12 Temmuz 2025 Cumartesi

SA11512/SD3537: Sıkıntı (Roman); 12. Bölüm-Okyanus 13

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"İyilik isteyen ve iyilik için çabalayan insanlar azalıyordu ne yazık ki; yeryüzünden siliniyordu ‘insan’ yavaş yavaş.


Ben telefona bakarken, Sabır Taşı ‘hemen dönmek üzere’ izin isteyerek kalkmış ve mutfağa doğru yürümüştü.

Ben de merakla bana bakan Cevval’e biraz kızgın bakışlar fırlatmıştım. Mesaj İD’dendi.

‘İD mi?’ diye sormuştu Cevval gayr-i ihtiyarî.

‘Sen yirmi dört saatimi nasıl geçirdiğimi ona mı bildiriyorsun, Cevval?’ demiştim, onun duyabileceği  kadar kısık, ancak dik bir sesle.

Telaşlanmıştı Cevval.

‘Hayır, valla öyle değil!’ demişti açıklama yapmak için çabalarken. ‘Sabır Taşı’nın Ankara’da olduğunu, seninle tanışacağını anlatmıştım ona!’

‘Evet!’ diye yazdım İD’ye. ‘Cevval’le istihbarat ağı mı kurdunuz?’

O da, ‘Evvet!’ diyerek cevap verdi. ‘Seni adim adim izliyorum gicik. O kiz cok iyi bir kiz. Seninle tanismasini ben tavsiye ettim ona. Cevval’i cok seviyor ama korkuyor. Senin o uzaylı aklin cok ise yarar dedim.’

‘Uzaylı, iyi geceler diler!’ diyerek cevapladım İD’yi. 

O da ‘İyi geceler bay gicik!’ diyerek karşılık verdi.

Cevval merakla bana bakmaya devam ediyor, gözlerimden kızgınlığımın geçip geçmediğini anlamaya çalışıyordu. 

‘Yine tezgahı kurmuşsunuz İD ile?’ dedim pencereye doğru bakarak.

‘Abartma işte ya!’ dedi Cevval. ‘Ne yapsaydım? Çamura batmıştım, İD de ‘Mühendisle tanıştır, o halleder’ deyince... Hallettin işte dostum. Ne kızıyorsun?’

Gece uyku gibi bastırıyordu ruhumu. ‘Deve keseceksin, Cevval!’ dedim gülümseyerek. ‘Artık kaçarın yok!’

O sırada Sabır Taşı mutfaktan elinde bir tepsiyle dönmüştü, ‘Sizin için yaptım!’ diyerek, üstüne ceviz ve fıstık serilmiş süt tatlısı kaselerinden birini tepsiden aldı ve önümdeki sehpaya koydu. Kasenin yanına da bir bardak su bırakmıştı.

Cevval’in kasesini de sehpaya koyarken, ‘Deve mi kesecek, Cevval?’ diye sordu şaşırarak. ‘Neden deve?’

Son konuştuklarımızı duymuştu.

Cevval, ‘Mühendis şart koşuyor düğün için!’ dedi neşeli bir şekilde.

Lutfiye Abla, Sabır Taşı’nın tatlı kaşıklarını ve peçete getirmeyi unuttuğunu fark ederek arkasından yetiştirmişti. ‘Deve bulmak zordur Ankara’da!’ dedi söze girerek. ‘Ama büyük bir tosun olabilir!’

Sabır Taşı kaşık ve peçete yetiştiren Lutfiye Ablaya teşekkür etti ve gülümseyerek bana ‘Ben su getirdim!’ dedi. ‘Eğer isterseniz başka içecek de ikram edebilirim. Su, tatlının lezzetini damağa yayar diye düşündüm.’

Tatlıyı kaşıklarken, ‘Karımla aynı ustadan mı ders aldınız?’ diye sordum Sabır Taşı'na, sonra Cevval’e dönerek, ‘Sonsuza dek Sabır Taşı’nı üzme hakkını bu kusursuz tatlı yüzünden kaybettin, Cevval!’ dedim.

Çok sevindi ve hafifçe gülümseyerek cevap verdi, henüz koltuğuna oturmamış olan Sabır Taşı:

‘Beğendiğinize sevindim. Afiyet olsun!’

