Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Gözleri yaşarmıştı o yetim çocuğun. Ne zorluklarla okuduğunu biliyordum, kimlerle başa çıkmak için çabaladığını, yalnızlığını."
‘Batılılar gibisiniz, tutunduğunuz bütün Batılı ya da Batıl iplerin kopmasına karşı ne yapacağınızı bilemeyecek kadar şaşkınsınız!’ diyordum. ‘Önerim şu: geri çekilin, çok aptal görünüyorsunuz, liderlik edecek kanaatleriniz yok, hiç değilse haddinizi bilin!’
Farkında değillerdi insanlar, arkalarından gelecek bir yüz yıl yoktu, atalarının arkasından kendilerine bakarak ilerliyorlardı çünkü. Anne va babaları yiyecek kuyruğunda iken oyun parkında oynayan henüz ergenliğe ulaşmamış şu kız ve erkek çocukların heyecanları da yavaş yavaş azalacaktı.
‘Yeni nesil asla anlayamayacağınız bir kaosta yok oluyor!’ diyordum onlara. ‘Kendi çocukluğunuzdan, ergenliğinizden, gençliğinizden aldığınız kopya bakışlarla hiçbir şekilde, hiçbir düşünce ve eylemle örtüşmüyorlar; dertleri bir iş, eş ve huzurlu bir yuva değil, kıldığınız namazı da umursamıyorlar, tuttuğunuz orucu da. Sizin ırk, mezhep ya da din temelli bakışınız umurlarında değil; para, sürekli tüketim, kıskançlık, sınırsız eğlence, orantısız şiddet ve herkese, her şeye karşı üstün gelme çabası... sevgi yok, merhamet yok, fedakarlık yok, saygı yok, değer yok!’
‘Daldın, Mühendis!’ dedi Avukat. ‘Pişirme sırası bizde, hadi!’
‘Şu gördüğün insanlara sesleniyordum içimden, Avukat!’ dedim. ‘Romanda da yazacağım!’
‘Konuşuruz sonra, hadi!’ dedi telaşla.
Ben şişleri mangala dizerken, Avukat da köfteleri ızgaraya seriyordu eline aldığı bir maşayla. Salata tabaklarımızı önümüzdeki tezgaha bırakmıştık. Adana pidesi yoktu, biraz doğranmış lavaş istedim. Et pişerken lezzeti lavaşa taşımak şarttı.
Avukat da söylenerek lavaş istedi:
‘Her şeyi yapıyorlar, ama Adana’nın kebap pidesini yapamıyorlar, Kardeşim!’ dedi. ‘Ot yiyormuş gibi hissediyorum!’
‘Ağlamanın faydası yok, Avukat!’ dedim. ‘Huyunu suyunu bilmediğin yere bir daha dostlarını götürmezsin olur, biter. Şimdi köftelerini güzelce pişir ve tadını çıkar!’
Çiğ et tabaklarını almışlardı bizden, yerine temiz tabaklar vermişlerdi pişen etleri koymak için. Mangalda işimiz bittiğinde ikimiz de birer tepsi almış ve çatallarımızı, tabaklarımızı tepsiye koyarak ‘İçecek’ bölümünde sıraya girmiştik...
İçeceklerimizi de aldıktan sonra kasaya doğru giderken, elimdeki üç fişi de aldı Avukat.
‘Sen git, bize güzel manzarası olan bir masa bul!’ dedi heyecanla. Ben terasa doğru yürürken de ‘Yemeye başlama, ben gelene kadar!’ diyerek talimat verdi.
Oysa o kalabalıkta en güzel manzaraya sahip masaların hepsi doluydu, bunu o da biliyordu, ama benim yine de en iyi masayı bulacağıma inanıyordu. Etrafa göz gezdirdim, tam boş bir masaya doğru ilerlerken terasın sol uç köşesinde, neredeyse ormanın her yerini gören bir masanın boşalmaya başladığını fark ettim.
Avukat temiz kalpliydi, istediği gibi bir yer bulmuştum. Hemen oraya doğru yöneldim. Kasada bekleyenler ödemelerini yapar yapmaz yer arıyorlardı çünkü.
