29 Ocak 2024 Pazartesi

SA10554/SD2997: İsveç ve Elitlerin Ölümcül Kayıtsızlığı

   Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Spiked'in baş siyasi yazarı ve Spiked podcast'i The Brendan O'Neill Show'un sunucusu Brendan O'Neill'a aittir ve İsveç'te artan şiddet olaylarına odaklanmaktadır. Analistin, Orta Doğu ve Afrika'dan gelen göçmenleri suçladığı klasik bakış açısının artık yadırganmadığını gözlemleyebileceğiniz bu analiz, yaklaşık 50 yıldır DHKP-C, PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerini destekleyen, üyelerine kucak açan ve dünyadaki bütün terör örgütleriyle bağ kuran, yasadışı silah satan ve Müslüman ülkeleri terörle, iç savaşla istikrarsızlaştırarak o ülkelerin vatandaşlarını kendi alt sınıfını oluşturmak için göçmen olmaya zorlayan Batı'nın bir parçası olan İsveç'in, en son Kur'an yakma eylemlerini polis koruması altında yaptırdığını göz ardı ederek, aptalca bir neden arayışına girmektedir. Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliğini teröre verdiği destek nedeniyle askıda tutmasına (ABD Başkanı Joe Biden Türkiye'nin F-16 modernizasyonuna konan ambargonun kaldırılacağı vaadinde bulunmuş ve 24 Ocak 2024'te TBMM , İsveç'in NATO üyeliğine onay vermiştir) rağmen İsveç hükümetlerinin bu süreçte Kur'an ve Türk Bayrağı yakma eylemlerine izin vermesi açık ve aşağılık bir tutumdur..
Seçkin Deniz, 29.01.2024, Sonsuz Ark 

Sweden and the lethal complacency of the elites

"Entegrasyon krizinden bahsetmek ırkçı bir yaklaşım değil; bu çok önemli."

İsveç hakkında konuşmamıza izin var mı? İsveç ordusundan çete cinayetlerindeki artışa karşı polislere yardım etmesi istendiğine göre, İsveç devletinde çürümüş bir şeyler olup olmadığını sorabilir miyiz?

Amerika ve Avrupa'nın kayıtsız teknokrasileri yıllarca İsveç'in iyi olduğunu söyledi. Sadece Trumpçılar ve sorun çıkaranlar aksini söyleyebilirdi. Şimdi, Başbakan'ın çete suçları salgınıyla mücadeleye yardımcı olması için ordudan 'patlayıcılar' konusundaki bilgisinden 'helikopter lojistiğine' kadar her şeyi kullanmasını istediğini açıklamasının ardından, belki de bu insanlar İskandinav saflıklarından uyanırlar.

İsveç'ten gelen haberler endişe verici. Başbakan Ulf Kristersson, suçla mücadelede daha fazla 'askeri müdahaleye' izin vermek için yasayı değiştirmeyi düşünüyor. Bu karar, sokaklardaki kargaşanın rahatsız edici bir şekilde artmasının ardından geldi. 

Sadece Eylül ayında 11 kişi çete şiddetiyle öldürüldü. Bir gün içinde - 27 Eylül Çarşamba - Stockholm'de iki erkek vurularak öldürüldü ve 25 yaşındaki bir kadın Stockholm'ün 50 mil kuzeyindeki Storvreta'da bombalı bir saldırıda hayatını kaybetti. Kadın bir öğretmendi. Hedef alınan kişinin komşusu olduğu düşünülüyor. Genç öğretmenler patlamalarda ölüyor mu? Guardian'ın 'İsveç'i ziyaret etmek geleceğe zaman yolculuğu yapmak gibidir' diye övgü dolu yazılar yayınladığı günlerden çok uzaktayız.

Gerçekten de, yazarları uzun süredir İsveç'i İngiltere'nin aksine sosyal demokrat bir cennet olarak gören Guardian bile artık İsveç'in 'bir şiddet dalgasıyla sarsıldığını' kabul etmek zorunda kalıyor. Eylül ayının, kayıtların tutulmaya başlandığı 2016 yılından bu yana İsveç'te silahlı ölümler açısından en kötü ay olduğunu bildiriyor. Kristersson'un üzücü ve uyarıcı sözlerini aktarıyor: 'İsveç hiç böyle bir şey görmedi. Avrupa'da hiçbir ülke böyle bir şey görmedi. Demek ki İsveç hala eşsiz bir ülke; ama bu kez yanlış nedenlerle.'

