Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
Canım fena
halde sıkılmıştı. Vakit geçiyordu ve öğle namazını kılamamıştım. Geri döndüm,
arabaya bindim, İD, ‘Ne oldu?’ diye sordu. ‘Mescid kapalı, kiliseler gibi
belirli günlerde ve saatlerde açıkmış!’ dedim gergin bir şekilde.
‘Bilmiyordum!’ dedi İD. ‘Çok üzüldüm.’
En iyisi otele dönmek ve orada kılmaktı öğle namazını. İD mahcup görünüyordu, buna kendisi sebep olmuş gibi, çaresizce bakıyordu. ‘Bana bir çeşme bulabilir misin?’ diye sordum. ‘Bir de çimen!’
Hemen
canlandı. ‘Chimborazo Park’a bakalım mı?’ diye sordu. ‘Sanırım orada bir çeşme
var.’
Bu sessiz
sokaklardan yavaşça ayrıldık. Birkaç siyahi insan göründü evlerinin önlerinde
gözüme. Bu mahalle dikkat çekiciydi, sokaklarda çocuk yoktu. Belli ki Temmuz
sıcağında dışarıda olmak istemiyorlardı. Evler küçük, ama bakımlıydı. Her yer
tertemiz ve düzenliydi. Beni Poe müzesine götüren taksi şoförünün burada oturup
oturmadığını düşündüm bir an.
Birkaç
dakika sonra Chimborazo Park’a giriş yaptık, dört yolun birleştiği büyük ve
yuvarlak orta refüj bu tepenin en yüksek yeriydi. İD doğrudan karşı yola sürdü
arabayı. Mini özgürlük heykelinin bulunduğu bir kavşağa geldik, yol sağa ve
sola dönüyordu, karşı taraf tamamen ağaçlıktı ve aşağılarda James nehri ağır
ağır akıyordu. Bütün Richmond ayaklarımızın altındaydı. İD sola döndü.
E. Grace
St yazıyordu tabelada. Herhangi bir çeşme görünmüyordu ortalıkta. Biraz ileride
park etmiş bir aracın yanında duran birkaç kişi vardı. Onlara parkta bir çeşme
olup olmadığını sorduk. Çeşmeyle ne işimizin olabileceğini anlayamadılar önce,
sonra bize sağdan U dönüşü yaparak alt yola inmemiz gerektiğini, Church Hill
Dog Park’a inen merdivenlerin karşısında çeşmeyi görebileceğimizi söylediler.
Yola devam
ettik ve Richmond’dan gelirken tırmandığımız Government Rd’a çıktık, sağdan U
dönüşü yaparak ilerledik ve uzaktan sağdaki çeşmeyi gördük, karşısında da Köpek
Parkı’na inen taş merdivenler vardı.
Üzerindeki
tarihe göre taş çeşme 1895’te yapılmıştı. Sağından ve solundan taş basamaklı
merdivenler çıkıyor tepesinde birleşiyordu çeşmenin. Üç tane sürekli akan
musluğu vardı ve yalağı tamamen kaplayan demir ızgaraların üzerine akıyordu su.
Çeşmenin kaldırıma yakın konan önündeki tabelada ‘Kaynak Suyu. İçmek için
güvenli değildir’ yazıyordu. İD arabayı çeşmenin karşı tarafına asfalt yolun solundaki
boşluğa park etti. Aşağıya doğru uzanan ağaçlar o kadar sıktı ki daha da
aşağıda kalan geldiğimiz yol görünmüyordu.
İD arabadan
inerken, ‘Tabelada ‘İçmek için güvenli değil’ yazıyor, ama?’ dedi itiraz eden
bir sesle.
‘Kaynak
Suyu’ da yazıyor tabelada ve su yer altından geldiği gibi sürekli akıyor, zaten
içmeyeceğim, abdest alacağım!’ diye cevap verdim. ‘İçtiğimiz şişelerdeki su ne
kadar güvenli onu da bilmiyoruz!’
Su buz
gibiydi. Hemen abdest almaya başladım. Sıkışık zamanlarda lavabolarda yaptığım
gibi, sıra ayaklarıma geldiğinde sol ayağımın üzerinde durup sağ ayağımdaki çorabı
çıkardım, ayağımı yıkadım, arabadan aldığımız peçetelerden birini uzattı İD;
ayağımı kuruladım ve çorabımı giyerek, aynı işlemi sol ayağım için de tekrarladım.
Tek ayak üzerinde durarak abdest almam, ‘Dikkat et, düşeceksin!’ diyerek
heyecanlanan İD’nin tuhafına gitmişti, şaşkınlıkla bana bakıyordu.
‘Ne kadar
rahatsın!’ dedi. ‘Alışmış olmalısın!’
‘Çocukluktan
itibaren bunu yaparsan, alışırsın!’ dedim tepenin nemsiz serinliğini derin
derin soluyarak. Richmond’daki havayla hiç ilgisi yoktu burada havanın. Batıya
doğru akan güneş aşağıdaki gibi yakmıyordu da. Yüzüm ve kollarım kurumuştu.
Çeşmenin
sağ tarafında namaz kılabilmem için uygun ve nispeten düz çimenli bir alan
vardı. İD’den peçetelerin bulunduğu paketi istedim. Ayaklarımı, dizlerimi ve
alnımı koyacağım yere peçete serecektim. Kıbleyi belirlemek için cep telefonumu
elime aldığımda, Chapel Island’dan çıkarken gelen mesaja bakmayı unuttuğumu
fark ettim. Mesaj Mahir’dendi. ‘Selam Azizim!’ diyordu Mahir. ‘Nerelerdesin, ne
haldesin?’
Mesaja namazdan
sonra cevap verecektim. Kıbleyi belirledim. Peçeteleri çimlerin üzerine serdim
ve iki rekâtlık seferî öğle namazını kıldım. Selam verip peçeteleri çimlerin
üstünden toplarken, çeşmenin sağındaki merdivenin taş basamaklarına oturarak
beni bekleyen İD, ‘Ne kadar çabuk bitti?’ diye seslendi. ‘Her şey bunun için
miydi, bu kadar heyecan bu kadar gerilim… Bitti mi şimdi?’
‘Evet!’
dedim gülümseyerek. ‘Allah kabul eder, umarım. Her şey Allah’a ibadet için. Bu
dediğin ‘şey’ hepimizin yaratılış amacı ve gördüğün gibi hiç de zor bir ‘şey’
değil. İnsanlık sadece bu kadar basit bir şeyi yapmamak için direniyor!’
‘Ama…’
diye itiraz etti yine İD. ‘İstanbul’da camilerde gördüğüm kadarıyla bu kadar
kısa sürmüyor namazlar?’
‘Müslümanlar,
uzun sürecek bir seyahate çıktıklarında namazlarını ikişer rekât olarak
kılarlar, buna da seferî namazı denir.’ diyerek cevap verdim. ‘İstanbul’da
ikamet edenler de yaşadıkları yerde namazlarını kılanlar da namazlarını tam
kılarlar.’
‘Allah
kabul etsin, o zaman!’ dedi İD. ‘Böyle denir değil mi?’
‘Evet, bu
da bir duadır ve bu duaya da ‘Allah sana da nasip etsin!’ diyerek mukabele
edilir!’ dedim sakince.
‘Mukabele etmek
ne demek?’ dedi bu sefer. ‘Karşılık vermek demek’ dedim yine gülümseyerek. ‘Duaya
dua ile karşılık vermek!’
Oturduğu
taş basamaklardan kalktı İD, ‘Dikkatle baktığında Müslümanlar arasında çok
nazik bir iletişim biçimi olduğunu anlıyor insan.’ dedi. ‘Çok farklı insanlar
olsa da, İstanbul’da yaşamayı bu yüzden seviyorum ben.’
Cep
telefonumu tekrar çıkardım cebimden. ‘İzin verirsen bir mesaja cevap yazmam
gerek!’ dedim ona.
‘Mesaj karından
mı?’ diye sordu hemen ilgiyle. ‘Hayır,’ dedim. ‘Bir dostumdan, edebiyatsever, kitap
delisi, eleştirmen bir dost.’
‘Ha, tamam!’
dedi hemen ilgisini kaybederek. ‘Burası serin ve çok güzel. Biraz kalabilir miyiz
burada? Arabanın camlarını açsak şu manzaraya karşı otursak, nasıl olur sence?’
‘Olur tabi!’
dedim. ‘Ama ben çok acıktım, aşırı uykum var ve Cevval’in ne zaman toplantı ile
ilgili mesaj göndereceği belli değil.’
Yolun
karşısına geçerken, ‘N’oluuur!’ dedi biraz da ısrar ederek. ‘Benim de aşırı
uykum var, dün gece senin yüzünden hiç uyuyamadım zaten!’
Sıkıntı
Takip et: @SonsuzArk
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.