29 Haziran 2025 Pazar

SA11492/SD3525: Sıkıntı (Roman); 12. Bölüm-Okyanus 10

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Cevval’in evlenerek ve çocuk yaparak Şeytan’a başkaldırma isteğinin arka planında Sabır Taşı ile yaptığı sohbetlerin büyük bir etkisi olduğu artık net bir şekilde anlaşılıyordu.


Sabır Taşı, çevresindeki bütün genç kızların Petronella Wyatt’ın çocukluğunda ve gençliğinde yaşadıklarına benzer bir süreçten geçtiklerini anlatmıştı, ancak lezbiyenliği öne çıkaran erkek düşmanı ve evlilik karşıtı bir feminizm yerine başka bir feminizm türünün geçerli olduğunu vurgulamıştı; kişisel bakım-makyaj, kıyafet-moda, içki, müzik ve dans yüklü partiler ve tatiller erkeklerle geçirilen sınırsız eğlenceli vakitler ve zamanı geldiğinde de uygun bir adayla evlilik anlamına geliyordu feminizm.

Doğdukları ve büyüdükleri ortama uygun olarak, ahlak kaygısı olmayan feminist genç kızlar, eşit olduklarını iddia ettikleri erkekler gibi istedikleri her şeyi yapıyorlardı. Çok sık tembihlendikleri konulardan biri korunmaktı; evlenmeden önce kesinlikle hamile kalmamaları gerekiyordu, kürtaj can sıkıcı ve acılı bir süreçti. ‘Karnın büyür ve rezil olursun’ diyorlardı sivilceleri henüz çıkmaya başlayan ergen kızlara.

Bir erkeğin dikkatinin nasıl çekileceğini öğrendiğinde tiksintisinin daha da arttığını söylemişti Sabır Taşı... Sürekli değişen moda, kadının vücudunun nasıl teşhir edileceğine dair ateşli tartışmaların konusuydu. ‘Dekolte bir sanattır’ diyen yaşlı ve süslü kadınların tavsiyelerini utanarak anlatmıştı. 

‘Her şeyi bir kerede göstermeyeceksin!’ demişlerdi. ‘Erkekler aptaldır, nereni gösterirsen oraya bakarlar, ama kesinlikle bakarlar; her kıyafetinde başka bir güzelliğinin detaylarını öne çıkaracaksın ve daima merak edilen başka özelliklerin olacak!’

Kadını ve vücudunu nesneleştiren bu iğrenç feminist bakış açısına karşı durmak için moda tasarımcısı olmaya karar verdiğini söylemişti Sabır Taşı. ‘Cinselliğini teşhir ederek önemsenmek istenen bir kadın, saygı duyulacak bütün kişisel özelliklerini yok eder, geride birbirine bağlı iki şey kalır; eğer varsa çekiciliğini korumak için kullanacağı serveti ve bitmez tükenmez erkek takıntısı!’ demişti. ‘Petronella Wyatt’ın yazısında belirttiği gibi, cinsel cazibesini yitirene ve yapayalnız kalana kadar libidosunun kölesi haline gelir!’

Cevval de araya girmiş ve onun bu kararlılığının kendisini çok etkilediğini ve verdiği mücadeleye saygı duyduğunu anlatmıştı, heyecanını kontrol altına aldığını hissettiren bir sesle. 

Sonra kadının vücuduna saygı duyulacak kıyafetler tasarlama hayalinin doğmasına neden olan kadından bahsetmişti, Sabır Taşı:

‘1716’da İstanbul'a atanan İngiltere Büyükelçisi Edward W. Montagu'nün eşi, ilk feminist kadın olarak tanınan Lady Mary W. Montagu’nün İstanbul'dan yazdığı mektuplarda Osmanlı uygarlığını övmesi, Osmanlıların kadınlara verdiği değeri anlatması dikkatimi çekmişti!’ demişti. ‘Moda tasarımlarımın temelinde onun, “Türk kadınlarının en büyük süsü Türk oluşlarıdır. Onlar süslenmek için elmas veya zümrüt takınmıyorlar, belki üzerlerinde taşıdıkları o taşları süslemiş ve kıymetlendirmiş oluyorlar. Çünkü her Türk kadını canlı bir inci ve paha biçilmez bir pırlantadır.” sözleri var. Sırtında işleme çevre satan küçük bir satıcının karısının bile sırmasız kıyafet giymediğini de yazıyor.’

