15 Ağustos 2018 Çarşamba

SA6665/ÂA32: Avrupa'daki Siyatik Çölleşme Genç Lider Türkiye'ye Muhtaç

"Türkiye, her saldırıda direniş bilincini halkına aşılamaya devam ederek güçleniyor ve küresel arenada adım adım söz sahibi olmaya devam ediyor; Avrupa'nın can havliyle kapısına koşmasını iyi değerlendirmeli ve Avrupa'ya da liderlik edecek ve yok edilen onurunu tekrar kazanmasını sağlayacak bir güce ulaşmanın imkanlarını oluşturmalıdır."

Avrupa'da 90'lı yılların sonundan itibaren egemen olmaya başlayan edilgen-feminen-gay siyaset biçimi, Avrupa Birliği'nin, daha geniş anlamda Avrupa'nın libidal enfeksiyonlar-agresyonlar dışında inisiyatif alma kapasitesini yok etti. 

Hem somut olarak özdeşleştirdiğim biyolojik, psikolojik ve sosyolojik vaziyetin hem de diplomasiden siyasete kadar yoğun bir kişiliksizleşmeyi makbul  görerek yaygınlaştıran gizil gücün etkisi ile Avrupa, daha kötüye doğru ilerlediğini bilerek ve görerek  bölgesel ve küresel arenada ayakta durma becerilerini kaybediyor, mevcut yetersiz pozisyonunu koruma becerisi dahi gösteremiyor. 

Siyatik Çölleşme diyerek, yaygınlaşan ahlaksızlıktan ve onursuzluktan ayırarak sterilize ettiğim bu siyasal çerçeve, varlığını 13 Temmuz 2018'de  verilen NATO zirvesi liderler yemeğinin galasında Avrupa Komisyonu Başkanı  (eski Luxemburg Başbakanı) Jean Claude Juncker'in ayakta durmakta güçlük çektiği o anlarla tarihe  geçen karelerle somutlaşmıştı. 

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, Finlandiya ve Ukrayna devlet başkanları, Sauli Niinistö ve Petro Poroşenko,'nun fiili destekleriyle ayakta durmaya çalışan Juncker sarhoş görüntüsü veriyordu. Portekiz Başbakanı Antonio Conte ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Avrupa Komisyonu Başkanı'nın siyatik nedeniyle o durumda olduğunu söyleseler de inanan kimse olmamıştı.

64 yaşındaki Avrupa komisyonu Başkanı Juncker, Temmuz 2018'deki NATO Zirvesi'nde ayakta duramayacak durumdaydı. Tıpkı Avrupa Birliği gibi, yaşlı, sağlıksız, destek almadan ayakta duramayacak halde, destek alsa da bir süre sonra yine sallanıp düşecek bir profille ekranlardaydı. 

ABD Başkanı Trump zirve sonrası hem kişisel hem de yüz yıllık Amerikan siyaset biçiminin playboy özgeçmişinin verdiği yüksek bir birikimle, "ABD Avrupa'ya, Avrupalılardan daha çok yardımcı oluyor." diyerek Avrupa'nın siyasi edilgen-feminen-gay siyaset biçimini aşağıladı ve kendisi ve eşi de göçmen oldukları halde ABD'de uyguladığı göçmen düşmanı politikalarının verdiği hırsla "Bugün Avrupalıları uyardım. Çünkü göçmenler Avrupa'yı ele geçirdi." diyerek de klasik Amerikan dayatmacılığının en somut örneklerinden birini sergiledi.

Trump'ın aşağıladığı edilgen-feminen-gay siyaset biçimini Avrupa'ya entegre eden bizzat ABD devleti ve ideolojik elebaşılığı yapan siyonist yahudiler ve neoconlardı. Ki; aynı satanist yapı Avrupalı insanı cinsiyet teorisi dedikleri bir sapkınlıkla kadın ve erkek formlarından çıkışa zorlamış, Avrupalı çocukları kimliksiz, kişiliksiz, karaktersiz ve cinsiyetsiz bir geleceğe mahkum etmek için çok büyük organizasyonlar düzenlemişlerdi, amaçları insanlığa karşı düşmanlık, Katolik hristiyanlığı yok etme, protestan hristiyanlığı sahne dışına itme ve Avrupa'yı libidosuna bağımlı insan sürüsüne dönüştürmekti. 

Cameron, Sarkozy, Merkel bu sürecin yerel görevlileri olarak Avrupa'yı küresel siyasi arenadan çektiler. Irak'ın işgali, Suriye'nin yok edilişi, Mısır'ın askeri darbeyle demokrasiden koparılışı, Libya'nın parçalanışı, IŞİD, El Kaide, İran, Pakistan, Afganistan, Gürcistan ve Ukrayna'dan koparılan topraklar  ve 7 Şubat 2012'den 10 Ağustos 2018'e kadar Türkiye'ye yönelik terör, darbe gibi saldırılar, Fransa, İngiltere, Belçika, Almanya gibi Avrupa ülkelerinde ortaya çıkan terör saldırıları, Avrupa'nın ABD tarafından tamamen etkisizleştirilmesi ve edilgenleştirilmesi sonrası ortaya çıkan ABD kaynaklı küresel enfeksiyonlardı. 

