28 Şubat 2024 Çarşamba

SA10608/SD3027: Mıra | Öznel Şeyler 3: İnsan Günü

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Sorsam; kaç yaşındasınız? Kaç yaşında ergenlikten çıktınız ya da çıkacaksınız? Bugün on beş yaşında olan birinin maruz kaldığı toplam hayat, bin yıl önce kaç yıllık bir maruziyete karşılık geliyor? Yüz elli?"

Bir günü ölçtünüz mü hiç? Gün ne kadar uzun? Günün eni ne kadar, ya derinliği?

Bir gün kaç boyutludur evrendeki katı cisimler ya da uzay teorisine göre? Bir günü nasıl ölçersiniz? Hani ölçtüğünüz her şeye hükmettiğinizi iddia eden fizikçileriniz var ya…

Yok, hayır, metre ile ölçün demiyorum, yirmi dört saat ile de ölçün demediğim gibi. Evrenin neresini merkez alarak güneş sistemini konumlandıracak ve günü ölçeceksiniz ki? Sonra yerküredeki günü seçeceksiniz, güneşin etrafında dönen birçok gezegenin gününden tamamen farklı olarak.

Güneş midir günün başlangıcını ve bitişini belirleyen? Yerkürenin onun etrafında dönüşüne bağlı olarak kendi etrafında dönüşü bize bir tam gün veriyor, değil mi? Güneşi merkez aldığımızda evrenin bütününü ilgilendiren gün ne olacak? Güneş evrenin merkezi değil, evreni bütünüyle ihata edemediğimize göre…

Bir gün katı cisimler ya da uzay teorisine göre değerlendirilemez, dediğinizi duyuyor gibiyim. Bir gün katı cisim değildir, diyorsunuz, bu muhakkak ki doğrudur, ama bir katı cismin üç boyutu olduğunu söylüyorsunuz ya; en, boy, yükseklik…

Gün başlıyor ve bitiyor; başlayan ve biten bir şeyi ölçmek fizikçiler için kolay olmalı. Bir günün sadece boyu var; o da ‘yirmi dört saat’ diyebilirsiniz. Bunu kabul etmişiz zaten, başka türlü olamayacağını deneyerek, ama kastettiğim şey bu değil, biliyorsunuz, zamanın göreliliği sadece gezegenlere ya da başka yıldız sistemlerine bağlı değil, sizin algılarınıza da bağlı.

‘İnsan günü’ diyelim, işin içinden çıkacak kapasitede olmadığımız için. İnsan günü çok daha sınırları belli olan bir tanım yapmamıza imkân verir.

Günün içinde yaşayan birçok canlı var ve hiçbir canlının günü -güneşin doğup batması dışında- 'insan günü' ile aynı anlamı taşımıyor.

Bir türlü geçmeyen zamanlar, diyorsunuz ya, o insan gününün hangi boyutu oluyor? Eni mi? Ya da bir güne sığanlar arttıkça hangi boyutunu kastediyorsunuz insan gününün? Derinliğini mi?

O halde söyler misiniz, insan gününün boyu yirmi dört saat sürdüğüne göre, eni kaç saat sürüyor, derinliği kaç saat?

Ah, tabi gün yirmi dört saattir, ama çobanın yirmi dört saati ile bilim adamının ya da bir fahişenin yirmi dört saati ile aynı değildir! Fahişe nereden mi çıktı? O da insan değil mi herkes gibi? Düşünsenize gün boyu onu katlanmaya mahkûm ettiğiniz rezillikleri? Ya, bir rahibin, hahamın ya da şeyhin yirmi dört saati? Bir kralın, kölenin ya da… yatalak bir hastanın?

İnsanın görünen gününün değil, görünmeyen gününün derinliği kesin, peki insanın görünmeyen günü nereye doğru derin? İnsanın içine doğru mu, dışına, evrene doğru mu?

Hepimiz biliyoruz; hem içine hem dışına doğru derinleşiyor insanın -herhangi bir insanın- görünmeyen günü. Görünmeyen gün derinleştikçe insan gününün eni de genişliyor buna bağlı olarak, zaman etkisini kaybediyor ve günün boyu uzuyor, zaman geçmiyor.

Günü, insan günü olarak ayrıştırmak ve insan gününün görünen ve görünmeyen gün olarak tasnifi bazı şeyleri çok daha iyi anlamamıza yardımcı olabiliyor. Peki binyıl -veya on bin yıl- öncesinin insan günü ile günümüz insan günü eşdeğer midir?

Bir güne ne kadar çok şey sığıyor şimdi, geçince görüyorsunuz; binlerce yıl önce bir güne ne kadar şey sığıyordu sizce?

Bugünün bir günü, bin yıl öncesinin bin günü kadar uzun, geniş ve derin değil mi? Bu kadar çok saldırı altında değildi ruhunuz; bilinciniz zamanı çok sık ölçmüyor ve insanlarla korkunç bir hızla anında iletişim kurup duygu değişimleri arasında hızla geçiş yapmıyordunuz.

Şimdi, bin yıl öncesine göre, çok şey duyuyor, görüyor, öğreniyor ve konuşuyorsunuz ama eniniz daraldı, derinliğiniz sizden yoksun. İçinizden evrene doğru uzayan aks sonsuz titreşimlerle yok oluyor. Kayboluyorsunuz insan gününün içinde hız kurbanı olarak; bilinçaltınız huzursuz, hormonlarınız düzensiz, erkekleriniz ve kadınlarınız cinsiyet çekimsiz.

Sorsam; kaç yaşındasınız? Kaç yaşında ergenlikten çıktınız ya da çıkacaksınız? Bugün on beş yaşında olan birinin maruz kaldığı toplam hayat, bin yıl önce kaç yıllık bir maruziyete karşılık geliyor? Yüz elli?

Soruyu başka bir şekilde soralım:

Bin yıl önce yüz elli yıl yaşayan bir insanın maruz kaldığı hayat, bugün yaşayan bir insanın kaç yılına sığar? On beş? Ya da kaç?

İnsan gününün eni, boyu, derinliği hızından muaf mıdır?

İnsan günü gittikçe ağırlaşmaktadır; enine, boyuna, derinliğine ve hızına ek olarak.

Gözümüzü ve aklımızı kaçırmayalım; insan günü bütünüyle yaşanılamaz hale gelmektedir. Bunun müsebbibi de insanın aç gözlülüğünün, asla doymak bilmeyen hırsının, terbiyesini kaybetmiş arsızlığının ve dinsizliğinin çağırdığı cehennem ateşinin davetkâr cazibesidir.

İnsana gününün boyutlarını unutturan satanist ‘Vahşi Batı’ medeniyetinin ürettiği cehennem budur.

Ve hangi dinden olursak olalım hepimiz bu cehennemin içindeyiz.

Günün adı da ne yazık ki ‘Şeytan’ın Günü’ olacak yerde hâlen ‘İnsan Günü’.


YouTube'de izlemek için tıklayınız (Video: Zeynel Badak)


<<<Önceki                           Sonraki>>>


Seçkin Deniz, 28.02.2024, Sonsuz Ark, Mıra | Öznel Şeyler


Mıra | Öznel Şeyler

Seçkin Deniz Yayınları




Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

  

Seçkin Deniz Twitter Akışı