13 Mayıs 2023 Cumartesi

SA10173/SD2750: Sıkıntı (Roman); 5. Bölüm-Dağ 17

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

İD güneş gözlüğünü yeniden taktı ve ayağa kalktı, ‘Siz erkekler, kadınların nasıl düşündüğünü anlayamazsınız!’ dedi. ‘Bir kadın ergenliğe girdikten sonra hangi yaşta olursa olsun kadındır. Bu konuda fazla konuşmak istemiyorum!’

‘Evet!’ dedi biraz utanarak. ‘Üstelik on dört yaşında iken izlemiştim. Lolita’nın yaşında iken!’

Gülümsedim, ‘O tür filmlerin insanın temel içgüdülerini deşifre ettiğini ve izleyen herkesi yönlendirdiğini düşünür ve pek izlemem!’ dedim. ‘Ancak kuramsal edebiyat alanında çok emek vermiş olan bir arkadaşım, kadın veya erkek, insan olgusunun indiği dip noktaları analiz etmeden insana dair peki bir şey söylenemeyeceğini ileri sürmüştü.'

Kurduğu acemi bağdaşını bozmak zorunda kaldı İD, oturuşunu değiştirdi, bacaklarını yana, sol yanına doğru uzattı. ‘Arkadaşın haklı!’ dedi yine kıkırdayarak. ‘İnsan çok şey yapabilen iğrenç bir yaratık!’

‘Arkadaşımın haklı olup olmadığını düşünmedim filmi izlerken!’ dedim çömeldiğim yerde, benim de bacaklarım yorulmuştu, ben de ayağa kalktım. ‘İnsanın ilgileri, düşünceleri ve eylemleri arasında öncelik sırası olmaksızın işleyen otonom bir sistem var. İnsan o otonom sisteme bir şeyi iradesi ile ya da iradesi dışında dahil ettiğinde kontrolü altında olmayan çok şey gerçekleşir ve ilgiler, düşünceler ya da eylemler kendi aralarındaki etkileşim sonucunda insanı kontrol altına alırlar. Sisteme giren o şey iyi veya kötü bilgi olsun bu işleyiş değişmez. Bilginin kaynağına yönelik tartışmaların merkezinde de bu vardır. Bilginin kaynağını ‘tanrı’ olarak kabul edenlerle, bilginin kaynağını insan olarak kabul edenler arasındaki gerilim geçmişin ve günümüzün insanlarının zihninin farklı bilişsel çerçevelerle inşâ edilmesini sağlıyor. İkimiz arasındaki temel farklar da bu şekilde ortaya çıkıyor. Bu çok büyük, tarihî ve felsefî bir sorun aslında. Benim filmi izleme gerekçem buydu, ya senin?’

İD gerçekten utanıyordu, yüzündeki ifadeler on dört yaşındaki bir genç kızın ilk duygusal heyecanları kadar berraktı. ‘Merak etmiştim!’ dedi. ‘Arkadaşlarımın hepsi izlemişti ve heyecanla anlatıyorlardı!’

‘Sen nasıl buldun filmi?’ diye sordum, cevabını beklediğimi belli ederek.

‘Filmi sevmiştim, tutkulu bir ilişkiydi!’ dedi heyecanlanarak. ‘Bence erkekle kadın arasında yaş farkının önemi yok; kafa ve kalp ya da başka bir şey kesişiyorsa ve istismar yoksa!

Şaşırmıştım. Filmde gözlemlediği ve kendine göre sorun olarak gördüğü şey yaş farkı değil istismardı. ‘Filmin geri kalanında başka sorun yok muydu?’ diye sordum. Durdu, düşündü, ‘Bir de o sapık vardı, iktidarsız pedofil; iğrençti. Öldürülmesine üzülmemiştim!’ dedi.

Onun zihninin nasıl inşa edildiğine, Türkiye’nin batısından, İstanbul’dan, İzmir’den, Antalya’dan, Muğla’dan aşinaydım, 2000 sonrası bir küresel akım gibiydi insanlığın yaşadığı değerlerle ilgili ağır yozlaşma, ama Batı’da çok önceleri başlamıştı. Köklerini de ‘Lolita’ gibi romanlar ve filmlerle sağlamlaştırmışlardı.

Karanlığı aydınlık diye pazarladıklarından dolayı bu aydınlıktan yeterince faydalanamayanlar geri kalmış sayılıyorlardı, ancak gerçekte geri kalınan şey değerlerdeki yozlaşmaydı ve bu aydınlık diyerek pazarlanan batılı karanlığın yayılmasını geciktiren bir durumdu; tam olarak iyi bir şeydi ve değerlerin ışığında insanların bir şeyin nasıl göründüğünü anlamasını sağlıyordu. İD o yüzden benim gördüğümü göremiyordu.

‘Sence!’ dedim. ‘On dört yaşındaki bir genç kızla kırklı, ellili yaşlardaki bir erkeğin sadece cinsel hâzlar için bir arada olması normal mi? Erkeğin ne istediği belli de, o genç kız bundan ne gibi bir gelecek çıkarabilir? Filmde görüldüğü üzere erkeği baştan çıkaran ‘Lolita’ yani Dolores?’

‘Kız çok baştan çıkarıcıydı, doğru!’ dedi İD sözünü esirgemeden. ‘Bazı kızlar olgun erkekleri seviyorlar, bunu yadırgamadım!’

‘Peki erkek ‘hayır’ diyemez miydi?’ diye sordum kirpiklerinin arkasına saklanan mavi gözlerine bakarak.

‘Niye desin ki, kız istedikten sonra?’ dedi İD. ‘Önemli olan kızın istemesi bence! Zorla bir şey yapmıyor adam!’

‘Kızın yaşı seni rahatsız etmedi mi?’ diye sordum bu kez. ‘Biliyorsun, tarih boyunca on bir veya on iki yaşındaki kızlar imparatorların, kralların, padişahların, şahların, sultanların, derebeylerinin ve zenginlerin yataklarını paylaştılar, hatta romanın yazıldığı yirminci yüzyılda da bu böyleydi, hiç kimse o kızların yaşlarının küçük olmasını sorun haline getirmedi, ama yirmi birinci yüzyılda on sekiz yaş sınırı kondu ve bu sınırın altındaki kızlarla ilişkide bulunmak istismar ve suç sayıldı. Oysa ABD eyaletlerinin büyük çoğunluğunda kız için alt sınır yok evlilikte. Bu çelişkiyi nasıl değerlendiriyorsun?’

İD güneş gözlüğünü yeniden taktı ve ayağa kalktı, ‘Siz erkekler, kadınların nasıl düşündüğünü anlayamazsınız!’ dedi. ‘Bir kadın ergenliğe girdikten sonra hangi yaşta olursa olsun kadındır. Bu konuda fazla konuşmak istemiyorum!’

O anda telefonum titredi; mesaj gelmişti. Saat 14:40’tı, Cevval, ‘Saat 17:00 civarında elçilikte olacağız!’ diyordu. İD’ye mesajdan bahsettim ve zamanımızın azaldığını söyledim.

Güneş gözlerimi alıyordu, gözlüğümü taktım, kaldığım yerden devam ettim, ‘Film sana erkeklerin nasıl baştan çıkarılacağını öğretti mi?!’ dedim hiç acımadan. ‘Yaşı geçkin de olsa erkeği bir paranoyağa çevirecek kadar etkileyebileceğini, kitabı okuyan ve filmi izleyen kaç milyon genç kız öğrendi sence?’

‘Bilmem!’ dedi İD yine baştan çıkarıcı bir şekilde gülümseyerek. ‘Eminim çok kız öğrenmiştir!’

‘Ve istediği zaman çekip gidebileceğini, erkeği seks bağımlısı yapıp kaçabileceğini, hatta bir katile dönüştürebileceğini?’ dedim eğilerek poşetlerden oluşan soframızı toplarken. ‘Burada istismarcı olan erkek mi, ‘Lolita’ mı?

İD de eğildi ve poşetleri toplamama yardım etti. ‘Bilmem!’ dedi. ‘Adama acımıştım ama!’

‘Peki, bana da acıyacak mısın amacına ulaştıktan, istediğini aldıktan ve çekip gittikten sonra?’ dedim gülümseyerek. Yüzlerimiz arasında bir metreden daha kısa bir mesafe vardı, ikimiz de gözlüklerimizin arkasından bakıyorduk birbirimize. ‘Beni de bir harabeye çevirdikten sonra sen sıkılıp gittiğinde ne olacak? Lolita’nın seks dışında erkeğe verdiği ne vardı? Sen ne vereceksin? Bir yastıkta kocamak gibi bir hayali var mı batılı kızların? Allah rızası için yaşamak, iyi bir eş olmak, çocuk doğurmak ve onu da iyi bir insan ve Müslüman olarak yetiştirmek?’


<< Önceki                      Sonraki>>


[07.05.2023, (5/35 (459))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 13.05.2023, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

    

Seçkin Deniz Twitter Akışı