Masalar boşalırken, çalışan genç kızlar hemen temizlik yapıyorlar, eksilen tuz, baharat, nar ekşisi, zeytinyağı, peçete, ıslak mendil gibi malzemeleri tamamlıyorlardı.
Ben masaya vardığımda görevlilerin işi bitmişti, Avukat da ödemeyi tamamlamıştı; elinde tepsiyle geliyordu.
'En güzel manzaraya sahip masayı bulmuşsun işte!' dedi neşeyle ve beni tam köşeye oturttu, kendisi de karşıma geçti.
'Her yer doluydu, oysa!' dedim gülerek. 'Kalbin temizmiş, Avukat!'
'O senin her zamanki becerin, Mühendis!' dedi neşeyle. 'Güzel kokuyor, değil mi? Kızgınlığım geçince karnımın acıktığını hissettim!’
‘Koku fena değil, Avukat!’ dedim gülümseyerek. ‘Bakalım tadı nasılmış...’
Bu klasik bir insan davranışıydı, değişmezdi, değişmeyecekti; her şey sofraya oturana kadardı, gerisi lezzetli bir şeyler yiyerek eritilen hayatın tadıydı.
Dili açılmıştı Avukat’ın, ‘Düşünen her insan istenmeyen adamdır, Kardeşim!’ diyordu. ‘Sen, ben, istenmeyen adamlarız, toplum bizleri sevmez, bizi yönetenler sevmez, din adamları sevmez, akademisyenler sevmez, gazeteciler sevmez, meslektaşlarımız sevmez. Bizi beki çocuklarımız sever, anne ve babalarımız; o da bir yere kadar!’
‘Allah sevsin, yeter!’ dedim gülümseyerek. ‘O, sever mi?’
‘O da sevmez!’ dedi Avukat. ‘Sevilecek yanımız mı kaldı?’
‘Belki düşündüğümüz için sever, belki düşünmemizi emrettiğini bildiğimiz ve onun için düşündüğümüzü bilir de sever...’ dedim umutla.
‘Sevsin bizi ya..’ dedi hüzünle. ‘Biz ki onun sınırlarını aşmamak için kendimizi yiyip bitiriyoruz, herkesle cedelleşiyoruz!’
Gözleri yaşarmıştı o yetim çocuğun. Ne zorluklarla okuduğunu biliyordum, kimlerle başa çıkmak için çabaladığını, yalnızlığını.
‘Bize umut etmek düşer, Avukat!’ dedim serin bir sesle. ‘Umut etmek bize, umut olmak Allah’a aittir!’
Sessizce eğdi başını ve bir köfte aldı çatalına... Susarak yiyorduk yemeğimizi, susarak içiyorduk ayranımızı...
‘Niye düşünen insanları sessizce ‘istenmeyen’ olarak ilan ederler, biliyor musun Mühendis!’ dedi birazdan. ‘Söz güçlüdür çünkü; insanların bu gücü anlamaları için sözün sahibini görmesi gerekmez. Güçlü sözden bahsetmiyorum, güçsüz sözden de. Biliyorum ki; her söz güçlüdür, fakat ana konu ‘güçlü söz’ değildir!’
O coşkulu aklını toparlamıştı. Mesleği ve şahit olduğu her şey onu insan aklının ve vicdanının sınırlarına götürmüştü.
‘Sıradan bir fizik gerçeğidir, biliyorsun!’ diye devam etti. ‘Güç / kuvvet etki ettiği yerlerde bir değişim oluşturur. Tepkinin olup olmaması, değişimin olmasını engellemez; hatta güç, hedef nesne üzerinde hiçbir değişim oluşturmuş görünmese bile muhtemel değişimler için ilk çarpma etkisiyle ilk hareketi başlatmıştır. Başlayan veya oluşan değişim gücün/ kuvvetin varlığına şahitlik eder. Her etki bir tepkiyle karşılaşacağına göre, her güçlü özne, kendisine karşı üretilen tepkiye bağlı olarak gücünü ilan eder. Gücün hedef nesne üzerinde yaşattığı bu depremi, sözün ulaştığı bilinç üzerinde yaşattığı değişimlerle mukayese edebiliriz!’
Biraz nefes aldı, birkaç salata parçasını çatalıyla derledi ve ağzına attı.
Sıkıntı
Takip et: @SonsuzArk
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.
