundan emin olduğu için anlatabildiğini’ söylemişti. 

Aynı şey Müslümanların arasında da yaşanıyordu; kendilerini gizleyen ve Kur’an’ı esas alarak inanan ve Sufizm’in şeytanî esaslarını sorgulayan Müslümanları fişleyen sufizm/ tasavvuf müritleri de gizemli, daha doğrusu büyülü/cinli varlıklarıyla insanlara korku salıyorlardı: ‘Her şeyi gören, gözeten  ve bilen şeyh sizi çarpar’dı.

Kabalist Yahudilerin Ben Sira Alfabesi, ardılı Sufizm gibi ‘sorgulamayı yasaklayan’ bir fısıltı üflüyordu Yahudilerin ruhuna, "İster iyi, ister kötü olsun, sana düşen kemiği kemir" diyordu ve sorgulayıcı aklı tehdit ediyordu: "Gelin, gerdek odasına girer ve başına ne geleceğini bilmez."

Şeytan’ın değişmez yöntemi belliydi: çelişki, şüphe, aldatma ve saptırma; 

“Tanrı, Adem’i yarattıktan sonra yalnız olmasının iyi olmadığını gördü ve topraktan Lilith’i yarattı. Ancak Lilith, Adem ile eşit olduğunu söyleyerek onun otoritesini reddetti. Adem ile tartıştı ve Tanrı’nın kutsal ismini söyleyerek uçup gitti. Kızıldeniz’de melekler onu buldu, ancak Lilith geri dönmeyi reddetti. Melekler, her gün yüz çocuğunun öleceğini söyledi; Lilith ise bebeklere zarar vereceğini, ancak meleklerin isimlerini taşıyan muskalara dokunmayacağını vaat etti.” diyordu özetle, kabalistlerin yazdığı Zohar.

Lilith, sekizinci yüzyılla onuncu yüzyıl arasında yazılan Ben Sira Alfabesinde ima yoluyla yer alıyordu ve Zohar’da açık bir şekilde anlatılan şekli de muharref Tevrat- Yaratılış 1:27’deki ‘Tanrı insanı kendi suretinde yarattı, onu Tanrı'nın suretinde yarattı. Onları erkek ve dişi olarak yarattı.’ ifadesine dayanılarak uydurulmuştu. Oysa dindar Yahudilerin reddettiği bu anlatı, Tevrat’ın Havva’nın Adem’in kaburgasından yaratıldığı anlatısından farklıydı ve Havva’yı ikinci eş yapıyordu.

Lilith’in isyankâr doğası ve ilahî düzenden sapması Zohar Bereşit (Yaratılış), 1:19b’de şöyle vurgulanıyordu: 

“Adem yaratıldığında, dişil bir ruhla birlikte yaratıldı, ama bu ruh onunla uyum içinde değildi. Bu nedenle, Tanrı Havva’yı yarattı. İlk dişil varlık, karanlık tarafa (Sitra Ahra) geçti ve Lilith olarak bilindi.” 

Zohar’a göre Lilith, iblislerin lideri Samael’in eşi veya ortağı olarak iblisler doğuruyordu. Bu iblisler, “Lilim” olarak adlandırılıyor ve Lilith’in çocukları olarak kabul ediliyordu, ancak bu çocuklar gerçekte Samael’den değil, Adem’den türemiş oluyordu. Zohar’daki anlatı kendi katmanlarında boğduğu insan aklına oyunlar oynuyor ve Adem ile Lilith’in çocuklarının Samael ile Lilith’in çocukları imiş gibi algılanmasını sağlıyor ve onlara ‘iblis’ diyordu.

Zohar Leviticus 19a’da Lilith, cinselliğiyle ilişkilendiriliyor ve erkekleri baştan çıkaran bir “succubus” (dişi iblis) olarak görülüyordu. Orta Çağ Yahudi metinlerinde, gece boşalmalarından (nocturnal emissions) doğan iblislerin annesi olduğu söyleniyordu.

“Lilith, geceleri dolaşır ve erkeklerin yalnız uyuduğu evlere girer. Onlarla oynar, onları baştan çıkarır ve tohumlarını alır. Bu tohumlardan iblisler doğar, ki bunlar insanlığın belalarıdır. Ayın azaldığı zamanlarda, onun gücü artar ve erkekleri daha çok etkiler.”

