10 Kasım 2017 Cuma

SA5139/KY48-SY27: MHP, Söğüt, Laptop...

Bilgi'nin gerçek iktidar olduğunun farkına varmak zorundasınız.


24 Eylül 2006, Pazar

Söğüt''te, bundan yedi yüz yıl önce kurulan o çadırlardaki kılıçların suyu bilimle, irfanla verilmişti. Süngü uçlarını andıran sabit bakışlarıyla o büyük savaşçılar; aynı zamanda doğaya da, insana da derinliğine bakmayı öğrenmiş bilge kişiliklerdi. Kaviydiler. Yani kalpleri, ormanda ağaçtan düşen tek bir yaprakla bile ürperebilecek kadar hassastı. 

Yoksa Viyana''nın Kahlenberg sırtlarına kadar varacak o büyük çiçek istilâsına nasıl dayanırlardı. Kibir, gurur olarak o kadar geriye çekilmişlerdi ki –bir ok gibi ileriye fırlamalarını insanlık yedi uzun yüzyıl boyunca gıptayla izledi. 

O zamanki Türkler, kendini ve dünyayı derinliğine müşahede etmeye adamış büyük filozoflar tarafından yönetiliyorlardı. Onlar gittikleri topraklara barış götürdüler. Adaleti ve insanlığı şimdiki gibi nasırlaşmış ağır kantarlarla değil; bir süngü ucunun atik, hafif ve keskin dengesiyle tarttılar. Henüz ağaçtan kulübelerde yaşayan Batı dünyası da dahil, bütün “Pax-Ottomana” ülkelerini çok üstün bir estetik zevkle inşa ettiler, imar ettiler, insan ettiler. Çok seçkin bir yaşama kültürü, oturup kalkma kültürü, yemek kültürü, teşrifat kültürü geliştirdiler. Birbirini boğazlayan insanların karanlık asırları boyunca, birbirlerine “Günaydın” demeleri bile dakikalar süren, tuhaf denecek kadar rafine bir üst-kültürü yarattılar, yeşerttiler ve Kıta Avrupası''ndan Japonya kıyılarına kadar bütün dünyaya hediye ettiler...

***

Şimdi…

Sayın Genel Başkan''ın MHP''li gençlerin dizlerini “Laptop” bilgisayarlarla donatma projesi çok geç kalmış, başarılması çok güç, büyük ve Türkiye''nin de kaderine tesir edebilecek bir proje. Ama aslında yukarıda andığımız ve MHP''nin herkesten çok sahiplenmek istediği o eski “Söğütlüler” düşünüldüğünde, bakar mısınız, ne kadar da dokunaklı ve trajik bir proje. Yaya kaldığı ne kadar da belli. Projenin en büyük eksikliği, insana hüzün verecek denli geç kalmış olmasında. Projenin en büyük talihsizliği, laptop kullanma teknikleriyle yakın-döğüş sanatlarının birleştirilebilmesindeki -neredeyse- varoluşsal imkânsızlıkta. Laptop''ınız kilitlendiğinde, problemi bir döner tekmeyle aşamazsınız. Cesaretiniz var. Yüreğiniz mangal. Anladık. Ama olmuyor işte. Hemen hepinizle aynı sınıftan, benzeri bir aileden, benzeri bir mahalleden geliyorum. Ailem, 12 Eylül''den birkaç gün önce, ben henüz çocukken bir şehit verdi. Zavallı annem, ölünceye kadar “dağ gibi yavrusunun” yasını tuttu. O yüzden hiç kaçak güreşmeye niyet etmeyin MHP''liler. Hariçten gazel okuduğumu filan sanmayın. Laptop''ın giriş düğmesine bastığınız andan itibaren karşılaşacağınız o garip “dünyanın” zorluklarını, öyle kas geliştirerek, pazu şişirerek, üç adamı tek kişi döverek filân aşamazsınız. İnanmayacaksınız ama daha çetin, daha acımasız bir dünya bu. Digital bir sağırlıktan bahsediyorum. Laftan anlamaz bir kayıtsızlıktan bahsediyorum. Bir Laptop''ın önünde üç saat dil dökün, ağlayın, bilek güreşine davet edin, duygu sömürüsü yapın, şınav çekin, barfiks çekin... Üç saat sonra makinenin verebileceği en insanî tepki; alaycı ve ironik bir “…dıııt… dııııııııt…” uyarısından farklı bir şey olmayacaktır...

***

Diyorum ki…

Sizin dizlerinizin üstüne verilmek istenen Laptop''ın dilinden zaman geçirmeden anlamak, onun dilini-dünyasını çözmek, onu ele geçirmek zorundasınız.

Bilgi''nin gerçek iktidar olduğunun farkına varmak zorundasınız.

O zaman, AKP''nin ülkeyi sürüklemeye çalıştığını düşündüğünüz tehlikeler konusunda bizleri daha ayrıntılı, daha ikna edici yollarla ikna edebilirsiniz belki. Elinizin değdiği konular gerçekten “aydınlanır” ve ülkenin önündeki ışıklar artar. Yollar genişler. Sıradan bir reaksiyon değil; bilge bir yol gösterici olursunuz. Belki dağarcığınız o kadar dolar taşar ki; her tartışmayı yumruk teatisinde bulunma kolaycılığından da çıkarırsınız. Vakarın tüyleri diken diken eden serinliğiyle hepimizi mest edersiniz. Yürekten bağlı olduğunuz Türkiye''nin dilini, yani düpedüz “AZİZ TÜRKÇE”yi en kötü kullanan, bundan -her nedense- rahatsız olmayan bir toplum olmaktan da çıkarsınız. Hepsi bir yana; “sözlü” bir topluluk değil de daha çok “yazılı” bir topluluk (okuyan, yazan, akl-ı selimle ilerleyen, öfkeyle geçip giden değil; tesir ederek ilerleyen…) bir topluluk olursunuz.

***

Ve…

İnanın her şey burada bitmiyor ve fark edilecek, yapılacak daha bir yığın şey var.

Ne için yapılacak çok şey var?

MHP''nin, Türkiye''nin geleceğini imar edebilecek bir entelektüel potansiyele ulaşması için. Memleketimiz için. Türkiye için.


Selahattin Yusuf, 10.11.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Yolda
Selahattin Yusuf Yazıları



Sonsuz Ark'ın Notu: Selahattin Yusuf Beyefendi'nin 2006'den geriye doğru yayınladığımız yazılarının büyük bir kısmını Şimdiki Zamanın İzinde adlı kitabında bulabilirsiniz.




Sonsuz Ark'ın Notu: Selahattin Yusuf  Beyefendi'ye, 'tamamen hür, tamamen geniş nefesler alarak' yazdığı yazıları bizimle paylaştığı için teşekkür ederiz... Seçkin Deniz, 15.04.2016



İlk yayınlandığı yer: Yeni Şafak




Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı