Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Sabır Taşı’nın Cevval’in değişmesi ile ilgili kaygıları olduğunu anlamıştım. Cevval’i yıllarca beklemişti, ancak korkuyordu. Onu biraz daha konuşturmak istiyordum; Cevval’in değişim arzusunun temellerini genişletmek ve derinleştirmek gerekiyordu."
Sabır Taşı birazdan yeşil gözlerini kırparak ve sağ eliyle yüzüne taşan saçlarını geriye doğru iterek konuşmaya başladığında beni şaşırtmaya devam edecekti.
‘Cevval’in arkadaş seçimlerini hiçbir zaman anlayamamıştım!’ demişti. ‘Ama görüyorum ki, dost seçimi pek isabetli; galiba pek fazla dostu yok, hatta bildiğim kadarıyla sizden başka dostu yok. Tanışmamı istediği tek kişi sizdiniz. Sizi bana anlattığında ‘böyle biri var mı yeryüzünde?’ diyerek sormuştum inanamayarak. Varmış!’
Cevval orada değilmiş gibi konuşmuştu. Oysa Cevval onu dikkatle izliyordu.
‘Nasıl biri?’ demiştim kastettiği şeyi anlamaya çalışarak. ‘Ne anlattın, Cevval?’
‘‘Akıllı biri’ demek istiyor!’ demişti Cevval. ‘Çevremdeki aptalları görünce inanamaması normaldi çünkü!’
Araya girmişti Sabır Taşı:
‘Aptal değil de, genellikle yapmacık, içten pazarlıklı ve herhangi bir fikri ya da inancı olmayan, çok para harcamaya hevesli, güvenilmez playboy tipler!’ demişti iğrendiğini belli ederek. ‘İş dünyasının kadın avcısı küstah ve kibirli bencilleri!’
‘Piyasa böyle!’ demişti Cevval umursamaz bir şekilde. ‘Bu konuda yapabileceğim bir şey yok; tarih boyunca böyleydi, bundan sonra da maalesef böyle olacak. Kadınlar ikiye ayrılıyor bu alem için; eğlenilecek kadın ve evlenilecek kadın. Doğacak çocukları, eğlenilecek kadından doğamaz çünkü!’
‘Evlendikleri de eğlendikleri de para merkezli çirkin bir bakışın kurbanı!’ demişti Sabır Taşı. ‘Evlilikler mirasların ve servetlerin birleşmesini hedefleyen kapitalist ortaklılar sadece. Eğlendikleri kadınlara harcadıkları paralar da güç gösterisi için!’
Sabır Taşı’nın Cevval’in değişmesi ile ilgili kaygıları olduğunu anlamıştım. Cevval’i yıllarca beklemişti, ancak korkuyordu. Onu biraz daha konuşturmak istiyordum; Cevval’in değişim arzusunun temellerini genişletmek ve derinleştirmek gerekiyordu.
‘Herkes akıllıdır diye düşünüyorum, sadece aptala yatmayı tercih edenler vardır, bunu geçelim. Sizi, bulunduğunuz ortamı sorgulamaya ve kendinize özgü bir bakış açısı oluşturmaya iten sebepler nelerdi?’ diye sormuştum rahatça konuşabilmesi için. ‘Çünkü o ortamda yadırganmayı ve dışlanmayı göze alarak tavır almak cesaret ister!’
Kahvesinden son yudumu alan Sabır Taşı, suyundan birkaç yudum alarak anlatmaya başlamıştı.
‘Çocuktum, hatta çocukluktan ergenliğe geçmeye başladığım yıllardı!’ demişti zor duyulur bir sesle. ‘Biz iki kız kardeşiz; kız kardeşim benden iki yaş küçük. Annem bizi prensesler gibi süslüyor, mini etekler, askılı kıyafetler giydiriyordu gittiğimiz her davet ya da ziyaret için. Kız kardeşim de ben de gittiğimiz her yerde dikkat çekiyorduk. Yetişkinler dikkatle bakıyorlardı bize. Kadınlar ayrı, erkekler ayrı. Kadınların bakışlarını anlıyordum, ama erkeklerin bakışları tuhaf geliyordu. Önce yüzüme bakıyorlardı, sonra... ‘
Susmuştu Sabır Taşı; yüzündeki bütün canlılık çekilmişti, sanki o günlere geri dönmüş gibiydi. Tekrar konuşmaya başladığında sesinin daha güçlü çıktığını fark etmiştim. Çok özel duygularını paylaşıyordu.
‘Sonra...’ diye devam etmeye başladığında araya girmiştim ve ‘Eğer isterseniz anlatmayabilirsiniz!’ demiştim. O da kararlı bir şekilde, ‘Hayır, anlatmak istiyorum!’ demişti. ‘Bugüne kadar hiç kimse ile paylaşmadığım şeyler bunlar, Cevval de ilk kez duyacak!’
Cevval dikkat kesilmişti; neredeyse nefes bile almıyordu.
