18 Aralık 2022 Pazar

SA9976/SD2632: Sıkıntı (Roman); 4. Bölüm-Cehennem 26

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"İD sessizliğini bozmadı, ama yüzündeki gerginlik ortadan kalkmıştı. Tepeden inince nemli sıcak hava bizi bunaltmaya başlamıştı. Batıya dönen güneşe doğru yol alıyorduk. İD güneş gözlüklerini taktı, sonra pencereleri kapattı ve aracın klimasını açtı. ‘Benden sıkıldığını düşündüm ve rahatsız oldum!’ dedi yumuşak bir sesle."

Geldiğimiz yoldan geri dönüp Chimborazo Tepesi’nden inerken gergin bir şekilde araba süren İD’nin asık suratını izlemek bir işkence gibiydi. Sorusuna cevap vermemiştim, yetmemiş ‘yemek için nereye gideceğiz?’ sorusunu da cevapsız bırakmıştım; o da sinirlenmişti.

Programın uzamasına canım sıkılmıştı ve Richmond’da sıkışıp kaldığımı hissediyordum, vereceğim cevaplar içimdeki gerilimi yansıtacağı ve İD’nin gereksiz bir şekilde alınmasına neden olacağı için susmuştum.

Sessizce sol elimi uzattım ve aracın navigasyonuna ‘Kabob Place’ yazdım. Burası bir Pakistan lokantasıydı, Richmond’un merkezinin kuzey batısına düşüyordu ve ben helal yemek istiyordum.

‘Cevval programın yarına sarktığını haber verdi!’ dedim zihnimdeki karmaşaya ara vererek. ‘Canım sıkıldı, çünkü yarın Washington’da bir program vardı ve ondan sonra Türkiye’ye uçacaktık. Birçok iş görüşmem bu program yüzünden aksadı ve ertelemek zorunda kaldım.’

İD sessizliğini bozmadı, ama yüzündeki gerginlik ortadan kalkmıştı. Tepeden inince nemli sıcak hava bizi bunaltmaya başlamıştı. Batıya dönen güneşe doğru yol alıyorduk. İD güneş gözlüklerini taktı, sonra pencereleri kapattı ve aracın klimasını açtı. ‘Benden sıkıldığını düşündüm ve rahatsız oldum!’ dedi yumuşak bir sesle.

Artık gözleri ve yüzünün yarısı görünmüyordu; böyle biraz uzaklaşmış ve kendi korunaklı alanına saklanmış gibiydi. Ona her zaman net konuşmuştum, yine öyle yaptım, ‘Senden sıkılsaydım bunu söylerdim, biliyorsun!’ dedim. ‘Kendimle mücadele ediyorum, içimde uyandırdığın şeyi anlamlandırmaya çalışıyorum. Bu yüzden de gerginim, anlıyor olman gerekir; ben evli bir insanım ve bana güvenen bir kadın var. Onun güvenini hiçbir zaman zedelemedim, senin de güvenini zedelemek istemiyorum. Bu kolay bir iş değil!’

İD, ‘Tayyip şeriatı getirsin!’ dedi birden. ‘Ona oy veririm!’

Kendimi tutamadım, seslice güldüm, ‘İkinci mi olacaksın?’ diye sordum. ‘Hayırrrr!’ dedi kesin bir kararlılıkla. ‘Ben birinci olurum!’

‘Filmin tanıtım fragmanı bile gerilim yüklü!’ dedim yine gülerek. ‘İlk sekansı, düğümü, çözümü nasıl olur acaba?!’

Bu kez o güldü, ‘Orasını sen düşün!’ dedi umursamaz bir şekilde. ‘Bana ne?’

‘Şeriatta dört eş alınabiliyor ama?’ diyerek fikrimi öğrenmek istedi İD. Kadınları anlayamadığım coğrafyada geziniyorduk.

‘Erkek dört eş alabiliyor ama, dört kadın bir erkeği paylaşabiliyor mu?’ diye sordum İD’ye.

O yine umursamaz bir şekilde, ‘Evlilik zorunlu değil ki, isteyen istediği sayıda kişiyle birlikte olabiliyor Batı’da!’ dedi. ‘Sen çok abartıyorsun!’

‘Sadakat yok mu evliliklerde? Mesela sen eşine sadık olmaz mısın?’ diye sordum, ‘sen’ ve ‘sadık’ sözcüklerinin üstüne basa basa.

