9 Eylül 2023 Cumartesi

SA10350/SD2860: Sıkıntı (Roman); 6. Bölüm-Ova 1

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

“Sana da kendisinden önceki kitapları tasdik edici ve onları denetleyici olarak bu kitabı hak ile indirdik. Artık aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Sana gelen bu gerçeği bırakıp da onların isteklerine uyma. Her birinize bir şeriat ve bir yol yöntem verdik. Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat size verdikleriyle sizi denemek istedi. Öyleyse hayırlı işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. Allah size hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir. Aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet, onların arzularına uyma, Allah’ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmamaları için onlardan sakın (diye onu indirdik). Eğer yüz çevirirlerse bil ki Allah, onların bazı günahları sebebiyle başlarına bir belâ getirmek istiyordur. İnsanların birçoğu gerçekten Allah’ın yolundan çıkmışlardır. Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah’ınkinden daha güzeldir?’
Kur'an, Mâide Suresi, 48-50. Ayetler


6. Bölüm/Ova

Gök karanlıktı; ıssızdı sonsuz uzaklara doğru. Kulaklarımdan bütün sesler çekilmişti; dışımdan içime doğru sürüklenmişti aklım. Yıldızlar üşüdüklerinde sırtlarına üç boyutlu karanlığı alırlarmış; karanlık üşüdüğünde ise yıldızları itermiş kucağından... Uçakta değildim artık, tarihin içindeydim, insanın içindeydim.

Gökten yere her baktığımda yerdeki insanların ne kadar küçük göründüğünü düşünürdüm; yerde iken de gözlerden uzaklaşan uçakların ve içindeki insanların ne kadar küçüldüğünü… ‘Dağ’dakilerin ‘Ova’daki insanlara bakışının da şeytanî bir kök bakışla küçümseyici ve insanları güdülecek bir nesne olarak yine şeytanî bir dik bakışla aşağılayıcı olduğunu biliyor ve görüyordum. Seçkinlerin dışında kalan her insan yerdeydi, Ova’daydı.

İnsan’ın Dağ’da ya da Ova’da olması onu Şeytan’ın düşmanı olmaktan koruyamıyordu elbette, ama Şeytan, Dağdaki’ni Ovadaki’ne kolaylıkla düşman yapabiliyor ve istediği sistemleri kurarak Ovadakiler’i güdülebilir koyunlara dönüştürebiliyordu. Dağdakiler’i ise birbirine düşürme ihtiyacı duymuyordu; onlar ikna edilmiş gönüllü kölelerdi. Ovadakiler özgürdü, bu yüzden onları kolaylıkla birbirine düşürebiliyordu.

Zaten Şeytan’ın hedefi Dağdakiler’i kullanarak Ovadakileri de köleleştirmek ve bütün insanları Allah’a düşman etmekti. Nuh Tufanı ve yok edilmiş birçok kavim bize Şeytan’ın ne kadar başarılı olabildiğini gösteriyordu.

İnsan her şeyi biliyordu oysa; ne var ki hep aldanıyordu, aldanıyorduk. Şimdi de tarihte olmadığı kadar azgın hale getirilmişti insan; şeytan zafer çığlıklarını Dağdakiler’in dilinden haykırıyordu.

Bu zafer çığlıklarını hepimiz duyuyorduk, farkında olanlarımız bile çaresizlikle Allah’a dua etmekten başka bir şey yapmıyordu, yapamıyordu; ayağa kalkmıyordu öğrenilmiş çaresizliklerle kuşatıldığı için. Oysa onlar ayağa kalktığında başkaları da ayağa kalkacaktı. ‘Bekçiler’ böyle bir yol bulmuşlardı; ben bu yolu böyle yürüyordum. ‘Sıkıntı’mız büyüktü, umudumuz da büyüktü.

