22 Ağustos 2014 Cuma

SA848/TG44: Breaking the Silence-Sessizliği Kırmak: İsrailli Askerlerin İtirafları/ Bölgelerin İşgali-3

“Bizimle gönül birliği bulunan, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te Eylül 2000 tarihinden itibaren görev yapmış askerlerin itiraflarını topluyor ve yayınlıyoruz.” 
Taciz, Yağma, Aşağılama, Dayak, İşkence, Öldürme, Yaralama, Sûikastler, Özel Mülklere Verilen Zararlar…

“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”

Askerlerin İtirafları

İtiraf 7

Tabur Komutanı Tarafından Darp Edilen Tutuklu

Birim: Zırhlı Birlikler
Görev Yeri: Genel
Yıl: 2000

Elleri bağlı olduğu takdirde bir Filistinliye vurmanın yasak olduğuna dair bir kural vardır. Bir Genel Güvenlik Servis Ajanı gecenin yarısında insanları evlerinden çıkardığı zaman gözlerini bağlar ve karınlarına tekme atar. Sabahın üçünde kapıyı açar evin içine dalarlar. Evin annesi, tüm aile histeri halindedir… Oraya birisini kontrole gelinmiştir, bu her zaman bir terörist olmayabilir. Aranan kişiler yakalanıp yere yatırılır ve bunu yapan askerlerin aklından ne geçtiğini tahmin edemezsiniz. Bir asker zanlıların gözlerini bağlarken iki asker de onun ve civardaki askerlerin güvenliğini sağlamak için arkasında bekler. Birini yere yatırıp gözlerini bağladıktan sonra kafasını ve karnını tekmelerler ve bundan da gerçekten hoşlanırlar.

Bu yapılanlar üstlere bildirilmez mi?

Üstte zaten bir subay vardır, gerçekten çok ciddi bir subay! Anlamıyorsunuz, normal bir görevde zaten bunu yapmak için meşruiyet sağlamadıysa bunu yapamaz. Yani işler böyle yürür. Herkes Vahşi Batıda olduğu gibi davranır, istediklerini yaparlar.

Ve çoğunluk bunu böyle kabul eder, öyle mi?

Bunu yapan kişiye saygı duyduğumu hatırlamıyorum. “Tamam, işte o da böyle” derdim kendi kendime. Fakat gerçek şu ki, olanları hatırladığım zaman, bir şey yapmalıydım diye düşünüyorum. Gerçekten bunu durdurmalıydım… o zaman böyle düşünmüyorsunuz, gerçekler böyle diyorsunuz. Bunların olmasına gerek yoktu. Bunu yapanlar alçaktı fakat o zaman nasıl davranacağınızı bilemiyorsunuz. Kendinizi yalnız hissediyorsunuz.

Eve döndüğünüzde bu olanları anne ve babanıza anlattınız mı?

Ciddi misiniz siz? Hayır, bunları örtbas ediyorsunuz.

Aileniz bu konuda hiçbir şey bilmiyor öyleyse?

Ne demeye çalışıyorsunuz! Siz de bu işin bir parçasısınız. Gerçekten yapacak bir şey yok. Özellikle subayların arasında, zırhlı bir tank birliğinde onların umurunda bile olmayan bir askerseniz, ne olacak? Onlarla dövüşerek durduracak mısınız? Sinirlerini mi bozacaksınız? Bölükteki birliği veya grup dinamiğini bozamazsınız, görev sırasında insanlarla kavga edemezsiniz. Bundan sonra böyle bir şey olmayacak, izin vermeyeceğim. Ama artık bunun bir önemi yok çünkü yedek askerim.