Lilith’in hamile kadınları ve bebekleri tehdit ettiği inancı, Zohar’da sıkça belirtiliyordu. Bu, muska gibi koruyucu olduğu iddia edilen putperest büyü ve ritüellerin önemini arttırıyordu. Lilith, şeytani güçlerin lideri Samael’in eşi veya yardımcısı olarak tasvir ediliyor ve bu ikili, ilahi düzene karşı bir tehdit olarak görülüyordu.

Zohar 1:34b’de, “Gece vakti, Lilith ortaya çıkar ve yeni doğan çocuklara zarar vermek için dolaşır. Bu nedenle, kutsal muskalar ve dualar, bebekleri onun gazabından korumak için gereklidir.” denilerek geceyle, düşüklerle, yeni doğan bebeklerin tehlikede olmasıyla ve koruyucu muskalarla ilişkilendiriliyordu.

Ve 3:19a’da Lilith’in karanlık tarafın (Sitra Ahra) bir temsilcisi olarak kötü ruhlarla bağlantılı olduğu belirtiliyordu:

“Samael ve onun eşi Lilith, Sitra Ahra’nın krallarıdır. Onlar, kutsal olanı bozmak ve insanlığı ayartmak için birleşirler.” 

Buradaki birleşme cinsel anlamda bir birleşme değildi, ama öyle algılanması isteniyordu; gerçekte, Zohar’ın kutsal olanla ve şeytani olan arasındaki mücadelede Sufizm’in zahir-batın söyleminde olduğu gibi dualistik dünya görüşünü yansıtıyordu. 

Lilith eşitlik iddiası yüzünden Adem’den kaçmış ve Şeytan’ın karısı olmuştu. Şeytan’ın (Samael) ona eşit davranıp davranmadığını anlatmıyordu Zohar ve aslında Lilith’in çocuklarının babalarının, geceleri oynadığı, baştan çıkararak boşalmalarını sağladığı ve spermlerini çaldığı Adem’in erkek çocukları olduğunu da vurgulamıyordu.

Bu, kabalistlerin Lilith üzerinden inşa ettiği büyük aldatmacanın Şeytan’ı nasıl sakladığının ve yine insanı suçladığının açık kanıtıydı. Lilith, Adem’le birlikte topraktan yaratıldığına göre insandı. Samael olarak adlandırılan Şeytan’a kaçtığına ve ondan yaratılışları dolayısıyla çocuk peydahlayamayacağı için Adem’in erkek çocuklarından -onları aldatarak, baştan çıkararak- spermlerini çalıyor ve çocuk doğuruyordu. Doğal olarak, kendisi de spermlerini çaldığı erkekler de insan olduğuna göre, Zohar’ın ‘iblis’ dediği şeyler iki insandan doğan birer insandı ve Lilith insan olduğu için ‘dişi iblis’ olamazdı.

O yüzden Kabalistler bu ‘piç’ doğan çocuklara ‘Samael’in çocukları’ demiyorlar, ‘Lilith’in çocukları’ olarak sapkın öğretilerini metnin içine saklıyorlar ve insanların bilinçaltına doğuştan gelmesini istedikleri suçluluk duygusunu kolaylıkla işliyorlardı.

Lilith Adem’den kaçtığı ve Samael’in yanına gittiği ve onunla birlikte insana ve kutsal olana karşı savaştığı için ‘dişi iblis’ olarak tanımlanıyordu.

Sabır Taşı, kendi hayat hikayesini özetliyordu durumdan habersiz, ama Lilith’ten bahsettikçe yüzü renkten renge giriyordu, gözleri bazen çakmak çakmak parıldarken, bazen de gözyaşlarına boğuluyordu Cevval'in.

Müdahale etmemeye karar vermiştim. Çünkü Cevval’in içindeki kaosun da bu gece durulanması gerekiyordu. Düğün benzersizdi ve öyle de olmalıydı geride hiçbir pürüz bırakmadan.

Kendini tutamamıştı bir süre sonra Cevval; ayağa kalkmış ve pencerenin önünde bir sağa bir sola gidip gelmeye başlamıştı.

Bir an durmuş, Sabır Taşı’na bakmış ve ‘Annemi anlatıyorsun!’ demişti birdenbire, amcasına kaçan annesinin içinde açtığı derin yaraların kabuklarını patlatarak. ‘Lilith annemdir, annem Lilith’tir; Lilith var yani!’ 

<<Önceki                      Sonraki>>


[18.07.2025, 12/31 (923))]


Seçkin Deniz, 19.07.2025, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

Seçkin Deniz Twitter Akışı