Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Gerçekler tarihe bu şekilde geçecekti. Tanıklıklarım vardı, aldığım notlar ve yaptığım analizlerle yaşanan hemen her şeyi gün gün kayda geçiriyordum. Meslekî alışkanlıklarımı ülkem ve insanlarım için de kullanıyordum."
Herhalde bugün Almanya, Yunanistan, İngiltere, Fransa, Belçika, İtalya, Hollanda, Rusya ve ABD kırmızı bültenle aradığımız teröristleri ve darbecileri kendi koydukları kuralları ihlal ederek bize iade etmediklerinde ve onlara iltica hakkı tanıdıklarında birer ‘dış güç’ olarak aktif bir şekilde çalışırken herhangi bir akıl sahibi bu çıplak gerçeği inkar edecek kadar ahmak değildi.
15-26 Mayıs 2018 tarihlerinde 24 Haziran seçimlerini etkilemek için çok yoğun bir şekilde ekonomimize dolar saldırısı düzenleyenler de 'Dolar'ın bir 'dış güç' enstrümanı olarak kullanıldığını bizden çok daha iyi biliyorlardı.
CIA ve ortağı olan istihbarat servislerinin kurduğu ve kullandığı finansal kurumların varlığı, kredi notu veren Batılı kuruluşların makroekonomik verilerimizin sağlığını çarpık iddialarla speküle etmeleri ve oluşturulan yapay ekonomik kriz algılarının yine ‘dış güçler'le işbirliği halinde çalışan muhalefet partilerinin diline sevk edilen ‘hükümet ekonomiyi iyi yönetemiyor’ söylemleri arasındaki eş güdümlü tutumların 24 Haziran seçimlerinde halkın tercihlerini etkilemek üzere kurgulanması ve uygulanması muhtemel seçenekleri de gündem dışına iterek sadece ve sadece 'dış güçler'in varlığını somut bir şekilde ortaya koyuyordu.
Bahse konu kriz, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin ekonomik performansının bir sonucu değil idiyse -ki ekonomik parametrelere göre değildi- AFN- Le Point gibi Fransız, BBC-The Economist-The Times-The Guardian gibi İngiliz, DW-Bild-Der Spiegel gibi Alman, CNN, WSJ-NYT-VOA gibi Amerikan, Sputnik gibi Rus ajansların ve gazetelerin, dergilerin yaptıkları yayınların Erdoğan'a karşı seçimleri etkilemeye yönelik 'diktatör' konulu yayınlarına göre de 'dış güçler'in ürettiği bir krizdi.
Türkiye'nin 25 yıllık yakın tarihi, 1993-1999 arası kaos dönemi de dahil olmak üzere, 2001 Kasım ve 2002 Şubat'ta IMF'nin ürettiği ekonomik krizle birlikte Mayıs 2013'te IMF'ye olan borçların son taksitinin ödenmesi ile başlatılan ‘Gezi Terörü’ ve sonrasında 17-25 Aralık FETÖ-NATO emniyet-yargı darbesinin ucuna yerleştirilen İran'a yönelik ABD ambargosunu delme iddiaları ile Halkbank'ın ve Türkiye ekonomisinin ve güçlenen bu ekonominin lideri Erdoğan'ın çökertilmeye çalışılması gibi süreçlerle doluydu.
'Dış güç' kavramına alerjik bir şekilde karşı çıkanların masum olmadığı bu dönemde, yerel unsurları suçlayan bu ayaktakımının, Mısır Cumhurbaşkanı Mursi'nin hangi beceriksiz yönetim uygulamaları ile ABD ve AB-İsrail tarafından askerî darbe devrildiğini, İran'a neden yaptırım uygulandığını, Irak, Suriye ve Yemen'in insanlık dışı vahşi yöntemlerle nasıl yok edildiğini, Brezilya Devlet Başkanları Da Silva ve Roussef'in hangi gerekçelerle görevden alındıklarını, Venezuela lideri Chavez'in ve Maduro'nun neden ve kim tarafından tehdit edildiklerini, Libya lideri Kaddafi ile Irak Lideri Saddam Hüseyin'in neden öldürüldüklerini, Afganistan, Pakistan gibi ülkelerin kim tarafından iç savaş ve terörle harap edildiğini, hangi iç güçlerin bu konuda etkin olduğunu, Kuzey-Güney Kore barış görüşmelerini kimin sabote ettiğini izah etmeleri gerekmektedir, ki ABD Başkanlarının ve yardımcılarının doğrudan ve açıkça ifade ettikleri gibi diledikleri her ülkeye 'Libya Modeli'ni uygulayabilecekleri tehdidinin temel felsefesini makul bir şekilde açıklamak zorundaydılar.
Türkiye, somut kanıtlarla ve nesnel perspektiflerle irdelenebileceği gibi ‘dış güçler'in saldırısı altındaydı; 24 Haziran seçimlerini Türkiye ve Erdoğan aleyhine etkilemek üzere üretilen darbe ve terör konseptli ya da ekonomik her türlü krizle mücadele etmekteydi. Bu kuşkusuz ve tartışmasız bir şekilde ortadaydı; bunun böyle olmadığını iddia eden herkes de ‘dış güçler'in kullandığı ayaktakımından başka bir şey değildi.