***

İtiraf 8

Birlik Komutanı Bir Sivili Canlı Kalkan Olarak Kullanıyor

Birim: Nahal Tugayı
Görev Yeri:  El-Halil
Yıl: 2002-2003

Canlı kalkan kullandığımız özel bir olay hatırlıyorum fakat komşu prosedürü* değildi bu. Birlik komutanı korkudan ölecek haldeki bir adamı boynundan eli ile tutmuş, onunla birlikte yürüyordu. Çevresinde bulunduğumuz evin içinde bulunan terörist 11 seneden beri aranan çok üst düzey ve aşırı tehlikeli bir adamdı. Daha önce Filistin Yönetimine ait bir karakolu basarak birkaç Filistin polisini öldürmüş, Rambo gibi her tarafa el bombaları atarak hapishane içindeki arkadaşlarını kaçırmıştı. Çok çok tehlikeli bir adamdı.

Olay nerede ve ne zaman gerçekleşmişti?

Sanırım El-Halil veya Cenin’di. El-Halil olması lazım çünkü o dönemde El-Halil’de oldukça aktiftik. Evet, El-Halil olması lazım mantıken. Görev bitimimin sonlarına doğruydu yani 2003 başları veya 2002 senesinin sonları gibi. Evin içinde olduğundan emin olduğumuz ve evden dışarı çıkmayan üst düzey bir şüpheli ile karşı karşıyaydık. Bir sürü silahı vardı. Birlik komutanı ilerlemeye devam ederek kolundan tuttuğu adama eğer dışarı çıkmazsa, teslim olmazsa onu öldüreceğimizi söylemesini istedi. Yani eğer o teslim olmazsa elimizdeki adamı öldüreceğimizi. Tamamen bir şovdu. Daha sonra onu bir duvara dayadılar, bu olayı hayatımda daha önce kimseye anlatmamıştım, onu şüphelinin bulunduğu odanın kapısının yan tarafındaki duvara dayadılar. Bu tür bir direniş beklemediğimiz için gelirken yanımıza lazerli bir silah ve normal mühimmat almıştık. Birlik komutanı silahını adamın kafasına dayayarak : “Nerede o? Nerede o? Nerede o?” diye bağırdı. Sonunda bu işe yaradı ve adam onun nerede bulunduğunu söyledi. Birlik komutanı işinin ehliydi. Adam öleceğinden emindi. Diğer tarafta olayı izleyen ben de onun öleceğinden emindim. Onu öldüreceğini düşünmedim aslında ama o ortamda tamamen şaşırmış bir durumdaydım.

Komşu Prosedürü*: IDF tarafından bir evde saklanan Filistinli terörist zanlısını o evden çıkarabilmek için veya başka tehlikeli bir görevde bir Filistinlinin canlı kalkan olarak kullanılması yöntemi. Bu durumda canlı kalkan olarak “komşu” adı verilen yakın civardan Filistinli bir sivil kullanılır.

***

İtiraf 9

Patlayıcıların imhasında Siviller Kullanılıyor

Birim: Mühendislik Birimi
Görev Yeri: Ramallah
Yıl: 2002

Batı Şeria’ya Kassam’ların ulaştığı duyulduğunda büyük bir karmaşa yaşanmıştı. Bize bir caminin minaresinde Kassam’ların (füze) olduğu bilgisi geldi. Bu durumda ne yapacaksınız. Birisini bulup camiye göndereceksiniz, bunlar bizim için çok tehlikeli olduğundan Kassam’ları aşağı indirmesini sağlayacaksınız. Böylece (askerler) etraftaki evlerin kapılarını çalmaya başladı. Askerlerin içinde her zaman Arapça konuşan birileri bulunur. Orduda, operasyon kuvvetleri ile birlikte hareket ederek Arapça anonsları yapan ve bir nevi arabuluculuk gerçekleştiren bir birim bulunuyordu. Lafın kısası kapıları çalarak birilerini buldular. Oldukça gecikmişti. Ona şöyle dediler: “Minareye çık. Minarede borular var. Onları aşağıya indir.” Ona bunların patlayıcı olduğunu bile söylemediler. Sonunda bunların Kassam füzelerinin motorları olduğu ortaya çıktı. Bu çok tehlikeli bir görev değildi ama öyle birinin yapacağı bir iş de değildi. Bu olayın gerçekleşme sebebi olan “komşu prosedürü” bir gerçeklikti ve temel bir savaş prosedürüydü. Evet, bugün hatırladığım “komşu prosedürü”nün savaş kurallarının merkezinde yer alan temel bir uygulama olduğu. 

