30 Mart 2016 Çarşamba

SA2692/KY33-YO85: Cemiyet'in Ödülünü Hak Eden Esas Haber...

"Gazeteciler Cemiyeti yılın haberi ödülünü, onun suyunun suyu olan haberden alıp kesinlikle bu habere vermeli."


Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yıllık ödülleri dağıtıldı geçen hafta. Seçici kuruldaki isimlere bakınca ödülü kimin alacağını tahmin edebildiğiniz bir ülke için şaşırtıcı değil sonuçlar. O yüzden maalesef pek de itibarı yok bu ödüllerin.

Cemiyetin gazetecilik dalında başarı ödülü bu yıl BirGün gazetesi editörü Can Uğur’un “Yeşil Kartlı Canlı Bomba” başlıklı haberine verildi

Haber, Ankara’daki Gar Katliamı’ndan sonra polisin canlı bombalı saldırı yapabilecek dört IŞİD’li olarak bilgilerini ve fotoğraflarını dağıttığı Savaş Yıldız’ın kimlik bilgilerini kullandığı H.T. adına bir eczaneye gidip yeşil kartıyla soğuk algınlığı ilaçları aldığı üzerine.

İlginç bir haber. Tebrikler.

19 Mart 2016 günü İstanbul Beyoğlu’nda patlayan IŞİD canlı bombasının da bu manşetteki Savaş Yıldız olduğu konuşulmuş, gazetenin bu haberi o gün erken saatlerde epeyce dolaşmıştı.

Sonra canlı bombanın başka biri olduğu ortaya çıktı. Ama sonra çok daha tuhaf bir şey oldu.

İstiklal’deki canlı bombalı patlamadan bir gün sonra olağan şüphelilerden biri olan Savaş Yıldız ortaya çıktı.

Önce Twitter’da Suriye’de gazetecilik yaptığı söylenen  Seyit Evran’ın tweetiyle:

“Taksim Bombacısı olduğu söylenen Savaş Yıldız YPG’nin elinde esir. DAİŞ içindeki Tr kimlikli birçok yakında itiraflaridir okuyacaksiniz.”

Sonra başka bir hesaptan Savaş Yıldız’a ait olduğu söylenen epey hırpalanmış bir yüz fotoğrafı atıldı. 

2 gün sonra da PKK’nın Suriye’deki haber ajansı ANHA haber ajansının “AKP’nin aradığı canlı bomba MİT-DAİŞ iş birliğini anlattı” haberi geldi. 

Haberin yanında Savaş Yıldız’ın anlattıklarının videosu da var. 15 dakikalık.

Videoya geleceğiz. Önce haberde Savaş Yıldız’ın nasıl YPG’nin elinde ortaya çıktığını okuyalım:

“2 Mart 2016 tarihinde YPG ve QSD savaşçıları tarafından Girê Spî’nin Eyn Arûs köyünde sağ yakalanan Savaş Yıldız (Abdulaziz El Turkî) Adana/Yüreğir nüfusuna kayıtlı olsa da aslen Vanlı bir Kürt. Halen birçok akrabası Van’da ikamet eden Savaş Yıldız, DAİŞ çetelerine ilk ortaya çıkışıyla sempati(!) duymaya başlamış ve MİT aracılığıyla yaklaşık 2,5 yıl önce DAİŞ çetelerine katılmış.”

Peki Savaş Yıldız’ı esas olarak nereden tanıyoruz?

7  Haziran 2015 seçimlerinden hemen önce HDP’nin Mersin ve Adana parti binalarında patlayan bombaları yerleştiren kişi olarak. 

O günlerde görüntüleri yayınlanmış, tuhaf siciliyle ilgili haberler çıkmıştı. İçişleri Bakanlığı'nın yaptığı açıklama şöyleydi örneğin:

"Şahsın açık kimliği güvenlik birimlerince tespit edilmiştir. Eylemi gerçekleştiren şahsın daha önce 2007 yılında Ankara ilinde yasa dışı sol bir örgütün faaliyetlerine katılarak 2911 sayılı Kanuna muhalefet ve kamu malına zarar vermek suçlarından tutuklandığı, yine aynı yılda İstanbul ilinde yasa dışı sol bir örgüt faaliyetleri ile irtibatlı olmaktan gözaltına alındığı anlaşılmıştır" demişti. 

Başbakan Davutoğlu, saldırganın DHKP-C’den daha önce tutuklandığını miting meydanlarında açıklamıştı

Ama sonra HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş bir basın toplantısı düzenleyerek Başbakan’a inanmadıklarını söylemiş “DHKP-C bizim asla düşünmediğimiz bir adrestir. Kendileri de açıklama yapmıştır. Bize desteklerini ifade etmişlerdir. Kendilerine teşekkür ediyoruz” demişti.

Bu uzunca bir hatırlatmadan sonra Savaş Yıldız haberine ve videosuna dönebiliriz.

Eğer başka video yoksa, çıkmayacaksa bu 15 dakikalık itiraf kaydından bu haberin nasıl çıkabildiğini sorgulamamak için herhalde epey inanmış bir örgüt sempatizanı olmak bile yetmez.