Erdoğan’ın (Ak Parti) Bahçeli (MHP) ve Destici (BBP) ile kurduğu Cumhur İttifakı'na karşı kurulan İttifak'ın temel destekçileri de dış güçlerdi.
Gerçekler tarihe bu şekilde geçecekti. Tanıklıklarım vardı, aldığım notlar ve yaptığım analizlerle yaşanan hemen her şeyi gün gün kayda geçiriyordum. Meslekî alışkanlıklarımı ülkem ve insanlarım için de kullanıyordum.
‘Keşke!’ diyordum. ‘Benden önce, yaşananları birileri bu şekilde bize ulaştırma imkanı bulabilselerdi... bizler de saçma sapan çarpıtmaları ‘Tarih’ diye okumaz, kanırtılmış algılarımızla birbirimize karşı kör ve sağır kalmazdık.’
Ne yazık ki bunun böyle olmasını istemişlerdi mason kılığındaki Samirîler. Sadece Türkiye’de değil, egemen oldukları dünyanın her yerinde insanları geçmişlerinden kopararak yalnızlaştırmışlar ve birlikten kuvvet doğmaması için birbirlerine düşürmüşlerdi. Birer ideoloji olarak sundukları siyasî, felsefî ve edebî akımları nihilizmin temel bir inanç sistemi olarak yerleşmesini sağlamak için kullanmışlardı.
‘Irmak Yazarı’, University of Houston’s Honors College Tarih profesörü Robert Zaretsky'nin Amerikan İmparatorluğu’nun yol haritalarını belirleyen düşünce kuruluşlarından biri olan Foreign Affairs’te yayınlanan “Nineteenth-Century Nihilists Foretold Our Era- On Dokuzuncu Yüzyıl Nihilistleri Çağımızı Önceden Haber Verdiler’ başlıklı analizini şöyle yorumlamıştı:
“Robert Zaretsky, ‘Alternatif Gerçekler Çağı neden Nietzsche'yi bile sinirlendirmiş olabilir?’ sorusuna cevap ararken, “Tarihçilerin çoğu, Fransız Devrimi'ni modern ve postmodern dönemleri şekillendiren ideolojilerin kaynağı olarak görüyor. Tarihçiler herhangi bir izm'in (liberalizmden muhafazakârlığa ve komünizmden milliyetçiliğe, totaliterliğe ve anarşizme kadar) 1789'da başlayan olaylar dizisinden kaynaklandığını iddia edebilirler. Ancak, genellikle listeye dahil olmayan bir izm, yani nihilizm şu anda her düşünürün kaleminin ucunda görünüyor.” diyor ve 'Cumhuriyetçi Donald Trump’ın muhalifi görünümünde' Amerikan siyasetinde yaşanan değersizleşmeye temas ederek, hem Cumhuriyetçilerin hem de Demokratların birbirlerini 'nihilist' olmakla suçlamalarını "Antropologlara göre, birbirlerini yamyamlık yapmakla suçlayan komşu kabileler gibi, siyasi partilerimiz de birbirlerini nihilizme girdikleri için kınıyor." diyerek eleştirirken Nihilizm'in köklerini, ateistleri bile, Tanrı’nın varlığını inkar ederek Tanrı’nın ismini canlı tuttukları için uyaran ve “(Fransız) insan hakları cumhuriyeti kesinlikle ne teist ne de ateist değildir; nihilisttir.” diyen 1789 Fransız Darbesi'nin etkili aktörlerinden biri olan Baron de Cloots (Anarşist Cloots)'a vurgu yaparak Dostoyevski-Nietzsche etkileşiminde ve Ivan Turgenev’in (Babalar ve Çocukları’nın 1862) ile Dostoyevski'nin eserlerinde aramaktadır.
Robert Zaretsky'ye göre, "Turgenev'in Bazarov'u temel aldığı genç nihilistlerin terörist faaliyetlerine karşın, Dostoyevski, politik doktrinlerini çok daha büyük ve daha korkunç bir şeye dönüştürdü. Daha sonraki romanlarında, Suç ve Ceza, Şeytanlar (Ecinniler) ve Karamazov Kardeşler’de, Dostoyevski, Avrupa’yı rahatsız eden gerçek hayaletin komünizm değil nihilizm olduğunu ileri sürdü.", "Nietzsche'nin algıladığı gibi, Rus romancı sadece siyasal nihilizmi patlatmamıştı, aynı zamanda, akıl ve teknoloji harcıyla inşa edilen aydınlanmış temelleri parçacıklarına ayıracak şekilde dağıtmıştı."
Klasikleştirilerek gelişmişliğin ve entelektüel kapasitenin simgesi olarak kabul edilen ve büyük bir organize çabayla okunması teşvik edilen bu türden birçok edebî eserin ürettiği etkileşimin ve psikolojik-sosyolojik değişimin sonucu olarak ortaya çıkan 'değersizleşme'nin tesadüf olmadığı açıktır.”
Sıkıntı
Takip et: @SonsuzArk
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.