İsveç'teki kargaşanın ne kadar ciddi boyutlara ulaştığını abartmak zor. Kristersson bunun 'terör benzeri' olduğunu söylüyor. 30 Ağustos'ta ülke bir saat içinde dört patlamayla sarsıldı. 2022 yılında 90 bombalama ve 101 bombalama girişimi oldu. Bu yıl 15 Ağustos'a kadar 109 bombalama olayı meydana geldi. 

Bir zamanlar huzurlu ve mutlu olan bu topraklarda neden bombalı saldırılar olduğunu merak eden başka kimse var mı? 2022'de 62'si ölümcül olmak üzere 391 silahlı saldırı gerçekleşti; bu sayı 2021'deki 45 ölümcül silahlı saldırıya kıyasla artış gösterdi. Silahlar her yerde. Küçük bir şehir olan Örebro'daki sosyal hizmetler, silahlara ulaşmanın artık o kadar kolay olduğunu söylüyor ki, birlikte çalıştıkları 'risk altındaki' gençlerin çoğu muhtemelen bir gün içinde bir tanesini ele geçirebilir.

İsveç'te artık o kadar çok el bombası saldırısı oluyor ki, Meksika dışında bunların kaydını tutan tek ülke İsveç. Son yıllarda işler o kadar çığırından çıktı ki, 'iyi' AB ülkelerini etkileyen sorunlarla ilgili haberlerinde her zaman açık sözlü olmayan BBC bile 2019'da telaşa kapıldı: 'İsveç'te bu yıl 100 patlama oldu: Neler oluyor? Çete şiddetinin yanı sıra İslamcı ayaklanmalar da var. Geçen yıl Nisan ayında sağcı bir kişinin Kur'an yakmasına tepki olarak günlerce süren Müslüman ayaklanmaları yaşandı. İsveç polis şefi 'hiç bu kadar şiddetli ayaklanmalar görmediğini' söyledi.

Ve şimdi İsveç askerleri istikrarsızlığı bastırmakla görevlendirilebilir. Kristersson, 'şiddetli silahlı saldırı ve bombalama dalgası' karşısında yardım istemek üzere silahlı kuvvetlerin başkomutanıyla görüşüyor. Bir rapora göre bu 'İskandinav ülkesi için son derece alışılmadık bir adım'. Herhangi bir Batı demokrasisinde de son derece sıra dışı bir adım olurdu. Bunun İngiltere'de yaşandığını düşünün. Her hafta bombalı saldırılar, dini ayaklanmalar, ordunun içişlerine karışma ihtimali olsaydı. Şok olurduk. Yakın bir müttefikimizin başına geldiği için şok olmalıyız.

Yanlış giden ne? Merkez sağdaki Ilımlı Parti'nin lideri Kristersson sözünü sakınmıyor. 'İsveç için bu zor zamanın' 'siyasi saflık' ve 'başarısız entegrasyondan' kaynaklandığını söylüyor. Son dönemdeki çete suçlarının çoğu ve özellikle de bombalama ve silahlı saldırı gibi yeni suç türleri, İsveç'in 2015'teki göçmen krizi sırasında Orta Doğu ve Kuzey Afrika'dan yoğun bir şekilde göçmen almasının ardından geldi. Bu yeni gelenlerin işgücü piyasasına ya da İsveç'in sosyal değerlerine entegre edilememesi, yapacak pek bir şeyi olmayan ve ev sahibi ülkeyle anlamlı bir bağı bulunmayan büyük bir nüfusun ortaya çıkmasına neden oldu.

Sosyal Demokrat Parti'den eski başbakan Magdalena Andersson da Kristersson'unkine benzer yorumlar yaptı. Geçen yıl Nisan ayında yaptığı açıklamada, İsveç'te artık 'paralel toplumlar' olduğu gerçeğini çok uzun zamandır görmezden geldiğimizi ve 'büyük miktarda göç alırken aynı zamanda entegrasyonun da çok zayıf olduğunu' söyledi. İsveç'in çete ve İslamcılık sorunları konusunda ise şu kehanet dolu sözleri sarf etti: "Aynı ülkede ama tamamen farklı gerçekliklerde yaşıyoruz.

İsveç'in hem sol hem de sağ siyasi sınıflarının entegrasyon kriziyle hesaplaşması iyi bir şey. Avrupalı elitler çok uzun bir süre boyunca çokkültürlülük ideolojisiyle ilgili endişelerini dile getiren herkesi ırkçı olarak damgaladı; ahlaki görecelilikle birlikte kitlesel göçün, uluslarımız entegrasyon fikrinden vazgeçerken aynı anda eşi benzeri görülmemiş sayıda göçmeni karşılamanın en iyi fikir olup olmadığını yüksek sesle merak eden herkesi. Liberal bir göç politikasından yana olan bizler bile entegrasyonun terk edilmesinin bir sorun olduğunu düşünüyoruz. Özellikle de çoğu zaman bir tür etnik balonun içinde, bazen gerici dini değerler altında bırakılan ve belki de anadillerini konuşamayan göçmenler için. Çokkültürlülük ideolojisi, büyük ölçüde beyaz olan elitlerin postmodern sahte erdemlerini pohpohlasa da, göçmenleri ve azınlıkları satmaktadır.

Kristersson, entegrasyon gibi zorlu bir görevi çok az önemseyen Avrupalı liderlerin 'siyasi saflığını' eleştirmekte haklıdır. Bu liderler, kendi erdemlerini ortaya koyma ihtiyacını - bu durumda göçmen yanlısı görünerek - uluslarının ihtiyaçlarından üstün tutmuşlardır. Ancak bu sadece saflık değil, aynı zamanda kayıtsızlıktı. Avrupa'nın elitleri arasında göçmen krizine karşı eleştirel olmayan, sınırda kendini beğenmiş bir tutum vardı. İyi bir şey yapıyoruz ve aksini söyleyen herkes aşırı sağcı bir kaçıktır; duruş buydu. 

Sonra da neden 2015'ten bu yana Almanya'da Alternative für Deutschland'ın yükseldiğini, İtalya'da Giorgia Meloni'nin iktidarı ele geçirdiğini ve İsveç'te sağcı İsveç Demokratlarının en iyi performanslarını sergilediğini merak ediyorlar. Bunun nedeni bu ulusların iyi insanlarının köpüren ırkçılar haline gelmesi değil. Bunun nedeni, sosyal uyumun önüne kendi kendini kutlamayı koyan dokunulmaz kurumlardan bıkmış olmalarıdır.

İsveç'teki durum, diğer tüm ülkelerden daha fazla, teknokratların rehavetinin ne kadar ölümcül hale geldiğini göstermektedir. Donald Trump 2017'de İsveç'in 'hiç düşünmedikleri kadar sorun yaşadığını' söylediğinde müesses nizamın kıkırdamasını kim unutabilir? 

Sağcılar 'İsveç iyi' diye böbürlenmişti. Şimdi İsveç'in kendi başbakanı Trump'ı tekrarlıyor ve 'İsveç daha önce hiç böyle bir şey görmedi' diyor. Yani işler yolunda değil. Bize yalan söylediler. Dürüst olmayan bir şekilde teknokratik yönetimlerini ve sözde erdemlerini yanılmaz olarak paketlediler ve kendilerini eleştirenleri aptal ve yobaz olarak damgaladılar. Popülizmin yükselişi her geçen gün daha az gizemli bir hal alıyor.

Brendan O'Neill, 3 Ekim 2023, Spiked Online

(Brendan O'Neill spiked'in baş siyasi yazarı ve spiked podcast'i The Brendan O'Neill Show'un sunucusudur.)


Seçkin Deniz, 29.01.2024, Sonsuz Ark, Çeviri, Çeviri ve Yansımalar



Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

Seçkin Deniz Twitter Akışı