Gayet sakin bir şekilde, ‘Biriyle birlikte isem ondan ayrılmadan başkası ile birlikte olmam!’ dedi. ‘Evliliklerde herkes istediği gibi davranıyor, sadık olan da var, olmayan da!’

‘Biz Müslümanlar, olumsuz bir şey olacağını düşünmeden o evliliğin ömür boyu sürmesini umarak evleniriz!’ dedim şişeden bir yudum su içerek. ‘Evlilikte huzuru bozacak olan haramlardan, özellikle zinadan uzak dururuz!’

‘Benim gördüğüm Müslümanların Batılılardan hiçbir farkı yok!’ dedi İD sesini yay gibi gererek. ‘Zina haramdır diyorsun ya, bu kimsenin umurunda değil!’

‘Sen!’ dedim. ‘İslam’la sınırlanan hiçbir davranışa sahip olmayan İstanbulluların mekânlarında yaşıyorsun. Onların Müslüman oldukları için Batılılardan farklı olarak yaptıkları tek şey, seksten sonra duş almak, gusül abdesti almak. Onlar, zina yapmaktan değil, cenabet gezmekten rahatsız olurlar; hepsi o kadar! Oysa nikahsız seks haramdır ve zina olarak tanımlanır, Müslüman buna uymak zorundadır!’

İD sustu bu kez. Ama sessizliği çok sürmedi, ‘Allah niye ‘dört eş alabilirsiniz’ demiş ki erkeklere?’ diye sordu.

‘Allah yarattığı erkeği de kadını da çok iyi tanıyor ve şu andaki düğümü de, başka sorunları da çözebileceğimiz meşru bir alternatif ihsan ediyor insanlara, ayrıca erkeklere ‘dört eş alın’ diye bir emri yok Allah’ın. ‘Kadınlar’ anlamına gelen Nisâ Suresinin ilk üç ayetini doğru anlamak ve yorumlamak gerekir: ‘Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir. Yetimlere mallarını verin. Temizi pis olanla (helâli haramla) değişmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Çünkü bu, büyük bir günahtır. Eğer, yetim kızlar hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, size helâl olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın. Eğer adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız, o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur.’ dedim ve sordum: ‘Ne anlıyorsun sen bu cümlelerden?

‘Dört kadınla evlenen bir erkeğin adaletli davranamayacağını anlıyorum!’ dedi İD beni şaşırtan bir açık sözlülükle. ‘Ama ben istiyorum, Tayyip yine de şeriatı getirsin!’ dedi gülerek.

‘Bitmedi daha!’ dedim ve Nisâ suresinin 128-130. ayetlerini okudum: ‘Eğer bir kadın kocasının, kendisine kötü davranmasından yahut yüz çevirmesinden endişe ederse, uzlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur. Uzlaşmak daha hayırlıdır. Nefisler ise kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır kılınmıştır. Eğer iyilik eder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, kadınlar arasında adaleti yerine getiremezsiniz. Öyle ise (birine) büsbütün gönül verip ötekini askıda kalmış kadın gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir. Eğer ayrılırlarsa, Allah bol lütuf ve nimetiyle onların her birini zengin kılar. Allah, lütfu geniş olandır. O, hüküm ve hikmet sahibidir.’

‘Wooovvv!’ dedi İD sesini yükselterek. ‘Burada açık bir şey var, dört kadın almak değil, tam tersine eğer başka bir kadın alacaksan diğerinden ayrıl gibi bir şey de çıkarılabilir. Çok doğru, iki karısı olan bir erkek aralarında adil davranamaz, birini çok sevebilir mesela.’ 

‘Gördün değil mi?’ dedim hafifçe ruhundaki derin kaymaya temas ederek ‘Senin de ‘şeriat dört kadınla evlenmektir’ diyerek beynini yıkamış örümcek kafalı laik fanatikler. Tayyip şeriatı getirse de durum değişmeyecek. Şeriat Osmanlı’da vardı, ancak dört kadınla evlenen erkek sayısı o kadar az ki! Şeriat gelse sınırsız sayıda kadınla seks yapan laik erkekler en fazla dört kadınla sınırlanacak, asıl onlar ikiyüzlülüklerini saklamak için şeriatı kötülüyorlar.’ 

<< Önceki                      Sonraki>>


[17.12.2022, (4/53 (377))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 18.12.2022, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

    

Seçkin Deniz Twitter Akışı