4 Eylül 2012 Salı

SA52/RK1: Siyonistik Ekonomi: Birkaç Kişinin Birçok Kişiyi Soyması


İdeolojik Felsefe, Eleştirel Edebiyat, Teoloji ve Bilim tartışmaları gibi Ekonomi (İktisat) de toplumların uzmanların anlayabileceği bir alan olarak zihinlerinden uzağa ittikleri bir konu.

Ne yazık ki; toplumlar diğer uzmanlık alanları gibi Ekonomi'nin de uzmanları konuşturan birilerinin doğrudan kendi hayatları üzerindeki tasarrufların planlanması demek olduğunu bilmiyorlar. Buna rağmen, bütün toplumlar siyaset tartışmalarına büyük ilgi gösteriyorlar. Bir çelişki gibi görünse de bu tipik televizyon ya da tiyatro seyretme kolaycılığı ya da bir lokantada yemek yemek ile tıpatıp eş bir tepki. Halk mutfağı pek önemsemiyor, sofranın dizaynına, takdim edilenin çeşitliliğine ve tat kombinasyonunun zenginliğine değer veriyor. Spor'dan belediyeciliğe, kentleşmeye kadar bütün alanlarda her toplumda rastlanan olgu bu.

'Anlaşılmazlığa İnandırılmışlık' diyorum buna. Bu yazımda Ekonomi'nin anlaşılabilirliğini anlatmayı deneyeceğim...

Nihayetinde bütün tröstlerin toplumların bu zaaflarından beslendiklerini biliyoruz. Halk-koyun eşlemesindeki hakaret, tasarlanmış bir kötülük olarak sürüp gidiyor. Halkın kolaylıkla anlayabileceği, ancak karmaşık teori ve kavramlarla anlaşılmaz hâle getirilen ekonomik veriler, tasarlandıkları şekilde tröstlerin lehine hizmet üretmeye devam ediyorlar.

Gazetelerin altın-döviz- borsa-faiz alt başlıklarında verdikleri kısa ayrıntılardan genellikle altın ve dövize bakan gündelikçilerle, borsalardaki hisse senetlerinin ritmine bakanlar altının, dövizin ve borsanın seyrini etkileyen ana değişkenin hiç önemsemedikleri faiz olduğundan çoğunlukla habersizler. Bu faiz de bankalarla kurdukları ilişkide karşılaştıkları faiz değil, devletlerin, yani toplumların borçlanmak için ödemek zorunda oldukları faiz.

Bir devletin hangi ekonomik profile sahip olduğunu net bir şekilde belirleyen o devletin borçlanma faizidir; diğer değişkenler ondan etkilenerek ritim değiştirirler. Ücret ve fiyat artışlarında halkın karşılaştığı enflasyon da devletlerin borçlanma faizlerinden etkilenir. Uluslararası derecelendirme kuruluşları da ülkelerin borçlanacakları faizleri ve diğer maliyetleri (sigorta vs) belirlemek için standartlar oluştururlar ve bu standartlara göre ülkelere 'Not' verirler. Not, devletleri, yani toplumları soymak için yasal bir maskedir. Tamamen tefeci tröstlerin politik gerekçelerine ve çıkarlarına bağımlıdır.

Uluslararası etki gücüne sahip medya organlarında bir süredir anlatılan, ancak ülkemizde pek tartışılmayan 'Libor Faiz Çetesi' tröstlerin işbirliği ile kurulan basit bir hırsızlık çetesidir; amacı günlük faiz oranlarını belirlerlerken çete üyelerinin gizli işbirliği ile manipülasyon yaparak dünyanın bütün insanlarını soymaktır.

Bu soygun hayalî bir soygun değil, bütün ayrıntıları ile kesin olaydır; ABD ve İngiliz savcıları küresel faiz çetesinin varlığını ispatladı. Amerika, Avrupa ve Asya'daki 20'ye yakın banka çeşitli cezalara çarptırılacak. Deutsche Bank, UBS, HSBC, Citigroup, JP Morgan Chase, Royal Bank of Scotland, RBS, Barclays bunların en büyükleri... Barclays, suçunu itiraf etti. 2007 yılında İngiliz yetkilileri, yapılan manipülasyon konusunda görevli müfettişlerce uyarılmasına rağmen soyguna izin vererek 2008 krizinin ilk hareket ettiricileri oldular. Aynı şekilde Alman hükümeti de soyguna, soruşturma yapmayarak destek verdi.

03.09.2012 pazartesi günü Abensberg şehrinde katıldığı bir etkinlikte konuşan Merkel, 'son beş yılda piyasaların halka hizmet etmediğini, ve birkaç kişinin birçok kişi pahasına zengin olmasına izin verdiğini' itiraf etti. Merkel piyasaların, insan emeğinin meyvelerini yok etmesine izin verilemeyeceğini ve hükümetlerin aşırı borç üzerinden piyasaların hoşgörüsüne bırakılamayacağını söylese de ikiyüzlü bir politikacı olduğunu saklayamıyordu artık.

Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve Avrupa Birliği'nin kıdemli mali regülatörü Michel Barnier'in üzerinde anlaşmaya vardığı plana göre 'Euro Bölgesi'ndeki denetmenlerin neredeyse tamamı görevlerinden alınarak pozisyonları iptal edilecek veya yeniden düzenlenecekti; Avrupa Merkez Bankası (ECB), Euro Bölgesi'ndeki 6,000 bankayı denetleme yetkisine sahip olacaktı. Merkel, özellikle 'Libor Faizi Çetesi' üyesi Bundesbank üzerinde ECB'nin denetim yapmasını istemiyordu ve bu öneriyi reddetti. Piyasalardan şikayet eden Merkel, piyasa yapıcı bankaların tek elden denetlenmesini istemiyordu. Yani, yalan söylüyordu; birkaç kişinin birçok kişiyi soymasına izin verecekti.