'Bu gerçek bir ironi. Feminizm kaynağını Osmanlı'dan almış desenize!' diyerek gülmüştü Cevval. 'Kadının aşağılandığı Batı toplumlarına göre Osmanlı'da kadın özgürdü ve ilham kaynağıydı. Cumhuriyetin ilk aydınları gerçekten çok şaşkınlarmış!'

'Evet!' demişti Sabır Taşı. 'Osmanlı'da kadın, vücuduna ve kişiliğine saygı duyulan bir varlıktı. Feminizm kadınların en doğal haklarını savunanların itirazları ile başladı, ancak geçen yaklaşık üç yüz yılda kadının biyolojik açıdan olduğu kadar ekonomik açıdan da sömürülmesini sağlayarak kadın düşmanlığına dönüştü!'

Feminizmin ‘ekonomik özgürlük ve özgür seks’ anlamına geldiği bu çağda artık ekonomik özgürlüğe de sahip değildi birçok feminist kadın.

“Bir Amerikan tıp enstitüsü tarafından kısa bir süre önce yapılan bir araştırmaya göre, yalnızlık orta yaşlı kadınlar arasında depresyonun önde gelen nedenidir. Yakın zamanda akıl hastalığının affetmez pençesine düştüğüm için bunu bilmem gerekiyor. Bekar arkadaşlarımın birçoğu, sokak kedilerinin bile kaçınacağı yalnız bir varoluştan kaynaklanan depresyondan muzdarip. Dahası, işin içinde ekonomik faktörler de var. İki gelirin bir gelirden daha iyi olduğu bir gerçektir ve tanıdığım bekar kadınların çoğu düşük ya da orta ücretli mesleklerde çalışıyor.” diye yazmıştı Petronella Wyatt. “Bir üniversite profesörü arkadaşım 'bekar bir kadın olarak, bir partnerin yardımı olmadan faturaları ödemenin giderek zorlaştığından' yakınıyor. Her J. K. Rowling'e karşılık, çok az bir ücretle geçinen milyonlarca kadın var. “Feminizm, finansal bağımsızlığın ideal olduğunu kafama kazımaya devam etti, ancak pratikte bir hedge fonu yönetmediğiniz veya çok satan romanlar yazmadığınız sürece bu gerçekleşmiyor." diyor. Aynı derecede iç karartıcı bir şekilde, pek çok bekar kadın hayatta başarısız olduklarını düşünüyor. Feminizm bizi güçlendirmek bir yana, güvensizleştirdi. “Kariyerim durdu, hiç evlenmedim ve kendimi değersiz hissediyorum” diyor elli üç yaşındaki güzel arkadaşım Rachel.”

Öz güven, değersizlikle aynı kümede bulunamazdı ya da tam tersi değersiz hisseden biri öz güvene sahip olamazdı. Petronella, bunun kendi bakış açısından nasıl göründüğünü ve feminizmin düşman olduğu aile kavramını merkeze alarak şöyle yorumlamıştı:

“Genel öz güven her şeyden çok sevgi görmeye, özellikle de karşı cinsten sevgi görmeye alışmış olmaktan kaynaklanıyor. Kocası ve çocukları olan bir kadın, onların sevgisini doğanın bir kanunu olarak kabul eder, ancak bu onun ruh sağlığı ve başarısı için büyük önem taşır. Yine de geçmişten bize kadar gelen kurumlardan hiçbiri aile kadar feminizm tarafından rayından çıkarılmamıştır. Feminist ideallere sahip pek çok kadın, uzun çalışma saatleri ve ev kadınlığının aşağılanması nedeniyle, ebeveynliğin büyükannelerinin yaşadıklarından çok daha ağır bir yük olduğunu düşünmektedir.”

