15 Ağustos 2014 Cuma

SA837/TG42: Breaking the Silence - Sessizliği Kırmak: İsrailli Askerlerin İtirafları/ Bölgelerin İşgali 2

“Bizimle gönül birliği bulunan, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te Eylül 2000 tarihinden itibaren görev yapmış askerlerin itiraflarını topluyor ve yayınlıyoruz.” 
Taciz, Yağma, Aşağılama, Dayak, İşkence, Öldürme, Yaralama, Sûikastler, Özel Mülklere Verilen Zararlar…

“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”

Askerlerin İtirafları

İtiraf 5

“Silah Dipçikleriyle Darp”

Birim: Kfir Tugayı
Görev Yeri: Nablus Bölgesi
Yıl: 2009

İşgal Bölgelerindeki göreviniz sırasında sizi en çok etkileyen şey neydi?

Hares’te keşif yapıyorduk. Bu bardağı taşıran son damlaydı. Bize araştırılması gereken 60 tane ev olduğu söylendi. İstihbarattan kesin bir uyarı gelmiş olduğunu düşünerek bunu kendimce meşrulaştırmaya çalıştım.

Olay gece mi gündüz mü gerçekleşti?

Gece.

Devriye olarak mı göreve çıktınız?

Hayır,  bütün bölük olarak. Tüm bölgeyi kapsayan, okulların kontrol altına alındığı, sınıfların kilitlerinin kırıldığı, tüm bölgeye yayılan bir tabur operasyonuydu. Sınıflardan biri Shin Bet’in sorgulama odası olarak, bir diğeri tutuklananlar için, diğer biri ise askerlerin dinlenmesi için ayrılmıştı.

Bu iş için bir okulun seçilmesinin beni özellikle rahatsız ettiğini hatırlıyorum. İçerisinde ailelerin bulunduğu evlerin kapısını sabahın ikisinde teker teker çalarak evlerin içlerine girdik. Korkudan ölüyorlardı, kızlar korkudan altlarına işiyordu. Kapıları “Açın, yoksa kıracağız!” dercesine şiddetli bir şekilde çalıyorduk, korkutucu bir atmosfer vardı. Evin içine giriyorduk ve ne varsa altüst ediyorduk.

 Ayrıca yaşlı insanlara bağırılıyordu. Kendisine böyle bağırılan yaşlı bir adamın epilepsisi vardı. İbranice bilmiyordu, ama bağırmaya devam ettiler. Kötüleşince doktor müdahale etti. Bütün evlerin kontrolü bitirildikten sonra 16-29 yaş arasında bulunan herkes elleri bağlı bir şekilde okula götürülerek bahçesinde toplandılar. 

Prosedür neydi?

Aile odalardan birine toplanarak başlarına bir asker koyuluyordu, askere silahını onların üzerine doğrultması emri verilerek bütün ev kontrol ediliyordu. Aldığımız emirlerden birisi de 16-29 yaş aralığında kim olursa olsun ellerinin plastik kelepçeyle bağlanması ve gözlerinin de kapatılmasıydı.

Buradaki amacın ne olduğu size söylendi mi?

Silahların yerlerinin saptanması. Sonunda hiçbir silah bulamadık. Mutfak bıçaklarına el koyuldu. Beni orada en çok sarsan şey hırsızların olmasıydı. Birisi 20 şekel çalmıştı. İnsanlar evlerin içlerine girerek çalacak bir şeyler arıyordu. Fakat burası insanların gerçekten çok fakir olduğu bir köydü. 

Bunlar askerlerin söylediği şeyler değil mi?

Evet, operasyonun arkasından askerler arasında konuşulanlar. Diğer insanların acınası halleri eğlence konusu yapılır ve hatta bunlar mutlu bir şekilde anlatılırdı. Bir şey daha var; akıl hastası olduğu bilinen bir Filistinli, askerlere bağırmıştı.

Asker onun kendisine saldıracağına karar vererek vurmaya başladı. Kafasına silahın dipçiğiyle vurdular ve kafası kanayınca onu okula diğerlerin yanına götürdüler. Pek çok tutuklama emri çıkartılmış ve tabur komutanı tarafından imzalanmış bulunuyordu. Onu da barışı tehdit etme şüphesiyle tutuklananlar arasına yazdılar.

Bazılarının ellerindeki plastik kelepçeler ele yakın olarak ve çok sıkı bağlanmıştı. Bunları keserek yenilerini daha gevşek bir şekilde bağladım. Aralarından konuştuğum birisi günde 13 saat çalışıyordu, birisi ise kendisini çalıştırmak için İsrail’e götüren bir yerleşimci tarafından, 2 ay sonra maaşı ödenmeden polise teslim edilmişti.

Hepsi (tutuklananlar) aynı köyden miydi?

Evet.

Bu akşamdan başka hatırlayabildiğiniz bir şey var mı?

Beni rahatsız eden bir şey mi? Küçük bir şey daha var ama beni rahatsız etmişti. Bir eve gelinmişti ve ev (askerler tarafından) yıkıldı. Yanlarında silah araması için bir köpek vardı, onunla içeriye giremediler ve bunun yerine evi yıktılar. Evin annesi olanları seyrederek bir köşede ağlıyor çocuklar ise onu teselli etmeye çalışıyordu. Annemin evimizin her köşesi için ne kadar çok çaba harcadığı ve birilerinin ansızın gelip onu böyle yıktığı gözümün önüne geldi. 

Evi enkaza çevirmek ne anlama geliyor?

Döşemeleri parçalamak, divanları alt üst etmek, saksıları ve resimleri parçalamak, tuvalet klozetini ve fayansları kırmak gibi şeyler. Önemsiz gözüken ama beni gerçekten rahatsız eden şeyler vardı. Örneğin evlerine girilen insanların bakışları beni gerçekten çok üzmüştü. Bütün bu olanlardan sonra okul bahçesinde bulunan insanlar, elleri ve gözleri bağlı olarak burada 4 saat boyunca tutuldular. Öğleden sonra saat dörtte onları salıvermemiz emri geldi. Yani orada 12 saatten daha fazla kalmışlardı. Güvenlik birimi tarafından teker teker sorgulandılar. 

Bu bölgede daha önce terörist saldırısı mı gerçekleşmişti?

Hayır. Hatta hiçbir silah ele geçiremedik. Tabur komutanının iddiasına göre Shin Bet bu sayede istihbarat elde etmişti ve bölgede bulunan pek çok taş fırlatan kişi başarı ile ele geçirilecekti. Hares’te gerçekleştirdiğimiz operasyon devamlı gözlerimin önüne geliyor.

Ne gibi şeyler?
Bize bakışları, bize bakarken onların ve çocuklarının akıllarından neler geçtiği. Bir kadının oğlunu gecenin yarısında ondan alarak ellerini kelepçelemek ve gözlerini bağlamak. Bunun gibi şeyler…

***

İtiraf 6

“Tabur Komutanı Tarafından  Darp Edilen Tutuklu”

Birim: Genel Kurmay Keşif Birliği
Görev Yeri: Nablus Bölgesi
Yıl: 2000

Kfar Tal bölgesinde içlerinde Nassar Asaida ve erkek kardeşi Osama Asaida’nın da bulunduğu bazı şüphelileri arıyorduk. Osama’nın bulunduğundan şüphelendiğimiz bir evin etrafını sarmıştık. Plan şöyleydi; bağırılacak ve ses çıkarılacaktı bu işe yaramazsa kapıya taş atılacak ve dışarı çıkmaları sağlanacak… Bu da işe yaramazsa havaya ve evin duvarlarına ateş edilecekti. İşler kötüye giderse bildiğim kadarıyla çatıya bomba atılacaktı fakat prosedür açıktı ve “eyleme” şeyle başlayacaktınız…

Ateş etmeden?

Evet, ateş etmeden ve sonra saat üç konumundan, ben o sırada saat 12 konumundaydım, bir makineli tüfek ateşi başladı, belki bir Negev’di, ellerinde ne olduğunu hatırlamıyorum, evin duvarlarına ateş edilmeye başlandı. Evin duvarlarına prosedürde olmadığı halde ateş ediliyordu.  

Bunun arkasından şüphelilere ne oldu?

Sonra şüpheli dışarıya çıktı, sorgulamasını yaptık, gerçekten aradığımız kişiydi. Elleri ve gözleri bağlandıktan sonra onu bahçenin kuzeydoğu köşesine götürdüm. Tugay komutan yardımcısı jipi ile geldi, yanında şoför, telsiz operatörü ve birkaç asker daha vardı.

Tutukluyu kaba bir şekilde olmasa da nazik de olmayan bir tavırla, kendimden emin bir şekilde yani patronun kim olduğunu belli edecek şekilde komutanın yanına götürdüm. Komutan patronun asıl kim olduğunu, kimin Yahudi kimin Arap olduğunu, kimin tutuklu olduğunu ona göstermeye karar vermiş olmalı ki ardı ardına eklem yerlerine, kulaklarına, arkasına her yerine vurmaya başladı.   
 
Tugay komutanı bunu tek başına mı yaptı?

Evet, tek başına.  Bu “patronun kim olduğunu gör” anlamında bir olay değildi, bunun için bir tek vuruş yeterliydi. Deşarj olmak için olabilir, anlayamadım. Tugay komutanı intihar eylemcilerini gönderen bu terörist üzerinde deşarj oluyordu. Ve ben bu sırada bu iki insan arasında yani tugay komutanı ile terörist arasında duruyordum, yani tutuklunun zarar görmesini engellemek için.

Bu arada kendimi, sürücü ve telsiz operatörünü tutukluyu jipin arkasına yerleştirirken ona bir zarar gelmesi halinde onlarla bizzat ilgileneceğimi söyleyerek tehdit ederken buldum. Orada İsrail devletini korumakla yükümlü bir asker olarak bulunuyordum, ama sonra şöyle düşündüğümü hatırlıyorum; terörist olduğu düşünülen ama kim olduğu önemli olmayan, elleri ve gözleri bağlı bir Filistinli tutuklu ile onu darp eden tugay komutan yardımcısı arasında ne gibi bir fark var? Hatta bunu sorgulama sırasında da dile getirdim ama bir şeye yaramadı tabi ki.

<<Önceki                 Sonraki>>


Tamer Güner, 15.08.2014, Sonsuz Ark, Çevirmen Yazar, Çeviri




Seçkin Deniz Twitter Akışı