10 Haziran 2018 Pazar

SA6292/ÇY1-EK5: Amerika Yahudileri Uzaklaştırdığında...

Sonsuz Ark'ın Notu: 
Yahudiler ders almayı bilmediklerini yine kanıtlıyorlar. 11 senedir Gazze’yi insanlık dışı ablukalar altında tutan İsrail, son iki aydır Filistinlilere yaşattıklarıyla sabırları iyice taşırırken yeni bir planla bu ablukayı daha da ileriye taşıyor. İşgalci İsrail, karadan çevrelediği Gazze’yi denizden de duvar örerek kuşatmaya hazırlanıyor; deniz altına yerleştirilen blokların üzerine dikenli tel çekerek Gazzelileri dünyadan tecrit eden İsrail, Yahudilerin 79 yıl önce Batı tarafından nasıl tecrit edildiğini unutmuş görünüyor. Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, gittiği limanlarda istenmeyen ABD'nin 'Struma'sı diyebileceğimiz MS St. Louis gemisinin liman liman gezmesinin hikayesini hatırlatmaktadır. 6 Haziran 1939'da, Almanya'dan yola çıkan bir ticari yolcu gemisi olan MS St. Louis, içindeki 900 Yahudi'nin iltica talebi, Roosevelt yönetimince kabul edilmediğinden ABD kıyı şeridinden Avrupa'ya Belçika'nın Antwerp limanına geri döndü; ikinci dünya savaşı henüz başlamamıştı. Tarihçiler, Avrupa'ya döndükten sonra, geminin yolcularının yaklaşık dörtte birinin toplama kamplarında öldüğünü tahmin ediyorlar. Struma'nın hikayesi de şöyle; "Almanya'nın  Romanya'yı işgal etmesi üzerine buradaki Yahudileri korku salmıştı.12 Aralık 1941'de 769 zengin ve entelektüel Yahudi Struma adlı gemiye binerek Filistin'e gitmek üzere yola çıktı. Romanya'yı işgal eden Almanya'nın Türkiye Büyükelçiliği gemide salgın olduğunu Türk yetkililere bildirdi ve gemiden kimsenin karaya inmemesi için baskı yaptı. Filistin'de hakim güç olan İngiltere ise çok sayıda Yahudi'nin Filistin'e yerleştirmesinin sakıncalı olduğunu söyleyerek yolcuların yola devam etmesine izin vermeyeceğini açıkladı. İngiltere Ortadoğu devletleri ile ilişkilerinin bozulmasını istemiyordu. Romanya da geminin dönmesi halinde kabul etmeyeceğini önceden açıklamıştı. Türkiye ise mültecileri Türkiye'ye kabul etmeye yanaşmadı, çünkü hem Almanya hem de İngiltere'nin bu konuda yoğun baskıları vardı. Ayrıca Türkiye savaşta taraf olmamak için yoğun çaba sarf ediyordu. 23 Şubat 1942'de iki şilep motoru olmayan gemiyi çekerek Karadeniz'e bıraktı.  Struma, Rus denizaltısından atılan torpido ile batırıldı, 750'den fazla Yahudi Karadeniz'e gömüldü. Sadece David Stoilar adlı bir yolcu kurtularak Şile sahiline ulaşabildi." Yahudilerin bu acı gerçek ortada iken bundan ders almadan Filistinlilere yaşattıkları insanlık dışı işkenceler, ablukalar ve katliamlar tarih tarafından kaydedilmektedir. Tıpkı Yahudilerin 70 yıl boyunca Avrupa ve Amerika'yı her açıdan kuşatarak, aşağılayarak intikam aldıkları gibi İsrail'in Filistinliler'de intikam biriktirmesinin anlamsız olduğu açıktır; İsrail ABD'ye hesap ödetmeyi bildiği gibi Filistinlilere ve Müslümanlara hesap ödemeyi de öğrenecektir.
Seçkin Deniz, 10.06.2018

When America Turned Away Jews

6 Haziran 1939’da bir ticari yolcu gemisi olan MS St. Louis Almanya’dan kalktı, Roosevelt yönetimi gemiye yanaşma izni vermeyince ABD kıyı şeridinden Avrupa’ya yöneldi.

