14 Mayıs 2023 Pazar

SA10175/SD2752: Sıkıntı (Roman); 5. Bölüm-Dağ 18

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Mahir benim ısrarla kaçındığım bu tür kitapların ruhlarına vakıftı. İD de popüler hale getirilen bu kitapların ya da filmlerin farkındaydı ve etkisi altındaydı. Zihni çocukken ya da ergenken bükülmüştü. Ben ikisinin de baktığı yerden bakamıyordum olaylara."

İD hiçbir şey söylemedi, sadece ‘Sen o kadar yaşlı değilsin ve ben de on dört yaşında değilim!’ dedi, ‘Tutkulu bir ilişkinin ne zararı olabilir?’

Elimden poşetleri aldı ve arabanın bulunduğu yere doğru yürümeye başladı. Ben de ona eşlik ettim. Yorumlarıma devam ediyordum:

'Filmdeki dış ses adama aitti ve öldürdüğü pedofil yüzünden yargıca ifade veriyordu ve biz filmi izlerken arka plan bilgisi akıyordu o dış sesle. Adam on dört yaşındaki kızla yaşadığı cinsel hâzlardan dolayı pişmandı, katil olduğundan dolayı değil. Kaçıp giden kızın evlendiği genç adamı öldürmemişti, aksine bütün parasını evliliğini yürütsün diye Lolita’ya vermişti. Adam neden pişmandı? Kız onu baştan çıkarmıştı oysa. Kız onu kıskandırmış, cinselliğini şantaj olarak kullanmış ve sonunda bir pedofili ile kaçarak onu terk etmişti. Yıllarca haber alamamıştı kızdan adam, her yeri aradığı halde onu bulamamıştı. Uzun zaman sonra Lolita parasız kaldığı için ona mektup yazmış ve para istemişti. Adam mektuptaki adrese gitmişti, genç eşinden hamile olan Lolita ona pedofilden bahsetmişti. Adam oradan ayrılmış ve pedofili bularak öldürmüştü.’

İD hiç umursamadan, ‘Adam öldürerek saçmalamış, kıza dokunamamış bile pedofil, iktidarsızmış!’ dedi.

‘Ama!’ dedim küçük çitin üstünden atlarken. ‘Bir sürü çocuğu birbiriyle ilişkiye zorluyor ve filme alıyormuş, Lolita’yı da zorlamış, Lolita kabul etmeyerek onu terk etmiş. Adamın ruhu yaralı, on dört yaşında iken Fransa’da âşık olduğu kız arkadaşı ölmüş, onun ölümüne alışamamış. Lolita o yaradan içeriye akmış…”

‘Adama o yüzden çok üzüldüm ya!’ dedi İD arabanın yanına ulaştığımızda. ‘Çok duygusal!’

Mahir de bu noktadan yakalanıyordu hep. Lolita’nın yazarına sayıp döküyor ve küfürler ediyordu. ‘Gerçi küfrediyorum ama, muhteşem bir günah ve şehvet ve ayartı ve modern dünya, sahte cennet -Amerika eleştirisi ve tarifi de var!’ diyordu kuramsal edebiyatçı diliyle.

O da çocukluğundaki subay kızını unutamamıştı hiç, Vladimir Nabokov’a öfkesi bu özel duygunun bu şekilde saldırıya uğramasından duyduğu rahatsızlıktandı.

‘Kitapta,’ diyordu Mahir. ‘Okur okuduğuna işlenen duygu ve düşünceleri, eylemleri, bütünüyle olguyu daha derinden hissediyor, oysa film bütün bunları görselleştirirken etkiyi azaltıyor; Nabokov’a insanın diplere inişini bu kadar ayrıntılı işlediği için de öfkeliyim. Ayrıca Nabokov bu konuda yalnız değil. Lady Chatterley’nin Âşığı ile D.H.Lawrence, Madam Bovar  ile Gustave Flaubert, Efendi’nin Güzeli ile Albert Cohen, Kadınlar ile Charles Bukowski ve daha birçok isim ve eseri.’

Şeytan’ın nasıl çalıştığını biliyordu Mahir. Edebiyat dünyasının Samirî köklerini nihayetinde o da kabul etmişti ve eleştirilerime katılıyordu, bu tespitlerimi doğrulayan birçok eserden de bahsetmişti ve 'Bunların adeta bir mimesis olarak kökeninde ise, Jacques Cazotte'nin Âşık Şeytan’ının, Johann Wolfgang von Goethe'nin Faust'unun durduğunu, bu eksende Amerika’nın öncü romancılarından Mark Twain'in Gizemli Yabancı'sından Fransa'dan seslenmekle beraber dünyaya konuşan C. Charles Baudelaire'in Şeytan’a Dualar'ını, meşhur Rus romancı ve eleştirmen Mihail Bulgakov'un Usta ile Margarita'sını ve yenilerde Amerika'nın rayından çıkmış hâz ve şehvet arayışını seslendiren Bret Easton Ellis'ın Amerikan Sapığı ve Sıfırdan Az adlı romanları ile, yazının karanlığını Amerikan karanlığından sıyırıp gösteren Neil Gaiman'ın Amerikan Tanrıları ve Sandman'ından söz etmek gerekir...' demişti.