‘O bakışların ne kadar iğrenç olduğunu anlamam uzun sürmemişti!’ demişti Sabır Taşı. ‘Kendimi kirlenmiş hissediyordum. Kız kardeşime de anlatmıştım düşüncelerimi. Yaşı küçüktü, ama o da anladığını ve rahatsız olduğunu söyleyince, annemden bütün kıyafetlerimizi çöpe atmasını ve bize yeni kıyafetler almasını istemiştik. Babam çok kızmıştı bize, ‘bana gerici mi dedirteceksiniz?’ diyordu. Annemin diretmesiyle istediğimiz kıyafetleri giymeye başladık. Bir devrimdi o dönemde yaptığımız şey. Bütün sosyete duymuştu bunu. Sonrası çok daha kolay oldu. Tahmin ettiğiniz gibi yadırgayan bakışlar, dışlayan dedikodular bir türlü bitmiyordu. Umursamadık, babamın baskılarına annemle birlikte direndik. Sonuç olarak vebalı muamelesi gören iki genç kız olarak büyüdük. Kız kardeşim üniversitede iken sevdiği bir arkadaşıyla evlendi, üç çocuğu oldu ve çok güzel bir evliliği var. Kocası bir inşaat işçisinin oğlu, çok temiz bir insan!’
‘Babası düğüne gelmemişti!’ diyerek araya girmişti Cevval. ‘Ama annesi, babasını umursamadan üstüne düşen her şeyi yaptı; güzel bir düğün olmuştu!’
‘Sağ mı anne-babanız?’ diye sormuştum Sabır Taşı’na.
‘İkisi de sağ!’ demişti Sabır Taşı. ‘Babam felçli, konuşamıyor; annem çok şükür sağlıklı!’
‘Anneniz nasıl direnmişti babanıza?’ diye sormuştum, çünkü kadınların söz hakkı yoktu sosyetede.
‘Babamın onlarca genç metresi olmuştu felç olana kadar!’ demişti Sabır Taşı, derin bir nefes alarak. ‘Benim o iğrenç hayatta şahit olduğum sayısız şeylerden biriydi bu da. Böyle bir hayat istemiyordum; istemediği bir evliliğe mahkûm olan annem gibi aşağılanmış olmaktan korkuyordum. Bizim kıyafetlerimizle ilgili direnişimiz annemize de güç vermişti. Babam bize kızmış ve bütün para akışını kesmişti, annemizin ailesinden kalan serveti sayesinde direnebildik, istediğimiz hayatı sürdürebildik!’
‘Feminizme karşı duygu ve düşünceleriniz bu yaşadıklarınızdan kaynaklanıyor olamaz, değil mi?’ diye sormuştum. ‘Feminizm, kadınları erkeklerle eşitlediğini, bu aşağılanmadan koruduğunu ve özgürleştirdiğini iddia ediyor çünkü!’
Acı acı gülümsemişti Sabır Taşı:
‘Feminizm, bütün kadınlara babamın ‘metres edinme hakkını’ vermekten başka bir şey vaat etmiyordu!’ demişti. ‘Kadınların evlenmek zorunda olmadığını ve istedikleri erkeklerle beraber olabilme haklarını savunduğunu hep gizledi. Feminizm savunucusu kadınların erkek düşmanı olduklarını söylemelerine rağmen bir erkek gibi sarhoş olup diledikleri erkeklerle birlikte olduklarını da görünce tiksinmeye başlamıştım bu akımdan. Bir de lezbiyenlik boyutu vardı feminizmin... O başka iğrenç bir şeydi!’
Cevval’e bakmıştım o ânda, o da neden baktığımı anlamıştı. ‘Bu kızı üzersen bozuşuruz’ bakışıydı bu.
‘Fakat...’ demişti Sabır Taşı. ‘Beni asıl etkileyen şey daha başkaydı. ‘Bekârım, çocuğum yok ve yalnızım; Feminizm beni ve kuşağımı hayal kırıklığına uğrattı’ diyen, yaşı elliyi aşmış, feminist İngiliz gazeteci Petronella Wyatt’ın anlattıkları nasıl tavır almam gerektiğini öğretmişti bana. Ben insanların tecrübelerini dinlemeyi ve onlardan ders almayı çok severim. Onun anlattıklarını yorumladığımda da, feminizmin, -erkeklere hiçbir sorumluluk yüklemeden- kadınların zevk nesnesi hâline getirilmesinin ve yaşlandıklarında da yapayalnız bırakılarak çöpe atılmasının çağdaş bir aracı olduğunu fark ettim. Özür dilerim, ancak söylemek zorundayım; Feminizm modern ve çağdaş akımlar arasında ‘pezevenklik’ rolünü üstlenen aşağılık bir akımdır!’
Öylece kalakalmıştım; bir kadının bunu söylemesi beni şaşırtmıştı. Aynı şeyleri düşünmeme rağmen feminizmi bu kadar sert bir şekilde tanımlamak aklıma gelmezdi.
Ateş düştüğü yeri yakıyordu; biz erkekler feminizmin kadınlara ne yaptığını çok fazla bilmiyorduk, sadece sertleşen ve merhamet duygularını kaybeden kadınların artmasından rahatsızdık. Aynı zamanda şaşkındık, bütün erkekler sert ve merhametsiz değildi çünkü. O sertliğin iç dokularında, istisnaları olsa da, mutlaka canlı kalan bir merhamet olurdu. Feminist olduklarını iddia eden kadınlarda o da yoktu.
Sıkıntı
Takip et: @SonsuzArk
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.