Bu prosedürü çok uyguladınız mı?

Pek çok. Her zaman.

Hangi durumda birisini canlı kalkan olarak kullanıyordunuz?

Tehlikeli bir durum olduğu zaman.

Fakat bunun için robot kullanılabilir?

Robotu çalıştırmak ve her gittiğiniz yere götürmek çok zaman alır. Özel bir aracınız olması gerekir. Bizdeki araçlar zırhlı değildi ve bunları zırhlı bir araca yerleştirmek ise başlı başına bir iştir. Bu durumda birçok düzensizlik ortaya çıkar. Minareye çıkabilecek bir robotu en iyi mühendisler bile gerçekleştiremez. “Komşu prosedürü” şüpheli işler söz konusu olduğunda kullanılan temel bir uygulamaydı.
 
Bu çok acayip bir durum. Sonuçta tüm göreviniz bombaya nasıl yaklaşacağınızı bilerek onu etkisiz hale getirmek?

Bizim görevimiz tehdidi ortadan kaldırmak.

Ben de ateş edebilirim. Herkese siper almasını söyler (bombaya) ateş…

Bununla ilgili değerlendirmeler yapılırken normal şartlar altında dediğiniz işe yarayabilir. Fakat gecenin birinde Ramallah’ın ortasındaki bir caminin minaresine ateş etmek ya da bunun için komşulardan birini kullanmak… Biz bir komuta kademesi değil emri yerine getiren profesyonel bir birimdik. Komutana gider ona kendi tercih sıramıza göre durumla ilgili seçenekleri söylerdik: “Ya şimdi bir tank getirilerek caminin minaresi havaya uçurulacak ya da bir komşu getirilecek veya isterseniz yukarı çıkıp onu (füzeyi) ben aşağı indireceğim.” Bu durumda komutana tam olarak ne dediğimizi hatırlamam zor. 

Siz bunlardan hangisini tercih ederdiniz?

Bir komşunun yapmasını.

Korkmuş muydunuz?

Nasıl? Galiba. Uyduruk yapılmış patlayıcılarda en küçük bir hata çok büyük tehlikelere yol açar. Üzerinizde telefon bulunuyorsa örneğin statik elektrikten dolayı çok tehlikelidir. Patlayıcının yanında gerçekleşecek bir sürtünme çok tehlikelidir. Ne kadar tehlikeli olduklarını bildiğinizde yanına gitmek istemezsiniz. Birimde çok büyük bir tartışmanın yaşandığı bir olay hatırlıyorum. El-Halil bölgesinde bir yerdi. Üzerinde yelek bulunan birine şüphe üzerine ateş edilmişti. Yeleğini çıkarıp çıkarmadıklarını hatırlamaya çalışıyorum. Sanırım çıkardılar, bu durumda (yeleğin) içinde ne saklandığını bilemezsiniz ve kendinizi tehlikeye atarak açmanız da mümkün değildir. En iyisi havaya uçurmaktır.

Bir teröristten mi bahsediyorsunuz?

Evet. Birimde bulunan askerlerden birisi komşulardan birine patlamaya hazır bir kalıp patlayıcı verdi. Bağlantı telleri ile patlayıcıyı aldı, belki telleri yoktu uzaktan kumandalıydı. Her çeşidi bulunuyordu. Ona: “Bunu al, oraya bırak ve ayrıl” denildi. Bunun doğru olup olmadığına dair büyük bir tartışma yaşanmıştı. Bunun gibi fazla olay gerçekleştiğini düşünmüyorum. Fakat kendisine patlayıcı verilen kişi: “Hiçbir sebep yokken patlayıcıların yanına yaklaşmam” yanıtını verdi.  

