1 Ekim 2023 Pazar

SA10383/SD2882: Sıkıntı (Roman); 6. Bölüm-Ova 8

     Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Doğru düşünememenin cezası kölelikti. Giz merakı hepimizin bu bütünüyle birbirine bağımlı sistemlerden oluşan kaçınılmaz köleliğe doğmamıza neden olmuştu. Ne ben, ne Cevval, ne de İD bu kölelikten muaf değildik."

Ne kadar çok bârizdi her şey; böyleydi, sürüldüğü karanlıklarda karanlıkların normal olmadığını hissettiği halde bir türlü ne yapacağını bilmeden ömrü boyunca savruk bir şekilde yaşayan insanın sürüklendiği cehennem. Bilişsel cehennemdi bu hiç şüphesiz ve içindeydik hepimiz bu cehennemin.

“Terimleriniz üzerinde biraz düşünmeye ihtiyacınız var. Hemen hemen hepiniz denk özelliklerle yaratılmanıza rağmen, neden bazılarınız, mesela yüz kişiden en fazla beşiniz matematikten başarılı olabiliyor, hiç düşündünüz mü? Ben izledim, siz dünyalılar planlarınızı, daha büyük planların gerçekleşebilmesi için birbirinizden gizliyorsunuz.” diyordu ‘Bekçi’.

Giz, evet; her şey ‘giz’in içinde saklıydı. İblis’in Adem’den ve eşinden bu yana insanı aldatma biçimi buydu; Sufizm’in ‘Zâhir-Batın’ düalizmi de bu ‘giz’ dürtüsü üzerinde kurulmuştu, Samirîlerin binlerce yıl boyunca gizlice örgütlenmelerinin temel sebebi de buydu.

‘Derken şeytan, gizli olan avret yerlerini birbirlerine göstermek için onlara fısıldayıp kafalarını karıştırdı ve “Rabbiniz size bu ağacı sırf ikiniz de birer melek veya ebedî yaşayanlardan olursunuz diye yasakladı” dedi.’ diyordu Araf Suresi’nin 20. ayeti.

Adem ve eşi doğru düşünebiliyor olsalardı, Allah’ın kendilerine yasakladığı ağaca yaklaşmayacaklardı; onların doğru düşünmesini engelleyen de yasağın arkasındaki ‘gizli’ nedendi? İblis kendince bu gizli nedeni yalan söyleyerek, gerçeği çarpıtarak açıklayacak ve ikisini de, insanın her iki atasını da aldatarak birbirlerinden gizlenen cinselliklerinin açığa çıkmasına neden olacaktı.

Ve onlardan üreyecek olan erkekler ve kadınlar, sonsuza dek birbirlerinin cinsel organlarına bağımlı varlıksal, biyolojik zorunluluklar ve zihinsel helezonlarda yaşamak üzere doğacak ve öleceklerdi. İnsandaki ‘giz’ merakı yasakları çiğnemelerine yol açmıştı ve açılan yoldan dünya hayatı ortaya çıkacaktı.

Erkek ve kadının cinsel ilişkisi ile döllenen ve kadının cinsel organından dünyaya gelen insan, ergenlik başladıktan sonra cinsel organlarının genetik-biyolojik baskısı altında ve bu baskıdan doğan zihinsel çaresizliğin ya da arayışların egemenliğinde bir köle olarak yaşayacaktı.

Doğru düşünememenin cezası kölelikti. Giz merakı hepimizin bu bütünüyle birbirine bağımlı sistemlerden oluşan kaçınılmaz köleliğe doğmamıza neden olmuştu. Ne ben, ne Cevval, ne de İD bu kölelikten muaf değildik. Ben direniyordum sadece, Allah’a itaat eden bir insan olarak yaşadığım sürece bu kölelik sisteminde direnebileceğimizi bildiğim için. Ve ‘Rabbin onları azap kırbacından geçirmiştir. Doğrusu Rabbin hep gözetlemektedir.’ diye Allah’ın azap kırbacını haber veren Fecr Suresi’ni her an hatırladığım için.

Ve Nahl Suresi’nin 89. ayetinde bütün gizlerin Kur’an ile açıklandığını, Şeytan karşısında bizi gizin esaretinden kurtaracak ve özgür irademizi işler halde tutacak olan gücü bize verdiğini bildiğim için:

‘Her ümmetin kendi içinden üzerlerine bir şahit göndereceğimiz, seni de onların üzerine bir şahit olarak getireceğimiz günü düşün. Sana bu kitabı; her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.’

Ne var ki ben de insandım; kimi zaman unutuyordum, kimi zamanda unutmadığım halde nefsimin sesine kulak verebiliyordum. Bakara Suresi 286. ayetini okurken içim artık karşı durulmaz bir hüzne boğulmuştu:

‘Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. “Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.”’

‘Bizi böyle yaratmış Allah!’ demişti Mahir, onu uzun bir Kur’an anlatısı ile uyardığımda. Onun da sığındığı köşe buydu.

‘Niye ağlıyorsun?’ diyen sesini duydum İD’nin. Uyanmıştı.