Feminizm, artık kuramsal ve deneysel olarak kanıtlandığına göre şeytanî bir tuzaktı. Ve tek amacı, bir altkümesi olduğu ‘Batılı Aydınlanma’ gibi, aileyi yok ederek insanları Şeytan karşısında yalnızlaştırmak, köleleştirmek ve insan nüfusunun artmasını engellemekti:

“Doğum oranının düşmesi şaşırtıcı mı? Pazartesi grubumdan bir başkası, “Benim için hiçbir yüküm olmaması, özellikle de çocuk olmaması şarttı. Ya da en azından kariyerimde yerimi sağlamlaştırıncaya kadar beklemem gerekiyordu, ama şimdi çok yaşlandım ve o tren kaçtı.” diyor. Son zamanlarda, depresyonum ağırlaşınca, evimde yirmi yaşında bir öğrenci kalmaya başladı. Bir haftalık tanışıklığın ardından, otuz yaşından önce evlenmemek ve çocuk doğurmamak fikrinin ona göre kabul edilemez olduğunu ve bunu tamamen reddettiğini anladım. Kısacası, hayatını bir kadın gibi sürdürmek istiyordu. “Evet, kadın haklarına inanıyorum,” diye düşünüyordu “Ama annemin büyüdüğü militan feminizme inanmıyorum. O çok ileri gitti.” Çocukların ağzından çıkanlar bunlar. Gençliğimde bana aşılanan feminizm, hemcinslerime erkekler gibi davranmalarını ve düşünmelerini söyleme hatasına düştü. Bu çok büyük bir hataydı ve benim gibi kadınlar, hileli bir kumarhanedeki kumarbazlar gibi bunun bedelini ödüyorlar. Kültürel bir sıfırlamanın zamanı geldi. Benim ve arkadaşlarım için çok geç olabilir, ama feminizmin gelecek nesillerin hayatlarını da mahvetmesine izin verilmemelidir.”

Cevval’in evlenerek ve çocuk yaparak Şeytan’a başkaldırma isteğinin arka planında Sabır Taşı ile yaptığı sohbetlerin büyük bir etkisi olduğu artık net bir şekilde anlaşılıyordu. Onun yolda söylediklerini ‘zinadan kopmam demek’ kısmını yapacağı olumsuz çağrışımlar yüzünden atlayarak anlatmıştım Sabır Taşı’na:

‘Şeytan’ı yeniyoruz; evleniyorum ben ya... bir aile kuruyorum; benim evlenmem Şeytan’ın mutsuz olması demek, dünyaya çocuk getirmem demek, artık insan olarak hayata tutunmam ve beni yaratan Allah’a yönelmem demek. Bundan daha büyük düğün olabilir mi?’ 

Sabır Taşı da utangaç bir tebessümle Cevval’e bakmış ve ‘Cevval’in bu içtenliği bana güç veriyor!’ demiş, kısa süren bir sessizlikten sonra da başını öne eğerek bu görüşmenin temel gerekçesini fısıldayıvermişti:

‘Ancak yaşadığı şeyler kolaylıkla unutulacak şeyler değil, eski alışkanlıkları beni korkutuyor!’

Bilerek atladığım kısımda takılı kalmıştı Sabır Taşı.

Evlenmek üzere olan iki insanın en mahrem konularına bu kadar yakın durmaktan rahatsızdım, ancak ne yaparsam yapayım kaçamamıştım. Çünkü asıl sorun buydu; belki de kadınlarla erkekler arasındaki en büyük sorun da buydu.

Oturduğu üçlü koltuğun bir kenarına büzüşmüş olan Cevval’in dizlerinin üzerine koyduğu iki eli birbirine kenetlenmişti; çok sık görmeye alıştığım o yüksek öz güveninin sarsıldığını fark ediyordum. Herhangi bir şey söyleyecek durumda değildi, Cevval. 


<<Önceki                      Sonraki>>


[27.06.2025, 12/21 (913))]


Seçkin Deniz, 29.06.2025, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

Seçkin Deniz Twitter Akışı