Cevval de ‘Boynum artık kıldan ince!’ diyerek gecenin dengelenmiş seslerine katkı sağlamaya devam etmişti.

İnsan, içtenliği, ikramı, güler yüzü ve hoş sohbeti ile ilaç oluyordu diğer insana. Burada, bu evde, bu gece insan vardı hayatın akışını güçlendiren. Acıların üstesinden gelmek sorunlara çözüm bulmak, değerli ve önemli hissetmek ve hissettirmek ve yardımlaşmak insanların bir arada oldukları zaman yapabilecekleri en iyi şeylerdi. İD de uzaktan dahil olmuştu bu insanlığa.

İyilik isteyen ve iyilik için çabalayan insanlar azalıyordu ne yazık ki; yeryüzünden siliniyordu ‘insan’ yavaş yavaş.

İnsanları birbirine düşürerek intikam alan Şeytan işini çok iyi biliyor ve yapıyordu. İnsan unsuru ortadan kaldırıldığında diğer unsurların bir anlamı kalmıyordu; insan önemliydi. İnsanı korumak için Allah'ın emrettiği doğrultuda temel eğitim yapmadığı için çok ağır bedeller ödüyordu insanlık. 

Tekrarlanan insan davranışları döngüsel bir huzursuzluk üretiyorlardı ve maalesef ne anaokulunda ne de ilk okulda bu huzursuzluğu giderecek olan bilinç eğitimi vardı.

Tekrarlanan davranışların insan ruhunda bıraktığı derin izlere dikkatle baktığımda iki farklı ve birbirine zıt olgunun ortaya çıktığına şahit oluyordum: eğer bu derin izler tebessümle çevreye yansıyorsa tekrarlanan davranışlar iyiliği, öfke ve dengesiz duygu değişimleri ile yansıyorsa kötülüğü besliyorlar demekti.

Ne yazık ki bugün yeryüzünde tebessümle yansıyan izlerden mahrumdu insan; tarihte daha kötüsü var mıydı ya da olacak mıydı, bilmiyordum, ancak bugün bunu sıkı bir şekilde sorgulamamız gerekiyordu. Allah'tan başka bir elçi gelmeyecekti, fakat Allah'ın azabı her an bize haddimizi bildirmek için gelebilirdi.

Biliyorduk; Allah'ın sonsuz çözümü vardı, ne var ki en sık rastlanan çözümler, azgınlaşan insanları ve o azgınlığı üreten sosyolojik ve kültürel dokuyu ve medeniyeti yok etmeye odaklıydı. Bu, sonsuz merhamete sahip olan Allah için insanın önüne konabilecek ders alınması gereken bir çözümdü. İnsanlık tarihi de kesin olan bu çözümlerle doluydu. Helak ediyordu Allah. 

Yaşadığımız yirminci ve yirmi birinci yüzyılda, bu geçiş döneminde ne yazık ki, her ne kadar bazı insanlar Allah'ın emir ve yasaklarına uyduklarını iddia etseler ya da öyle zannetseler de, insanların içinde bulundukları küreselleşmiş genel kültürde iyilikten çok fazla şey bulmaları ve genel iyilik üretmeleri neredeyse artık mümkün değildi. 

Düşünen ve eleştiren 'iyilik' kaygılı insanların yaşadığı çağın travmaları diğerlerinden çok daha karmaşık ve derindi; aynı zamanda köksüzleşmiş bir genel kültürün ürettiği telaşın verdiği kasvetle katılaşan, kararan bu durum insanlık için çok tehlikeli bir zeminin de var olduğunun kanıtıydı.

Küreselleşmiş genel kültürün ruhundaki lanete karşı dikkatli olmak zorundaydık. Bu lanet, Şeytan’dan bize uzanırken, Şeytan'ın kölesi olan bazı Yahudilerin ürettiği kültürel kodlardan ve içeriklerden güç alarak daha hızlı bir şekilde bütün insanlara bulaşmıştı.

Kadınsız ya da erkeksiz bir cehennem için ekilmiş nefret tohumları vardı. Bunlardan biri de kökleri Lilith’e dayanan feminizm gibi derin karanlıktı. 


<<Önceki                      Sonraki>>


[11.07.2025, 12/27 (919))]


Seçkin Deniz, 12.07.2025, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

Seçkin Deniz Twitter Akışı