Mahir benim ısrarla kaçındığım bu tür kitapların ruhlarına vakıftı. İD de popüler hale getirilen bu kitapların ya da filmlerin farkındaydı ve etkisi altındaydı. Zihni çocukken ya da ergenken bükülmüştü. Ben ikisinin de baktığı yerden bakamıyordum olaylara.

İkimiz de terlemiştik, arabaya biner binmez İD hemen motoru çalıştırdı ve bir fırına dönen arabanın camlarını açtı. ‘Benim!’ dedi İD. ‘Bir erkekle bir yastıkta kocamak gibi bir hayalim olmadı hiç. Buna gerek yok. Çok çabuk sıkılırım! Allah rızası için yaşamak, iyi bir eş olmak, çocuk doğurmak ve onu da iyi bir insan ve Müslüman olarak yetiştirmek gibi bir amacım da olmadı. Bundan sonra olur mu emin değilim. Kötülükle dolu bu dünyaya bir çocuk getirmek istemiyorum. Gelecekte ne düşünürüm bilemem!’

‘Bir gün sıkılıp gittiğinde geride bıraktığın ve hâz bağımlısına dönüştürdüğün erkeğe ne olacak?’ dedim. ‘Güzelliğinin ve cazibenin farkındasın ve tam olarak bu gücünü nasıl kullanacağını sana öğreten bir kültürün istediği şekilde davranıyorsun, buna itiraz etmeyecek misin?’

Huzursuz olmuştu, ‘Ben seks bağımlısı değilim ve önüme gelenle de yatmıyorum!’ dedi. ‘Duygusuz bir ilişki bana göre değil!’

‘Ama duyguların değişebilir, sıkılabilirsin ve başka bir erkeğin duygularını paylaşmak isteyebilirsin, Lolita gibi?’ dedim. ‘Lolita ve adamın sonunu hatırlıyor musun?’

‘Evet!’ dedi ilgisinin azaldığını göstererek. ‘Lolita bebeğini doğururken ölmüştü, adam da cezaevinde damar tıkanıklığından!’

‘Hüzünlü bir son!’ dedim dalgın dalgın. ‘Ve insanlar yaşlanarak da ölebilen varlıklar, bu sınırsız özgürlüğün sonunda yapayalnız kalmak batılıların en büyük sorunu olmalı!’

İçerisi klimanın etkisiyle serinlemeye başlamıştı. ‘Nereye gidiyoruz şimdi?’ diye sordu İD arabanın camlarını kapatırken ve ekledi: ‘Yalnızlığı severim!’

‘İki saate yakın bir zamanımız var, ama kararı sana bırakıyorum.’ dedim. ‘İstersen beni büyükelçiliğimize bırakır ve günün geri kalanını özgürce planlayabilirsin!’

‘Seninle bir daha böyle vakit geçirebileceğimizi sanmıyorum Buz Adam!’ dedi İD arabayı hareket ettirirken. ‘Gezeriz arabayla ve ben seni tam 17:00’da elçiliğin önüne bırakırım!’

‘Lolita adamı terk etmeseydi, onunla yaşlanana kadar tutkulu bir ilişki yaşayabilir miydi?’ diye sordum.

‘Sanmıyorum!’ dedi İD. ‘Kızın bitmez tükenmez cinsel bir heyecan arayışı vardı, adamı er veya geç terk edecekti!’

‘Adam duyduğumuz dış sesle, yargıca olanları anlatırken, Lolita ile olan sınırsız cinsel ilişkisinin yaşattığı duyguları tanımlıyor ve ‘Cennetteydim’ diyordu!’ dedim. ‘Ama sesinde cehennem azabı yaşayan bir adam vardı, neden sence?’

‘Bilmem!’ diye kıkırdadı İD.

‘Şeytanî bir gülüş!’ dedim gülümseyerek. ‘Hâzzın temel eklentisi olan sadistçe duygular, kibir ve ezebilme gücünün verdiği çürük özgüven!

‘Kesinlikle doğru!’ dedi İD coşkuyla gülerek. ‘Kadınlar çok fena!’ 


<< Önceki                      Sonraki>>


[09.05.2023, (5/37 (461))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 14.05.2023, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

    

Seçkin Deniz Twitter Akışı