Haberde “MİT-DAİŞ üyesi” diye bahsedilen Savaş Yıldız’ın, yazlı metinde söylediği iddia edilen içinde DAİŞ-MİT geçen cümlelerin tek bir tanesi bile videoda yok. Mesela şunlar:

“DAİŞ üyesi Savaş Yıldız, sürekli olarak Suriye’ye giriş yapan ve şu an Türkiye’de olan MİT ajanı ve DAiŞ sorumlularından “Efe” adlı kişiyle 7 Haziran seçimleri öncesinde Gré Spî’de görüştüklerini, Efe adlı MİT ajanının kendisine “HDP’ye yönelik ses getirecek eylemler yapılması gerektiğini” söylediğini kaydetti.”

“Savaş Yıldız: HDP’ye yönelik saldırı yapılacağı kararlaştırılınca, Ebu Musab ve Ebu Bekir adlı MİT ajanları ve DAİŞ üyelerinin karşılıklı konuşmaları ardından ben sınırdan çok rahat bir şekilde geçerek Türkiye’ye giriş yaptım.”

Yıldız, MİT deyince devlet sırrı olarak saklamadılarsa, kesmedilerse epey amatör bir propaganda faaliyetiyle karşı karşıyayız.

Yazılı haberde “Gire Spi’de YPG’ye karşı IŞİD-TC iş birliği”yle ilgili anlattığı söylenen hiçbir şey de videoda yok. (Hazır ellerinde belki sonra eklenir)

Ama keşke bu kadarlık bir amatör haberden ibaret olsa karşı karşıya olduğumuz HDP’li çaycının bu röportajdan sonra “evet bu adam bombalı çiçeği bıraktı”  tanıklığı ve Savaş Yıldız’ın ayrıntılı anlatımından onun sahiden de HDP’nin Mersin ve Adana binalarına bomba yerleştiren ve böylece seçim sonuçlarını etkileyen kişi olduğunu anlıyorsunuz.

Ama HDP binalarına seçim öncesi saksı içinde bomba bırakacak bir IŞİD militanı için her şeyi o kadar rahat, kaşınarak, gerinerek ve bütün açıklığıyla anlatıyor ki sahiden çok tuhaf.

Ama esas tuhafı Savaş Yıldız’ın kullandığı terminoloji.  

Bir HDP binasına bomba koyacak kadar öfkeli bir IŞİD militanının Tel Abyad’a Gire Spi demesi onlardan ilki (8.19) 2.5 yıl IŞİD’de kalmış ve YPG tarafından yakalanmış bir IŞİD’linin kendi örgütüne arada bir terminolojiye uygun olarak “devlet” ama daha çok IŞİD’lilerin pek de sevmediği Arapça DEAŞ demesi de ikincisi…

İtiraf kaydının en merak uyandıran yeri ise tabii ki HDP binalarına saldırı talimatını nasıl aldığı ve uyguladığını anlattığı yerler:

“Efe dedi, Türkiye’de bir iş var. Ne iş dedim. HDP binalarına, HDP’ye bir şeyler yapılacak, adam öldürecen, patlama yapacan.”

Bu sırada nedense kayıt kesiliyor. Sonra tekrar başlıyor.

“Öldürmüyorsan o zaman git ses getirecek, gündeme oturacak basına yansıyacak bir şeyler yap dedi, patlama yapacan dedi ha. Normal tabanca falan değil, patlama yapacan.”

Anlaşılan IŞİD’li bombacı eylemlerinde kimsenin öldürmesini istemiyor:

Talimat kısmı böyle tuhaf.

Uygulama kısmı da ilginç. Anlattığına göre Mersin HDP’ye gidip tanışma hikâyesi şöyle:

“Tanıştım, tatlı götürdüm, çay içtim milletvekilleri geldi onlarla tanıştım, 3-4 gün onlarla vakit geçirdim. HDP’yle 1 Mayıs’a katıldım.”

Sonra Adana’ya geçip HDP Adana teşkilatına gidiyor onlarla tanışıyor.  Sonra da iki saksılı çiçek alıyor, çiçeklerin içine bir gün sonra patlamak üzere bombayı yerleştiriyor. Önce Adana’ya sonra çiçekle trene binip Mersin’e gidip Mersin il başkanlığı binasına bırakıyor. Bırakırken çay içiyor, sohbet ediyor. Hatta anlattığına bakılırsa çiçeği nereye koyacağını bile söylüyor bırakırken.

“Benim dediğim gibi yapmış terasa bırakmış (Mersin) O öbür dayı da, çaycı Adana’daki çiçek yeni diye gitmiş il başkanının odasına bırakmış, normalde çiçekler terasta bu gitmiş yeni diye il başkanının odasına bırakmış, çiçeği bıraktığım çaycı.”

İl başkanlığı binasına bombalı çiçek yapıp bırakıp onun terasa konulmasını isteyen, bunu yapmadığı, çiçeği gidip il başkanının odasına bıraktığı için çaycı dayıya kızan IŞİD militanı...

Ve bunu da bu kadar rahatça anlatıyor.

Gazeteciler Cemiyeti yılın haberi ödülünü, onun suyunun suyu olan haberden alıp kesinlikle bu habere vermeli.

Seçim sonuçlarına doğrudan etki eden bir olayın hikâyesi her zaman bu kadar açıklıkla yazılmaz...


Yıldıray Oğur, 30.03.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Yıldıray Oğur Belgeselleri
Yıldıray Oğur Yazıları









Sonsuz Ark'ın Notu: Yıldıray Oğur Beyefendi'den yazılarının yayını için onay alınmıştır. Seçkin Deniz, 05.07.2015


Yazının ilk yayınladığı yer: Türkiye Gazetesi

http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/yildiray-ogur/590773.aspx

Seçkin Deniz Twitter Akışı