Bankalar Liberal Klasik, Neo-Klasik İktisat Teorileri'nin belkemiği kurumlardır. Yani özel sektörün her alanda özgürce çalışabilmesini arzulayanların, piyasanın kendi dengesini bulacağını söyleyenlerin vazgeçemedikleri kurumlar. 18. yüzyılda ilk klasik iktisat teorisyeni Adam Smith tekelleşmeye karşı çıktığı halde teorisini geliştirenler ve kullananlar tröstler halinde yeryüzünü istila ettiler. Bankalar kuruldu.

İlk bankacılar da doğal olarak yahudilerdi. Özellikle İngiltere'de Rothschildler. Bu istilaya direnen anarşistler, sosyalistler türedi.. Aralarında faize ve bankacılığa karşı çıkmayan mutualistler de vardı. Herkes onların birer aktör olduğunu bilmiyordu elbette. Karl Marx, Mihail Bakunin'i I. Enternasyonal'den kovduğunda Bakunin epey kızgındı:


“Bu Yahudi dünyası bugün çoğunlukla Marx’ın ve Rothschild’in komutası altındadır. Ben eminim ki bir taraftan Rothschildler Marx’ın faziletlerini takdir ediyorlar, diğer taraftan da Marx, Rothschildler’e karşı içgüdüsel bir yakınlık ve büyük saygı besliyor. Bu tuhaf görünebilir. Komünizm ve yüksek finans arasında nasıl bir ortak nokta olabilir? Ho ho! Marx’ın komünizmi güçlü bir devlet merkeziyetçiliği istiyor ve bunun olduğu yerde – insanların emeği üzerine spekülasyonlar yapan – parazit Yahudi milleti daima varoluşunun anlamını bulacaktır" (Polemique Contre Les Juifs, 1872).

Bakunin doğal olarak antisemitist damgası yedi; kural buydu. Yahudileri eleştirmek hiçbir zaman kolay olmamıştı çünkü bütün tröstlerin sahibi onlardı. Örneğin Rothschild ailesi 1774'te başlayarak Avrupa'nın çeşitli merkezlerinde bankalar kuran Alman kökenli Yahudi bir aile. Ailenin İngiliz ayağı ise Kraliçe Viktoria'nın isteği üzerine İngiliz soylusu oldu. Napolyon'a karşı savaşlarda İngiltere hükümetini tek başına finanse eden ailenin, en büyük özel ve modern tarihin en büyük servetini oluşturduğu düşünülüyor. 'Küresel Libor Faiz Çetesi'nin büyük ağabeyleri de İngiltere merkezli bankalar.

Karl Marx'ın Komünizmi Rusya'da bir Proletarya diktatörlük kurduğunda Bakunin'in tüm öngörüleri gerçekleşiyordu; liberalizmin beslediği kapitalizmden daha acımasız bir sömürü sistemi kurulmuştu.

Savaşlar, ekonomik sistemlerin doğurganları ve sonuçları olarak toplumların sömürülmesinde etkin rol oynadılar. I. ve II. Dünya Savaşları tröstleri daha zengin yaptı. Savaş sonrası John M.Keynes devlet- özel sektör katkılı karma ekonomik sistemini önerdiğinde amacı devletin merkez bankaları aracılığı ile para politikalarında etkili olması idi; faiz yine vardı.

1990'da Karl Marx'in SSCB'si çöktüğünde dengeler biraz sarsıldı. Fundamentalist İslam üretildi, yeni soyguna dayalı dengeler kuruldu.2003'te Irak'ın ve Afganistan'ın işgali için 2001'de 20. yüzyılın başlarında Amerika'ya taşınan Siyonist kapitalizmin ikiz kuleleri yıkıldı; faiz devam etti.

ECB ve Bundesbank'ın faizleri sıfıra hatta eksiye düştüğü halde bugün Keynes'in teorileri halen kullanılıyor. Çünkü; sömürüyü tabana daha ikna edici bir şekilde yayabilen, yerel hükümetler üzerinde piyasa üzerinden baskı kurabilen bir sistem aracı... Merkel ve benzeri politikacılar ve krizden kurtulmayı neredeyse başaran ABD'li politikacılar Para Politikası'nı en büyük araç olarak kullanabiliyorlar. TCMB ise aynı araçlarla soyulmayı engelleyebiliyor.

Wall Street'in yahudi patronları, Lehman Brotherler'in İsrail'e yasadışı bir şekilde transfer ettiği 400 milyar $ ve Madoff'un soygunu ile şimşekleri üzerlerine çektiler. Amerikalı işsizler Wall Street'i bastılar.

Ekonomi'nin 200 yıllık hikayesi özetle böyle. Silah Sanayii, Enerji sadece paraya hizmet etti. Savaşlar ve dökülen yoksul, masum kanları Siyonist Ekonomi'nin besleyeni oldular. İslam İktisat Teorisi üretilene ve dünyaya hâkim olana kadar da bu sürecek gibi görünüyor.


Ragıp Kefeci, Sonsuz Ark, 03.09.2012


Ragıp Kefeci Yazıları

Seçkin Deniz Twitter Akışı