4 Aralık 2022 Pazar

SA9958/SD2618: Sıkıntı (Roman); 4. Bölüm-Cehennem 22

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

 "İD başını geriye yaslamış, kollarını bedeninin orta kısmında birleştirmiş ve derin bir uykuya dalmıştı, nefes alışverişleri bile duyulmuyordu. Başımı koltuğa yasladım, uyku bastırıyordu, ama ikindiyi kılmadan uyumak istemiyordum."

Mesajı gönderdikten sonra ben de arabaya bindim. İD herhangi bir tepki vermedi; uyumuştu. Pencereler açıktı ve tatlı esinti ikindiye evrilen güneşin sıcaklığını hissettirmiyordu. Gerçekten yüksekti Chimborazo Tepesi.

Merak etmiştim bu tepenin ve üzerinde ‘Her seferinde bir öğrenci olmak üzere dünya çapında liderler yetiştirmek.’ yazılı olan çağrısıyla Bilal Mescidi’nin ve etrafında ikamet eden Afrika kökenli insanların hikayesini… İnternette kısa bir araştırma yaptım. Karşılaştığım şeyler inanılmazdı.

Adının Ekvador'daki volkanik dağ Chimborazo'dan esinlenildiği söylenen Chimborazo Tepesi, Amerikan iç savaşı sırasında Konfederasyon tarafından köleler, asker kışlaları, subay lojmanları, üç hastane ve bir fırın da dahil olmak üzere kalıcı bir kışlık karargâh inşa etmek üzere seçilmişti, ancak Richmond bölgesindeki depo, otel, ev ve mağazalar da dahil olmak üzere askerî hastane olarak kullanılan çoğu yapı uzayan iç savaşta yetersiz kalınca, yaralı askerlerin tedavisi için Konfederasyonun yeni genel cerrahı Samuel P. Moore'un serin ve temiz havası dolayısıyla tercih ederek Chimborazo Hastanesinin inşâ edilmesini istediği ve sağladığı bir yerdi. Hastane, 1862 ile 1865 yılları arasında faaliyet göstermiş ve 76.000'den fazla yaralı Konfederasyon askerini tedavi etmişti. Aşağıda gördüğümüz raylar da o dönemden kalan York Demiryolu'na aitti.

İç savaşta Konfederasyoncular yenilince Libby Hapishanesinde olduğu gibi hastane yönetimini devralan Birlik kendi yaralılarını hastaneye getirmiş ve bir süre Birlik ve Konfederasyon askerleri aynı koğuşlarda kalmaya başlamış, bir süre sonra da hastane tamamen boşaltılmıştı.

Binaların ordu tarafından boşaltılmasından kısa bir süre sonra, azat edilmiş köleler alanı işgal etmiş ve burası Chimborazo mülteci kampı olarak anılmıştı. 13. Değişiklik Amerika Birleşik Devletleri'ndeki tüm köleleri serbest bırakmış olsa da, onlara iş, toprak ya da barınma sağlamamıştı. Mülteciler dışlanmış ve beyaz toplumdan ayrı tutulmuştu.

Beyazların bu kamptaki eski kölelere yönelik saldırganlıkları kontrol edilemez hale gelince Richmond Belediyesi kampı istimlak ederek parka dönüştürmüş ve zamanla burası atalarının kölelikten kurtulduğu yer olarak torunlarının ikamet ettiği bir bölge olarak değer bulmuştu. Chimborazo Parkı’nın çevresi bugün yine Afrika kökenli yoksulların ve modern kölelerin ikamet ettiği semtlerden biriydi.

Nasıl, ‘dünya çapında liderler yetiştirmek’ böyle bir semtin hedefi olabilirdi ki? İslam’ın ilk müezzini Bilal Afrika kökenliydi ve kurdukları mescide de onun adını vermişlerdi. Bilal’den mi ilham almışlardı yoksa başka bir şey mi vardı?

Bilal’den ilham almış olmalarını umuyordum, ancak aklıma ABD Başkanlığına kadar yükselmiş ve Türkiye’de 15 Temmuz darbesini yaptıran, dünyayı, özellikle Müslüman coğrafyayı kan gölüne döndüren Afrika kökenli ilk ABD başkanı Barack Obama da geliyordu. Obama ‘dünya çapında bir lider’di, peki bu tür mescidlerde mi yetiştirilmişti? Ya değilse, yirmi birinci yüzyılda bile ayrımcılığa uğrayan ve aşağılanan Afro-Amerikalı olarak anılan bu yoksul insanların ‘dünya çapında liderler yetiştirmek’ gibi bir gayelerinin olması mümkün müydü?

Richmond haritası üzerinde biraz daha gezindim ve Chimborazo Tepesi’nin kuzey doğusuna düşen geniş bir alana kurulu yerleşkeye rastladım. Burası ‘Masonic Home of Virginia’ olarak anılan özel bir bölgeydi, sanırım dünyada buna benzer başka hiçbir yer yoktu. Richmond, ABD’deki en eski masonik merkezdi ve işte kanıtları Büyük Loca da dahil olmak üzere yüksek kibirlerinin nişanesi olarak bu özel bölgede bulunuyordu, burada onlardan habersiz kuş uçmazdı, onların en büyük hedefi ‘dünya çapında liderler yetiştirmek’ ve dünyayı bu liderler üzerinden şekillendirmek ve yönetmekti.

İçimi bir burukluk kaplamıştı. Bilal Mescidi aslında bir başkaldırı anlamını taşıyordu ve Masonlar onu da manipüle etmiş olabilirlerdi, öyle olmamasını dilerdim; fakat buna imkân olacağını sanmıyordum. Dünya masonik bir kıskaçla kontrol altında tutulmak isteniyordu yüzlerce yıldır ve masonlar ilk kez bu kadar çok büyük güce ulaşmışlardı, neredeyse bütün dinleri özenle insanlardan uzaklaştırmış, bütün ahlakî değerleri toplumların ruhlarından sıyırıp almış ve yerine şeytanın emirlerini özgürlük arzusu olarak yerleştirmişlerdi...

İşte bu tepe, Amerikan halkının ‘kölelik’ bahane edilerek çıkarılan iç savaşla birbirini öldürmesinin en büyük kanıtıydı ve iç savaş özgür Amerikalıların özgürlüklerini elinden almak için çalışan masonlar tarafından çıkarılmıştı, Afrika kökenliler parayla alınıp satılan köle olmaktan kurtulsalar da, beyazların aşağılanan özgür köleleri olarak yüz yıl daha en alt tabakada yaşamaya devam etmişlerdi.

İkindi vaktinin girdiğini düşünüyordum, biraz sonra namazımı kılacaktım. İD başını geriye yaslamış, kollarını bedeninin orta kısmında birleştirmiş ve derin bir uykuya dalmıştı, nefes alışverişleri bile duyulmuyordu. Başımı koltuğa yasladım, uyku bastırıyordu, ama ikindiyi kılmadan uyumak istemiyordum. 


<< Önceki                      Sonraki>>


[03.12.2022, (4/45 (369))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 04.12.2022, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

    

Seçkin Deniz Twitter Akışı