“Allah, erkek münafıklara, kadın münafıklara ve kâfirlere, içinde ebedî kalmak üzere cehennem ateşini va’detti. O, onlara yeter. Allah, onlara lânet etmiştir. Onlar için sürekli bir azap vardır. Siz de tıpkı sizden öncekiler gibisiniz: Onlar sizden daha güçlü, malları ve çocukları daha fazlaydı. Onlar paylarına düşenden faydalanmışlardı. Sizden öncekilerin, paylarına düşenden faydalandığı gibi siz de payınıza düşenden öylece faydalandınız ve onların daldığı gibi, siz de (dünya zevkine) daldınız. İşte onların dünyada da ahirette de amelleri boşa gitmiştir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir. Onlara kendilerinden öncekilerin; Nûh, Âd ve Semûd kavimlerinin; İbrahim’in kavminin, Medyen halkının ve yerle bir olan şehirlerin haberleri ulaşmadı mı? Peygamberleri onlara apaçık mucizeler getirmişti. Demek ki Allah onlara zulmediyor değildi, ama onlar kendilerine zulmediyorlardı.’ diyordu Allah Tevbe Suresi’nin 68-70. ayetlerinde.

İnsan kendine zulmediyordu, dünya hayatının zevklerine ve sınırlı hükümranlığına kanarak. Peki bu neden böyleydi, insan neden bilerek ve isteyerek bu uçuruma sürükleniyordu? Allah’ın ayetlerini duymak neden insanların hoşuna gitmiyordu?

İnsan değişmemişti ki hiç…

Yûnus Suresi’nin 71-73. ayetleri su gibi akıp gidiyordu zihnimde:

‘Onlara Nûh’un kıssasını da oku! O, kavmine şöyle demişti: “Ey kavmim! Eğer benim aranızda bulunmam ve Allah’ın âyetlerini bildirmem zorunuza gidiyorsa, bilin ki ben yalnız Allah’a dayanıp güveniyorum; siz de ortaklarınızı toplayıp ne yapacağınızı kararlaştırın, yapacağınız iş içinizde niyet olarak kalmasın ve bana mühlet de vermeden yapacağınızı yapın! Eğer yüz çeviriyorsanız, sizden zaten hiçbir ücret istemedim. Benim ücretim, ancak Allah’a aittir. Bana Müslümanlardan olmam emredildi.” Onu yine de yalanladılar. Biz de onu ve onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve onları ötekilerin yerine geçirdik. Âyetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Bak, uyarılanların sonu nasıl oldu!’

Hûd Suresi 25-29. ayetler Dağdakilerin kendilerini nasıl gördüklerini anlatıyordu bize:

‘Andolsun, biz Nûh’u kavmine peygamber olarak gönderdik. Onlara şöyle dedi: “Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım. Allah’tan başkasına ibadet ve kulluk etmeyin. Doğrusu ben sizin adınıza elem dolu bir günün azabından korkuyorum.” Kavminin inkâr eden ileri gelenleri, “Biz, senin ancak bizim gibi bir insan olduğunu görüyoruz. İlk bakışta sana uyanların da ancak en aşağılıklarımızdan ibaret olduğunu görüyoruz. Sizin bize karşı herhangi bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine sizin yalancı kimseler olduğunuzu sanıyoruz” dediler. Nûh şöyle dedi: “Ey kavmim! Bir de şöyle düşünün: Ya benim, rabbimden gelmiş açık bir delilim varsa ve O kendi katından bana rahmet vermiş de siz bunu anlamamışsanız! Siz rahmeti istemediğiniz halde biz sizi ona zorlayabilir miyiz? Ey kavmim! Buna karşılık sizden herhangi bir mal istemiyorum. Benim ecrim sadece Allah’a aittir. (Siz istiyorsunuz diye) ben iman edenleri kovacak değilim; onlar rablerine kavuşacaklardır. Fakat ben sizi bilgisizliğe gömülmüş bir topluluk olarak görüyorum.”’ 


<< Önceki                      Sonraki>>


[08.09.2023, (6/3 (528))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 09.09.2023, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

    

Seçkin Deniz Twitter Akışı