Eğer bunu yapacak başka birileri varsa?

Evet. Başka birileri varsa. Güney Lübnan Ordusu’nda bu yaygın olarak yapılıyordu. Bunu duydunuz mu bilmiyorum. Güney Lübnan Ordusu askerlerini alarak bir birim oluşturuldu ve onlara çok düşük seviyede bir eğitim verildi. Kısa bir eğitim verilen bu askerler Lübnan’daki patlayıcılar ile ilgilenecekti. Bu konuda onlara fazla araç ve eğitim verilmedi. Burada da bu işi yapma isteği olan birileri varsa bu uygulanabilir.

İsteyen birileri…?

Evet…

Öyleyse üzerinde tartışılan şey neydi?

Profesyonel açıdan başka birine bu işi yapma izni vermenin doğru olup olmadığı.

Öyleyse profesyonel bir tartışmaydı?

Evet.

Etik değil ama profesyonel düzeyde bir tartışma öyle mi?

Hiçbir düzeyde değil.

Eğitiminizde bunu mu öğrendiniz?

Evet, tamamen.

“Komşu prosedürü”nden daha önce başka bir seçenek yoksa bunu kendiniz mi yapıyordunuz?

Hiçbir seçeneğin olmadığı bir durum nasıl olabilir?

Çevrede bunu yaptıracak insanlar yoksa ne yapacağınız anlatılmadı mı?

Şunu anlamanız gerekir, tartışma sadece profesyonelceydi: Bir kişiyi sizden önce şüpheli patlayıcıların bulunduğu bir yere göndermenin profesyonelce olup olmadığı. Patlayıcıyı aktif hale getirebilir mi meselesi. Tartışma sırasında etikle alakalı bir konu hiçbir şekilde gündeme gelmedi.

***

İtiraf 10

Kara Yok Eme Operasyonu

Birim: Özel Kuvvetler
Görev Yeri: Gazze Şeridi
Yıl: 2000

Size aktaracağım olay Gazze’de gerçekleşmişti. İntifada’nın başlamasından önce insanlara helikopterlerle suikast gerçekleştirdikleri bir dönem olmuştu. Medya, başka insanların da bu sırada zarar görme olasılığından dolayı öfkeliydi. Kara operasyonu kararı alınması üzerine hazırlanmaya başladık.

Bu olay İntifadanın başlangıcında mıydı?

Evet, İntifada’nın başlangıcında. O zamana kadar helikopterlerden atılan füzelerle birkaç suikast gerçekleştirilmişti. Medyanın bakış açısına göre… Hatırladığım kadarıyla karmaşık bir dönemdi, karşı taraf saldırganlaşmıştı ve arkadaşlarımız öldürülmüştü, bunun üzerine bir “kara yok etme operasyonu” yapacağımız haberi geldi.

Bu terminoloji mi kullanılıyordu? “Kara yok etme operasyonu”?

Hatırlamıyorum. Ama bunun İntifada’nın ilk operasyonu olacağını biliyorduk. Bu komutanlar için çok önemliydi ve operasyon için eğitimlere başladık. Plan şöyleydi; terörist Refah’a giderken yakalanacak, yolun ortasında bloke edilecek ve yok edilecekti.

Durdurmadan mı?

Hayır, hedef doğrudan yok edilecekti. Bu operasyon iptal edildi fakat birkaç gün sonra bu sefer bir tutuklama operasyonuna gideceğimiz bildirildi. Daha devrimsel bir şey yapmaktansa onu savaş şartlarına uymayan bir şekilde tutuklayacak olmamızın bizi ne kadar hayal kırıklığına uğrattığını hatırlıyorum.

<<Önceki                 Sonraki>>

Tamer Güner, 22.08.2014, Sonsuz Ark, Çevirmen Yazar, Çeviri



Seçkin Deniz Twitter Akışı