‘Ne ağlaması?’ diye sordum şaşkınlıkla ona bakarken.

‘Bir süredir seni izliyordum!’ dedi gözlerindeki derin kaygı ile.

Hemen ardından bir peçete uzattı:

‘Gözlerinden yaşlar akıyor, farkında değil misin?’

‘Hayır!’ dedim peçeteyi alırken. Yanaklarımdaki ıslaklığı o an fark etmiştim.

‘Ne oldu?’ diye sordu. ‘Ben mi üzdüm seni?’

‘Sen niye üzeceksin ki?’ diyerek itiraz ettim sesimdeki telaşı gizlemeden.

‘Niye ağlıyorsun o halde?’ dedi ısrarla.

Cevval de dikkat kesilmişti duruma. Bana soran gözlerle bakıyordu.

Açıklaması güçtü; ben de açıklamamayı seçtim. Doğrudan Bakara Suresi’nin 286. ayetini okudum Arapça ve ardından onlara ne anlama geldiğini anlattım.

İkisi de susmuş ve başlarını öne eğmişti.

‘Okumak ister misin?’ diyerek bilgisayarımı İD'ye uzattım. ‘Ova Yazarı’nın notlarını okumasını istiyordum.

‘İsterim!’ diyerek ilgiyle uzandı ve bilgisayarı aldı. ‘Senin gibi birini ağlatan şey bununla sınırlı olmamalı, Buz Adam!’ dedi yine bir giz itkisi ile gülümseyerek.

Okuduğu kısımda şunlar yazılıydı:

“Matematik sistematik düşünmeyi öğreten temel bilgi alanıdır. Siz dünyalılar, bunu bizden çok daha iyi bildiğiniz halde, diğer insanları dilediğiniz şekilde yönetmek istediğinizde, onların sorgulama gücünü ellerinden alıyorsunuz; sistematik düşünce üretim gücü kazandıran matematikten mahrum bırakıyorsunuz. Aynı zamanda matematikten mahrum bıraktığınız insanların sadece ve sadece kendilerini suçlamalarını sağlayarak da kendinizden geriye hiçbir iz bırakmıyorsunuz. Hedefinizdeki insanların kendilerinde matematiksel zekâ bulunmadığını düşünmelerini sağlıyorsunuz.

Sizi, tasarladığınız şeyi başardığınız için kutlamak gerekiyor. Kendilerini yaratan Allah’ı bile sorgulamakta tereddüt etmeyen insanlar, kendi zekâlarının yetersizliğinden kuşkulanarak sizi sorgulamayı akıllarından bile geçirmiyorlar çünkü; bu şeytanî de olsa bir başarıdır.

Bilmelisiniz, zekânız hiçbir ayrıma tabi tutulamaz. Çünkü o parçalanamaz özelliklere sahiptir. Normal standartlarda yaratılmış olan her insan matematik öğrenebilecek bir şekilde donatılmıştır; diğer insanların ürettiği her bir bilgiyi alıp kullanabilecek yeterliliktedir. Aksini düşünüyorsanız, kusursuz bir şekilde aldatılmış olduğunuzu hatırlatmak zorunda kalacağım.

Matematik öğreticisi olmakla görevlendirilen insanların, işlerini iyi yaptıklarını söyleyemezsiniz. Onlara olan kızgınlığınızı denetlemenizi istiyorum sizden. İşlerini iyi yapmaları tasarlanmamıştı; yetersiz olmaları istenmişti ve onlar kendilerinden isteneni yaptılar, mutlu bir şekilde de yaşıyorlar. Sadece Türkiye’de değil, Fransa’da, Almanya’da, İngiltere’de ve medeniyetinizin ve teknolojinizin ana üretim üssü olan Amerika Birleşik Devletleri’nde de çocuklar matematikten nefret ederek büyüyorlar. Çünkü; istenen bu.

Eğitsel materyallerinizin ve araçlarınızın üç boyutlu görüntülerle desteklendiği yeni milenyumda matematikten korkuyor olmanızı açıklayamazsınız, açıklayamadığınız gibi bu gerçekle yüzleşmekten de kaçamazsınız. Korkularınızın çocuklarınıza devredilmesine izin veremezsiniz, vermemelisiniz.

Sizin, nefret edip etmediğinize bakmadan, başarısız bir geçmiş zincirine sahip olup olmadığınızı göz ardı etmeden hepinizin matematik öğreneceğini iddia ediyorum.

Kaşığınızı ağzım diye kulağınıza götürmeyecek derecede akıllı iseniz hiç mesele yok; bu yeter. Yaşınızın ya da cinsiyetinizin de önemi yok; bu bir özgüven testi. Keyif skalasının mutlak değerce büyüklüğü sizin kararlılığınıza bağlı, matematiğin zorluğuna ya da kolaylığına değil. Üstelik matematiğin zorluk gibi size ait bir sıfata ihtiyacı da yok.” 


<< Önceki                      Sonraki>>


[30.09.2023, (6/17 (542))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 01.10.2023, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

    

Seçkin Deniz Twitter Akışı