30 Mart 2016 Çarşamba

SA2693/KY37-AZ65: İçten Pazarlıklı ve İki Yüzlüsünüz... İşte, Batıyorsunuz!

"İki yüzlüler, çünkü, emperyalist programlarıyla halkların özgürleşme hareketine karşı silah kullanıp, PKK gibi modern zamanlar Kızıl Kmer’i bir örgütle bile işbirliği yapıyor, DAEŞ gibi ürettikleri kanlı örgütler eliyle stratejik satranç oynamaya hevesleniyorlar."


Daha, dün gibi: 9 Mart 2016, yer, Ankara Hilton Oteli... Türkiye-Belçika “üçlü bakanlar” toplantısı. Türk tarafından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve İçişleri Bakanı Efkan Ala masanın bir yanında, Belçika’dan, Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanı Didler Rynders, Güvenlik İşleri Bakanı Jan Jambon, Adalet Bakanı Koen Geens ile Göç ve İltica Bakanı Theo Francken diğer yanında...

Belli ki, iki devlet arasında çok ciddi bir güvenlik sorunu var, yoksa, niye, bu kadar bakan bir masaya oturup saatlerce, istihbarat raporlarına dayalı toplantı yapsınlar?

Nitekim, Çavuşoğlu, basın toplantısında muhatabının yüzüne şunları söylüyor: “PKK’yı DAEŞ’ten farklı tutup ona tolerans göstermek ya da DHKP-C gibi terörist örgütlere müsamaha göstermek çifte standarttır. Bizim de arzumuz, bu teröristler konusunda aynı hassasiyetin gösterilmesi ki Belçika’da da bunların cezaya çarptırılması gerekiyor.”

Belçika’nın adi suçluların iadesi konusunda gerekli hassasiyeti gösterdiğini belirten Çavuşoğlu, “Fakat PKK ve DHKP-C konusunda aynı hassasiyeti gösterdiğini söyleyemeyiz. Polisin en son 2014’te yaptığı (Belçika) operasyonlarının daha yargıya yansımadığını görüyoruz. Hiç kimsenin iç işlerine karışmak istemeyiz. Ama teröristler ve terör örgütlerine karşı çifte standarttan uzak durmak lazım” diye konuşuyor.

Bir basın toplantısında, yanındaki devlet adamına daha ne desin, kimbilir toplantıda neler dedi...

Belçikalı bakanın cevabı tam anlamıyla kem-küm, soruşturmaların insan haklarına uygun sürmesi, uzaması falan...

Çavuşoğlu’nun o sözlerinin yalnız kendi ülkesine değil, tüm Avrupa’ya olduğunu da fark etmiyor mu, tabii ki ediyor...

Toplantıdan 4 gün sonra, PKK Ankara’nın Kızılay Meydanı’nda masum insanları öldürüyor, Brezilya’dan Adriana Lima bile saldırıyı kınıyor, Belçika’nın sesini duyamıyoruz...

Yok, duyuyoruz... Belçika, Başbakan Davutoğlu’nun AB liderleriyle buluşacağı zirveden 1 gün önce, hem de Avrupa Konseyi binasının arkasına PKK çadırı kurduruyor!..

Sinsi... Ankara’da yediği lafların acısını, izlemekte olduğu iki yüzlü politikaya sahip çıkarak, bunu, “Avrupa’nın kalbi” olarak bilinen başkentine “terör çadırı” ile yansıtarak çıkarmaya çalışıyor...O çadır, aslında, yalnız Belçika’nın değil, Avrupa’nın gerçek kimliğini ortaya koyuyor.

Brüksel’de patlayan bombalar insanlık suçudur!.. İzlediğimiz görüntülerin toplumsal hafızamızda yer alanlara benzemesi, kuşkusuz, bu ülkenin insanlarını derinden etkilemiştir. Saldırılarda ölenler, terörizme karşı iki yüzlü politikalarını sürdüren siyasetçiler değil, masum insanlardır, kınıyorum...

Ama Avrupa’yı yönetenlere bir çift lafımız olduğunu da söylemeliyim...

Neden, Ankara’yı görmezden geldiniz?

PKK’nın Ankara katliamını, “sorun Türkler’le Kürtler arasında bir hesaplaşma” diye değerlendirip, üzerinde durmamak, 21’inci yüzyılın felaketler ateşine benzin taşımaktır, sonucunu gördünüz. Türkiye, biri PKK diğeri DAEŞ’ten iki kanlı darbe yerken seyredenler, Brüksel bombaları sonrası Eyfel’i Belçika bayrağına ışıkladılar, Downing Street’a o ülkenin bayrağını astılar.

Yapsınlar, yaptıkları doğrudur ve terörün kanlı saldırısına uğrayan Belçika halkıyla dayanışmak bir insanlık görevidir ama neden, Türk halkıyla dayanışmayı tam olarak içinize sindiremiyorsunuz, bir sorun kendinize...

İsrail vatandaşlarının hayatını kaybettiği son saldırı sonrası konsolosları İstiklal Caddesi’nde birlikte yürürken gördük, memnun olduk, teşekkür ederiz ama, neden PKK’nın kanlı saldırılarında, Ankara’da aynı hassasiyeti göremedik?

Açık söyleyelim: Bir diktatöre karşı demokrasi ve özgürlük için direnen meşru Suriye muhalif hareketine, “aman destek olmayalım, yoksa radikaller iş başına gelir” diyen ve karşımıza DAEŞ’in çıkmasına neden olan “Batı medeniyeti”nin kanlı çöküşünü izliyoruz. Hani, Esed giderse, yerine radikaller gelirdi, geldi işte, siz getirdiniz, şimdi bombaları başkentlerinizde patlıyor.

Mısır, Suriye veya Irak’ta, varlığının ana zeminini oluşturan demokrasiye darbe vuran bir medeniyetin böyle bir krizle karşılaşacağını yıllardır, beğenmedikleri bizler, Türkler söyledi onlara...

Sinsiler, çünkü, demokrasi ve özgürlüklerin yalnız kendilerine yakıştığını düşünüyorlar...



Tamamı için lütfen tıklayınız...


Ardan Zentürk, 30.03.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar

Ardan Zentürk Yazıları
 








Sonsuz Ark'ın Notu: Ardan Zentürk Beyefendi'nin çalışmalarının, 'bir bölümü verilerek kalanını ana siteye linkle yönlendirme' formatı ile yayınlanması için onayı alınmıştır.  Ek olarak aşağıda yazının kaynağı ve aktif linki verilmiştir. Seçkin Deniz, 06.09.2015


Yazının İlk Yayınlandığı Yer: Star Gazetesi: 

http://haber.star.com.tr/yazar/icten-pazarlikli-ve-iki-yuzlusunuz-iste-batiyorsunuz/yazi-1098105

Seçkin Deniz Twitter Akışı