Dönüş yolculuğunun tarihi Amerika'nın Almanya ile olan savaşının 5 yıllık bir süre öncesine dayanıyor ve hatta II. Dünya Savaşı'nın başlamasından üç ay öncesine kadar gidiyor, yani saldırılar Washington'un St. Louis'i limana kabul etmeyi reddetmesinde hiçbir rol oynamadı. Bu gemiye neden Amerika'nın limanlarına demir atma izni verilmedi? Çünkü gemide 900 civarında Yahudi vardı ve sığınma istiyorlardı.

Roosevelt politik işlere olan yatkınlığıyla bilinirdi. Yahudi mültecilere sığınma izni vermedi. Çünkü benzersiz bir üçüncü başkanlık dönemi geçirmek istedi ve Yahudileri kabul etmek onu izole olmak isteyen halka kötü gösterecekti. Roosevelt’in yeni anlaşma politikalarından 6 yıl sonra bile ekonomi kötü bir haldeydi. Ülkeye daha fazla insan kabul etmek bu insanlar -acımasızca zulüm gören insanlar bile olsa- ekonomiyi kötü hale getirecek ve Başkan Amerikan halkını umursamaz görünecekti. 

Demokrasiler de kötü, hatta ahlaksız kararlar verebilirler.

Yahudi mültecileri geri çeviren yalnızca ABD yönetimi ve Amerikan halkı değildi. St. Louis, 27 Mayıs'ta Küba'ya demir atmaya çalıştı ancak yetkililer, aynı nedenlerden ötürü, Roosevelt yönetimi gibi, aynı kararı aldılar. Kanada, aynı sebeplerden dolayı, St. Louis’in limanlarına girmesini reddetti. Brezilya, Arjantin, Şili, Meksika ve Kolombiya gibi büyük Latin Amerika ülkeleri de 1933'te Naziler iktidara geldikten sonra Yahudi göçünü kısıtlamaya başladılar. Dominik Cumhuriyeti ve Bolivya bu kibar eğilime karşı cesur istisnalardı.

Bu ülkelerdeki pek çok siyasetçi, avukat ve sivil toplum grubu bu mültecilerin sığınmasının kabul edilmesi için mücadele etti. Bu yüzden “ırkçılık”, “cehalet” gibi terimleri neden Yeni Dünya cumhuriyetlerinin Avrupa'daki bariz zulümden kaçan Yahudi halkının reddettiğini anlamak için kullanmak haksızlık olacaktır.

Yahudi karşıtlığı kesinlikle yeni dünya kısıtlamalarında, özellikle Polonya kökenli Katoliklerin ve İspanya'dan gelen monarşistlerin iltica talebinde bulduğu Latin Amerika ülkelerinde önemli bir rol oynamıştır. Ancak toplumda Yahudilerin sırf Yahudi olduğu için reddedildiğini hayal etmek zor. Yine, Yahudi sığınmacılar için savaşan birçok taraf vardı ve Amerika'daki ana akımın sesi büyük oranda sempatikti. 20. yüzyılın başlarında Yeni Dünya’da Yahudi göçmenler diğer etnik gruplarla aynı kısıtlamalara maruz kaldı ve sadece 1930'larda baş gösteren Büyük Buhran - küresel bir fenomen - zirvede iken, Yahudiler iltica taleplerinin Yeni Dünya’da çok fazla reddedildiğini görmeye başladılar.

II. Dünya Savaşı henüz başlamamıştı, Roosevelt’in New York’taki mültecileri reddetmek için yaptığı hesap gibi, Yeni Dünya’daki politikacılar ve diplomatlar, Yahudi vatandaşlarının sığınma taleplerini reddederek bu sayede Almanya’nın dışişleri bakanlarını sakinleştirmeye çalışıyorlardı. 

Belki de ekonomik çöküş kaçınılmaz olduğunda politik güçlerin ve insanların ülkeye yabancı insan almanın birkaç bin mülteci almaktan daha iyi olmadığını hissettiği anda ortaya çıkan yabancı düşmanlığının sebebi budur. Bu karşı-olgusallıkların her ikisi de çirkin ama insanların cehaletini suçlamak yerine, sahip olduğumuz en iyi araç, insanlar ve tarih meraklıları olarak hatalarımızla yüzleşmek ve ders çıkarmak olabilir.

Brandon Christensen, 04 Haziran 2018, Real Clear History


Eyüp Kaan, 10.06.2018, Sonsuz Ark, Çevirmen- Çırak Yazar,

Eyüp Kaan Yazıları





Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı