30 Eylül 2025 Salı

SA11637/SD3615: Mıra | Öznel Şeyler 86: Bu Ahmak Çoğunluktan Ayrışmak İstemez misiniz?

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Memnun musunuz insanlığın gittiği yerden?"

Biraz hayata dair düşünmelisiniz diyorum; en azından sizin kanınızdan ilerleyecek olan insan neslinin gelecekteki dokunulmaz haklarını muhafaza edebilmek için zahmet etmelisiniz.

Sormalısınız mesela:

Batı’nın liderliği altında geliştiğini düşünen insanlığın bütünüyle bir akıl tutulması yaşadığını görüyor musunuz?

Nereye doğru gidiyor insanlık?

Kesinlikle emin olabilirsiniz.

Batı’da hiçbir düşünür, akademisyen, ideolog, politik stratejist bunu bilmiyor; bilmediği gibi ne düşüneceğini de bilmediği için susuyor.

On sekizinci yüzyılda başlayan ve büyük bir coşkuyla on dokuzuncu ve yirminci yüzyılı ileriye doğru sürüklediğini iddia eden dinsiz-ateist materyalistler ve inançları, cinsiyetleri ve mümkün olan her şeyi istismar ederek acımasız bir şekilde paraya ve insanlara hükmeden kapitalist liberaller hiçbir şey söylemiyor.

Neden suskunlar, biliyor musunuz?

Bildiğinizi sanmıyorum, hatta bu konuyu düşündüğünüzü de sanmıyorum, yarı dinsiz-yarı kapitalist birer liberal olarak haz ve servet peşinde koştuğunuz için herhangi bir sorgulama ânınız yok çünkü, materyalist marksizmin kapitalizme karşı insanın haklarını savunduğunu iddia eden renkli papağanları da haz ve servetle susturuldu.

Bazı marksist yaşlıların Hristiyanlık temelli olarak gelişen Batı’daki sosyalizmin -Hristiyanlık hayattan ve kültürel alandan hızla kovulduğu için- yok oluşunu sorgulayarak Hristiyanlığın yeniden canlandırılması gerektiğini yazmaları bir çaresizliğin dışa vurumu değil midir?

Materyalist marksistlerin de fahişe ruhlu kapitalist liberallerin de hayat ve hakimiyet alanlarını korumak için üreyen insanlara ihtiyaçları var.

Ancak artık Hristiyanlık tarihten geri döndürülemez biçimde silinmek üzere; dine karşı savaş ilan ederek Batı’da dini ve Tanrı’yı öldüren marksistlerin anlam zeminini yeniden kazanmak için girdikleri bu arayışın herhangi bir değeri yok. İnsanlığı koruyan dinî geleneklerin ortadan kalkmasıyla üremekten vazgeçen insanlığın yok olduğunu görmeleri liberalleri de ciddiye alınacak birileri haline getirmiyor artık.

Yahudiler -büyük çoğunlukla- Gazze'de Müslüman Araplara soykırım uygulamakla ve insansı Tanrılarını kıyamete zorlamakla meşgul.

Satanist Yahudilerin güdümünde vaatleri tükenen Batı, insanlara hiçbir şey vaat edemediği için çöküyor ve dehşet verici çöküşünü durdurabilecek hiçbir fikre sahip değil; bundan artık herkes emin olmalı.

Peki, iki yüz elli yıldır Batı’yı uygarlığın ölçüsü olarak alan Türkiye’de durum nasıl?

Savaş Sanayii’nde attığı büyük adımlara rağmen Türkiye, Batı’dan kopyalayacağı hiçbir düşünce bulamadığı için bocalıyor; çünkü düşünce ve bilim üretme alışkanlığını Batı’yı taklit etmeye başladığı günlerde kaybetmişti; henüz görünürde kaybettiğini kazanmayı düşündüğüne dair bir belirti de yok. 

Ve devlet olarak Avrupa Birliği üyesi olma hayalini Avrupa Birliği bütün olarak çökerken bile ciddiyetle savunmaya ve ilerletmeye devam ediyor.

Üniversitelerimizde ya da kültürel arenada herhangi bir şekilde- bireysel çabalar dışında- ekol ya da akım oluşturacak çoğunlukta düşünür, akademisyen, ideolog, politik stratejist yok ve alternatif yol haritası üretebilecek bir coşkudan bahsetmek mümkün değil.

Din, sufizmin liderlik ettiği uyku modunda sindirilirken, sahte cennetler vaat ederek söylemsel tatmin peşinde koşanlar ve siyasal iktidarın gölgesinde güç devşirmek isteyenler insanları yüzlerce yıl önce olduğu gibi yine aldatmaya devam ediyorlar.

Türkiye, annesi ve babası belirsiz kültürel bir erken doğum hatası olarak ortalıkta dolaşıyor. Yirminci yüzyıldan kalma, ezilmiş, hakları elinden alınmış, aşağılanmış ve dışlanmış birkaç ideolojik cengaverin sırtında ilerleyen siyasal iktidar alanında ‘gelişmişlik’ algısı da artık itibar kaybetmeye başladığına göre, Türkiye Batı’daki bilişsel krizden uzak kalamayacak durumda olduğunu gösteriyor.

Batı’nın liderlik ettiği insanlıktan bağımsız olamayan Türkiye’nin nereye doğru gittiği de belirsiz.

Çünkü donan ve çöken Batı’daki gibi, Türkiye’de de bilgelik kaygısı olan bir akla sahip değil insanlar; haz ve servet telaşı bir zehir gibi bütün zihinlerde eşit ve yüksek hızda yayılıyor. Camiler’in dolup taşması  da bir anlam ifade etmiyor, bir şarkı gibi dinlenen vaazların ya da mekanik birer ritüel gibi kılınan namazların, kesilen kurbanların, gidilen hac ve umrelerin ve edilen duaların haz ve servet telaşına kurban verildiğini hepimiz görüyoruz.

Sorularımla cehenneme doğru giden bu akışı durdurabilir miyim, bilmiyorum, ama sorularımı soracak kadar farkında olduğum için büyük çoğunluktan ayrıştığımı düşünüyorum...

Ya siz?

Memnun musunuz insanlığın gittiği yerden?

Sorgulayın bence.

Ve lütfen şu soruma cevap verin:

Siz de benim gibi, nereye doğru gittiğini bilmeyen bu ahmak çoğunluktan ayrışmak istemez misiniz?



<<<Önceki                           Sonraki>>>


Seçkin Deniz, 30.09.2025, Sonsuz Ark, Mıra | Öznel Şeyler


Mıra | Öznel Şeyler

Seçkin Deniz Yayınları


Takip et: Next Sosyal @seckin_deniz

Takip et: Next Sosyal @sonsuzark


Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 



Seçkin Deniz Twitter Akışı