Avrupa yaşadığı siyatik çölleşmeyle eriyordu, Brexit'le iyice zayıfladığı için Trump'ın tehditlerine karşılık verme kapasitesini kaybetmişti; Çin'e koşulsuz ve ikili ilişkilerle kucak açmış, hayatta kalmak için son kez bedenini satmaya çalışan bir fahişe gibi davranmaya çalışmaktaydı.

10 Ağustos 2018 Avrupa'nın siyatikli siyaset algısının şiddetli bir darbe yediği bir tarih oldu. ABD Başkanı Trump,  Avrupa ülkeleri gibi NATO'da müttefik olduğu Türkiye'ye Türk Lirası'nı hedef alarak ekonomik savaş ilan etmiş, çelik ve alimünyum ithalatına verileri yükseltmiş, iki bakana yaptırım uygulamış ve bir ABD ajanı-teröristi olarak yargılanan papaz Brunson'ın hemen serbest bırakılmasını isteyerek Türkiye'yi tehdit etmişti. 

Türkiye, iradesi yüksek lideri Erdoğan, bilinçli toplumu, sağlam  makro ekonomik potansiyeli ve yükselen küresel değerinin verdiği güçle bu saldırıya karşılık vermiş, ancak  Türk Lirası ABD Morgan Stanley, Merril lycnh ve Goldman Sachs gibi aktörlerle geceyarısı dolar saldırısı ile sarsılmıştı. 

Bu edilgen-feminen-gay Avrupa Siyasi liderleri için de şok etkisi üreten bir saldırıydı. Çünkü Türkiye'nin istikrarı ve güçlü ekonomisi Avrupa için güvenlik ve sağlıklı işleyen ticari ilişkiler demekti. Avrupa'nın çıkarları tehdit altındaydı.

Türkiye 12 Ağustos pazar gecesi ABD'nin saldırılarına karşı belirlediği stratejiyi uygulamaya başlamış ve 13 Ağustos pazartesi sabahı da açıkladığı tedbirlerle dolar saldırısını durdurmuştu. Türkiye'nin büyük direnişi ve meydan okuması sonrası Avrupalı liderler cılız da olsa tepki vermeye başladılar, sonra bu tepki yaşadıkları korkunun etkisiyle daha da büyüdü.. Üç gün sonra 13 Ağustos 2018'de açıklama yapmak zorunda kalan Almanya Başbakanı Merkel, "Türkiye ekonomisinin istikrarsızlaşması kimsenin yararına değil. Almanya Türkiye'de ekonomik refah görmek istiyor. Bu bizim yararımıza." diyerek Trump'a tepki göstermişti.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Almanya Başbakanı Merkel'in Erdoğan'la dayanışma sergileme çabası ancak 15 Ağustos günü telefonla görüşme taleplerini iletmeleri sonrası görünür hale gelebildi. Gizil Güç, Türkiye'yi diz çöktürmeye, başarılı olamazsa da ABD'den uzaklaştırıp Avrupa'ya ya da IMF'ye yaklaştırmaya zorluyordu, Macron ve Merkel'in göçmen ve ticaret kaygılarının arkasına saklanan asıl amacı Türkiye'nin eril gücünü Avrupa Birliği içerisinde edilgen-feminen-gay bir zavallılığa dönüştürmekti, Türkiye'ye yapılan çağrılar demokrasiyi hedef alan başarısız ABD-AB 15 Temmuz askeri darbesi açık bir şekilde ortada iken 'tekrar demokrasi'ye ve  Avrupa tarafından üyelik müzakereleri askıya alındığı halde 'Avrupa Birliği üyeliğine' dönmeye odaklanmıştı.

Türkiye, Batı ile hesaplaşması sürerken, Katar, Kuveyt, Azerbaycan, Pakistan gibi müslüman ülkelerle kardeşlik dayanışması ve Batının saldırganlığı ile sorunları olan Rusya, İran ve Çin ile stratejik işbirliği yaparak proaktif siyaset biçiminin tabanını dünyaya yaymaya çalışıyordu. 

Beyaz Saray ve ABD Dışişleri sözcülerinin yaptığı son açıklamalarda Trump'ın Türk Lirasını hedef alan açık saldırgan tweeti herkes tarafından okunduğu halde, "Türkiye’de bugün yaşananlar ABD’nin politikalarının bir sonucu değildir, ekonomik sorunlar ABD’nin iki Türk bakana uyguladığı yaptırımlar öncesinde başlamıştı" diyerek, Türkiye'nin yaşadığı ekonomik  sorunlarla bir ilgilerinin olmadığını söyleme çabaları dikkate alınırsa bunda da başarılı olduğu açık.

Türkiye, her saldırıda direniş bilincini halkına aşılamaya devam ederek güçleniyor ve küresel arenada adım adım söz sahibi olmaya devam ediyor; Avrupa'nın can havliyle kapısına koşmasını iyi değerlendirmeli ve Avrupa'ya da liderlik edecek ve yok edilen onurunu tekrar kazanmasını sağlayacak bir güce ulaşmanın imkanlarını oluşturmalıdır.




Âkil Ağazâde, 15.08.2018, Sonsuz Ark




Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı